... ve yarın öğlene doğru ...
kartalyuvasi.com.tr (duyuru)
"sevgili kartallar... ne olduğunu anlayamadık fakat bu sabaha karşı tüm erkek atkı modellerimiz tükendi... yeni üretime geçildi... taleplere yetişmekte güçlük çekiyor ve affınıza sığınıyoruz... takım da kötü gidiyor ama... forma, bileklik, bardak filan değil de neden atkı lan? neyse, yine de teşekkür ediyoruz tabii..."
ibb'nin ukrayna şubesine karşı oynadığımız maç... bir ara guti ceza sahası önünde topla buluştu karşısında resmen 10 tane oyuncu vardı lan... karınca sürüsü gibi... aman şut, ara pas gibi futbolu güzelleştiren şeyleri yapmayın, yapmadığınız gibi yaptırmayın da oldu mu? göz zevki filan olur, neme lazım? karambol, kornerde rakibin hatası, üç pasta kontrayla kaleye gitmek filan dururken, ara pası, şut filan ne ki? ya lan neyse ben bir şey demiyorum... şu sistemi futbol dünyasına katan teknik adamın göz zevkini, futbol hüviyetini yedi ceddini sikeyim ben... şu sistemin sıçmaktan ne farkı var lan? sıçmak gibi düz bir eylem olm bu sistem... dur bir sıçayım, hıh donumu da indirdim, şimdi klozete oturayım gibi bir şey lan... dur 11 kişi kapanayım da hatayla gol atayım... en son yunanistan bu sistemle avrupa şampiyonu olmuştu da, ulusal basından tebrik beklerken itin götüne sokulmuştu...
-20 derecede ben salondan kalkıp gidip klozete oturmam, adamlar maç yapacak lan resmen... neyse, beşiktaş'ımızdan bir mucize bekliyoruz elbette ama benim pek umudum yok sözlük...
2007 civarındaki avrupa kupaları felaketlerimiz esnasında kulübede sinik, pasif, kırmızı suratlı, oturuşunu zihnimden silemediğim, takımımıza avrupa'da oynattığı korkak futbolla hatırladığımdır... vizyonu sıfırdır... schuster'in tırnağı olamaz vizyon konusunda... bu yüzden çalıştırabileceği en büyük takım bursaspordur... 11 kişi defans yaparak ancak ilk defa şampiyon olan bir taraftar kitlesinin gözünü boyayabilirdi, tanrısı olabilirdi zaten... tamam, futbolcu olarak beşiktaşımızda oynamış, gollerini atmış ve bizleri sevindirmiş, jübilesini yapıp gitmiştir... lütfen orada, öylece kalsındır. eğer beşiktaş yönetimi schuster'e bir sene daha şans vermezse, istediği yerli oyuncuları da almasına, istediği kadroyu tamamen oluşturmasına izin vermezse alsın o yıldızları götüne soksundur... zira bu takıma ersan gülüm gibi 3 veya 4 yerli takviyesi yapılsın bu takım schuster ile ligi de avrupayı da sker atar... aha da buraya yazıyorum...
kendinin doğum gününü kaçırmışım...
kendini eşinin doğum gününü unutmuş ama eşinin hiç ağzını açmadan,
masumca tepkisini dile getirdiği bir adam gibi hissediyorum... o mahcubiyetteyim şu an yani...
suçunun farkında olan ve tepki ölçmeye kalkan bir erkek gibiyim... (bkz: pınar noldu)
http://mikiurl.com/LY9oC
kendini eşinin doğum gününü unutmuş ama eşinin hiç ağzını açmadan,
masumca tepkisini dile getirdiği bir adam gibi hissediyorum... o mahcubiyetteyim şu an yani...
suçunun farkında olan ve tepki ölçmeye kalkan bir erkek gibiyim... (bkz: pınar noldu)
http://mikiurl.com/LY9oC
şu aralar renkli takımların diline düşmüş taraftar grubudur... bunlar anlık ve kırmızı kart, penaltı gibi şeylerle elde edilen ballı galibiyetlerle götleri kalkıp bizimle ilkokul seviyesindeki espri girişimleri ile dalga geçerek kendilerinin yaptığı gibi stadı bomboş bırakacağımızı, çekirdek çıtlatacağımızı, stad yakacağımızı, futbolcu döveceğimizi ya da tesis basacağımızı zannediyorlar ya, çok gülüyorum... götümle gülüyorum... bak, ayırdım bile... her iki lobunu, ayrı ayrı, sizler için...
yaratıcı beşiktaş taraftarı durumuna uymaz pek... beşiktaşlı dediğin her konuda yaratıcı olduğunu gösterir... esprili başlık da açar, duygusal başlık da, siyasi başlık da, sosyal içerikli başlık da...
