gri renkli olmayan şehirdir. tam aksine rengarenktir.okul arkadaşlarınızla her dönem sonunda yumurta savaşı yaparken sarıdır. üniversitenin ahırından firar etmiş olan özgür inek willy den kaçarken yeşildir. bir cafede otururken yüzlerce kilometre uzakta olması gereken can dostunuzun doğum günü pastasıyla yanınızda belirdiği saniye mordur. ayazda otobüs beklerken soğuğa dayanamayıp salak gibi defalarca ağladığınız günler laciverttir. mezuniyet kepini havaya fırlattığınız an mavidir. okulca pikniğe giderken radyoda ''fidayda'' türküsünün çalmasıyla herkesin otobüsten aşağı inip yol kenarında ankara havası oynadığı gün turuncudur. bayramlarda tüm ailenin toplandığı kalabalık zamanlar kırmızıdır. uzun lafın kısası gökkuşağı gibi şehirdir. yeri apayrıdır.
herkesin mensubu olmasını istemediğim taraftar topluluğudur. spor kulüplerini bu kadar önemli yapan oyuncular ya da yönetim kurulları değil taraftarlardır. beşiktaş ın da dünyanın en özel takımı olmasının nedeni özel taraftarlarının olmasıdır. gerçek beşiktaş taraftarı duyarlı, sadık, zeki, yaratıcı, objektif ve en önemlisi adam gibi adamdır. yenmiş oldukları rakip takımla aynı uçağı paylaştıkları için futbolcularının sevinç gösterisinde bulunmasını engelleyen süleyman seba ya da sırf güzel futbol izlensin diye rakip takım kaptanını iyi oynamaları için uyaran baba hakkı gibi efsaneleri tarihinde barındıran bu takımın taraftarı, beşiktaşlılığın hakkını vermeli diye düşünüyorum. özellikle son zamanlarda zıvanadan çıkmış tribün görüntülerini görünce ''bir gün herkes beşiktaşlı olmasın bırakın o ayrıcalık bizde kalsın'' sözünün ne kadar yerinde olduğunu daha iyi anlıyorum.
enteresan insanlardır. takımlarını çok sever ve gönülden desteklerler.ama bu takdir edilesi davranışları öyle itici bir şekilde yaparlar ki diğer tüm takım taraftarlarının nefretini kazanmayı başarırlar. kafaları da tuhaf bir şekilde çalışır. hep onlar haklıdır ya da hep onlar mağdurdur. işin aslı hep onlar çirkeftir. bir tanesi bile '' ya bu diğer takımların taraftarları neden bizden bu kadar nefret ediyor'' diye düşünmez. yüzlerine bu gerçeği vurduğunuzda ''kıskanıyorsunuz'' cevabını alırsınız. bu yüzden kendilerini barcelona taraftarı zanneden bu şizofren kardeşlerimize içten içe üzülürsünüz de. onlarla futbol tartışmak da çok akıllıca bir davranış değildir. birden bire saldırganlaşır ve saçmalamaya başlarlar. denyoya bağladıkları bu anlarda çok komik ve tutarsız olurlar. her şeye rağmen iyi ki varlar. onlar sayesinde kaliteli taraftarlar daha çok kıymet kazanırlar.
ikinci bahar adlı dizide türkan şoray tarafından canlandırılan ve çok iyi meze yapan karakterdir. ayrıca adının hanım olması da şu an beni en çok eğlendiren ayrıntıdır.
beşiktaş'ın sanat danışmanı olduğu haberini duyan fanatik galatasaraylı kardeşimin elinde bir oda spreyi ile odama koşmasına sebep olmuş kadındır. kardeşimin bana sarılıp ''bunu beraber aşabiliriz. oda spreyini yeterince uzun ağzına sıkarsan hak ettiğin mutluluğa kavuşacaksın'' demesi durumun vahimliğini anlamamı sağladı. kendisinin sanatla ilgili en ufak bir işini bile hatırlamamakla beraber masamda duran oda spreyine sürekli gözlerimin kaymasına mani olamıyorum. işin şakasını bir kenara bırakırsak eğer bu spor kulübünde ece erken gibi insanların görev almasını istemem. ama bu karardan; beşiktaş yönetiminin kötü transferler, gırtlağa kadar borca batmak gibi sorunları varken işin sanat kısmına haklı olarak çok önem vermedikleri sonucu çıkıyor. şu halimizi göz önüne getirince beterin beteri var sonuçta. o halde oda spreyini daha ciddi konulara saklamaya karar verdim.
fenerbahçe taraftarlarının beceriksizlikleriyle bir taraftarı hastanelik ettiği şovdur. düşen makara nedeniyle taraftarın biri yaralanmış. gülmekten kendimi alamasamda üzücü bir olay. kendisine allah şifa versin. önceki 3d şovunu da aksaklıklar nedeniyle gerçekleştirememişlerdi. bence evren fenerbahçe taraftarlarına bir mesaj vermek istiyor. ben bu mesajın ''siz önce mutlu yazmayı öğrenin'' olduğunu tahmin ediyorum.
çok normal bir olaydır. aksi olursa ortada şok edici bir vaziyet var demektir. genelde bu şaşırılası durum karşısında sakinliğimi korumaya çalışarak ''la bebe ankara'da sana bayılıyo sanki. düzgün konuş adamın asabını bozma'' derim. eğer söz konusu istanbullu hala ankara'yı sevmemeye devam ediyorsa haklı olarak hattori hanzo kılıcımla kendisini ikiye bölerim sözlük.[ybkz]swh[/ybkz]
aydın'ın golu ile 2-0 olan maç. katlanamıyorum artık.
seyircisiz maç cezasını garantilediğimiz maç. aferin.
6 nisan 2012 beşiktaş galatasaray maçındaki görüntüler nedeniyle beni çok üzen taraftardır. hakem şerefsizdi, karşı takım oyuncuları resmen taraftarı tahrik etti hepsine eyvallah. ama şapkayı çıkarıp önümüze koymanın vaktidir artık. bu başarısızlığın sebebi ne hakemdir ne de galatasaray oyuncuları. beşiktaş'ın tek golü yok ortada. onu geçtim kimse bu takımın iyi bir oyun çıkardığını söyleyemez. rakip takımın ilk golü ofsayttı. peki aydın ın attığı golü ne yapacağız?! hakem satılık, oyunlar dönüyor diyoruz tamam ama her şey ortaya çıkmış açık açık şikeler konuşulurken hangi adaletin, hangi temiz ligin peşindeyiz?! aramızda benim takımımda ruh var,benim takımım mücadeleci,benim takımım elinden geleni yaptı diyebilen var mı?!? beşiktaş taraftarı sahaya atladığında, ego yüzünden quaresma 'ya topu atmayıp bir golü yiyen fernandesin üstüne koşsun. ya da bu takıma zerre saygısı olmayan quaresmanın haddini bildirsin. bugün kaybettik.yarın kazanırız ya da yine kaybederiz bilmiyorum. ama önemli olan beşiktaşlı duruşudur. sinirlenilir, üzülünür, ağlanır, kahrolunur ama bugün yaşananlar olmaz. bu takımın taraftarına hiç yakışmaz.
eğer çok bunaltırsa; şahane, boğaza -1, über pahalı yalılara şöyle uzun uzun bakıp ''adaletin var mı dünya!?!'' narası eşliğinde vapurdan atlanılarak gayet atraksiyonlu şekilde anında bitirilebilcek turdur.
futbola dair ilk çocukluk hatıralarımın kahramanıdır. ''doğuştan beşiktaşlıydım' desem yalan olur. aklımın futbola yeni ermeye başladığı küçük yaşlarımda ben ''şifoluydum''. en sevdiğim futbolcuydu. o yaşlarda hangi takımın maçı olduğunun bir önemi yoktu. ben şifo mehmetin oynayıp oynamadığıyla ilgilenirdim. hala ofsaytın ne olduğunu anlamayan bu kafa o küçük yaşlarda mehmet özdilek'in tekniğine hasta olacak değil tabi ama bu adam sevilecek adama benziyordu. büyüyüp futbol nedir anlamaya başlayınca da (ofsaytı işin içine karıştırma sözlük) çok sevmeye devam ettim.çünkü beşiktaş'a yakışır futbolcuydu. çocukluk anılarımın da etkisiyle ben hiçbir beşiktaş futbolcusunu bu adam kadar sevmedim. o yüzden beşiktaş denilince benim aklıma gelen ikinci adam mehmet özdilektir. birinci için;
(bkz: süleyman seba)
(bkz: süleyman seba)
bende (b: 29 nisan 2012 beşiktaş milangaz elan chalon ) maçı kadar heyecan uyandırmayan maçtır. bu durumuma da üzülmüyor değilim.
nicole kidman, charlize theron, gwyneth paltrow, rihanna, gwen stefani gibi nice kendini yetersiz gören hatunun düzenli aralıklarla yaptığı eylem. burdan kendilerine ''kızlar azcık kendinizle barışık olun'' demek istiyorum. kına sever biri olarak da psikolog araştırmaya başladım sözlük.
telegol programında, canlı yayında cacık yapmasıyla daha doğrusu yapamamasıyla beni yine ekrana kilitlemiş adamdır. normal insanlar gibi ''türk futbolundan bir cacık olmaz.'' deseydi şahsen hiç etkilenmezdim. ama erman hoca dün bunu öyle bir anlattıki türk futbolundan bir cacık olmayacağına yürekten inanıyorum artık. ayrıca türk futbolununu ruhunu kaybettiğini yine kendisi ruh çağırarak göstermişti herkese. işin dalgası bir tarafa genelde doğru konuşuyor ama enteresan bir üslubu var. ciddiye almadan seviyorum kendisini.
istanbul'da yaşıyorsanız kesinlikle çay demlemeye bile kullanmamanız gereken sudur. elektrolizle ayrıştırılan musluk suyunun üst yüzeyinde iki parmak kalınlığında çamurumsu tabakayı gördüğüm günden beri elimi yıkarken bile yaradana sığınıyorum sözlük. kolera, tifo v.b hastalıklara yol açmasa bile içinde bulunan kadminyum, kurşun gibi ağır metallerden dolayı vücudumuza uzun vadede çok büyük zararlar verebilir.
çok geç gösterilmiş tepkidir.
istifa ettiği söylentileri etrafta dolaşmaktadır.
niran ünsal' ın erkek kardeşi olan şahane sesli şarkıcı. yalnız kendisini televizyonda izleyemiyorum. o saçları sinir krizlerine sokuyor beni. o kadar gıcık oluyorum ki saçlarına adamı görmeye katlanamıyorum. ama şekilci ve sığ yorumlarımı bir kenara bırakacak olursak eğer kendi tarzında hakikaten döktürüyor.
fareden kaptandır. batırdığı gemiyi terk etmiştir.
eski beşiktaş başkanı olmasını bir kenara bırakıyorum türk futbolunu yönetmek ve geliştirmekle yükümlü olan tff başkanı olarak beşiktaş ın avrupa dan men edilmesi konusunda yorumu ne olacak acaba?! konuşmaya yüzü yoktur büyük ihtimalle ama ben yine de söyleyeceklerini duymayı çok istiyorum. sürekli o kanaldan bu kanala zap yapıp duruyorum. herkes sussun bir tek bu adam konuşsun istiyorum. söyleyecek bir şeyleri olmalı. her şey bu kadar kolay olmamalı. "gerekirse avrupa kupalarına gitmeyiz" sözü içine mi doğmuş yoksa yediği haltların işi bu noktaya getireceğini biliyor muymuş?! bu kadar rezillik yaparken yönetimde bulunan diğerleri ne işe yarıyormuş ve kendisini yıllarca nasıl başkan diye o koltukta oturtmuşlar?! türk futbolu nun başına nasıl çoraplar örmeyi düşünüyor muş?! keşke anlatsa uzun uzun. gerçekten merak ediyorum.
eski beşiktaş başkanı olmasını bir kenara bırakıyorum türk futbolunu yönetmek ve geliştirmekle yükümlü olan tff başkanı olarak beşiktaş ın avrupa dan men edilmesi konusunda yorumu ne olacak acaba?! konuşmaya yüzü yoktur büyük ihtimalle ama ben yine de söyleyeceklerini duymayı çok istiyorum. sürekli o kanaldan bu kanala zap yapıp duruyorum. herkes sussun bir tek bu adam konuşsun istiyorum. söyleyecek bir şeyleri olmalı. her şey bu kadar kolay olmamalı. "gerekirse avrupa kupalarına gitmeyiz" sözü içine mi doğmuş yoksa yediği haltların işi bu noktaya getireceğini biliyor muymuş?! bu kadar rezillik yaparken yönetimde bulunan diğerleri ne işe yarıyormuş ve kendisini yıllarca nasıl başkan diye o koltukta oturtmuşlar?! türk futbolu nun başına nasıl çoraplar örmeyi düşünüyor muş?! keşke anlatsa uzun uzun. gerçekten merak ediyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?