confessions

saniyede yirmidört kare

5. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1454
  2. takipçi 0
  3. puan 32439

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

saniyede yirmidört kare
bu ülkede [ybkz]swh[/ybkz] önemsiz gündür. bakmayın siz alışveriş merkezi vitrinlerine, büyük firmaların allı pullu reklamlarına, kozmetik mağazalarının yaptığı %60'a varan indirimlere. bizi bunlarla avutamazsınız, bizi bunlarla kandıramazsınız!

insan olduğumuzu hatırlayana kadar, insani şartlarda yaşadığımız, taciz edilmediğimiz, hor görülmediğimiz, dövülmediğimiz-öldürülmediğimiz, eşit haklara sahip olduğumuz, bizi kendi yarattığınız ikincil konumlara sıkıştırmadığınız zaman kutlayınız bugünümüzü. fazlasını hiçbir zaman istemedik.

öteki türlüsü bugün, tüm kadın dayanışma topluluklarının tam da bugün öldürülen kız kardeşlerini andığı ve yine yeniden daha güçlü biçimde birbirine kenetlendiği gündür. o gün kalpler çiçekler yoktu. bugün de öfkeden ve isyandan başka bir şey yok içimizde.

26 şubat 2015 beşiktaş liverpool maçı

saniyede yirmidört kare
beşiktaş'ımın standartlarını daha da yükseltip, düşmana korku salmaya devam ettiği maç. kazandığımız özgüveni doğru şekilde kullandığımızda, ligi koyucaz ligi!

ertesi gün oldu, ancak kendime gelmeye başlıyorum. bugüne kadar yaşadığım beşiktaş sevinçlerinin en başkasıydı. (gerçi her biri birbirinden başka ve özel) şunun şurasında kaç yıldır beşiktaş maçlarını bu kadar sıkı takip ediyorum? bu kadar kısa zamanda nasıl böyle bi' insana dönüştüm? bunlar umurumda değil, ben hiç gururdan ağlamamıştım. hatta düşünüp bulmaya çalıştığım hiçbir şey de bu duyguların uzaktan yakından alakası olan şeyleri yaşatmamıştı. hem bütün bunlara anlam vermeye çalışıp hem de bu başkalaşan fizloyojimi düşündüğümde hiçbir şey mantıklı değil. her şey acayip bi' mantık dışılıkta! kolumda ve bacağımda morluklar var, sevinirken olmuş. şimdi durup birine anlatmaya çalışsam, dayak yedim de yalan söylüyorum sanır.

şükürler olsun sana beşiktaş'ım. iyi ki varsın. her defasında sevincinle, üzüntünle sınırlarımı zorladığın, buna rağmen beni acayip mutlu bir insana dönüştürdüğün için.

sıradaki gelsin!

aileden gizli sigara içmek

saniyede yirmidört kare
sigara içmenin 'aksiyona' dönüşmesine neden olan durum. yıllar oldu bu aksiyonu deliler gibi özlüyorum, o günlerde tek isteğim ailemin sigara içtiğimi bilmesi ve rahat rahat sigara içmekti. şimdi bazen annemin sigarasına saldırıyom ''söndürmee söndürmeee ben içerim'' diye, ya da kendim sigara yakmaya üşenip anneme ''bi' fırt çekiyim mi kız?'' diye soruyorum ve inanın hiç eğlenceli değil. sıfır aksiyon.

kim derdi ki, bir gün çalma gereksinimi olmadan abinin sigarasından alıp, karşısına oturup yakacaksın üstüne bir de sigarayı beğenmeyip ''bok gibi sigara ya bu abi, nası içiyon sen bunu'' diyeceksin... teheey.

26 şubat 2015 beşiktaş liverpool maçı

saniyede yirmidört kare
günde 3-4 kere tarihe bakmaya sebebiyet veren maç. he canım 4. kere baktığın gibi bugün ayın 24'ü. ertesi gün 25'i. ve sonra da nihayet 26'sı olacak. gün içinde tarih atlamıyor 2 gün sonraya bunun için üzgünüm. tanrım sen heyecanıma ve tabii aklıma mukayyet ol, gün içinde maç aklımdan birkaç defa çıkabiliyo. yeniden hatırladığımda bi stres basıyor, sonra bi umut ''neden olmasın be!'' diye. sonra aniden yine aklıma geliyor. bu defa daha keskin bi' ''yenicez ulan!'' hissi geliyor... ay ben hiç iyi değilim sanırım.

