ömre bedel arkadaşlardır. bi'kaç tanesi hâlâ durur hayatımda. yaşamımızın en dandik yıllarını geçirmişiz beraber, o günlerde bile katlanmışız birbirimize. lise döneminde yenilecek ne kadar bok varsa beraber yemişiz.
en yakını, liseden sıra arkadaşım. kendisinden sıpa olarak bahsedeceğim. çünkü gerçek bir sıpa. liseden önce, lisede, üniversite, üniversiteden sonra hep hayatımdaydı. takribi 15 yıl falan. düğünde, cenazede olduğu gibi; deliler gibi sarhoş olup eve gidemezken, kafamız güzel halka açık yerlerde rezillikler çıkarırken bu sıpa yanımdaydı. yapacağımız hataları engellemiyorsak, beraber düşerdik o boka. çünkü yakın arkadaş olmak böyle bir şeydi.
geçtiğimiz haftalarda, bana göre önemli, ona göre o kadar da abartılmayacak bir şey yüzünden kavga ettik. inanır mısın, hep kavga ederiz zaten. bu birbirimize bir çeşit sevgi gösterme biçimidir. belki sarhoş olunca öpüjeeem'e bağlayıp, 'çok seviyom lan seni' muhabbetine geçeriz o kadar. bu her zaman 'aşkıııaaam'lı kız arkadaşlardan ziyade daha samimi gelmiştir bize. neyse, kavganın ardından, o sabah habersiz evini terkettiğimde yaklaşık 4 gün boyunca bilfiil aradı. mesaj attı. sevgilisi aradı, annesi aradı, açmadım. sonra daha aramadı. ''sakinleşmeni bekleyeceğim'' dedi en son. 12 koca gün geçti aramadı. bugün kaç gün olduğunu hatırlayınca aynı şiddette sinirlendim sıpaya ben. muhtemelen o da bana sinirlendi. neredeyse yarım ay boyunca tek bir mesaj atmamışken ''senin ben mına koyayım, aklıma geldin sinirlendim yine.'' diye mesaj attım. ''seni çok özledim, sinirini bile.'' diye bir cevap aldım.
bi' insana hem aşırı derecede sinirli olup hem de aynı oranda çok özlüyorsanız, bilin ki o yeri 'en sağlam' lise arkadaşıdır. zaten hep cam kenarında da bu sıpa otururdu teee o zamandan tükenmeyen bi' sinirim var kendisine.
http://www.milliyet.com.tr/bahsis-icin-tartistiklari-damadi-gundem-1934036/ şu haberin ardından,
http://www.youtube.com/watch?v=YDrvAHzQCy4 bu habere şahit olmak ve bu sistemin içinde olanın bu çocuklara olması.
çocuk ulan daha o, elinde bali poşeti var. ''benim canım önemli değil'' diyor. bu hükümet hâlâ bilmemneyin liderliğinin peşinde. insanı bu kadar değersiz hissettiren bi' şey, 5 lira için. allah aşkına 5 lira! haberci puşt da 'arabaya bir şey oldu mu?' diyor, arabana koyayım arkadaşım. arabana...
ne bileyim, çok korkunç be. kıyamet alâmeti gibi.
http://www.youtube.com/watch?v=YDrvAHzQCy4 bu habere şahit olmak ve bu sistemin içinde olanın bu çocuklara olması.
çocuk ulan daha o, elinde bali poşeti var. ''benim canım önemli değil'' diyor. bu hükümet hâlâ bilmemneyin liderliğinin peşinde. insanı bu kadar değersiz hissettiren bi' şey, 5 lira için. allah aşkına 5 lira! haberci puşt da 'arabaya bir şey oldu mu?' diyor, arabana koyayım arkadaşım. arabana...
ne bileyim, çok korkunç be. kıyamet alâmeti gibi.
#1000. entrymi ithaf ettiğim can sözlük.
bana, yazdığım ve okuduğum her entryde, tanıştığım ve hayatıma kattığım her sözlük yazarında beşiktaşlı olmanın gururunu yaşattığın için teşekkür ederim.
keşke bu gururu anlatabilecek cümlem olsaydı. burnumun direği sızlıyor diyeyim, sen anla..
bana, yazdığım ve okuduğum her entryde, tanıştığım ve hayatıma kattığım her sözlük yazarında beşiktaşlı olmanın gururunu yaşattığın için teşekkür ederim.
keşke bu gururu anlatabilecek cümlem olsaydı. burnumun direği sızlıyor diyeyim, sen anla..
hurmaların tezgahlarda boy göstermesi ve hurma fiyatlarının ana haber bültenlerinde tartışma konusu olması.
''capriii capriii suuun, caprii capriii capriii suğğğn'' diye acayip güzel bi şarkısı olan içecek.
'çalkalayınca soğuyomuş' diye de efsanesi vardı. geçen günlerde görüp aldım, paket aynı ancak tadı değişmiş. büssürü ne idüğü belirsiz meyve koymuşlar.
'çalkalayınca soğuyomuş' diye de efsanesi vardı. geçen günlerde görüp aldım, paket aynı ancak tadı değişmiş. büssürü ne idüğü belirsiz meyve koymuşlar.
coğrafyanın havasından suyundan mıdır bilinmez aşırı derecede kaliteli diziler bütünü. içinden 'kötü' olabilecek bir dizisi bile sırf ingiliz olduğu için kurtarıyor. çünkü kendine has kurguları, karakter yaratımları, o biçim teknikleri ve müzikleri var. komedisi bambaşka bir yerde, apayrı bir kültür iken, aksiyon, dram, fantastik ve bilim kurgu olanları da başlı başına nadide eserlerdir.
bir çırpıda aklıma gelenler,
(bkz: coupling)
(bkz: spaced)
(bkz: sherlock)
(bkz: the office)
(bkz: black mirror)
(bkz: misfits)
(bkz: doctor who)
(bkz: shameless)
bir çırpıda aklıma gelenler,
(bkz: coupling)
(bkz: spaced)
(bkz: sherlock)
(bkz: the office)
(bkz: black mirror)
(bkz: misfits)
(bkz: doctor who)
(bkz: shameless)
bazıları için yaşama tutunma sebebi.
olmasaydı n'apardık bi düşünsene.
(düşünemedi.)
olmasaydı n'apardık bi düşünsene.
(düşünemedi.)
komşunun kişiliğine göre iç çamaşırını reddetmeye neden olabilecek olay.
tabii ki üst katta yalnız yaşayan rüknettin amcanın tangası be o.
hınzır seni rüknettin. '':)''
tabii ki üst katta yalnız yaşayan rüknettin amcanın tangası be o.
hınzır seni rüknettin. '':)''
aşırı içilen bir gecede, sarhoş sarhoş gittiğiniz ve neden gittiğinizi de bilmediğiniz arkadaşınızın evinde herkes sızdıktan sonra bir anda ayılmak 'yatağımı istiyorum ben' deyip dolmuşların başladığı saate kadar bekleyip teee ebesinindeki evinize gitme durumu.
çünkü kendi yatağınız çok başka.
[ybkz]swh[/ybkz]
çünkü kendi yatağınız çok başka.
[ybkz]swh[/ybkz]
başına gelecek diye obsesif biçimde gönderilen mesajlar klasörünü neredeyse her mesajdan sonra kontrol etmek. göndermeden önce de kontrol etmek tabi. mütematiyen kontrol manyaklığı. sonra bu kadın niye böyle!
'güçlü olma' zorunluluğunuzun neden olduğu şey. 'ben ağlarsam çok üzülürler' diye diye bir süre kendini tutma hâli otomatik olarak ağlayamamaya dönüşüyor. bünye alışıyor herhalde o 'kendini tutma' durumuna, sonrasında isteseniz de ağlayamıyorsunuz. üst üste abuk manevralar yapan aksiyonlu hayatınıza rağmen içe içe ağlanıyor, dışarı tek bir damla sızmıyor ve bu bir yerden sonra panik ataklara neden olabiliyor.
içerisinde mutlaka cam silmenin olduğu zorluklar bütünü.
bi' kere çok tehlikeli. ikincisi ızdırap gibi bir şey, o parlaklığa çok zor ulaşılıyor. defalarca silmek gerek tam anlamıyla temiz olabilmesi için veya çeşitli teknikler geliştirmek gerekli. (gazete kağıdı ve limonlu su gibi.)
halen kendi kendine temizlenebilen cam yapamadılar. halbüse ne kadar lazım!
bi' kere çok tehlikeli. ikincisi ızdırap gibi bir şey, o parlaklığa çok zor ulaşılıyor. defalarca silmek gerek tam anlamıyla temiz olabilmesi için veya çeşitli teknikler geliştirmek gerekli. (gazete kağıdı ve limonlu su gibi.)
halen kendi kendine temizlenebilen cam yapamadılar. halbüse ne kadar lazım!
bedenin gün içinde enerjik kalmasını sağlayan, 'en çok yağ yakılan' saatler olarak da bilinen, metabolizmanın canavar gibi çalışmasına ve gün içinde de çalışmaya devam etmesine neden olan spor çeşidi. sürekli hale geldiğinde tadından yenmiyor, spordan çok 'ihtiyaç' haline geliyor.
son iki yıldır, defalarca kez başladım, defalarca kez de bıraktım. birkaç gün önce yeniden başladım, her zamanki gibi yine bıraktığım günlere pişman oldum. kendime yapabileceğim en büyük iyiliğin sabah sporu olabileceğini bir kere daha anladım.
'yürümek'ten pek hazzetmeyen birisi olarak en büyük avantajım, evimin sahilinde fitness pateni ile 1700m'lik parkurda kayabiliyor olmak. öncesinde sahile inerken 10 dakikalık yürüme mesafesinde vücudum ısınmış, ter atmaya başlamış oluyor. birkaç açma-germe hareketi ile bedenimi iyice uyandırıyorum. paten kayarken de normalinden daha fazla ter atıyorum ve spor eğlenceye dönüşüyor, ayrıyetten spor esnasında 1.5 lt suyu çok rahat içebiliyorum. dönüş yolunda da parktaki zımbırtılara binip iki pedal çevirip, kollarımı çalıştırıp, belimi kıvırıp sabah sporunu tamamlıyorum.
ter attıkça dert çıkıyor resmen ficudumdan. sonra ayarsız enerjiye dönüşüyorum. sabah sporu yapın. valla çok güzel.
son iki yıldır, defalarca kez başladım, defalarca kez de bıraktım. birkaç gün önce yeniden başladım, her zamanki gibi yine bıraktığım günlere pişman oldum. kendime yapabileceğim en büyük iyiliğin sabah sporu olabileceğini bir kere daha anladım.
'yürümek'ten pek hazzetmeyen birisi olarak en büyük avantajım, evimin sahilinde fitness pateni ile 1700m'lik parkurda kayabiliyor olmak. öncesinde sahile inerken 10 dakikalık yürüme mesafesinde vücudum ısınmış, ter atmaya başlamış oluyor. birkaç açma-germe hareketi ile bedenimi iyice uyandırıyorum. paten kayarken de normalinden daha fazla ter atıyorum ve spor eğlenceye dönüşüyor, ayrıyetten spor esnasında 1.5 lt suyu çok rahat içebiliyorum. dönüş yolunda da parktaki zımbırtılara binip iki pedal çevirip, kollarımı çalıştırıp, belimi kıvırıp sabah sporunu tamamlıyorum.
ter attıkça dert çıkıyor resmen ficudumdan. sonra ayarsız enerjiye dönüşüyorum. sabah sporu yapın. valla çok güzel.
(bkz: sefa pezevengi)
ingiliz yapımları arasında en en farklı yerde duran, başucu dizisi. tabiri caizse direkt o neydi gız diyebiliriz.
her bölümün iddia ettiği şey o kadar ağırdır ki, kendi kafanızda bile tartışırken çelişkilere düşebilirsiniz. etik, ahlâk, günün şartları, insanoğlu kafada bambaşka konumlandırılmaya başlar. kaldı ki bunu harika senaryo, oyuncu, mekanlar ile öyle bir güzel verir ki size, teknoloji ile 'çaresizlik' zehrine tutulduğunuzu bölüm bittikten ve kafayı topladıktan 15 dk sonra farkına varırsınız. (vurgula: bi' dakka noluyo lan!) efekti ile.
her bölümün iddia ettiği şey o kadar ağırdır ki, kendi kafanızda bile tartışırken çelişkilere düşebilirsiniz. etik, ahlâk, günün şartları, insanoğlu kafada bambaşka konumlandırılmaya başlar. kaldı ki bunu harika senaryo, oyuncu, mekanlar ile öyle bir güzel verir ki size, teknoloji ile 'çaresizlik' zehrine tutulduğunuzu bölüm bittikten ve kafayı topladıktan 15 dk sonra farkına varırsınız. (vurgula: bi' dakka noluyo lan!) efekti ile.
belgeselmiş gibi çekilen ancak kurgu olan filmler. belgeselin çekim tekniklerini kullanır. dalga geçmek [ybkz]swh[/ybkz] amaçlıdır. kurgu bir filmin/dizinin içinde şahane durabilir.
(bkz: the office)
(bkz: the office)
1999-2007 yılları arasında yayınlanmış hbo dizisi. hbo dizisi olmasından dolayı daha 'rahat' ve daha cüretkar bir dizi. gerçi hbo ne yapsa izlenir orası başka da...
amerika'da yaşayan italyan asıllı bir mafyanın ailesini ve aile/iş çevresinde gelişen olayları anlatıyor. başrolünde geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz james gandolfini [ybkz]swh[/ybkz] oynuyor. birkaç kült filmde de oynamasına rağmen gandolfini'yi bundan başka rolde hatırlamayacağım galiba. resmen bütünleştiği için tony soprano ile.
dizi mafya dizisi gibi dursa da bolca dram, komedi barındırıyor. ha bir de makarna. çokca makarna. diziyi izlerken deliler gibi makarna yiyorsunuz. hele tony soprano'nun o spagetti yemesi tok insanı bile acıktırır. o sebeple diziye başlamadan önce makarna, bira ve kırmızı şarap stoğu yapın.
amerika'da yaşayan italyan asıllı bir mafyanın ailesini ve aile/iş çevresinde gelişen olayları anlatıyor. başrolünde geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz james gandolfini [ybkz]swh[/ybkz] oynuyor. birkaç kült filmde de oynamasına rağmen gandolfini'yi bundan başka rolde hatırlamayacağım galiba. resmen bütünleştiği için tony soprano ile.
dizi mafya dizisi gibi dursa da bolca dram, komedi barındırıyor. ha bir de makarna. çokca makarna. diziyi izlerken deliler gibi makarna yiyorsunuz. hele tony soprano'nun o spagetti yemesi tok insanı bile acıktırır. o sebeple diziye başlamadan önce makarna, bira ve kırmızı şarap stoğu yapın.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?