çok korkuyorum, baktım ki olacak gibi değil, artık yatar pozisyonda laptop kullanmıyorum... neden mi korkuyorum? tam cinsel organımın üzerindeyken pilin patlamasından... bir ara cep telefonu, laptop gibi cihazların pillerinin patlaması üzerine bayağı haber araştırması yapmıştım, o görseller pek iç açıcı değildi... ben gece yatarken cep telefonunu yakına koymaya, laptop gibi cihazlarla vücuda temas edecek durumda çok fazla kalınmasına filan karşıyım, tavsiye de etmem pek...
yabancı kadrosu aynen kalsın; yerlilerden cenk gönen, ersan gülüm ve ibrahim toraman hariç hepsi gönderilsin
cenk tosun (gaziantepspor)
serdar aziz (bursaspor)
mustafa pektemek (gençlerbirliği)
burhan eser (eskişehirspor)
sezer öztürk (eskişehirspor)
iskender alın (istanbul büyükşehir belediye)
serdar kesimal (kayserispor)
hasan ali kaldırım (kayserispor)
mehmet eren (kayserispor)
serkan balcı (trabzonspor)
şu oyunculardan hepsi değil, ihtiyaç duyulan bölgelere göre bir kısmı alınsın yeterli...
o zaman bu takım ne yapar?
ben de onu diyorum işte; ne yapar abi?
cenk tosun (gaziantepspor)
serdar aziz (bursaspor)
mustafa pektemek (gençlerbirliği)
burhan eser (eskişehirspor)
sezer öztürk (eskişehirspor)
iskender alın (istanbul büyükşehir belediye)
serdar kesimal (kayserispor)
hasan ali kaldırım (kayserispor)
mehmet eren (kayserispor)
serkan balcı (trabzonspor)
şu oyunculardan hepsi değil, ihtiyaç duyulan bölgelere göre bir kısmı alınsın yeterli...
o zaman bu takım ne yapar?
ben de onu diyorum işte; ne yapar abi?
##73448
##73448
bravo lan ferrari... takım 2-1 önde, sağlı sollu yardırıyor, karşı karşıya kalmalar mı dersin, ortalar mı dersin, şutlar mı dersin... maç kopma noktasında 5-1'e gidecek potansiyel varken bravo... o kadar temiz oynuyorduk ki; hakemin bile elini kolunu bağlamıştık... o bile bir şey yapamıyor, fenerbahçe'nin uğradığı futbol tecavüzünü eli kolu bağlı seyrediyordu... yemin ederim bu maç 5'e giderdi... bu maçı ancak böyle bir mallıkla, içimizden biriyle verebilirdik... hakem zaten ne olsa da maçı çevirsem diye fırsat kollarken sen çıkageldin... kırmızı ferrarim benim... 3. lige layık amatörüm... hakem aynı pozisyon bize olsa penaltıyı verebilir miydi? orası kesinlikle hayır ama adamın eline koz verdin... bravo... koz bekleyenin kimliğini ise vereyim: (bkz: cüneyt çakır)
neyse;
ayrıca da maç 2-2 iken de çevirebilirdik... fernandez gibi diri, ayağına topun japon yapıştırıcısı ile yapıştığı adam yerine sen keçi gibi zıplaya zıplaya oynayan aurello'yu alıyorsun ve maç 4'e gidiyor... dikkat etmeyenler alex'in attığı 3. golde aurello'ya bir baksın lütfen...
bütün bunlar eyyam olduğu gerçeğini değiştirir mi? değiştirmez... o ayrı bir şey... zaten her sene klasik oldu artık beşiktaş fenerbahçe maçlarında... mutlaka beşiktaş 10 kişi bırakılır, kalmayacaksa bile bırakılır, beşiktaş'a hayatta verilmeyecek penaltılar fenerbahçe'ye sanki korner kararı verir gibi çalınır, penaltı noktaları kazılır, lugano gibi falcı karı çirkefliğinde bir adam her boku yer, maçı sarı bile görmeden tamamlar... bu böyledir yani... alıştım ben şahsen...
onun için fenerbahçe her sene hakem ittirmesiyle şampiyonluğa oynar
sene sonunda da şampiyonluk havasına girer ve trajikomik şekilde soytarıya döner... mizah malzemesi olur yani, öyle böyle değil... onun için her sene şampiyonluğa oynayan fenerbahçenin 6 yılda bir şampiyonluğu varken, iki adet son maçta şampiyon olduğunu sanarak soytarıya dönme öyküsü vardır... ilahi adalet diye bir şey vardır çünkü... ve fenerbahçe tanrı'nın varlığının en büyük kanıtı olmaya bu kafayla devam ederse son gaz devam edecektir...
schuster kalmalı diyorum artık, bu saatten sonra gitmesi bize fayda getirmez... zira yerli kalitesini artırdığımız ve zıpkın gibi bir defans oluşturduğumuz takdirde kendisi ile önümüzdeki yıla damga vurabiliriz diye düşünüyorum... takımda bir yerli-yabancı dengesizliği var, bu bariz... quaresma ve simao çok sırıtıyor her maçta... acıyorum bu adamlara... simao'nun arkasına eskişehirspor'dan sezer'i koy, quaresma'nın arkasına kayseri'den hasan ali'yi koy... defans hattını kayseri'den serdar kesimal, bizden ersan gibi adamlarla kur, bu takım namağlup şampiyon olmazsa bu sistemle gel yüzüme tükür diyorum...
geçen gün ilk yarının maç özetlerini izliyordum ve fenerbahçe'nin ilk yarı bitimine az kala bir maçında aykut kocaman için istifa tezahüratlarına şahit oldum... ve o an kayış koptu... işte, türk futbolseveri olarak bizim teknik adama bakış açımız bu... bu kadar sığ, günübirlik başarılara endeksliyiz... yani düşünsenize, şu kadarcık bir sürede ne değişti de,
vizyonsuz aykut! diye taraftarın yerden yere vurduğu aykut şimdi "kocaman aşkları" oluverdi...
2. yarı ilk maçında antalya'ya karşı bir gol atıp üzerine yattılar, iğrenç bir futbolla galip geldiler;
sonra hakemin damga vurduğu bir maçta trabzon'u yendiler;
sonra 11 kişi defans yaparak kontrayla her takımdan puan alan manisa'nın açık oynayacağı tuttu, yendiler;
kayseri kalecisi eski fenerbahçeli volkan babacan'ın mehmet topuz'a asist yapacağı tuttu yendiler
ve bugünde bize karşı ezim ezim ezilirken, ferrari'nin amatörce hareketi ile maçı çevirdiler...
yani aykut kocaman'ın yaptığı ne var?
zekice bir değişiklik, hmmmm, bir sistem hmmmm, yok gibi sanki... tamamen şansa ve karşı takım mallıkları üzerine kurulu galibiyet serisi ve şampiyonluk potasına giriş...
bu mudur yani abi türkiye'de teknik adam yollamak veya kral ilan etmek... halen iddia ediyorum, şu an şampiyonluk potasındaki takımın teknik adamı aykut kocaman, schuster'in çırağı bile olamaz... zira bu maçta da 2-1 galipken, ferrari'nin yaptığı sorumsuzluğa kadar oynadığımız futboldan zevk almayacak adam tanımıyorum... resmen ezim ezim eziyor, 4'e 5'e gidiyorduk... işte futbol böyle bir şey...
varsın 1 sene 10. bitirelim ligi... ne olacak? biz beşiktaş'ız! onlarca şampiyonluğu olan takımız... ne var ki bir sene de onuncu olsak? daha yeni çifte kupa almadık mı? kupaya aç bir takım değiliz ki? ne bileyim bir 16 senedir şampiyon olamayan trabzon ya da ilk kez şampiyon olacak bir bursa filan değiliz...
şimdi içimizden herhangi birine çıkıp biri dese ki; bu sezon ligi 6. bitireceksiniz, türkiye kupasını alıp yine avrupa'ya bu şekilde gidebileceksiniz ama önümüzdeki sene öyle bir oyuncu kalitesi ve sistem gelecek ki, gordon milne dönemine geri dönecek, ligi savurup atacaksınız, 3 sene şampiyonluğa ambargo koyacaksınız...
"ben kabul etmem" diyen beri gelsin... az daha sakin bence...
del bosque için, mircea lucescu için hala ağlamıyor muyuz?
fenerbahçe zico için ağlamıyor muydu?, şu an tamamen şans ile şampiyonluk potasına girmese aykut, yine kocaman aşkımsın mı diyeceklerdi?
galatasaray frank rijkaard'ı yolladı şu an şampiyonlar ligi için mi oynuyor?
