seçmen pusulasının, "sevdamız renklere, sizlere değil" diyerek baş üstü yapılmasıyla anlam kazanabilecek durum.
sessizliği, huzurun tesisine ön ayak olacak kimsedir. hiç değilse kuş cıvıltılarını duyar huzur buluruz biraz, fena mı?[ybkz]swh[/ybkz]
olumlu özellikleri o kadar baskın ve efektif ki, eksik yanları sanki bir sis perdesinin arkasında kalıyor. bu eksiklerin varlığından kendisi dahil herkes haberdar esasında ama geleceği için tehdit olarak algılanmıyor.
bu, zamanla reel bir probleme dönüşür mü bilemiyorum ama bu potansiyele yazık etmemek adına kendisiyle ilgili biraz daha gerçekçi olmalı.
bu, zamanla reel bir probleme dönüşür mü bilemiyorum ama bu potansiyele yazık etmemek adına kendisiyle ilgili biraz daha gerçekçi olmalı.
kendisi, 2015-2016 sezonunda takımın lideri olduğunu 13 eylül 2015 beşiktaş medipol başakşehir maçı ile göstermiştir bence. fıstık gibi top oynadı ama fiziksel olarak çok aşama kat etmesi lazım. 65'ten sonra bariz düştü.
bundan 5-6 sene sonra youtube videolarıyla hasretini gidereceğimiz bir topçuyu izliyoruz şu an, değerini bilmek lazım.
bundan 5-6 sene sonra youtube videolarıyla hasretini gidereceğimiz bir topçuyu izliyoruz şu an, değerini bilmek lazım.
süratle takıma adapte olmayı başarmış stoperimiz. bu durum, bence ersan adem gülüm'ün de performansını yükseltmiştir.
ancak yine de henüz gerçek imtihanlarına girmemiştir. o "imtihan" statüsündeki maçlardaki performanslarını iple çekiyorum.
ancak yine de henüz gerçek imtihanlarına girmemiştir. o "imtihan" statüsündeki maçlardaki performanslarını iple çekiyorum.
13 eylül 2015 beşiktaş medipol başakşehir maçı özelinde gayet iyi oynadığını söylemek lazım. kafası hep oyundaydı. mehmet batdal'ın ikinci yarıda karambolden çıkan şutunu çıkarması, bunun ispatı niteliğindeydi.
performansını yükseltip orada tutabilirse kaleci ihtiyacı kalmayabilir.
performansını yükseltip orada tutabilirse kaleci ihtiyacı kalmayabilir.
beşiktaş'ın ilk lig golünü atan eski futbolcumuz.
ekşi sözlük'te günün dikkat çekenleri arasına girmiş başlık. elbet vardır değil mi bir sorumlusu? yoksa biz dahil herkes biraz sorumlu mu o şehit cenazelerinden? yoksa, bu da "türkiye'nin jeopolitik konumunun farkında olan dış mihraklar" mı?
son günler, acının yanı sıra beraberinde sadece soru işaretleri getirdi.
http://strawpoll.me/5434530
son günler, acının yanı sıra beraberinde sadece soru işaretleri getirdi.
http://strawpoll.me/5434530
orta doğunun aristokratı olmakla övünen ama orta doğunun karanlığından bir türlü çıkamayan köhnemiş devlet.
konuşacak çok şey var da, ne desem gg...
konuşacak çok şey var da, ne desem gg...
cehennem azabından farklı değildir.
2015 yılında hala askere, silaha ve savaşlara ihtiyaç duyuluyor olması, utanç verici olmakla beraber şaşırtıcı değil esasında. çünkü insanoğlu, doğanın başına gelen en büyük felakettir; onun açlığını doyurabilmek imkansıza yakındır. bu açlığı, hiyerarşik bir yapı içerisinde ve bir besin piramidi mantığıyla yukarıdan başlayarak doyurmaya çalışır insanoğlu. bu çabayı ise piramidin daha alt kademesindeki türdeşlerine yaptırır. fakat ne hazindir ki, piramidin yukarılarına gidildikçe açlık artmakta, doyurulmak bir o kadar zorlaşmakta ve doğanın kıt kaynakları piramidin tamamına yetmemektedir.
işte o piramidin alt kesimlerinden bizim gibi bir aile tanıyorum. anne ve babamın komşusu, üst-orta halli trabzonlu bir aile. 2015 mayısındaydı sanırım, oğullarını askere göndermişlerdi. biz rahat uyurken (!) nöbet sırası ona gelmişti. çocuk, liseden sonra eğitim hayatına devam etmemişti ve piramidin üst sıralarına daha uzun süre hizmet etmek zorundaydı şimdi. o giderken ortalık sakindi. tayyip 400'ü alıp padişahlığını ilan etmeye kesin gözüyle bakıyordu çünkü. henüz "karakteri bozuk" şehit babaları türememişti. o yüzden kurasının cizre'ye çıkması biraz boğaz kurutsa da 90'lı yıllarda olduğu kadar tedirgin etmemişti ailesini. fakat ne olduysa ülkenin yaşadığı genel seçim sürecinden sonra oldu. önce suruç yaşandı ve ardından ülke, belki de tarihinin en karanlık dönemine girdi.
tabi bu arada annemin, asker yolu gözleyen komşusu havva teyze ne yediğini içtiğini biliyor, ne yattığı yeri biliyor; askerlikte daha 3 ayını geçirmiş evladının o cehennemden çıkıp eve nasıl geleceğini kara kara düşünüyor. gün itibarıyla hiç tanışmadığım komşu kardeşimin tahminen daha 7-8 ayı var cizre'de. ailesi kendisinden çok seyrek haber alabiliyor. ev resmen kış uykusunda gibi ne balkona çıkan biri var, ne bir şey. korkunç bir hava hakim resmen. memleketi trabzon'a gitmiş havva teyze de; duramıyormuş buralarda. orada hiç değilse bahçe işleriyle uğraşır, eş dostla vakit geçiririm diye düşünmüş. hem zaten en başta neden gelmişti ki istanbul'a?
işin özü, bugünlerde türkiye'de askerlik yapan birinin ailesi zaten şehit ailesi olarak başlıyor sürece. eğer evlatları sağ salim dönerse bayram edilesi bir hadise oluyor bu.
ama dönemezse...
2015 yılında hala askere, silaha ve savaşlara ihtiyaç duyuluyor olması, utanç verici olmakla beraber şaşırtıcı değil esasında. çünkü insanoğlu, doğanın başına gelen en büyük felakettir; onun açlığını doyurabilmek imkansıza yakındır. bu açlığı, hiyerarşik bir yapı içerisinde ve bir besin piramidi mantığıyla yukarıdan başlayarak doyurmaya çalışır insanoğlu. bu çabayı ise piramidin daha alt kademesindeki türdeşlerine yaptırır. fakat ne hazindir ki, piramidin yukarılarına gidildikçe açlık artmakta, doyurulmak bir o kadar zorlaşmakta ve doğanın kıt kaynakları piramidin tamamına yetmemektedir.
işte o piramidin alt kesimlerinden bizim gibi bir aile tanıyorum. anne ve babamın komşusu, üst-orta halli trabzonlu bir aile. 2015 mayısındaydı sanırım, oğullarını askere göndermişlerdi. biz rahat uyurken (!) nöbet sırası ona gelmişti. çocuk, liseden sonra eğitim hayatına devam etmemişti ve piramidin üst sıralarına daha uzun süre hizmet etmek zorundaydı şimdi. o giderken ortalık sakindi. tayyip 400'ü alıp padişahlığını ilan etmeye kesin gözüyle bakıyordu çünkü. henüz "karakteri bozuk" şehit babaları türememişti. o yüzden kurasının cizre'ye çıkması biraz boğaz kurutsa da 90'lı yıllarda olduğu kadar tedirgin etmemişti ailesini. fakat ne olduysa ülkenin yaşadığı genel seçim sürecinden sonra oldu. önce suruç yaşandı ve ardından ülke, belki de tarihinin en karanlık dönemine girdi.
tabi bu arada annemin, asker yolu gözleyen komşusu havva teyze ne yediğini içtiğini biliyor, ne yattığı yeri biliyor; askerlikte daha 3 ayını geçirmiş evladının o cehennemden çıkıp eve nasıl geleceğini kara kara düşünüyor. gün itibarıyla hiç tanışmadığım komşu kardeşimin tahminen daha 7-8 ayı var cizre'de. ailesi kendisinden çok seyrek haber alabiliyor. ev resmen kış uykusunda gibi ne balkona çıkan biri var, ne bir şey. korkunç bir hava hakim resmen. memleketi trabzon'a gitmiş havva teyze de; duramıyormuş buralarda. orada hiç değilse bahçe işleriyle uğraşır, eş dostla vakit geçiririm diye düşünmüş. hem zaten en başta neden gelmişti ki istanbul'a?
işin özü, bugünlerde türkiye'de askerlik yapan birinin ailesi zaten şehit ailesi olarak başlıyor sürece. eğer evlatları sağ salim dönerse bayram edilesi bir hadise oluyor bu.
ama dönemezse...
59-42 yenilerek gümüş madalyaya razı olduğumuz maç.
hayatından memnun olmayan, her şeyi dert edinenlerin muhakkak okuması gereken inci sözlük başlığı. en son kitaplaştırılacaktı diye hatırlıyorum.
bir kez daha başarısız olmuştur ve hakeme yüklenmiştir.
(bkz: 3 eylül 2015 türkiye letonya maçı)
bir de "iki isveçli" diye hakemleri hedef göstermiş, ki kendisi birilerine ırk referansıyla çatmayı çok sever. yine zayıf kişiliğini konuşturmuş işte.
tam bir bodur ego... hatta dejan bodurego...[ybkz]swh[/ybkz]
(bkz: 3 eylül 2015 türkiye letonya maçı)
bir de "iki isveçli" diye hakemleri hedef göstermiş, ki kendisi birilerine ırk referansıyla çatmayı çok sever. yine zayıf kişiliğini konuşturmuş işte.
tam bir bodur ego... hatta dejan bodurego...[ybkz]swh[/ybkz]
letonya'nın teknik direktörünün anlaşılmaz işler yaptığı maç. adamlar fark atabileceği maçtan beraberlikle ayrılıyorlar.
ankara 6. ağır ceza mahkemesi tarafından tahliye edilmiştir, tutuksuz yargılanacaktır.
bu da ülkenin utançla dolu tarihine not düşülsün.
bu da ülkenin utançla dolu tarihine not düşülsün.
istanbul barosu'nun internet sitesindeki "online işlemler" menüsüne verdiği isim.
genellikle ismi bilinmeyendir; günlük konuşma aralarında "kağıt" olarak sözü edilendir.
7-8 sezon arsenal fc kalesini korumuş ispanyol kaleci. bu durum gökhan zan'ın öyle ya da böyle kariyerini beşiktaş ve galatasaray'da geçirmiş olmasıyla neredeyse aynı şey.
(bkz: abartılmış kalecilerin genellikle iber yarımadasından çıkması)
kendisini mümkünse yalnızca sarı saçlarıyla hatırlamak istiyorum.
http://images.teamtalk.com/08/02/800x600/Manuel_Almunia_Arsenal_649306.jpg
ya da unutmak daha iyi fikir galiba.
(bkz: abartılmış kalecilerin genellikle iber yarımadasından çıkması)
kendisini mümkünse yalnızca sarı saçlarıyla hatırlamak istiyorum.
http://images.teamtalk.com/08/02/800x600/Manuel_Almunia_Arsenal_649306.jpg
ya da unutmak daha iyi fikir galiba.
--youtube paralel evreni mode on--
kedi gibi refleksleri olan, 6,5 yıl barca kalesinin alternatiflerinden olmayı başarmış kariyerli kaleci... baksanıza abi şuna:
https://youtu.be/7PsA2U6-xS8
--youtube paralel evreni mode off--
şimdi... gördüğünüz gibi youtube videoları genellikle aldatıcıdır, size bir futbolcu hakkında yeterli bilgi vermez; gönlünüzü şenlendirir anca. bu konuda anlaştıysak, asıl entry metnime geçiyorum:
2014-2015 sezonunun başında fc barcelona'nın marc-andre ter stegen'i alması sonucu yolcu edilen ve henüz 39 yaşındayken futbolu bırakmak durumunda kalan körpe kaleci. evet, biliyorum çok genç gösteriyordu ama durum bu. şu an bu abi, 40 yaşında.
çok ama çok enteresan adam. bir kere sıfır yetenek. 6,5 sene boyunca barca'nın yedek kaleciliğini yaptı, kimse de dönüp "ya birader seni antrenman tesislerinde hep görüyorum, sen kimsin?" demedi. her kaleci biraz çatlaktır, evet ama bu başka bir dünyanın insanı. biz manuel almunia'yı itin götüne sokarken[ybkz]swh[/ybkz] bu arkadaşı çok ihmal ettik bence.
(bkz: abartılmış kalecilerin genellikle iber yarımadasından çıkması)
kedi gibi refleksleri olan, 6,5 yıl barca kalesinin alternatiflerinden olmayı başarmış kariyerli kaleci... baksanıza abi şuna:
https://youtu.be/7PsA2U6-xS8
--youtube paralel evreni mode off--
şimdi... gördüğünüz gibi youtube videoları genellikle aldatıcıdır, size bir futbolcu hakkında yeterli bilgi vermez; gönlünüzü şenlendirir anca. bu konuda anlaştıysak, asıl entry metnime geçiyorum:
2014-2015 sezonunun başında fc barcelona'nın marc-andre ter stegen'i alması sonucu yolcu edilen ve henüz 39 yaşındayken futbolu bırakmak durumunda kalan körpe kaleci. evet, biliyorum çok genç gösteriyordu ama durum bu. şu an bu abi, 40 yaşında.
çok ama çok enteresan adam. bir kere sıfır yetenek. 6,5 sene boyunca barca'nın yedek kaleciliğini yaptı, kimse de dönüp "ya birader seni antrenman tesislerinde hep görüyorum, sen kimsin?" demedi. her kaleci biraz çatlaktır, evet ama bu başka bir dünyanın insanı. biz manuel almunia'yı itin götüne sokarken[ybkz]swh[/ybkz] bu arkadaşı çok ihmal ettik bence.
(bkz: abartılmış kalecilerin genellikle iber yarımadasından çıkması)
"trans european motorway"in kısaltması.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?