ben öyle bi insan mıyım

içinde bulunduğumuz son 10 yıllık periyoda ait gelişmelerin, ilgili tarih, coğrafya, vatandaşlık vb. ders kitaplarına geçmesiyle birlikte; çocuklarımızın, torunlarımızın, hattâ onların torunlarının falan, mensûbu oldukları ana-baba-amca-dayı-dede-ninelerinin, alayının, kulaklarını bol bol çınlatacağı devlettir.

---------------alıntı---------------

üniversitelerde Atatürk ilkeleri ve inkılâp Tarihi dersinin kaldırılması gündemde. Taraf Gazetesi’nden Tuğba Tekerek’in haberine göre yükseköğretim kanunundaki “Atatürk milliyetçiliğine bağlı” öğrenciler yetiştirme hedefi doğrultusunda konulmuş olan dersin kaldırılmasıyla ilgili YöK Başkanı Gökhan çetinsaya, açıklama yaptı.

çetinsaya, “Dersin ve üniversitelerdeki Atatürk ilkeleri ve inkılâp Tarihi Enstitüleri’nin kaldırılması için çalışmalar yapılıyor mu” sorusuna cevaben “Yükseköğretim yasası değişikliği kapsamında bu konular gündemimizde, tartışılıyor” dedi.

üniversitelerde Türk Dili ve Edebiyatı dersiyle birlikte tüm öğrencilerin alması zorunlu olan Atatürk ilkeleri dersinin yasal dayanağını 1981 tarihli yükseköğretim yasası oluşturuyor. Yasada yükseköğretimin amaçları sıralanırken öğrencileri, “Atatürk inkılâpları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı” yetiştirmek ilk sırada yer alıyor. çetinsaya’nın açıklaması, bu ifadenin de değişebileceğine işaret ediyor.

---------------alıntı---------------

yök'ün, içinde bulunduğumuz günlerde, yapmakta olduğu çalışmaymış.

sınava giren kişinin biyoloji'ye zerre kadar ilgi duymaması durumunda; ilk yardım dersine ait notları okurken gece uyuyakalıp, sınavda ıkınma süreci geçirmesini de içeren bir olaydır.

(bkz: bir arkadaş ekolü)

efes pilsen'de kimi zaman, türk telekom'da çoğu zaman 1 numara olarak görev yaptığını hatırladığım; kel-topsakal ekolünün o dönemki medâr-ı iftihârıdır. üçlüklerinin hastasıydık dede.

gün itibâriyle, doğum günü kutlu olası bebe kartalımızdır.

ezginin günlüğü'nün[ybkz]swh[/ybkz] fenâ yorumladığı, oktay rıfat şiiridir.

"gün usulca karardı penceremde
gece oldu, lambaya bakıyordum
camda yalnızlığı gördüm
camda yalnızlığı derinde
baktım ki başıboş sokak, mutsuz
camda yalnızlığı gördüm
camda yalnızlığı derinde
taş kesilmiş yüzümde, ellerimde
vay benim alın yazım
vay benim alın ıssızlığım"

http://fizy.com/#s/1gr2rc

ayaklarımın, yaban ellerin taşına, toprağına basacak oluşundan dolayı, ne yazık ki katılamayacağım konserdir.

fırsatçı forvet tipi, son vuruş ustalarıdır. filip holosko'dur hattâ, birer casper'dırlar.[ybkz]swh[/ybkz]

içlerinden birini öncü olarak yollarlar; bilirler ki, sonradan taarruza geçecekleri zavallının çırpınışları, ilk başlarda, sendeleyici olacaktır kendileri için. tam kurtulduğunu sandığı ânlarda ise artçı kuvvetler olarak diğerleri devralacaktır bayrağı, işin raconu budur.
adı aşk acısı olur, ayrılık olur, pişmanlık olur, umutsuzluk olur, tükenmişlik olur, hayal kırıklığı olur, ölüm olur alır sevdiklerini; nefes alamayacak hâle getirir insanı. yaşamına, yaşama dair, incelmiş bir halatla bağlı ümitlerini ve arzularını biraz daha zedeler her seferinde.

ardından bir isyan çığlığı belirir en derinlerden; bitmesin dertler der, adres gösterir çakralarına. beyazı katmaya çalışırsın kapkara zindanlara; ayağa kalkıp güneşe yürümen gerekir, lâkin ışığı aslâ bulamazsın böyle zamanlarda.

bir görüşmenin sonucu daha, sanırım, olumsuz şekilde gerçekleşecek.bu da mı gol değil be.

şanssızlık zor iş anam babam; yine hüsrân, yine hasret...

bahtsızlığın müptelâlığını kabullenemiyor işte insan kimi zaman.

fc barcelona takımında, katalan kontenjanından formayı kapan vasat kalecidir.

yaratıcı, şakacı basın tarafından, söz konusu maçta görev alacak hakemi betimlemek için kullanılan, gereksiz ve absürd ad aktarmasıdır.

kişinin, kimi zaman, kendine karşı göstermesi gereken sabır erdemidir.
öyle huysuz, öyle mutsuz, öyle umutsuz, öyle sıkkın, öyle bıkkın olursun ki bazen[ybkz]swh[/ybkz]; eğer kendinle savaşmaya bir başlarsan, memnun hissetmediğin hâlini arayacak hâle gelmen işten dahi değildir.

sağlıklı sonuçlanma şansının oldukça düşük olduğuna inandığım debelenme hâlleridir.

"ben demiştim" demeyi, hele hele böyle bir konuda, aslâ istemediğim ve istemeyeceğim için; transfer dedikodularının kötü bir rüyadan ibaret olduğunu düşünmek zorunda hissettiğim topçudur. yapmayın, etmeyin efendiler.

neresinden tutulsa elde kalacak formundan, elde patlama mertebesine uzun adımlarla erişmekte olan saçmalıktır.

başarılarla dolu daha nice yıllar boyu beşiktaşımız'a katkıda bulunmasını cân-ı gönülden temenni ettiğim, nice mutlu seneler göresi kartalımızdır.

(bkz: at fink'e)

kelime anlamı "neredesin"e tekabül eden; anonim bir azeri türküsüdür.

seveni de, sevmeyeni de bol olan meyveli meydir.

lâkin şurup gibi değildir aslında; bunu iddia eden varsa da eğer, henüz vişneli şarap tatmamış demektir.
işte onun seveni pek yoktur hakikaten.

zülfü livaneli'ye ait bir şarkıdır.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]

"bana bir şarkı söyle
içinde hüzün olsun
bana bir şarkı söyle
içinde yüzün olsun

başına kuşlar konsun
sonunda gurbet olsun
yâre doymamak olsun
bana bir şarkı söyle

içinde toprak olsun
sararmış yaprak olsun
dillerde bayrak olsun
bana bir şarkı söyle

zemheride güller açsın
ağustosta karlar yağsın
yarınlara umut kalsın
bana bir şarkı söyle

bana bir şarkı söyle
içinde hüzün olsun
bana bir şarkı söyle
içinde yüzün olsun

nemrut dağın gülü olsun
telgrafın teli olsun
coşkun bahar seli olsun
bana bir şarkı söyle"