bunları anlık başarısızlıklarla gönderdik de ne oldu? ertuğrul sağlam'larla, mustafa denizli'lerle fıtık olduk... kim gelecek? hikmet karaman mı? yılmaz vural mı? kim yani? tek başarı kriterleri şu vizyonsuz, binbir tane eyyamın döndüğü ligte ilk 2'ye girmek olan ahmet çakar, şansal büyüka, serhat ulueren gibi medya soytarılarının gazına gelip schuster'e yazık etmeyelim bence... bu isimler şimdi bu aykut'u yere göğe sığdıramıyorlar, yalvarırım aldanmayın! bu aykut şimdi üst üste 3 maç puan kaybetsin, trabzonla puan farkı açılsın "aykut istifa etmeli mi?" diye anket açarlar programlarında... utanmazlar, yüzleri kızarmaz, 3 hafta öncesini hatırlamazlar bunlar... olan türk futboluna olur, yazık olur... nasıl ki şu an uefa kaldıran lucescu'lu shaktar donetsk'i izliyoruz, seneye de schuster ile yarı final oynayan young boys filan izleriz... lütfen, bu ilk değil! son da olmayacak!
beşiktaş taraftarı şu an ciddi bir sınav içindedir ve umarım bu sınavı geçer... bazen ben bile bu medyanın gazına gelip schuster'e verip veriştiriyorum ama maçın siniri ile oluyor vallahi... sonra oturup sakince düşünüyorum ve geçiyor... 3 hafta önce "aykut gitmeli" diyen futbol medyasını okuyorum, izliyorum, 4 maç şansa kazanıp potaya giren aykut için "kral aykut" başlığı, anketi açanları okuyor ve izliyorum... ve aklım başıma geliyor yemin ederim...
lütfen 6 hafta öncesinin gazete arşivlerini karıştırın aykut kocaman ile ilgili;
fener'in 5 hafta önce oynadığı herhangi bir maçı açın, izleyin, taraftarın istifa tezahüratlarını dinleyin;
ve şu anki manşetlere, taraftarın açtığı "kocaman aşk"lı filan komik pankartlara bir göz atın...
ne demek istediğimi anlayacaksınız...
maalesef çok basit bir futbol ülkesiyiz biz... çok ilkeliz, geri kalmışız,
alex ferguson'un manchester'in başında 25 senedir çiğnediği sakız bile olamayız;
adamların sakız çiğneyiş stili bile bizim ligimizin seyir zevkinden yüksek...
futbol medyasını ele geçirmiş,
3 hafta önce yere göğe sığdıramadığı adamı 3 hafta sonra istifaya zorlayan,
gerizekalıların eline geçmiş türk spor medyası ile çooooook daha da alex ferguson'un sakızını izleriz biz...
kocaman aşkları aykut gider şampiyonlar liginde sakızlı ferguson'un manchester'ından 6 tane yer gelir
25 senenin tecrübesi ve oturmuşluğu ile ferguson, ağzında sakız, ağzını yaya yaya izler bunları,
ardlarına baka baka geri dönerler... sonra ligde yeniden 3 maç kazanırlar, konya-manisa-karabük misal;
kral ilan edilirler, ne olacak ki?
şu an da telegol isimli soytarı programda beşiktaş ve galatasaray'ın başına abdullah avcı'yı, ümit ozat'ı, yılmaz vural'ı vs... getirmeleri gerektiğinden bahsediliyor? türk teknik direktörlermiş çünkü... çünkü bunlar başarılıymış... çünkü ligin ilk 2 sırasında iki türkün çalıştırdığı takımlar varmış... sanki daha 6-7 hafta önce "aykut fenerbahçe'yi taşıyamıyor, hafif geliyor, trabzonspor ile aralarında 10 puan var" diyerek fenerbahçe tribünlerini "aykut istifa" diye bağırtan, gaza getiren kendileri değilmiş gibi...
işte biz buyuz! biz türk taraftarlar olarak bu seviyedeki, bu zekadaki, karakterdeki adamları dinliyoruz, gazlarına geliyoruz, sözlerini dinliyoruz... türk futbolunu bu adamlar yönlendiriyor işte... ahmet çakar yönlendiriyor sizi... fenerbahçeliler, galatarsaylılar, beşiktaşlılar, bursalılar, trabzonlular! hepiniz ama hepiniz işte busunuz... buyuz... ağzımızdan salyalar aka aka ispanya, rusya, ingiltere liglerinde ve avrupa arenasında mucizeler yaratan bosque'yi, lucescu'yu, zico'yu, rijkaard'ı izlemeye mahkumuz bu zihniyetten kurtulmadığımız müddetçe...
başarı kriterimiz lig, türkiye ligi, konya'yı yenmek, ibb'yi yenmek, fener'in beşiktaş'ı, beşiktaş'ın galatasaray'ı, bursa'nın trabzon'u, trabzon'un beşiktaş'ı yenmesi olduğu müddetçe bizim başımıza bizi kullanarak abdullah avcı'yı getirir bunlar... getirsinler de, bizlere müstahak abdullah avcılar... bize türkiye içinde bir hayal perdesi kurmuşlar ve birbirimizi yenmeyi başarı olarak önümüze koymuşlar...
futbol bir zihniyet işidir arkadaşım!
