[ybkz]swh[/ybkz] suya düşen sarhoş bir amcamızın olduğu videoda, kendisini sudan kurtarmadığı için isyan ettiği adamdır. üstelik adamın kırmızı şortu falan da yoktur. sarhoşa hep gülen bir milletiz ama bu adam ne güzel de savunuyor kendisini!
kırmızı şortliiiii sen medyağsın ya teleğzyoncusun, sen çok artist bir insansın.
ilgili video:http://www.youtube.com/watch?v=4HF2F9y3dVc
birkaç gündür bana allah zihin açıklığı versin duasını etmediği için, zihnimin kapkapalı olmasına neden olan baba gibi yazar.
eve yorgunca gelinen bir günde kapıyı anahtarla açmak yerine kent kartı okutup[ybkz]swh[/ybkz] açmaya çalışmak, açılmayınca da üstüne bir de sinirlenmek. kapı açılmıyor diye de panik yaşamak.
insana önlenemez mutluluk saçan kelimelerden olan bir nicke sahip yazar. söylenişi acayip güzel bi'şey. ilk gördüğüm günlerde pepükpepükpepük diye diye dolaşmıştım mesela. sonra kendisi anlamını söyledi bana, daha bir çok sevdim. şimdi sol framede görünce ismini yine mutlu oldum, hep göreyim, hep mutlu olayım inşallah. pepükpepük!
aynısını demlemeye çalıştığınızda katiyen demlenmeyen, dünyanın en lezzetli çayıdır. malzeme aynıdır fakat eksik olan şey, galiba çayın içildiği ortamın ve kişilerin farklılığıdır.
çayı kendine has tekniklerle başka kimsenin demleyemeyeceği kadar güzel demleme hadisesidir. aynısını yapmaya çalışırsınız ama olmaz, misal anne çayı. çay aynı, aynı hazır su, teknik aynı, ocağın yanma hızı-süresi bile aynı. olmuyor anasını satayım olmuyor. gurbet elde annesiz çay bile içilmiyor. [ybkz]swh[/ybkz]
dün gece rüyamda gördüğüm güzel kadın. trabzon'da onların evindeydik, ben her hafta gidiyormuşum oraya meğersem, bu hafta da melek anneyi alıp memleketim samsun'a annemin yanına götürecekmişim. evden çıkmadan bana diyor ki, dur ben üzerime başka bir şey giyeyim bunlar yolda çamur olur. tamam deyip bekliyorum kapıda. giyinip geliyor ama üzerinde bemmmbeyaz bir elbise, böyle resmen ışık saçıyor. ne kadar güzel! diyorum ki, ama bu beyaz asıl bunlar kirlenir, yok yok bir şey olmaz zaten denizden gideceğiz diyor. uyanıyorum. bir kere daha nur içinde yatsın...
ikinci yenicilerden cemal süreya'nin ilk şiir kitabı akımın kült kitabıdır. ayrıyetten; kitapla aynı adı taşıyan, bütün dünyanın duvarlarına yazılsa hiç çirkin durmaz bir şiiri.
böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil
aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil
senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak
sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
birçok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil
birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil
burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
aklıma kadeh tutuşların geliyor
çiçek pasajında akşamüstleri
asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
bütün kara parçalarında
afrika hariç değil
böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil
aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil
senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak
sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
birçok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil
birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil
burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
aklıma kadeh tutuşların geliyor
çiçek pasajında akşamüstleri
asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
bütün kara parçalarında
afrika hariç değil
evrene iyi bir şey olması için sembolik olarak gönderdiğiniz mesajların yanlış anlaşılma hadidesi. istediğiniz şeyin tam tersi bir şeyin meydana gelmesi. bir çeşit evrenin sana ''koyduk mu!'' deme biçimi. aşk olsun ama ya.
gecenin şu saatinde gelmesiyle adeta 'allah bana bir şey anlatmaya çalışıyor olabilir' diye düşündüren. akabininde seri tövbeye ve duaya bağlar.
