Kaiserslautern’den Beşiktaş’ımıza 2012 yazında gelen, takıma katılmasıyla beraber yönetimi pornografik biçimde eleştirdiğim, “Kim lan bu” diyen bir çok insan arasında kendimin de olduğu, zamanla, topsuz oyunu ve pas oyununu çok iyi oynayarak mücadeleleriyle kalbimi kazanan, son 4 yıldır oluşturulan takımın en önemli parçası olduğunu düşündüğüm, takımımızda jübile yapana kadar kalmasını beklerken gönderilen, gidişine, Matias Emilio Delgado ve İlhan Mansız’dan sonra, en çok üzüldüğüm, gerçekte sağ ayağını kullanan, müthiş sol ayaklı sempatik futbolcu, eski kaptanımız.
3 Mart 2013 Beşiktaş Fenerbahçe maçında son dakikada bizleri mutlu ettiğin gibi çok çok mutlu ve başarılı olursun umarım, yolun açık olsun…
instela'da yazdığımı aynen buraya taşıdım.
En güzel sezondaki, en şahane oyun oynanmış, telefonumu çaldırdığım ya da mallığımdan düşürdüğüm, kaybettiğim maç..
Gene depresyonla geçirilmiş koca haftanın sonunda, mabet için hazırlıklara başlanmış, “ayı birası”diye tabir ettiğimiz 70’lik Venüs’ ler yuvarlanmıştır evde. Sonrası, Gümüşsuyu’ndan aşağıya doğru bir koşu, mabede yetişmeye çalışmak, içeri girince Nokia 3210 telefonun cepte olmadığını fark etmek, bir an için “hassittir napçam laaa” demek, sahaya bakınca, şiiri okumak, güzel oyunu görmek, sonrasında da “s.mişim telefonu” ruh haline varmak, İmansızın röveşataları, Nouma’nın şutları,, direkler…
Çim kokusunu çok özledik be abi…
edit: herşeyi annatmışım da skoru dememişim; goller: Pancu, Eser Yağmur, bi de Adanasporlu bir elemanın kendi kalesine attığı golle 3-0 biten maç;)
Gene depresyonla geçirilmiş koca haftanın sonunda, mabet için hazırlıklara başlanmış, “ayı birası”diye tabir ettiğimiz 70’lik Venüs’ ler yuvarlanmıştır evde. Sonrası, Gümüşsuyu’ndan aşağıya doğru bir koşu, mabede yetişmeye çalışmak, içeri girince Nokia 3210 telefonun cepte olmadığını fark etmek, bir an için “hassittir napçam laaa” demek, sahaya bakınca, şiiri okumak, güzel oyunu görmek, sonrasında da “s.mişim telefonu” ruh haline varmak, İmansızın röveşataları, Nouma’nın şutları,, direkler…
Çim kokusunu çok özledik be abi…
edit: herşeyi annatmışım da skoru dememişim; goller: Pancu, Eser Yağmur, bi de Adanasporlu bir elemanın kendi kalesine attığı golle 3-0 biten maç;)
2008-2009 Sezonu Kadromuz;
Madem yabancılar eşelenmiş onlardan başlayalım;
Edouard Cisse
Tomas Sivok
Tomas Zapotocny
Anthony Seric
Matias Emilio Delgado
Nobre
Bobo
Rodrigo Tello
Filip Holosko
Fabian Ernst
Bunların yanında,
Batuhan Karadeniz
Gökhan Zan
Uğur İnceman
Ali Tandoğan
Ekrem Dağ
Serdar Özkan
Hakan Arıkan
Erkan Zengin
Yusuf Şimşek
Ayhan Tuna Üzümcü
İbrahim Üzülmez
Bi çırpıda hatrıma gelen isimler bunlar. Bakın çok uzağa değil, sadece 5 sene öncesine gidiyoruz, kadroyu ve sezon sonunu hatırlıyoruz ve biraz sakinleşiyoruz taam mı.Bu yıl olmasa, önümüzdeki sene de olmasa, illa ki bir sonrasında olacak, yeter ki, senelerdir beceremediğimiz istikrar ortamını oluşturalım.
Unutmayalım, Mircea Lucescu’dan sonra takımımızın başında dolu dolu 2 yılı tamamlayan ha bu da 2 senecik la 2 yıl sadece, düşün yani hiç kimse yok.
Madem yabancılar eşelenmiş onlardan başlayalım;
Edouard Cisse
Tomas Sivok
Tomas Zapotocny
Anthony Seric
Matias Emilio Delgado
Nobre
Bobo
Rodrigo Tello
Filip Holosko
Fabian Ernst
Bunların yanında,
Batuhan Karadeniz
Gökhan Zan
Uğur İnceman
Ali Tandoğan
Ekrem Dağ
Serdar Özkan
Hakan Arıkan
Erkan Zengin
Yusuf Şimşek
Ayhan Tuna Üzümcü
İbrahim Üzülmez
Bi çırpıda hatrıma gelen isimler bunlar. Bakın çok uzağa değil, sadece 5 sene öncesine gidiyoruz, kadroyu ve sezon sonunu hatırlıyoruz ve biraz sakinleşiyoruz taam mı.Bu yıl olmasa, önümüzdeki sene de olmasa, illa ki bir sonrasında olacak, yeter ki, senelerdir beceremediğimiz istikrar ortamını oluşturalım.
Unutmayalım, Mircea Lucescu’dan sonra takımımızın başında dolu dolu 2 yılı tamamlayan ha bu da 2 senecik la 2 yıl sadece, düşün yani hiç kimse yok.
Bugünkü hayal kahvesi performansına gitmeyi kafaya koyduğum amma ve lakin toplantı “bıdı bıdı”sından ötürü kavuşmayı bir sonraki haftaya attığım, aslında oldukça uzun zamandır kendisini dinlemek maksadıyla planlar da yaptığım, ancak bir türlü muradıma eremediğim, Redd solisti Doğan Duru ile beraber yine Redd’e ait olan “Herneyse”adlı şahane parçayı, mükemmelce yorumlayan, şirin, sempatik hanım kızımız.
Yalan söylemeyi beceremiyorsan eğer, bir sonraki haftaki program biletleri evvelden alınmalı ki patrona işim var derken; ağız, göz, yüz oynamasın… Yarından alıyorum biletleri, haftaya senleyim Özgecim, bekle beni:)
“http://www.youtube.com/watch?v=DsuXQGtaQgE (bu da pek bi güzeldir vesselam)
Yalan söylemeyi beceremiyorsan eğer, bir sonraki haftaki program biletleri evvelden alınmalı ki patrona işim var derken; ağız, göz, yüz oynamasın… Yarından alıyorum biletleri, haftaya senleyim Özgecim, bekle beni:)
“http://www.youtube.com/watch?v=DsuXQGtaQgE (bu da pek bi güzeldir vesselam)
Yeni albümü ile “dede mi oldum artık ki acaba” hissiyatına yuvarlayan üstad.
Yıl 1996.. Bir taşra belediyesinden 100 km mesafedeki büyükşehre gidiyoruz, üniversiteli olabilmek maksadıyla dershanelere.. Karga bokunu yemeden, etraf sislerle kaplıyken, uyanıp serviste yerimizi almışız her hafta sonu sabahı olduğu gibi..O zamanlarda da eline gitarı alan patlatıyor bir parça, çakıyor bir de dekolteli hatunlu klip, alıyor pop10’daki yerini. Namı diğer doksanlar.. Müzik piyasasının mitoz bölünerek çoğaldığı yıllar…“Hele bir anla” diye hönküren abimizi o senelerde tanıyorum ilk kez.
Sonraları üniversite için İstanbul’a düşüyor yollar. Ruh, daha da bir asileşiyor, serde Beşiktaşlılık da var, dinlenen parçalar, daha bi sertleşiyor.Uzunca bir süre yaptığı işleri dinleme isteği bile duymamışken,aradan yıllar da geçmişken, bir Metallica, Muse konseri sonrası, sakince evde yorgunluk atarken shuffle hatırlatıyor, mest olma hali…2013 sonbaharı mevsimsel olarak melankoli yaşatmamışken, ilaç oldu bu albüm, dinlemeye başlamamla da hafif bir yağmur, sıcaklık düşüşü… iyi iyi melankoli eksikliği giderilecek gibin sankim..
Doksanlı yıllara dair hatırladığım en güzel anılardan biridir “Cezayir Menekşesi” Çalsın ben dinleyim panpa…
Yıl 1996.. Bir taşra belediyesinden 100 km mesafedeki büyükşehre gidiyoruz, üniversiteli olabilmek maksadıyla dershanelere.. Karga bokunu yemeden, etraf sislerle kaplıyken, uyanıp serviste yerimizi almışız her hafta sonu sabahı olduğu gibi..O zamanlarda da eline gitarı alan patlatıyor bir parça, çakıyor bir de dekolteli hatunlu klip, alıyor pop10’daki yerini. Namı diğer doksanlar.. Müzik piyasasının mitoz bölünerek çoğaldığı yıllar…“Hele bir anla” diye hönküren abimizi o senelerde tanıyorum ilk kez.
Sonraları üniversite için İstanbul’a düşüyor yollar. Ruh, daha da bir asileşiyor, serde Beşiktaşlılık da var, dinlenen parçalar, daha bi sertleşiyor.Uzunca bir süre yaptığı işleri dinleme isteği bile duymamışken,aradan yıllar da geçmişken, bir Metallica, Muse konseri sonrası, sakince evde yorgunluk atarken shuffle hatırlatıyor, mest olma hali…2013 sonbaharı mevsimsel olarak melankoli yaşatmamışken, ilaç oldu bu albüm, dinlemeye başlamamla da hafif bir yağmur, sıcaklık düşüşü… iyi iyi melankoli eksikliği giderilecek gibin sankim..
Doksanlı yıllara dair hatırladığım en güzel anılardan biridir “Cezayir Menekşesi” Çalsın ben dinleyim panpa…
Hiç kimseyi ilgilendirmeyen özel yaşam zamanı.
Kişilerin görevli olduğu dakikalar bellidir, işini yaptığı dakikalar da…Ne meraklıymışın be kardeş, kişi işten ayırdığı zamanda zkişir de, bezgin bekir misali uyur da… Dünyanın, özellikle de yalnız ve güzel ülkemin senelerdir uğraşmaya doyamadığı, kaşımaktan inanılmaz keyif aldığı bir tutucu şehir efsanesi. Kimler kimler, yenildi de doyamadık hala...(bkz: jose maria gutierrez hernandez)
Dostum, sana ekol olmuş, yıldız diye futbol tarihine ve çalıştığı takım taraftarlarının aklına kazınmış, zilyon isim sayarım,George Best ile başlayarak Eric Cantona ile devamını getirip, Sergen Yalçın ile nokta koyayım isterim. Ama sahiden de bu hususta konuşulan, saymakla bitmeyen zilyon tane isim var.
Kişiler sahada( şantiye, sahne, stadyum,ofis, okul, vb…) yapabildikleriyle var olur hayatta. Gerisi dedikoducu babaanne, teyze işidir, geçiniz
Kişilerin görevli olduğu dakikalar bellidir, işini yaptığı dakikalar da…Ne meraklıymışın be kardeş, kişi işten ayırdığı zamanda zkişir de, bezgin bekir misali uyur da… Dünyanın, özellikle de yalnız ve güzel ülkemin senelerdir uğraşmaya doyamadığı, kaşımaktan inanılmaz keyif aldığı bir tutucu şehir efsanesi. Kimler kimler, yenildi de doyamadık hala...(bkz: jose maria gutierrez hernandez)
Dostum, sana ekol olmuş, yıldız diye futbol tarihine ve çalıştığı takım taraftarlarının aklına kazınmış, zilyon isim sayarım,George Best ile başlayarak Eric Cantona ile devamını getirip, Sergen Yalçın ile nokta koyayım isterim. Ama sahiden de bu hususta konuşulan, saymakla bitmeyen zilyon tane isim var.
Kişiler sahada( şantiye, sahne, stadyum,ofis, okul, vb…) yapabildikleriyle var olur hayatta. Gerisi dedikoducu babaanne, teyze işidir, geçiniz
Selçuk İnan'ın Manisaspor yılları dahil olmak üzere, gördüğüm en silik ve en beceriksiz 90 dakika geçirdiği, şu adam için, senelerdir "uğur inceman alındığında bu adam trabzon'a değil bize gelmeliydi, tümer-ilhan misali kombo yapmalıydık" özdeyişimi, düşünmeme sebep olan müsabaka.
Haa, bir de bu ülke takımı için zamanında dediğimin de hala ardındayım.
http://www.kartalsozluk.com/sozluk.php?t=%23233304
Haa, bir de bu ülke takımı için zamanında dediğimin de hala ardındayım.
http://www.kartalsozluk.com/sozluk.php?t=%23233304
abooouvv buralar noolmuş yaahuu dedirtmiştir.
son 5 dakikasına göz gezdirdiğim karşılaşma.
batistutanın değindiği gibi aynen benim de hatrıma oynanamayan 14 nisan 2012 beşiktaş galatasaray maçı düştü, ardından da kendimi kuvvetli bir biçimde söverken buldum.
müsabakayı izlemediğimden görmediğim lakin, heryerde yazılan, anlatılan bir durum var ki bu noktada iki kelam etmeden duramıycam. etik denilen kurallar içerisinde asla yeri olmayan sahanın temizlenmesi durumu musleranın koruduğu kale önünü temizlemeyen, kazanmak için her yolu uygun gören zihniyetle benim ciddi ciddi sorunlarım var sözlük. süpersonik milliyetçi duygularımızla beraber, aynı hareketin romanyada yaşanması halinde neler olabileceğini, ülkenin nasıl ayağa kalkacağını gözümüzün önüne bir getirelim. adil olmayan anlayışın doğurduğu asi ruhlardan biri olarak maçı izlemediğime daha da bir memnun oldum.
haa son bir şey de imparator dedikleri adama ve ultragözü kapalı körlemesine ona tapan zihniyete diyeyim hatta ben susayım istatistikler konuşsun:
1997-1998, 1998-1999, 1999-2000, 2002-2003, 2003-2004 sezonlarında takımın başında fatih terim varken şampiyonlar liginde 33 maç yapılmış, 8 galibiyet, 7 beraberlik, 18 de mağlubiyet almışlar.[ybkz]swh[/ybkz]
not: fenerbahçenin zor bela elediği vaslui şu anda clujdan 7 basamak yukarıdaymış.
not2: demek ki neymiş, sadece şampiyonlar liginin değil, uefa gruplarının da aralarında bulunduğu en kolay gruptan bile çıkış hesapları boka sarabiliyomuş[ybkz]swh[/ybkz]
not3: beşiktaşımız en çok eleştirildiği zamanlarda bile evinde avrupa devlerini yerle yeksan etmiştir.
not4: abdullah avcı milli takımdan gönderilir, yerine herzaman yaptığı gibi "milli takımdan görev geldi, vazifedir yapacak birşey yok" tarzı cümleler kurarak fatih terim getirilir, cincona hector cuper, ordu'ya da avcı gider. yalnız ve güzel ülkemde herşey mümkündür.[ybkz]swh[/ybkz]
batistutanın değindiği gibi aynen benim de hatrıma oynanamayan 14 nisan 2012 beşiktaş galatasaray maçı düştü, ardından da kendimi kuvvetli bir biçimde söverken buldum.
müsabakayı izlemediğimden görmediğim lakin, heryerde yazılan, anlatılan bir durum var ki bu noktada iki kelam etmeden duramıycam. etik denilen kurallar içerisinde asla yeri olmayan sahanın temizlenmesi durumu musleranın koruduğu kale önünü temizlemeyen, kazanmak için her yolu uygun gören zihniyetle benim ciddi ciddi sorunlarım var sözlük. süpersonik milliyetçi duygularımızla beraber, aynı hareketin romanyada yaşanması halinde neler olabileceğini, ülkenin nasıl ayağa kalkacağını gözümüzün önüne bir getirelim. adil olmayan anlayışın doğurduğu asi ruhlardan biri olarak maçı izlemediğime daha da bir memnun oldum.
haa son bir şey de imparator dedikleri adama ve ultragözü kapalı körlemesine ona tapan zihniyete diyeyim hatta ben susayım istatistikler konuşsun:
1997-1998, 1998-1999, 1999-2000, 2002-2003, 2003-2004 sezonlarında takımın başında fatih terim varken şampiyonlar liginde 33 maç yapılmış, 8 galibiyet, 7 beraberlik, 18 de mağlubiyet almışlar.[ybkz]swh[/ybkz]
not: fenerbahçenin zor bela elediği vaslui şu anda clujdan 7 basamak yukarıdaymış.
not2: demek ki neymiş, sadece şampiyonlar liginin değil, uefa gruplarının da aralarında bulunduğu en kolay gruptan bile çıkış hesapları boka sarabiliyomuş[ybkz]swh[/ybkz]
not3: beşiktaşımız en çok eleştirildiği zamanlarda bile evinde avrupa devlerini yerle yeksan etmiştir.
not4: abdullah avcı milli takımdan gönderilir, yerine herzaman yaptığı gibi "milli takımdan görev geldi, vazifedir yapacak birşey yok" tarzı cümleler kurarak fatih terim getirilir, cincona hector cuper, ordu'ya da avcı gider. yalnız ve güzel ülkemde herşey mümkündür.[ybkz]swh[/ybkz]
sendikalı olarak çalışan makinist, bakım teknikeri, istasyon görevlilerinden oluşan çalışanlarını yapılan zamlar sonrasında 950 tl ye çalıştıran, haklarında düzeltmeler isteyen personelin iş bırakma eylemi yapması sonucunda aynı thyde olduğu gibi işçilere bir kısa mesajla işten çıkarıldıklarını bildiren, bir de utanmadan izmirlileri mağdur ediyorlar diyerek halkı da kışkırtmaya çalışan, tcdd ve izmir büyükşehir belediyesinin yüzde 50 ortak olduğu kurum.
thy personeli iş bırakma yaptığı sırada başlayan grev yasağı, izban yetkililerince yasa dışı grev kisvesi altında bir takım açıklamalar ile korkarım ki yaygınlaşacağa benziyor.
thy personeli iş bırakma yaptığı sırada başlayan grev yasağı, izban yetkililerince yasa dışı grev kisvesi altında bir takım açıklamalar ile korkarım ki yaygınlaşacağa benziyor.
yoğunluğuma isabet ettiğinden adam akıllı izleyemediğim, sonuçtan bağımsız olarak, gözümü ayırmadan izleyemediğime de üzülmediğim karşılaşma.
2002de kore-japaonyada delirircesine desteklediğim ülkem takımımın, başarısız sonuçlar da mühim değil, beni kendinden her geçen saniye daha bir uzaklaştırması, araştırılmalı diye düşünürken, olayı; birazdan aşağıda okuyacaklarınıza yoruyorum.
sponsoru devletten, yorumcusu meclisten, federasyonu hükümetten, hocası (ve hatta hocaları) belediyeden olan bir ülkenin temsili olan takımı benimseyemedim ben, sevemiycem de sanırım.
not: herşeye rağmen, hiç inanmasam da, gideriz inşallah futbol karnavalına.
2002de kore-japaonyada delirircesine desteklediğim ülkem takımımın, başarısız sonuçlar da mühim değil, beni kendinden her geçen saniye daha bir uzaklaştırması, araştırılmalı diye düşünürken, olayı; birazdan aşağıda okuyacaklarınıza yoruyorum.
sponsoru devletten, yorumcusu meclisten, federasyonu hükümetten, hocası (ve hatta hocaları) belediyeden olan bir ülkenin temsili olan takımı benimseyemedim ben, sevemiycem de sanırım.
not: herşeye rağmen, hiç inanmasam da, gideriz inşallah futbol karnavalına.
1973-1980 yılları arasında avrupa kupalarında tam 5 final oynamış, bu finallerden 75 ve 79'da uefa kupasını kaldırmış, 1977'de şampiyon kulüpleri, 1973 ve 1980'de uefa kupasını kaybetmiş takım.
efsane futbolcumuz, mükemmel sol ayak, müthiş futbol zekası, unutulmaz 10 numara.
bu tanımdan sonra, sinirlerime de hakim olamayarak bir şeyler diyeceğim kendisi hakkında. çok sevdim, çok da severim çocukluğumun kepçe kulaklı kahramanımı. ama delirtti beni bu geceki[ybkz]swh[/ybkz] programında.
sergencim, bilmen gerek ki nasıl bilemezsin buna şaşmak da gerek; biz beşiktaş aşıkları, her şartta ve her zaman ayracında, mücadeleyi ve o şahane siyah-beyaz formanın gereklerini yerine getirenleri izlemeyi tercih ederiz. hani diyorsun ya: bu oyuncu grubundan bişey olmaz, bu beşiktaş takımı 2000 kişiye oynar! şaşırıyorum, ciğerimde de bir ağrıya sebep oluyorsun. nasıl denk gelip izledim onu da bilemiyorum ama salvolarına devam ederek, dedin ki: hilbert hiçbir özelliği yok! ardından sana soruldu 7 ekim 2012 fenerbahçe beşiktaş maçı ne olur deyu, sen dedin ki: beşiktaşın kazanması mümkün değil!
ah be kepçe kulaklı 10 numara kahramanım, her fırsatta anladığını söylüyorsun ya taraftarı, sen hiiiç bizi anlamamışsın
fabian ernst bile bi kaç sene evvel demişti ki: "beşiktaş mücadeledir!"
bu tanımdan sonra, sinirlerime de hakim olamayarak bir şeyler diyeceğim kendisi hakkında. çok sevdim, çok da severim çocukluğumun kepçe kulaklı kahramanımı. ama delirtti beni bu geceki[ybkz]swh[/ybkz] programında.
sergencim, bilmen gerek ki nasıl bilemezsin buna şaşmak da gerek; biz beşiktaş aşıkları, her şartta ve her zaman ayracında, mücadeleyi ve o şahane siyah-beyaz formanın gereklerini yerine getirenleri izlemeyi tercih ederiz. hani diyorsun ya: bu oyuncu grubundan bişey olmaz, bu beşiktaş takımı 2000 kişiye oynar! şaşırıyorum, ciğerimde de bir ağrıya sebep oluyorsun. nasıl denk gelip izledim onu da bilemiyorum ama salvolarına devam ederek, dedin ki: hilbert hiçbir özelliği yok! ardından sana soruldu 7 ekim 2012 fenerbahçe beşiktaş maçı ne olur deyu, sen dedin ki: beşiktaşın kazanması mümkün değil!
ah be kepçe kulaklı 10 numara kahramanım, her fırsatta anladığını söylüyorsun ya taraftarı, sen hiiiç bizi anlamamışsın
fabian ernst bile bi kaç sene evvel demişti ki: "beşiktaş mücadeledir!"
mükemmel geçen sezonun ardından mükemmel sezona ait son kupayı da aldığımız karşılaşma.
en çok neye seviniyorum biliyor musun sözlük, yok yahu cacık olmaz denilen futbol takımımın da basketbol takımımın da olağan üstü mücadele etmesi, mest ediyor beni. bu sezon, sonuçları ne olursa olsun, böyle oyunları görmek sahiden de yeterli benim için. teşekkürler erman hocam, teşekkürler tutku, barış, vidmar, ve herkes.
not: geçtiğimiz yıldan evvel basketbolda oynadığımız son final serisi 2005 yılıydı, ve bana o zamanlar, beşiktaşımızın 4 kupa alacağı söylenseydi, kafan mı iyi laa! derdim. hele hele bu 4 kupanın da aynı yıl içinde olacağı mırıldansaydı kulağıma uzaylı mısın hacı cümlesini kurardım. bir kere daha siyah-beyaz gururu yaşattığınız için sonsuz teşekkürler
en çok neye seviniyorum biliyor musun sözlük, yok yahu cacık olmaz denilen futbol takımımın da basketbol takımımın da olağan üstü mücadele etmesi, mest ediyor beni. bu sezon, sonuçları ne olursa olsun, böyle oyunları görmek sahiden de yeterli benim için. teşekkürler erman hocam, teşekkürler tutku, barış, vidmar, ve herkes.
not: geçtiğimiz yıldan evvel basketbolda oynadığımız son final serisi 2005 yılıydı, ve bana o zamanlar, beşiktaşımızın 4 kupa alacağı söylenseydi, kafan mı iyi laa! derdim. hele hele bu 4 kupanın da aynı yıl içinde olacağı mırıldansaydı kulağıma uzaylı mısın hacı cümlesini kurardım. bir kere daha siyah-beyaz gururu yaşattığınız için sonsuz teşekkürler
2005-2007 yılları arasında muhasebe kayıtlarında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla "vergi usul kanununa muhalefet" suçundan dönemin 3 yöneticisiyle birlikte[ybkz]swh[/ybkz] hakkında dava açılmış, kulübümüzün bu hallerde olmasının tek sebebi, yönetemeyen yönetici, eski başkan, tff başkanı. dünkü duruşmada savunmasını şu şekilde vermiş:
"bizler diğer yönetici arkadaşlarımızla birlikte bu işi amatör olarak yapıyoruz. kimi zaman kendi cebimizden harcamalar yapmaktayız. yoğunluktan dolayı muhasebede hata yapılmış olabilir. hata farkedildiğinde de vergi dairesine borçlar ödenmiştir. suçlamaları kabul etmiyorum. beraatimi talep ediyorum."
"bizler diğer yönetici arkadaşlarımızla birlikte bu işi amatör olarak yapıyoruz. kimi zaman kendi cebimizden harcamalar yapmaktayız. yoğunluktan dolayı muhasebede hata yapılmış olabilir. hata farkedildiğinde de vergi dairesine borçlar ödenmiştir. suçlamaları kabul etmiyorum. beraatimi talep ediyorum."
enerji ve tabii kaynaklar bakanı taner yıldız tarafından söylenen ayrımcılık ve ötekileştirme dolu, zaytung haberi olmasını beklediğim, ama olmayan, önerme.
şimdi efennim, "imamların maaşını niye ben ödüyom yau, diyanet işlerinin bütçesinden bana ne kardeşim" mealinde sözler duyabilirsin etrafında sözlük sakın şaşırma.
haa bir de şöyle bir gerçek önerme de var tabii: doğalgazdaki artış miktarı, ülkemizdeki elektrik üretimi, ihtiyacın yarısını karşılayan doğalgaz kombine çevrim santralleri ile olduğundan, evvela elektrik faturalarına zıplayacak, oradan üretim yapan tüm endüstriyel tesisler de elektrik ve enerji tüketerek üretimi gerçekleştirdikleri için, sekip bir biçimde her alanda, her zaman olduğu gibi dötümüzde patlayacaktır.
edit: devrik cümle, yazım yanlışları falan filan.
şimdi efennim, "imamların maaşını niye ben ödüyom yau, diyanet işlerinin bütçesinden bana ne kardeşim" mealinde sözler duyabilirsin etrafında sözlük sakın şaşırma.
haa bir de şöyle bir gerçek önerme de var tabii: doğalgazdaki artış miktarı, ülkemizdeki elektrik üretimi, ihtiyacın yarısını karşılayan doğalgaz kombine çevrim santralleri ile olduğundan, evvela elektrik faturalarına zıplayacak, oradan üretim yapan tüm endüstriyel tesisler de elektrik ve enerji tüketerek üretimi gerçekleştirdikleri için, sekip bir biçimde her alanda, her zaman olduğu gibi dötümüzde patlayacaktır.
edit: devrik cümle, yazım yanlışları falan filan.
quaresma konusunda ne kadar sıkıldığının belgesi olabilecek bir itirafta bulunmuş, "yöneticiler quaresma'ya "sen kontratında indirime gittiğini söyle, aradaki farkı biz öderiz" biçiminde bir teklif sundular, ancak ona bile yanaşmadı." demiştir.
öncelikle hocanın dobra dobra, politik olmadan, siyaset yapmadan konuşması hoştur, hoş olmasına ama böyle bir şey söylenir mi hiç hocam! yöneticileri, ersan'ı ve holosko'yu zor durumda bırakacak bir durum yaratmış olurken, bir yandan da yöneticilerin bir nevi "feda şikesi" teşebbüsünde bulunması da tarafımca hiç hoş karşılanmadı be sözlük.
not: şu mevzuu[ybkz]swh[/ybkz] bir bitse de rahatlasak toptan.
öncelikle hocanın dobra dobra, politik olmadan, siyaset yapmadan konuşması hoştur, hoş olmasına ama böyle bir şey söylenir mi hiç hocam! yöneticileri, ersan'ı ve holosko'yu zor durumda bırakacak bir durum yaratmış olurken, bir yandan da yöneticilerin bir nevi "feda şikesi" teşebbüsünde bulunması da tarafımca hiç hoş karşılanmadı be sözlük.
not: şu mevzuu[ybkz]swh[/ybkz] bir bitse de rahatlasak toptan.
lig tv'de 22 eylül 2012 mersin idman yurdu gençlerbirliği maçı konuşulurken konu mersinli futbolcu wissem ben yahia'ya gelir. tümer metin de sohbete "bugün de çok iyi oynadı" tadında ezbere birşeyler söyleyerek katılır. ama ben yahia bahsedilen maçta hiç oynamamıştır.
(bkz: ricardo luis pozzi rodrigues)
(bkz: rodrigo alvaro tello)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?