Futbol uluslar arası bir oyundur, arenadır,
şovdur
futbol schuster'dir
futbol zico'dur, mourinho'dur
futbol lucescu'dur, arsen wenger'dir,
futbol guardiola'dır!
Futbol fergusonun 25 yıllık sakızıdır!
neyse;
ayrıca da maç 2-2 iken de çevirebilirdik... fernandez gibi diri, ayağına topun japon yapıştırıcısı ile yapıştığı adam yerine sen keçi gibi zıplaya zıplaya oynayan aurello'yu alıyorsun ve maç 4'e gidiyor... dikkat etmeyenler alex'in attığı 3. golde aurello'ya bir baksın lütfen...
bütün bunlar eyyam olduğu gerçeğini değiştirir mi? değiştirmez... o ayrı bir şey... zaten her sene klasik oldu artık beşiktaş fenerbahçe maçlarında... mutlaka beşiktaş 10 kişi bırakılır, kalmayacaksa bile bırakılır, beşiktaş'a hayatta verilmeyecek penaltılar fenerbahçe'ye sanki korner kararı verir gibi çalınır, penaltı noktaları kazılır, lugano gibi falcı karı çirkefliğinde bir adam her boku yer, maçı sarı bile görmeden tamamlar... bu böyledir yani... alıştım ben şahsen...
onun için fenerbahçe her sene hakem ittirmesiyle şampiyonluğa oynar
sene sonunda da şampiyonluk havasına girer ve trajikomik şekilde soytarıya döner... mizah malzemesi olur yani, öyle böyle değil... onun için her sene şampiyonluğa oynayan fenerbahçenin 6 yılda bir şampiyonluğu varken, iki adet son maçta şampiyon olduğunu sanarak soytarıya dönme öyküsü vardır... ilahi adalet diye bir şey vardır çünkü... ve fenerbahçe tanrı'nın varlığının en büyük kanıtı olmaya bu kafayla devam ederse son gaz devam edecektir...
schuster kalmalı diyorum artık, bu saatten sonra gitmesi bize fayda getirmez... zira yerli kalitesini artırdığımız ve zıpkın gibi bir defans oluşturduğumuz takdirde kendisi ile önümüzdeki yıla damga vurabiliriz diye düşünüyorum... takımda bir yerli-yabancı dengesizliği var, bu bariz... quaresma ve simao çok sırıtıyor her maçta... acıyorum bu adamlara... simao'nun arkasına eskişehirspor'dan sezer'i koy, quaresma'nın arkasına kayseri'den hasan ali'yi koy... defans hattını kayseri'den serdar kesimal, bizden ersan gibi adamlarla kur, bu takım namağlup şampiyon olmazsa bu sistemle gel yüzüme tükür diyorum...
geçen gün ilk yarının maç özetlerini izliyordum ve fenerbahçe'nin ilk yarı bitimine az kala bir maçında aykut kocaman için istifa tezahüratlarına şahit oldum... ve o an kayış koptu... işte, türk futbolseveri olarak bizim teknik adama bakış açımız bu... bu kadar sığ, günübirlik başarılara endeksliyiz... yani düşünsenize, şu kadarcık bir sürede ne değişti de,
vizyonsuz aykut! diye taraftarın yerden yere vurduğu aykut şimdi "kocaman aşkları" oluverdi...
2. yarı ilk maçında antalya'ya karşı bir gol atıp üzerine yattılar, iğrenç bir futbolla galip geldiler;
sonra hakemin damga vurduğu bir maçta trabzon'u yendiler;
sonra 11 kişi defans yaparak kontrayla her takımdan puan alan manisa'nın açık oynayacağı tuttu, yendiler;
kayseri kalecisi eski fenerbahçeli volkan babacan'ın mehmet topuz'a asist yapacağı tuttu yendiler
ve bugünde bize karşı ezim ezim ezilirken, ferrari'nin amatörce hareketi ile maçı çevirdiler...
yani aykut kocaman'ın yaptığı ne var?
zekice bir değişiklik, hmmmm, bir sistem hmmmm, yok gibi sanki... tamamen şansa ve karşı takım mallıkları üzerine kurulu galibiyet serisi ve şampiyonluk potasına giriş...
bu mudur yani abi türkiye'de teknik adam yollamak veya kral ilan etmek... halen iddia ediyorum, şu an şampiyonluk potasındaki takımın teknik adamı aykut kocaman, schuster'in çırağı bile olamaz... zira bu maçta da 2-1 galipken, ferrari'nin yaptığı sorumsuzluğa kadar oynadığımız futboldan zevk almayacak adam tanımıyorum... resmen ezim ezim eziyor, 4'e 5'e gidiyorduk... işte futbol böyle bir şey...
varsın 1 sene 10. bitirelim ligi... ne olacak? biz beşiktaş'ız! onlarca şampiyonluğu olan takımız... ne var ki bir sene de onuncu olsak? daha yeni çifte kupa almadık mı? kupaya aç bir takım değiliz ki? ne bileyim bir 16 senedir şampiyon olamayan trabzon ya da ilk kez şampiyon olacak bir bursa filan değiliz...
şimdi içimizden herhangi birine çıkıp biri dese ki; bu sezon ligi 6. bitireceksiniz, türkiye kupasını alıp yine avrupa'ya bu şekilde gidebileceksiniz ama önümüzdeki sene öyle bir oyuncu kalitesi ve sistem gelecek ki, gordon milne dönemine geri dönecek, ligi savurup atacaksınız, 3 sene şampiyonluğa ambargo koyacaksınız...
"ben kabul etmem" diyen beri gelsin... az daha sakin bence...
del bosque için, mircea lucescu için hala ağlamıyor muyuz?
fenerbahçe zico için ağlamıyor muydu?, şu an tamamen şans ile şampiyonluk potasına girmese aykut, yine kocaman aşkımsın mı diyeceklerdi?
galatasaray frank rijkaard'ı yolladı şu an şampiyonlar ligi için mi oynuyor?
bunları anlık başarısızlıklarla gönderdik de ne oldu? ertuğrul sağlam'larla, mustafa denizli'lerle fıtık olduk... kim gelecek? hikmet karaman mı? yılmaz vural mı? kim yani? tek başarı kriterleri şu vizyonsuz, binbir tane eyyamın döndüğü ligte ilk 2'ye girmek olan ahmet çakar, şansal büyüka, serhat ulueren gibi medya soytarılarının gazına gelip schuster'e yazık etmeyelim bence... bu isimler şimdi bu aykut'u yere göğe sığdıramıyorlar, yalvarırım aldanmayın! bu aykut şimdi üst üste 3 maç puan kaybetsin, trabzonla puan farkı açılsın "aykut istifa etmeli mi?" diye anket açarlar programlarında... utanmazlar, yüzleri kızarmaz, 3 hafta öncesini hatırlamazlar bunlar... olan türk futboluna olur, yazık olur... nasıl ki şu an uefa kaldıran lucescu'lu shaktar donetsk'i izliyoruz, seneye de schuster ile yarı final oynayan young boys filan izleriz... lütfen, bu ilk değil! son da olmayacak!
beşiktaş taraftarı şu an ciddi bir sınav içindedir ve umarım bu sınavı geçer... bazen ben bile bu medyanın gazına gelip schuster'e verip veriştiriyorum ama maçın siniri ile oluyor vallahi... sonra oturup sakince düşünüyorum ve geçiyor... 3 hafta önce "aykut gitmeli" diyen futbol medyasını okuyorum, izliyorum, 4 maç şansa kazanıp potaya giren aykut için "kral aykut" başlığı, anketi açanları okuyor ve izliyorum... ve aklım başıma geliyor yemin ederim...
lütfen 6 hafta öncesinin gazete arşivlerini karıştırın aykut kocaman ile ilgili;
fener'in 5 hafta önce oynadığı herhangi bir maçı açın, izleyin, taraftarın istifa tezahüratlarını dinleyin;
ve şu anki manşetlere, taraftarın açtığı "kocaman aşk"lı filan komik pankartlara bir göz atın...
ne demek istediğimi anlayacaksınız...
maalesef çok basit bir futbol ülkesiyiz biz... çok ilkeliz, geri kalmışız,
alex ferguson'un manchester'in başında 25 senedir çiğnediği sakız bile olamayız;
adamların sakız çiğneyiş stili bile bizim ligimizin seyir zevkinden yüksek...
futbol medyasını ele geçirmiş,
3 hafta önce yere göğe sığdıramadığı adamı 3 hafta sonra istifaya zorlayan,
gerizekalıların eline geçmiş türk spor medyası ile çooooook daha da alex ferguson'un sakızını izleriz biz...
kocaman aşkları aykut gider şampiyonlar liginde sakızlı ferguson'un manchester'ından 6 tane yer gelir
25 senenin tecrübesi ve oturmuşluğu ile ferguson, ağzında sakız, ağzını yaya yaya izler bunları,
ardlarına baka baka geri dönerler... sonra ligde yeniden 3 maç kazanırlar, konya-manisa-karabük misal;
kral ilan edilirler, ne olacak ki?
şu an da telegol isimli soytarı programda beşiktaş ve galatasaray'ın başına abdullah avcı'yı, ümit ozat'ı, yılmaz vural'ı vs... getirmeleri gerektiğinden bahsediliyor? türk teknik direktörlermiş çünkü... çünkü bunlar başarılıymış... çünkü ligin ilk 2 sırasında iki türkün çalıştırdığı takımlar varmış... sanki daha 6-7 hafta önce "aykut fenerbahçe'yi taşıyamıyor, hafif geliyor, trabzonspor ile aralarında 10 puan var" diyerek fenerbahçe tribünlerini "aykut istifa" diye bağırtan, gaza getiren kendileri değilmiş gibi...
işte biz buyuz! biz türk taraftarlar olarak bu seviyedeki, bu zekadaki, karakterdeki adamları dinliyoruz, gazlarına geliyoruz, sözlerini dinliyoruz... türk futbolunu bu adamlar yönlendiriyor işte... ahmet çakar yönlendiriyor sizi... fenerbahçeliler, galatarsaylılar, beşiktaşlılar, bursalılar, trabzonlular! hepiniz ama hepiniz işte busunuz... buyuz... ağzımızdan salyalar aka aka ispanya, rusya, ingiltere liglerinde ve avrupa arenasında mucizeler yaratan bosque'yi, lucescu'yu, zico'yu, rijkaard'ı izlemeye mahkumuz bu zihniyetten kurtulmadığımız müddetçe...
başarı kriterimiz lig, türkiye ligi, konya'yı yenmek, ibb'yi yenmek, fener'in beşiktaş'ı, beşiktaş'ın galatasaray'ı, bursa'nın trabzon'u, trabzon'un beşiktaş'ı yenmesi olduğu müddetçe bizim başımıza bizi kullanarak abdullah avcı'yı getirir bunlar... getirsinler de, bizlere müstahak abdullah avcılar... bize türkiye içinde bir hayal perdesi kurmuşlar ve birbirimizi yenmeyi başarı olarak önümüze koymuşlar...
futbol bir zihniyet işidir arkadaşım!
Futbol uluslar arası bir oyundur, arenadır,
şovdur
futbol schuster'dir
futbol zico'dur, mourinho'dur
futbol lucescu'dur, arsen wenger'dir,
futbol guardiola'dır!
Futbol fergusonun 25 yıllık sakızıdır!
http://tinyurl.com/6lbkhlo
Nirvana coverlayabilmesi... Niyet vardı da kılıfına uydurdum sanki, neyse... Oyş...
Nirvana coverlayabilmesi... Niyet vardı da kılıfına uydurdum sanki, neyse... Oyş...
kendi teknik direktörü tarafından göz göre göre kırmızı kart görmesi için teşvik edilen ilk futbolcu ünvanını alabilir bence artık... ##72799
"o ne yapsın" diyenler için geliyor: hani şu denizlispor'dan alınan 20 yaşındaki cenk gönen var ya... hah işte; onun yaptığını yapsın yeter abiler be! kalede cenk gönen olsa bugünkü dinamo kiev maçı 4-1 değil, 2-1 bitebilirdi abiler be... yapmayın be bunu... savunmayın be şöyle kendini geliştiremeyen adamları artık... beşiktaş'ın kalecisi olduğunu, çok çok çok mühim bir yer kapladığını, orada olmak için canlarını verebilecek, sırf orada olabilmek adına sınırlarını zorlayıp kendini biraz da olsa geliştirebilecek çoooook kaleci olduğunu anlasın be artık bu adamlar...
##72799
17 şubat 2011 beşiktaş dinamo kiev maçını çizgi üzerinde bitirmiştir... evet, hiçbir kornere hamle yapmamış, hiçbir karşı karşıya pozisyonda açılmamış, hiçbir şutta zıplamamıştır... maça kale çizgisinde başlamış, kale çizgisinin üzerinde bitirmiştir... yaptığı birkaç kurtarışı bile kale çizgisi üzerinde yapmıştır... kale çizgisinin önüne doğru açılmazken, iki golden sonra kale içine girmiş, ağları tekmelemiştir... bir kere çizginin ilerisine açılmış, onda da penaltı yapmıştır... ve bu adam maalesef beşiktaş'ta kalecilik yaparak hayatını sürdürmektedir...
schuster'in kovulmak için uğraştığını anladığım maç...
schuster'in elleri ile verdiği maç...
schuster'in "tarihimizin kadrosu" dediğimiz kadroyu maalesef mundar ettiği maç...
almeida ve necip'i yedek oturtmak,
ernst'i çıkarıp erhan güven'i oyuna almak,
nobre'den 10 numara yaratmaya çalışmak,
son 3 lig maçındaki hataları yapmak, aynı kadroyu avrupa maçında da sahaya sürmek,
ve o vurdumduymaz izleyiş, tahammül edebiliş,
maalesef bana fener'in aragones'ini anımsatıyorsun artık...
quaresma'ya acıyorum, yedek kulübesine hapsolmuş necip'e kahroluyorum,
pergel gibi bacaklarını açmış, 10 numara olmaya çalışan nobre'den bıktım,
necip oyuna girer girmez 5 dakika içinde iki atak kesti ve gol pozisyonuna girdik,
ligte yabancı sınırlamasından şikayet edip duruyorsun,
sınırlama olmayan avrupa maçında ernst-necip-fernandez ortasahasını kurmayı,
ortasaha dinamizminin anasını sikmeyi akıl edemiyorsun...
bu kadar basit şeyleri nasıl göremiyorsun? kör değilsin, salak? hiç değil...
peki nesin sen? amacın varsa söyle de bilelim artık... kahretme bizi...
son şey: quaresma adamdır... adam gibi adamdır... schuster gitsin sen kal... lütfen kal... schuster baban değil... seni başka bir teknik direktör elinde izleme fırsatı verirsin bize umarım... schuster'in seni filan düşündüğü yok oğlum... biz ekran başında seni tek başına çırpınırken, onurluca savaşırken görünce utandık... biz utanıyoruz artık... senden utanıyoruz... schuster utanmıyor, üzülmüyor senin için... schuster senin mücadelenin üzerine ernst'i çıkarıp erhan güven'i alıyor oğlum... gel gör bunu... o gitsin... sen gitme...
schuster'in elleri ile verdiği maç...
schuster'in "tarihimizin kadrosu" dediğimiz kadroyu maalesef mundar ettiği maç...
almeida ve necip'i yedek oturtmak,
ernst'i çıkarıp erhan güven'i oyuna almak,
nobre'den 10 numara yaratmaya çalışmak,
son 3 lig maçındaki hataları yapmak, aynı kadroyu avrupa maçında da sahaya sürmek,
ve o vurdumduymaz izleyiş, tahammül edebiliş,
maalesef bana fener'in aragones'ini anımsatıyorsun artık...
quaresma'ya acıyorum, yedek kulübesine hapsolmuş necip'e kahroluyorum,
pergel gibi bacaklarını açmış, 10 numara olmaya çalışan nobre'den bıktım,
necip oyuna girer girmez 5 dakika içinde iki atak kesti ve gol pozisyonuna girdik,
ligte yabancı sınırlamasından şikayet edip duruyorsun,
sınırlama olmayan avrupa maçında ernst-necip-fernandez ortasahasını kurmayı,
ortasaha dinamizminin anasını sikmeyi akıl edemiyorsun...
bu kadar basit şeyleri nasıl göremiyorsun? kör değilsin, salak? hiç değil...
peki nesin sen? amacın varsa söyle de bilelim artık... kahretme bizi...
son şey: quaresma adamdır... adam gibi adamdır... schuster gitsin sen kal... lütfen kal... schuster baban değil... seni başka bir teknik direktör elinde izleme fırsatı verirsin bize umarım... schuster'in seni filan düşündüğü yok oğlum... biz ekran başında seni tek başına çırpınırken, onurluca savaşırken görünce utandık... biz utanıyoruz artık... senden utanıyoruz... schuster utanmıyor, üzülmüyor senin için... schuster senin mücadelenin üzerine ernst'i çıkarıp erhan güven'i alıyor oğlum... gel gör bunu... o gitsin... sen gitme...
"sevgili mark zuckerberg... olur ya hani, belki ne yazmışlar lan icadımla ilgili diyerekten kartal sözlüğe gelirsin... aha da yanındaki türk arkadaş sana bunu tercüme etsin... yenilik yapacaz diyerekten yavaş yavaş, belirli aralıklarla yepisyeni facebook'un amına koydunuz. icat etmek herkesin harcı değildir evet ama, onun geliştirilmesi ayrı bir şeydir. senin çevren geniştir... bir arkadaşın da çıkıp demiyor mu allah aşkına, aga bu nedir? ben bir fotoğraf çeksem bile 10 kişiye gösteriyorum nasıl olmuş diye. ya sen kendi başına iş yapıyorsun ya da seni birileri fena yiyor ben deyim."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?