kadınlararası bilgi alışverişinin tem'i olarak adlandırabileceğimiz internet sitesi. hayatımda duyduğum en ilginç sorular bu sitede soruluyor.
geçenlerde bir kadın, otomobil yolculuğu esnasında uyurken kafasını, ayağını vs kendi kızının üstüne koyan eltisinin oğlundan dert yanıyordu. ayıp olmadan nasıl uyarabilirim falan diye diğer kadınlara soruyordu. bu arada çocukların yaşları 4-5 falan...
(bkz: donanımhaber)
her bir şeyin en ucuzunu arayanların uğrak adresi olan ve kullanıcılarının dm'lerde birbirine fiks olarak "hocam" diye hitap ettiği enteresan site. geçenlerde bim'deki ucuzluktan düzinelerce ıslak mendil alan bir adam, bunu neden yaptığını kendisinin de anlamadığını itiraf etti mesela. "çok ucuzdu" falan diyordu devamlı.
gülmek için iki site takip ediyorum. biri bu, diğeri de;
(bkz: kadınlar kulübü)
gülmek için iki site takip ediyorum. biri bu, diğeri de;
(bkz: kadınlar kulübü)
--şenol güneş--
her futbolcunun başarısı kendine aittir. genç oyuncular da kendileri yapacak, ben değil. hiçbir oyuncuyu ben çıkarmadım, onlar zaten vardı. (vurgula: güneş) herkese doğar yani, yeter ki ondan yararlanmasını bilin.
--şenol güneş--
her futbolcunun başarısı kendine aittir. genç oyuncular da kendileri yapacak, ben değil. hiçbir oyuncuyu ben çıkarmadım, onlar zaten vardı. (vurgula: güneş) herkese doğar yani, yeter ki ondan yararlanmasını bilin.
--şenol güneş--
--alıntı--
devrimci bir yapısı olan Beşiktaş görüyorum. Saygıdeğer, yaşam kalitesi ve entelektüel kapasitesi çok yüksek, yaratıcı bir taraftarı var. Etkilenmemek mümkün değil. Ben de bu yapıya uyum sağlamaya çalışıyorum.
--alıntı--
devrimci bir yapısı olan Beşiktaş görüyorum. Saygıdeğer, yaşam kalitesi ve entelektüel kapasitesi çok yüksek, yaratıcı bir taraftarı var. Etkilenmemek mümkün değil. Ben de bu yapıya uyum sağlamaya çalışıyorum.
--alıntı--
baş döndürücü şekilde sona ermiştir. takımların ıskarta futbolcuları havada uçuştu resmen. beşiktaş adına bu dönemi değerlendirmek gerekirse;
genel itibarıyla ihtiyaç duyulan bölgelere nokta transferlerle başladık. andreas beck, rhodolfo, dusko tosic gibi takım oyununa yatkın futbolcuları alıp sevinmişken ve olcay şahan'ı yedek bırakacak kalibrede bir takım oyuncusu beklerken ricardo quaresma'nın takıma katılması, şahsen beni hayal kırıklığına uğrattı. kuşkusuz kalite yükselmişti ve olcay muhtemelen yedek kalacaktı ama bence takım kimyası artık tehdit altındaydı. nitekim, bu kaygılar daha ilk maçlarda hayat bulmaya başladı bile. ben bu tercihin bir hata olduğunu düşünüyorum. belki önceki q7 dönemi kadar tahribat yaratmayabilir ama bu hikayenin de mutlu son ile bitmeyeceğini bugünden söylemek güç değil sanırım.
neyse, daha sonra mario gomez transfer edildi. yıldız transferdir ve gomez üst düzey bir golcüdür, eyvallah. ama gomez alınırken istatistikleri ve cv'si haricinde herhangi başka bir parametre dikkate alınmış mıdır acaba? hani mesela oyuncunun oyun karakteri, takımın oyun karakteri veya ligde beşiktaş'a karşı oynanan futbol falan hiç düşünülmüş müdür? gomez transferi üzerinden kimseyi eleştirecek değilim ama "kral çıplak" birader. ilk gün söylediğim gibi ben bu aşının tutacağına çok ihtimal vermiyorum maalesef.
