confessions

saniyede yirmidört kare

5. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1454
  2. takipçi 0
  3. puan 32645

kıskançlık

saniyede yirmidört kare
ilişki sürecinde yaşanan türünün resmen bir lanet olduğu duygu.

temeli özgüvensizlik. ben bunda bir tür rüştü ispatlama niyeti de seziyorum. sevgilinin üzerinde belli bir 'himaye' kurma sebebiyle dolaylı olarak yüce ve özgüvenli oluyorsun. nasıl olmayasın? benliğini tamamen sömürüp, kendi düşüncelerine göre şekillendirebildiğin bir insan var karşında. 'seven insan kıskanır' klişesi hiçbir zaman doğru değil kanımca, aksine 'seven insan güvenir'. özgüveni olan insan da ilişkisini bu türlü kıskançlıkla darlamaz. bu, onu asla sevmediği anlamına da gelmez.

kış mevsimini yaz mevsiminden daha çok seven insan

saniyede yirmidört kare
terlemeye çare bulunmazken, üşümeye çare bulunabildiği için kışı seven insandır. üstelik üşümeye çare olan her şeye patiğe, hırkaya, bereye, eldivene, atkıya, monta, bota delicesine bir sevgiye sahiptir. ne zaman o kutsal vakit gelip kışlıklar çıkarken özenle koleksiyon yaptığı berelerini tek tek öper, hırkalarıyla konuşup dertleşir, botlarından makas alır.

sevgiliye yemek yapmak

saniyede yirmidört kare
en basit bir makarnayı yaparken bile aşırı özenmeye neden olan durum. hele ki özel bir geceyse, evde güzel bir müzik eşliğinde keyiflene keyiflene taaa öğlende başlanır o yemek yapma işi, her şey bittiğinde yorgunluktan ölüyor olsan bile yaptığın yemekleri afiyetle yiyen sevgiliyi görünce o yorgunluk unutulur.

en güzeli, aynı anda birbirinize yemek yapmaktır. ikiniz de uzman olduğu alanda hünerlerini sergilerken, bir yandan muhabbet edip, iki öpüşüp koklaşıp, cilveleşip dünyanın en güzel yemeği çıkar ortaya.

otobüste türbanlılara mutlaka yer verilmesi

saniyede yirmidört kare
ayrımcılığın ağa babasıdır. uzun zamandır gözlemliyorum, anlamaya da çalışıyorum. acaba türban daha yaşlı gösterdiğinden mi dedim defalarca; ama geçtiğimiz günlerde yaşadığımla kesinlikle alakalı olmadığına inandım.

otobüs hafif kalabalıktı. ayakta duran birkaç kişiden birisiydim. sonraki durakta, türbansız, saçları koyu sarı ve makyajlı 50'li yaşlarda bir kadın bindi otobüse. gelip yanımdaki demiri tuttu, otobüs hızlı hareket ettikçe de düşebilecek kadar dengesini kaybediyordu. etrafıma baktım, oturanlardan kimse oralı bile değildi. iki durak sonra, taş patlasın 30'lu yaşlarda türbanlı genç bir kadın bindi otobüse. tekli koltukta oturan bir adam, ''gel bacım otur'' diyerek türbanlı olan kadına yer verdi. kendi içimde bu konuyu sürekli tartıştım, ''adam ister yer verir isterse de vermez'' dedim, sonra otobüste yer verme gerekliliğini falan bile tartıştım ama yok, vardığım nokta yıllarca ayrımcılığa maruz kaldığını iddia eden bir tarafın aslında apaçık bir biçimde 'gizli ayrımcılık' yapmasıydı.

not: 'taraf' kelimesini kullanmak istemezdim. ancak bahsettiğim durumda alenen türbanlı ve türbansız iki 'tarafı' anlattığım için, 'taraf' dedim.

kendine artı verme isteği

saniyede yirmidört kare
bir başlık açacekken, o başlığın açılmış olduğunu görüp sevinirken ve entry sonuna artı vermek için giderken aslında başlığı açanın kendin olduğunu farkedince meydana gelen durum. aslında farketmeden önce. mesela az önce bir fotoğrafın rüyası çalarken, başlığına gittim, aaa dedim bu şarkıyı sevip başlığını açan varmış meğerse benmişim. niye sevindiysem buna bu kadar. neyse çok tatlısın sözlük.

arabesk

saniyede yirmidört kare
90'lı yıllarda çehresi neredeyse tamamen değişecek türk sinemasının bence kırılma noktası olan absürt komedi filmi. aynı zamanda ertem eğilmez'in son eseri.
salt absürt komedi olmasının yanı sıra, o güne değin süregelmiş olan arabeskle yoğrulmuş filmlere eleştirisini müthiş biçimde gerçekleştirmiş, arabeskin o demodeliğini yine kendi silahıyla vurmuştur.

uzun bir zaman sonra yeniden izledim. şener şen'e olan hayranlığım katlanmakla beraber, senarist gani müjde'ye de gıpta ettim. dönemi itibariyle oldukça cesur ve sektöre diş gösteren bir film çünkü. ayrıca uğur yücel'in ve müjde ar'ın performansı da ödüllere boğulacak cinsten. yapımından 25 yıl sonra bile halen bu döneme de bir şeyler söyleyebilen bi' film olduğundan mıdır nedir, inanılmaz güldüm ve keyiflendim.

seninle tartışmayacağım

saniyede yirmidört kare
olası bir tartışmanın hemen başında söylenerek tartışmayı 'kavga'ya dönüştürebilecek cümle. tekmeli tokatlı kavga hem de.

resmen sinirden duvarları ısırasım geliyor bu cümleyi duyduğumda. çirkefliğim yoksa bile o anda, çirkefe bağlamak istiyorum. bana hep ''seninle tartışmayacağım çünkü sen bu konuyu uzatacaksın boş yere'' veya ''bunu tartışmak anlamsız'' veyahutta ''tartışmak bir şeyi değiştirmeyecek nato mermer nato kafa çünkü'' özetle: ''yaa uff bi siktir git başımdan'' demek gibi geliyor. ne demek ulan seninle tartışmayacağım, tartışacaksın benimle, saksı değilim ben. en çok benimle tartışacaksın!

beşiktaşlı rüyalar

saniyede yirmidört kare
tarifsiz bi' mutluluk ve 'hayırdır inşallah' nidasıyla uyandıran rüyalardır.

27 kasım 2014 asteras tripoli beşiktaş maçıymış. [ybkz]swh[/ybkz] ben yine maça gidememişim, abim maçtaymış. abimi arayıp maçı dinliyormuşuz, sevgilimle beraber. işin garip yanı aslında abimin telefonu kapalıymış ama biz bir şekilde maçı dinleyebiliyormuşuz. o anda dördüncü golümüzü attık, spikerin ''asteraslı oyuncular dizlerini döve döve ağlıyorlar'' diye haykırışını çok net hatırlıyorum. sonra ben dört oldu bizim futbolcuları düz hizaya sokayım da azıcık eğlenelim dedim. meğerse maçı o şekilde ben yönetiyormuşum. önümdeki ekranda küçük siyah noktaları dümdüz tıpkı bir halay gibi sıraya dizdim. spiker ''beşiktaş orta sahada halaya başladı, inanılmaz sayın seyirciiileeer!'' dedi. kıkır kıkır gülüyordum, maçın son dakikalarında halay çektik. uyandım o neydi gız dedim.

dizlerini döve döve ağlayan asteraslılara selam ederim, halaya geliyoruz ulan!

kim götümü elledi benim

saniyede yirmidört kare
yırca köyündeki ağaç katliamı protestosu esnasında arbededen sonra yerde kalan bir vatandaşın haykırışı. etrafları polisle ve güvenlikle çevrilmiş, daha saniyeler önce bir adam ''yazıklar olsun yaa'' ile biten bir fırça atmış ve etraf sessizleşmişken ve ciddiyetten ölürken gelen soru yerdeki dayının aniden kalkıp gitmesiyle ceyeran eden video şeysi. (aklı başında cümle kuramıyorum ulan!)

ya ağlanacak halimize gülüyorum saatlerdir, kim götünü elledi abinin?!!!! hangi şerefsiz götünü elledi.
çıksın ortaya!

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/228989/hangi-serefsiz-gotumu-elledi-benim

vodafone park

saniyede yirmidört kare
türkiye'nin önemli reklam ödüllerinin verildiği mediacat felis 2014'te beşiktaş için yaptığı reklam filmi [ybkz]swh[/ybkz], afiş ve sosyal medya kampanyalarından bir dolu ödülle dönen stadımız. ajansı can-ı gönülden tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.
11 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol