cihan tekin

dakika 80... blackburn 3-2 öne geçti... vay anasını sayın seyirciler...

akp politikalarının geldiği son noktadır... 35 insanın yanlışlıkla, o nasıl oluyorsa artık, yanlışlıkla f16 larla parçalanmasından sonra devletin kaymakamına yapılan insanlık dışı davranış... her iki olaya karşı aynı oranda medyanın sessizliği, üç maymunu oynaması da geldiğimiz nokta açısından moral bozucu... bence bizi hiç de güzel günler beklemiyor... olaylar mutlaka üç maymunu oynamayı imkansızlaştıracak boyutlara gelecek bu noktadan sonra...

berbatov'un golüyle 2-2 olan maç... dakika 62

anlayış, huzur, empati, ten uyumu, ten uyumu, ten uyumu, saygı, sevgi, anlayış, huzur, empati, ten uyumu, ten uyumu, anlayış, ten uyumu... ne yapayım benim de takıntım bu... olmayınca olmuyor... çok şirret birine sırf bu yüzden katlanabilirken, bunu yakalayamadığım melek gibi kıza karşı buz kesebiliyorum... muhtemelen benim de hayatımı sikecek özelliğim bu ama yapacak bir şey yok... evlilik zaten genelde yapanlar tarafından hayat siken bir şey olarak anlatıldığı için en azından belki tutkuyla kurtarırız... uzun vadede artıya da dönüşebilir... kısmet...

1-0 devam eden maç 30 saniye içinde 2-1 e dönüştü... blackburn 2-1 önde... işte premier lig... lig sonuncusu ile şampiyonluk adayının maçı söz konusu maç... hatırlatırım...

28. dakika itibari ile blackburn'un penaltıdan attığı gol ile 1-0 önde götürdüğü müsabaka...

bizim iş yerinde de var bu dertten muzdarip arkadaşlardan... çocuğun belden aşağısı tutmuyor, çay ocağına koymuşlar, çocuk o haliyle koridorda ayak sesi duyar duymaz koltuğundan kalkmaya başlıyor ki, koridordaki adam çay ocağına gelene kadar anca ayağa kalkabilecek ve o geldiğinde çayı hazır olacak... bu çocuğun alnını öpesim geliyor işte...

sapasağlam olduğu halde kafa sike sike iş yapan ya da tek gözüm az görüyor, ben zaten engelli kadrosundayım, beni çok çalıştırmasınlar yeaa diye onu bile kullanmaya çalışan götlere inat sikini bile öperim ben bu çocuğun ama neyse...

sözün kısası engel bedende değildir... hiçbir zaman olmamıştır, olmayacaktır... engel kişiliktedir, düşüncededir, karakterdedir... bana kalsa ben bu çay ocağındaki arkadaşı sırf bu davranışından ötürü alırım, ülkenin başına başbakan diye oturturum...

bugün dingoc'a ve yengemize yaptığı saygısızlığı görmedim zannetmesin... allah'tan hatasını erken anladı da entrysini sildi veya moderatörler fark edip sildiler... o kısmını bilemeyeceğim ama ağzını burnunu kırmaya and içmekle meşguldüm, sayfayı yenileyip entrynin yok olduğunu görünce vazgeçtim... tamam, troll dedik, şaka dedik, rol dedik, anlayışımızı da gösterdik ama kantarın topuzunu kaçırmasa iyi olur...

iş yerimde pazartesi günü yine yapılacağını öğrendiğim sinir bozucu şey...
çarkıfelek gibi bu ne lan. genel müdür filan mehmet ali erbil gibi personel hediye kazandıkça ortaya fırlayıp "eeemanin! eemanin! parmaktaannn sonnnnra!" diyecek gibi bir his oluyor bende...

##167015 no'lu entrysini haşmetle selamlıyorum...

(bkz: türkye petrolleri anonim ortaklığı)
www.tpao.gov.tr
www.tppd.gov.tr
http://www.tpic.com.tr/tpic/

kartal sözlük'te necip uysal'ı biraz hicivli, hafif esprili, hafif sivri dille eleştirdiğiniz zaman ardından gelen eksi oy patlamasından anlaşılan dokunulmazlıktan ötürü bir gün herkesin şiar edineceğini düşündüğüm replik:

- abi gelsene sözlük'te necip uysal'dan umutlanıyoruz
- sağol canım, yeni umutlandım da geldim...
- ismail köybaşı?
- ... [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]

mutlaka herkesin kendi annesinden bir şeyler bulduğu umut sarıkaya karakteridir... hele bir de 80'lerde doğan ve 90'larda çocuk olanlar daha fazlasını bulur... kendi adıma söylemem gerekirse uzun zamandır mutfak panomda kendisine yer bulmuştur:http://tinyurl.com/d6tyuj6

zaten sadece kadın anam karakteri değil, yanında çizilen "erkek evlat" karakteri de olaydır. o anne tarafından pazardan alındığı her halinden belli olan eşofman altı ve içine sokulmuş pazar işi bir kazak veya sweat shirt... eşofmanın sağında solunda kalmış sperm lekeleri... eheh... felaket...

her şeyin en iyisini, en güzelini, en bir harikasını hakeden bir insan.

kendisi tipik (i: "iktidar olduktan sonraki recep tayyip erdoğan davranışları") sergilemektedir..

sevgili dediğimiz yaratığın az konuşanının makbul olduğunu henüz deneyimlememiş acemi deyişi
http://tinyurl.com/6ozvbxe

daha önceki eleştirel entrylerimde 10.000 defa sevdiğimi, gelişmesini istediğimi, bu yüzden kızgın olduğumu yazdığım halde sayesinde sabit fikirli damgası yediğim futbolcumuz... sikin sağolsun necip...

beşiktaş'ın avrupa maçları dahil son 4-5 maçını borçlu olduğu adamdır...

1,5 seneden 1,5 seneye en azından direkten dönecek kadar isabetli bir adet şut çekerek "şut çekemiyor" diyenlere kapağı takmıştır... bu şuttan sonra eleştirenlerin hiçbirisi cevab verememiştir. eğer 1,5 sene sonra kaleyi tutan bir şut daha çekebilirse kesin porto'ya gider...

pozitif bakmaya çalıştığım, her şeye rağmen sevmek, savunmak istediğim carvalhal'in yine sıçıp sıvadığı başka bir maç... geçen haftanın oyuna girdikten sonraki en iyi ikilisi burak ve alves dururken ekrem nereden çıktı amına koyayım? tek başına 4-5 tane %100 lük pozisyonu harcadı, yedi... o pozisyonlarda alves, burak olsaydı, ikisi veya ikisinden biri gol atsaydı da kesin atarlardı o pozisyonlarda, tamamen ekrem'in kazmalığıydı, kendilerine olan güvenleri de yerlerine gelmiş olurdu, takımla ve seyirci ile de bütünleşmiş olurlardı... maç da şu an 1-0 dan farklı olurdu... karabük gibi takımın her ne kadar kötü oynarsa oynasın hafife alınacak yanı yoktur... şimdi 1-0 giden maçta dakika 70 te 1 tane sıkıştırır üstüne yatıverir... her şey biter... carvahalciğim de bunu bekler, son 10 dk. kala burak ve alves i alır... bir mucize yaratsınlar da 2-1 olsun diye kanser oluruz... burak ile alves son 10 dakika güzel oynadılar lan ile avunuruz...