bunların hiç gitmeyenlerinden iki çift istiyorum
adamın mesleği satınalma ise haklıdır, elleşmeyin... kesin firmanın biri kafa ütüleyecektir. bundan emindir de açmıyordur...
bir türlü olamıyorum... sadece bana mı oluyor ama bilmiyorum explorer'da açamıyorum, opera ile açabiliyorum onda da sapıtıyor bazen, girdiğim entrynin yarısı yok oluyor offline olduğum zaman, online olduğumda tümünü okuyabiliyorum filan... ayrıca çok karışık bir tasarım ve gereksiz kalabalık var... yazıdan çok buton var, entry yazarken kendimi dapdağınık bir odada gibi veya 100 wattlık bir ışık altında uyumaya çalışır gibi hissediyorum... keşke daha sade, eski haline yakın bir tasarıma geçiş imkanı olsa ama imkansız sanırım...
biletleri yarım saat sonra internetten satışa çıkıyor... kredi kartı limiti kontrol edildi, eller mauseda, sayfa yenileme rekor denemeleri yapılmaya başlandı ki son dakika kolpasına gelmeyelim [ybkz]swh[/ybkz] (bkz: fenerbahçe nin 30 yıldır alamadığı kupayı elini kolunu sallayarak teselli niyetine almak)
guiza'nın golüyle 4-3 olan maç. daha maç başlarken hakemin bünyamin gezer olduğunu gördüm ve inci sözlük deyimiyle sesli güldüm. a hah hah! hakem de atanmış maça, bu maçı fenerbahçe 5-0 geriye düşse bile garantiledi, kaybetmez dedim. bünyamin gezer'in çaldığı komik bir penaltı ile başladı her şey yine zira. sırtı sıvazlanan fenerbahçeli futbolcular birden bire saldırmaya başladı. buca'nın ise kenardan gelen bir emirle nasıl maç verilir'in dersini verdiği maç oluyor. dün trabzon'un verilmeyen iki tane buz gibi golü de aklıma geliyor. artık insanların gözünün içine baka baka bunların yaşanması ağırıma gidiyor şahsen. saklanacak gibi şeyler değil yaşananlar çünkü. yoksa bu kadar açık bir şekilde, insanların zeka seviyeleriyle alay eder gibi yaşanmazdı bunlar. hakem odası basmayı adet haline getirmiş bir başkanın cezası yarı yarıya düşürülüyor hafta içi de... neyi sayayım, hangi yerinden tutayım ki elimde kalmasın bilemiyorum ki artık. boğazınızda kalsın. yediğiniz haklar, harcadığınız emekler umarım yine götünüzde patlar geçen sene olduğu gibi. anladım ki sizi ve sizin başarı yolunda her şey mübahtır egonuzu yine içinde insan unsuru bulunan bir şey durduramayacak, ilahi adaletin devreye girmesi gerekiyor. bir kere de hakkınızla başarı kazanın lan! bir kere ne olur? sizin hakkınızla başarı yolunda yürüdüğünüzü bir kere görsem dünya daha güzel bir şey olacak benim için. yeryüzünde hala adaletin var olduğuna olan inancım pekişecek.
(bkz: amın oğlu esteban)
söz konusu kişiler hem evli, hem facebook'lu hem de lise arkadaşlarınızsa ve durmadan bebekleri ile fotoğraflarını paylaşıp duruyorlarsa durum fena... kendinizi evde kalmış gibi hissediyorsunuz. hayır bebekler de eciş bücüş birader... altına "oyyy çok tatlı" gibi şeyler de yazamıyor insan... lisedeyken bizim sınıfı dna'sı bozuk olanlardan ya da 2. sınıf ırktan mı oluşturdular bilinçli olarak nedir. yorum filan yazmak da gelmiyor içinizden... o bebekleri gördükçe kendim bebek yapmaya korkar oldum şerefsizim. şeytan filmindeki kız gibi bir şey çıkacak diye korkuyorum..
bir level yukarısı kaset kapağı koklamaktır... en son lisede yapmıştım sanırım. çok özledim. iskenderun'da yaşıyordum o dönem. zaten dinlediğim grupların kasetlerini zar zor bulabiliyordum. hatta bir çoğunu özel getirtiyordum istanbul'dan filan... yani sevdiğin müziği dinlemek oldukça zahmetliydi... çok zahmetliydi ama tadı bambaşkaydı.
rakip ceza sahası içinde kullanılan her serbest vuruş sonrası rakip stopere sarılarak kafaya uçarak kendisine faul yapılmış havası yaratan, eli kolu street fighter'daki dhalsim gibi rahat durmayan, ekranda fıldır fıldır dönen cin gözlerini görmeye bile tahammül edemediğim futbolcumsu. kişiliksiz, karaktersiz insan müsvettesi...
Fenerbahçe'nin 30 yıldır alamadığı kupayı en şanssız sezonlarımızdan birinde, teselli niyetine, elimizi kolumuzu sallaya sallaya bir kere daha almaya doğru gidiyoruz... Ben olsam çok içime oturur lan!
götlerini zebanilerin sikmesini dilediğim 7'li...
ayrıca (bkz: pis yedili)
ayrıca (bkz: pis yedili)
evvel zaman için kalbur saman içinde;
masalımızın kahramanlarından cihan tekin, utasdemir ve kendisi için 2 adet kartal sözlük atkısı alacaktır. fakat bir türlü iş bankası bankomatına denk gelememektedir. uzunca bir süre biraz üşengeçliği ve tembelliğinden, biraz da gerçekten denk gelememesinden atkıyı sipariş edemez... sözlüğümüzün admini forzanarchy bir mesaj atar ve atkıların tükenmek üzere olduğunu, sipariş etmek için çok az bir zaman kaldığını söyler. bunun üzerine masalımızın iyi kalpli meleği schuster, ay pardon simsiyah, cihan tekin'in aklına gelir.
- abi, der... durum böyle böyle... sen iki atkı için para aktarsan da, ben de sana ödesem...
- evet, der simsiyah. yatırırım...
sonra zaman geçer ve cihan tekin;
- abi, der... hesap numaranı ver de borcumu yatırayım...
- siktir git lan, der simsiyah...
ahaha! ne oldu? gidişata uymadı değil mi? evet aynen öyle der... siktir git lan başımdan, kardeşlerime bir atkı da mı hediye edemeyeceğiim... der...
diyeceğim odur ki... kendisi gerçekten iyi insanların varlığına inandırmıştır beni uzunca bir süreden sonra... #75022 de bahsettiğim hikayeden ibarettir kendisi ile tanışıklığımız... kendisi öyle bir insandır ki; şimdi kesin bunları buraya yazdığım için de ağzıma sıçacak, hatta bana küfür edecek, eminim bundan... yani öldürebilebilir... "lan yavşak!" diyecek, "neden yazdın?" diyecek, "bir atkının lafı mı olur" diyecek, hatta en ağırı "fenerbahçeli" bile diyebilir bana... emin değilim... ama yazacağım...
masalımızın kahramanlarından cihan tekin, utasdemir ve kendisi için 2 adet kartal sözlük atkısı alacaktır. fakat bir türlü iş bankası bankomatına denk gelememektedir. uzunca bir süre biraz üşengeçliği ve tembelliğinden, biraz da gerçekten denk gelememesinden atkıyı sipariş edemez... sözlüğümüzün admini forzanarchy bir mesaj atar ve atkıların tükenmek üzere olduğunu, sipariş etmek için çok az bir zaman kaldığını söyler. bunun üzerine masalımızın iyi kalpli meleği schuster, ay pardon simsiyah, cihan tekin'in aklına gelir.
- abi, der... durum böyle böyle... sen iki atkı için para aktarsan da, ben de sana ödesem...
- evet, der simsiyah. yatırırım...
sonra zaman geçer ve cihan tekin;
- abi, der... hesap numaranı ver de borcumu yatırayım...
- siktir git lan, der simsiyah...
ahaha! ne oldu? gidişata uymadı değil mi? evet aynen öyle der... siktir git lan başımdan, kardeşlerime bir atkı da mı hediye edemeyeceğiim... der...
diyeceğim odur ki... kendisi gerçekten iyi insanların varlığına inandırmıştır beni uzunca bir süreden sonra... #75022 de bahsettiğim hikayeden ibarettir kendisi ile tanışıklığımız... kendisi öyle bir insandır ki; şimdi kesin bunları buraya yazdığım için de ağzıma sıçacak, hatta bana küfür edecek, eminim bundan... yani öldürebilebilir... "lan yavşak!" diyecek, "neden yazdın?" diyecek, "bir atkının lafı mı olur" diyecek, hatta en ağırı "fenerbahçeli" bile diyebilir bana... emin değilim... ama yazacağım...
dün akşam işten eve gelir gelmez heyecan ile milli maç yorumu izleyeyim diye açtığım ntvspor aracılığı ile hemen kanalı açar açmaz "tıpkı fenerbahçe'nin yaptığı gibi, tıpkı aykut'un yaptığı gibi, aynı fenerbahçe gibi, fenerbahçe, milli takım, bahçe, fener, fener, bahçe, bahçe bahçe" sesleri ile kulağım kaynaştı... yani inanamadım. adam milli maç öncesi 10 kere fenerbahçe derken aralara bir yerlere milli takım'ı da sıkıştırıverdi resmen. "ebenin amı artık yaaaa, zorla kendinden soğutacaksın rıdvan" dedim ve kanal değiştirdim.
ayrıca yorumculuğu da abartılacak gibi değildir. "aferin oğlum! vur! arda'ya ver, ver arda'ya! aferin! hadi olum! aferin! yapmayın yapmayın! hadi vur!" dan ibarettir. yani senin benim evde sinirlendiğimiz gibi sinirlenip, sevindiğimiz gibi sevinmektedir. ha bu huyunu sevmiyor muyum? vallahi seviyorum. güzel oluyor yani. ama "muhteşem bir yorumcu" diyemem, kimse diyemez.
ayrıca yorumculuğu da abartılacak gibi değildir. "aferin oğlum! vur! arda'ya ver, ver arda'ya! aferin! hadi olum! aferin! yapmayın yapmayın! hadi vur!" dan ibarettir. yani senin benim evde sinirlendiğimiz gibi sinirlenip, sevindiğimiz gibi sevinmektedir. ha bu huyunu sevmiyor muyum? vallahi seviyorum. güzel oluyor yani. ama "muhteşem bir yorumcu" diyemem, kimse diyemez.
"aziz başgan akıllandı. artık doğru işler yapıyor. yıldız almak yerine kendi yıldızlarını yaratıyor" imajı çizmek için gereğinden fazla övülen, pohpohlanan fitbölcü. ama bu sefer fazla pohpohluyorlar. ispanya'ya gitsin kendine top göstermezler, ayağına top değmeden 2 sene geçirir gelir, ne barcelona'sı, madrid'i lan! adam daha türkiye ligi'nde bir hafta antalyaspor'a karşı çok iyi oynarken ertesi hafta kasımpaşa'ya karşı yokları oynuyor, bucaspor'a iyi oynarken ertesi hafta sivasspor'a karşı yokları oynuyor. sivasspor, kasımpaşa diyorum, bucaspor, antalyaspor diyorum lan! ispanya'da hele hele de barcelona, real madrid, atletico madrid gibi takımlarda bu tür istikrarsızlık abidesi oyuncular barınamaz, barındırmazlar abi. vallahi bunu fenerbahçeli futbolcu diye söylemiyorum. 2 maç süper 3 maç yokları oynayan tipleri kastediyorum. bizde de var bu tür futbolcular. türkiye ligi bu tip futbolcular cenneti zaten.
(bkz: bir kere o eli indir)
lütfen namelere, inişlere, çıkışlara dikkat:http://tinyurl.com/32s7pj
bir keresinde beni istanbul'dan ankara'ya 12 saatte ulaştırmayı, benim gibi sakin ve sessiz bir adamı bir vagon tuvaletinda sinir krizi eşliğinde sigara içerek aynaya yumruk attırmayı başarabilmiş kurum.
çok üzücü bir olaydır. beşiktaş sadece arması ile bile tekrar lige çıkacaktır. elbette yönetim de eleştirilmeli, hatta acımasızca eleştirilmelidir. ama aklı başında olarak... şurada kaç kere doğru bir adım, geleceğe dair umut verici bir adım atılıyor ki... bu olayın üzerinden bile "yıldızları aldınız bidi bidi bik bik bik" demek doğru gelmiyor bana. ucuz maliyetli, kaliteli, değeri düşmeyen aksine bugün satılsa kâr getirecek ve dünya çapında oyunculardır alınanlar.
yapılan bir yanlışı yapılan bir doğruyla eleştirmek kadar saçma bir şey görmedim.
bu yaptığınız her şeyden önce armasını öpen quaresma'ya, guti'ye, babasının cenazesinin hemen ardından türkiye'ye dönerek "beşiktaş'ı yalnız bırakamam" diyen simao'ya hakaret olur. kendinize gelin bence.
yapılan bir yanlışı yapılan bir doğruyla eleştirmek kadar saçma bir şey görmedim.
bu yaptığınız her şeyden önce armasını öpen quaresma'ya, guti'ye, babasının cenazesinin hemen ardından türkiye'ye dönerek "beşiktaş'ı yalnız bırakamam" diyen simao'ya hakaret olur. kendinize gelin bence.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?