87. oscar ödül töreni

saniyede yirmidört kare
gecenin en güzel görüntüsünün barbaros tapan'ın girişte açtığı beşiktaş atkısı olduğu tören.https://twitter.com/BarbarosTapan/status/569647882808094720

izlemeyenlerin çok bi'şey kaybetmedi. sanırım artık sosyal medya sayesinde sektörle, yıldızlarla iç içe olduğumuzdan (merhaba icloud merhaba eheh) artık o kadar da heyecanlandırmıyor kırmızı halıda yürüyen oyuncular, yönetmenler, yapımcılar. teheey! eskiden böyle miydi?

önce magazinsel gideceğim. törenin yalnızca açılışı çok güzeldi bir de film sunumlarında kullanılan illüstrasyonlar. o kadar da olsun artık. töreni canlı yayınlayan digitürk'e yekta kopan ve mehmet açar hatrına lanet yağdırmak istemiyorum. ancak bir dahakine lütfen diğer konukları özenle seçsinler. filmleri izlememiş, adayların kim olduğunu bilmeyen kisvesi modacı mıdır nedir bilemediğim insanların orada oturup oscar 'değerlendirmesine' tahammül edemedim. insan utanır da bilmiyorum diye katılmaz programa. töreni sunan neil patrick harris'i de yalnızca donuyla sevdim. sadece donu güldürdü.

neyse törene dönelim. sıfır atraksiyon. kimse merdivenlerden düşmedi, kimse kimseyi dudaklarından öpmedi ve kimse anarşik laflar etmedi. sadece patricia arquette en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü alırken biraz kadın haklarına selam etti, the imitation game'in senaristi de eşcinsel görünürlülüğü ile ilgili güzel mesajlar verdi, innaritu göçmenlik ve ödül törenleri mantığı ile ilgili süper kelamlar etti.

ödüller ise, bir önceki entrymde bahsettiğim adil olmama hadisesinde beni biraz utandırdı. çok acayiptir ki en iyi film ödülünü the grand budapest hotel alamadı diye üzülürken, aynı zamanda boyhood alamadı diye seviniyordum. whiplash'a gitmemesine de çok sevindim. en iyi yönetmen konusunda kararsızdım, birçok insana göre boyhood'un yönetmeni 'sırf yapımı 13 yıl sürdü diye ödül almayı haketmiyordu' ama bence bir filme o kadar uzun süre konsantre olmak ve sonunda güzel bir iş çıkarmak bence 'yönetmenlik' başarısıdır. birdman'inse başarısı zaten en iyi görüntü yönetmenliği ödülünü de aldığı üzere görüntü yönetmeni başarısıdır. bu ikisi farklı şeylerdir bana göre, ama demek ki akademiye göre değilmiş. birdman'in aynı zamanda en iyi orijinal senaryo ödülü alması da sanırım jürinin çok kolay özdeşleşme yaşayıp meslek dayanışmasına gitmesi sanırım.

ve oyuncular... sanırım en adil kategori en iyi erkek oyuncu oldu. akademiye güvenmeyerek ''birdman'la micheal keaton alacak ama eddie redmayne alsın istiyor gönlüm.'' demiştim, yine birdman özdeşleşmesinden verecekler herhalde diye düşünürken the theory of everything'i tek başına sürükleyen eddie redmayne kardeşimiz ödüllendi. en iyi yardımcı erkek oyuncu da gitmeseydi büyük ayıp olacak j.k. simmons'a giderken, bir ara ''ay yoksa bunlar edward norton'a vermesinler!'' diye kaygılandığımı itiraf etmeliyim. kadın oyunculara da aynı şekilde hakettikleri ödüller verildi.

geri kalan önemli kategorilerde the grand budapest hotel zaten kostümün, saçın, makyajın ve sanat yönetiminin hakkını verdiği üzere ödülleri toparladı. gecenin bence en güzel şey, american sniper'ın yalnızca ses kurgusu ödülü ile dönmesi. yani yok artık öyle amerikancılık!

netice itibariyle 87. oscar ödülleri verilip starlar ünlerine ün zenginliklerine zenginlik eklerken, saniyede yirmidört kare bacınız yine pijamalarıyla oturup kırmızı halıda yürüyenlerin elbiselerini boklayıp bir yandan da elma soyarken ve uyumamak için kahveye kahve eklerken ''acaba ben oscar'da ödül alırken nasıl bir konuşma yaparım'' diye hayal kurup aynı esnada aklına liverpool maçı gelince, konuşmasını (vurgula: siyaaah ulaaan! beyaaaz ulaaan! alayınaaa gider ulaaan!) şeklinde yapmaya kadar verdi.

akademiiiğğ beyaz deseneeeğ!

gotham

saniyede yirmidört kare
1x15 itibariyle joker'e kavuştuğumuz canım dizi.

spoiler--

shameless şahaneliğinden bildiğimiz cameron monaghan'ın görünce resmen aaaaauuuuv çektim. (evet dizilere filmlere heyecanlanınca uluyorum) çünkü hakkında okumamıştım, diziye girecek edecek diye. sirki görünce dedim aha joker geliyo! sonra işte tipik joker karakterini görmeye başlayınca da acayip keyiflendim. çok yakışmış, mükemmel de oynamış. diziye apayrı bir tat geldi.http://i.imgur.com/odOwNbh.jpg

spoiler--

110

saniyede yirmidört kare
2000'li yılların en nadide rock gruplarından birisi. atomların harika dünyası adında son derece güzellikli bi' albümleri vardı. şimdi neredeler ne yapıyorlar bilemiyorum. gece gece aklıma bi' melodi geldi, sonra da bu grup. ne güzel şarkılar yapmışlar. ne uzun olmuş dinlemeyeli. ay çok nostaljik.

https://www.youtube.com/watch?v=hnBGxzrWBnc

87. oscar ödül töreni

saniyede yirmidört kare
gerçekleşmesine 2 gün kalmış ödül gecesi. grammy'de yüzüm gülmedi hiç yoktan oscar'da gülsün. bu sene gerçekten güzel filmler, güzel senaryolar ve oyuncular var. akademi genelde hakkının hakkını teslim etmekte pek iyi değil, güvenirliliğini önceki senelerde çoktan kaybetti ama insan bir umut izliyor filmleri, düşünüyor. bu seneki bazı kategorilerde tahminlerim şu şekilde. jürinin muhtemelen vereceği ödülleri ve gönlümden geçenleri de ekleyeceğim.

(vurgula: en iyi film:) grand budapest hotel, ama bu filmi harcayacaklar matmazel. ve ödül boyhood'a gidecek.
eğer ki bu ödül whiplash'a giderse, daha da gelmem oscar'a.

(vurgula: en iyi yönetmen: )boyhood'un yönetmeni richard linklater benim favorim. ama karşısında birdman filmiyle Iiñárritu duruyor.
bir yanda çekimleri 13 yıl süren boyhood, bir yanda tekniği ile ''o neydi gız'' dedirten birdman.
şahsi kanaatim, birdman gibi bir filmin her zaman çekilebileceği ama boyhood'un çekilemeyeceği yönünde.

(vurgula: en iyi orijinal senaryo:) grand budapest hotel, en iyi filmi alamayınca 'teselli' ödülü olarak bunu verecekler. bence de almalı, ama en iyi film ödülünün yanında cilası olmalı.

en iyi uyarlama senaryo: the imitation game
en iyi kurgu: grand budapest hotel
en iyi kadın oyuncu: gone girl'ün psikopatı rosemaund pike'ın olmalı. ama bir sürprizle julianne moore oscarlanacak.
en iyi erkek oyuncu: birdman'la micheal keaton alacak ama eddie redmayne alsın istiyor gönlüm.
en iyi yardımcı kadın oyuncu: boyhood'la patricia arquette alacak. en güçlü rakibesi keira knightley, ama keira alırsa isyan çıkarırım.
en iyi yardımcı erkek oyuncu: whiplash'la j. k. simmons.
4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol