zeki önder özen

20 /
oyunbozan
yüz yılın son 15 senesinde harika yöneticiler tarafından yönetilen beşiktaş kulübünün sırtındaki kambur olan kişilik. o kadar az üstüne gelindi ki aklınız durur. medya destekledi, taraftar destekledi hatta bi ara normal de hiç beşiktaş'ın üzerine gelmeyen medya bile beşiktaş'ın ve zeki önder özen'in üzerine gelmeye başladığında taraftar daha bi başka sahip çıktı, destekledi.

ancaaak gel gelelim adam istifa etti. umarım bundan sonra ki süreçte kendisi kadar aklı başında ve uzun vadeli plan yapmayı bilmeyen yöneticiler tarafından günü kurtararak yönetiliriz de mutluluğumuzu pastanın içine koydurur yeriz.



neyse, zeki hocam istifana kocaman bir (bkz: katılmıyorum)
last director
son dakikaya kadar çıkıp istifasını değil yeni transferi açıklayacağını umduğum ama onun yerine istifasını veren spor adamı...
simsiyah
göreve geldiğinde vaat ettiklerinin hiçbirini gerçekleştiremeden istifa eden eski sportif direktör.

inşallah hiçbir tv kanalı ile anlaşamaz. teorik olarak bildikleri ile kafamızı sikmeye devam etmese bağri.

son olarak kendisini ali desidero şarkısından bir kuple ile uğurluyorum;

"teoride desen zehir gibi, pratik dersen sallanmakta"

koktengri
gidişine çok üzüldüğüm futbol dehası.

ne oldu bilemiyorum ama önder özen gibi futbol dehasını kaybetmek gerçekten çok üzücü , yönetimin bu konu hakkında suçlu olduğunu düşünüyorum.

sorun büyük ihtimalle transferler.
blackeagle1903
dany, yalçın, sezer, serdar gibi dünya'da isim yapmış önemli oyuncuları beşiktaş'a kazandırmış olan futbol dehası. gidişine epey üzüldük...!
roberto baggio
bazı beşiktaşlı kardeşlerim üzülmüş gittiğine,ya arkadaş adam şimdiye kadar naptıki ben onu anlamadım bu takıma ne faydası oldu,yok futbol dehasıymış yok bilmem neymiş ulan bi kere öyle bir adam olsa aziz yıldırım fenerbahçeye futbol direktörü yapardı bu adamı,biz işte bu yüzden beşiktaş olarak bi adım ileri gidemiyoruz,kendi değerlerimize kendi içimizden yetişen çocuklarımıza şans vermiyoruz.ver feyyaza ver aliye ver metine bunun kadar başarılı olmassa namertim,sanki bu takımın içinden yetişmiş kendi çocukları yokmuş gibi allahın fenerlisine bel bağlamış yönetim.
batistuta
istifası ile beşiktaş'ın geleceğine dair ümitlerimi söndürmüş futbol adamı. futbol şubesine getirmeye çalıştığı anlayış beşiktaş'a, türk futboluna uymamıştır. kendisine yapılan eleştirilerin sadece transferler üzerinden yapılması da bu anlayışın tezahürüdür.

güçlü ekonomi, gerçek profesyonellerden oluşan organizasyon ve zaman başarılı olması için gerekenlerdir. beşiktaş'ta hangisi var sorusunun cevabı malumdür.

güle güle güzel insan, birgün tanışabilmek dileğiyle.

edit: evet yanıldım, ne mutlu ki yanıldım. beşiktaş önder özen'den güç kaybetmedi. daha akıllı transferler yaptı. önder özen biraz mfö'nün ali desidero şarkısı gibi. "teori desen zehir gibi ama pratikte sallanmakta."
blackeagle1903
istifasını, beşiktaş'ın sonu olarak gören fanlara sahip adam. beşiktaş'ın 15 sene süren şamnpiyonluk hasretinde bile isminden birşey kaybetmediğini bilen adamlar açmış ağzını car car konuşuyor. sonumuz gelmişmiş... gerçi bu adamlar, önder özen'e efsane de dedi, futbol dehası da. evet; dany, yalçın, serdar ile futbol dehasıdır kendisi. evet; sergen, ilhan, metin-ali-feyyaz, ertuğrul, rıza, şifo değil, efsane olan kendisidir..! [ybkz]swh[/ybkz] güçlü ekonomi dany'i getirip, o dany'nin 6 puan çalıp şampiyonlar ligi'ne katılımını engellemesiyle olmaz. gerçek profesyonellik de saçma sapan transfer parametreleriyle olmaz.

