96-97 sezonu
dersane yılları
öncesinden galatasaraylı olan dostlardan bizle gelirsen altay galatasaray maçına, beşiktaş karşılaşmasında yalnız olmasın biçiminde alınmış bir taahhüt
4-0 kazandığımız, 13 nisan 1997 altay-beşiktaş karşılaşması, izmir atatürk stadında izlediğim ilk ve tek beşiktaş maçı.
önünden, yakınından ayık geçtiğim zamanlar litrelerce içmişim gibin şaşırtan, garipseten, sarhoşlatan, maç olmasa bile mevzuunun birkaç kadeh içip dönüp dolaşıp beşiktaşımıza, insanın ise balık olup rakı kadehine atlayasının geldiği mekanların bulunduğu şirin yer.
pişmiş kellede karikatür ile yola çıkmış, sonraları lombakta çizgi öykü eserler bırakmış, penguende bilinirliği tavan yapmış (sandık içi), uykusuzda halen güzel işler sürdüren, geçtiğimiz 3-4 ay evvel kısa bir süre ortadan kaybolur gibi yapıp (yamulmuyorsam uykusuzluk gibi sıkıntılar çektiğini söylemişti) yer altı öyküleri ile geri dönen, amatör adındaki köşesinde, bir çizerin gözünden yaşanılabilecek olayları çok da sevimli bir şekilde anlatan ve bu haftaki sayıda (uykusuz: 2012/29) kendisini bir amatör çizeri (aslında kaligraf) haşlayan adam olarak çizen, çizgileri mükemmel olan güzel insan.
2007-2008 21 maç 9 gol
2008-2009 43 maç 15 gol
2009-2010 23 maç 6 gol
2010-2011 16 maç 2 gol
2011-2012 4 maç 1 gol istatistiklerine sahip futbolcumuz, idare eder bir joker.
çok para verildi mi takımımıza gelirken, evet. bir basamak dahi çıkamadı mı, evet. sempatisini yitirmeye başladı mı, evet. şu an için verilen ücret yüksek mi, ona da evet. her şeye rağmen gelen haberler doğruysa, takımda kalışı yararlı olacaktır. zira sil baştan bir bonservis ödemeli forvet takviyesi durumunda; borçların yüz felci geçirmemize sebep olacak şekilde suratımıza çarptığı bir evrende; midemdeki ağrılar dayanılmaz hal alıyor.
2008-2009 43 maç 15 gol
2009-2010 23 maç 6 gol
2010-2011 16 maç 2 gol
2011-2012 4 maç 1 gol istatistiklerine sahip futbolcumuz, idare eder bir joker.
çok para verildi mi takımımıza gelirken, evet. bir basamak dahi çıkamadı mı, evet. sempatisini yitirmeye başladı mı, evet. şu an için verilen ücret yüksek mi, ona da evet. her şeye rağmen gelen haberler doğruysa, takımda kalışı yararlı olacaktır. zira sil baştan bir bonservis ödemeli forvet takviyesi durumunda; borçların yüz felci geçirmemize sebep olacak şekilde suratımıza çarptığı bir evrende; midemdeki ağrılar dayanılmaz hal alıyor.
bileklerine hayran olduğum, fm 2008de oldukça iyi özelliklere sahip, beşiktaşımızı çok sevdiğini düşündüğüm, fikret orman yönetiminin şu ana kadar yaptığı en iyi işlerden biri olan (bir diğeri bu sezon mabette kalacak olmamız) sivokla sözleşme yenilenmesi eyleminin öznesi, vatandaşı olduğu ülkeye de acayip bir sempati duyduğum, 2008-2009 sezonundan beri bizlerle olan, aslında orta saha da oynayabilen stoper futbolcumuz.
100. yıldan beri hasretler içerisinde beklenen, şahsımca şöyledir böyledir deyu, yorum yapmanın hiç de gerekli olmadığı, gördüğümde (o an, şu an oluyor) beni, 16 mart 2003 beşiktaş ankaragücü maçına, ahmet dursunun golü sonrası tüm takımın kırmızı formalarla lucescuya koştuğu zamanlara ışınlayan forma.
çok özledik be abi!
çok özledik be abi!
fatih akının duvara karşı filminde rakılar kadehlere yağ gibi dolarken fonda çalan, her duyulduğunda bir altınbaş vardı ne oldu ona yahu dedirten, dinleyende çiçek pasajına gitme isteği uyandıran nefis bir eser.
nostalji manyakları ve tarih severler için mükemmel bir arşiv, bugün ne oldu sorusuna cevap bulunabilecek, sayfalarındaki reklamlarıyla yüzlerde hafif bir tebessüme neden olma ihtimali yüksek haber gazetesi. sloganı da gülümseten cinsten geleceği bilen tek gazete
http://www.gecmisgazete.com/
http://www.gecmisgazete.com/
levent yükselin kadın şarkıları" albümünde tarçınlı sesiyle çok da güzel seslendirdiği bir özlem tekin parçası. özlem abla isyana bağlarken levent yüksel melankolinin kralını yaşatır bu şarkıda.
edit: ikisinden de dinlemek ayrı bir güzeldir.
http://fizy.com/#s/1ai6qt
edit: ikisinden de dinlemek ayrı bir güzeldir.
http://fizy.com/#s/1ai6qt
2007de mert ırmağına akan yılanlıderenin yatağı değiştirilerek eski yatağa; ırmağın 30 metre yanına konut yapan toki nin eski genel müdürü, başkanı, şimdinin çevre ve şehircilik bakanı.
maden kazalarının ardından sanki ilk defa bir maden kazası oluyor ve ölmek madencilerin kaderinde var diyebilen ülkemiz başbakanının bir bakanı olarak, 3 temmuz 2012 samsun sel felaketi sonrası yer seçimi ve yapılaşma konusunda, projede bir hatanın olduğunu sanmıyorum diyebilmiştir.
maden kazalarının ardından sanki ilk defa bir maden kazası oluyor ve ölmek madencilerin kaderinde var diyebilen ülkemiz başbakanının bir bakanı olarak, 3 temmuz 2012 samsun sel felaketi sonrası yer seçimi ve yapılaşma konusunda, projede bir hatanın olduğunu sanmıyorum diyebilmiştir.
an itibarıyla kulübümüzdeki görevine son verildiği söylenen tercüman.
akın var
güneşe akın
güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın
şeklinde sözlere sahip parçasını, beşiktaşımıza ithaf ettiğim çok değerli, çok büyük müzisyen, bestekar, üstad.
güneşe akın
güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın
şeklinde sözlere sahip parçasını, beşiktaşımıza ithaf ettiğim çok değerli, çok büyük müzisyen, bestekar, üstad.
lombak, kemik ve penguende bir dönem çiziktirmiş, uykusuzda yaklaşık bir yıldır bahar ve sosyal çevresi adlı köşeye sahip olan, her geçen hafta daha bir hayran olduğum hanım çizer.
karşılıklı anlaşılarak sözleşme feshi de nerden çıkıyor anlayamadığım duruma neden olan futbolcu.
en başından beri yaşananlar inanılmaz komik sevgili sözlük. indirmedi anlaşma yok, indirdi bu iş tamamdır muhabbetleri, insana don mu indiriyorsun güzel kardeşim diye söyletiyor. diyelim, devam etmeme tarafında yönetim ve hoca, peki güzel kardeşim, geçtiğimiz sezon takımımızın en isabetli en verimli transferi diye konuşulan adam bu değil mi? bu herif en olgun döneminde değil mi? satış listesine yerleştirsen hiç mi talibi çıkmaz bu oyuncunun? sabır sabır sabır
en başından beri yaşananlar inanılmaz komik sevgili sözlük. indirmedi anlaşma yok, indirdi bu iş tamamdır muhabbetleri, insana don mu indiriyorsun güzel kardeşim diye söyletiyor. diyelim, devam etmeme tarafında yönetim ve hoca, peki güzel kardeşim, geçtiğimiz sezon takımımızın en isabetli en verimli transferi diye konuşulan adam bu değil mi? bu herif en olgun döneminde değil mi? satış listesine yerleştirsen hiç mi talibi çıkmaz bu oyuncunun? sabır sabır sabır
sesindeki çatallaşmaların dünyadaki başka hiç kimseye onun kadar yakışmadığı, "eksik bir şey" adlı şaheserde "gökyüzü bazen ciğerime doluyor" deyişinde duman olma arzusunun tavan yaptığı, terliklerimle de kalsam koşarak gideceğim üstad.
ücretinin çok şişkin olmadığını düşündüğüm, 16 hafta yedek kulübesi bekçiliği yapsa gık demeden durabilen, 17.hafta ihtiyaç duyulduğunda çıkıp oynayabilen eski beşiktaşlı futbolcu.
2008 yazıydı sanırım ertuğrul sağlam yönetimindeki takımımıza geldiğinde. ondan süpersonik beklentileri yoktu kimsenin, hatta mustafa denizli bile 2008-2009 sezonu devre arasında kendisi için,takımda en memnun olduğunuz futbolcu kimdir sorusuna göndermeyi düşündüğüm bir futbolcuydu, ancak o kadar iyi performans gösterdi ki ben de şaşırdım türünden cümleler kurmuştu.
iyi bir yedek olabilirdi kendilerinden, ne diyelim, teşekkürler akıttığın terler için, yolun açık olsun ekrem
2008 yazıydı sanırım ertuğrul sağlam yönetimindeki takımımıza geldiğinde. ondan süpersonik beklentileri yoktu kimsenin, hatta mustafa denizli bile 2008-2009 sezonu devre arasında kendisi için,takımda en memnun olduğunuz futbolcu kimdir sorusuna göndermeyi düşündüğüm bir futbolcuydu, ancak o kadar iyi performans gösterdi ki ben de şaşırdım türünden cümleler kurmuştu.
iyi bir yedek olabilirdi kendilerinden, ne diyelim, teşekkürler akıttığın terler için, yolun açık olsun ekrem
100.yıl dendiğinde akla gelen kaleci, forvet ve orta saha oynayabilen futbolcu.
sonraları, şampiyonluk habercisi olduğunu fark edeceğimiz, 9 mart 2003 trabzonspor beşiktaş maçı akşamı müsabakayı izleyecek yer olarak, o zamanlar hep yaptığım gibi, çıtır pub seçilmişti. gel gör ki rezervasyon denen illete alışamayan bünye maçı, şimdilerde epey bir popüler olan ziraat bankası yanındaki o zamanlar bir ocakbaşı olan mekanda (ısrarla adını hatırlayamama) sevdiceğiyle izlemek zorunda kalmıştı.
pancunun orta sahadan aldığı top, bitime saniyeler kala, az biraz şansının da yardımıyla gol olduğunda, alkole bulanan beden, sevdiceğime doğru önce orta parmak yapmama, ardından (kafa güzel olsa bile yapılabilenler) kendisini öpücüklere boğmama, sonrasında da pavyondan bozma bir yer olduğu için ne ayaksınız laa siz seslerini duyma olasılığından ötürü tırsmama sebep olmuştu
not: hayattayım sözlük, sevdiceğimi sorarsan eğer çoktan ayrıldık
sonraları, şampiyonluk habercisi olduğunu fark edeceğimiz, 9 mart 2003 trabzonspor beşiktaş maçı akşamı müsabakayı izleyecek yer olarak, o zamanlar hep yaptığım gibi, çıtır pub seçilmişti. gel gör ki rezervasyon denen illete alışamayan bünye maçı, şimdilerde epey bir popüler olan ziraat bankası yanındaki o zamanlar bir ocakbaşı olan mekanda (ısrarla adını hatırlayamama) sevdiceğiyle izlemek zorunda kalmıştı.
pancunun orta sahadan aldığı top, bitime saniyeler kala, az biraz şansının da yardımıyla gol olduğunda, alkole bulanan beden, sevdiceğime doğru önce orta parmak yapmama, ardından (kafa güzel olsa bile yapılabilenler) kendisini öpücüklere boğmama, sonrasında da pavyondan bozma bir yer olduğu için ne ayaksınız laa siz seslerini duyma olasılığından ötürü tırsmama sebep olmuştu
not: hayattayım sözlük, sevdiceğimi sorarsan eğer çoktan ayrıldık
beşiktaş aşıklarına inanılmaz bir sezon yaşatmasının ardından müthiş bir kaygı da hissettiren takımım.
bu kadar kısa sürede kurulmuş bir takımdan (ki özellikle şahsımın günü kurtarma hamleleri olarak gördüğü nba yıldızlarının lokavt sonuna kadar kadroya dahil edilmesi hususu takıma küsmeme bile sebepti) aralarında benim de olduğum bir güruh kesinlikle böyle bir başarı beklemiyordu. ağzımıza üç parmak bal çalındıktan sonra nerdeyse tamamı yeni yapılanmış bir takım, her ne kadar bir önceki basiretsiz yönetim tam da kendilerinden beklenecek şekilde garip sözleşmeler yapmış olsa da, tamamı dağılacak vaziyete gelince insanın kafası karışıyor ve yine mi sil baştan yahu isyanı dudaklardan istemsizce çıkıyor. futbol şubesine odaklanılırken bir miktar da tarih yazmış üç kupalı şampiyon da önemsenseydi ya demeden duramıyor insan.
bu kadar kısa sürede kurulmuş bir takımdan (ki özellikle şahsımın günü kurtarma hamleleri olarak gördüğü nba yıldızlarının lokavt sonuna kadar kadroya dahil edilmesi hususu takıma küsmeme bile sebepti) aralarında benim de olduğum bir güruh kesinlikle böyle bir başarı beklemiyordu. ağzımıza üç parmak bal çalındıktan sonra nerdeyse tamamı yeni yapılanmış bir takım, her ne kadar bir önceki basiretsiz yönetim tam da kendilerinden beklenecek şekilde garip sözleşmeler yapmış olsa da, tamamı dağılacak vaziyete gelince insanın kafası karışıyor ve yine mi sil baştan yahu isyanı dudaklardan istemsizce çıkıyor. futbol şubesine odaklanılırken bir miktar da tarih yazmış üç kupalı şampiyon da önemsenseydi ya demeden duramıyor insan.
1996-1997 sezonunda takımımıza katılan ve 3 yıl beşiktaşımızda top koşturan, diz kapaklarının altına kadar uzanan siyah şort siyah tozluk ile aklımda yer eden, ercan tanerin o yıllarda klişeleşen cümlesini (defansı hallaç pamuğu gibi atıyor amokachi) duymak için sabırsızlandıran, 19 kasım 1996 valencia beşiktaş maçında altı pastan topu dağlara taşlara gönderen, istanbula öğrenci olarak geldiğim ilk yılımda maçkada bulunan fakülteye giderken otobüsün trafikte durması sonucu, bjk plakalı otomobiliyle yanımdan geçerek heyecanlanmama sebep olan, çok sevdiğim ve çok sevilen efsane beşiktaşlı 11 numaralı eski futbolcu.
tüm filmleri koleksiyon yapılası, ayrıca da beşiktaşlı olması sebebiyle gururlanmama sebep olan (ben niye gururlanıyorsam artık), asi ruh belgeselinde aktardığı hikayeyle bir kez daha tebessümlere boğan, kendimce naçizane, üstadlar listeme dahil olan çok beğendiğim yönetmen, mükemmel insan.
kendisiyle ilgili şöyle de bir anım var. 28.uluslararası istanbul film festivali sırasında filmden filme koşuşturulurken soluklanmak maksadıyla o sıralarda bir diziye başlamış arkadaşla beraber cihangirde firuzağa çay bahçesine oturulmuştur. mal gibi etraf seyredilip festival kitapçığı karıştırılırken arkadaşıma biri, ismi ile hitap eder ve bir sohbete başlarlar. masamıza gelip arkadaşın oyunculuğu hakkında güzel şeyler fısıldayan zat-ı muhterem zeki demirkubuzdan başkası değildir. şaşkınlıktan kitapçığı yiyecek konuma gelen bense kendisine bir merhaba bile diyememenin hüznünü hala yaşamaktayım.
kendisiyle ilgili şöyle de bir anım var. 28.uluslararası istanbul film festivali sırasında filmden filme koşuşturulurken soluklanmak maksadıyla o sıralarda bir diziye başlamış arkadaşla beraber cihangirde firuzağa çay bahçesine oturulmuştur. mal gibi etraf seyredilip festival kitapçığı karıştırılırken arkadaşıma biri, ismi ile hitap eder ve bir sohbete başlarlar. masamıza gelip arkadaşın oyunculuğu hakkında güzel şeyler fısıldayan zat-ı muhterem zeki demirkubuzdan başkası değildir. şaşkınlıktan kitapçığı yiyecek konuma gelen bense kendisine bir merhaba bile diyememenin hüznünü hala yaşamaktayım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?