öte yandan tolgay arslan ile verdiğimiz ani fire ve veli kavlak'ın sakatlığının uzayacağı haberi ile doğan orta saha ihtiyacı, bu transfer döneminde maalesef karşılanamadı. uzun süre gökhan inler ile dans edildi. ozan tufan ve lucas leiva son anda direkten döndü[ybkz]swh[/ybkz] ve en az 6 ay boyunca atiba hutchinson'ın sakatlanmaması için dua edeceğimiz, 1 eylül itibarıyla kesinleşmiş oldu. beşiktaş taraftarının duasının ne kadar makbul olduğu ise pek tartışmaya açık bir konu değil sanırım.
transfer dönemi devam ederken defans hattında alexander milosevic ve pedro franco'nun beklenen seviyelere gelememesi ve tandem bölgede çabuk ve hamleli bir stoper ihtiyacının hissedilmesi, fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimini cılız bir arayışa itti. donanım haber forum'undan uygun bir fırsat düşüremeyen fikret orman, böylelikle bu bölgeyi de kaderine bırakmış oldu.
teknik direktör şenol güneş'in başta ihtiyatlı yaklaştığı, taraftarın ve otoritelerin ise net bir şekilde eksik gördüğü bölge ise kale idi. takım kaptanı tolga zengin, tarihteki birçok beşiktaş kalecisi gibi teknik defolarla dolu olup sık sık sakatlanmakta, günay güvenç güven vermemekte, cenk gönen'in ise ne yaptığı bilinmemekte idi. nitekim cenk, ezeli rakip galatasaray'a itelendi ve bir tane şöyle baba bir birinci kaleci ihtiyacı doğdu. denys boyko, beto gibi isimler telaffuz edildi. sonlara doğru her ne kadar victor valdes'in manchester havaalanı terminalinde görüldüğü iddia edilse de bu transfer gerçekleşmedi ve valdes'in cebinden verdiği havaş ücretini bizim yönetimden talep ettiği yazıldı, çizildi.
işin şakası bir tarafa; güçlendirilmiş bir hücum hattı ve zayıf kalmış (kaleci, stoper ve ön libero eksiği) bir savunma mutfağıyla yeni sezona başlıyoruz. mesele değil, biz ne transferler ne transfer sezonları gördük. bu yine ballı lokma tatlısı. ancak daha önemli bir sorunumuz var:
hala stadımız yok...
genel itibarıyla ihtiyaç duyulan bölgelere nokta transferlerle başladık. andreas beck, rhodolfo, dusko tosic gibi takım oyununa yatkın futbolcuları alıp sevinmişken ve olcay şahan'ı yedek bırakacak kalibrede bir takım oyuncusu beklerken ricardo quaresma'nın takıma katılması, şahsen beni hayal kırıklığına uğrattı. kuşkusuz kalite yükselmişti ve olcay muhtemelen yedek kalacaktı ama bence takım kimyası artık tehdit altındaydı. nitekim, bu kaygılar daha ilk maçlarda hayat bulmaya başladı bile. ben bu tercihin bir hata olduğunu düşünüyorum. belki önceki q7 dönemi kadar tahribat yaratmayabilir ama bu hikayenin de mutlu son ile bitmeyeceğini bugünden söylemek güç değil sanırım.
neyse, daha sonra mario gomez transfer edildi. yıldız transferdir ve gomez üst düzey bir golcüdür, eyvallah. ama gomez alınırken istatistikleri ve cv'si haricinde herhangi başka bir parametre dikkate alınmış mıdır acaba? hani mesela oyuncunun oyun karakteri, takımın oyun karakteri veya ligde beşiktaş'a karşı oynanan futbol falan hiç düşünülmüş müdür? gomez transferi üzerinden kimseyi eleştirecek değilim ama "kral çıplak" birader. ilk gün söylediğim gibi ben bu aşının tutacağına çok ihtimal vermiyorum maalesef.
öte yandan tolgay arslan ile verdiğimiz ani fire ve veli kavlak'ın sakatlığının uzayacağı haberi ile doğan orta saha ihtiyacı, bu transfer döneminde maalesef karşılanamadı. uzun süre gökhan inler ile dans edildi. ozan tufan ve lucas leiva son anda direkten döndü[ybkz]swh[/ybkz] ve en az 6 ay boyunca atiba hutchinson'ın sakatlanmaması için dua edeceğimiz, 1 eylül itibarıyla kesinleşmiş oldu. beşiktaş taraftarının duasının ne kadar makbul olduğu ise pek tartışmaya açık bir konu değil sanırım.
transfer dönemi devam ederken defans hattında alexander milosevic ve pedro franco'nun beklenen seviyelere gelememesi ve tandem bölgede çabuk ve hamleli bir stoper ihtiyacının hissedilmesi, fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimini cılız bir arayışa itti. donanım haber forum'undan uygun bir fırsat düşüremeyen fikret orman, böylelikle bu bölgeyi de kaderine bırakmış oldu.
teknik direktör şenol güneş'in başta ihtiyatlı yaklaştığı, taraftarın ve otoritelerin ise net bir şekilde eksik gördüğü bölge ise kale idi. takım kaptanı tolga zengin, tarihteki birçok beşiktaş kalecisi gibi teknik defolarla dolu olup sık sık sakatlanmakta, günay güvenç güven vermemekte, cenk gönen'in ise ne yaptığı bilinmemekte idi. nitekim cenk, ezeli rakip galatasaray'a itelendi ve bir tane şöyle baba bir birinci kaleci ihtiyacı doğdu. denys boyko, beto gibi isimler telaffuz edildi. sonlara doğru her ne kadar victor valdes'in manchester havaalanı terminalinde görüldüğü iddia edilse de bu transfer gerçekleşmedi ve valdes'in cebinden verdiği havaş ücretini bizim yönetimden talep ettiği yazıldı, çizildi.
işin şakası bir tarafa; güçlendirilmiş bir hücum hattı ve zayıf kalmış (kaleci, stoper ve ön libero eksiği) bir savunma mutfağıyla yeni sezona başlıyoruz. mesele değil, biz ne transferler ne transfer sezonları gördük. bu yine ballı lokma tatlısı. ancak daha önemli bir sorunumuz var:
hala stadımız yok...
yeniden gençlerbirliği'nin başına getirilmiştir. delirmiş olmalı...
28 ağustos 2015 gaziantepspor beşiktaş maçında sahada sıçmadık yer bırakmayan futbolcumuz.
nefes alıp veren bir hayal kırıklığı hikayesidir. ta bayer leverkusen'de oynarken kendisini bir gün beşiktaş formasıyla görmeyi hayal ediyordum. bugün ise, bambaşka cümlelerin bambaşka öğesi olarak karşımızda. belki yusuf şimşek gibi bir ikinci bahar ile veda eder futbola, belki onu bile beceremez.
zaman gösterecek...
zaman gösterecek...
yeni neymar olarak lanse edilen genç yetenek. şayet fenerbahçe'ye transferi gerçekleşirse fenerbahçe, son zamanların en çılgın forvet hattını oluşturmuş olur.
sınıf düşen kalecidir. beşiktaş'ın 3. kaleciliğinden, galatasaray'ın 2. kaleciliğine düştü. kendisiyle ilgili çok kafa patlattım bugüne kadar. ya yıldız olacaktı ya da hiçbir şey. hiçbir şey olarak devam etmeyi tercih etti.
merak ediyorum, acaba galatasaray'a gittiğinde de buradaki gibi röportajlarda "gılıtısıryımız" falan diye konuşur mu?
merak ediyorum, acaba galatasaray'a gittiğinde de buradaki gibi röportajlarda "gılıtısıryımız" falan diye konuşur mu?
28 ağustos 2015 gaziantepspor beşiktaş maçında gol atamaz ise hakkında homurdanmaların başlayacağı golcü. hatta bak, konuyu da söylüyorum: "takıma alışamadı, takımın geri kalanına karşı mesafeli"
sakat ve cezalıları da hesaba katarsak; tolga - beck - rhodolfo - ersan - motta - atiba - oğuzhan - sosa - olcay - gökhan - gomez gibi bir ilk 11 beklenen maç.
bundan gayrı bir kadro çıkaramazsın zaten şu an. sadece tolga zengin ve günay güvenç yer değiştirse çok iyi olurdu.
edit: hoppa! motta yokmuş ya la... kör topal ismail'e kaldık, boku yedik.
bundan gayrı bir kadro çıkaramazsın zaten şu an. sadece tolga zengin ve günay güvenç yer değiştirse çok iyi olurdu.
edit: hoppa! motta yokmuş ya la... kör topal ismail'e kaldık, boku yedik.
101. yılda kaçan şampiyonluğun ve dolayısıyla kirli 2003-2004'ün baş müsebbibi. yani kesin orada da parmağı vardır.
ulan bari artık şu gitar goygoyunu kesin ya...
ulan bari artık şu gitar goygoyunu kesin ya...
yalnızca beşiktaşlılar'ın anlayabileceği türden bir televizyonculuk terimi.
(bkz: 9 aralık 2003 sparta prag lazio maçı)
(bkz: 9 aralık 2003 sparta prag lazio maçı)
mustafa, gönderilemeyendir; ömer, bir çırpıda gönderilebilinendir.
çark edenlerdendir; özüne ihanet edenlerdendir. sırf bu nedenle bırak sanatını konuşmayı, tiksinti uyandıranlardandır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?