confessions

peter pan

3. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1164
  2. takipçi 0
  3. puan 28800

aldatılan kadının erkeği affetmesi

peter pan
eğer sevdiği adama güveniyorsa gerçekçi ve mantıklı kadındır. güvenmekten manâyı yine aldatmak-aldatmamak paralelilnde değerlendirmeyin. kızların tek derdi o biliyorum ama kastettiğim başka bi güven, genel güven..

bu konuda verilen bir söz, bir akit varsa ve erkek bu akdi çiğneyerek sözünü tutmadıysa[ybkz]swh[/ybkz] o zaman aldatmak yani ihanet yani hıyanet olur. çünkü şahıs sözünü bozmuştur. bunların dışındaki durumlara nolur aldatmak demeyelim, çapkınlık diyelim türkçemizin hakkını verelim. çapkınlığı beğenmiyorsan başka bir şey de diyebilirsin. aldatmak büyük laf abicim, atıfların içini gereksiz yere boşaltmayalım.

haa gurur yapacaksak, mesele "gitti başkasıyla sevişti, onu nasıl öptü nasıl yaptıı böhühüü" gibi egoya dayanıyorsa, orda insan kendini affetsin, sora karşısındakini..

walla o kadın egosunu bir yana bırakıp olayı değerlendirebiliyorsa, özgüvenlidir, akıllıdır mantıklıdır. bu durumda elimizde ne var, sözünü çiğnemiş seni aldatmış birisi. şimdi eğer o kadın güvenebilecekse yine, elbette affedebilir. güvenemezse zaten istese de devam edemez. burda samimiyet devreye girer. birbirlerini seven insanların her zaman için birbirlerini affetmesi normaldir. her insan bir dostunu ya da abisini ablasını sözünü tutmadı diye affeder, affedebilir hatta bana kalırsa affetmelidir..

burası işin duygusal kısmı.. şimdi işin gerçekçi kısmına geliyorum..

zira aldatmayan erkek yoktur, aldatamayan erkek vardır.

bir erkek olarak bu konuda hamaset yapan bütün erkeklere de şunu söylüyorum ki; uğraşmayın abicim kızlar hamaset yaptın diye sana vermeyecek. bu bir yol değil yani.. ha bir yoldu, ortaokulda bir yoldu.. pek de işe yaramazdı kabul et[ybkz]swh[/ybkz]

haa ya da şunu yapabiliriz. bütün aldatanları gelin hep beraber boklayalım, ağızlarına sıçalım. ama bütün çıktığımız kızlarla periyodik olarak 6-8 sonra ayrılalım. bu ilişki baydı, heyecan vermiyor ya da bilmem ne diye. o ilişki ilk 1-2 ay hiç baymıyordu ama dimi güzel kardeşim. senin derdin başka belki kendin bile bunun farkında değilsin, vur kızın kıçına tekmeyi gelsin başka 6-8 aylık ilişki..

ohh ne süper sora sen aldatmayan erkek oldun, o kız da "aldatmayan erkekler var muhsin beni 6 ay hiç aldatmadı mesela" desin. oldu paşam. alice harikalar diyarında mutluluklar.

hadi şimdi heeeppp beraber eksi oy veriyoruz.. 10'dan az alırsam gücenirim ona göre[ybkz]swh[/ybkz]

roland garros 2012

peter pan
bugün djokovic'in set vermeden starace'i yenerek 2. tura yükseldiği maça sahne olmuştur. şu ana kadar öyle muhteşem maçlar göremedik. bakalım 2. tur maçlarında neler olacak.

bu sene soderling'ten umutluyum.

berkay samancı

peter pan
kariyerinde henüz golünün olmaması mı yoksa geçen sezon yalnızca 13 maçta oynaması mı daha büyük bir talihsizlik karar veremediğim oyuncu. beşiktaş'ımın yeni transferi.

ahahaaha aniden bir gülmedir tuttu.. yardım et sözlük sinirlerim bozuluyo asdasfsdfhskdjhfskdfhskjdhf

en iyisi ben mutfağa gideyim de kendime umut arası köfte yapayım.

(bkz: umut fakirin ekmeği)

özcan alper

peter pan
1975 artvin hopa doğumlu yönetmen. 2001 yapımı kısa metrajlı bir film olan ve hemşince çekilen momi ile yönetmenliğe adım atmıştır. handan ipekçi, atıf yılmaz ve yeşim ustaoğlu'yla çalışarak kendini geliştirmiş, ülkemizde adını tonla ödül toplayan sonbahar filmiyle duyurmuştur. ikinci filmi gelecek uzun sürer ile de yurtdışındaki festivallerden gösterim daveti almıştır. bunun dışında 5 yönetmenin yapımı olan kars öyküleri yönetmenlerinden biridir.

6 kasım 2007 liverpool beşiktaş maçı

peter pan
benim için çok ama çok güzel bir maçtır. zira daha sonra yaşattığı hazdan dolayı umrumda bile değildir. evet koydu mu koydu. ağladım mı ağladım. kahroldum mu kahroldum. hem de dibine kadar.

her beşiktaşlı gibi hiç unutmuyorum, takım ülkeye döndü, havaalanında protesto. tahmin edebileceğiniz üzre mahvolmuş, kederi her yerinden fışkıran taraftar... takım üzgün, bitap.. hakan arıkan'ın psikolojisi bozulmuş falan..

ertesi hafta sivas maçı kendi sahamızda.. ben evdeyim maçı izliyorum. zira stada gidecek takatim kalmamış. muhtemelen param da yoktur.

neyse oturdum evde maç başlayacak, ben korkuyorum taraftar bağıracak, küfredecek, ana avrat sövecek, sinirden ne yaptığını bilemeyecek diye. haklılar zira. ne deseler az gelir. skordan da kötüsü tarihe geçmek.

futbolcular sahaya çıktı. yılgınlık gözlerinden okunuyor. kafalarını kaldırıp tribüne bile bakamıyorlar.

derken maç başladı. ve maç başlar başlamaz benim tüylerimi diken diken eden, 15 orgazmlık haz yaşatan o marş da tribünde başladı:

başın öne eğilmesin
aldırma kartal aldırma
en büyük sen değilmisin
aldırma kartal aldırma
dışardan yüzbin taraftar
bir gün ağlar bir gün coşar
seni bu sesler oyalar
aldırma kartal aldırma
kartal aldırma

nasıl donduğumu, nasıl oturduğum yere çivilendiğimi, nasıl kalakaldığımı anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. büyülenmiş gibiydim. hiç beklemiyordum çünkü benim de içime oturmuş acı çok tazeydi tüm kartallar gibi.

ve bir kez daha, bir kez daha yine bir kez daha gurur duydum, onur duydum beşiktaşlılığımla.

o an her şeye değerdi benim için. ister 8-0 olsun ister 18-0 olsun umrumda bile değil. bazı şeyler skordan da futboldan da önemlidir.

haa bi de çek'lerin köy takımına 7-1 yenilmiş fenerlilerde bi siktirsin.

biz en azından liverpool'dan yedik. siktiğimin köy takımı sigma olomouc'ten diil.

kezbanhunter

peter pan
çok uzağa gitmeye gerek yok her yerdeler. onları bu şekilde malzeme etmeye de gerek yok çünkü azınlık değiller. kezban ve kezban türevleri memleketimin kız cinsinin %90'ını oluşturuyor. kalan %10'unuda bohem, yollu, orospu, özenti diyerek en geç 23'ünden sonra hayata küstürüyorlar. onlar da ya yurtdışına kaçıyor ya da hayata küsüyor, biz yine kezbanlarımızla başbaşa kalıyoruz..

nazım hikmet kültür merkezi

peter pan
bursa nilüfer'de, nilüfer sahnesini de içinde barındıran kurum.

müthiş bir sahne kazandırmışlar memleketime, emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.

bi tek salonun üstüdeki balkonları yapmasalar daha iyi olurmuş, sahneye görüş açısı neredeyse 0.

yine de sağolsunlar, varolsunlar.

georges bizet

peter pan
1838 paris doğumlu fransız besteci. 37 yaşında ölmesine rağmen müthiş bir genius olduğu ve okuma yazmadan önce notaları öğrendiği için bütün dünya tarafından kendine hayran bırakan besteler bırakmaya vakıf olmuştur. egosunun yüksek olduğu ve kendinden önceki büyük müzisyenleri beğenmediği söylenir.

dünya çapında ün salmış eseri carmen operasının ilk temsilinden sonra hayatını kaybetmiştir.

muhteşem sahne eserleri de olan bizet'in orkestra eserleri insanın tüylerini ürpertir. başlıcaları;

C-major Senfoni
Roma, C-Dur Senfoni
A-minor Uvertür
Petite Suite
L'Arlésienne
L'Arlésienne
Patrie!
C-minor Viyolonsel ve Fagot için ikili

carl orff

peter pan
1895 doğumlu alman müzisyen, müzik eğitimcisidir. müzikle eğitimi bulan, bu şekilde eğitim veren bir okul kuran daha sonra bu okulu bir enstitüye çeviren adamdır.


ünlü carmina burana oratoryosunun da bestecisidir. her ne kadar bu bestenin nazileri gaza getirmek için yapıldığı söylense de, genel rivayet bir temsilde hitler'in dinleyip ayakta alkışlamasının bu şekilde yorumlandığı yönündedir.

uzak mesafe ilişkisi

peter pan
kimse kusura bakmasın bana hiç de olmayacak, çok zor bilmem ne bişi gibi gelmiyor. başıma da geldi hiç de zorlanmadım. mesele yapılacak bir şey olarak bile görmedim.

eğer bir insan gerçekten ot gibi mal gibi yaşıyorsa, hayatında iş, aile ve sevgiliden başka bir halt yoksa, bu durum ona çekilmez bir zulüm gibi gelebilir. zira bir ton insan tanıyorum ki hayatlarından sevgililerini çıkartsan geriye neredeyse hiç bir şey kalmaz.

ya da illa et ete dokunacak gibi bir derdi varsa, sevgilisinden uzak kalınca kendine hakim olamayıp illa birilerine dokunmak istiyorsa ve/veya sevgililisine dokunamadığı için sevgisi ya da ilgisi azalıyorsa ve bu yüzden uzak mesafe ilişkisi ona zor geliyorsa o şahıs ya lafı bile edilmeyecek kadar az seven ya da çapkınlığa ultra meyilli biridir benim gözümde. bunu kötü ya da iyi bir şeydir diye söylemiyorum, öyledir sadece. yani insan delikanlı olacak kardeşim. çapkınsa dibinde de olsa zimbabwe'de de olsa çapkınlık yapacak, değilse sevgilisi dibinde de olsa, fizan'da da olsa gözünün başkasına kaymasına dair bir isteği olmayacak. aslolan delikanlılıktır. yok sevgilim yanımdayken herşey çok güzel, çok seviyorum da uzağa gidince işte bi şeyler oluyor önleyemiyorum falan, bi siktir git yani..

kaldı ki gerçekten seviyorsan bunun da ayrı bir güzelliği vardır. nasıl ki sevdiğin insanlar fakirliğin başka, zenginliğin başka, sıkıntının başka mutluluğu başka bir güzelliği varsa, uzaklığın da başka bir güzelliği vardır. seviyorsan eğer o da ayrı güzeldir.

yok uzakmış yok bilmem neymiş falan fazla takmazsın..

kaldı ki hayatta daha fazla takacak o kadar çok şey var ki.. ohoooo.. uzaktaki sevgili neymiş.. allah başka dert vermesin..

ha bi de şey var (bkz: ayrılık da sevdaya dahil)
51 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol