confessions

cihan tekin

2. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 971
  2. takipçi 0
  3. puan 21672

simsiyah

cihan tekin
en son artık dayanamayıp facebook'ta bir fotoğrafının altına "abi saygım sonsuz biliyorsun ama çok keyif pezevengisin" yazdım ve çok hoşuna gitti sanırım [ybkz]swh[/ybkz] ama gerçekten hep bir mobil yüklemeler, hep bir bira, nargile, rakı, votka, viski filan... bir elde sigara... ferah mekanlar filan... biz de insanız, kıskanıyoruz...

otisabi

cihan tekin
komik desen komik değil, anlamlı desen anlamlı değil, çoğu kez "ananı skeyim senin kişiliksiz orospu çocuğu" deyip yarıda bırakırım... ama kadın karakterlerin çoğunun gerçeği yansıttığını söyleyebilirim... gerçekten o kadar mallar... otisabi gibi tiplere de çok prim veriyorlar... belki de bu gerçeğe dayanamadığım için bu kadar sinir oluyorumdur... bilemeyeceğim...

bir alex değil

cihan tekin
artık öyle bir baydı ki bu esprimsi şey, ben de bunu söyleyenlere karşı savunma geliştirdim kendimce, her seferinde işe yarıyor, şöyle ki:

- bir alex değil ehu ehu!!
- abi onu geç de sen, dün bi hatun düşürdüm, sabaha kadar valla... eheh...
- nasıldı lan nasılsı nasıldı anlatsana? (kurban tuzağa düştü)
- valla güzeldi ama bir ananın amı değil tabii... bir daha o espriyi yaparsan sikerim seni lan!
- ...

diego forlan fener'e de koy lan

cihan tekin
ehyetrebe dedirtendir... ismail gelir, köybaşı fenere koy başı... quaresma gibi dev gelir, q7 fener boq7 filan... arkadaşım koskoca beşiktaş'ın o ezik takıma koymak için forlan'a, quaresma'ya guti'ye filan ihtiyacı yok... bizim onlara koymamız zaten alışılmış bir şey... ibrahim akın'la, koray'la, ali güneş'le bile, kalecisiz bile koyabildiğimiz bir ekibi bu kadar yüceltir gibi yapmanın bir anlamı yok... beşiktaş zaten hakem faktörü olmadığı müddetçe, yalandan penaltı, kırmızı kart filan olmadığı müddetçe her şartta fener'e koyup geçen bir ekip...

11 mayıs 2011 beşiktaş istanbul bşb maçı

cihan tekin
kayseri'ye ilk girdiğimizde kayseri sofrası diye oldukça gösterişli bir mekanda maçtan önce bir sucuk ekmek yiyelim dedik... kredi kartı geçmiyordu, kayserili adam abi, lüks mekanı açmış ama peşin çalışıyor dedik geçtik... sonra kolalar geldi, sıcacıktı, elektrikten tasarruf ediyor abi kayserili dedik geçtik... en son sucuk ekmekler geldi, ama üçüncü arkadaş ekmeği açtığında içi bomboştu... evet bildiğiniz, arası açılmış ekmek ama içine sucuk koymayı unutmuşlar... buraya kadarmış dedik ve ses çıkardık... sucuğu koyup getirdiler... kayserililiğin de bir sınırı olmalı bence...

maça gelecek olursak çok güzeldi atmosfer... manuel fernandes'i canlı izleyince gerçekten farkını daha rahat hissediyorsunuz... adam bir ara üstüne çullanmış beş rakibin arasından kalçasını sağa sola oynata oynata çıkmayı başardı...

quaresma'yı canlı izledik, ölsek de gam yemeyiz, gerçekten büyük keyif ama o meşhur pozisyonda topu guti'nin önüne bırakmayışını yol boyunca tartıştık...

bobo gerçekten artık zihnen beşiktaş'tan ayrılmış... maç sonunda da açıkladı zaten ama gerçekten çok hantal ve isteksiz... bizi çıldırttı diyebilirim... resmen 70 dakika sahada gezindi... hantallık dediğin kilo verilir geçer ama bu isteksizlikle gittiği yerde de ne yapar bilemem... mesela quaresma'nın uzatmalarda bile koşması, top çalması, depar atmasının hatırına gül gibi gol pozisyonunu harcamasını bile affedebiliyor, görmezden gelebiliyor ve onu sırf futbol oynama arzusundan dolayı bile sevebiliyoruz ama bobo'nun bu ruh haliyle gittiği yerde allah yardımcısı olsun...

almeida oyuna girer girmez farkını ortaya koydu... tamam, henüz istenen düzeyde olmayabilir ama adam hırslı, top kovalıyor, şut çekiyor, hava topu alıyor ve çok sempatik... bence seneye kalırsa almanya'daki günlerine geri döner...

simao artık ispanya günlerine geri döndü... seneye türkiye ligi'nin flaş transferi olacak...

bin küsür tane ibb taraftarı vardı... emin olun yarısından çoğu diğer takımlardandı... sağa sola bukalemunlar diye çemkirenlerin gerçek yüzünü bir kere daha gördük...

her yer beşiktaştı, her taraf beşiktaşlıydı kayseri'de... en güzeli de hiç tanımadığım adamların bana sarılması... Statta, sokakta, dinlenme tesislerinde... "kardeşim" diye muhabbet etmesi, hal hatır sormasıydı... Hiç tanımadığım adamlarla, kızlarla göz göze gelince zafer işareti yapmak, birbirimize gülümsemek, selam vermekti... evet en güzeli buydu... başımızın belalısı ibb ve aralarına karışmış bukalemunlara koymaktan bile daha zevkli olan şey buydu...

"29 sene mi oldu? oha fenerbahçe" tezahüratını saymazsak tabii [ybkz]swh[/ybkz]

kız arkadaşına her gün çiçek alan ibne

cihan tekin
kız arkadaşına güvenmeyen, durduk yere köpek gibi davranan, durduk yere kalbini kıran, sokakta sanki kızı almışlar da zorla elini tutturmuşlar gibi yürüyen, iki çift güzel sözü çok gören ibneden daha az ibnedir... ha aynı cümleyi al "erkek arkadaşına" diye başlat kızlar için de kullan yani... portatif...

gece

cihan tekin
bu çocuklar ilk çıktığında tipleri filan emo gibiydi, böyle dinlediğimi filan saklamaya çalışırdım çevremden ahah... ama şarkılarını aşırı sevmiştim... "aşık mıyız" ve "hoşuna mı gitti" şarkıları mp3 çalarımdan eksik olmazdı... işte, iş çıkışı, serviste, yürürken, yolculukta filan her an dinlerdim... derdim ki içimden, ulan emo gibi tipiniz filan var ama siz güzel şeyler yapacaksınız ve ben bir gün sizi dinlediğimi yakın çevremden saklamak zorunda kalmayacağım... işte son albümleri o günün müjdecisi olmuştur benim gözümde... helal olsun, beni ve kulağımı yanıltmadınız...


http://tinyurl.com/69wzac3
38 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol