ağzından çıkan her lafla şikecilerin kalbinde taşikardi etkisi yaratan yiğidim aslanım keltoşum panpişim. adamın hammaddesi[ybkz]swh[/ybkz]
rutkay aziz'in olduğu iddia edilen görmeden inanmamayı tercih edeceğim talihsiz beyanat.
ne 16 yaşında ne de yapılan transferle coşan biri olmayabilir.
kulübün borcu var yeaaa diye ortada gezinenlerden çok daha fazla kulübün girdi çıktısını biliyor, parasını verip kombinesini de formasını da alıyor, uzun zamandır kongre üyesi olduğu için yeniden üye olamıyor olabilir.
önüne atılan haberlerle fikir sahibi olanlardan çok daha fazlasını biliyor olabilir.
bütün bunlar ortadayken demek ki sadece bu yüzden siktir çekmemiş olabilir.
hepsinden öte "buralar benim nasıl olsa yeeaaww, ben buranın kralıyım" modunda ve rahatlığında takılıp, ima yollu laf sokup haddini bilmeden entry üzerinden karakter tahlili yapan üst düzey beşiktaş taraftarından tiksiniyor olabilir.
ve an itibariyle sözlüğün, bir sözlük mü, yoksa 3-5 arkadaş toplaşıp oluşturulan bir kahvehane sanal cafeterya mı olduğu konusunda ikilem yaşıyor olabilir... zira bu "biz bu mahallenin çocuğuyuz" rahatlığını her erkek bilir..
bu dediklerimin hepsi olabilir. olmayadabilir.
o taraftar ister yönetime siktir çekebilir, ister başka bişey çekebilir
amaaaaaa tanımadığı kimse hakkında sidikten karakter tahlili yapmak gibi ucuz bir ahmaklığa da düşmeyebilir..
kulübün borcu var yeaaa diye ortada gezinenlerden çok daha fazla kulübün girdi çıktısını biliyor, parasını verip kombinesini de formasını da alıyor, uzun zamandır kongre üyesi olduğu için yeniden üye olamıyor olabilir.
önüne atılan haberlerle fikir sahibi olanlardan çok daha fazlasını biliyor olabilir.
bütün bunlar ortadayken demek ki sadece bu yüzden siktir çekmemiş olabilir.
hepsinden öte "buralar benim nasıl olsa yeeaaww, ben buranın kralıyım" modunda ve rahatlığında takılıp, ima yollu laf sokup haddini bilmeden entry üzerinden karakter tahlili yapan üst düzey beşiktaş taraftarından tiksiniyor olabilir.
ve an itibariyle sözlüğün, bir sözlük mü, yoksa 3-5 arkadaş toplaşıp oluşturulan bir kahvehane sanal cafeterya mı olduğu konusunda ikilem yaşıyor olabilir... zira bu "biz bu mahallenin çocuğuyuz" rahatlığını her erkek bilir..
bu dediklerimin hepsi olabilir. olmayadabilir.
o taraftar ister yönetime siktir çekebilir, ister başka bişey çekebilir
amaaaaaa tanımadığı kimse hakkında sidikten karakter tahlili yapmak gibi ucuz bir ahmaklığa da düşmeyebilir..
(i: gel koçum sana bi fakbadi bulalım, aşk denen şeyin varlığına bile lanet edersin )
iyi niyetliler ve uğraşıyorlar. ama son derece beceriksizler. iyi niyetli olmaları, beceriksiz ve işbilmez oldukları gerçeğini değiştirmez.
tamam hayvan gibi borcun altına girdiler. ama bu her el attıkları işi bok etmelerine mazeret olarak asla kabul edilemez.
ohh babam nasılsa sağlam mazeretin var. ki allah'ı var, hakikaten sağlam mazeret. ama herşeyin üstünü örtmez. yaptıkları mesnetsizliklerin, beceriksizliklerin, ahmaklıkların limiti benim için çoktan aşılmıştır, dolmuştur.
ben de tahmin ediyorum neler çektiklerini. o yüzden herşeyi, her olayı, töleransla değerlendirip sabırlı olmaya çalışıyorum.
ama dünyanın en büyük beyinsizliğini yapıp parasızlık yüzünden ağlayarak bi de bu şekilde sponsor arıyorsan senin iş adamlığından şüphe ederim. ulan sponsor neden gelir? kendi karizması, markası değer kazansın diye! sen ağlıyorsun, ajitasyonun, sefil yakarışın bini bir para, sonra sponsor gelip sana bakıcılık mı edecek? adamları resmen o konumda göstermiş olmuyormusun? sponsor hayatta en çok cool durman gereken şubedir. sen cool duracaksın ki seni isticekler, karizman olacak ki adlarının yanında geçmesini istesinler. sen ağlarsan zırlarsan, adamların ağzının içine bakarsan, sana ekmek parası veren hayır kuruluşu moduna sokarsan, tabi kimse gelmez.
hele bi de transfer sorumlun ingiltere'de olduğu halde, kim bilir hangi sebepten sırf kıçını kaldırıp zamanında hareket edemediği için taraftarın bu kadar istediği adamı kaçırıyorsan artık bitmişsin.
hele benim için komple bitmişsin.
tamam delikanlısınız. tamam fedakarsınız. tamam beşiktaş sevdalısısınız.
ama lütfen mümkünse artık bi siktirin gidin. ikrah ettirdiniz be yeter.
apartman yöneticiliği yapacak kifayetiniz, stratejik zekanız yok. her bokun üstü de borç mazeretiyle de kapanmaz. biz de kör değiliz bunu da bilin.
şimdi millet diyecek ki, onlar olmasaydı da kayyuma mı gitseydik. gitseydik amk. kayyuma gitseydik. en azından basket şubesi sponsoru garantiydi. oturur adam gibi basketbol takımımı izlerdim euroleague'de. allah bilir futbol şubesinin durumu bile daha iyi olurdu ha, onu da görmeden bilemeyiz.
tamam hayvan gibi borcun altına girdiler. ama bu her el attıkları işi bok etmelerine mazeret olarak asla kabul edilemez.
ohh babam nasılsa sağlam mazeretin var. ki allah'ı var, hakikaten sağlam mazeret. ama herşeyin üstünü örtmez. yaptıkları mesnetsizliklerin, beceriksizliklerin, ahmaklıkların limiti benim için çoktan aşılmıştır, dolmuştur.
ben de tahmin ediyorum neler çektiklerini. o yüzden herşeyi, her olayı, töleransla değerlendirip sabırlı olmaya çalışıyorum.
ama dünyanın en büyük beyinsizliğini yapıp parasızlık yüzünden ağlayarak bi de bu şekilde sponsor arıyorsan senin iş adamlığından şüphe ederim. ulan sponsor neden gelir? kendi karizması, markası değer kazansın diye! sen ağlıyorsun, ajitasyonun, sefil yakarışın bini bir para, sonra sponsor gelip sana bakıcılık mı edecek? adamları resmen o konumda göstermiş olmuyormusun? sponsor hayatta en çok cool durman gereken şubedir. sen cool duracaksın ki seni isticekler, karizman olacak ki adlarının yanında geçmesini istesinler. sen ağlarsan zırlarsan, adamların ağzının içine bakarsan, sana ekmek parası veren hayır kuruluşu moduna sokarsan, tabi kimse gelmez.
hele bi de transfer sorumlun ingiltere'de olduğu halde, kim bilir hangi sebepten sırf kıçını kaldırıp zamanında hareket edemediği için taraftarın bu kadar istediği adamı kaçırıyorsan artık bitmişsin.
hele benim için komple bitmişsin.
tamam delikanlısınız. tamam fedakarsınız. tamam beşiktaş sevdalısısınız.
ama lütfen mümkünse artık bi siktirin gidin. ikrah ettirdiniz be yeter.
apartman yöneticiliği yapacak kifayetiniz, stratejik zekanız yok. her bokun üstü de borç mazeretiyle de kapanmaz. biz de kör değiliz bunu da bilin.
şimdi millet diyecek ki, onlar olmasaydı da kayyuma mı gitseydik. gitseydik amk. kayyuma gitseydik. en azından basket şubesi sponsoru garantiydi. oturur adam gibi basketbol takımımı izlerdim euroleague'de. allah bilir futbol şubesinin durumu bile daha iyi olurdu ha, onu da görmeden bilemeyiz.
ne kadar gerizekalı[ybkz]swh[/ybkz], işbilmez[ybkz]swh[/ybkz] bir yönetime sahip olduğumuz gerçeğini herkesin görebilmesi için twitter'da takip edilmesi işe yarayacak olan beşiktaş jimnastik klubü ceo'su. uğraşıp elinden geleni yapıyor adam ama bu yönetimle zor tabi.
1953 doğumlu amerikalı bağımsız sinemacı. underground sinemanın bir temsilcisidir. ilk filmi stranger than paradise'la locarno film festivali'nde altın leopar alarak adını dünyaya duyurmuştur. criterion collection bu filmi modern bağımsız sinemanın dönüm noktası olarak kabul eder.
ondan sora çektiği dead man, ghost dog, coffees and cigarettes filmleriyle ününü pekiştirse de, nazarımda en iyi filmleri bu ona daha az ün kazandıran filmleridir. canım yönetmenimdir çok severim kendisini.. stranger than paradise hayatımda izlediğim en iy filmlerden biri, broken flowers, mystery train ve night on earth'se pek sevdiğim diğer filmleri..
filmografisine gelirsek;
Permanent Vacation (1980)
Stranger Than Paradise (1984)
Coffee and Cigarettes: Memphis Version (1986)
Down by Law (1986)
Coffee and Cigarettes (1989)
Mystery Train (1989)
Night on Earth (1991)
Coffee and Cigarettes: Somewhere in California (1993)
Dead Man (1995)
Year of the Horse (1997)
Ghost Dog: The Way of the Samurai (1999)
Ten Minutes Older: The Trumpet ("Int. Trailer Night" bölümü) (kısa film, 2002)
Coffee and Cigarettes (2003)
Broken Flowers (2005)
The Limits of Control (2012)
ondan sora çektiği dead man, ghost dog, coffees and cigarettes filmleriyle ününü pekiştirse de, nazarımda en iyi filmleri bu ona daha az ün kazandıran filmleridir. canım yönetmenimdir çok severim kendisini.. stranger than paradise hayatımda izlediğim en iy filmlerden biri, broken flowers, mystery train ve night on earth'se pek sevdiğim diğer filmleri..
filmografisine gelirsek;
Permanent Vacation (1980)
Stranger Than Paradise (1984)
Coffee and Cigarettes: Memphis Version (1986)
Down by Law (1986)
Coffee and Cigarettes (1989)
Mystery Train (1989)
Night on Earth (1991)
Coffee and Cigarettes: Somewhere in California (1993)
Dead Man (1995)
Year of the Horse (1997)
Ghost Dog: The Way of the Samurai (1999)
Ten Minutes Older: The Trumpet ("Int. Trailer Night" bölümü) (kısa film, 2002)
Coffee and Cigarettes (2003)
Broken Flowers (2005)
The Limits of Control (2012)
adam gitmiş bir ingiliz kulübüyle prensipte anlaşmış.
şu adamı elazığspor, çaykur rizespor falan isteseydi çoktan almıştı biliyosunuz dimi.. onların takımı böle ne idüğü belirsiz zenci adamlarla dolu çünkü. şu an sinirden deli gibi gülüyorum. gülmekten gözlerim yaşardı hatta..
varlığından daha 2 gün önce haberimizin olduğu ve dünyada en kolay alınacak futbolcuları listesi hazırlasan ilk 100'e kafadan girecek bir adamı bile alamıyoruz ya, yemin ediyorum helal olsun..
transferle bu kadar uğraşıp da, bu kadar transfer edememek de büyük başarı. yani insan istemese, hayır transfer etmek istemese yine de yanlışlıkla falan transfer eder bir şeyler ya..
o bahsedilen ingiliz kulübü de paravansa ve arkasından da akhisar belediyespor falan çıkarsa yemin ediyorum hiç şaşırmam..[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
şu adamı elazığspor, çaykur rizespor falan isteseydi çoktan almıştı biliyosunuz dimi.. onların takımı böle ne idüğü belirsiz zenci adamlarla dolu çünkü. şu an sinirden deli gibi gülüyorum. gülmekten gözlerim yaşardı hatta..
varlığından daha 2 gün önce haberimizin olduğu ve dünyada en kolay alınacak futbolcuları listesi hazırlasan ilk 100'e kafadan girecek bir adamı bile alamıyoruz ya, yemin ediyorum helal olsun..
transferle bu kadar uğraşıp da, bu kadar transfer edememek de büyük başarı. yani insan istemese, hayır transfer etmek istemese yine de yanlışlıkla falan transfer eder bir şeyler ya..
o bahsedilen ingiliz kulübü de paravansa ve arkasından da akhisar belediyespor falan çıkarsa yemin ediyorum hiç şaşırmam..[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
uyuz olduğum olaydır. resmen hayattan soğutuyor beni. ben sabah joggingler, öğlen tennis, geceleri futbol rugby sexle falan nonstop geçireyim istiyorken kendimi miskin hissetmemi sağlıyor.
maviken isimli kullanıcının ekşisözlüğe girdiği entry'dir. kendisine teşekkür ediyorum
---------------alıntı---------------
bugun merakimdan ugruna vaktimi harcayip 29 nisan 2012 deki celtic-rangers maci performansini 90 dk izledigim futbolcu. celtic in 3-0 kazandigini ve genel olarak rangersin kotu futbol oynadigini belirteyim once. tek macla degerlendirmek olmaz ama yine de bulgulari paylasayim.
