confessions

saniyede yirmidört kare

5. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1454
  2. takipçi 0
  3. puan 32669

yavaş yavaş delirdim kimse fark etmedi

saniyede yirmidört kare
2006 yılında, boğaz köprüsünden atlayarak intihar eden 24 yaşındaki genç bir kadının son notu.

nasıl yazdı, bir anda mı çıktı ellerinden, düşündü mü bu not için, ne yaptı ne yaşadı bilmiyorum, nasıl bir ruh haliyle yazıldığını bilmiyorum; ama fena içime dokundu, tokat gibi. aniden delirmez tabi insan, yavaş yavaşı da daha acı verici ve sancılı olur gibi; hele bir de kimsenin fark etmemesi. hem delilik, (gerçek manada delilik) ve yalnızlık. umarım deliliğinin olmadığı bir yerdedir. yalnızlık her yerde.

türkiye

saniyede yirmidört kare
uyku kaçıran ülke.

dün, ülkenin başbakanından dahi haberi olmayan genç bir kadının yerilmesine şahit oldum. ilk başta 'yuh ama o kadar da değil' deyip ben de yerecekken 'dur bir dakika lan! kadın en iyisini yapıyor, tertemiz kafa' dedim. öyle sıfırlamak istiyorum ki bilhassa son günlerde ve öncesinde gördüğü her şeyi kazıyan hafızamı. yaşadığın ülkeyi seversin, daha iyi bir ülke olması için de elinden geleni yaparsın; yani en azından bireysel olarak ben öyle yapmaya çalışıyorum, sırf senin 'üstün ırk'ından değil diye, narsisizm hastalığı ile bütünleşik kibir ve milliyetçilikle adeta delirmiş bir ülkeyi izlerken geldiğim nokta: (vurgula: çıkarın beni buradan nefes alamıyorum. )

bir insan öldüğünde, önce ırkına bakıp üzülmek-üzülmemek gibi bir duraksama yaşıyorsan, sen iyi bir insan değilsin. türkiye de içinde bolca kötü insanın yaşadığı bir ülke. dibine kadar kötülük hem de. aklınla ölçmeye kalksan bu kötülüğü, aklını kaybedersin. uykuların kaçar. devlet, devletliğini yapamayıp ilk ciddi kargaşada 3 günde +25 insan ölebiliyorsa[ybkz]swh[/ybkz], bu kargaşayı yaratacak sebeplere hem iç hem de dış politikada koşa koşa gidiyorsa, bir grup başka bir grubu 'öldürmek' amaçlı yola çıkıyorsa, terör örgütleri 'metropollerde uyuyamayacaksınız' deyip bizi -en azından beni- cidden uyutmuyorsa, neye dermansın sen?

fay hatları içinde çok enerji biriktirdiğinde kendisini boşaltmak için depremleri meydana getirir. bu sevimsiz ama mecburi doğa olayı, tıpkı toplumsal krizlere benzer. yıllarca soytarı medya yüzünden birbirine nefret ve kin dolmuş insanlar, bulduğu ilk küçük yarıkta birbirlerine keleşlerle, baltalarla, satırlarla koşmaya başlar ve o yarık başka yarıklarla birleşir ve şu an yaşadıklarımız yaşanır. akılda kalan tek şey yanan iett otobüsleri olur. insanlığı kamu malı kurtaracak çünkü.

bir ülkeyi seveceksen eğer, kendin/sevdiklerin orada yaşıyor olduğun ve sana yaşattığı güzel günler için seversin. bu ülke bana hiç güzel günler yaşatmadı. özellikle aklım erip birilerinin beni nasıl yönettiğini sorguladığım andan itibaren gün be gün daha mutsuz insan yaptı. ne zaman apolitikliğimden sıyrılıp sokağa çıktım, bağırdım, yumruğumu havaya kaldırdım, benimle aynı idealde yumruğu havada kardeşlerimi öldürdü. sonra benimle aynı idealde olmayanları da öldürdü, hep öldürdü. o kadar öldürdü ve o kadar içini boşalttı ki 'ölme'nin, eylemlerde 'x ölümsüzdür' diye bağıranlara kızdım. nasıl ölümsüz, e öldü işte? yahu dememişler mi 'ölümden öte köy yok' diye, insanlar ölebiliyorken tepeden tırnağa kana bulanmış orta doğunuzun tillahı olsanız ne çıkar, kaç yazar?

galiba 10'lu yaşlarımdaydım. ilk defa şehir dışına çıkmıştım ve ilk defa o kocaman ovaları, dağları, yolları gördüğümde dünyanın gerçekten çok büyük olduğunu anlayıp şaşırmıştım. 20'li yaşımın ortalarında da ne zaman şehirlerarası yolculuk yapsam geçtiğim yerleri 10 yaşındaki çocuk merakıyla izleyip yine dünyanın ne kadar büyük olduğunu düşünürüm; ama bu defa tek şaşkınlığım dünyanın büyük olduğuna değil bu dünyaya nasıl sığamadığımıza olur.

umarım allah gerçekten vardır. ona sormak istediğim ilk şey bu olacak çünkü. eğer allah yoksa gerçekten sıçtık.

dipçik: milliyetçiliğin her şeklinden ölesiye nefret ediyorum. insanları milliyetçi olmadığı/olmak istemediği noktada 'vatan haini' yaftalaması yapanlardan iki kat nefret ediyorum. dünya vatandaşıyım ben, sen istediğin yerin ve şeyin vatandaşı olmakta sonsuz hürsün.
devamını oku

7 ekim 2014

saniyede yirmidört kare
hdp'nin kobane için sokağa, eyleme çıkmaya çağrısıyla dün başlamış, bugün de şiddetlenerek devam eden olaylardır. şu ana dek 6 kişinin öldüğü söyleniyor. bu akşam saat 22:00 sıralarında doğu'da birçok ilde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

bana kimse devletin bu olayları öngöremediğini söyleyemez, dış politikada şark kurnazlığı peşindeyken bunları hesap edemediysen her zaman olduğu gibi ölen her insanın sorumluluğu devletin vebalidir. dilerim daha fazla (vurgula: insan) bu saçma sapan politikalar yüzünden ölmeye devam etmez. dibine kadar kürt ırkçılığı ve türk ırkçlığı yapanlar da bir durup kendilerine gelir.

ortaöğretimde başörtüsü serbestisi

saniyede yirmidört kare
hemen peşine okulda dövmeyi,saç boyasını ve piercingi yasaklayan sistemin ürünü serbestlik. özgürlükse, sadece kafaya türbana özgürlük çünkü.
islam süper bi'şey çünkü lan! pirsink ne bre zındıklar!

bi' önceki entryde anlatmaya çalıştığım şeyin fotoğrafının gelmesi gecikmedi:https://twitter.com/ZerrinSm/status/517349987983060992

ırak ve şam islam devleti

saniyede yirmidört kare
süleyman şah türbesini kuşattıkları söylenen terör örgütü.http://www.radikal.com.tr/turkiye/isid_suleyman_sah_turbesini_cok_sayida_militanla_kusatti-1215570

şimdi böyle olunca, bi'kaç ay öncesinde mitin türbeyi vurma ve 'savaş çıkarma' tapelerini düşünün. bir şeyler yerine oturuyor değil mi?
daha yakına gelip, 101 gün sonra 49 vatandaşımız nasıl ve hangi sebeple salınıyor?
pazarlık masası nerede kurulmuş?

(bkz: atma recep din kardeşiyiz)

affet

saniyede yirmidört kare
müslüm gürses'in aşk tesadüfleri sever albümünden nadide parça. dinle dinle bitmiyor, dinle dinle yetmiyor.
sözlerini de vereyim tam olsun;

Eğer seni kırdıysam
Darıl bana
Ama bir gün beni ararsan
Bak ruhuna

Birden gecem tutarsa
Güneşi çevir bana
Sevgilim bağışla
Biraz zor olsa da

Affet beni akşamüstü
Gölgem uzarken
Öğleden sonra affet
Ne zaman istersen

Affet beni gece vakti
Ay doğmuş süzülürken
Sabaha kalmadan affet
Tam ayrılık derken

Çünkü sen çölüme yağmur oldun
Sen geceme gündüz oldun
Sen canıma yoldaş oldun
Sen kışıma yorgan oldun
devamını oku

gotham

saniyede yirmidört kare
batman evrenini özleyenlere ilaç gibi gelen, henüz 2 bölümü yayınlanmış tazecik dizi.

batman'in varoluşundan önce gotham'in nasıl karanlık güçler-çeteler-mafyalar tarafından ele geçirilmeye başladığını anlatıyor. atmosfer bir hayli harika. bir iki tık seviye yukarıda olsa, misler gibi film olurmuş. dizi, dedektif james gordon'un hikayesi temel alacak-mış. defalarca yeniden çekilen ve her defasında temel karakterlere değişik açıdan bakan en özgün yapım olacak iddiası taşıyor bence. oyuncu seçimlerini fevkalede başarılı buldum. özellikle catwoman'ı canlandıran 1999 doğumlu camren bicondova ve the pinguin karakterini oynayan robin lord taylor henüz ilk iki bölümde gönlümü çaldı. gordon'u canlandıran ben mckenzie konusunda hâlâ kararsızım, bir şeyler söylemek için erken gibi. [ybkz]swh[/ybkz] alfred karakteri de ayrıca cuk oturmuş. hepsinin hikayenin başladığı andan izlemek ve belki hiç anlatılmaya geçmişleri, çok heyecanlı ve keyifli olacak.

nasıl özlediysem demek ki, şimdi geri dönüp yeniden eski serileri izleyesim geldi.

not: bereketli dizi yılı olan 2014'ün en sağlamlarından birisi olcak bence, bunu da tarihe not düşeyim.

kış mevsiminin aniden gelmesi

saniyede yirmidört kare
kışın sonbaharı atlayıp ansızın gelmesi hadisesi. bünye kabul edemiyor tabi, önce 'akşam çıkarken hırka al' zamanları gelecekti. hırkaya gerek kalmadan, montu mu çıkarsam kışlıklardan diye düşündürür oldu havalar. anneeeaaaa yorgan çıkaralım'lara döndü, kareli battaniye günlerimiz. iki mevsim oldu artık yaz ve kış. kış seven insanız neticesinde ama, sonbahar çocuğuyuz aynı zamanda. bana sonbaharlarımı geri ver ulan küresel ısınma!
/

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol