confessions

pomfrit

3. nesil Yazar - uzman yazar - Yazar -

  1. toplam entry 87
  2. takipçi 0
  3. puan 5882

başka dilde aşk

pomfrit
2.5 yıl kadar önce izlediğim, doyamadığım, tekrar tekrar izlenesi, semih kaplanoğlu “yumurta” ile hayran olunan saadet ışıl aksoy ve “neden bu kadar geç tandım be abi” dedirten mert fırat’ın mükemmel oynadığı, ilksen başarır’ın ilk yönetmenlik deneyimiyle takip listesine alındığı enfes bir başyapıt. hayata karşı harika göndermelerle dolu olan bir anlatı.

--spoiler--

zeynep’in (saadet ışıl aksoy) çağrı merkezinde çalışması, onur’un (mert fırat) işitme engelli bir kütüphane görevlisi oluşu, aralarındaki “başka dilde aşk” genel geçer kurallara, düzene, sisteme aykırı olanın kabul görmediği dünyada ne de güzel bir ironidir. filmin sonunda çalan mor ve ötesi “ayıp olmaz mı” da cuk oturmuştur.

--spoiler--

fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimi

pomfrit
her ne olursa olsun desteklenmesi gereken, belki de beşiktaş tarihinin, en azından benim gördüğüm ve bildiğim, en zor zamanlarında göreve gelmiş, şu son birkaç ayda olan gelişmeler sonucu tarafımca güven sorunu yaşamama sebep olan güç birliğidir.

inönü stadının yeniden yapılması ve mabedi terk etme hususunda birkaç kelam etmek isterim. öncelikle söylemem gereken, ne yıkım ne başka bir şey, sadece mabedin güçlendirilmesi, taraftarlara biraz daha konfor sunulması (özellikle tuvalet sayısının yetersiz olması açısından) tarafındayım. itü’nün hazırladığı rapor doğrultusunda stadın statik bakımdan durumu oldukça kötü. kulübe sıcak para akışını sağlayacak olan kombine ve loca satışlarında yönetimin beklentileri yüksek. lakin, takımımızın belki de inönü’ye en fazla ihtiyaç duyacağı bir dönemde mabedi terketmek bana çok da doğru gelmiyor. bosque’li 2004-2005 sezonuna (yapılan tadilat sonucu takım ilk 5 hafta deplasmanda oynamıştı-antep maçı izmit ismet paşada idi) mabette başlanabilseydi belki de bambaşka bir tarihten söz ediyor olunacaktı. bunlar çok geride kaldı eşelemenin pek de bir faydası yok, belki inönü’den uzak kalacak olmanın hüznü ile bahaneler üretmeye çalışıyorum bilemiyorum. ancak yönetimin bir yandan 600 milyonluk borcu eritmeye çalışırken öte yandan stad projesi hususunda “ille de hemen yapacam” diye diretmesi ve özellikle bunun nasıl gerçekleşeceği konusunda sessiz kalışı, endişe verici noktalar. mevcut iktidarın, daha önce kazlıçeşme’de yer göstermesi hafızalardayken, mabedimize karşılık borçların silineceği ihtimali kaygısını ve paranoyasını ciddi ciddi taşımaktayım.

matias emilio delgado

pomfrit
al jazira abu dhabi kulübünde neler yapar, hala orda mıdır çok merak ettiğim, inanılmaz özlediğim, sempatik arjantinli futbolcu, eski kaptanımız.

futbol senin gibilerle daha bi güzeldi be delgado…

aslında kendisini 30 temmuz 2006 galatasaray beşiktaş süper kupa karşılaşmasında izlemiştik ama canlı canlı ilk tanışmamız 11 ağustos 2006 beşiktaş gaziantep maçıyla oldu. Kullandığı frikik direkten döndükten sonra bobo tarafından tamamlanıp gol olmasaydı da hala zihnimi meşgul edecekti o naif, mükemmel bilekler. etrafımdaki herkesle “bu maç delgado’nun maçı olacak! bak görürsün!” diye iddialaştığım, 21 aralık 2008 galatasaray beşiktaş derbisinde yalan yere oyundan atılışından sonra cüneyt çakır’a şaşkın bakışları, 21 ağustos 2010 beşiktaş ibb maçında mabete son kez çıktığını bilmeden, kenara alındığı sırada, hiçbir taraftara yakıştıramadığım, verilen tepki ve bundan mütevellit yüzündeki burukluk, hüzün hatırımdan hiç çıkmayanlardır. 29 ağustos 2007 fc zürich maçında inanılmaz oyunu ve golleri ile şampiyonlar ligine katılış nasıl unutulabilir ki…