-oncelikle santrafor asla degil. forvet diyebiliriz. rangers onu 4-3-3 un sol aciginda kullaniyordu macta. ama sik sik ice de kat edip merkezde topla bulusuyor.
-oyun, kosu temposu cok yuksek degil. yani deliler gibi kendini paralamiyor topsuz oyunda. ama hucumda kendini gosteriyor top almak icin.
-cok guclu bir oyuncu degil kesinlikle. amokachi benzerligi pek yok bu konuda.
-cok sogukkanli. topu cok iyi sakliyor ve genelde dogru pas tercihlerinde bulunuyor. oyununu bekledigimden daha olgun buldum ki turkiye sartlarinda topu cok tutmak sagliga zararli oldugundan bu konuda sorun yasayacagini sanmiyorum. kendini iyi sakinir.
-rangersin taktigi de olabilir zaten ortasahalarinda ince oynayayacak bir oyunculari yoktu ama savunma arkasina hic kosu yapmadi neredeyse 90 dk boyunca. hep ayagina top aliyor. oyun kurmaya yardimci oluyor.
-cok duzgun bir sol ayagi var. bilekleri muazzam. frikik ve kornerleri kendisi kullaniyordu. begendim.
simdi sene sonundaki rangers-dundee ve rangers-st johnstone maclarini ariyorum kendisinin iyi bir macini izlemek icin. el atan olursa da iyi olur.
---------------alıntı---------------
---------------alıntı---------------
bugun merakimdan ugruna vaktimi harcayip 29 nisan 2012 deki celtic-rangers maci performansini 90 dk izledigim futbolcu. celtic in 3-0 kazandigini ve genel olarak rangersin kotu futbol oynadigini belirteyim once. tek macla degerlendirmek olmaz ama yine de bulgulari paylasayim.
-oncelikle santrafor asla degil. forvet diyebiliriz. rangers onu 4-3-3 un sol aciginda kullaniyordu macta. ama sik sik ice de kat edip merkezde topla bulusuyor.
-oyun, kosu temposu cok yuksek degil. yani deliler gibi kendini paralamiyor topsuz oyunda. ama hucumda kendini gosteriyor top almak icin.
-cok guclu bir oyuncu degil kesinlikle. amokachi benzerligi pek yok bu konuda.
-cok sogukkanli. topu cok iyi sakliyor ve genelde dogru pas tercihlerinde bulunuyor. oyununu bekledigimden daha olgun buldum ki turkiye sartlarinda topu cok tutmak sagliga zararli oldugundan bu konuda sorun yasayacagini sanmiyorum. kendini iyi sakinir.
-rangersin taktigi de olabilir zaten ortasahalarinda ince oynayayacak bir oyunculari yoktu ama savunma arkasina hic kosu yapmadi neredeyse 90 dk boyunca. hep ayagina top aliyor. oyun kurmaya yardimci oluyor.
-cok duzgun bir sol ayagi var. bilekleri muazzam. frikik ve kornerleri kendisi kullaniyordu. begendim.
simdi sene sonundaki rangers-dundee ve rangers-st johnstone maclarini ariyorum kendisinin iyi bir macini izlemek icin. el atan olursa da iyi olur.
---------------alıntı---------------
şikeciler issiar dia'yı transfer ettiklerinde, poşetlerini arkadaşlarıma götürüp "alın lan size dia'nın formasını getirdim" diye daşşak geçmemi sağlayan market. kapalı ve hiç dokunulmamış poşet de harbiden formayı andırıyodu. iyi gülmüştüm o zaman..
haa market mi? bir bim bir şok kadar ucuz değil ama daha çok ürün var..
haa market mi? bir bim bir şok kadar ucuz değil ama daha çok ürün var..
şike yaptığı kendi mahkemelerince onanan kulübü küme düşürüp, kupayı sahibine veremeyen, bunun için türlü oyunlar oynayan federasyonuna da tek cümle kuramayan devletle aynı devletimsi.
beşiktaş taraftarı kılığına girmiş çekirdek yiyen cesetlerle maç izlenen yer. kıçını yırtarsın marş söylicem, tezahürat yapıcam diye, senden başka ağzını açan 2-3 kişi ya vardır ya yoktur. gerisi ne sebeple orda olduğu anlaşılamayan, ne idüğü belirsiz bir kitle. ne bağırır ne konuşur, ne tezahürat ne marş. anca çekirdek çitler. gol yenir sallamaz, gol atarız hafiften bi zıplar yaşam belirtisi gösterir ara sıra falan..
ama severim ben eski açığı be sözlük. niyeyse bana yeni açıktan daha sıcak daha bi güzel geliyo.
ama severim ben eski açığı be sözlük. niyeyse bana yeni açıktan daha sıcak daha bi güzel geliyo.
- bu kız sigara içiyor, kesin verir.
- aha güldü walla güldü, kesin yollu
- veren bir kızı "orospu" olarak görmek
- 4-12 yaş arası çocukların topunu birbirleriyle arkadaş olabilecek yaratıkları olarak görmek
yukarıdaki önyargılar türk erkeklerinden çok türk kızlarında bulunmaktadır ne yazık ki. gerçekler acıdır.
- aha güldü walla güldü, kesin yollu
- veren bir kızı "orospu" olarak görmek
- 4-12 yaş arası çocukların topunu birbirleriyle arkadaş olabilecek yaratıkları olarak görmek
yukarıdaki önyargılar türk erkeklerinden çok türk kızlarında bulunmaktadır ne yazık ki. gerçekler acıdır.
çayın gerçek tadını almak bir yana (b: çayın hakkını vermek)tir.
şekerli içenler ne kaçırdıklarının farkında değil. samimi söylüyorum.
şekerli içenler ne kaçırdıklarının farkında değil. samimi söylüyorum.
türk şiirinin sürreel kolundaki en güçlü isimlerden biri. aşkı ve kavramları kendince ele alır ve her zaman etileyici olmayı başarır. nedense bana hep ece ayhan'ın kadın hali gibi geliyor.
hayatında müthiş gelgitler ve dönümler yaşamış bu anaforlar da şiirine sürekli yansımıştır. öyle ki yapıtları koronlojik sırayla okunsa, "bu nasıl bir hayat bu nasıl bir imgelem" ya da "bu kadın nasıl bir kolpacı" tepkisi verilebilir.
yurtdışındaki onlarca toplantıda ülkemizi temsil etmiş, deneme ve şiir kitapları bir çok dile çevrilmiştir. uzun süredir manik-depresif bir görüntü sergilemektedir.
---------------alıntı---------------
.......
seni bir gün en yakının ele verirse eğer,
öğren susmasını ve ağlamamasını.
bir kavanozun içinde mavi bir gül
yetiştir her gün daha çok yaşayan.
bir masalın ağzını kapat ve yat
geniş odalarda. bir oksijen çadırında.
ona kötü bir şey olsun istedim.
bana aşık olsun istedim
...........
---------------alıntı---------------
şiir kitapları:
Uzak Fırtına (1988)
Voyıcır II (Ahmet Güntanla birlikte, 1990)
Seriler Kitabı (1991)
Kuzey Defterleri (1992)
Buhurumeryem (1993)
Divanü Lügat-it-Türk (1998)
Saatler/Geyikler (2001)
Ultrazon'da Ultrason (2006)
Güneş Tutulması 1999( 2008 )
Medine Ve Kavun Likörü ( Seyhan özdamar'la birlikte, 2009 )
Siyah Sistanbul (2011)
hayatında müthiş gelgitler ve dönümler yaşamış bu anaforlar da şiirine sürekli yansımıştır. öyle ki yapıtları koronlojik sırayla okunsa, "bu nasıl bir hayat bu nasıl bir imgelem" ya da "bu kadın nasıl bir kolpacı" tepkisi verilebilir.
yurtdışındaki onlarca toplantıda ülkemizi temsil etmiş, deneme ve şiir kitapları bir çok dile çevrilmiştir. uzun süredir manik-depresif bir görüntü sergilemektedir.
---------------alıntı---------------
.......
seni bir gün en yakının ele verirse eğer,
öğren susmasını ve ağlamamasını.
bir kavanozun içinde mavi bir gül
yetiştir her gün daha çok yaşayan.
bir masalın ağzını kapat ve yat
geniş odalarda. bir oksijen çadırında.
ona kötü bir şey olsun istedim.
bana aşık olsun istedim
...........
---------------alıntı---------------
şiir kitapları:
Uzak Fırtına (1988)
Voyıcır II (Ahmet Güntanla birlikte, 1990)
Seriler Kitabı (1991)
Kuzey Defterleri (1992)
Buhurumeryem (1993)
Divanü Lügat-it-Türk (1998)
Saatler/Geyikler (2001)
Ultrazon'da Ultrason (2006)
Güneş Tutulması 1999( 2008 )
Medine Ve Kavun Likörü ( Seyhan özdamar'la birlikte, 2009 )
Siyah Sistanbul (2011)
(bkz: hepimiz plüton'uz)
off ki off bu filmi nasıl anlatsam ne desem bilmiyorum. lone scherfig'in büyük başarı ve dünya çapında ünlenmesini sağladığı dogma denemesi italiensk for begyndere'den sonra çektiği 2002 tarihli ikinci filmi. bu filmde klasik sinema kuramını kullanıyor. zaten italiensk for begyndere'dan sonra günümüze kadar henüz bir dogma filmi daha çekmiş değil.
film mükemmel bir öyküye sahip. 20 küsürüncü başarısız intihar girişimini gerçekleştiren wilbur, mazbut, sadık, ahlak ve düşünce sahibi iyi bir insan olan abisi harbour ve kitapçısında tanıştığı ve daha sonra evlendiği küçük ve tatlı bir kız sahibi alice'in hikayesi.
normalde ben filmlerde oyunculuk hakkında konuşmaktan pek haz etmem. çünkü sinemada oyunculuk da yönetmenin mesulyetindedir. istediği oyuncuyu seçip, istediği kadar prova yapıp, istediği görüntüyü ve anı yakalayabilmek elindedir. bu durumda başarı ya da başarısızlığı oyuncuya mâl etmem ben. bu hususu da yönetmene mâl ederim.
ancak bu filmi bunun dışında tutucam. hangi birisini nasıl öveceğimi şaşırdığım 3 mükemmel oyuncu var karşımda. james sives'in yakışıklılığı zaten feci şekilde ilgi çekici. 3'ü de harikulade oynayan bu oyuncular filmin çıtasını ve etkisini doruklara çıkarıyor.
filmi ismi ise müthiş manidar. izleyenler ne demek istediğimi anlayacaktır.
(i: wilbur ölmek istiyor): insanın içini parça parça eden bir abi kardeş, aşk ve yalnızlık öyküsü.
10/10 [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
film mükemmel bir öyküye sahip. 20 küsürüncü başarısız intihar girişimini gerçekleştiren wilbur, mazbut, sadık, ahlak ve düşünce sahibi iyi bir insan olan abisi harbour ve kitapçısında tanıştığı ve daha sonra evlendiği küçük ve tatlı bir kız sahibi alice'in hikayesi.
normalde ben filmlerde oyunculuk hakkında konuşmaktan pek haz etmem. çünkü sinemada oyunculuk da yönetmenin mesulyetindedir. istediği oyuncuyu seçip, istediği kadar prova yapıp, istediği görüntüyü ve anı yakalayabilmek elindedir. bu durumda başarı ya da başarısızlığı oyuncuya mâl etmem ben. bu hususu da yönetmene mâl ederim.
ancak bu filmi bunun dışında tutucam. hangi birisini nasıl öveceğimi şaşırdığım 3 mükemmel oyuncu var karşımda. james sives'in yakışıklılığı zaten feci şekilde ilgi çekici. 3'ü de harikulade oynayan bu oyuncular filmin çıtasını ve etkisini doruklara çıkarıyor.
filmi ismi ise müthiş manidar. izleyenler ne demek istediğimi anlayacaktır.
(i: wilbur ölmek istiyor): insanın içini parça parça eden bir abi kardeş, aşk ve yalnızlık öyküsü.
10/10 [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
oluyor gibi haberlerini duyunca içimin kıpraşmasına neden olan oyuncu. bi ara da huni takmış bekliyorduk, allah sonunu benzetmesin.
yönetim taa gidip ebesinin melbourne'ündeki adamı nerden buldu da getirdi diye bana düşündürten soru işareti. hiç bir işe yaramasa da bana melbourne'de futbol oynandığını öğretmiştir. kariyere gel la melbourne heart zamazingo [ybkz]swh[/ybkz]
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?