(bkz: beyaz geceler)
(bkz: belye noçi)
1848'de yayınlanmış, fyodor mihailovic dostoyevski'nin ilk eserlerinden olan uzun öykü. hayalperest bir adamın st. petersburg civarlarında tanıştığı bir kadınla yaşadığı 4 günlük aşkını anlatır.
ayrıca rusya'da st. petersburg ve dolaylarında, haziran ve temmuz aylarında havanın hiç kararmadığı döneme verilen isimdir.
ayrıca rusya'da st. petersburg ve dolaylarında, haziran ve temmuz aylarında havanın hiç kararmadığı döneme verilen isimdir.
(bkz: mazoşistlerin basbayağı mal olduğu gerçeği)
(bkz: bitmiş tuvalet kağıdı rulosunu tuvalette bırakan mal)
(bkz: düşmanımın düşmanı dostumdur diyen malkoloş)
(bkz: 20 şubat akşamına güzel dizi koyan mal kanal)
(bkz: müslümanların cahil olduğu gerçeği)
(bkz: asprinin bile kağıdını okuyan manyak insan)
(bkz: konya galibiyetine sevinen gerizekalı taraftar topluluğu)
(bkz: türkiye deki ateistlerin cahil olduğu gerçeği)
(bkz: kışın bile vapurda dışarda oturan manyak)
(bkz: semtte fener formasıyla dolaşan gerizekalı)
(bkz: sır saklayamayan denyo bünye)
ayrıca;
(bkz: yavşaklıktan geberecek düzeyde olup haberdar olmamak)
(bkz: bitmiş tuvalet kağıdı rulosunu tuvalette bırakan mal)
(bkz: düşmanımın düşmanı dostumdur diyen malkoloş)
(bkz: 20 şubat akşamına güzel dizi koyan mal kanal)
(bkz: müslümanların cahil olduğu gerçeği)
(bkz: asprinin bile kağıdını okuyan manyak insan)
(bkz: konya galibiyetine sevinen gerizekalı taraftar topluluğu)
(bkz: türkiye deki ateistlerin cahil olduğu gerçeği)
(bkz: kışın bile vapurda dışarda oturan manyak)
(bkz: semtte fener formasıyla dolaşan gerizekalı)
(bkz: sır saklayamayan denyo bünye)
ayrıca;
(bkz: yavşaklıktan geberecek düzeyde olup haberdar olmamak)
anlatamadım. ben bu cahil mallara "işaret edilmeyen, sadece tarif edilen bir prototipe laf söylemek" ile "direkt bir şahsı işaret edip, ona hakaret etmek" arasındaki farkı anlatamadım. tonla başlık açtım, dil döktüm, olmadı. biraz da beyin olcak tabi.. olmayınca sen kıçını yırtsan ne çare..
bazı salaklar gözleriyle görmedikleri hiç bir tarihi bilgiyi, olguyu kabul etmiyor sanırım. 1500 yıl önce müslümanlar böyle yaparmış demekle, 2000 yıl önce atinalılar zeus'a inanırmış demek arasında ne fark var şekilci beyinsiz? senin atinalı arkadaşların mı vardı da okulda mitoloji öğrettiklerinde inandın? konu felsefe olunca inanırsın, islam tarihi olunca "gördün mü" lafları döner dimi salak? o zaman sen tarih derslerinin günümüze belgesi kalmamış konularını bunca yıl hiç siklemedin heralde. gerçi belgesi kalanları da siklememişsindir. ne malum o kadeş antlaşmasında yazanların bir barış anlaşmasının maddeleri olduğu dimi ama? bilmediğimiz bir alfabe sonuçta.. belki alışveriş listesi falandır dimi fındık beyinli? ne mallara uğraşıoz amk ya..
benim inandığıma başkası da inanmak zorundadır gibi bi anlam hangi cümleden çıkıyor yemin ederim çok merak ettim. hayır olmayan bir şeyi nerenden anladıysan, nerenden nasıl çıkarttıysan artık baya zorlanmışsındır heralde..
bi kere benim inancımın ne olduğu ne belli mına koduğum? benim ne kurban kestiiğim vaaar, ne kurban etine dokunduğum var.. bırak beni, ailem de bile bulaşan yok.. ulan herşeyi bırak ben et bile yemem! ben senin beyninin almadığı başka bir şey söylüyorum da, senin onu anlaman için ilkokuldan itibaren baştan bir tedrisattan geçmen lazım.
ayrıca siktir git neye inanıyorsan inan! bana ne? benim dediğime inanacaksın, yoksa salaksın gibi bir anlam nerede var lan mal? bırak bu dayatmayı, benim inancıma dair bir açıklama bile yok. sen yazının içeriğinden kendi başına ithamda bulunuyorsan yine senin mallığın..
aynı şekilde hangi cümlede satanistlere bok atılmış diyiver bakayım beyin özürlü? allahını seversen bir göster. hayır bir şey yazıyorsan, götüne güveniyorsan adam gibi önce iyice oku, ondan sora yaz. iki cümle bir araya getirmekle böle iddialı şeyler yazılmaz. sora böle göt olur kalırsın..
kurban etlerinin yenmesi işin pragmatik tarafı sadece. ben işe inanç meselesini hiç karıştırmadım dikkat ettiysen. ama dikkat için de önce beynin asgari faaliyetlerini gerçekleştiriyor olması lazım tabii..
inanç meselesine hiç girmediğim için son derece basit anlattım. çünkü benim anlattığım inançla alakalı bişey değil. son derece somut yaklaşıyorum.
türkiyede normal bir günde 5.000 hayvan kesiliyorsa, kurban bayramında 500.000 hayvan kesiliyor dedim. türkiye halkı normal bir günde 5.000 hayvanın etini tüketiyor, kurban bayramında 500.000 hayvan eti tüketiliyor.
şimdi kastettiğimiz malı rahatsız eden "hayvan kesilmesiyse" normalde de kesiliyor.
yok "canice hayvanların kesilmesiyse" o kesen canilerin hayvanlığı, "sokakta, yolda kesiyorsa" onun hayvanlığı," milletin gözü önünde kesiyorsa" onun öküzlüğü. bayramın kendi öküzlüğü değil!
yok "bunun bir adet olması" ise sana ne? hayır inançlı değilsen sana bir giren çıkan yok ki! her zaman kesilenden daha fazla hayvan kesiliyor sadece..
millet sapıkça ve vahşice bir zevkle hayvan doğramıyor ki! her zaman olduğu gibi usülünce kesiyor. yani her zaman nasıl kesiliyorsa yine öyle kesiliyor.
kesim işlemi öncesi edilen niyet ve taşınan inanç seni zerre ilgilendirmez mal değneği! beni de ilgilendirmez, kimseyi de ilgilendirmez!
(vurgula: çünkü o inanç eylemin, her zaman yapıldığından farklı bir şekilde gerçekleşmesine yol açmıyor!!!!!!!!!!!!!!!)
eğer millet inanç için, sapıkça zevk alıp hunharca hayvan öldürseler, karşı olmakta haklısın. ya da başka farklı bir eyleme dönüştürse..
ama her zaman hayvan nasıl kesiliyorsa yine öyle kesiliyor! dolayısıyla ister allah rızası için keser, ister kanepe rızası için, ister millete hava atmak için, ister manyaklığından! eylem aynı, süreç aynı, sonuç aynı! dün mezbahada nasıl kesildiyse bugün de aynısı oluyor. eee o zaman sana ne giriyor bu kadar da kıçını böğürtene kadar yırtıyorsun?
gelelim fakir fukaranın et tüketmesi mevzuuna.. ben konuyu bireysel değil, sosyolojik açıdan değerlendirdim anlama özürlü.
şimdi fındık beynin alsın diye konuyu hem etken, hem edilgen işleyeceğim. hadi yine iyisin. yani hem senin dediğin gibi, hem benim dediğim gibi..
bana tavsiye ettiğin modelde etken olduğumu varsayalım. yani her gün eve giderken komşularıma, eşe dosta et götürüyorum. lokal bir "amelie" olmaktan öteye gidemem. benim faydam çevremdeki 3-5 insana yeter.. tüm halka yetemediğim için üzüntü duyarım..
ve diyelim ki ben edilgenim. millete et almaya param yok, ya da üşeniyorum ya da başka bir şey.. ya da hiç millete et almak gibi bir derdim yok, bir niyetim yok..
ve kurban bayramı diye bir nane var..
ve bu kurban bayramında insanlar her gün olduğundan daha fazla hayvan kesip birbirlerine dağıtıyorlar!
şimdi beyinsiz piç!
ben etkensem eğer sevinirim, çünkü benim yetemediğim insanlar da et yiyecekler.
ben edilgensem yine sevinirim, çünkü zaten bir şey yapmıyor ya da yapamıyordum, insanların çoğu et yiyecekler ve ben yine mutlu olacağım.
her 2 durumda da, türk devletinde yaşayan, içinde senin gibi beyinsizleri barındırsa da halkımı seviyorum ve çoğu fakir olan bu halkın, birilerinin bayram adını verdiği bu günde bir şekilde et yiyecek olmasından mutluluk duyuyorum.
ben van'daki depremzedelere buradan et götüremem piç! muş'taki köylülere de! hatay'daki muhtaçlara da götüremem!
anladın mı olmayan beynine kodumun beyinsizi! sos-yo-lo-jik bir şey!
(vurgula: tanım): anlaşılan o ki, sadece mal değil aynı zamanda oksijen israfı olan makroorganizmadır.
edit:imla
bazı salaklar gözleriyle görmedikleri hiç bir tarihi bilgiyi, olguyu kabul etmiyor sanırım. 1500 yıl önce müslümanlar böyle yaparmış demekle, 2000 yıl önce atinalılar zeus'a inanırmış demek arasında ne fark var şekilci beyinsiz? senin atinalı arkadaşların mı vardı da okulda mitoloji öğrettiklerinde inandın? konu felsefe olunca inanırsın, islam tarihi olunca "gördün mü" lafları döner dimi salak? o zaman sen tarih derslerinin günümüze belgesi kalmamış konularını bunca yıl hiç siklemedin heralde. gerçi belgesi kalanları da siklememişsindir. ne malum o kadeş antlaşmasında yazanların bir barış anlaşmasının maddeleri olduğu dimi ama? bilmediğimiz bir alfabe sonuçta.. belki alışveriş listesi falandır dimi fındık beyinli? ne mallara uğraşıoz amk ya..
benim inandığıma başkası da inanmak zorundadır gibi bi anlam hangi cümleden çıkıyor yemin ederim çok merak ettim. hayır olmayan bir şeyi nerenden anladıysan, nerenden nasıl çıkarttıysan artık baya zorlanmışsındır heralde..
bi kere benim inancımın ne olduğu ne belli mına koduğum? benim ne kurban kestiiğim vaaar, ne kurban etine dokunduğum var.. bırak beni, ailem de bile bulaşan yok.. ulan herşeyi bırak ben et bile yemem! ben senin beyninin almadığı başka bir şey söylüyorum da, senin onu anlaman için ilkokuldan itibaren baştan bir tedrisattan geçmen lazım.
ayrıca siktir git neye inanıyorsan inan! bana ne? benim dediğime inanacaksın, yoksa salaksın gibi bir anlam nerede var lan mal? bırak bu dayatmayı, benim inancıma dair bir açıklama bile yok. sen yazının içeriğinden kendi başına ithamda bulunuyorsan yine senin mallığın..
aynı şekilde hangi cümlede satanistlere bok atılmış diyiver bakayım beyin özürlü? allahını seversen bir göster. hayır bir şey yazıyorsan, götüne güveniyorsan adam gibi önce iyice oku, ondan sora yaz. iki cümle bir araya getirmekle böle iddialı şeyler yazılmaz. sora böle göt olur kalırsın..
kurban etlerinin yenmesi işin pragmatik tarafı sadece. ben işe inanç meselesini hiç karıştırmadım dikkat ettiysen. ama dikkat için de önce beynin asgari faaliyetlerini gerçekleştiriyor olması lazım tabii..
inanç meselesine hiç girmediğim için son derece basit anlattım. çünkü benim anlattığım inançla alakalı bişey değil. son derece somut yaklaşıyorum.
türkiyede normal bir günde 5.000 hayvan kesiliyorsa, kurban bayramında 500.000 hayvan kesiliyor dedim. türkiye halkı normal bir günde 5.000 hayvanın etini tüketiyor, kurban bayramında 500.000 hayvan eti tüketiliyor.
şimdi kastettiğimiz malı rahatsız eden "hayvan kesilmesiyse" normalde de kesiliyor.
yok "canice hayvanların kesilmesiyse" o kesen canilerin hayvanlığı, "sokakta, yolda kesiyorsa" onun hayvanlığı," milletin gözü önünde kesiyorsa" onun öküzlüğü. bayramın kendi öküzlüğü değil!
yok "bunun bir adet olması" ise sana ne? hayır inançlı değilsen sana bir giren çıkan yok ki! her zaman kesilenden daha fazla hayvan kesiliyor sadece..
millet sapıkça ve vahşice bir zevkle hayvan doğramıyor ki! her zaman olduğu gibi usülünce kesiyor. yani her zaman nasıl kesiliyorsa yine öyle kesiliyor.
kesim işlemi öncesi edilen niyet ve taşınan inanç seni zerre ilgilendirmez mal değneği! beni de ilgilendirmez, kimseyi de ilgilendirmez!
(vurgula: çünkü o inanç eylemin, her zaman yapıldığından farklı bir şekilde gerçekleşmesine yol açmıyor!!!!!!!!!!!!!!!)
eğer millet inanç için, sapıkça zevk alıp hunharca hayvan öldürseler, karşı olmakta haklısın. ya da başka farklı bir eyleme dönüştürse..
ama her zaman hayvan nasıl kesiliyorsa yine öyle kesiliyor! dolayısıyla ister allah rızası için keser, ister kanepe rızası için, ister millete hava atmak için, ister manyaklığından! eylem aynı, süreç aynı, sonuç aynı! dün mezbahada nasıl kesildiyse bugün de aynısı oluyor. eee o zaman sana ne giriyor bu kadar da kıçını böğürtene kadar yırtıyorsun?
gelelim fakir fukaranın et tüketmesi mevzuuna.. ben konuyu bireysel değil, sosyolojik açıdan değerlendirdim anlama özürlü.
şimdi fındık beynin alsın diye konuyu hem etken, hem edilgen işleyeceğim. hadi yine iyisin. yani hem senin dediğin gibi, hem benim dediğim gibi..
bana tavsiye ettiğin modelde etken olduğumu varsayalım. yani her gün eve giderken komşularıma, eşe dosta et götürüyorum. lokal bir "amelie" olmaktan öteye gidemem. benim faydam çevremdeki 3-5 insana yeter.. tüm halka yetemediğim için üzüntü duyarım..
ve diyelim ki ben edilgenim. millete et almaya param yok, ya da üşeniyorum ya da başka bir şey.. ya da hiç millete et almak gibi bir derdim yok, bir niyetim yok..
ve kurban bayramı diye bir nane var..
ve bu kurban bayramında insanlar her gün olduğundan daha fazla hayvan kesip birbirlerine dağıtıyorlar!
şimdi beyinsiz piç!
ben etkensem eğer sevinirim, çünkü benim yetemediğim insanlar da et yiyecekler.
ben edilgensem yine sevinirim, çünkü zaten bir şey yapmıyor ya da yapamıyordum, insanların çoğu et yiyecekler ve ben yine mutlu olacağım.
her 2 durumda da, türk devletinde yaşayan, içinde senin gibi beyinsizleri barındırsa da halkımı seviyorum ve çoğu fakir olan bu halkın, birilerinin bayram adını verdiği bu günde bir şekilde et yiyecek olmasından mutluluk duyuyorum.
ben van'daki depremzedelere buradan et götüremem piç! muş'taki köylülere de! hatay'daki muhtaçlara da götüremem!
anladın mı olmayan beynine kodumun beyinsizi! sos-yo-lo-jik bir şey!
(vurgula: tanım): anlaşılan o ki, sadece mal değil aynı zamanda oksijen israfı olan makroorganizmadır.
edit:imla
1965 doğumlu, bruce lee'nin oğlu, erken kaybettiğimiz yakışıklı aktör.
the crow filminin çekimlerinin bitmesine 8 gün kala, sette yanlışlıkla doldurulmuş bir tabancadan çıkan kurşun sebebiyle henüz 28 yaşında ölmüştür. üstelik brandon 2 hafta sonra evlenecektir.
brandon'ın ölümünden sonra annesi ve nişanlısı, filmin yönetmeni alex proyas'a filmin tamamlanıp yayına girmesi için ısrarcı olurlar. böylelikle the crow'un son sahneleri brandon lee'siz çekilir ve film tamamlanır.
ne talihsizliktir ki, sinemaseverler the crow'a bayılırlar ve film seri halini alır. en son 4. sünü çektiler.
dünya tam da müthiş yetenekli ve yakışıklı bir aktör kazanmak üzereydi.
http://www.sodahead.com/entertainment/which-crow-movie-was-the-best/question-647581/?link=ibaf&q=brandon+lee&imgurl=http://nohway.files.wordpress.com/2009/02/scan0247.jpg
the crow filminin çekimlerinin bitmesine 8 gün kala, sette yanlışlıkla doldurulmuş bir tabancadan çıkan kurşun sebebiyle henüz 28 yaşında ölmüştür. üstelik brandon 2 hafta sonra evlenecektir.
brandon'ın ölümünden sonra annesi ve nişanlısı, filmin yönetmeni alex proyas'a filmin tamamlanıp yayına girmesi için ısrarcı olurlar. böylelikle the crow'un son sahneleri brandon lee'siz çekilir ve film tamamlanır.
ne talihsizliktir ki, sinemaseverler the crow'a bayılırlar ve film seri halini alır. en son 4. sünü çektiler.
dünya tam da müthiş yetenekli ve yakışıklı bir aktör kazanmak üzereydi.
http://www.sodahead.com/entertainment/which-crow-movie-was-the-best/question-647581/?link=ibaf&q=brandon+lee&imgurl=http://nohway.files.wordpress.com/2009/02/scan0247.jpg
görünen o ki aynı zamanda satanistlerle kasapları bir tutan maldır.
satanistler inanç için kedi kesiyor evet. ama şöyle bir point var ki, normal vatandaşımız olan kasaplarımız, inanç harici sebeplerle de dana ve koyun kesiyor. aynı şekilde başlığın ilk entrysinde yazıldığı ve bazıları tarafından anlaşılmadığı gibi, ateist kasabın kestiği koyun da, inançlı müminin kestiği koyun da totalde aynı şeye hizmet ediyor: et yemek. ikincisini eyleme başlatan niyet başka ve onun inancına göre onun allah'ının ondan asıl istediği o zaten.
yani neymiş? kimse zevk için dana kesmiyormuş. o etler yeniyormuş. di mi?
ayrıca çoluğun çocuğun gözünün önünde satırla hayvan parçalayan hayvanoğlu hayvanları, hayvanlara işkence edenleri, usülsüz kesenler üzerinden "kurban bayramı" na çatanlar da bi siktirsin gitsin.
oldu amk biz de doğudaki olaylar yüzünden bütün kürtlere diş bileyelim!
bi adam hayvanoğlu hayvansa, caniyse bu onun caniliğidir! bugün bayramda kurbanını canice keser, yarın çocuğunu evde döver.
milletin cahilliği, hayvanlığı bayrama mâledilemez. bundan 1500 yıl önce bile insanlar aynı kuyuda 2 hayvanı kesmez, çocukları bu işten uzak tutar ve bir hayvanın öbür hayvanın kesildiğini görmesine katiyen izin vermezlermiş.
1500 yıl sonra bir gram ilerleyememiş, tam tersi fersah fersah geri gitmiş canilerin cahillikleri, onların cahilliğidir. bayramın değil.
satanistler inanç için kedi kesiyor evet. ama şöyle bir point var ki, normal vatandaşımız olan kasaplarımız, inanç harici sebeplerle de dana ve koyun kesiyor. aynı şekilde başlığın ilk entrysinde yazıldığı ve bazıları tarafından anlaşılmadığı gibi, ateist kasabın kestiği koyun da, inançlı müminin kestiği koyun da totalde aynı şeye hizmet ediyor: et yemek. ikincisini eyleme başlatan niyet başka ve onun inancına göre onun allah'ının ondan asıl istediği o zaten.
yani neymiş? kimse zevk için dana kesmiyormuş. o etler yeniyormuş. di mi?
ayrıca çoluğun çocuğun gözünün önünde satırla hayvan parçalayan hayvanoğlu hayvanları, hayvanlara işkence edenleri, usülsüz kesenler üzerinden "kurban bayramı" na çatanlar da bi siktirsin gitsin.
oldu amk biz de doğudaki olaylar yüzünden bütün kürtlere diş bileyelim!
bi adam hayvanoğlu hayvansa, caniyse bu onun caniliğidir! bugün bayramda kurbanını canice keser, yarın çocuğunu evde döver.
milletin cahilliği, hayvanlığı bayrama mâledilemez. bundan 1500 yıl önce bile insanlar aynı kuyuda 2 hayvanı kesmez, çocukları bu işten uzak tutar ve bir hayvanın öbür hayvanın kesildiğini görmesine katiyen izin vermezlermiş.
1500 yıl sonra bir gram ilerleyememiş, tam tersi fersah fersah geri gitmiş canilerin cahillikleri, onların cahilliğidir. bayramın değil.
bu sene hepten, özellikle de sosyal medyada sayıca artan mal cinsi.
yok katliammış, yok canavarlıkmış, yok canilikmiş. ulan sanırsın normalde eceliyle ölen danaları, koyunları yiyoruz da sadece kurban bayramında hayvan kesiliyor.. he amk beliyoruz koyunlar yaşlansın diye, vasiyetlerini falan yazıp ecelleriyle ya da kaza eseri ölsünler diye..
lan zaten her gün dünyanın her yerinde binlerce hayvan kesiliyor sen et yiyesin diye. et döner, iskender, pirzola, bira üstüne sarhoş olunca afiyetle kokoreç yemeyi biliosun, kurban bayramında millet kesince oooovvvv katliam. oldu amk.
ha diceksen ki ben vejeteryanım, hayvan kesilmesine fitil oluyorum, o zaman niye isyan çıkartmak için bayramı bekliyon lan? zaten her gün her yerde aynı şekilde milyon tane hayvan kesiliyo? başka zaman niye sesini çıkartmyorsun da bayramda kıçını yırtıyorsun?
kaldı ki bayramda kesilen hayvanlar da kutsal bir anlam için kesilmesinin dışında, diğer zamanlarda kesilenler gibi yeniyor. bu mallar öyle bir propaganda yapıyor ki sanki millet zevk için kesiyor da etleri çöpe atıyor.. normal zamanda nasıl ki o etler yeniyorsa, bayramda kesilenler de yeniyor. sadece kesilme amacında bir kutsiyet var, hepsi bu.
bayramda çok kurban kesiliyor ve bu sayede fakir fukara da et yeme şansı buluyor. pek çok insan kurbanın etlerini, normalde yiyemeyen insanlarla paylaşıyor.
bu mu koyuyor birader sana? anlamadım ki ben. yani başka bir fark yok. normal zamanda ne yapılıyorsa, bayramda da o yapılıyor..
sanırsın bayram diye millet mitralyözle koyun tarıyo amk..
yok katliammış, yok canavarlıkmış, yok canilikmiş. ulan sanırsın normalde eceliyle ölen danaları, koyunları yiyoruz da sadece kurban bayramında hayvan kesiliyor.. he amk beliyoruz koyunlar yaşlansın diye, vasiyetlerini falan yazıp ecelleriyle ya da kaza eseri ölsünler diye..
lan zaten her gün dünyanın her yerinde binlerce hayvan kesiliyor sen et yiyesin diye. et döner, iskender, pirzola, bira üstüne sarhoş olunca afiyetle kokoreç yemeyi biliosun, kurban bayramında millet kesince oooovvvv katliam. oldu amk.
ha diceksen ki ben vejeteryanım, hayvan kesilmesine fitil oluyorum, o zaman niye isyan çıkartmak için bayramı bekliyon lan? zaten her gün her yerde aynı şekilde milyon tane hayvan kesiliyo? başka zaman niye sesini çıkartmyorsun da bayramda kıçını yırtıyorsun?
kaldı ki bayramda kesilen hayvanlar da kutsal bir anlam için kesilmesinin dışında, diğer zamanlarda kesilenler gibi yeniyor. bu mallar öyle bir propaganda yapıyor ki sanki millet zevk için kesiyor da etleri çöpe atıyor.. normal zamanda nasıl ki o etler yeniyorsa, bayramda kesilenler de yeniyor. sadece kesilme amacında bir kutsiyet var, hepsi bu.
bayramda çok kurban kesiliyor ve bu sayede fakir fukara da et yeme şansı buluyor. pek çok insan kurbanın etlerini, normalde yiyemeyen insanlarla paylaşıyor.
bu mu koyuyor birader sana? anlamadım ki ben. yani başka bir fark yok. normal zamanda ne yapılıyorsa, bayramda da o yapılıyor..
sanırsın bayram diye millet mitralyözle koyun tarıyo amk..
koç yumurtası. 25 ekim 2012 barcelona regal beşiktaş maçında hırsı, inancı ve isteğiyle takımı ateşliyor, göz dolduruyor kartalım benim.
harikulade bir organizasyon. emeği geçen herkese teşekkür eder, katılmaya çalışacağımı belirtirim.
hırpalayıcı, hırçın, kaba, yıpratıcı.
şefkatli olan, sevecen.
açık arttırma.
anlayış, görüş, kabul etme, sayma.
güntekin onay da onlardan biridir.
http://www.haber1903.com/Besiktas-5452-fikret_orman_quaresma_konusunda_inat_yapiyor.html
http://www.haber1903.com/Besiktas-5452-fikret_orman_quaresma_konusunda_inat_yapiyor.html
galatasaray'ın kendi evinde romanya ligi 9. su, tüm maç boyu 10 kişi oynayan cluj'u yenemediği maçtır. yağmur olmasaydı cluj çatır çutur zikerdi hatta cincon beraberliği zor kurtardı.
hayrını görsünler rüya takımlarının.. rezillikten nasıl sokağa çıkacak yüz buluyorlar şaşırıyorum.
o değil de şimdi bu cincon şampiyonlar ligi'nde 1 puana yükseldi. önümüzdeki 3 maçta da yenilirse[ybkz]swh[/ybkz] işin kepazeliği bir tarafa bütün bu transfer paraları bi taraflarına çok pis kaçacak.
hadi avrupa fatihi cincon güveniyoruz sana.
hayrını görsünler rüya takımlarının.. rezillikten nasıl sokağa çıkacak yüz buluyorlar şaşırıyorum.
o değil de şimdi bu cincon şampiyonlar ligi'nde 1 puana yükseldi. önümüzdeki 3 maçta da yenilirse[ybkz]swh[/ybkz] işin kepazeliği bir tarafa bütün bu transfer paraları bi taraflarına çok pis kaçacak.
hadi avrupa fatihi cincon güveniyoruz sana.
sırf türk diye ne bir insanı, ne de bir takımı desteklerim. o kadar kafayı yemedik, manyamadık çok şükür..
bir insana ya da takıma değer verirken bir takım kriterler vardır. evet senin milletinden olması da bu kriterlerden biridir. çünkü değerli bir şeydir. lâkin bundan daha önemli değerler vardır. mesela;
insan olmak.. onurlu olmak.. haklı olmak.. haysiyetli olmak.. iyi olmak..
bunlar şu an aklıma gelenler ve benim için aynı milletten olmaktan çok daha önemli değerler. hem de çooookkk daha..
yani ben şerefsiz bir türk ya da türk takımı, onurlu bir yabancı millet insanı ya da takımıyla herhangi bir şekilde karşı karşıya geliyorsa, sadece spor değil, konu ne olursa olsun yabancı milletin insanını desteklerim.
o daha çok bendendir benim gözümde.
hasılı, trabzonspor, bursaspor, eskişehirspor ve diğer bütün türk takımları avrupa'da maç yapınca deliler gibi onları destekliyorum. bir gün için bursalı, trabzonlu, eskişehirli oluyorum..
ama kimse benden fenev ve cinconu desteklememi beklemesin. destekleyen de ya cahildir, ya da fanatik mlliyetçidir.
sırf türk diye şikeci, onursuz, çirkef, haysitetsiz takımları desteklemem. unutma ki karşısında oynadığı hırvat da, romen de iskoç da insan.. belki de hayatında hiç bir pisliğe bulaşmamış bir insan hem de..
ayrıca;
(bkz: renklileri avrupa'da desteklemek)
bir insana ya da takıma değer verirken bir takım kriterler vardır. evet senin milletinden olması da bu kriterlerden biridir. çünkü değerli bir şeydir. lâkin bundan daha önemli değerler vardır. mesela;
insan olmak.. onurlu olmak.. haklı olmak.. haysiyetli olmak.. iyi olmak..
bunlar şu an aklıma gelenler ve benim için aynı milletten olmaktan çok daha önemli değerler. hem de çooookkk daha..
yani ben şerefsiz bir türk ya da türk takımı, onurlu bir yabancı millet insanı ya da takımıyla herhangi bir şekilde karşı karşıya geliyorsa, sadece spor değil, konu ne olursa olsun yabancı milletin insanını desteklerim.
o daha çok bendendir benim gözümde.
hasılı, trabzonspor, bursaspor, eskişehirspor ve diğer bütün türk takımları avrupa'da maç yapınca deliler gibi onları destekliyorum. bir gün için bursalı, trabzonlu, eskişehirli oluyorum..
ama kimse benden fenev ve cinconu desteklememi beklemesin. destekleyen de ya cahildir, ya da fanatik mlliyetçidir.
sırf türk diye şikeci, onursuz, çirkef, haysitetsiz takımları desteklemem. unutma ki karşısında oynadığı hırvat da, romen de iskoç da insan.. belki de hayatında hiç bir pisliğe bulaşmamış bir insan hem de..
ayrıca;
(bkz: renklileri avrupa'da desteklemek)
takeshis ile başlayan takeshi kitano üçlemesinin ikinci filmi. kitano'nun filmografisi içersinde zayıf dursa da güzel ve eğlenceli bir film. yer yer sıkıcı olsa da çok komik monolog ve diyaloglara ve hoş bir öyküye sahip.
yeteneksizliğine rağmenresim yapma isteğiyle yanıp tutuşan machisu'nun öyküsünü anlatan 2008 yapımı güzel bir takeshi kitano filmi. sanat, deha ve azim üzerine bir güzelleme.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?