confessions

saniyede yirmidört kare

5. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1454
  2. takipçi 0
  3. puan 32652

bireysel olduklarında kız gibiler

saniyede yirmidört kare
''kız gibi'' lafının cinsiyet doğası dışındaki toplumsal baskısını ve toplumsal cinsiyet belasını kavrayamamışların savunduğu açıklama.

büyük resmin en temelinden bahsediyorum, en az adem ile havva kadar temel hatta. başımıza ne geldiyse (vurgula: öteki)ni aşağılanabilmesinin olağan kabul edildiğinden meydana geldiğini söylüyorum.

toplum kadın ve erkek üzerine inşa edilir. bu inşa sırasında herhangi taşı yamuk, eksik koyduğunuzda o toplum temelinden sarsılmaya mahkumdur. bu taş, öyle bir taştır ki, bunun üzerine koyabileceğiniz ne hukuk sistemi, ne eğitim sistemi ne de başka zıkkım sistemler tam olarak oturmayacaktır. nitekim bu ülkede gayet oturmuyor ki, x ülkenin çoktaaan hallettiği temelde ''insan'' ve özelde ''kadın'' meselesini bugün hâlâ kafamızda bir yere oturtamıyoruz.

olsun, üç-beş entryde elli yıl ileri gitmenizi beklemiyorum zaten. yavaş yavaş, sindire sindire...
bir anda o kadar insanlık ağır gelir zaten bu ülkeye.

bireysel olduklarında kız gibiler

saniyede yirmidört kare
'osuruktan bir şekilde devlet meselesi' yapılmış açıklama. çok ayıp ediyorsunuz, onca 'gırla' şey varken; böyle 'basit' şeyler yüzünden refah seviyemiz yükselmiyor. lanet olsun o kadar ''ciddi'' şey varken, buna neden vakit harcıyorsunuz. tüm sorunlara aynı anda düşünebilecek kapasiteniz yok mu? mesela, terör meselesine kafayı takarken, aynı zamanda ''kadın'' problemlerini düşünemiyor musunuz? kuzum, yoksa siz merdivenden yukarıya çıkarken aynı anda topkek yiyemiyor musunuz?

devletin sanki umurundaydı gırla kadın cinayeti, kadın cinayetleri neden bu kadar çok biliyor musunuz? ''kız gibi'' benzetmesinde esas aşağılananları, yani kadınları öldürebilmek daha kolay çünkü. bir kadın ''kız gibi'' benzetmesinde toplumun sürekli yaptığı gibi aşağılanabilir olduğu için güçsüz ve öldürülebilir. hatta o kadar ikinci sınıf ki, ''errrrrrrkek'' olmadığı için, öldürülmeyi hak ediyor bile olabilir. bu koduğumun ülkesinde tecavüzlere neden ceza verilmiyor biliyor musunuz? cinayetlerle aynı sebepten. çünkü tecavüze uğrayan kadın, ''kız gibiler'' diyerek asıl aşağılanan taraf. hatta kadının rızası da olabilir! 26 errrrkeğin tecavüzüne uğramak, en çılgın cinsel fantezisiydi çünkü, 13 yaşında bir çocuğun. 'kız gibi' benzetmesinde benzetilen "iğrenç" şeyin cinsiyetindeydi o çocuk.

hukuksuzluk, dini kendi emellerine alet etme, fişleme, kişilerin özgürlüklerine müdehale vesaire diye geldiğiniz argümanların en başı ''istediğin her insanı ezebilme, aşağılayabilme hakkını kendine görebilme''den geliyor. yani en temelinden bakın, öyle basit ki, sırf bu açıklamadan bile toplumun esas sorunu çok rahat tespit edilebiliyor. sen en başta, seni doğuran anneyi, aynı memeden emdiğin kız kardeşini, anne yarın teyzeni, halanı eziyorsun. sonra da bu dünyanın güzel bir yer olmasını bekliyorsun. tabi yükselmez o halkın refah seviyesi, o halk en başında ''insan'' olmayı bilemiyorsa, yemişim öyle refah seviyesini.

28 eylül 2014 kartal sözlük radyosu replik yarışması

saniyede yirmidört kare
kıyasıya rekabetle sona eren yarışma. içimizde çılgın sinefiller varmış haberimiz yokmuş. herkesi azminden, dikkatinden ve çevikliğinden dolayı tebrik ediyorum. kimseye kıyamadığımdan herkesin binbeşyüzmilyon puanı var. [ybkz]swh[/ybkz]

en yakın zamanda daha geniş bir arşivle tekrarlamak için sabırsızlanıyorum. katılan herkese teşekkürler.

26 eylül 2014 istanbul üniversitesi ışid saldırısı

saniyede yirmidört kare
hürriyet'in yalnızca 'karşıt görüşlü gruplar arasında kavga çıktı' metniyle haber ettiği saldırı.

taraflar kim ben de anlamayamadım tam olarak, bir taraf solcular-müslüman gençler diye ifade ederken, her solcuyu pkk'lı sanan birtakım güruh da pkk-ışid arasında çıktığını söylüyor. üniversitelerin yeni eğitime başlamasıyla birlikte bu tip haberleri daha fazla görmekten korkuyorum açıkcası. öte yandan daha fazla göreceğimizi de tahmin ediyorum. taraflar kim olursa olsun, üniversitelerde bu tip kavga görmek son derece rahatsız ediyor, adam gibi siyaset yapın lan!

gerçi mevzu bahis ışid olunca hükümet, kolluk kuvvetleri alık alık bakacak ya neyse lan ben bir şey demiyorum.

meryem gayberi

saniyede yirmidört kare
insanlığına ve gazeteciliğine zerre saygı duymadığım kadın. kadın oluşuna bile saygı duymuyorum, o derece kötü duygular besliyorum kendisine karşı. hükümete yakın bir gazeteci olabilirsin, onlardan hep var, ama bu denli büyük bir izansızlık yapamazsın, yoo dostum yoo bu kadar 'insanlıktan' çıkamazsın.

birkaç gün önce türkiye'ye sığınan suriyeliler ile ilgili bir yazı yazıp, ''işte türkiye'nin büyük başarısı'' demiş ve peşine eklemiş ''dünya'yı kıskandıran müthiş bir organizasyonla başarıyor''.

allahım sen aklıma mukayyet ol. dünya bizi kıskanıyormuş.

çadırlarda dünyaya gelen bebek sayısının gün geçtikçe arttığının farkında değil sanırım, peki sizce bu bebekler gönüllü cinsel birliktelikten mi oluyor yoksa tecavüzden mi? kiranı veremiyorsan kızını ver diyen ev sahipleri türkiyeli değil de başka bir milletten mi? karadeniz'de, şehir içinde bile karşılaştığım suriyeli dilenciler insan değil mi? devlet sığınmacılarına iş olarak dilencilik kapısı mı açıyor nedir? veya rahat rahat öldürebilecekleri ucuz iş gücü müdür suriyeli olmak? ayrıyetten acaba dünya suriyelilerin ülkede yarattığı iç güvenlik sorununu da kıskanıyor mudur?

hadi yandaş olursun da be kadın, bu denli de zırcahil olunmaz ki.

ilgili köşe yazısı:http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/gayberi/2014/09/25/bu-basari-turkiyenin


55

saniyede yirmidört kare
bir samsunluya göre eeeeellllibeştir.

geçtiğimiz yıllarda istanbul film festivalinde acayip sinefil dostlar edinmişim. kubrick, lynch, hitchcock falan yardırıyorum, nuri bilge ceylan'a sallıyorum falan haddime değilken. festivale almanya'dan gelmiş uzun süredir gurbetçi olan bi' beyfendi durup ''siz samsunlu musunuz?'' dedi, böyle bi' tedirgin oldum adamın gözleri de bi' tuhaftı zaten, kahin mi desem, medyum mu desem o biçim. ''ee-e-vet samsunluyum, nasıl bildiniz?'' dedim, gülmeye başladı. ''ne var lan ne gülüyosun it gözlü adam!'' diyemedim tabi. ''eheh meheh'' diye samimiyetsizce güldüm. meğerse 1955 yapımı bi' belgeselden bahsederken bindokuzyüz eeeellibeş demişim, almanya'da samsunlu bi' komşusu varmış da o gelmiş aklına.''hıı anladım, ne güzel'' dedim ama gülmeyi de bırakmadı dallama, içe içe sinirlendim ben de. yemişim bayık sinema muhabbetinizi ben gidiyom lan deyip gittim. kimse bana gülemez eeellibeşlerim yüzünden, ben buyum çünkü tamam mı! eeellibeşim ben. bak yine sinirlendim, elim ayağım titredi yeminederim.eeeeelliiibeeeeş!!!

şafak sezer'e halk tokadı

saniyede yirmidört kare
daha seri ve daha çok atılmasını dilediğim tokat.

yakın bi' arkadaşım bu şahsın oynadığı reklam filmini çeken yapım şirketinde çalışıyordu. iş yaşamında nasıl bi' insan olduğunu yakınen dinledim ve hayretlere düştüm. bundan sonra yazacağım her şey gg olacağı için ben kısaca allah belasını versin diyorum, gerisini siz anlayabilirsiniz.
21 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol