confessions

saniyede yirmidört kare

5. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1454
  2. takipçi 0
  3. puan 32636

bitirme tezi

saniyede yirmidört kare
üniversiteyi bitirebilmek için el mahkum yazmak zorunda olduğunuz tezdir. bu, sizin dört yıl boyunca aldığınız eğitimin [ybkz]swh[/ybkz] 'bunları bunları öğrendim, süper akademik bilgiyle donattınız beni. eyvallah' diyerek karşılığını vermektir. söke söke alıyorlar insafsızlar. ortalama 3 bölüm ve 70 ile 100 sayfa arasında olması gerekir, mutlaka bir kuramı ananızın karnından doğarken biliyormuş gibi öğrenmeli ve tüm tezi o kurama yaslanarak yazmalısınız. neredeyse, üstüste dizdiğinizde boyunuza denk gelecek kadar kitabı, makaleyi ve daha önce yazılmış tezi okuyup, onlara atıfta bulunarak alıntı yapıp, en sonucunda akademik olarak ele avuca gelecek bir yeni bir fikri ortaya koymanız gerekecektir.

karın ağrısı gibi bir süreçtir. eğer birkaç gün tezle hiç ilgilenmemişseniz, o gece dışarı çıkmışsanız, evde avarelik yapmışsanız aklınızda hep tez vardır. böyle kocaman bir vicdan azabı, geçireceğiniz muhtemel güzel saatleri de zaten o vicdan azabı ağzınızdan burnunuzdan getirir.

öyle bir konu seçmeniz gereklidir ki, her yeni öğrendiğiniz şeyde heyecan seviyeniz artsın. ortalama 8 ay boyunca o konu ile yatıp kalkacağınızdan artık adını dahi duyamayacak seviyeye gelebilirsiniz. hayatınızın tümünü teze göre ayarlamanız gerek bir süre, düzenli okumalı, düzenli yazmalı ve danışmanınızla sürekli irtibat halinde olmalısız. eğer şanslıysanız ve iyi bir danışmana denk gelirseniz, o sizi rahatlatacak, huzura kavuşturacaktır. [ybkz]swh[/ybkz] odasına her defasında uykusuz gözler, titreyen eller ve dağınık saçlarla gittiğinizde, size gerekli gazı verecek, rahatlatacak ve bu tezi yazmak için gerekli kudretin asil beyninizde olduğunu her defasında usanmadan hatırlatacaktır. ancak o rahatlama sadece birkaç saat sürmektedir orası ayrı.

hayalimde sadece, tezin bitip tesliminin yaptığım günün akşamında açılacak bir biranın fııssss sesi var. sonra gidip belki okulu falan yakarım.

çocukluk dönemi sanrıları

saniyede yirmidört kare
çocukken, henüz dünyanın her öğesinin ne işe yaradığı bilinmediğinden kafadan uydurulan şeylerdir.

-ezanı allah'ın okuduğunu sanmak. her camiden ezan duyunca, allah'ın birçok kopyasının olduğunu, hepsinin tek tek camilere gidip ezan okuduğunu düşünmek.
-uçakların tıpkı bir kukla gibi, allah'ın tuttuğu bir iple uçurulduğunu sanmak.
-dağların sadece bir karton olduğunu, o kartonun arkasında da askerlerin saklandığını sanmak.

beşiktaşlı kızların güzel olması

saniyede yirmidört kare
şiddetle katıldığım. ne zaman maçtan önce seyircileri gösterseler yanımdakine dönüp 'yaaa beşiktaşlı kızlar çok güzel değil mi?' derim, sonra o x takımının kızını gösterirler, ya böyle töbe estağfurullah bir şeydir. hatta artık dışarıda kızların tipinden hangi takımı tutuğunu tahmin edebiliyorum. az önce twitter'da yine gördüm bir fotoğraf beşiktaşlı kızlar, 'ne güzeller yaa' dedim hepsi. hepsi mi güzel olur hepsi mi! evet, hepsi!

lana del rey

saniyede yirmidört kare
sürekli konserlerde, kliplerde kullandığı eskitilmiş, parçalanmış, yırtılmış amerikan bayrağı ile, amerika'yı yüceltmeye çalışarak süper metaforik şeyler yapmaya çalışan kadın. he he amerikan tarihi çok süper bi tarih, he he süper bi milletsiniz, he he sizi yok etmeye çalışan düşmanlarla ne biçim de savaştınız, tüh vah size. dünya'nın amına koydunuz be!

isyan devrim beşiktaş

saniyede yirmidört kare
4.nesil bakkala göndersen gider rütbeli yazar. rütbeyi görünce, kendimi kaybederek güldüm çünkü gerçekten de bakkala göndersen anında gider, bazen göndermek istemesen bile inatla gider; sabaha karşı üçte bile gitmişliği vardır. hatta evde olmayan bir şeyin adı geçse, 'alıp geliyim mi?!' diye ayaklanır heyecanla, biz ne olduğunu anlamadan o çoktan bakkala gitmiştir bile. insan bir gram üşenmez mi, of demez mi yahu. hayranım kendisine, enerjisine!

saniyede yirmidört kare

saniyede yirmidört kare
cidden hoş gelmiştir. mutlu olmuştur sözlükte, epeydir bir sözlüğe yazmamanın acısını çıkarmaktadır adeta. güzel insanlarla tanışıp, güzel kelamlar etmiştir. hepsine, herkese tek tek teşekkür eder, sevgiyle gülümser.

bir de uzun uzun yazıyor, deli midir nedir, delire delire mi yazıyor nedir, sürekli yazıyor efendim durduramıyoruz!
siz de okuyor musunuz bunu cidden? aa-aa siz de biraz mı delirmişsiniz?

beyoğlu sineması

saniyede yirmidört kare
10 Aralık 1989 açılan istanbul'da istiklal caddesinde bulunan tarihi sinema salonu. onu diğer sinema salonlarından ayıran, anaakım filmlerden ziyade bağımsız filmleri de gösteriyor olmasıdır. başka sinemalarda izleyemeyeceğiniz değerli filmleri burada izlersiniz. uzun yıllardır istanbul film festivaline ev sahipliği yapmaktadır. sitesi de şöyledir:http://www.beyoglusinemasi.com.tr

atlas sineması

saniyede yirmidört kare
atlas sineması, istiklal caddesi üzerinde adını verdiği atlas pasajı’nda bulunan, aynı zamanda istanbul’un en büyük ve tarihi sinemalarından birisidir.

yakın dönemde yenilenen atlas sineması, 1870'deki büyük istanbul yangınından sonra sultan abdülaziz zamanında ermeni işadamı agop köçeyan tarafından kışlık ev olarak kullanılmak üzere yaptırılmış. taş ve dökme demir kullanılarak karkas özelliklerde inşa edilen binanın bugün pasaj olarak kullanılan zemin katının eskiden at ahırı olarak kullanıldığı daha sonra ise at cambazhanesine dönüştürüldüğü biliniyor.

zamanla ihtiyaçlar doğrultusunda binanın mimari şekli değiştirilerek bugünkü pasaj kısmına ilave yapılmış ve konak kısmıyla birleştirilmiş. konak daha sonra köçeyan tarafından taksim vosgeperan ermeni kilisesi'ne hediye edilmiş.

1932'de geçirdiği onarımın ardından eğlence ve sanat merkezi haline gelen atlas pasajı'nda, 19 şubat 1948'de 1.860 kişilik kapasite ve 35 loca ile beyoğlu'nun en büyük sinemalarından biri olarak atlas sineması, yine 1948’de kulis bar restoran, 1951’de küçük sahne tiyatrosu açılmış.

1985’te hazine'ye devredilen tarihi sinemayı şu anda türker inanoğlu ve irfan atasoy işletiyor. yakın dönemde restorasyondan geçen ve ses düzeninden localarına, fuayesine kadar tepeden tırnağa yenilenen tarihi sinemada 500, 130 ve 85 kişilik olmak üzere üç ayrı salon bulunuyor. anfi tiyatro şeklinde yapılanan ana salonda hemen her yerden aynı konforda film izlemek mümkün. perdesinin büyüklüğü de emek sineması gibi istanbul'daki birkaç sayılı sinema arasında. balkonlar locaya çevrilmiş ve 2,4,6 ve 8 kişilik bu localara yatar koltuklar konulmuş.
[ybkz]swh[/ybkz]

istanbul film festivali

saniyede yirmidört kare
her yıl nisan ayını iple çektiren yapılan can festival, yâr festival. gün boyu peşpeşe dört filme girmek, yeni insanlarla, has sinefillerle, yönetmenlerle söyleşmek. akbank sanatta ikinci kattaki küçük salona doluşup konuk yönetmeni heyecanla dinlemek, ah o büyülü atlas sinemasından çıkıp, kahveni alıp beyoğlu sinemasına girmek, çıkıp güzel yemek yiyip fitaş sinemasına geçmek. oradan da çıkıp bir güzel içmek. özledim ulan!
69 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol