2 sezon önce kendisiyle röportaj yapan italyanlarla arasında aynen şu şekilde bir konuşma geçmiştir:
muhabir: fenerbahçe sana teklifte bulunmuş. kabul etmeyi düşünüyor musun?
krasic: (önce bir güler) yahu fenerbahçe'yi kaç kez daha reddetmem gerekiyor. istemiyorum diyorum anlamıyorlar. hayır bu daha nasıl anlatılır bilmiyorum. anlatmak için ne yapmam gerekiyor onu da bilmiyorum.. ama istemiyorum..
not: bizzat okudum. fellik fellik link arıyorum.
herkesin kendince söylediği söz ve yaptığı yorum üzerine sazanlık yapıp üzerine alınmak veyahut ima yollu abuk sabuk tepkiler vermek olarak da tezahür edebilir. adama derler ki sen ne zaman bi sikim oldun da başkalarının yorumuna kuş kondurur oldun amıh..
(bkz: herkes kendi işine baksın)
(bkz: herkes kendi işine baksın)
bir oyuncu transfer edemedi diye yönetime siktir çeken taraftar kıçtan anlamasından daha büyük bir kıçtan anlama değildir. herkes birinin yanlış anlamasıyla karşılaşınca mal bulmuş mağribi gibi ortalıkta zıp zıp zıplasaydı, oyuncu transfer edemedi diye yönetime siktir çeken taraftar başlığı altında çok daha şenlikli entryler görebilirdik.. ama malum herkes böyle şeylerle uğraşmaz, milletin işi gücü var..
ayrıca sözlük içi demokrasiyi ve çoksesliliğe olan saygıyı bahsi geçen başlıkta fazlasıyla gördük..
ayrıca sözlük içi demokrasiyi ve çoksesliliğe olan saygıyı bahsi geçen başlıkta fazlasıyla gördük..
yanlış anlamakla karıştırılmaması gereken durumdur. zira ikisi bambaşka şeylerdir.
not: itinayla türkçe dersi verilir
not: itinayla türkçe dersi verilir
an itibariyle galatasaray yönetiminin hakkında milan'la anlaştığı futbolcudur. satın alma opsiyonlu kiralık olarak anlaşmışlar. ücreti de primler dahil yıllık 2 milyon euro..
küfretmek için değil küfretmemek için bahane aranabilecek, onda da muhtemelen adam gibi bir şey bulamayıp, bulduklarımızı elimizde bırakacak olan yönetim.
edit: avcarlıçürük'ün uyarısıyla düzeltilmiştir. da o erken uyarıyı hala tam anlayamadım.
edit: avcarlıçürük'ün uyarısıyla düzeltilmiştir. da o erken uyarıyı hala tam anlayamadım.
önemli bir mecazdır. yersiz yaşanması yersiz muhabbetler doğurur.
ipi çekilmiştir. net. sona ermiştir. quaresma'nın hakan gündoğar'a verdiği bu röportaj sonları olmuştur. bunu ilerleyen zamanlarda görücez.
satır başlarını söyleyeyim:
- bana yapılanlar utanç verici
- kimse benimle indirim için konuşmadı, söylenenler yalan
- ben bugüne kadar hep yapıcı olmaya çalıştım ancak kulüp bana aynı şekilde yaklaşmadı
veeeeeeeeeeee efsane geliyoooorr;
- futbolu hayatımda gördüğüm en iyi taraftar olan bu taraftarın tezahüratları altında bırakmayı isterdim. ancak bu yönetim ve teknik heyetle mümkün görünmüyor.
http://www.ntvspor.net/haber/spor-toto-super-lig/68953/bana-yapilanlar-utanc-verici
benim hiç şaşırdığım bir demeç yok içinde. ve ben quaresma'nın söylediklerinin doğruluğuna inanıyorum.
ki yalan bile olsa quaresma'nın camia üzerindeki etkisi ortada..
erdem ulus şu an canlı yayında adnan dinçer hocaya isyan ediyor bağırarak, "hocam adamla bir kere konuşmamışlar bile yaa" diye
ve ben bir kez daha söylüyorum ağzım dolu dolu bu lafı;
ne sadece bu yüzden ne sadece tek bir yüzden, geldiğinden beri yaptığın bütün saçmalıklar için
siktir git fikret orman!
edit: adnan dinçer az önce aynen şunu dedi "eğer gerçekten malzemeleri geç veriliyorsa bu tam anlamıyla br skandaldır. bu derhal araştırılsın. hem de derhal. kimse beşiktaş'ı bu durumlara düşüremez"
bu yorumu eksileyen koltuk ve makam yalakası piç de beni sallamıyorsa koskoca adnan dinçer'i sallasın. o diyor bak, o koskoca adnan dinçer olduğu için, ağırlığı olduğu ancak "beşiktaş'ı kimse bu durumlara düşüremez" diyebiliyor. benim makamım yok bir rütbem yok o yüzden rahat rahat bir daha diyorum siktir git fikret orman!
satır başlarını söyleyeyim:
- bana yapılanlar utanç verici
- kimse benimle indirim için konuşmadı, söylenenler yalan
- ben bugüne kadar hep yapıcı olmaya çalıştım ancak kulüp bana aynı şekilde yaklaşmadı
veeeeeeeeeeee efsane geliyoooorr;
- futbolu hayatımda gördüğüm en iyi taraftar olan bu taraftarın tezahüratları altında bırakmayı isterdim. ancak bu yönetim ve teknik heyetle mümkün görünmüyor.
http://www.ntvspor.net/haber/spor-toto-super-lig/68953/bana-yapilanlar-utanc-verici
benim hiç şaşırdığım bir demeç yok içinde. ve ben quaresma'nın söylediklerinin doğruluğuna inanıyorum.
ki yalan bile olsa quaresma'nın camia üzerindeki etkisi ortada..
erdem ulus şu an canlı yayında adnan dinçer hocaya isyan ediyor bağırarak, "hocam adamla bir kere konuşmamışlar bile yaa" diye
ve ben bir kez daha söylüyorum ağzım dolu dolu bu lafı;
ne sadece bu yüzden ne sadece tek bir yüzden, geldiğinden beri yaptığın bütün saçmalıklar için
siktir git fikret orman!
edit: adnan dinçer az önce aynen şunu dedi "eğer gerçekten malzemeleri geç veriliyorsa bu tam anlamıyla br skandaldır. bu derhal araştırılsın. hem de derhal. kimse beşiktaş'ı bu durumlara düşüremez"
bu yorumu eksileyen koltuk ve makam yalakası piç de beni sallamıyorsa koskoca adnan dinçer'i sallasın. o diyor bak, o koskoca adnan dinçer olduğu için, ağırlığı olduğu ancak "beşiktaş'ı kimse bu durumlara düşüremez" diyebiliyor. benim makamım yok bir rütbem yok o yüzden rahat rahat bir daha diyorum siktir git fikret orman!
hakemi bugün itibariyle atanmış karşılaşma. uefa'nın sitesinde yazdığına göre maçı (b: antonio mateu lahoz) yönetecekmiş..
(bkz: saatte sahtecilik)
17-18 yaşına gelip de şu hayatta gerçekten yapmak istediği bir iş bulamayan, kendini ifade edebileceği bir meslek belirleyemeyen, hayatı boyunca yapacağı iş, yani hayatının en az yarısı olan bir uğraş için idealleri olmayan bünyenin sorunsalıdır.. adam isteyecek bir şey bile bulamamıştır. komiktir. insanı yarabilecek kadar komiktir hatta. ciddiyim. düşünsene lan hayatının geri kalan tamamında net olarak bir işi yapmayı isteyememek.. nası bi kafa lan bu..
ben gebze'de büyümüş bir birey olarak bunlardan tonla gördüm.. millet dereotu gibi yaşayıp büyüdüğü için ve insanları sağlıklı yönlendirecek rehberlik sistemi bulunmadığı için böyle vakalar yaşanabiliyor ne acı ki..
hadi dereotusun anladık.. hayatının geri kalanı için bir amaç edinememişsin anladık.. peki iyi konuyu iyi üniversiteye evirme kafası nedir arkadaş??? şimdi diceksin ki, iyi üni de okuyunca iş imkanı artıyo falan fişmekan.. biz de bilioz öle olduğunu da hayatının geri kalanının anlamını oluşturacak bir konu hakkında bu kadar materyalist bir yaklaşımda bulunabilmek için nasıl taş gibi bir kalp ve odun gibi bir bünye gerekiyor ben tasavvur edemiyorum.. benim gözümde mantık evliliği denen haltla aynı şey.. yani ömrünü geçireceğin insan söz konusu, sevmen gerekir dimi.. ama adam diyo ki, göreneklerime uygun, ev işi yapan namuslu kadın olsun yeter bana..
benim de vardı böyle arkadaşlarım iyi biliyorum. birini anlatayım. kız lisede deli gibi gazeteci olmak istiyordu. sayısalda okuduğu için ve gazeteciliğin puanları yüksek olmadığı için en kötü ihtimalle düşük puanlı bir gazetecilik bölümüne girmeyi kafasına koymuştu. bütün hedefi oydu.
sonra öss'de beklediğinden çok çok daha iyi puan yaptı ve nereyi tercih etti dersiniz? çapa tıp! yuh ebenin amı ali sami dediğinizi duyar gibiyim, zira ben de öyle şok olmuştum..
sonra kızı gördüm 1 ay sonra.. dedim ki sen ne ettin.. bu ne perhiz ne lahana.. insan yıllarca gazetecilik hayal edip nasıl birden bunu yapar kendine falan.. cevabı biraz şaka yollu da olsa kesin ve netti:
"ehehe o kadar puan ziyan olmasın dimi"
geçen yıl bursa'ya gittiğimde gördüm kızı oturduk sohbet ettik bayaa.. şimdi bir hastanede işini yapıyor.. ot gibi.. muhtemelen gazeteci olsa da ot gibi olacaktı.. ot ot yaşayacaktı..
şimdi benim böyle bir insan için söyleyebileceğim tek bir söz var: "oksijen israfı"
net. başka da bi bok değil. hani ölse arkadaşları ailesi falan üzülür de şu dünya bi bok kaybetmez.. o derece yani..
isteyene sert gelsin
isteyene yumuşak
gözümün önünden çekilsin
insanlık piramidinde kalpten bir görev edinemeyen yavşak
ben gebze'de büyümüş bir birey olarak bunlardan tonla gördüm.. millet dereotu gibi yaşayıp büyüdüğü için ve insanları sağlıklı yönlendirecek rehberlik sistemi bulunmadığı için böyle vakalar yaşanabiliyor ne acı ki..
hadi dereotusun anladık.. hayatının geri kalanı için bir amaç edinememişsin anladık.. peki iyi konuyu iyi üniversiteye evirme kafası nedir arkadaş??? şimdi diceksin ki, iyi üni de okuyunca iş imkanı artıyo falan fişmekan.. biz de bilioz öle olduğunu da hayatının geri kalanının anlamını oluşturacak bir konu hakkında bu kadar materyalist bir yaklaşımda bulunabilmek için nasıl taş gibi bir kalp ve odun gibi bir bünye gerekiyor ben tasavvur edemiyorum.. benim gözümde mantık evliliği denen haltla aynı şey.. yani ömrünü geçireceğin insan söz konusu, sevmen gerekir dimi.. ama adam diyo ki, göreneklerime uygun, ev işi yapan namuslu kadın olsun yeter bana..
benim de vardı böyle arkadaşlarım iyi biliyorum. birini anlatayım. kız lisede deli gibi gazeteci olmak istiyordu. sayısalda okuduğu için ve gazeteciliğin puanları yüksek olmadığı için en kötü ihtimalle düşük puanlı bir gazetecilik bölümüne girmeyi kafasına koymuştu. bütün hedefi oydu.
sonra öss'de beklediğinden çok çok daha iyi puan yaptı ve nereyi tercih etti dersiniz? çapa tıp! yuh ebenin amı ali sami dediğinizi duyar gibiyim, zira ben de öyle şok olmuştum..
sonra kızı gördüm 1 ay sonra.. dedim ki sen ne ettin.. bu ne perhiz ne lahana.. insan yıllarca gazetecilik hayal edip nasıl birden bunu yapar kendine falan.. cevabı biraz şaka yollu da olsa kesin ve netti:
"ehehe o kadar puan ziyan olmasın dimi"
geçen yıl bursa'ya gittiğimde gördüm kızı oturduk sohbet ettik bayaa.. şimdi bir hastanede işini yapıyor.. ot gibi.. muhtemelen gazeteci olsa da ot gibi olacaktı.. ot ot yaşayacaktı..
şimdi benim böyle bir insan için söyleyebileceğim tek bir söz var: "oksijen israfı"
net. başka da bi bok değil. hani ölse arkadaşları ailesi falan üzülür de şu dünya bi bok kaybetmez.. o derece yani..
isteyene sert gelsin
isteyene yumuşak
gözümün önünden çekilsin
insanlık piramidinde kalpten bir görev edinemeyen yavşak
yolda yürür gibi yapmaktayken hedefe kitlenilir ve ilerlenir, sonra
ben: pardon saat kaç acaba?
yd: bakiim.. üç
ben: niye üç laan!
gelişine kafa indirilir. olaylar gelişir.. ve muhtemelen saha hayata karşı bir 50 maç kapatılır[ybkz]swh[/ybkz]
ben: pardon saat kaç acaba?
yd: bakiim.. üç
ben: niye üç laan!
gelişine kafa indirilir. olaylar gelişir.. ve muhtemelen saha hayata karşı bir 50 maç kapatılır[ybkz]swh[/ybkz]
bunu bir kez söyleyeceğim ve uzatmayacağım. belki futboldan anlamadığımı düşünür çok insan.. belki de gerçekten anlamıyorumdur.. ama bana bu adamın hakkını yiyormuşuz gibi geliyor fazlasıyla..
nerdeyse her gece bjk tv'de geçen sezonun maçlarını izliyorum.. iyi bu adam arkadaş. canını dişine takmış it gibi uğraşmış ve fena işler yapmamış.. bakıyorum toplu oyunda da topsuz oyunda da beğeniyorum.. deplaseleri olsun deparları driplingleri pasları şutları olsun baya baya iyi oynamış bu adam yahu.. hepsinden öte takımın ve armayı en çok sahiplenen portekizli olduğun çok net belli oluyor..
aldığı para konusunda kim ne derse haklı. fazla mı? diğer takımlarla karşılaştırıldığında bence değil. ama şu anki durumumuz için çok fazla olduğu kesin. aldığı paraya karşı eşdeğer bir verim vermiş mi? heh şimdi onu tartışırım..
isteyen topa tutsun, isteyen futbol fukarası desin ama ben sorunun ne quaresma'da ne simao'da olduğunu düşünmüyorum. futbol takımının verimsizliğinin bence asıl nedeni olan teknik ekip ve yönetimdeki hakimiyet ve otorite eksikliğini bir kenara bırakıp, illa sorunu takımın içinde arayacaksak bence bizim takımın en ama en büyük sorunu ernst-necip ikilisiydi..
gözlerin belerdi dimi? ama evet ben böyle düşünüyorum. hem de buna fazlasıyla inanıyorum.
ofansif anlamda ilerdeki futbolcuları yapayalnız bırakan, 90 dakka yorulmaksızın pres yapıp, yan paslar vererek göz boyayıp mevkisinin tam olarak hakkını hiç bir zaman veremeyen bu ikilidir beşiktaşın başarısızlığının takım içindeki asıl sebebi..
fener ve gayse'nin aynı bölgesinde oynayan futbolcuların geçen sezon süper lig'de attıkları gol sayıları:
baroni ve emre: 11 gol
selçuk ve melo: 25 gol
necip ve ernst: 2 gol
asist sayılarını söylemiyorum bile. çünkü minimum 8-9'a katlamış durumdalar.
şimdi istatistikler göz boyayabilir falan diyenler olacaktır. e bu adamların ofansif olarak ne hayrını hatırlıyorsunuz diye sorarım o zaman bende..
arkasındaki adamlardan bu kadar destek alan, yani alamayan kanatlardaki quaresma ve simao neyi ne kadar yapabilirlerdi ki?
şimdi sizden bir ricam olucak. kapayın gözlerini bir an için ve quaresma ve simao'nun arkasındaki ikilide selçuk-melo ya da baroni-emre'yi hayal edin.. ortaya çıkan tablo guernica'ya bile beş basıyor değil mi..
karakterine, kişiliğine adamlığına hayran olduğum ernst'ten -bu ifadeyi ne yazık ki kullanacağım- kurtulduk. dileğim necip'in de yedek kulübesinde kendisine konforlu bir yer edinmesi.. hatta bence bir sezonluk bir kulübe kiralanması çok yerinde olur. hem kendisi hem beşiktaş için.. öyle olmasa bile bu sezon samet hoca'nın ona pek forma şansı vereceğini sanmıyorum..
haliyle necip-ernst ikilisinden kurtulduk diyebiliriz çok şükür..
ama quaresma ve simao'yu mundar ettiğimizle kaldık. hem biz onları hem onlar bizi kaybetti.. bence bir hiç uğruna..
bu adamlarla insan gibi iletişim kurabilseydik, insan gibi konuşabilseydik feda da derlerdi köpek gibi de oynarlardı. buna kalıbımı basarım..
üzgünüm sözlük.. çok üzgünüm..
sövmeyin lan. futboldan anlamayabileceğimi söylemiştim zaten..
güle güle simao. en azından ben seni özleyeceğim. ve geçen sezon ne kadar uğraştıp pozitif işler yaptığını, yapamasan bile bunun için kıçını yırttığını şu uykusuz geceler geçirdiğim 20-25 günde bir kez daha gördüm.
gollerden sonra kartal sevincine devam atom karınca.. hoşçakal..
nerdeyse her gece bjk tv'de geçen sezonun maçlarını izliyorum.. iyi bu adam arkadaş. canını dişine takmış it gibi uğraşmış ve fena işler yapmamış.. bakıyorum toplu oyunda da topsuz oyunda da beğeniyorum.. deplaseleri olsun deparları driplingleri pasları şutları olsun baya baya iyi oynamış bu adam yahu.. hepsinden öte takımın ve armayı en çok sahiplenen portekizli olduğun çok net belli oluyor..
aldığı para konusunda kim ne derse haklı. fazla mı? diğer takımlarla karşılaştırıldığında bence değil. ama şu anki durumumuz için çok fazla olduğu kesin. aldığı paraya karşı eşdeğer bir verim vermiş mi? heh şimdi onu tartışırım..
isteyen topa tutsun, isteyen futbol fukarası desin ama ben sorunun ne quaresma'da ne simao'da olduğunu düşünmüyorum. futbol takımının verimsizliğinin bence asıl nedeni olan teknik ekip ve yönetimdeki hakimiyet ve otorite eksikliğini bir kenara bırakıp, illa sorunu takımın içinde arayacaksak bence bizim takımın en ama en büyük sorunu ernst-necip ikilisiydi..
gözlerin belerdi dimi? ama evet ben böyle düşünüyorum. hem de buna fazlasıyla inanıyorum.
ofansif anlamda ilerdeki futbolcuları yapayalnız bırakan, 90 dakka yorulmaksızın pres yapıp, yan paslar vererek göz boyayıp mevkisinin tam olarak hakkını hiç bir zaman veremeyen bu ikilidir beşiktaşın başarısızlığının takım içindeki asıl sebebi..
fener ve gayse'nin aynı bölgesinde oynayan futbolcuların geçen sezon süper lig'de attıkları gol sayıları:
baroni ve emre: 11 gol
selçuk ve melo: 25 gol
necip ve ernst: 2 gol
asist sayılarını söylemiyorum bile. çünkü minimum 8-9'a katlamış durumdalar.
şimdi istatistikler göz boyayabilir falan diyenler olacaktır. e bu adamların ofansif olarak ne hayrını hatırlıyorsunuz diye sorarım o zaman bende..
arkasındaki adamlardan bu kadar destek alan, yani alamayan kanatlardaki quaresma ve simao neyi ne kadar yapabilirlerdi ki?
şimdi sizden bir ricam olucak. kapayın gözlerini bir an için ve quaresma ve simao'nun arkasındaki ikilide selçuk-melo ya da baroni-emre'yi hayal edin.. ortaya çıkan tablo guernica'ya bile beş basıyor değil mi..
karakterine, kişiliğine adamlığına hayran olduğum ernst'ten -bu ifadeyi ne yazık ki kullanacağım- kurtulduk. dileğim necip'in de yedek kulübesinde kendisine konforlu bir yer edinmesi.. hatta bence bir sezonluk bir kulübe kiralanması çok yerinde olur. hem kendisi hem beşiktaş için.. öyle olmasa bile bu sezon samet hoca'nın ona pek forma şansı vereceğini sanmıyorum..
haliyle necip-ernst ikilisinden kurtulduk diyebiliriz çok şükür..
ama quaresma ve simao'yu mundar ettiğimizle kaldık. hem biz onları hem onlar bizi kaybetti.. bence bir hiç uğruna..
bu adamlarla insan gibi iletişim kurabilseydik, insan gibi konuşabilseydik feda da derlerdi köpek gibi de oynarlardı. buna kalıbımı basarım..
üzgünüm sözlük.. çok üzgünüm..
sövmeyin lan. futboldan anlamayabileceğimi söylemiştim zaten..
güle güle simao. en azından ben seni özleyeceğim. ve geçen sezon ne kadar uğraştıp pozitif işler yaptığını, yapamasan bile bunun için kıçını yırttığını şu uykusuz geceler geçirdiğim 20-25 günde bir kez daha gördüm.
gollerden sonra kartal sevincine devam atom karınca.. hoşçakal..
hakem atandı atanmadı tartışmaları bir yana, eğer maç gerçekleşirse it gibi köpek gibi fenerbahçe'yi tutacağım karşılaşmadır. neden mi?
çünkü fenerbahçe gruplara kalamadığı takdirde şampiyonlar liginin bütün yayın ve yan gelirlerini gayse alacak ki bu hayvani bir para.. yok aga alamasınlar, o para bölünsün ki o görgüsüzce alınan transferlerin paraları götlerine kaçsın.. şu an en büyük emelleri şikecilerin ya da şl'ye gidecek takım her kimse onun elemelerde elenmesi..
istiyorum ki adam gibi ne para ne pul alsınlar.. yenildikleri maçlarda 7-8 yesinler ama arada bir maç da kazansınlar ki hemen elenmesinler.. ikisi de uefa'ya kalsın.. sora uefa'da da bunları iyi bir tokatlasınlar.. hem sezon boyu yorulsunlar, hem doğru düzgün para alamasınlar hem rezil kepaze olsunlar.. u ye mükemmel senaryo..
bu konuda bir ihtilafı olanlar için (bkz: renklileri avrupa'da desteklemek)
çünkü fenerbahçe gruplara kalamadığı takdirde şampiyonlar liginin bütün yayın ve yan gelirlerini gayse alacak ki bu hayvani bir para.. yok aga alamasınlar, o para bölünsün ki o görgüsüzce alınan transferlerin paraları götlerine kaçsın.. şu an en büyük emelleri şikecilerin ya da şl'ye gidecek takım her kimse onun elemelerde elenmesi..
istiyorum ki adam gibi ne para ne pul alsınlar.. yenildikleri maçlarda 7-8 yesinler ama arada bir maç da kazansınlar ki hemen elenmesinler.. ikisi de uefa'ya kalsın.. sora uefa'da da bunları iyi bir tokatlasınlar.. hem sezon boyu yorulsunlar, hem doğru düzgün para alamasınlar hem rezil kepaze olsunlar.. u ye mükemmel senaryo..
bu konuda bir ihtilafı olanlar için (bkz: renklileri avrupa'da desteklemek)
fenerbahçe'nin ait olduğunu yere gitmesiyle varlığını tüm kuvvetiyle devam ettirecek olan gerçek.
gücünü genellikle yol boyunca asılı olan bir elektrik hattındaki iki kablodan alan elektrikli otobüs. yani bildiğimiz trenin raysız ve otobüs hali. hiç binmedim. ama nedense feci canım çekiyo.. olsa da binsek dedirtiyor niyeyse..
ha bi de tabi normal otobüsten 2345234 kat daha güvenli.. her açıdan..
ha bi de tabi normal otobüsten 2345234 kat daha güvenli.. her açıdan..
ağzının ortasına gerilip gerilip geçirmek istediğim spikerdir.
"fabian ernsttttt uzaklardan şansını denedi.. ve aut"
şansını denemek ne la? yazı tura mı atıyor, toto mu oynuyor adam? nasıl bir tabir bu beyin fukarası şahsiyet? beynin almıyorsa anlatayım da oku:
şimdi beyin fukarası kardeşim öncelikle 8 yaşında kafana düşen kiremitten dolayı üzgünüm. ama olmuş bitmiş yani.. aradan da yıllar geçmiş artık bazı şeyleri aşmak lazım..
şans denemesi, tamamiyle senin kontrolün dışında, kendiliğinden ya da senin haricinde bir kontrol mekanizmasıyla gelişen olaylarda vuku bulur. misal gider milli piyango alırsın, şansını denersin. dimi? hangi bilete tutacağını kimse bilmez, sen de bunun üzerine bir taktik bir teknik geliştiremezsin çünkü bunun taktiği tekniği yoktur 7937247 numaralı bilete ikramiye çıkmasıyla 1111111 numaralı bilete ikramiye çıkması aynı olasılıktadır.. dolayısıyla ipler tamamen "şans" denen kavramın elindedir, senin zerre kadar hükmün yoktur.
ama bir futbolcu şut çektiğinde o şutun gol olma olasılığının dinamikleri içersinde kendi eylemleri ve tercihleri de vardır. örneğin sahanın her bölgesinden çekilen şut her şartta gol olma olasılığı taşır. bu olasılık çeşitli opsiyonlar çerçevesinde düşer ya da artar ama oyuncunun hamlesi bu opsiyonların çoğuna bile yön verebilecek düzeyde bir eylemdir. yani her noktadan çekilecek şutun, her zaman bir gol olma ihtimali vardır ve bu şutun niteliği bu ihtimalin oranını değiştirir.
bir milli piyango biletine ikramiye çıkma olasılığı[ybkz]swh[/ybkz], 1/10000'dir. kıçını da yırtsan değişmez. 2/10000 yapamazsın.
bir şutun gol olma olasılığı ise[ybkz]swh[/ybkz], 1/200 ila 199/200 oranında değişkenlik gösterebilir. zira matematik ve fizikten çüküm kadar anlayan adam dahi bilir ki, çekilen bir şutun gol olmama olasılığı yoktur. yani o oran ne yaparsan, ne kadar kötü vurursan vur 0 olmaz, ne yaparsan yap 200'de olmaz. senin çektiğin şutun niteliği 1 ile 199 arasında bir oranı belirler...
ilkinde her şey şansa bağlıdır, ikincisinde her şey şansa bağlı değildir..
işin içinde şans faktörünün olması, o eylemi şans denemesi yapmaz. hayatta her hamle ve eylemde şans faktörü vardır.. her eylemimize "şans denemesi" mi diyoruz goduum
bu sebeple ilkine şans denemesi, ikincisine ise sadece deneme denebilir..
şimdi siktir git bir daha bu cümleyi kurma.. hele ki beşiktaş takımı ve futbolcuları için hiç kurma. bizim futbolcular şut çekiyor, gol olsun diye şut çekiyor, toto oynamıyor mal değneği
"fabian ernsttttt uzaklardan şansını denedi.. ve aut"
şansını denemek ne la? yazı tura mı atıyor, toto mu oynuyor adam? nasıl bir tabir bu beyin fukarası şahsiyet? beynin almıyorsa anlatayım da oku:
şimdi beyin fukarası kardeşim öncelikle 8 yaşında kafana düşen kiremitten dolayı üzgünüm. ama olmuş bitmiş yani.. aradan da yıllar geçmiş artık bazı şeyleri aşmak lazım..
şans denemesi, tamamiyle senin kontrolün dışında, kendiliğinden ya da senin haricinde bir kontrol mekanizmasıyla gelişen olaylarda vuku bulur. misal gider milli piyango alırsın, şansını denersin. dimi? hangi bilete tutacağını kimse bilmez, sen de bunun üzerine bir taktik bir teknik geliştiremezsin çünkü bunun taktiği tekniği yoktur 7937247 numaralı bilete ikramiye çıkmasıyla 1111111 numaralı bilete ikramiye çıkması aynı olasılıktadır.. dolayısıyla ipler tamamen "şans" denen kavramın elindedir, senin zerre kadar hükmün yoktur.
ama bir futbolcu şut çektiğinde o şutun gol olma olasılığının dinamikleri içersinde kendi eylemleri ve tercihleri de vardır. örneğin sahanın her bölgesinden çekilen şut her şartta gol olma olasılığı taşır. bu olasılık çeşitli opsiyonlar çerçevesinde düşer ya da artar ama oyuncunun hamlesi bu opsiyonların çoğuna bile yön verebilecek düzeyde bir eylemdir. yani her noktadan çekilecek şutun, her zaman bir gol olma ihtimali vardır ve bu şutun niteliği bu ihtimalin oranını değiştirir.
bir milli piyango biletine ikramiye çıkma olasılığı[ybkz]swh[/ybkz], 1/10000'dir. kıçını da yırtsan değişmez. 2/10000 yapamazsın.
bir şutun gol olma olasılığı ise[ybkz]swh[/ybkz], 1/200 ila 199/200 oranında değişkenlik gösterebilir. zira matematik ve fizikten çüküm kadar anlayan adam dahi bilir ki, çekilen bir şutun gol olmama olasılığı yoktur. yani o oran ne yaparsan, ne kadar kötü vurursan vur 0 olmaz, ne yaparsan yap 200'de olmaz. senin çektiğin şutun niteliği 1 ile 199 arasında bir oranı belirler...
ilkinde her şey şansa bağlıdır, ikincisinde her şey şansa bağlı değildir..
işin içinde şans faktörünün olması, o eylemi şans denemesi yapmaz. hayatta her hamle ve eylemde şans faktörü vardır.. her eylemimize "şans denemesi" mi diyoruz goduum
bu sebeple ilkine şans denemesi, ikincisine ise sadece deneme denebilir..
şimdi siktir git bir daha bu cümleyi kurma.. hele ki beşiktaş takımı ve futbolcuları için hiç kurma. bizim futbolcular şut çekiyor, gol olsun diye şut çekiyor, toto oynamıyor mal değneği
hacı hoca bir adam 10 yaşındaki kıza tecavüz etti diye katiyen ve katiyen onu islâm ya da inancı üzerinden e-leş-ti-re-mez-sin. bu bağnazlığın, dar kafalılığın ta kendisidir!
inanç, inançtır. nokta. neye inandığı nasıl inandığı insanın kendisini bağlar.
"leküm diniküm veliye diyn" (Kafirûn suresi 6.ayet) nokta! konu kapanmıştır.
yani senin dinin sana, benim dinim banadır.
o hacı hoca tipin dininde, namaz kılmak, oruç tutmak, sakal bırakmak, yobazlık yapmak ve 10 yaşındaki kıza tecavüz etmek olabilir. adamın dini bu. tam da bu işte. bu adam namaz kılıyor ya da kendini islâm dininin mensubu olarak görüyorsa bu öyle olduğu anlamına gelmez. keza tersi de geçerli aynı şekilde.
din kişinin inanç sisteminin bütünüdür. islâm da olabilir, yoldan çıkmış islâm'da olabilir, çakma islâm'da[ybkz]swh[/ybkz], puta tapmak da, karpuza tapmak da olabilir.
o kişinin eylemlerinin islâma ne kadar uygun olduğunun kararı ne sana ne bana düşer. eğer konuştuğumuz islâm dininin kendisiyse, kişiyle allah arasındadır bunun muhakemesi. tabi burda laik bir düzenden bahsediyoruz.
yok dediğiniz gibi yaparsak şeriatla yönetilen ülkeden ne farkımız kalacak? adam hacı hoca diye ağzına sıçalım, bir de bu yönden yargılayalım ve şeriat mahkemesine çıkartalım, cezasını öyle verelim. iran'da falan böyle yapılıyor. bu mantıkla o yobaz dediklerinizden ne farkımız kalacak?
hukuk nezdinde de o adamın ne halta inandığının zerre önemi yoktur. o adam o kıza tecavüz ettiyse bu suçtan yargılanır ve hüküm giyer. hakimi zerre enterese etmez, yok adam hacıymış, yok yezidiymiş yok mecusiymiş... bu ceza maddesinde insanları kandırmak, temayül altına almak gibi yan maddeler var, o maddelerden de değerlendirilir, o nispette ceza alırlar. ama bir kızı elma vericem diye kandırmakla, benle yatarsan cennete gidersin diye kandırmak arasında hukuki olarak bir fark yoktur.
haa şimdi diyorsan ki bu adamlar islâmı lekeliyor, bu insanları bu yönden de yermek aşağılamak lazım, geniş vizyonla bakarsan arkadaşım, bu eylemin islâma, tecavüzden daha fazla zarar verdiğini farkedersin.
insanlar ister 10 yaşındaki kıza tecavüz etmiş hocanın peşinden gider, ister kafirin ister deccalin, ister blenderin mucidinin..
o insanlar bu eylemi islâm dinine mal ederlerse ve caiz görürlerse, işte senin görevin o zaman başlar. ve dilediğin şekilde bu yapılanların islâm'da yeri olmadığını, günah olduğunu haykırabilirsin, hakkındır ve daha da ötesi boynunun borcudur, vebalindir. zaten bu yapılanın islâm'la alakası olmadığını anlamak için çok da arif olmaya gerek yok. buna inanacak zeka düzeyinde olan şahıs, başka herhangi bir şeyi de islâm çatısı altına sokar, onların peşinden de gider.. bir müslüman olarak hepsiyle aynı düzeyde savaşmalısın.
ama yok tacizci hoca, bu yobazlar böyle gibi yaklaşımlar, ithamlar on yıllar boyunca islâm'a korkunç derecede zarar vermiştir.
şu an sokakta dolaşan sakallı bir insanın "yobaz" yaftası yemek için hiç bir extra şey yapması gerekmemekte. uzun sakalı olsun tamam. o adam yobazın kralıdır. o adam rock müzik mi dinler, opera mı izler, hoşgörülü ve yardımsever midir ya da sadece zevk için mi o sakalı bırakmıştır.. mümkün değil. o adam yobazdır, adam da öldürür, şair de yakar, 5 karıyla da evlenir. sakal bıraktı ya.. şerefsizin, pisliğin önde gidenidir, ağzına sıçılması müstehaktır, uzak durulmalıdır bu iğrenç yaratıklardan. ve ne yaparsa yapsın bu imajdan kurtulamaz. net.
anlıyor musunuz? kurtarın şu adamı işte. bırakın ne halt yiyorsa ne yapıyorsa yapsın. ha senin dövmene lâf eden yobazları zaten itin götüne sokuyoruz, sokarız da sokacağız da.. onun sağaltımı yapıyoruz, hakkını ilân ediyoruz her ortamda bağırarak..
ama bu sakallı adamcağız da aynı durumda ve ona hiç kimse hiç bir şey yardım edemiyor..
o da insan. ve dövmeli, piercingli bizlerin çektiğinden bin kat fazlasını çekiyor. unutma;
"leküm diniküm veliye diyn"
inanç, inançtır. nokta. neye inandığı nasıl inandığı insanın kendisini bağlar.
"leküm diniküm veliye diyn" (Kafirûn suresi 6.ayet) nokta! konu kapanmıştır.
yani senin dinin sana, benim dinim banadır.
o hacı hoca tipin dininde, namaz kılmak, oruç tutmak, sakal bırakmak, yobazlık yapmak ve 10 yaşındaki kıza tecavüz etmek olabilir. adamın dini bu. tam da bu işte. bu adam namaz kılıyor ya da kendini islâm dininin mensubu olarak görüyorsa bu öyle olduğu anlamına gelmez. keza tersi de geçerli aynı şekilde.
din kişinin inanç sisteminin bütünüdür. islâm da olabilir, yoldan çıkmış islâm'da olabilir, çakma islâm'da[ybkz]swh[/ybkz], puta tapmak da, karpuza tapmak da olabilir.
o kişinin eylemlerinin islâma ne kadar uygun olduğunun kararı ne sana ne bana düşer. eğer konuştuğumuz islâm dininin kendisiyse, kişiyle allah arasındadır bunun muhakemesi. tabi burda laik bir düzenden bahsediyoruz.
yok dediğiniz gibi yaparsak şeriatla yönetilen ülkeden ne farkımız kalacak? adam hacı hoca diye ağzına sıçalım, bir de bu yönden yargılayalım ve şeriat mahkemesine çıkartalım, cezasını öyle verelim. iran'da falan böyle yapılıyor. bu mantıkla o yobaz dediklerinizden ne farkımız kalacak?
hukuk nezdinde de o adamın ne halta inandığının zerre önemi yoktur. o adam o kıza tecavüz ettiyse bu suçtan yargılanır ve hüküm giyer. hakimi zerre enterese etmez, yok adam hacıymış, yok yezidiymiş yok mecusiymiş... bu ceza maddesinde insanları kandırmak, temayül altına almak gibi yan maddeler var, o maddelerden de değerlendirilir, o nispette ceza alırlar. ama bir kızı elma vericem diye kandırmakla, benle yatarsan cennete gidersin diye kandırmak arasında hukuki olarak bir fark yoktur.
haa şimdi diyorsan ki bu adamlar islâmı lekeliyor, bu insanları bu yönden de yermek aşağılamak lazım, geniş vizyonla bakarsan arkadaşım, bu eylemin islâma, tecavüzden daha fazla zarar verdiğini farkedersin.
insanlar ister 10 yaşındaki kıza tecavüz etmiş hocanın peşinden gider, ister kafirin ister deccalin, ister blenderin mucidinin..
o insanlar bu eylemi islâm dinine mal ederlerse ve caiz görürlerse, işte senin görevin o zaman başlar. ve dilediğin şekilde bu yapılanların islâm'da yeri olmadığını, günah olduğunu haykırabilirsin, hakkındır ve daha da ötesi boynunun borcudur, vebalindir. zaten bu yapılanın islâm'la alakası olmadığını anlamak için çok da arif olmaya gerek yok. buna inanacak zeka düzeyinde olan şahıs, başka herhangi bir şeyi de islâm çatısı altına sokar, onların peşinden de gider.. bir müslüman olarak hepsiyle aynı düzeyde savaşmalısın.
ama yok tacizci hoca, bu yobazlar böyle gibi yaklaşımlar, ithamlar on yıllar boyunca islâm'a korkunç derecede zarar vermiştir.
şu an sokakta dolaşan sakallı bir insanın "yobaz" yaftası yemek için hiç bir extra şey yapması gerekmemekte. uzun sakalı olsun tamam. o adam yobazın kralıdır. o adam rock müzik mi dinler, opera mı izler, hoşgörülü ve yardımsever midir ya da sadece zevk için mi o sakalı bırakmıştır.. mümkün değil. o adam yobazdır, adam da öldürür, şair de yakar, 5 karıyla da evlenir. sakal bıraktı ya.. şerefsizin, pisliğin önde gidenidir, ağzına sıçılması müstehaktır, uzak durulmalıdır bu iğrenç yaratıklardan. ve ne yaparsa yapsın bu imajdan kurtulamaz. net.
anlıyor musunuz? kurtarın şu adamı işte. bırakın ne halt yiyorsa ne yapıyorsa yapsın. ha senin dövmene lâf eden yobazları zaten itin götüne sokuyoruz, sokarız da sokacağız da.. onun sağaltımı yapıyoruz, hakkını ilân ediyoruz her ortamda bağırarak..
ama bu sakallı adamcağız da aynı durumda ve ona hiç kimse hiç bir şey yardım edemiyor..
o da insan. ve dövmeli, piercingli bizlerin çektiğinden bin kat fazlasını çekiyor. unutma;
"leküm diniküm veliye diyn"
bu haberlerin pek çoğuna inanmam.
ama diyelim ki bu haber doğru. ben şimdi bu haberin doğru olduğunu kabul ediyorum. harfi harfine hem de.. ve sanırım da doğruymuş..
şimdi dünyadaki halkların aşağı yukarı pek çoğu böyledir ama bizim gibi nefret kültürünün cahillikle kol kola yürüdüğü böyle memleketlerde bu tip enformasyonlar zibil gibi havalarda uçuşur.
bi kere öncelikle bu haberi okuyup da "müslüman orospu çocukları", "o zaman tutma kardeşim dayanamıyorsan", "yobaz pezevenkler" gibi salak sulak yorum yapan bütün cahillere kafam girsin.. sadece türkiye'dekilere değil ha, bu tip enformasyonlara bu tepkiyi veren bütün dünya vatandaşlarına.
habere göre adamlar kaldırım taşlarını alıp milletin üzerine yürüyo, ana avrat dümdüz gidiyo.. üstelik erkekler kadınlara yapıyor bunu! ve sen bunları okuyup olayı, oruç tutmak-tutmamak, açlık, oruç tutamama özgürlüğü ve islâm üzerinden falan değerlendiriyorsun, bir de üstüne ben akıllı bilgili insanım diyorsan o kaldırım taşları.. neyse..
ulan normal şartlarda birine saldırmak doğal bir hareket mi? sen nasıl insanların eylemlerini kimlikleri, vasıfları ya da durumlarıyla değerlendirirsin! yani adamın gerçekten haklı bir sebebi olsa küfür de edebilir, kaldırım taşı da fırlatabilir öyle mi? o yüzden de sen adamı bu eyleme götüren durum üzerinden[ybkz]swh[/ybkz] bir değerlendirme yapıyorsun ve senin kriterlerine göre oruç yeterli bir mazeret değil. yemin ederim bravo!
ne orucu ne islâmı ne kurbanı ne nefsi ne yobazı ne namazı arkadaş! bunları ancak ortada bir hoşgörüsüzlük, bir rencide durumu varsa ortaya koyabilirsin, o zaman tartışabilirsin.. yani o zaman bile zor. çünkü insan hakları evrensel bildirgesi insana bütün hakları vermiş. sen, senin gibi düşünmüyor ve inanmıyor diye birini rencide edemezsin. suç.
ama mesela oruç tutan birileri tutmayan birilerine kötü kötü bakmıştır. heh mesela bu durumda gel masaya yatıralım, oruç, ibadet, islâm ve insan hakları meselelerini. o zaman bu açıdan eleştirelim. o zaman olabilir. çünkü ahlâk başlığı altına girer bu tip tutumlar.
ama ortada resmen hem hukuki hem insani suç varken, hem de suçların en hayvanisi varken, gerizekalı gibi konuyu inanç ve yobazlık üzerinden değerlendirenler lütfen biraz kendilerini geliştirsinler. kastettklerim şu an televizyonda ve internette konuyla ilgili yorum yapan insan sürüsü..
kaldı ki bunlar yalan haber de olabilir. insanların bu cahilce temayülünü bilenler, islâm'ı ve islâm dünyasını lekelemek için bu eylemlere girişebilirler. aynı taktiği pek çok konu ve kurum için de gerçekleştirebilirler. akıllı olup nerde ne denmesi gerektiğini bilmek lazım.
alıcaksın yakasında tutup bu serserileri hakimin karşısına koyacaksın ve diyeceksin ki, hakim bey bunlar ellerinde kaldırım taşı, küfürlerle kızlara saldırmışlar.. oruçun hafifletici sebep olup olmadığı hukuka yani hakime kalmış. ama en sağlam haffletici sebep bile olsa yine bunun cezası vardır yani suçtur. ve suçu kasıtlı işleyen bu insanlar da cezalarını en ağır şekilde çekmelidirler.
bizim için ise sadece saldırgan, vahşi hayvanlar olmalılar en fazla.
bak kardeşim kan davasından adam öldürene bile lakap takılmazken, inanç adı altında suç işleyenin kaç tane lakabı var bir say istersen. ve neden? sonra bir düşün istersen..
ama diyelim ki bu haber doğru. ben şimdi bu haberin doğru olduğunu kabul ediyorum. harfi harfine hem de.. ve sanırım da doğruymuş..
şimdi dünyadaki halkların aşağı yukarı pek çoğu böyledir ama bizim gibi nefret kültürünün cahillikle kol kola yürüdüğü böyle memleketlerde bu tip enformasyonlar zibil gibi havalarda uçuşur.
bi kere öncelikle bu haberi okuyup da "müslüman orospu çocukları", "o zaman tutma kardeşim dayanamıyorsan", "yobaz pezevenkler" gibi salak sulak yorum yapan bütün cahillere kafam girsin.. sadece türkiye'dekilere değil ha, bu tip enformasyonlara bu tepkiyi veren bütün dünya vatandaşlarına.
habere göre adamlar kaldırım taşlarını alıp milletin üzerine yürüyo, ana avrat dümdüz gidiyo.. üstelik erkekler kadınlara yapıyor bunu! ve sen bunları okuyup olayı, oruç tutmak-tutmamak, açlık, oruç tutamama özgürlüğü ve islâm üzerinden falan değerlendiriyorsun, bir de üstüne ben akıllı bilgili insanım diyorsan o kaldırım taşları.. neyse..
ulan normal şartlarda birine saldırmak doğal bir hareket mi? sen nasıl insanların eylemlerini kimlikleri, vasıfları ya da durumlarıyla değerlendirirsin! yani adamın gerçekten haklı bir sebebi olsa küfür de edebilir, kaldırım taşı da fırlatabilir öyle mi? o yüzden de sen adamı bu eyleme götüren durum üzerinden[ybkz]swh[/ybkz] bir değerlendirme yapıyorsun ve senin kriterlerine göre oruç yeterli bir mazeret değil. yemin ederim bravo!
ne orucu ne islâmı ne kurbanı ne nefsi ne yobazı ne namazı arkadaş! bunları ancak ortada bir hoşgörüsüzlük, bir rencide durumu varsa ortaya koyabilirsin, o zaman tartışabilirsin.. yani o zaman bile zor. çünkü insan hakları evrensel bildirgesi insana bütün hakları vermiş. sen, senin gibi düşünmüyor ve inanmıyor diye birini rencide edemezsin. suç.
ama mesela oruç tutan birileri tutmayan birilerine kötü kötü bakmıştır. heh mesela bu durumda gel masaya yatıralım, oruç, ibadet, islâm ve insan hakları meselelerini. o zaman bu açıdan eleştirelim. o zaman olabilir. çünkü ahlâk başlığı altına girer bu tip tutumlar.
ama ortada resmen hem hukuki hem insani suç varken, hem de suçların en hayvanisi varken, gerizekalı gibi konuyu inanç ve yobazlık üzerinden değerlendirenler lütfen biraz kendilerini geliştirsinler. kastettklerim şu an televizyonda ve internette konuyla ilgili yorum yapan insan sürüsü..
kaldı ki bunlar yalan haber de olabilir. insanların bu cahilce temayülünü bilenler, islâm'ı ve islâm dünyasını lekelemek için bu eylemlere girişebilirler. aynı taktiği pek çok konu ve kurum için de gerçekleştirebilirler. akıllı olup nerde ne denmesi gerektiğini bilmek lazım.
alıcaksın yakasında tutup bu serserileri hakimin karşısına koyacaksın ve diyeceksin ki, hakim bey bunlar ellerinde kaldırım taşı, küfürlerle kızlara saldırmışlar.. oruçun hafifletici sebep olup olmadığı hukuka yani hakime kalmış. ama en sağlam haffletici sebep bile olsa yine bunun cezası vardır yani suçtur. ve suçu kasıtlı işleyen bu insanlar da cezalarını en ağır şekilde çekmelidirler.
bizim için ise sadece saldırgan, vahşi hayvanlar olmalılar en fazla.
bak kardeşim kan davasından adam öldürene bile lakap takılmazken, inanç adı altında suç işleyenin kaç tane lakabı var bir say istersen. ve neden? sonra bir düşün istersen..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?