kar yağınca, arayıp sizden binyirmiüç kilometre uzaktaki annenize söylenmemesi gereken türkü. yapmayın böyle şeyler arkadaşlar.
içinde martı seslerinin olduğu, muazzam şarkı. kısa ama acılı sözleri şöyledir;
çok yorgunum
beni bekleme kaptan
seyir defterini başkası yazsın
çınarlı kubbeli mavi bir liman
beni o limana çıkaramazsın
çok yorgunum
beni bekleme kaptan
seyir defterini başkası yazsın
çınarlı kubbeli mavi bir liman
beni o limana çıkaramazsın
yaptığı işi batıran, batırdıkça da bundan asla vazgeçmeyip batırmaya devam eden insana şiddetle söylenmesi gereken söz. insanın içi rahatlıyor.
beyin yorgunluğudur. ha 'beyin yorgunluğu' deseydim de olur muydu, evet olurdu. ama mental yorgunluk derken daha bir hastalık adıymış, ciddi bir şeymiş gibi durduğundan ben öyle dedim ve öyle oldu. evet. öhm. mental yorgunluk. tam olarak da böyle bir şeydir. beyin sürmenajı meydana gelmiş, artık cümleler kurulma sırasıyla veya cümlenin komple anlamı değil de kelimelerin saçma sapan çağrışımları dikkate alınır olmuş, birisi mesela elma derken senin adem ve havva'nın yasak meyvesinin neden elma olduğunu düşünürken, konuşan kişinin sesinin arka fonda kısılması ağzı öylece oynayan bir insanmış gibi ay sanırım ben bu cümlenin devamını getiremeyeceğim. ağız ne garip bir kelime öyle ya?
tansiyon hastalarının kesinlikle yemesi gereken yemek şekli olmakla beraber diğer insanlar için adeta bir ızdıraptır. yani şuncağızcık şey bir yemeğe nasıl bu denli tat katabilir akıl alınmayacak bir olay, ki almıyor da tabii.
okulda hoca çok mühim bir konuyu oldukça ciddi bir halde anlatırken canı sıkılan insanın saçma sapan sorularla, konuyu saçma sapan yerlere çekmesiyle hatta durumu abartıp gereksiz yere sinirlenip kavga çıkarmasıyla kendisini sınıftan attırıp rahata erebileceği eylem.
bir cinnet sebebi. sitelerin sağından solundan fırlayan, azimle tıklasanız da orada durmaya devam eden reklamlardır. ha bazıları her nasılsa browserdan reklam engelleme zımbırtısı kurulu olduğu halde çıkar, sizden daha azimlidir.
yemeğin yenmeyecek derecede pişmemiş, tuzsuz, lezzetsiz olmasından kelli yemeğe küfretmektir. nimet, adı üzerinde nimet bir şey olduğu için nimete küfretmek apaçık günahtır, terbiyesizliktir. üstelik nimet çarpar!
'annem, benim hayatımdan daha değerli' demişti, geçenlerde izledim bir röportajında. o zaman da, aklıma geldiği her an da dua etmiştim annesine, şimdi de ediyorum,keşke böyle bir dua etmeseydim şimdi; nurlar içinde yatsın. hiçbir annenin hakkı ödenmeyeceği gibi, melek anneninkini de ödenmeyecek böyle güzel bir evlat yetiştirdiği için. dilerim tolga bu acının içinde kendisini kaybetmez onu tüm yüreğiyle seven beşiktaş taraftarına ve takımına tutunur.
iki gün önce isyan devrim beşiktaş ile yolda yürürken, önümüzden geçen nazilli belediye spor otobüsünü görmemizin ardından heyecanla otobüsün peşinden gidip söylemeye teşebbüs ettiğimiz ancak otobüs ışıklarda biraz bekleyip gittiği için söyleyemediğimiz tezahürat. söyleyebilseydik eğer günde en az üç kere bu tezahüratı söyleyen biz için hem de futbolcuları için inanılmaz bir tecrübe olacaktı, olamadı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?