2 mart 2003 beşiktaş göztepe maçı

pomfrit
uefa kupası 4.turunda çeyrek finale çıkabilmek için oynanan 27 şubat 2003 beşiktaş slavia prag maçından 3 gün sonra, türkiye kupası çeyrek final karşılaşması olan 5 mart 2003 beşiktaş gençlerbirliği maçından 3 gün önce oynanan futbol karşılaşması.

beşiktaşımızın doğum günü münasebetiyle taraftarımızın oldukça yoğun ilgisi sonucu mabete girebilmek, o yıllarda görülmesi pek de mümkün olmayan upuzun bir kuyruk yaşantısı ile birlikte, hiç de kolay olmamıştı. karşılaşma başlamadan evvel veteranlar sahada boy göstermiş, tüyler bir kere daha diken diken olmuştu. ardından yeni açık tarafındaki kale arkasına yerleştirilen, maç başladıktan sonra tüm yeni açıktakileri çileden çıkaran dev doğum günü pastası…ne kadar şiddetlice haykırıldıysa “pastayı kaldır” deyu başarılı olunamadı. unutulmaz anları ve golleri yakalayabilmek için o gün orada boyun fıtığı olan yüzlerce kişi bulabilirim sözlük.

ilhan mansız

pomfrit
cne5’li yıllarda samsunspor’da oynarken asi ruhunun ön plana çıkması doğrultusunda varlığından haberdar olduğum, 2001-2002 sezonunda bünyemize katılan ve 2004 başına kadar bizlerle olan, attığı veya atamadığı her gol sonrası sol ya da sağ elinin yumruk halini almasına müteakip beni deli heyecanlandıran, mabete üzerinde imansız yazan bir formayla gitmeme sebep olan, hırsın eşanlamlısı, Beşiktaşlı eski futbolcu.

100.yıl kutlamalarının yapıldığı unutulmaz 2 mart 2003 beşiktaş göztepespor maçında attığı jeneriklik gol, 14 nisan 2002 beşiktaş fenerbahçe maçında kırmızı kart gördükten sonra kapalıda benim de dahil olduğum (nasıl gaza gelmişsek) hakeme yönelik seslendirilen “vur vur vur” nidalarına sessiz kalıp, formasını kapalıya atışı sonrası delice alkışlanması, hiç hatırımdan çıkmayanlardır.

televizyon dünyası, diziler, reklam yıldızlığı falan filan deniliyor kendisi için, hiç bilmem. dumanla karşışık çim kokulu inönü, ilhandır benim için…

külüstür

pomfrit
100.yılın ardından fellik fellik maç izlenecek yer aranır, bundan evvel müsabakalar “çıtır pub”da izlenirken işletmenin aldığı ani karar doğrultusunda çeşitli arayışlara girilmiş, çaresizce nice saçma deneyimler de yaşanmıştır. nihayetinde mado dondurmacısının yanında bir kapı görünür, kapının önünde de tahtaya yazılmış bir yazı:”ankaragücü-beşiktaş maçı 19.00 da” fiyat da yazar tabii de ihtiyarlayan zihnim şu an hatırlayamıyor. Kapıdan içeri geçilir merdivenler çıkılır, biralar söylenir ve dostlarla uğrak yer haline gelen bu şirin mekanda zamanla rakılar açılır, haydariler çatallanır, çok sevdiğim insanlarıyla keyifli sohbetlere dalınır, şampiyonluklar yaşanır, en çok da “zago30”un kahrımı çektiği şirin mi şirin mekandır burası.

Beşiktaşa gelip de köyiçi’ne uğramamak abesle iştigaldir. Külüstür’e uğramamak düşünülemez…

beşiktaş

pomfrit
betimleyebilmenin oldukça zor olduğu, ne söylense bir şeylerin eksik kalacağı
bir sözcük…
aslında sadece: “aşk”
ahir ömrümde gördüğüm en güzel semt desem, “çocukluğumun, gordon milne sayesinde uzunca bir süre yenilmek nedir öğrenemediğim, öğrendiğimdeyse gözyaşlarımın ağzıma kaçması ile bir değişik tecrübe yaşadığım, yıllar geçip büyüyünce daha da bi sarıldığım bebeğim, takımım” küser gibi geliyor...
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol