ben öyle bi insan mıyım

sabaha karşı saat 4'te dahi yatağa girseniz, inadı tutmuşsa eğer, uyku yüzü göstermeyen bir llettir.

öyle bir huzursuzluk ki, beyin aracılığıyla kontrolü ele alıp da bacağı durdurursanız, 1 metrekarelik bir alanda sıkışmışçasına afakanlar boy verir. inat etmek yersiz, küfür etmek serbesttir.

(bkz: ataol behramoğlu)

#369047

(bkz: ooo anlayalım)

çoğu zaman, kafanın yan yüzeylerinde ve enseye yakın bölgede bulunan saç telleri üzerine konan yaşanmışlık izleridir.

üst taraftakiler ise, genelde, son mohikan kıvamındadır; aklara yenik düşmektense, harakiri yapmayı tercih eder.

ortaokulda, beden eğitimi dersi'nde, buz üzerinde yapmakta olduğumuz bir maç sırasında ilk olarak deneyimlediğim; ardından, yıllar boyu mevkimi korumamla sonuçlanmış olan düstur.

biz kalecilik yapmayı buz üzerinde öğrendik b'oğlum, halı sahalarda plonjon yapmak falan ne ki![ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]

er kişinin gıdıklandığı, ama büyüyü bozmamak adına kıpraşamadığı ândır.

yani, durum hoşuna gittiğinden tebessüm etmiyor olabilir. aslında pek tebessüm gibi bir yüz ifadesi de değildir o ama...

kartal sözlük radyosu'nda, yazarlara toplu hâlde sigara yaktıran şarkı.

kimi zaman, ince bellinin[ybkz]swh[/ybkz] belden yukarısının çıplak olarak önünüze bırakılmasına sebebiyet veren kavram.

hepimiz zenciyiz sanırım.

pazartesiyi salıya bağlayan gecenin 1:30'unda, 8 kişilik bir ekiple, şairler parkı'nda boy göstermektedir.

biraz da yazsak iyi olacak sanki.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]

yazma aşkı kabaran sözlükçünün, gün içerisinde sol tarafa hayat katacağını vurgulayan cümle.

ukte: artin

#369009

ağır depresyonu gelmiş yazar.

isyan devrim beşiktaş var, ulan istanbul var, bira var, tuzlu fıstık var; yaaauv onu bırak, çay var çay!

ne bileyim sonra kartal sözlük radyosu var, çemişgezek olmuş kafalar var: günde bir şey yok, ne varsa gecede var. hava kararırken depresyon entarisi mi giyer insan hiç? hiç...

her tepkiden, hatta olmayan delillerden dahi "darbe planı" çıkarmayı başarabilen günümüz akp hükümetinin radarına bir kez daha girmiştir.

yine sûni gündem kokuları alıyorum ben, başka bir şey değil.

beşiktaş inönü stadyumu'nda izlenecek olan maç öncesinde; tuvalet sıkıntısı yaratmasın diye mekânda devrilen rakı dublelerinin üzerine, ömrümüzün en güzel, en kutsal yolu olan çınarlı yol'da yürürken tüketmek üzere, büfeden satın alınan, %99 olasılıkla ılıktan hâllice biradır.

sanayi sektöründe iş bulmanın, hele ki mühendis iseniz, çok zor olduğu şehir. çevresindeki manisa ve aydın illerini dahil ederek dahi çok zor.

bir şeyi çok istersin de olmaz ya, bir şeyleri zamanında yanlış yapmış ve artık geri döndüremezsin ya, hani zamana ve şartlara karşı çaresizce kulaç atmak zorunda kalırsın ya; işte ne kadar istesem de, kendisine geri dönüşüm kalıcı olamayacak sanırım.

7 eylül 2014 türkiye avustralya basketbol maçını, son 2 hücumda kaydettiği 2 üçlükle çevirmeyi başarmıştır. kaçırsa, bu girişimleri yüzünden çokça eleştirilecek olması bir yana; inisiyatif alarak ön plana çıkması, sahada bir anda devleşmesiyle takdirleri sonuna kadar hak ettiği de bir gerçek.

65 sayının 27'sini 3 sayılık basketler ile bulduğumuz karşılaşma.[ybkz]swh[/ybkz]

yanılmıyorsam bir 14 kadar da sinan güler'in içeriye penetrelerinden sayı bulduk, mhp'nin kırkıncı yılı kutlu olsun.[ybkz]swh[/ybkz]

neyse, geriye kalan 24 sayının 10'unu da serbest atışlardan bulduğumuza göre, boyalı alanı ne kadar kötü kullandığımız ortaya çıkıyor.

ribaundlarda da rakibin 44-30'luk ezici bir üstünlüğü vardı ve özellikle 3. çeyrekte çok fazla "ikinci şans sayısı" buldular. rakibe, toplamda 13 tane hücum ribaundu verdiğimizi de not etmekte fayda var.

sonuç olarak; gerçekten kötü oynadığımız bir maçı, emir preldzic[ybkz]swh[/ybkz], sinan güler[ybkz]swh[/ybkz] ve kaçırdığı boş şutları da unutmamak kaydıyla ender arslan'ın[ybkz]swh[/ybkz] önemli sayılarıyla kazanmayı başardık. uzunlardan, ilk yarıda biraz savunmada yararlanabildik, onun dışında performansları çok çok kötüydü. umarım çeyrek finalde, litvanya karşısında, daha dengeli bir oyun oynamayı başarırız.

fıtratımızda olan bir olaydır.

zira bok yoluna gitmek, bu ülkenin fıtratında var. rant o kadar kutsal ki, üç kuruş uğruna ölüme yollanan işçiler şehit ilan ediliyor.

kadrosunun dar olması yetmiyormuş gibi; sakatlık sezonu da, 2014-2015 sezonunun ilk haftası itibariyle, açılmış olan takım.

(bkz: ya ben lan neyse bir şey demiyorum)

ligin açılışından hemen sonraki haftaya denk geleni, ayrı bir sinir yaratandır.

(bkz: kahrolsun bağzı şeyler)

31 ağustos ve 3 eylül 2014 tarihlerinde art arda yayın patlattıktan sonra, iki gecedir eksikliği hissedilmekte olan radyo.

(bkz: umutlandırıp utandırmayın)[ybkz]swh[/ybkz]