sven göran eriksson, mustafa denizli ve daha nice teknik direktör isimlerinden sonra kulübün başına gelen ismin samet aybaba olduğu kulübümüz.
2 yıl opsiyonlu, 4 yıllık sözleşme imzalanmış. kaç yıllık ya da ne kadar opsiyonlu olduğu önemli değil. aslında takımın başına geçen isimde pek önemli değil. bu zor dönemde takımı ayakta tutacak isim lazımdı. aslında teknik direktör diyebileceğimiz çoğu kişi başarabilir bunu. bir beşiktaş taraftarı olarak önümüzde sezon şampiyonluk beklemiyorum, beklememek lazım, boşuna bekleyip hayal kırıklığına düşmemek lazım. şu önümüzdeki 2-3 sezon bile takım küçülme içerisine gitse bile şampiyonluk beklemek öncelikle hakkımız değil diye düşünüyorum.
2 sezon öncesine kadar inönü stadyumunda ricardo andrade quaresma bernardo'nun , jose maria gutierrez hernandez'in ismi bağrılırken, dönemin başkanı yıldırım demirören'in yaptığı şov transferleri için ''yeter yıldırım demirören yeter'' diye bağırırken, şimdi herkes demirören düşmanı oldu. oysaki o zamandan beri demirören beşiktaş'ın kuyusunu kazıyordu.
şimdi beşiktaş taraftarı olarak şahsi görüşüm yapmamız gereken tek şey samet aybaba'nın arkasında durmaktır.
ricardo andrade quaresma bernardo, hugo miguel pereira de almeida hatta şükela bir teklif gelmesi halinde manuel henriques tavares fernandes'in satılması kulüp açısından borçların bir nebze olsun hafifletilmesine sebep olucak.
he sonra ne olacak ? geriye mustafa pektemek kalacak ki bence almeida'dan daha forvet, burak kaplanlarla, neciplerle, pektemekle, fabian ernst'le mücadeleci bir takım olmak. gerçekten armanın değerini bilen futbolcularla yola devam edilecek. sevinmek için sevmeyen taraftar olarak, kulübün borcunu hafifletebilmek ve kulüp açısında önümüzü daha rahat görebilmek için yapılması gereken en mantıklı şey olarak görüyorum. gerçekte 2 sezon 3 sezon belki daha fazla şampiyon olamasak bile ilerki dönem için daha iddialı bir konuma gelmiş olabiliriz.
bu sezon bellki transfer yapılmayacak. yapılsa bile oğuzhan özyakup , mehmet akgün gibi gençleri transfer ederek, sezonu geçiştirmek adına yapılmış olacak. bunun yerine az önce bahsettiğim portekizlileri satarakta sezonu geçiştirebiliriz, hatta daha iyi şekilde bile geçiştirebiliriz. nasıl olur? belkide kulübün borçu belkide 50 trilyon aşağı çekilmiş olarak sezona girmiş, rahatlamış oluruz. 2-3 sezon sonra belki bizde büyük takımların yaptığı gibi futbolcular yetiştirip satarak kulübün borcunu en alt seviyelere çekmiş oluruz.
beşiktaş
kendisinden başka dostu yoktur; açık ve net.
(bkz: beşiktaşk)
betimleyebilmenin oldukça zor olduğu, ne söylense bir şeylerin eksik kalacağı
bir sözcük
aslında sadece: aşk
ahir ömrümde gördüğüm en güzel semt desem, çocukluğumun, gordon milne sayesinde uzunca bir süre yenilmek nedir öğrenemediğim, öğrendiğimdeyse gözyaşlarımın ağzıma kaçması ile bir değişik tecrübe yaşadığım, yıllar geçip büyüyünce daha da bi sarıldığım bebeğim, takımım küser gibi geliyor...
bir sözcük
aslında sadece: aşk
ahir ömrümde gördüğüm en güzel semt desem, çocukluğumun, gordon milne sayesinde uzunca bir süre yenilmek nedir öğrenemediğim, öğrendiğimdeyse gözyaşlarımın ağzıma kaçması ile bir değişik tecrübe yaşadığım, yıllar geçip büyüyünce daha da bi sarıldığım bebeğim, takımım küser gibi geliyor...
"yeri gelmiş acıya da gülmüşsek sana olan sevdamdandır bilesin."
dünyada herhalde tek spor klübüdür ki tarihi bir başarı kazanan takımın, 10 gün sonra hocası gitsin, kimse ona sponsor olmasın.enteresan gerçekten spor tarihçileri incelemesi gerekir.
kendisine ihanet etmemek için euro 2012 maçlarına bile ancak gözümün ucuyla baktığım, basireti kör düğümle bağlanmış sevgilim.
"bana biraz zaman vermelisin" dedi. ilişkimizin selameti için sabrediyorum.
"bana biraz zaman vermelisin" dedi. ilişkimizin selameti için sabrediyorum.
zor dönemlerde, büyük bir çalkantı içinde yolunu bulmaya çalışan camiadır. şu an için dümende olmak demek, bir nevi intihar gibi görünmektedir.
ben çok sevdim gözbebeğim. her ne yaşadıysan farketmez.
futbolda şike davası sonucuna göre, 2010-2011 sezonunda adı şikeye karışmış, canım ciğerim göz bebeğim. şimdi ne yapmak lazım peki?
- adı davada geçen herkes bir an önce kendi isteğiyle üyeliğini iptal etmeli, kulüple tüm ilgisini kesmeli
-şayet türkiye kupasında şike var ise o kupa iade edilmeli
-olaylardan duyulan üzüntü derhal bildirilmeli
- adı davada geçen herkes bir an önce kendi isteğiyle üyeliğini iptal etmeli, kulüple tüm ilgisini kesmeli
-şayet türkiye kupasında şike var ise o kupa iade edilmeli
-olaylardan duyulan üzüntü derhal bildirilmeli
---------------ayırıcı---------------
duydum yârin adı lekelenmiş, yine gönlüm hoş değil..
---------------ayırıcı---------------
duydum yârin adı lekelenmiş, yine gönlüm hoş değil..
---------------ayırıcı---------------
şike davasında biraz figüran gibi duran sevdam. bu günler de geçer. yargıtay kararından sonra bu iki ismin şike yaptığı kanıtlanırsa gereken yapılır. ama yarı final eşleşmeleri sırasında yapılan bir transfer görüşmesi nedeni ile ceza alınması işin rengini ortaya çıkarıyor. ki bu maçta i. akın hayatının maçını oynayıp 1 gol asistle oynarken, fenerbahçe ile şike yaptığını itiraf edip, beşiktaşla finalistler belli olmadan bir transfer görüşmesi yaptığını söylemişken...
ama şu günde ne kadar büyük bir taraftara sahip olduğumuzu anladım. millet şikeden ceza alan birini binlerce kişi ile karşılarken, benim taraftarım, yani şerefin çocukları, susmasını bilmiş, lehimize bilerek akıtılmamış tek damla tere karşı olduğunu göstermiştir.
(bkz: büyüksünüz)
(bkz: büyüğüz)
ama şu günde ne kadar büyük bir taraftara sahip olduğumuzu anladım. millet şikeden ceza alan birini binlerce kişi ile karşılarken, benim taraftarım, yani şerefin çocukları, susmasını bilmiş, lehimize bilerek akıtılmamış tek damla tere karşı olduğunu göstermiştir.
(bkz: büyüksünüz)
(bkz: büyüğüz)
haksız yere adı lekelendiği için daha bir çok sevdiğim, varlığıyla asaletiyle her zaman gurur duyacağım takımım.bir gün gerçekten kirlendiğini düşünürsem o gün bırakırım bu takımı.
farklı branştaki oyuncuları teker teker rakiplere dağılan ve biz taraftarları buna seyirci bırakan kulüp.
n'apıyorsunuz lan siz?
n'apıyorsunuz lan siz?
günden güne daha kötüye giden takımım. kimse yanlış anlamasın. buna sebep olarak david hawkins, zoran erceg, egemen korkmaz, ricardo andrade quaresma bernardo gibi isimlerin gidişini göstermeyeceğim. beni asıl korkutan ve üzen taraftarın şu anki durumu. ciddi anlamda bölük pörçüğüz. her kafadan farklı bir ses çıkmakta. bu açıdan bakıldığında bir fenerbahçe taraftarının gösterdiği birlikteliği gösteremiyoruz. her ne kadar bize göre yanlış yolda olsalar da birler, tek yumruklar.
bize baktığında ise; yönetime sallayan ayrı, gidenlere küfür edenler ayrı, birbirine sallayan taraftar ayrı. en basit örneğini sözlüğümüzde yaşadık. beşiktaş'ı sadece arma için sevenlerin, popülist olmayanların, akil insan olduğunu düşündüğümüz taraftarların sözlüğünde. kendi içimizde bile çok çatlak ses çıkmakta. biz taraftar olarak "takım" olamazsak sahadakilerden de çok bir şey bekleme hakkımız yok.
şimdi birliktelik zamanı, şimdi "feda zamanı".
haa bu arada; takıma verdiği desteği birkaç isimden dolayı geri çekenlere de şu video gelsin :http://tinyurl.com/d8qjvbz
bize baktığında ise; yönetime sallayan ayrı, gidenlere küfür edenler ayrı, birbirine sallayan taraftar ayrı. en basit örneğini sözlüğümüzde yaşadık. beşiktaş'ı sadece arma için sevenlerin, popülist olmayanların, akil insan olduğunu düşündüğümüz taraftarların sözlüğünde. kendi içimizde bile çok çatlak ses çıkmakta. biz taraftar olarak "takım" olamazsak sahadakilerden de çok bir şey bekleme hakkımız yok.
şimdi birliktelik zamanı, şimdi "feda zamanı".
haa bu arada; takıma verdiği desteği birkaç isimden dolayı geri çekenlere de şu video gelsin :http://tinyurl.com/d8qjvbz
"olanlar oldu artık afsunuma
kendi gücümle kalakaldım"[ybkz]swh[/ybkz]
lâtinlerde kutsaliyet sembolü "genius" olarak adlandırılır. bu çerçevede genius, doğum anında her insanın koruyucusu konumundadır. (b: giorgio agamben), bu sözcüğü kişinin tüm varlığını ifade eden ve ona hâkim olup yol gösteren bir ilke olarak ifade eder. bu kutsaliyet sembolü bize en yakın ve en özel alandır. onu memnun kılıp sakinleştirmek, hayatın her anında ve her alanında istediği her şeyi vermek, ona meyledenler için normal olanı işaret eder.
yeryüzündeki pek çok futbol takımı gibi beşiktaş da kendisine gönül verenler açısından bir nevi genius hükmündedir. evinin duvarlarından oturma grubuna; giydiği kıyafetlerden sevidği insana ve hatta hayatı anlamlandırış şekline kadar yaşamının merkezine siyah ve beyazı koyanlar, en azından sportif sınırlar dahilinde beşiktaş'ın kendilerinden istediğini yine beşiktaş'a vermekte tereddüt etmezler. başka bir deyişle beşiktaş'ın gereksinimi birdenbire bizlerin gereksinimi hâline gelir.
eğer bir kış günü açık tribünde "gerçekten" üşümemeniz için siyah beyaz atkıya ya da polara ihtiyacınız varsa her çeşit atkının yahut poların aynı işlevi göreceğini söylemek faydasızdır. eğer o çubuklu forma olmadan o atmosferi yaşamaya değmezse, o çınarlı yoldan yürümeden inönü stadı'na ulaşamayacakmışsınız gibi geliyorsa, bunların takıntılardan ibaret olduğunu, artık büyüyüp olgunlaşmanın gerektiğini tekrarlayıp durmak hiçbir işe yaramaz.
agamben'in siyah genius ve beyaz genius ayrımına bulunacağımız atıftan yola çıkarak bir beyaz beşiktaş bir siyah beşiktaş portresi çizmek mümkün. beyaz beşiktaş, masum ve lekesiz. siyah beşiktaş, karanlık ve gizemli. soru: değişen beşiktaş mıdır yoksa bizlerin kendisiyle kurduğu ilişki mi? galiba bana göre her ikisi de birbirinden besleniyor.
peki neden böyle oldu?
sadece kendisine ve yaptığı işe odaklanan bir beşiktaş ve beşiktaşlılık vardı. başkalarının ne yaptığı onu/onları ilgilendirmezdi. bizzatihi onun ne yaptığı önem arz ederdi. dolayısıyla beşiktaş'ın yahut beşiktaş'ı tutanların farklılığı bir rekabet ve yarışma sonucu ortaya çıkmamıştı. bu farklılık beşiktaşlıların yapıp etmelerinin sonucu olan doğal bir farklılıktı. bilhassa 2000'lerden sonra gidişat tersine seyir izledi. kitle iletişim araçlarının rekabet dünyasına eklemlediği bir beşiktaşlılık algısı sardı tüm çeperleri. artık farklı olmak doğal bir sonuç değil, varılması gereken bir amaç şeklini aldı. kendinde olan bir etkinlik kendisi için olan bir etkinliğe dönüştü. farklılık emek gerektirir. vitrin emeği gizler.
soluğumuz her yana tanış, bir bize yabancı?
kendi gücümle kalakaldım"[ybkz]swh[/ybkz]
lâtinlerde kutsaliyet sembolü "genius" olarak adlandırılır. bu çerçevede genius, doğum anında her insanın koruyucusu konumundadır. (b: giorgio agamben), bu sözcüğü kişinin tüm varlığını ifade eden ve ona hâkim olup yol gösteren bir ilke olarak ifade eder. bu kutsaliyet sembolü bize en yakın ve en özel alandır. onu memnun kılıp sakinleştirmek, hayatın her anında ve her alanında istediği her şeyi vermek, ona meyledenler için normal olanı işaret eder.
yeryüzündeki pek çok futbol takımı gibi beşiktaş da kendisine gönül verenler açısından bir nevi genius hükmündedir. evinin duvarlarından oturma grubuna; giydiği kıyafetlerden sevidği insana ve hatta hayatı anlamlandırış şekline kadar yaşamının merkezine siyah ve beyazı koyanlar, en azından sportif sınırlar dahilinde beşiktaş'ın kendilerinden istediğini yine beşiktaş'a vermekte tereddüt etmezler. başka bir deyişle beşiktaş'ın gereksinimi birdenbire bizlerin gereksinimi hâline gelir.
eğer bir kış günü açık tribünde "gerçekten" üşümemeniz için siyah beyaz atkıya ya da polara ihtiyacınız varsa her çeşit atkının yahut poların aynı işlevi göreceğini söylemek faydasızdır. eğer o çubuklu forma olmadan o atmosferi yaşamaya değmezse, o çınarlı yoldan yürümeden inönü stadı'na ulaşamayacakmışsınız gibi geliyorsa, bunların takıntılardan ibaret olduğunu, artık büyüyüp olgunlaşmanın gerektiğini tekrarlayıp durmak hiçbir işe yaramaz.
agamben'in siyah genius ve beyaz genius ayrımına bulunacağımız atıftan yola çıkarak bir beyaz beşiktaş bir siyah beşiktaş portresi çizmek mümkün. beyaz beşiktaş, masum ve lekesiz. siyah beşiktaş, karanlık ve gizemli. soru: değişen beşiktaş mıdır yoksa bizlerin kendisiyle kurduğu ilişki mi? galiba bana göre her ikisi de birbirinden besleniyor.
peki neden böyle oldu?
sadece kendisine ve yaptığı işe odaklanan bir beşiktaş ve beşiktaşlılık vardı. başkalarının ne yaptığı onu/onları ilgilendirmezdi. bizzatihi onun ne yaptığı önem arz ederdi. dolayısıyla beşiktaş'ın yahut beşiktaş'ı tutanların farklılığı bir rekabet ve yarışma sonucu ortaya çıkmamıştı. bu farklılık beşiktaşlıların yapıp etmelerinin sonucu olan doğal bir farklılıktı. bilhassa 2000'lerden sonra gidişat tersine seyir izledi. kitle iletişim araçlarının rekabet dünyasına eklemlediği bir beşiktaşlılık algısı sardı tüm çeperleri. artık farklı olmak doğal bir sonuç değil, varılması gereken bir amaç şeklini aldı. kendinde olan bir etkinlik kendisi için olan bir etkinliğe dönüştü. farklılık emek gerektirir. vitrin emeği gizler.
soluğumuz her yana tanış, bir bize yabancı?
düşmanları olan kulüptür. gerçekten öyledir. onlar da ; fenerbahçe, galatasaray ve eskişehirspor'dur. bu üç takımın yaptığı ibnelik de değil orospu çocukluğunu gayrı ben ömrü hayatımda unutmayacağım ve sindirmeyeceğim. zaten fenerbahçe ve galatasaray'dan haz etmezdim artık nefret ediyorum, eskişehirspor ise olaya sonradan katıldı. mehmet erkut şentürk olayında çocuğa gaz vermeler, menajerini ayartmalar falan. ulan size yaptığımız iyiliğin haddi hesabı yokken siz nasıl tutup böyle bir şey yapabilirsiniz? batuhan'dan tut, erkan zengin'e, tello'ya kadar nerdeyse tüm takımınız bize ait amına koyim. rıza çalımbay sayesinde bir yerlere geldiniz, o da bizim ki o olmasaydı yarrak alırdınız o adamları, yaptıkları adiliğe bak hele. sezer öztürk olayında da ibnelik yapıp parayı daha fazla veren fenerbahçe'ye sattılar ki önceden verilmiş sözleri vardı, alper potuk olayı ise zaten ayrı bir dava hoş verecek paramız da yok ya neyse anasını satayım.
gel gelelim galatasaray ve fenerbahçe'ye. bu iki amcık ağızlı takımı anlatmaya gerek yok zaten. taraftarlarının ne kadar çirkef, yönetimlerinin ne kadar adi olduğuna hiç değinmek bile istemiyorum. geçen yıl galatasaray ersan olayında gerçek yüzünü göstermişti. bize de örnek olarak "siz de okan koç'a yaptınız aynını :(" diye ağlıyorlardı. ne oldu peki amına koyim? paranız yetti mi? her zaman para konuşmaz, nadir de olsa karakteri olan bazı adamlar var bu ülkede. egemen siktirsin gitsin, egemen kim? geçen yıl trabzon'u satıp gelmiş adam. ondan önce de bursa'yı satacaktı. bu adama ben her fırsatta bel bağlamayın, yarın fırsat bulursa bizi de satar dedim. he egemen olayında egemen'in bir suçu yok, yönetimin hatası tamamen o ayrı ancak biraz bekle, ortalık yatışsın sen mukavelesi olan topçusun, bir dur madem o kadar emek verdin, biraz sabret ama işte karakter dedim ya. yok işte o herifte o. fenerbahçe'nin bu bunu ilk yapışı da değil zaten. bizim talip olduğumuz ne kadar adam varsa alır kendisi, sonra çürütür siktir eder. ilhan parlak, gökhan emre ciksin, abdülkadir kayalı'ya ne oldu? olcan adın'ı kendi altyapılarından çıkardılar, zerre şans vermedikleri o olcan parladı ve türk statüsündeki en iyi kanat oyuncularından birisi oldu. antep'te coştu, trabzon'da da gayet iyi oynuyor. sonra da "fenerbahçe türk oyuncuları öğütmüyor abi adamlarda yetenek yoktu yeaaa." diye savunuyorlar bir de ahaha kemal arslan'ın hayatını siktiniz lan, semih'in de keza hala devam ediyorsunuz. tatavanız kime amına koyayım?
ben bu işleri geçtim, bir tek başarılı olduğumuz branş baksetboldu. sağolsun fikret orman ağabey, onun da anasını ağlattı 3-5 kuruşun hesabını yaparak bütün takımın içine etti. bir tek carlos arrayo kaldı onun da gitmesi pek uzun sürmez. seneye euroleague'de mücadele edecek takımın elinde oyuncu kalmadı, neyle iyi oyuncu alacaklar çok merak ediyorum? pops mensah bonsu gibi bir adam bulabilecek miyiz? komik rakamlara galatasaray'a kaptırdık bu adamları. yazık anasını satayım. ergin ataman'ın yaptığı şey sindirilebilecek cinsten bir olay değil ancak adamın da kısmi olarak haklı olduğu yerler mevcut. ben bu adama hak veriyordum fakat, geçen gün ortaya çıkan teknik heyet ve sağlık ekibine de iş koyması artık özünde galatasaray taraftarı olan ergin ataman'ın ne kadar karaktersiz olduğunu ayan beyan ortaya çıkardı ki bilen bilir, ergin ataman'ın bu bizi 2. bırakıp gidişi. üçüncüsü zaten olmayacak.
bir de son sözüm yeni yönetime olacak. siz napıyorsunuz amına koyim ya? ernst gibi adamı göndermeye çalışmak nedir birader? olcay şahan gibi ne idüğü belirsiz, 2. lig topçusu adama yıllık 1 milyon avro peşin para ve maç başına ücretle anlaşıyorsunuz bu adam geçen yıl 200.000 avroya oynamış adam ama canını dişine takmış adamlar zaten ucuz ücret alırlarken bir de onlara atar yapıyorsunuz. egemen yıllık 1.1 milyon avro ve maç başına 15.000 avro parayla oynuyordu. 800.000'e indir demişsiniz. olcay denen adama verdiğiniz ücretle arada çok mu fark var? ve kaldı ki egemen denen adam geçen yıl canını dişine takarak oynamış 2-3 futbolcudan biriydi beşiktaş'ta, aldığı parayı sonuna kadar hak etti. siz ne olacağı belli olmayan, patlaması muhtemel bir adama bu kadar para veriyorsunuz. sivok'un aldığı 800.000 avroyu çok görüyorsunuz. ya abi bırakın şu "enkaz devraldık :(" edebiyatını da adam gibi iş yapın. galatasaray'ın siktiğimin stadına iş olmalar, ibrahim altınsay'ı küstürüp istifa etmesini sağlamalar, çok alakası bir şekilde takımın başına samet aybaba'yı getirmeler bu ne amına koyim? gençlere şans verecek falan filan rıza çalımbay'ı niye getirmediniz? işinize gelmedi.
seneye başarısız olduğumuzda biz üzülmeyiz belki ama sponsorlar başarısızlığa odaklı olarak fiyat düşürünce bakalım neler yapacaksınız merakla bekliyorum. biz maddiyat ve başarı bağımlısı adamlar değiliz, hiç de olmadık. senelerce şampiyon olamadan takımımızın ardında değil yanında durduk, hep destekledik ama yeni yönetimin yaptığı bana geleceğe dair zerre güvence vermiyor. kamptaki isimlere bak ; mehmet akyüz, rıdvan şimşek, veli kavlak, tanju kayhan, burak kaplan. bu adamların ne kadar başarısız ve bir şey olmayacağı belliyken, resmen marangoz atölyesinde demire şekil vermeye çalışıyorsunuz. olmayacak bir şey bunlardan. bu adamlar bank asya topçusu, süper ligte anadolu takımları bile almazlar çok ciddiyim. rıdvan şimşek sakatlandıktan sonra bitti hala oldurulmaya çalışıyorlar şaka gibi. cumali bişi gelişiminin en üst düzeyine geldi çocuğu hala kiralık yolluyorlar anasını satayım. ne olurdu takım tuttsan? sağ bekte de oynardı, stoper de, önlibero da. ancak süper teknik direktörümüz, übermensch şahsiyet samet aybaba gelecek görememiş ki yolluyor cumali'yi. tek tesellim sezer ve muhammed, inşallah oynatılır da bir işe yarar. quaresma olayına değinmek istemiyorum ama tek diyeceğim samet aybaba hakkında "quaresma futbolcu değil yeaa =))" şeklinde açıklamaları olmuş ahahah samet sen hayatında kaç tane kıtasal anlamda ünlü ve yetenekli adamı yakından gördün, hatta çalıştın? senin aynı seviyendeki mustafa denizli quaresma transferini veto etmiş "erkan zengin ve serdar özkan quaresma'dan daha iyi" demişti. tamam şahsi oynuyor, takım oyununa uygun değil, yıllık maaşı çok yüksek bence de yollanması gerek ama sen de futboldan ve futbolcudan anlamıyorsun, bu bir gerçek. seneye 8. olalım, öpüp başımıza koyalım. he tabi samet efendi, fikret orman tarafından şubat ayında gönderilmezse.
son olarak "beşiktaş'ın çocuğu tayfur havutçu" tezahuratı yapan arkadaşlara da burdan selam gönderiyorum. fenerbahçe'de oynamış adamı sırf seba başkan'ın akrabası diye beşiktaş'ın çocuğu yaparsanız, şike ile sırf kendi adı değil bizim adımızı da lekeler. hoş siz ergin ataman'a da "beşiktaş'ın çocuğu." diyordunuz di mi? bu romantizm tripleriniz, spordan anlamadığınızın da açık bir göstergesi. az biraz mantıklı, az biraz makul ve gerçekçi olun amına koyayım.
gel gelelim galatasaray ve fenerbahçe'ye. bu iki amcık ağızlı takımı anlatmaya gerek yok zaten. taraftarlarının ne kadar çirkef, yönetimlerinin ne kadar adi olduğuna hiç değinmek bile istemiyorum. geçen yıl galatasaray ersan olayında gerçek yüzünü göstermişti. bize de örnek olarak "siz de okan koç'a yaptınız aynını :(" diye ağlıyorlardı. ne oldu peki amına koyim? paranız yetti mi? her zaman para konuşmaz, nadir de olsa karakteri olan bazı adamlar var bu ülkede. egemen siktirsin gitsin, egemen kim? geçen yıl trabzon'u satıp gelmiş adam. ondan önce de bursa'yı satacaktı. bu adama ben her fırsatta bel bağlamayın, yarın fırsat bulursa bizi de satar dedim. he egemen olayında egemen'in bir suçu yok, yönetimin hatası tamamen o ayrı ancak biraz bekle, ortalık yatışsın sen mukavelesi olan topçusun, bir dur madem o kadar emek verdin, biraz sabret ama işte karakter dedim ya. yok işte o herifte o. fenerbahçe'nin bu bunu ilk yapışı da değil zaten. bizim talip olduğumuz ne kadar adam varsa alır kendisi, sonra çürütür siktir eder. ilhan parlak, gökhan emre ciksin, abdülkadir kayalı'ya ne oldu? olcan adın'ı kendi altyapılarından çıkardılar, zerre şans vermedikleri o olcan parladı ve türk statüsündeki en iyi kanat oyuncularından birisi oldu. antep'te coştu, trabzon'da da gayet iyi oynuyor. sonra da "fenerbahçe türk oyuncuları öğütmüyor abi adamlarda yetenek yoktu yeaaa." diye savunuyorlar bir de ahaha kemal arslan'ın hayatını siktiniz lan, semih'in de keza hala devam ediyorsunuz. tatavanız kime amına koyayım?
ben bu işleri geçtim, bir tek başarılı olduğumuz branş baksetboldu. sağolsun fikret orman ağabey, onun da anasını ağlattı 3-5 kuruşun hesabını yaparak bütün takımın içine etti. bir tek carlos arrayo kaldı onun da gitmesi pek uzun sürmez. seneye euroleague'de mücadele edecek takımın elinde oyuncu kalmadı, neyle iyi oyuncu alacaklar çok merak ediyorum? pops mensah bonsu gibi bir adam bulabilecek miyiz? komik rakamlara galatasaray'a kaptırdık bu adamları. yazık anasını satayım. ergin ataman'ın yaptığı şey sindirilebilecek cinsten bir olay değil ancak adamın da kısmi olarak haklı olduğu yerler mevcut. ben bu adama hak veriyordum fakat, geçen gün ortaya çıkan teknik heyet ve sağlık ekibine de iş koyması artık özünde galatasaray taraftarı olan ergin ataman'ın ne kadar karaktersiz olduğunu ayan beyan ortaya çıkardı ki bilen bilir, ergin ataman'ın bu bizi 2. bırakıp gidişi. üçüncüsü zaten olmayacak.
bir de son sözüm yeni yönetime olacak. siz napıyorsunuz amına koyim ya? ernst gibi adamı göndermeye çalışmak nedir birader? olcay şahan gibi ne idüğü belirsiz, 2. lig topçusu adama yıllık 1 milyon avro peşin para ve maç başına ücretle anlaşıyorsunuz bu adam geçen yıl 200.000 avroya oynamış adam ama canını dişine takmış adamlar zaten ucuz ücret alırlarken bir de onlara atar yapıyorsunuz. egemen yıllık 1.1 milyon avro ve maç başına 15.000 avro parayla oynuyordu. 800.000'e indir demişsiniz. olcay denen adama verdiğiniz ücretle arada çok mu fark var? ve kaldı ki egemen denen adam geçen yıl canını dişine takarak oynamış 2-3 futbolcudan biriydi beşiktaş'ta, aldığı parayı sonuna kadar hak etti. siz ne olacağı belli olmayan, patlaması muhtemel bir adama bu kadar para veriyorsunuz. sivok'un aldığı 800.000 avroyu çok görüyorsunuz. ya abi bırakın şu "enkaz devraldık :(" edebiyatını da adam gibi iş yapın. galatasaray'ın siktiğimin stadına iş olmalar, ibrahim altınsay'ı küstürüp istifa etmesini sağlamalar, çok alakası bir şekilde takımın başına samet aybaba'yı getirmeler bu ne amına koyim? gençlere şans verecek falan filan rıza çalımbay'ı niye getirmediniz? işinize gelmedi.
seneye başarısız olduğumuzda biz üzülmeyiz belki ama sponsorlar başarısızlığa odaklı olarak fiyat düşürünce bakalım neler yapacaksınız merakla bekliyorum. biz maddiyat ve başarı bağımlısı adamlar değiliz, hiç de olmadık. senelerce şampiyon olamadan takımımızın ardında değil yanında durduk, hep destekledik ama yeni yönetimin yaptığı bana geleceğe dair zerre güvence vermiyor. kamptaki isimlere bak ; mehmet akyüz, rıdvan şimşek, veli kavlak, tanju kayhan, burak kaplan. bu adamların ne kadar başarısız ve bir şey olmayacağı belliyken, resmen marangoz atölyesinde demire şekil vermeye çalışıyorsunuz. olmayacak bir şey bunlardan. bu adamlar bank asya topçusu, süper ligte anadolu takımları bile almazlar çok ciddiyim. rıdvan şimşek sakatlandıktan sonra bitti hala oldurulmaya çalışıyorlar şaka gibi. cumali bişi gelişiminin en üst düzeyine geldi çocuğu hala kiralık yolluyorlar anasını satayım. ne olurdu takım tuttsan? sağ bekte de oynardı, stoper de, önlibero da. ancak süper teknik direktörümüz, übermensch şahsiyet samet aybaba gelecek görememiş ki yolluyor cumali'yi. tek tesellim sezer ve muhammed, inşallah oynatılır da bir işe yarar. quaresma olayına değinmek istemiyorum ama tek diyeceğim samet aybaba hakkında "quaresma futbolcu değil yeaa =))" şeklinde açıklamaları olmuş ahahah samet sen hayatında kaç tane kıtasal anlamda ünlü ve yetenekli adamı yakından gördün, hatta çalıştın? senin aynı seviyendeki mustafa denizli quaresma transferini veto etmiş "erkan zengin ve serdar özkan quaresma'dan daha iyi" demişti. tamam şahsi oynuyor, takım oyununa uygun değil, yıllık maaşı çok yüksek bence de yollanması gerek ama sen de futboldan ve futbolcudan anlamıyorsun, bu bir gerçek. seneye 8. olalım, öpüp başımıza koyalım. he tabi samet efendi, fikret orman tarafından şubat ayında gönderilmezse.
son olarak "beşiktaş'ın çocuğu tayfur havutçu" tezahuratı yapan arkadaşlara da burdan selam gönderiyorum. fenerbahçe'de oynamış adamı sırf seba başkan'ın akrabası diye beşiktaş'ın çocuğu yaparsanız, şike ile sırf kendi adı değil bizim adımızı da lekeler. hoş siz ergin ataman'a da "beşiktaş'ın çocuğu." diyordunuz di mi? bu romantizm tripleriniz, spordan anlamadığınızın da açık bir göstergesi. az biraz mantıklı, az biraz makul ve gerçekçi olun amına koyayım.
sırf şu video için yıllarca şampiyon olmasa da gocunmayacağım takımım.
http://tinyurl.com/crcc7rw
Varsın olsun üstümüzden gitmesin keder
Siyah beyaz forman bize bir ömür yeter
Senin aşkın uğruna ölmeye değer
Beşiktaşım sevmişiz seni...
http://tinyurl.com/crcc7rw
Varsın olsun üstümüzden gitmesin keder
Siyah beyaz forman bize bir ömür yeter
Senin aşkın uğruna ölmeye değer
Beşiktaşım sevmişiz seni...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?