yazarların beşiktaşlı olma hikayeleri

0 /
anonymous
ma aile beşiktaşlıyız. o yüzden beşiktaşlı doğdum diyebilirim. yeni yeni hareketlendiğimiz yaştayız, aklımız yeni yeni eriyo filan. o sıralar da gs nin başarılarıyla gözümüzü boyamak isteyen bilmem kaçıncı derece akrabalarımız olmadı değil benim de oldu. rüşvetler ahlaksız teklifler vs. ama kanımıza işlemiş bi kere o arma. sevdamız olmuş. bırakır mıyız hiç. beşikten mezara kadar beşiktaş.
kaptan
valla kendi hikayem, profil yazımda var ama size (bkz: pandanizm) nickli, aynı zamanda kardeşim olan yazarımızın hikayesini anlatayım... bu lavuk 96 doğumlu... herifi ben istedim, bizimkilerin de yapası varmış, yaptılar... aga bu bi doğdu... galatasaray 4 yıl şampiyon, uefa kupaları, süper kupalar... ibneler sanki bana süngerler, nerde kupa var, çekeliyorlar... ben biberonuna çamaşır suyu koyayım, kalksın bu uğursuzluk ortadan falan diye kovalıyorum... eniştem de bunun kanına girmiş, gs marşları, formalar, orospu bandanaları... ben hakan şükürüm diye geziyor evde, dübüründen giricem gece haberi yok... ama işte babam da bırakmış bunu kendi haline, formalar alıyor buna... babam dahil tüm aileden tiksiniyorum o dönem... çaylarına cıva koyucam, uçurucam hepsini... lucescu'lu galatasaray ile samiyen'de oynuyoruz... bu imzarit giymiş kefaşe formasını, karşı koltuğumda babamla... çünkü onu benim elimden babam alabilir anca... maç sıkıntılı, dakika 80'ler falan... içeri bir top geldi, florkin midir ne sikimdir çıktı kafayı bir koydu.......... baktım bu, bana doğru nasıl attık ama diye el kol geliyor... hani bir karikatür vardı, çocuk eve gelen babasına koşuyor, baba da ZBAAAM diye gelişine... bak o karikatürdeki götelek, niko işte... abi yaradana sığınıp abaşibayı bir koydum... uçarken de sinek gibi yakalayıp iki tokat... babam müdahale edene kadar, altına sıçırttım, formayı falan parçalıyorum üstünden sulukule karıları gibi... dedim hadi bakalım bir daha galatasaray de, senin ağzından içeri terliğimi sokuyor muyum... o sondu... sonra beraber maçlara kaçmaya başladık... yağmur, çamur, kar kış demeden, gocunmadan, ekmek arasına koyduk domatesi, her maça gittik beraber... böyle de bir anımız oldu... beşiktaş adamın a...... koyar..!
blackeagle1903
hikaye olarak hatırlamıyorum çok küçüktüm. babamın takımla maçla işi olmaz. sözde beşiktaşlıdır. ama dayım ve dedem deli beşiktaşlıdır. kendileri sağ olsun çok küçük yaşta aşıladılar bana beşiktaş'ı.
cool
bana doğru yolu gösteren bak evladım bu beşiktaştır, aşktır kral takımtır bunu tut diyen olmadı. ben kendi çabalarımla keşfettim bu takımı. bi gün 5-6 yaşlarında babamla maç izlerken bu takıma gönül verdim nasıl oldu ben de anlamadım ama çok iyi oldu çok da güzel oldu onu biliyorum..
littlebeatlee
4 yaşımda falandım. abim şehir dışından gelmişti, gelirken de bana bi ayıcık almıştı. ayıcığın karın kısmında siyah beyaz kareli bir desen vardı, damalı.
abim şöyle dedi "a a bak abicim ayıcık bile beşiktaşlı hadi sen de ol." heheh.
işte böyle başladı, iyi ki de başlamış. teşekkürler abi.
kerami pestenkerani
efendim özal zamanı. haki renk sosyal yaşantıda ve kamuda kendisini vatandaşın iliklerine kadar hissettiriyor. glasnost ve perestroika yüzünden soğuk savaşın artık bir donduruculuğu kalmamış. bülent ersoy'a sahne yasağı var ama ülkede yabancı sigara yok. harman bora, sekso nurettin, kama tevfik ve ben ülkeye kaçak sigara sokmaya karar verdik. yunanistan üzerinden iki defa el değiştirerek teslim alacağız malı. teslimatçıyla anlaşmışız, ipsala'da bir hangarda kamyonu bekliyoruz. gerilimli ortamı yumuşatmak için sekso nurettin harman bora'ya "artık sana bundan sonra mal bora deriz, ehuye ehuye!" şeklinde takılınca biz kopuyoruz oracıkta. sonra bizi monte ediyorlar. aramızda tek beşiktaşlı bi kama var. ama ne beşiktaşlı, öyle böyle...
ne bilim ben amına koyayim! babam beşiktaşlıymış, annem futbolla rüştü'ye şükrü diyecek kadar ilgili. ben de beşiktaşlı olmuşum, herkes gibi.
seren1903
bazen olmayandır.

beşiktaşlı olmadım ben, hiç öyle bir hikayem de olmadı. çünkü beşiktaşlı doğdum. kendimi bilmeye başladığımdan beri beşiktaş vardı hayatımda. erkek olsaydım adımı bile hazırlamıştı canım babam samet [ybkz]swh[/ybkz]. deplasmana giden babamın yollarını gözleyerek, sokakta maç yapan arkadaşlarımı izleyip her zaman beşiktaşlı olanları destekleyerek, gol olduğunda üst kat komşumuzun çocuklarınla sevinerek, gözümde beşiktaşlı güneş gözlüklerim olmadan sokağa çıkmayarak geçti çocukluğum. sonra babamın omuzlarında inönü stadında buldum kendimi bir daha hiç ayrılmamaya söz vererek.

şimdi sen yoksun babacım.. ama beşiktaşı herkesten korur kimseye laf ettirmez dediğin kızların, ölene kadar senin emanetine sahip çıkacaklar..
blacklabel
dünyaya gözümü açtım ve bir baktım ki beşiktaşlıyım elhamdülillah. bizde tevhid inancı gibi bi durum bu aslına bakılırsa.
chamaeleon
benim hatırlamadığım hikayedir. kendimi bildim bileli beşiktaşlıyım hayatım da başka takımın ismi dahi geçmemiş gözümü açtığımda beşiktaşlıydım diyebileceğim durum.
mjoranda
bana göre ilginç olmayan ama çoğuna ilginç gelen hikayedir benimkisi.

trabzon'da doğdum, büyüdüm ve hala burda yaşıyorum. futbol fanatizminin hep bordo mavi kısmını görerek büyüdüm. fanatik trabzonsporlu bir ailede yetiştirildim. zaten şehir başlı başına fanatik. ama ben daha 4-5 yaşlarındayken beşiktaş'a sempatisi olan amcam sayesinde tanıştım beşiktaş'la. maçlarını izlerken "bak amca şimdi sizi yencez" li cümleler alışkanlık yapıp, benimsediğim cümlelerim oldu. o zamanlar ne düşündüm acaba sırf muhalif olmak için mi bilmiyorum ama iyi ki böyle düşünmüşüm[ybkz]swh[/ybkz]. tamam dedim ben kendi takımımı buldum, tabii zaman içinde çok fazla sesimi çıkaramadım. takım gol atınca sevinemedim, şampiyonluğu kutlayamadım ben. babam yıllarca kabullenemedi bu durumu. kimsenin yanında beşiktaş muhabbeti yaptırmadı bana. içimde yaşadım yıllarca. ts formaları, maç biletleri, futbolcu ziyaretleri, para teklifleri, hediyeler vs. hiç biri fayda etmedi üzerimde. sonunda pes etti, şimdilerde ise hoşuna bile gidiyor sanki. ya da yenilgiyi kabullenmenin bordo mavi şekli, kim bilir[ybkz]swh[/ybkz]...
keçapepük
gözlerimi dünyaya siyah beyaz açmışım. aile de başka renklere yer olmadı ki hiç [ybkz]swh[/ybkz]

kimlikte doğum yeri bile beşiktaş. var mı daha güzeli, beşiktalı olunmaz beşiktaşlı doğulur. [ybkz]swh[/ybkz]
deniztarafindakikale
evet, beşiktaşlı olunmaz beşiktaşlı doğulur ! dolayısıyla kimse beşiktaşlı olamaz ! aslında doğarken beşiktaşlıdır da beşiktaşlı olduğunu öğrenmesi zaman alır. ben beşiktaşlı olduğumu 1983 senesinin sezon açılışında beşiktaş-sakaryaspor maçında iki direk arasında babamın omuzlarındayken öğrendim. müthiş heyecanlanmış ve sevinmiştim orada olmaktan. sarı fırtına metin'in saçları daha kızıldı. 30 sene olmuş ve 30 sene içinde beşiktaş doruğa kadar çıktı, sallandı ve şimdi de yalpalıyor resmen. daha kötü günlerimiz oldu tabela olarak belki ama manevi olarak bu kadar kötü günler yaşadığımızı sanmıyorum. belki birgün herşey düzelecek ve bugünleri de unutacağız. olur da düzelmez de daha kötüye gidersek bile iyi ki beşiktaşlı doğmuşum be arkadaş. kurban olduğum Allah'ıma şükürler olsun.
blackeagle1903
benimki babadan değil de dededen. babam futbolla pek ilgilenmez sorarlarsa beşiktaşlıdır sadece. ama dede ve dayı fanatik beşiktaşlıdır. küçükken aşıladılar beni beşiktaşlılığa. iyiki de aşılamışlar. sağ olsunlar var olsunlar.
ireminho
benim belirli bi hikayem yok aslında. biri bana ''gel beşiktaşlı ol'' falan da demedi. annem bana hamileyken kapalıya gidermiş babamla. anne karnından beri tribündeyim yani. doğuştan beşiktaşlı olmak sanırım bu. bebekken de maça götürürlermiş ama ilk hatırladığım maçım 5 yaşımdayken gittiğim maç. yenilmiştik ve ben 2 saat boyunca ağlamıştım orası ayrı. evde ne fenevin ne de cinconun lafı geçerdi. kendimi bildim bileli beşiktaşlıyım. küçüklükten beri boynumda olan siyah-beyaz atkım, üzerimdeki formamla. iyi ki de öyleyim. çünkü biri ''hangi takımlısın'' diye sorunca, ''övünmek gibi olmasın ama beşiktaşlıyım'' diyorum.
roll a joint
aramaya inanıp bulduğum başlık.

bir takım, takım muabbetleri döndü fakat hepsini geçiyorum. abim ve ablam ankara'da okuyorlardı , tatillerinde eve döndüler beraberce. bir kaç gün sonra getirdikleri kocaman kartal posterini çerçeveletip odama getirdiler. en az boyum kadar bir kartal posteri çerçevesiyle duvarıma asıldı. çok sevindim. ama hala beşiktaşlı falan değildim.

neyse öğlen aralarında sınıf arkadaşlarıyla her gün birine giderdik yemek yemeye. bir gün bize geldik ve arkadaşların hepsi birden postere kitlendi. sonra " oha " tarzı birbirlerine bakışmalarıyla son buldu bu durum. o gün hiç bi ekstra çaba harcamadan özel hissetmiştim kendimi.

sonra gel zaman git zaman arkadaşların evine gittiğimizde o tıfıl kanaryayı gördüm, sonra kartal kadar güçlü duran aslanı. ama aslanın gözünden orospu çocukluğu akıyordu kartalın gözünden şefkat. kartalım tüm sikindirik hayvanlardan daha asaletliydi.

işte tam bu şekilde beşiktaşlı oldum.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol