saanen

ajdar'a yüz yılın sanatçısı ödülünü vermelerini beklediğim üniversite.

çok sık maçlara gidemiyorum ama dün ve bugün içinde bulunduğum psikolojik durumu düşünürsek katılmadığıma pişman olduğum organizasyondur. bu kadar canımın sıkılabileceğini düşünmemiştim.

yeni açıkta bilet kalmadığını öğrendiğim an dünyanın başıma yıkılmasına neden olan maç. yarın rahatlıkla bilet alırım diye düşünürken uğradığım hüsranı anlatamam. (vurgula: ''kul plan yapar kader gülermiş'') sözünün vücut bulmuş haliyim sözlük.

akşam akşam moralimi bozmuş adamdır.
lig tv muhabirine derdini anlatmaya çalışırken ona sorulan aptal soru karşılığında ayarın kralını verdi. ama ''sormuyorsunuz onla ilgili hiç bir şey.tamam..'' derkenki tavrı çok çaresiz göründü gözüme.
sormuyorlar hiç bir şey. öyle bir saçmalık dönüp duruyor televizyonlarda. saatlerce konuşuyorlar futbol programlarında. saatlerce süren boş, salak salak muhabbetler... ama genelde sormuyorlar böyle şeyleri işte.

söylemekten utanıyorum ama benim için futbolu tanımlayan cümle. beraberlikten alınan bir puanı dikkate almazsak daha fazla gol atan yener, daha az gol atan sahada çok mükemmel bir oyun sergilese bile yenilir. ''hadi yaa çok zekisin'' diyorsunuz büyük ihtimalle. fakat olaya, futbol bilgisi bakımından çok yeterli olamamamdan ve sonuç odaklı maç izlediğimden dolayı başka şekilde bakamıyorum. ha ben de isterdim bir maç üzerine saatlerce konuşabilmeyi ama olmuyor maalesef. yani oktay derelioğlu benim gibiler için futbolu özetlemiş desek yeridir.

''maşallah.. maşallah.. maşallah''

adnan oktar

(bkz: christian bale)
(bkz: james mcavoy)
(bkz: hugh jackman)

tabi ben çok yanlış da gelmiş olabilirim. [ybkz]swh[/ybkz]

beşiktaş taraftarlarının içinde son yıllarda fazlasıyla kendini hissettiren ergen kafasının bir ürünü olan pankarttır.

27 ocak 2013 galatasara-beşiktaş maçında galatasaray taraftarlarının açtığı pankart.
sabah sabah iş arkadaşlarım tarafından gösterildiği an söyleyecek kelime bulamadım ve kekelemeye başladım. böyle şeyleri umursamayan biri değilim ama gerçekten insanlar nasıl bu kadar iğrençleşiyor anlamıyorum.bu kadar mı adi, bu kadar mı ucuz olunur. ''rıza efendi iki ekmek bir süt'' pankartından sonra benim için tribünde görebileceğim en şerefsizce harekettir bu.

(vurgula:http://tinyurl.com/auxvzjv)

harvard profesörlerinden amerikan askerlerine kadar pek çok grubu etkisine almış ve çeşitli versiyonları türemiş olan bu şarkının chatroulette versiyonu hayatımda izlediğim en eğlenceli videolardan biridir.

uğur mumcu; (vurgula: ''... cesurlar bir kere ölür'') demiş olsa da kendisine ölümsüzlüğün bahşedildiği sayılı cesur insanlardan biridir. kalemlerinden kan, pislik, düzenbazlık, yalakalık, yalancılık, hainlik ve daha nice karanlıkların aktığı medya uşakları içimde her gün defalarca ölürken ya da sessiz, çaresiz, çabasız, umutsuz, bomboş nefes aldığım her saniyeyi yaşamak sanıyorken uğur mumcu' nun öldügünü nasıl düşünebilirim ki?!?

yerinde ve zamanında içmiyorsa (vurgula: özenti) hatundur.
sırf rakı içebildiğini ve çok esaslı içici olduğunu göstermek için bir bar ortamında,bangır bangır şarkılar eşliğinde rakı içen kadınlar gördüm. kallavi bir sofrayı, balığı filan geçtim beyaz peynir bile yoktu masada. o gürültüde imkansız olan,rakının olmazsa olmazı güzel bir dost muhabbetini hiç söylemiyorum bile. ee üzülüyor insan. rakıya tabi.

ne kadar teşekkür etsem az olan yazar.''tamam bee!!'' dediğini duyar gibiyim. ama kendime mani olamıyorum çok çok çok teşekkür ederim. hatta çok çok çok teşekkür ederiz.

günümüzde yapılması halinde sizi mutsuz edecek aktivitedir. örneklendirecek olursak:
samwise gamgee, arkadaşı frodo için her türlü fedakarlığı yaparken iş arkadaşınız terfi için arkanızdan iş çevirir. küçük prens, herkesin şapka diyebileceği ama aslında fil yutmuş bir boğa yılanı resmini bir bakışta anlayacak kadar derin ve sıra dışı bakarken dünyaya yakın arkadaşınız desti izdivaç izler. lise öğretmeni mr. keating, öğrencilerine özgür bir bakış açısı kazandırmak uğruna fedakarlıklar yaparken sizin lisede gömleği dışarıda diye öğretmen öğrenciyi döver.
okuyorsanız insanlardan ve hayattan beklentileriniz artar ama dünya maalesef kahramanlarla dolu bir yer değildir.
son olarak sabahattin ali'nin kürk mantolu madonna kitabında raif efendi der ki;(vurgula: zaten muhitimden uzak duruşumun,vahşiliğimin bir sebebi de kitaplarda tanıştığım ve benimsediğim insanları muhitimde bulamayışım değil miydi?)

(bkz: tümer metin )

sağdan soldan okuduğum kadarıyla erman kunter'e sinirlenip antremanı terkettiği için bu cezayı alan oyuncu. kısa bir süre içinde takımın yanına dönse de kadro dışı bırakılma kararı alınmış.
böyle bir olay için bu adamı süresiz kadro dışı bırakıyorlarsa pes artık.

behzat ç. dizisinde erdal beşikçioğlu ile birlikte başrolu paylaşan biradır. mozaik sansürlü hali bile ününe gölge düşüremez.

aklıma takılan şeyleri sormak için gözüme kestirdiğim yazar. ben tüm soruları ona sorarım artık. bu gece bu kararı aldım. bıktırmam inşallah kendisini.

milyonda bir görülen gardner sendromu adlı hastalığın mağduru ve gerçekten yardıma ihtiyacı olan insan.

http://tinyurl.com/aqudbqv

tiraje.
manası gökkuşağı demekmiş ama bana gerçekten çok garip ve kulak tırmalayıcı geliyor.