eleştirilmesi gayet doğal olan çünkü eleştirilecek işler de yapan futbol direktörümüz. yalnız eleştirmekle, "siktir git" demenin farkını kavrayamayan yazarlar var sözlükte. abicim nedir bu biat etme sevdanız? ya öyle bir hava yaratılyor ki sosyal medyada, millet yanlışını da söylemeye korkar oluyor artık. bu sadece önder özen'le de alakalı bir durum değil, bilic'le, oğuzhan'la, tersi şekilde fernandes'le vs. daha uzar gider bunlar. az sakin olun ya.
kendisine dönecek olursak, dünkü açıklamalarını bugün dinleme fırsatım oldu. samimiyetle soruları cevaplamış kendisi, güzel şeylerden bahsetmiş. önder özen'i değerlendirme kıstası sanıldığı ya da söylendiği gibi sadece transfer değil, öyle olsaydı zaten kendisi çoktan istifa etmesi gerekirdi. bunun farkındayız. fakat transferde göreve geldiğinden beri yapılan yanlışlar var, bunların son halkası da dany.
neden mi? çünkü, dün kendi de ifade ettiği gibi başkan defans transferi için eli açık davranmış. hani mali durumdan ötürü dany'ye kaldık gibi bir durum yok. bunun yanında dany'le ilgili ilk dedikodular çıktığında taraftarın tepkisi gayet açıktı, bu transferin bir risk olduğu başkandan, bilic'e kadar herkes tarafından biliniyordu. taraftara rağmen bu riski almayı seçtiler, benim nazarımda bu takım her halükarda üçüncü olurdu, bu nedenle gs'nin önünde ikinci olamazsak benim gözümde başarısız bir hamle yapmış olacak kendisi.
menajerlerden transfer yapılan eski düzende devam etmiş olsaydık, bu transfer nispeten daha az eleştirilirdi bence. gerek profesyonel gerekse gönüllü olsun yüzlerce scout'u varsa bu kulübün, üstelik görev başından itibaren 8 ay geçmiş durumdaysa, alınan adam dany olmamalıydı. yusuf örneği, lucescu örneği falan veriliyor da yabancı kontejyanı denilen gerzeklik unutuluyor. biz bu transferle yarıştığımız rakibimize güçlenme şansı verdik. madem ki yama arıyorduk, iyi bir araştırmayla daha iyi bir kiralık opsiyon bulabilirdik. bulan buluyor.
dün şunu demiş olsaydı, "başkan sadece maliyeti uygun bir isme onay veriyordu, bu nedenle dany'i tercih ettik." hiç itirazım olmadan onaylardım kendi adıma. ama başkan "parası neyse al" demişken bu transferi onaylamayanlara kimse laf sokmaya çalışmasın.
özetle, (vurgula: "katılmıyorum") hocam.
beşiktaş'a transferinde suçlanması gereken en son kişi kendisidir. bu yönden, twitter'da kendisine küfreden andavalları kınadığımı belirtmem gerekir. beşiktaş'a saha içi faydasını konuşacak olursak, lig seviyesinde kaliteli bir isim fakat bizim defans kurgusuyla uyuşacağından şüpheliyim. belki de bilic takım düzeninde ufak oynamalar yapacak bilemeyiz ki jones'un transferine bile sıcak yaklaşmamış bir adam kendisi. yani bizim gibi düşünmediği kesin.
burada transferi eleştiren insanlara laf sokmak yerine şapkanızı önüne koyun ve düşünün. g.saray'ın stadyum konusundaki tutumunundan tut, ergin ataman'ı ayartmasına kadar yaptığı birçok şeyi gözünüzün önüne getirdikten sonra, yine g.saray'ın yabancı sayısını akla getirin. baylar, fenerbahçe'nin son 2 haftadır başına gelen sakatlıklardan haberiniz var umarım? ya g.saray'ın deplasman performansından? yanisi hiçbir şey imkansız değil fakat şartlar böyleyken sen gidip de yarıştığın rakibinin daha iyisini alması için fırsat yaratıyorsan eleştiriyi de kabullenmen gerekir. ben önder özen'in yapacağı etkiyi görmek uğruna en az 1 sene daha kalması gerektiğini söyleyen biriyim fakat bu şartlarda dany'i almak demek, masal okuduğunu kabullenmek demektir. hani bir değil iki değil.
daha evvel de dediğim gibi bu hamleyi kabul edilebilir kılacak tek şey, ligi g.saray'ın üstünde bitirmemizdir. yoksa bu kadro öyle de böyle de en aşağı üçüncü olurdu zaten.