ayrılışını bilic ile olan anlaşmazlığa ve yönetimin, kendisinin istediği transferleri iplememesine bağlıyorum şahsen. zira mitrouglu da direten bilic'in bu isteğini veto etmişti. kendisi de lanzini de diretirken, bilic o bölge için olma potansiyeli olan değil, olmuş oyuncu istedi. bunlar bildiğimiz anlaşmazlıklar, kim bilir ismini bilmediğimiz, medyaya yansıyan ne isimler, ne taktiksel dizilişler vardı da anlaşamadılar. bilic'i de kendisi getirdiği için gurur yaptı ve gitti. yönetim kısmına gelirsek de, malum transfer faciaları sebebiyle[ybkz]swh[/ybkz], taraftardan da korkan yönetim, istediği oyuncularla görüşmedi, görüştüklerinde de işi ağırdan aldı. bu da bir etken.
deniztarafindakikale
2 sene sonranın beşiktaş'ında aynı yetkilerle tekrar aynı görevde olmasını dilediğim spor adamı. temlikleri kalkmış, ekonomik olarak rahatlamış bir beşiktaş'ta istediklerini çok daha iyi yerine getirebilir diye düşünüyorum.

yolu açık olsun. karakterli, düzgün bir insan.
oyunbozan
önder özen'in istifası süreciyle ilgili, boktan bir gazete haber yapmış ve boktan bir haber sitesi bu haberi yayınlamış.

yayın organlarına giydirdikten sonra şu olayların yarısı bile doğruyla allah belanızı versin

http://haber1903.com/Besiktas-28126-adim_adim_istifanin_nedenleri.html
batistuta
atletik departman, gönüllü scout, pilot takım, performans laboratuvarı, soğuk oda, jira eğitimi ve daha bir çok projesi gidişiyle beraber yarım kalmıştır.

ama çok bilmişler ısrarla gelip buraya dany yazar.
blackeagle1903
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]

*Önder Özen, ilk basın toplantısında karşılaştığı “Siz Tanrı parçacığı mısınız?” sorusuyla neye uğradığını şaşırdı; basına mesafeli yaklaşma kararı aldı.
*Kulüp içinde ‘pis Fenerbahçeli’ söylemleriyle karşılaştı. Yöneticilere selam vermediği için tepki topladı, sorun çıktı.
*İlk sezon kampında Bilic’in transfer isteklerine menajerlik ücretleri nedeniyle karşı çıkan Özen, menajerlerin kampa giremeyeceğini söyledi. Fakat Fikret Orman, kampta Bilic’in menajeri Ertan Göksu ile görüştü. Buna bozulan Özen sezon başlamadan istifasını Orman’a sundu. Beşiktaş Başkanı, bu olayın tekrarlanmayacağını söyleyip Özen’i ikna etti. Ancak o sezon boyunca menajer Göksu 5 kez takım uçağına bindi.

*Önder Özen’e bir BJK TV çalışanı üzerinden resmen oyun oynandı. Özen’e mesaj atarak göreve gelmesi nedeniyle kutlayan bu bayan, daha sonra birkaç defa çiçek yolladı, birlikte yemek yeme davetinde bulundu. Özen’in konuyu başkana iletmesiyle sorun aşıldı.
*Ronaldinho transferine karşı çıkan Önder Özen, bu konuyu ikinci başkan Ahmet Nur Çebi’ye kabul ettiremedi. Ancak transfer olmayınca Özen rahatladı.
*Dany’yi isteyen asıl isim Bilic olmasına rağmen, Önder Özen hocayı korumak adına eleştirileri sürekli kendi üzerine çekti. Kendisine ‘çapsız’ denmesini hiç sindiremedi. Özellikle çocuklarının kendisine sorduğu “Baba çapsız ne demek?” soruları Özen’i bir kez daha istifa noktasına getirdi. Orman 2. kez istifadan döndürdü.
*Şampiyonlar Ligi yolundaki kritik F.Bahçe maçı öncesi Özen, futbolculara ödeme yapılmasını Çebi’den rica etti. İsteği kabul eden Çebi, Özen’in yolladığı listedekilere değil, kadroya giremeyen Escude gibi oyunculara ödeme yaptı. Jones ve Ersan gibi oyuncuların derbi öncesi morali bozuldu.
*Fikret Orman, yönetim içindeki muhalefete ve bilinen Özen-Çebi gerilimine rağmen Ahmet Nur Çebi’yi Futbol Şubesi’ne getirdi. Bu Önder Özen’i çok rahatsız etti.
*A.Nur Çebi de Özen’i istemiyordu. Çebi, yönetici Metin Albayrak ve başkan danışmanı Tuğrul Yenidoğan’ın da bulunduğu 9 Haziran 2014’deki toplantıda bunu Orman’a iletti ama kabul ettiremedi.


*Önder Özen, Almanya kampında “Arşiv yapılacak bir hayatım yok” demişti. Bunun nedeni Tuğrul Yenidoğan’ın elindeki bir fotoğraftı. Yenidoğan, Özen’in F.Bahçe Futbol Okulu’na giden çocukları ile Fenerium’da alışveriş yaparken birkaç sene önce çekilen bir fotoğrafı eline geçirmişti. Bunu öğrenen Özen, Yenidoğan’ın yardımcısı Ahmet Erzurumlu’nun basın sorumlusu olmasını engelledi.
*Beşiktaş Futbol Direktörü, yeni sezon transferlerinin ağırdan alınmasına kızdı. Özellikle Bilic’in, menajerlik yapan ağabeyi vasıtasıyla Mitroglou’nu istemesine sinirlenen Özen, Hırvat hocayı gönderip Lucescu’yu göreve getirmek istedi, ancak Luce kanadında yaşananlar bunu engelledi.
*Bilic yerli tecrübeli bir bir stoper isteyince Özen, Giray Kaçar’ı önerdi. Hırvat hoca Yalçın Ayhan’ı istedi ve bu isimle anlaşıldı. Ancak Yalçın, İngiltere kampına Özen ve Bilic’ten habersiz götürüldü. Orman ise tecrübeli savunmacıyı veto etti ve kamptan göndertti. Yalçın’ın gönderilmesi kendi üzerine kalınca Özen kesin olarak istifa kararı alıp İstanbul’a döndü.

--alıntı--
watcher
Bir yılı aşkın bir süredir yürüttüğü, Beşiktaş’ın profesyonelleşme ve kurumsallaşma projesinin ilk ayağı olan, Futbol Direktörlüğü görevinden istifa etti. Böylece diğer ayaklara geçilemeden, profesyonelleşme ayağı (!) kırılarak kenara atılmış oldu. Bu kısa sürede yapmaya çalıştığı önemli işler olduğu gibi tecrübesizliğinden kaynaklı hatalar da yaptı. Peki, Özen’in gitmesine sebep olan yapmış olduğu hatalar mıydı? Şimdi Zeki Önder Özen’in performansını tartışmadan sadece satır aralarını okuyarak süreci biraz inceleyelim. Performans konusu ayrıca ve daha uzun bir yazıyla incelenebilir.

Önder Özen’in istifasıyla Fikret Orman’ın bu yapı devam edecek yeni birini görevlendireceğiz söylemine rağmen bundan sonraki dönemde en azından aynı yönetimle futbol direktörlüğü yapısının işlemeyeceği çok aşikâr bir hale gelmiş oldu. Bana kalırsa yerine kimi getirirlerse getirsinler rahat bir çalışma ortamı bulamayacağını adı gibi biliyor olacak.

Bunu destekleyen en önemli kanıt olarak da istifa sonrası tazminat açıklamalarını görüyorum. Hem Önder Özen hem de Fikret Orman tazminat konusunu dile getirdi. Bildiğim kadarıyla bir iş yerinden kendi rızan ile istifa edersen tazminat talep etme hakkın yok. İşverenlerin de sen istifa ettin ama tazminat ister misin diye sorduğunu ne gördüm ne de duydum. Hal böyle olunca Fikret Orman’ın istifa sonrası tazminat talebin var mı diye sorması akıllara ister istemez acaba istifa etmedi mi ya da istifa etmeye zorlandı mı sorularını getiriyor. Bu durum iş hukukunda aşağıdaki gibi incelenmiş görünüyor;

alıntı--

“İstifa veya diğer anlamıyla çalışan feshinde esas unsur, çalışanın kendi iradesiyle iş sözleşmesini sonlandırmak istemesidir. İşverenin baskısı, zorlaması vb. nedenlerle çalışanın iradesinin sakatlanarak istifa ettirilmesi halinde ortada bir çalışan feshi değil işveren feshinin olduğu şüphesizdir.
Dolayısıyla çalışan tarafından sadece istifa ettiğine ilişkin olarak yazılan dilekçenin aslında gerçekten bir istifa olup olmadığının denetimi mahkemeler tarafından yapılmaktadır. Eğer gerçekten bir çalışan feshi yoksa, çalışan istifaya işveren tarafından zorlanmış, bu konudaki iradesi sakatlanmış ise, artık böyle bir durumda ortada bir işveren feshi olup, buna bağlı hukuki sonuçlar çalışan tarafından talep edilebilecektir.”

alıntı--

Buradan hareketle Fikret Orman’ın tazminat isteyip istemediğini sormasındaki asıl amacın ise yukarıda da belirtildiği gibi hukukta eylemin değil sürecin ele alınması ve Fikret Orman’ın böyle bir hukuki sürece girmek istememesi olduğunu düşünüyorum. (Beşiktaş’ın bir Allah Kuruşunun bile hesabını yaptığını defalarca dile getirdiği için diğer türlüsünü düşünmüyorum bile)

Olaya bu pencereden bakıldığında Zeki Önder Özen’in istifa etmekten ziyade istifa etmeye zorlandığı buna göre aksiyon alındığı sonucuna varılabiliyor.

Eylemin nedenlerine bakmaya çalıştığımızda ise belki istifa eylemini Yalçın Ayhan transferine bağlamak biraz basit kalsa da olayı biraz basite indirgemek anlamamızı kolaylaştırabilir.

Bu yapıda Hep dile getirildiği gibi transfer konusunda yetkinin 3 ayağı var. Futbol Direktörü ve Teknik Direktör bir transfer konusunda mutabık kalır oyuncu ile görüşülür ve bütçesi ile birlikte yönetim kuruluna ve başkana sunulur. Bu 3 ayağın hepsi o futbolcunun transferi konusunda mutabık kalırsa transfer gerçekleşir.

Bu bilgi ışığında Yalçın Ayhan olayına baktığımızda ise karşımıza iki alternatifin çıktığını görüyoruz;

Birinci alternatifte tüm transfer sürecinin doğru işlediğini düşünürsek ne Başkan’ın, ne Bilic’in ne de Özen’in Yalçın Ayhan transferinde benim bilgim yok deme şansı yok. Bu yüzden Başkan’ın bilgisi olmasına rağmen, Önder Özen’i basının önüne atarcasına, futbolcuyu kamptan geri göndertmesi Futbol Direktörü’nü bitirmek için yeterli. Sonrasında istifa etmeye gerek yok bana kalırsa.

İkinci alternatifteyse Başkan’ın bu transferden bilgi sahibi olmaması. Bu pek gerçekçi bir alternatif değil aslında. Tüm gazetelerde yazdı, Önder Özen görüşüyoruz kampa katılabilir dedi ama çoğu Beşiktaşlı gibi naif düşünmeye çalışıyorum. Bu durumda da ilk etapta açıklanan transfer sürecinin doğru çalışmadığı ve yetki karmaşası yaşandığı ortaya çıkıyor. Bu da aynı şekilde futbol direktörlüğü sisteminin efektif çalışmadığını ve bundan sonra da çalışmayabileceği için yeni gelecek direktörün de başını yeme ihtimalinin yüksek olduğunu göstermekte.

Sonuç olarak Beşiktaşlıların enkazdan kendilerini kurtarmasını bekledikleri ve belki de bir süre doğru rotada ilerleyen uçak kuleden gelen tüm yönlendirmelere rağmen bir şekilde yere çakılmış oldu. Bundan sonra ise kurtuluş için başka bir uçak göndermek ve kule görevlisini değiştirmek, pilot kuleden gelen uyarıları dikkate almadığı ve rota aynı olduğu sürece sadece zaman kaybı olacaktır. Yapılması gerekenin pilotun mu, kulenin mi, rotanın mı değişmesi gerektiğineyse taraftar karar verecek. Umarım bu sefer doğru kararı verir ve arkasında dururuz.
skender
bir beşiktaşlı olarak kendisine teşekkürü borç bilirim.

beşiktaşın çocuğu denilenlerin bozduğu şeyleri düzeltmek için çırpındı durdu. ilk işi kaleci antrenörü transfer etmekti. "biz kaleci antrenörü yetiştirmek için çalışacağız" dediğinde beşiktaş daha cenk kazmasının hatalarını konuşuyordu. sporcu sağlığı merkezi, atletik departman, pilot takım gibi uygulamalarla ortaya bir vizyon koydu. samet aybaba'nın mahalle takımından, ayakları yere basan genç bir takım yarattı. biliç gibi bir karakteri bizle tanıştırdı.

tolga, motta, pedro, atiba, gökhan gibi transferler hiç kendisine mal edilmezken eneramo, sezer, dany ... gibi transferler nedense hep kendisinin hatası oldu. buna rağmen sorumluluğu aldı. "ortada bir başarı varsa beşiktaş'ındır ama başarısızlık varsa benimdir" dediğinde çok samimiyetsiz bulmuştum bu lafını. ama dediği gibi de oldu. bütün başarısızlıkları üstlendi, kendini hep eleştirdi, açık fikirli oldu.

"siz tanrı parçacığı mısınız" diyerek daha göreve başladığı ilk günden kendisine savaş açan erdal cömert'li, orhan yıldırım'lı, rüzgar sağnak'lı trollerin destekçileriyle mücadele etmeye çalıştı .biz de buralarda hep kendisinin arkasında durduk, buraların trollerine laf yetiştirmeye çalıştık. ancak bu kadar olabildi.

babamızın oğlu diye değil, beşiktaş'a faklı bir yönetim anlayışı, faklı bir vizyon sunmaya çalıştığı için sevdik kendisini. kendine "fenerli yea" diyenler, bir kaygısı olmayan insanın günde üç pakete yakın sigara içmeyeceğini göremezdi, göremedi de.

senin kıymetini bilmeyenler altınsay'ın da kıymetini bilmemişti, bu iş seba'dan beri böyle. hadi serdar bilgili diyelim. ondan beridir sahipsiz bu klüp. birilerinin rant arabası olmuş gidiyor. bu puştlara rağmen hala bu kadar seviyor olmamız da, armanın asaletindendir.
şutmesafesişutpozisyonu
O kadar adaletsiz ve ikiyüzlüydü ki, sezer ve toroman için söylediklerini eylemlerini,töre'nin rezillikleri karşısında söyleyemedi ona sahip çıktı.ben görevimin başındayım dedi 17 saat sonra dansözlük yaparak istifa etti.pilot takım uygulaması 30 yıl öncede vardı,zaten yıllardır var olan uygulamaları yeni gibi sundu ve bazılarını etkiledi,ama insan ilişkileri o kadar zayıftı ki pratikte sıçtı batırdı.sakatlık bitecek dedi hortlartı. İlk gün yalan söyledi ,zaten o anda tüm inanılırlığı yok oldu sonunda da siktirolup gitti.

Not:soğuk oda,kaleci departmanı vb. Bundan 20 yıl önce daum ile gelmişti.genç arkadaşlar bunları yeni sanabilirler ama maalesef değil.bu adam hakkında son entrim bu,allah yolunu açık etsin ama beşiktaşımdan uzak dursun.ayrıca tarihe not düşelim fenerbahçeye dönecektir.
burakaydin
hala yaptıklarının yanında yapmadıkları ile futbol cahilleri tarafından eleştirilen isim. adam vaat ettiklerini yerine getirdi, getirmeye devam ediyordu. yok ronaldinho'yu seçim kozu yapıp yok amk ben bunu oynatmam gibi bahanelere sığınıp döneklik etmedi. konuşturmayın bizi. adamın karakteri ortada. fenerli olmasına rağmen beşiktaş arması ve işine olan saygısı sayesinde kazandırdıkları ve yarım bırakıp gitmek zorunda oldukları çok nettir. bunları göremeyen göt yalayıcısından başka bir şey değildir. insani sözlükten soğutmayın.
dingoc
söyledikleri ile icraatleri tutmayan futbol adamı. iyi niyetine; kültürüne, bilgisine laf söylenmeyebilir. ama icraat yok, söylediği şeylerden hayata geçirebildikleri bir elin parmağı kadardı.
ama düzen ona göre değildi; ama kulüp yöneticileri öküzdü onu anlamadı.

edit; kendisini svunmak veya eleştirmek nasıl bir göt yalayıcısı olmak onu çözemedim. sanırım her kavramda, tartışmada yaşadığımız kendini bilmezlik yine baş gösteriyor.
20 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol