beşiktaşlı olması zerre sikimde değildir. fenerli galatasaraylı olsa bile severdim. çünkü dünyanın en güzel aile babasıdır her şeyden önce... tanıdığım en karakter sahibi insanlardan biridir. allah bozmasın...
durduk yere bizi dert sahibi yapmış olan japon. abubakar, gomez, talisca derken artık her sevdiğimizin bizi terk etmesinden bıkmışken, kendinin de opsiyonu yokken aşık olmamak, bağlanmamak için kendimi dizginliyorum...
500bin euroya alınmış genç oğuzhanla, alman ikinci liginden 1milyona gelmiş olcayla, 1milyonluk veli kavlakla, altyapıdan gelen necip'in orta sahamızın garanti oyuncusu olduğu, opere diye bir futbolcu ile filan liverpool karşısına çıktığımız feda döneminde çilek diye diye, seksi kulüp diye diye, melo ile bu gencecik ve deneyimsiz takımın sinirleri ile oynaya oynaya derbilerde eli ayağına karışan takımla çok dalga geçtiler, yetmedi tribünde bu genç takıma ve milyonlarca taraftarına "para komidinin üstünde" pankartı açtılar ama 40 milyon euro harcayıp derbilerde eli ayağına karışan, her derbide 7'lik 8'lik olmaktan kurtulduğuna şükrettiren takım kurmak bu mallara nasip oldu... adalet şaşmaz işte, geç de olsa yerini bulur... kınadığını yaşarsın, dalga geçtiğinin on misliyle muhatap olursun... ben o feda döneminde dahi büyük maçlarda bu denli ezildiğini, aciz duruma düştüğünü hatırlamıyorum beşiktaş'ın... hatta birçok derbide bariz hakem hataları ile canı yakıldı, ikinci ve üçüncü senesinde arsenal, tottenham, feyenoord, liverpool gibi takımlara karşı avrupa'da efsane maçlar dahi çıkardı... hatta avrupada bugünkü başarısı dahi o dönem ekilen tohumların eseridir...
kısacası fatih terim varsa var, yoksa yok takımdır... başka hiçbir birleştirici gücü olmayan, ne kadar mazisi ile övünse, şanlı büyük filan gibi görünse de bir adama bağlı bir oluşumdur... asla güçlü bir camia özelliği kazanamamış, fatih terim hakkın rahmetine kavuştuğu zaman esamesi okunmayacak sıradan bir futbol kulübüdür... zaten her başı sıkıştığında yönetimiyle, taraftarıyla tüm camia olarak "imparatoree" diye yırtınmaları da bundandır... en bilinen taraftar grubu dahi uefa kupasının kazanıldığı 2000 senesinde o gazla kurulmuş, iki sene şampiyon olamasa tribünde kombine filan yakan oynaklardan oluşur... her gelen yönetim ise bu başarı odaklı oynakları tribüne getirebilmek için çileklere milyonlar saçmak, bağ bahçe satıp aptal saptal oyunculara 40 milyon euro bayılmakta, doğru olanın bu olduğunu bildiği halde feda dönemi gibi bir yola girememektedir.
1996 'dan 2000'li yılların başlarına kadar her anlamda fenerbahçe ve beşiktaş'ın gerisinde olan bu fos oluşum, fetö'nün en güçlü döneminde her türlü desteği görmüş ve bu iki kulübün önüne taşınmıştır... bu konuda fetö elebaşının açık videoları vardır ve o dönem kadrosundaki oyuncuların yarısı bugün yurt dışına kaçmış, kaçak durumundadır, türk vatandaşlıkları dahi ellerinden alınmıştır... en basitinden çok övündükleri uefa kupasını aldıkları sene sevgili fetöleri bunların lig maçlarını haftalarca ertelemiş, yollarını bariz şekilde her anlamda açmıştır... o dönem 3 hafta ertelenen lig maçı hatırlarım yani, varın gerisini siz düşünün.
kısacası fatih terim varsa var, yoksa yok takımdır... başka hiçbir birleştirici gücü olmayan, ne kadar mazisi ile övünse, şanlı büyük filan gibi görünse de bir adama bağlı bir oluşumdur... asla güçlü bir camia özelliği kazanamamış, fatih terim hakkın rahmetine kavuştuğu zaman esamesi okunmayacak sıradan bir futbol kulübüdür... zaten her başı sıkıştığında yönetimiyle, taraftarıyla tüm camia olarak "imparatoree" diye yırtınmaları da bundandır... en bilinen taraftar grubu dahi uefa kupasının kazanıldığı 2000 senesinde o gazla kurulmuş, iki sene şampiyon olamasa tribünde kombine filan yakan oynaklardan oluşur... her gelen yönetim ise bu başarı odaklı oynakları tribüne getirebilmek için çileklere milyonlar saçmak, bağ bahçe satıp aptal saptal oyunculara 40 milyon euro bayılmakta, doğru olanın bu olduğunu bildiği halde feda dönemi gibi bir yola girememektedir.
1996 'dan 2000'li yılların başlarına kadar her anlamda fenerbahçe ve beşiktaş'ın gerisinde olan bu fos oluşum, fetö'nün en güçlü döneminde her türlü desteği görmüş ve bu iki kulübün önüne taşınmıştır... bu konuda fetö elebaşının açık videoları vardır ve o dönem kadrosundaki oyuncuların yarısı bugün yurt dışına kaçmış, kaçak durumundadır, türk vatandaşlıkları dahi ellerinden alınmıştır... en basitinden çok övündükleri uefa kupasını aldıkları sene sevgili fetöleri bunların lig maçlarını haftalarca ertelemiş, yollarını bariz şekilde her anlamda açmıştır... o dönem 3 hafta ertelenen lig maçı hatırlarım yani, varın gerisini siz düşünün.
şampiyonlar liginde bir maç kala rahatlayan beşiktaşımız'ın galatasarayla alenen taşak geçtiği, gururunu incittiği, döndürüp döndürüp yağladığı bir maç... 35 gol esprisi yapan galatsaraylılar'ın maç sonunda 35 gol yemeden maçı bitirdiği için ter sildiği, mabedimizde sex on the beach! seslerinin yankılandığı bir müsabaka...
gomis kral mq
başakşehirle çekişmek kolaydı dimi tinerciler mq
qral geri döndü mq!
leipzig genç, porto eski porto değil, monaco ölmüş mq!
fenerbahçe, trabzonspor, beşiktaş ve başakşehir maçlarından sonra galatasaraylılar şu rezil takımlarını şu an bir leipzig, porto karşısında hayal etsinler artık da bir süre sussunlar yalvarırım... tamam otelinizde ağırlayıp size istnabul'da defanslarını açan anadolu takımlarını güzel yeniyorsunuz anladık!!!
gomis kral mq
başakşehirle çekişmek kolaydı dimi tinerciler mq
qral geri döndü mq!
leipzig genç, porto eski porto değil, monaco ölmüş mq!
fenerbahçe, trabzonspor, beşiktaş ve başakşehir maçlarından sonra galatasaraylılar şu rezil takımlarını şu an bir leipzig, porto karşısında hayal etsinler artık da bir süre sussunlar yalvarırım... tamam otelinizde ağırlayıp size istnabul'da defanslarını açan anadolu takımlarını güzel yeniyorsunuz anladık!!!
#455253
Dün akşam 3-3 biten fenerbahçe kayserispor maçından sonra, neto'nun rezil oyununu "pepe de yapıyor aynı hataları, tosic var her maç göze batan beşiktaş'ta da" gibi saçma sapan, gerçeklikten uzak şekilde pepe, tosic ve beşiktaş ile aklamaya çalışmıştır... "Onuncu hafta şampiyon olunmuyor, sonuncu hafta şampiyon olunuyor" diye de ne teknik adamıyla ne oyunuyla zerre umut vermeyen, kendi taraftarının dahi inanmadığı, onuncu hafta tribünleri boşalttığı fenerbahçe camiasını da kenetlemeye çalışmıştır... Şöyle ol işte, açık ol, tarafını belli et de biz de seni beşiktaşlı bilip her dediğine sinirlenmeyelim, seni takip etmeyelim çakma entel... Şampiyonlar liginde üçte üç devam eden, hayvani bir avrupa eforu harcayan, monaco porto leipzig demeden gömçürten, aynı anda ligi devam ettiren, sadece anasının liginde oynayan liderle arasında altı üstü 5 puan olan takımla vardarzedeleri östersundszedeleri kıyaslama sen yine de cemcim... Sadece fb gs yorumla lütfen, siktir et beşiktaş'ı, beşiktaş seni aşıyor artık belli ki... İnsanlar kolpa entel olduğunu anlıyor artık, hiç bulaşma
bağı bahçeyi satıp 10 milyon 15 milyon düşünmeden, sepete yumurta doldurur gibi oyuncu toplamakla olmuyor diyorum zaten lig başından beri... sonunda patlamış sepetin altı, yumurtalar dökülmeye başlamış... lig yeni başlıyor...
normal şartlar altında kedilerin toki arenası'nın en az iki maç kapanması lazım ama olmayacağını hepimiz biliyoruz değil mi? çünkü bu ülkede futbol asla normal şartlar altında oynanan bir oyun değildir...
bugün azeri kardeşlerimize karşı bir rezilliğe imza atmış arap, katarlı götü yalayıcısı... tipik ümmetçi... Tarihinde ilk kez şampiyonlar ligine katılıyor adamlar, ATLETICO MADRID'e yenilmemeyi başarıyor, bizim siyasal islamcı torpillilerinden gördükleri mualemeye bak... Türkiye'de şu an üç büyükler dahil kaç takım ATLETICO MADRID'den gol yemeden maç bitirebilir acaba?
şampiyonlar ligi arenasında gömdüğü gollerle uluslararası arenada değerini ikiye katlamış değil, tavan fiyatını tamamen ortadan kaldırmış, onu en çok isteyecek takımların hayal gücüne bırakmış oyuncumuz... işte şampiyonlar ligi arenası bu yüzden önemli... şu goller gibi ligde 50 gol atsa dünyanın haberi olmaz, en fazla lassa ile haftanın oyuncusu seçilir spor programlarında ama şu an akla hayale gelmeyecek takımların scout listesine kafadan girmiştir. geçen sene aynı arenada benfica'ya taktığı estetik gol de üstüne tuz biber olmuşken seneye bizde kalmaz ama, iyi anlamda kalmaz... sağlam para kazandırır ve gider... bize de yolu açık olsun demek düşer zira yönetimimiz ve hocamıza güvenimiz tam... beşiktaş artık gidenle eksilen bir takım değil... gidenle kazanan bir takım... buna da vizyon diyoruz...
ankara'da bu sabah itibari ile 3.40'tan aldığım, anasının amı gibi zamlanmış, litre fiyatı neredeyse mazota benzine yetişecek olan ve pek bir esprisi kalmayan yakıt...
(bkz: ehonomi çoğ eyi)
(bkz: ehonomi çoğ eyi)
yaklaşık iki ay önce odamda bir şeyler okuyordum... giriş katta oturduğum için kapının önünde top oynayan iki küçük çocuğun konuşmalarını duydum... birbirlerine karşılıklı şut çekiyorlar biri talisca ben olacağım diğeri quaresma ben olacağım diyordu... ayağa kalkıp baktım ki iki beşiktaş formalı çocuk beklerken birinin üstünde galatasaray forması var diğerinde fenerbahçe... yüzümde bir gülümseme oluştu, müziğin sesini kısıp yatağıma uzandım ve seslerine kulak vermeye devam ettim...
galatasaraylı olanı: "beşiktaş en kötü zamanlarında bile üçüncü oluyordu, galatasaray bok gibi takım birinci olamayınca hep altıncı onuncu filan oluyor" dedi... aklıma sosyal medyada koca koca abilerinin "üçüncüsünüz" diye aşağılama girişimleri geldi...
fenerbahçeli olansa: "en iyi futbolcular beşiktaş'ta" diye devam etti ve galatasaraylı olana çektiği şut sonrası gol sevincini "taliscaaaaa!" diye yaşadı...
***
eski iş yerimde fanatik galatasaraylı bir abim vardı... adı baran... bu adam doğuştan fanatik denen tipler olur ya, öyle bir adam işte... galatasaray kulübü içinde akrabaları filan olan, sürekli futbolculardan filan imzalı formalar, hediyeler gelen bir abimiz... bu abimizle yaklaşık 3 sene kadar ayrı düştük, sonra bir halı saha maçı düzenlemişler eski iş yeri arkadaşları olarak, davet ettiler gittik... abimizin nur topu gibi iki tane çocuğu olmuş... "vayy! maşallah abi, galatasaraylı yapmışsındır" dedim... "galatasaray'ın amına koyayım" dedi... yemin ediyorum beynimden vurulmuşa döndüm... devam etti... "bu ülkede stadıyla, taraftarıyla, oynadığı futbolla, duruşuyla, özgünlüğüyle tek futbol kulübü var o da beşiktaş... beşiktaş geleceğin takımı ikisini de beşiktaşlı yaptım... beşiktaşlı olsunlar..."
***
şimdi bu açıdan bakınca beşiktaş'ın stadının yıkılması ve feda sezonuyla taçlanan yapılanmasının ne aşamaya geldiğini daha net görüyorum... bu beş senelik yapılanmada emeği olan, geçen kim varsa bir taraftar olarak hakkımı helal ediyorum... ertrafıma bakıyorum tv dizilerinden tutun da sokaktaki çocuklara kadar bir beşiktaş popülizmi mevcut... 1983 doğumlu biri olarak metin ali feyyaz'lı, arada da oktaylı, amokachili 90'lı yıllar ve noumalı, ilhanlı, nihatlı, ahmet dursunlu 2000'lerin başında bu denli bir beşiktaş popülizmi hatırlıyorum...
beşiktaş iyi yolda ilerliyor... bu yüzdendir ekranlarda cırıl cırıl bağıran rıdvanlar, ermanlar... azmış gibi saldıran yöneticiler, yönetici yamakları, aykutlar maykutlar... onlar çok iyi biliyorlar çünkü beşiktaş popülizmi başlamışsa kendileri için barınma şansı kalmıyor futbol camiasında... beşiktaş'ı eskisi gibi operasyonlarla filan karıştırabilir miyiz umudu içinde debeleniyorlar... yönetim ise bunların gazına gelmeyip işine bakarak devam ediyor, iyi de yapıyor... beşiktaş bu sene şampiyon olamasa da iyi yolda ilerliyor, yönetim de taraftar da bunun bilincinde ve bu saldırılara "he he" deyip geçiyor, işine bakıyor, vodafone arena'yı bir eğlence, cazibe merkezi yapmaya devam ediyor... hal böyle olunca da işte sosyal medyadaki ergen zihinli troller, ekranlardaki tetikçiler, beceriksiz yöneticiler istediğini yapsın, kudurdukça kudursun sokaktaki çocuk gerçeği görüyor... durum budur...
beşiktaş artık giden oyuncu veya teknik adamla karışan, yıkılan bir kulüp değil...
daha iyisini arayıp bulup getirip yoluna daha güçlü devam eden bir futbol kulübü...
bu çırpınmalar, karıştırma girişimleri bu yüzden boşa arkadaşlar...
"adamlık madamlık goygoyu" yapmadan sadece işini yaparak çakıp geçen "izlanda milli takımı" gibiyiz biz artık...
arada sarsılırız, arada tökezleriz ama asla cem papila dönemi gibi beynimize kurşun yeyip 10-15 sene komada yatmayız...
galatasaraylı olanı: "beşiktaş en kötü zamanlarında bile üçüncü oluyordu, galatasaray bok gibi takım birinci olamayınca hep altıncı onuncu filan oluyor" dedi... aklıma sosyal medyada koca koca abilerinin "üçüncüsünüz" diye aşağılama girişimleri geldi...
fenerbahçeli olansa: "en iyi futbolcular beşiktaş'ta" diye devam etti ve galatasaraylı olana çektiği şut sonrası gol sevincini "taliscaaaaa!" diye yaşadı...
***
eski iş yerimde fanatik galatasaraylı bir abim vardı... adı baran... bu adam doğuştan fanatik denen tipler olur ya, öyle bir adam işte... galatasaray kulübü içinde akrabaları filan olan, sürekli futbolculardan filan imzalı formalar, hediyeler gelen bir abimiz... bu abimizle yaklaşık 3 sene kadar ayrı düştük, sonra bir halı saha maçı düzenlemişler eski iş yeri arkadaşları olarak, davet ettiler gittik... abimizin nur topu gibi iki tane çocuğu olmuş... "vayy! maşallah abi, galatasaraylı yapmışsındır" dedim... "galatasaray'ın amına koyayım" dedi... yemin ediyorum beynimden vurulmuşa döndüm... devam etti... "bu ülkede stadıyla, taraftarıyla, oynadığı futbolla, duruşuyla, özgünlüğüyle tek futbol kulübü var o da beşiktaş... beşiktaş geleceğin takımı ikisini de beşiktaşlı yaptım... beşiktaşlı olsunlar..."
***
şimdi bu açıdan bakınca beşiktaş'ın stadının yıkılması ve feda sezonuyla taçlanan yapılanmasının ne aşamaya geldiğini daha net görüyorum... bu beş senelik yapılanmada emeği olan, geçen kim varsa bir taraftar olarak hakkımı helal ediyorum... ertrafıma bakıyorum tv dizilerinden tutun da sokaktaki çocuklara kadar bir beşiktaş popülizmi mevcut... 1983 doğumlu biri olarak metin ali feyyaz'lı, arada da oktaylı, amokachili 90'lı yıllar ve noumalı, ilhanlı, nihatlı, ahmet dursunlu 2000'lerin başında bu denli bir beşiktaş popülizmi hatırlıyorum...
beşiktaş iyi yolda ilerliyor... bu yüzdendir ekranlarda cırıl cırıl bağıran rıdvanlar, ermanlar... azmış gibi saldıran yöneticiler, yönetici yamakları, aykutlar maykutlar... onlar çok iyi biliyorlar çünkü beşiktaş popülizmi başlamışsa kendileri için barınma şansı kalmıyor futbol camiasında... beşiktaş'ı eskisi gibi operasyonlarla filan karıştırabilir miyiz umudu içinde debeleniyorlar... yönetim ise bunların gazına gelmeyip işine bakarak devam ediyor, iyi de yapıyor... beşiktaş bu sene şampiyon olamasa da iyi yolda ilerliyor, yönetim de taraftar da bunun bilincinde ve bu saldırılara "he he" deyip geçiyor, işine bakıyor, vodafone arena'yı bir eğlence, cazibe merkezi yapmaya devam ediyor... hal böyle olunca da işte sosyal medyadaki ergen zihinli troller, ekranlardaki tetikçiler, beceriksiz yöneticiler istediğini yapsın, kudurdukça kudursun sokaktaki çocuk gerçeği görüyor... durum budur...
beşiktaş artık giden oyuncu veya teknik adamla karışan, yıkılan bir kulüp değil...
daha iyisini arayıp bulup getirip yoluna daha güçlü devam eden bir futbol kulübü...
bu çırpınmalar, karıştırma girişimleri bu yüzden boşa arkadaşlar...
"adamlık madamlık goygoyu" yapmadan sadece işini yaparak çakıp geçen "izlanda milli takımı" gibiyiz biz artık...
arada sarsılırız, arada tökezleriz ama asla cem papila dönemi gibi beynimize kurşun yeyip 10-15 sene komada yatmayız...
asla ama asla beşiktaş gibi uzun soluklu, akıllı bir yapılanmaya tahammülü olmayan, başarı yoksa yok, başarı kokusu varsa köpek balığı gibi sinsice stada doğru yol alan taraftarları olan ve bu yüzden ne zaman başarısız dönemin ardından stad boşalsa bağı bahçeyi, evi tarlayı satıp savıp futbolcuya basan ve anlık başarı ile var olan, diğer dönemler ligi altıncı, onuncu bitiren, balon gibi bir var bir yok takım... 2000 yılındaki uefa kupası ile galatasaraylı olmuş, başarıya tapınan, bayağı, derinliksiz, duygusuz bir futbol anlayışı olan bir taraftar grubu vardır ve her ne hikmetse bu taraftar grubu bile 2000 yılında kurulmuştur :) derin devletle ve devlete çöreklenmiş oluşumlarla arası iyi olmasa oldum olası şu an trabzonspor'dan biraz daha hallice bir takım olacaktı muhtemelen... 10 şampiyonluğu belki var belki yoktu... o yüzden lanet olası, yüzüne bakılmayası, suratına sıçılası bir kulübün takımıdır benim gözümde oldum olası...
adına layık olamadığımız sezon değil, adına layık olamayan ve bu adı haketmeyen sezondur. türk futbol liglerinin her sezonu gibi...
geçen sene ankara'da, armada avm'nin oradaki üst geçidinde karşılaştığım, o olup olmadığından emin olamadığım için ses edemediğim adam. sonra akşama kadar düşündüm durdum o muydu değil miydi diye? sonra internetten araştırdım baktım akşam trt de programı varmış, akşam izledim baktım gerçekten oymuş. bileydim boynuna sarılmaz mıydım reyis, elini öpmez miydim? her beşiktaşlı çocuğun kahramanı. belki de ağlardım bile. ama işte biraz ya o değilse endişesi biraz da sensen sormaya utandım; "pardon, metin tekin misiniz?" demeye. ayıp kaçardı. birgün buraya bakarsan oku bari reyis, seni seviyorum, ellerinden de öptüm say...
sürekli bizi ağlamakla suçlarlar... galatasaraylılar takımları liderin gerisindeyken hiç ağlamazlar, çünkü hiç ortada görünmezler, evet... formalar naftalinlenir sandıklara kalkar, sosyal ortamlarda "ben premier lig isliomm yhaa" ayakları yapılır, tribünler boşalır... galatasaray'ın başarısız geçen sezonlarına bakmanız yeterli bunun için...
hafif bir başarı ihtimali durumunda ise seferberlik ilan edilir... tüm sosyal medyada kafa siken taraftarlar türer... sırıtan sınayder fotoğrafları, sik sok dolu paylaşımlar, krallar, aslanlar, sokaklarda galatasaray eşofmanlı, formalılar türer ağırdan ağırdan...
beşiktaş bunları yener, taraftarı deplasman tribününü erken terk eder lan daha ne olsun!
işte beyler, bunun için siz beşiktaşlılık ya da başka bir takımlılık nedir hiç bilemeyeceksiniz ve anlayamazsınız... sizde o duygu ağırlığı ve melankoli yok... siz para için mantık evliliği yapan kevaşeler gibisiniz üzgünüm... galatasaray taraftarı başarıya endekslidir... başarı ihtimali olduğu zaman kafasını delikten çıkartır, yoksa yemek kokusu alamamış hamamböceği misali ortalarda yoktur...
o yüzden 15 yıldır "uefa qupamıss farr" diye gezerler...
o kupa neden ikinci defa alınamadı diye hesap sormazlar...
hafif bir başarı ihtimali durumunda ise seferberlik ilan edilir... tüm sosyal medyada kafa siken taraftarlar türer... sırıtan sınayder fotoğrafları, sik sok dolu paylaşımlar, krallar, aslanlar, sokaklarda galatasaray eşofmanlı, formalılar türer ağırdan ağırdan...
beşiktaş bunları yener, taraftarı deplasman tribününü erken terk eder lan daha ne olsun!
işte beyler, bunun için siz beşiktaşlılık ya da başka bir takımlılık nedir hiç bilemeyeceksiniz ve anlayamazsınız... sizde o duygu ağırlığı ve melankoli yok... siz para için mantık evliliği yapan kevaşeler gibisiniz üzgünüm... galatasaray taraftarı başarıya endekslidir... başarı ihtimali olduğu zaman kafasını delikten çıkartır, yoksa yemek kokusu alamamış hamamböceği misali ortalarda yoktur...
o yüzden 15 yıldır "uefa qupamıss farr" diye gezerler...
o kupa neden ikinci defa alınamadı diye hesap sormazlar...
beşiktaş'ın gerçek çocuğudur... çünkü gerçekten beşiktaş'ta oynamanın ne demek olduğunun farkında ve kendini daha da geliştirecek potansiyele sahip olduğunu görüyorum.
bu seneki kazancının bir miktarını istediğim futbolcu...
kanser tedavimde kullanacağım...
kanser tedavimde kullanacağım...
her tarafından pislik akan, siyaset ve mafya ile iç içe geçmiş, yayıncı kuruluşun daha çok nasıl para kazanacağına göre ayarlanan sezonlardan oluşan, karaktersiz, sevimsiz, omurgasız ve beceriksiz yerli-yabancı oyuncuların cirit attığı, seyredilmesi ağır mallık olan bir lige sahip... benim için bu sene gerçekten sondu...
milli takım bazında da, avrupa kupaları bazında da sürekli elimize verip verip yollamalarından da belli zaten ne bok olduğu...
bu gerizekalı avutan tiyatroyu izleyeceğime ve formasına, yayınına bilmem neyine para harcayacağıma giderim gerçek tiyatro oyunu izlerim... tiyatroculara para kazandırırım. en azından ülke sanatına ve sanatçıya faydam olur... en başta da kendime... beşiktaş'a olan aşkım bakidir, sonsuzdur, o ayrı...
milli takım bazında da, avrupa kupaları bazında da sürekli elimize verip verip yollamalarından da belli zaten ne bok olduğu...
bu gerizekalı avutan tiyatroyu izleyeceğime ve formasına, yayınına bilmem neyine para harcayacağıma giderim gerçek tiyatro oyunu izlerim... tiyatroculara para kazandırırım. en azından ülke sanatına ve sanatçıya faydam olur... en başta da kendime... beşiktaş'a olan aşkım bakidir, sonsuzdur, o ayrı...
nasıl bir duygu olduğunu unutmaya yüz tuttuğum şey... en son işe ilk başladığım sene 2009'ta gördüm...
o arada işe girdim, çalıştım, evlendim, boşandım filan... tonla şey yaşadım...
her şey yine bıraktığım yerde... evlendiğimde çocuğum olsa şu an 2 yaşında olacakmış...
o arada işe girdim, çalıştım, evlendim, boşandım filan... tonla şey yaşadım...
her şey yine bıraktığım yerde... evlendiğimde çocuğum olsa şu an 2 yaşında olacakmış...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?