burada transferi eleştiren insanlara laf sokmak yerine şapkanızı önüne koyun ve düşünün. g.saray'ın stadyum konusundaki tutumunundan tut, ergin ataman'ı ayartmasına kadar yaptığı birçok şeyi gözünüzün önüne getirdikten sonra, yine g.saray'ın yabancı sayısını akla getirin. baylar, fenerbahçe'nin son 2 haftadır başına gelen sakatlıklardan haberiniz var umarım? ya g.saray'ın deplasman performansından? yanisi hiçbir şey imkansız değil fakat şartlar böyleyken sen gidip de yarıştığın rakibinin daha iyisini alması için fırsat yaratıyorsan eleştiriyi de kabullenmen gerekir. ben önder özen'in yapacağı etkiyi görmek uğruna en az 1 sene daha kalması gerektiğini söyleyen biriyim fakat bu şartlarda dany'i almak demek, masal okuduğunu kabullenmek demektir. hani bir değil iki değil.
daha evvel de dediğim gibi bu hamleyi kabul edilebilir kılacak tek şey, ligi g.saray'ın üstünde bitirmemizdir. yoksa bu kadro öyle de böyle de en aşağı üçüncü olurdu zaten.
içinde mini mini cd'ler olan ambalajı üzerinde koca koca puntolarla tarifelerin yazdığı milenyum öncesi internet sağlayıcısı. zamanında quake2 serverlerine bağlanıp ışık hızında düşmemi sağlamışlığı, napster'den 3mb'lık kıytırık mp3 dosyası indireceğim diye koca günümü hiç etmişliği vardır kendisinin.
beşiktaş'ın büyüklük algısındaki azalışın ilk ve en temiz örneklerinden biridir aslında. beşiktaş nire bursa nire allasen? neden bu kadar ciddiye alınıldı zamanında bu adamlar hakikaten? hadi olayın taraftar boyutunu bir şekilde anlayabilirim de kulüp boyutunu anlamlandırmak sahiden çok güç.
(bkz: yıldırım demirören başkanlığındaki beşiktaş yönetimi)
(bkz: yıldırım demirören başkanlığındaki beşiktaş yönetimi)
evvel zamanın birinde, hakkında şöyle birşey yazmışlığım olan kanser türü:
alıntı--
farkında olmadan kendi kanserimizi kendi ellerimizle yaratıyoruz aslında. aynı anda hem bir idealistin dik duruşuna ve romantik tutkusuna hem de bir mağaza müşterisinin doymak bilmez isteklerine sahip olmaya çalışıyoruz. buna da beşiktaş kanseri ismini veriyoruz. düşündürücü olan esas konu bu.
alıntı--
alıntı--
farkında olmadan kendi kanserimizi kendi ellerimizle yaratıyoruz aslında. aynı anda hem bir idealistin dik duruşuna ve romantik tutkusuna hem de bir mağaza müşterisinin doymak bilmez isteklerine sahip olmaya çalışıyoruz. buna da beşiktaş kanseri ismini veriyoruz. düşündürücü olan esas konu bu.
alıntı--
#335692
entry'siyle plaza kezbanlarına, abazan züppelere ve samimiyetten nasibini almamış çağın robotik insan modeline giydirmiş master yoda yazar. yazdığı entry'i okuduktan sonra, sigaramın bitmemiş olduğuna şükretmedim desem yalan söylemiş olurum. yine de yalnız olmadığını, hâlâ galaksinin çeşitli bölgelerinde savaşan jedi'ların olduğunu bilmesi gerekendir.
entry'siyle plaza kezbanlarına, abazan züppelere ve samimiyetten nasibini almamış çağın robotik insan modeline giydirmiş master yoda yazar. yazdığı entry'i okuduktan sonra, sigaramın bitmemiş olduğuna şükretmedim desem yalan söylemiş olurum. yine de yalnız olmadığını, hâlâ galaksinin çeşitli bölgelerinde savaşan jedi'ların olduğunu bilmesi gerekendir.
lanet olsun dedirten futbolcu.
yorum dahi yapamıyorum, dany nedir abi? bu güne dek aklı selim davranmaya, düşünmeye çalıştım fakat dany transferi neresinden tutarsan tut elinde kalıyor. divan kurulunda tepki alacağından korkup da transferi akşama açıklayan fikret orman'a mı kızsam, transferi beceremeyip reklam yapma konusunda üstüne olmayan yöneticilere mi kızsam, 8 aydır görev başında olmasına rağmen scout sistemine işlerlik kazandıramayan önder özen'e mi kızsam, takımında gün itibariyle 3 oyuncusunu kadro dışı bırakan ve diğer birçoğunu da değerlendirmeyi reddeden bilic'e mi kızsam? bu kadar rezalet bir futbol yönetimi olamaz sahiden, hakikaten yeter ya yeter. ne heves bıraktınız adamda ne de geleceğe dair umut.
dany katkı verir-vermez işin orasında değilim ama ortada çok büyük dalavereler dönüyor be. madem ki böyle bir bok yediniz, bu pisliği şampiyonluk dışında hiçbir şeyin temizlemeyeceğinin farkında olun. adamlar yabancı futbolcusuna lisans dahi çıkartamıyordu ya lisans!
yorum dahi yapamıyorum, dany nedir abi? bu güne dek aklı selim davranmaya, düşünmeye çalıştım fakat dany transferi neresinden tutarsan tut elinde kalıyor. divan kurulunda tepki alacağından korkup da transferi akşama açıklayan fikret orman'a mı kızsam, transferi beceremeyip reklam yapma konusunda üstüne olmayan yöneticilere mi kızsam, 8 aydır görev başında olmasına rağmen scout sistemine işlerlik kazandıramayan önder özen'e mi kızsam, takımında gün itibariyle 3 oyuncusunu kadro dışı bırakan ve diğer birçoğunu da değerlendirmeyi reddeden bilic'e mi kızsam? bu kadar rezalet bir futbol yönetimi olamaz sahiden, hakikaten yeter ya yeter. ne heves bıraktınız adamda ne de geleceğe dair umut.
dany katkı verir-vermez işin orasında değilim ama ortada çok büyük dalavereler dönüyor be. madem ki böyle bir bok yediniz, bu pisliği şampiyonluk dışında hiçbir şeyin temizlemeyeceğinin farkında olun. adamlar yabancı futbolcusuna lisans dahi çıkartamıyordu ya lisans!
şöyle yepisyeni ve uyduruk bir hesap da bende var;
https://twitter.com/gogunuc
https://twitter.com/gogunuc
taktisyenlik ve oyunu okuma konusunda gerçekten vasat bir teknik adam.
beşiktaş'ın bu sene geniş bir oyunu var. geniş oyunu oynamanın olmazsa olmazı oyuncuların dribbling ve orta açma meziyetleridir. gökhan töre, atiba, fernandes, oğuzhan bu oyunu kotarabilecek yapıda oyuncular. bilic bu oyunculardan vazgeçmediğine göre, takımı geniş oynatmakta bir mantık hatası yok. ancak ne zaman ki holosko, mustafa pektemek oyuna giriyor o dakikadan itibaren sıkıntılar yaşamaya başlıyoruz istisnasız her maç. çünkü iki isim de dar alan oyununa uygun yapıda ve bilic bu oyuncularla geniş oyun oynamaya devam ediyor. bir de üstüne kendine güvenmeyen muhammed'i ekleyince topu ileride tutma konusunda facia yaşıyoruz resmen. taktisyenliğin sadece diziliş meselesi olmadığını casual seviyesindeki her futbolsever bilir -bilhassa fm oyuncuları- ancak bilic bunun farkında mı, inanın emin değilim.
beşiktaş'ın bu sene geniş bir oyunu var. geniş oyunu oynamanın olmazsa olmazı oyuncuların dribbling ve orta açma meziyetleridir. gökhan töre, atiba, fernandes, oğuzhan bu oyunu kotarabilecek yapıda oyuncular. bilic bu oyunculardan vazgeçmediğine göre, takımı geniş oynatmakta bir mantık hatası yok. ancak ne zaman ki holosko, mustafa pektemek oyuna giriyor o dakikadan itibaren sıkıntılar yaşamaya başlıyoruz istisnasız her maç. çünkü iki isim de dar alan oyununa uygun yapıda ve bilic bu oyuncularla geniş oyun oynamaya devam ediyor. bir de üstüne kendine güvenmeyen muhammed'i ekleyince topu ileride tutma konusunda facia yaşıyoruz resmen. taktisyenliğin sadece diziliş meselesi olmadığını casual seviyesindeki her futbolsever bilir -bilhassa fm oyuncuları- ancak bilic bunun farkında mı, inanın emin değilim.
attığı golden bağımsız olarak, bu akşam daha toplu gözüktü bana göre.
boşluklara sokuldu, kaleyi daha çok düşündü, adrese teslim diagonal paslar vererek hücum yönünü değiştirdi. ancak doğru karar alma noktasında yine sırıttı. defans dengesiz yakalandığında topu çok fazla ayağında tuttu ki cenk ahmet'in geriden gelerek kazandığı top buna güzel bir örnek oluşturdu. maçın sonlarına doğru şut açısını yakaladığında holosko'ya pas vermesi ve ilk yarıda dar açıdan vurduğu ve yan ağlara giden şutu da karar alma konusundaki yetersizliğini özetler nitelikteydi. önde oynayan bir oyuncu için diğer tüm özelliklerini sıfırlayan merkez bir özelliktir doğru karar alma denen hede. 27 yaşındaki bir oyuncu da bu temel mental yetiyi bu vakitten sonra geliştiremez. yuhalamaya, kin duymaya, karıncayı suda yüzdürmeye gerek yok. yapamıyor adam işte çok bariz.
jones ilk 11'e girdiğinde, kendisini onun yanına çekip, oğuzhan'ı önde oynatmak en mantıklısı. zaten çoğu beşiktaşlının üzerinde birleştiği, doğruluğu çok bariz bir mesele bu. keşke bilic de görse bunu.
edit: ortaya fikrini destekleyebilecek argüman dahi koyama, anca ucuz kelime oyunlarıyla bok at. çogzel. "çoğu" yerine "tüm" yazıyordu, düzeltildi.
boşluklara sokuldu, kaleyi daha çok düşündü, adrese teslim diagonal paslar vererek hücum yönünü değiştirdi. ancak doğru karar alma noktasında yine sırıttı. defans dengesiz yakalandığında topu çok fazla ayağında tuttu ki cenk ahmet'in geriden gelerek kazandığı top buna güzel bir örnek oluşturdu. maçın sonlarına doğru şut açısını yakaladığında holosko'ya pas vermesi ve ilk yarıda dar açıdan vurduğu ve yan ağlara giden şutu da karar alma konusundaki yetersizliğini özetler nitelikteydi. önde oynayan bir oyuncu için diğer tüm özelliklerini sıfırlayan merkez bir özelliktir doğru karar alma denen hede. 27 yaşındaki bir oyuncu da bu temel mental yetiyi bu vakitten sonra geliştiremez. yuhalamaya, kin duymaya, karıncayı suda yüzdürmeye gerek yok. yapamıyor adam işte çok bariz.
jones ilk 11'e girdiğinde, kendisini onun yanına çekip, oğuzhan'ı önde oynatmak en mantıklısı. zaten çoğu beşiktaşlının üzerinde birleştiği, doğruluğu çok bariz bir mesele bu. keşke bilic de görse bunu.
edit: ortaya fikrini destekleyebilecek argüman dahi koyama, anca ucuz kelime oyunlarıyla bok at. çogzel. "çoğu" yerine "tüm" yazıyordu, düzeltildi.
10 üzerinden 6'lık maç çıkardı kendisi bu akşam [ybkz]swh[/ybkz]
sweeper özellikli bir defans olmasından dolayı savunma arkasına atılan toplarda kesiciliği iyi durumda. ne var ki, defans çizgi hâlinde önde yakalandığında inanılmaz sırıtıyor. misal hakemin ilkyarı ofsayt çaldığı bir pozisyon var, kameralar tekrarı gösterdiğinde ayan beyan ortaya çıktı bu durum. yediğimiz ilk golde de iyi pozisyon alamadığından topa hamle yapamadı. top tekniği ve pas verme kabiliyeti iyi ancak, hem taktik anlayışa hem de ligin şartlarına uyumsuz bir yapısı var. izlenimlerim bunlar oynadığı ilk lig maçı itibariyle.
edit: ilk 11 başladığı ilk lig maçı yani.
edit2: tekrar düşününce, 5 notu bariz haksız göründü gözüme. o nedenle 6'ya çevrildi.
sweeper özellikli bir defans olmasından dolayı savunma arkasına atılan toplarda kesiciliği iyi durumda. ne var ki, defans çizgi hâlinde önde yakalandığında inanılmaz sırıtıyor. misal hakemin ilkyarı ofsayt çaldığı bir pozisyon var, kameralar tekrarı gösterdiğinde ayan beyan ortaya çıktı bu durum. yediğimiz ilk golde de iyi pozisyon alamadığından topa hamle yapamadı. top tekniği ve pas verme kabiliyeti iyi ancak, hem taktik anlayışa hem de ligin şartlarına uyumsuz bir yapısı var. izlenimlerim bunlar oynadığı ilk lig maçı itibariyle.
edit: ilk 11 başladığı ilk lig maçı yani.
edit2: tekrar düşününce, 5 notu bariz haksız göründü gözüme. o nedenle 6'ya çevrildi.
beşiktaş'a transferi tekrar gündeme gelen brezilyalı futbolcu.
ederi, minerio ile yaptığı sözleşmeye istinaden 3.5 milyondur artık. kabul ediyorsa buyursun gelsin, yoksa takım aramaya devam etsin kendisi. yönetimi transferde izlediği yol nedeniyle haklı olarak eleştirdim ancak şu vaziyette kesinlikle daha yüksek bir rakam verilmemeli. ne lan bu?
ederi, minerio ile yaptığı sözleşmeye istinaden 3.5 milyondur artık. kabul ediyorsa buyursun gelsin, yoksa takım aramaya devam etsin kendisi. yönetimi transferde izlediği yol nedeniyle haklı olarak eleştirdim ancak şu vaziyette kesinlikle daha yüksek bir rakam verilmemeli. ne lan bu?
4-5 sene arayla transfer için kapısını çaldığımız kulüptür.
(bkz: goncalves da silva ailton)
(bkz: volkan ünlü)
(bkz: fabian ernst)
(bkz: jermaine jones)
edit: bir de şu var tabi; eduardo goncalves de oliveira
(bkz: goncalves da silva ailton)
(bkz: volkan ünlü)
(bkz: fabian ernst)
(bkz: jermaine jones)
edit: bir de şu var tabi; eduardo goncalves de oliveira
haftada minimum 5 gün serbest olarak yaptığım spor. aslında herşey, uykusuzluk probleminden dolayı gittiğim doktorun tavsiyesiyle başladı. tavsiye dediğim de "git spor yap kaldır götünü" minvalinden. haklıydı, 2 senedir düzenli spor yapmıyordum yüzmeyi saymazsak. her neyse, evimin dibinde bir park var, gitmeye başladım ben buraya. ilk başlarda (5-6 hafta evvel) çocukların futbol sahasına çevirdiği, arada zibidi ergenlerin uğrayıp ayak yaptıkları bir basket sahası vardı buranın. ilk 2 hafta çoğunlukla tek başına potayı dövmekle meşgul oldum, arada gelen tiplerle maç yaptık falan. gerçi pek maç da denemezdi onlara, iki eliyle top sektiren mi ararsın, basket topunu bomba diye karakola götüren mi.. düşününce komik geliyor şimdi. 2 hafta böyle arızalı geçtikten sonra ben de heves meves kalmadı, üstüne havalar bozup abim de askerden izne geldiğinde bahanem oldu gitmemeye. ilaçlarla anca tutturduğum uyku düzenim de bozulmalar başladı.
abim 1 hafta kalıp gitti. ben de düzen müzen kalmadı iyice. 3 hafta önce olacak, yine öğleni gördüğüm bir gecenin ardından, yadigar ps2'mde oynayacak oyun aramaya başladım. cd kutusunun ilk sırasında nba 2k7 vardı. o anı bir mesaj olarak algıladım desem yalan olur, götümü kaldırmaya mecalim yok. neyse açtım ben bu oyunu baktım memory card'da detroit'le kalan kariyer var, play-off yarı finalinde kayıtlı. girdim maça, t-mac'i almışım takasla herif öyle böyle estetik değil arkadaş. bugün hala basketbola devam ediyorsam, bunda bu ipnenin payı büyük. bir iki maç yaptıktan sonra gaza geldim, kapattım, aldım topu fırladım sahaya. gittim ama saha bomboş. kendi halimde takılırken baktım ergen bi basket tayfası geldi. dedim "nasıl lan?".
bunlar arka arkaya 2-3 gün geldiler. kapışmalı maçlar oldu, ara sıra püf noktalar gösterdim bunlara her neyse. sonra ne olduysa, parkın müdavimi futbol hastası çocuklarda bi basket şevki başladı. önce 2 taneyle başladı, her gün giderek artarak en sonunda dün 18 kişiyi buldu! öeh be! ben sıkıntıdan her gün bunlara birşeyler katmaya çalıştım gönüllü olarak, işte durmadan pas verip hareketlenmedir, top sürmedir falan. arada futbol konusunda tüyolar da verdim. şaşırdı gençler, saygı duydular. ama son 3 gündür farklı şeyler var, abiden hocalığa evrildim. [ybkz]swh[/ybkz] işin kötüsü bunların anaları babaları geliyor benden fikir alıyor. lan hiç bu noktalara geleceğini düşünmemiştim. işin daha ilginci 17-18 yaşlarında basketbolcu gençler de var kızlı-erkekli. bugün maç yaparken konuştuk, yardımcılık yapacaklarmış bana artık. [ybkz]swh[/ybkz] vallahi bu çılgınlığın büyümesinden korkuyorum sözlük, yoksa yakında o parka o saha yetmeyecek, belediye de benim ağzıma edecek. [ybkz]swh[/ybkz] ama işin pozitif tarafı çocuklara alt yapı eğitimi vermek hoşuma gitmeye başladı anasını satayım, okulu bırakıp besyoya mı girsem nedir? [ybkz]swh[/ybkz]
şu an kulağa çılgınca geliyor ama bu iş biraz daha ciddiye binerse velilerden para toplayıp spor kulübü açma fikirleri kafamda dönüyor şu sıralar. sözlüğün basketbol uleması yazarlarına da yöneticilik teklifleri hazırladım hatta. [ybkz]swh[/ybkz]
abim 1 hafta kalıp gitti. ben de düzen müzen kalmadı iyice. 3 hafta önce olacak, yine öğleni gördüğüm bir gecenin ardından, yadigar ps2'mde oynayacak oyun aramaya başladım. cd kutusunun ilk sırasında nba 2k7 vardı. o anı bir mesaj olarak algıladım desem yalan olur, götümü kaldırmaya mecalim yok. neyse açtım ben bu oyunu baktım memory card'da detroit'le kalan kariyer var, play-off yarı finalinde kayıtlı. girdim maça, t-mac'i almışım takasla herif öyle böyle estetik değil arkadaş. bugün hala basketbola devam ediyorsam, bunda bu ipnenin payı büyük. bir iki maç yaptıktan sonra gaza geldim, kapattım, aldım topu fırladım sahaya. gittim ama saha bomboş. kendi halimde takılırken baktım ergen bi basket tayfası geldi. dedim "nasıl lan?".
bunlar arka arkaya 2-3 gün geldiler. kapışmalı maçlar oldu, ara sıra püf noktalar gösterdim bunlara her neyse. sonra ne olduysa, parkın müdavimi futbol hastası çocuklarda bi basket şevki başladı. önce 2 taneyle başladı, her gün giderek artarak en sonunda dün 18 kişiyi buldu! öeh be! ben sıkıntıdan her gün bunlara birşeyler katmaya çalıştım gönüllü olarak, işte durmadan pas verip hareketlenmedir, top sürmedir falan. arada futbol konusunda tüyolar da verdim. şaşırdı gençler, saygı duydular. ama son 3 gündür farklı şeyler var, abiden hocalığa evrildim. [ybkz]swh[/ybkz] işin kötüsü bunların anaları babaları geliyor benden fikir alıyor. lan hiç bu noktalara geleceğini düşünmemiştim. işin daha ilginci 17-18 yaşlarında basketbolcu gençler de var kızlı-erkekli. bugün maç yaparken konuştuk, yardımcılık yapacaklarmış bana artık. [ybkz]swh[/ybkz] vallahi bu çılgınlığın büyümesinden korkuyorum sözlük, yoksa yakında o parka o saha yetmeyecek, belediye de benim ağzıma edecek. [ybkz]swh[/ybkz] ama işin pozitif tarafı çocuklara alt yapı eğitimi vermek hoşuma gitmeye başladı anasını satayım, okulu bırakıp besyoya mı girsem nedir? [ybkz]swh[/ybkz]
şu an kulağa çılgınca geliyor ama bu iş biraz daha ciddiye binerse velilerden para toplayıp spor kulübü açma fikirleri kafamda dönüyor şu sıralar. sözlüğün basketbol uleması yazarlarına da yöneticilik teklifleri hazırladım hatta. [ybkz]swh[/ybkz]
beşiktaş'a transfer olduğu haberleri son dakika olarak ilgili sitelere düşen amerikalı futbolcu.
avrupa piyasasında bilinen ve türk futbolseverlerin yakından tanıdığı bir oyuncu kendisi. bir orta saha oyuncusu olmasına karşın, teknik meziyetleri sınırlı bir isim. ancak teknik açıdan sınırlılığını fiziken ve mental açıdan fazlasıyla kapatmakta. buna dayanarak anchor man diye tabir edilen oyuncu türüne cuk oturduğunu söyleyebiliriz jones'un.
yaş dezavantajını bir kenara bırakıp, beşiktaş'a neler verebileceğine gelecek olursak, herşeyden önce ruhsuz oyuncu grubuna ruh katacak olmasını ilk sıraya koyabiliriz. aynı motta gibi, sahadaki oyuna ve maç skoruna isyan eden bir yapısı var. bu nedenle agresifliğinin dozajını zaman zaman kaçırdığını ve beşiktaş'ta da kaçıracağını söyleyebiliriz. bu yönü hakemlerin bize olan tutumu düşünüldüğünde, hanemize kocaman bir eksi olarak dönecektir.
jones'un oyunun tek tarafında var olmasının bilic'in dengeli oyun felsefesiyle uyuşmama ihtimalini özellikle belirtmek gerekir. anlaşılan bilic, yıllardır taviz vermediği oyun felsefesini fernandes ve oğuzhan'ı aynı anda efektif kullanmak adına rötuşlayacak (tabi ki bunu atiba'nın sağ bekte değerlendirileceğini düşünerek yazıyorum). çünkü jones'un oyunun defans ve ofans oyuncuları olarak bariz şekilde ayrıldığı katı felseye daha uygun bir yapısı var.
genel olarak iyi bir transfer. beşiktaş'a taktiksel esneklik, kadro rotasyonu, orta saha direnci, motivasyon gibi yönlerden değer katacağı kesin. 2.5 sene değil ama 1.5 senelik sözleşme ideal. taraftar açısındansa çirkefliğe kaçtığı anlarda gösterilecek reaksiyon açısından ciddi bir sınav olacak.
yine de belirtmeden geçmemek gerekir ki, takviye şart.
avrupa piyasasında bilinen ve türk futbolseverlerin yakından tanıdığı bir oyuncu kendisi. bir orta saha oyuncusu olmasına karşın, teknik meziyetleri sınırlı bir isim. ancak teknik açıdan sınırlılığını fiziken ve mental açıdan fazlasıyla kapatmakta. buna dayanarak anchor man diye tabir edilen oyuncu türüne cuk oturduğunu söyleyebiliriz jones'un.
yaş dezavantajını bir kenara bırakıp, beşiktaş'a neler verebileceğine gelecek olursak, herşeyden önce ruhsuz oyuncu grubuna ruh katacak olmasını ilk sıraya koyabiliriz. aynı motta gibi, sahadaki oyuna ve maç skoruna isyan eden bir yapısı var. bu nedenle agresifliğinin dozajını zaman zaman kaçırdığını ve beşiktaş'ta da kaçıracağını söyleyebiliriz. bu yönü hakemlerin bize olan tutumu düşünüldüğünde, hanemize kocaman bir eksi olarak dönecektir.
jones'un oyunun tek tarafında var olmasının bilic'in dengeli oyun felsefesiyle uyuşmama ihtimalini özellikle belirtmek gerekir. anlaşılan bilic, yıllardır taviz vermediği oyun felsefesini fernandes ve oğuzhan'ı aynı anda efektif kullanmak adına rötuşlayacak (tabi ki bunu atiba'nın sağ bekte değerlendirileceğini düşünerek yazıyorum). çünkü jones'un oyunun defans ve ofans oyuncuları olarak bariz şekilde ayrıldığı katı felseye daha uygun bir yapısı var.
genel olarak iyi bir transfer. beşiktaş'a taktiksel esneklik, kadro rotasyonu, orta saha direnci, motivasyon gibi yönlerden değer katacağı kesin. 2.5 sene değil ama 1.5 senelik sözleşme ideal. taraftar açısındansa çirkefliğe kaçtığı anlarda gösterilecek reaksiyon açısından ciddi bir sınav olacak.
yine de belirtmeden geçmemek gerekir ki, takviye şart.
(bkz: dancer in the dark)
#334278
bu bilgilendirici entry'e ek olarak, günümüz futbol takımlarının regista ya da deep lying playmaker'ları defansif orta saha pozisyonunda oynattığını da belirtmemiz gerekir. oyun görüşü, dayanıklılığı, yaratıcılığı, pas verme ve teknik meziyetleri yüksek bu oyuncular özellikle kontraatak benzeri oynayan takımlarda fark yaratırlar, daha set hücumunu ve rakip sahaya yerleşmeyi hedefleyen takımlarda ise biraz daha öne kayarak orta sahanın ortasında yer alırlar.
aslında ben ön libero kavramının anlam kaymasına uğramasını helenio herrera'nın catenaccio'sunun yaşadığı sürece benzetirim biraz. herrara oynattığı sistemin aslında ofansif amaçları olduğunu, bunu da sürekli ileri geri çalışan attacking full-back'lerden beklenen performansa dayalı olduğunu savunur. kendisine göre kendisinin inter'inden sonra bu sistemi uygulayan takımlar, dinamik kenar oyuncuları bulamadığından dolayı sistemin içini boşaltmışlardır. ön liberolar da, benzer nedenlerden dolayı anchorman diye tabir ettiğimiz çakılı adamlara evrilmişlerdir günümüzde.
bir diğer örnek olaraksa, şu gazetelerin bitmek bilmeyen her defans oyuncusuna stoper deme alışkanlığını gösterebiliriz. stoper, isminden de anlaşılacağı üzere stopper (yani durdurucu) olarak adlandırılan bir merkez defans rolüdür aslında. bu rolde oynatılan oyuncular, defansı önde kuran takımlarda daha tehlike başlamadan topu savuşturmakla görevli, mücadele gücü yüksek, nispeten süratli isimler olmak zorundadır. gençliğinde ibrahim toraman bu tarz oyunculara güzel bir örnek oluştururdu mesela.
bizdeki durum biraz kolaya kaçma, fazlaca da bilgisizlik yanisi. her forvetin striker, her ofansif oyuncunun oyun kurucu olarak addedildiği bir memleket burası sonuçta. [ybkz]swh[/ybkz]
bu bilgilendirici entry'e ek olarak, günümüz futbol takımlarının regista ya da deep lying playmaker'ları defansif orta saha pozisyonunda oynattığını da belirtmemiz gerekir. oyun görüşü, dayanıklılığı, yaratıcılığı, pas verme ve teknik meziyetleri yüksek bu oyuncular özellikle kontraatak benzeri oynayan takımlarda fark yaratırlar, daha set hücumunu ve rakip sahaya yerleşmeyi hedefleyen takımlarda ise biraz daha öne kayarak orta sahanın ortasında yer alırlar.
aslında ben ön libero kavramının anlam kaymasına uğramasını helenio herrera'nın catenaccio'sunun yaşadığı sürece benzetirim biraz. herrara oynattığı sistemin aslında ofansif amaçları olduğunu, bunu da sürekli ileri geri çalışan attacking full-back'lerden beklenen performansa dayalı olduğunu savunur. kendisine göre kendisinin inter'inden sonra bu sistemi uygulayan takımlar, dinamik kenar oyuncuları bulamadığından dolayı sistemin içini boşaltmışlardır. ön liberolar da, benzer nedenlerden dolayı anchorman diye tabir ettiğimiz çakılı adamlara evrilmişlerdir günümüzde.
bir diğer örnek olaraksa, şu gazetelerin bitmek bilmeyen her defans oyuncusuna stoper deme alışkanlığını gösterebiliriz. stoper, isminden de anlaşılacağı üzere stopper (yani durdurucu) olarak adlandırılan bir merkez defans rolüdür aslında. bu rolde oynatılan oyuncular, defansı önde kuran takımlarda daha tehlike başlamadan topu savuşturmakla görevli, mücadele gücü yüksek, nispeten süratli isimler olmak zorundadır. gençliğinde ibrahim toraman bu tarz oyunculara güzel bir örnek oluştururdu mesela.
bizdeki durum biraz kolaya kaçma, fazlaca da bilgisizlik yanisi. her forvetin striker, her ofansif oyuncunun oyun kurucu olarak addedildiği bir memleket burası sonuçta. [ybkz]swh[/ybkz]
hâlâ daha kullanmakta ısrar ettiğim, hatta bununla da yetinmeyip üzerinde çeşitli deneyler gerçekleştirdiğim telefon. efenim şöyle ki; telefona tema araştırdığım sıradan bir akşam, yabancı forumun birinde telefonun üzerinde windows 95 çalıştırılabildiği bilgisine nail oldum. iflah olmaz bir nostalji manyağı olarak konuya ilgiyle yaklaştım haliyle. ardından ilgili dosyaları çektikten ve talimatları detaylıca okuyup dosyaları telefona yükledikten sonra günler süren başarısız denemelere geldi sıra. her neyse, nihayetinde bir pazar sabahı çalıştı bu homo erect-os telefonda. sırasıyla açılış ekranı, mavi boş ekran ve mouse imleci geldi önce. ardından usul usul başlat menüsü ve masaüstündeki simgeler belirdi.
millet forumlarda çalışma yavaşlığından şikayet etmişti ama açılış bana o kadar yavaş gelmemişti ki, imleci hareket ettirmek niyetiyle ekrana dokunduğum anda imlecin altında bir mıknatıs olduğunu fark ettim. ne yapsam rahat hareket ettiremedim bir türlü. meğersem mouse için, klavye için falan ayrı eklentiler varmış. neyse ben bunları da yükledim sıkıntılı da olsa. çalıştırdım tekrar win95'i, başlat'dan açtım notepad'i, lan bir de baktım ki yazılar karınca duası. panelden yazması sıkıntı değil de arayüzü kapatıp ekrandan okuması tam bir işkence. bunun da emulator (bkz: dosbox) uzerinden ince ayarları varmış yine. onun da birkaç deneme yanılma yoluyla üstesinden geldim. tekrar açıp birşeyler karalayıp kaydedip çıktım dosbox'tan. tekrar sistemi açıp dosyaya bakayım derken belirtmek isterim ki;
(bkz: arkadaşlar gelmeyin tünelin ucu bombok bir yere çıktı)
kaydettiğim belge uçmuş ve sistem yeni format yemiş windows ağlaklığında kutucuklarla karşımda belirdi evvelsi gibi. telefonda windows keyfi yaşama hayalim de başka baharlara kaldı tabi. bu entry'i okuyup benzer bir işe kalkışmaya heveslenen arkadaşlar için özellikle belirtmeliyim ki, ne yapsanız stabil çalışmıyor bu meret. kağnı gibi açılan pencereler, menüler falan. değmiyor yanisi. iyisi mi siz hiç bulaşmayın, benim gibi manyak olmayın. gerek yok. [ybkz]swh[/ybkz]
millet forumlarda çalışma yavaşlığından şikayet etmişti ama açılış bana o kadar yavaş gelmemişti ki, imleci hareket ettirmek niyetiyle ekrana dokunduğum anda imlecin altında bir mıknatıs olduğunu fark ettim. ne yapsam rahat hareket ettiremedim bir türlü. meğersem mouse için, klavye için falan ayrı eklentiler varmış. neyse ben bunları da yükledim sıkıntılı da olsa. çalıştırdım tekrar win95'i, başlat'dan açtım notepad'i, lan bir de baktım ki yazılar karınca duası. panelden yazması sıkıntı değil de arayüzü kapatıp ekrandan okuması tam bir işkence. bunun da emulator (bkz: dosbox) uzerinden ince ayarları varmış yine. onun da birkaç deneme yanılma yoluyla üstesinden geldim. tekrar açıp birşeyler karalayıp kaydedip çıktım dosbox'tan. tekrar sistemi açıp dosyaya bakayım derken belirtmek isterim ki;
(bkz: arkadaşlar gelmeyin tünelin ucu bombok bir yere çıktı)
kaydettiğim belge uçmuş ve sistem yeni format yemiş windows ağlaklığında kutucuklarla karşımda belirdi evvelsi gibi. telefonda windows keyfi yaşama hayalim de başka baharlara kaldı tabi. bu entry'i okuyup benzer bir işe kalkışmaya heveslenen arkadaşlar için özellikle belirtmeliyim ki, ne yapsanız stabil çalışmıyor bu meret. kağnı gibi açılan pencereler, menüler falan. değmiyor yanisi. iyisi mi siz hiç bulaşmayın, benim gibi manyak olmayın. gerek yok. [ybkz]swh[/ybkz]
çok keyifli bir stephen marley şarkısı. nba live 08 soundtrack'lerinden olup, oyunu katlanılır kılan nadir şeylerden biridir.
şu orjinali;
http://www.youtube.com/watch?v=IlXLltC77Bw
şu da live 08 versiyonu;
http://www.youtube.com/watch?v=ynyOJ79PH_Q
şu orjinali;
http://www.youtube.com/watch?v=IlXLltC77Bw
şu da live 08 versiyonu;
http://www.youtube.com/watch?v=ynyOJ79PH_Q
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?