erkek olarak imrenmedim desem yalan olur... zuhal olcay gibi kusursuz bir kadından ayrılmış hele hele de boşanmış bir erkeğin yaklaşık hesaplarıma göre asgari düzeyde 30 sene depresyona girmesi ve çıkamaması lazım... belki de o kadar acı çekti ki; ancak karagöz kılığına girerek acısını gizleyebilirdi... bilemeyeceğim... zuhalciğim iyiki de boşanmışsın sen bundan... zaten sulu herifin tekiymiş... bekliyorum, hep bekleyeceğim... bıy bıy bıy
eve götürmek, ipek gibi saçlarının kirini önce bir güzel yıkamak,
tertemiz boxerlarınızdan birini altına, gömleklerinizden birini de üzerine vermek,
evin içine salıp yürümesini izlemek, ellerinizle yemek hazırlamak,
sonra battaniyenin altına girerek sonsuza dek sürecekmiş gibi dvd izlemek,
başınızı göğsüne koyarak kalp atışlarını dinlemek,
sarılmak, sarılmak ve sarılmak...
bir süre sonra "beşiktaş maçlarını izleyip duruyorsun bıktım senden ayolll!" demesi
ve kapı önüne koymak...
tertemiz boxerlarınızdan birini altına, gömleklerinizden birini de üzerine vermek,
evin içine salıp yürümesini izlemek, ellerinizle yemek hazırlamak,
sonra battaniyenin altına girerek sonsuza dek sürecekmiş gibi dvd izlemek,
başınızı göğsüne koyarak kalp atışlarını dinlemek,
sarılmak, sarılmak ve sarılmak...
bir süre sonra "beşiktaş maçlarını izleyip duruyorsun bıktım senden ayolll!" demesi
ve kapı önüne koymak...
"o anne değil; zuhal olcay... terbiyesiz!" derdim ve kafasını iki dev hoparlörün arasına koyarak
son ses "güller ve dudaklar" dinleterek kafasını patlatırdım... "anne" psikolojine filan gelemez o gül yüzlüm...
çok narindir... o sanatını icra edip yatmadan önce kulağıma iki nota fısıldasa yeter... çocukla bakıcı ilgilensin...
hiç de haluk bilginer gibi bencil biri değilimdir... üstelik sesim de balgamlı değil... selamlar zuhal...
son ses "güller ve dudaklar" dinleterek kafasını patlatırdım... "anne" psikolojine filan gelemez o gül yüzlüm...
çok narindir... o sanatını icra edip yatmadan önce kulağıma iki nota fısıldasa yeter... çocukla bakıcı ilgilensin...
hiç de haluk bilginer gibi bencil biri değilimdir... üstelik sesim de balgamlı değil... selamlar zuhal...
lanet olası ellerinizin klavyelerinizden daha büyük olması değil elbette...
bakın beylerim, size iki çift lafım var. koskoca adamlarsınız. gücünüz var, mod desteğiniz var, her şeyiniz var. binlerce yazar çalışıyor emrinizde. yakışır mı size karmayla oynamak. yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sözlük dışına atmak, artısız bırakmak. ama nasıl yakışmaz. siz değil misiniz öz yazarına bile acımayan, bir damlacık entryi çok gören. anlamıyor musunuz beylerim, bu çocuklar sözlüğü seviyor. ama ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum.
hıh. sen büyük patron, milyarder, para babası, yetkiler sahibi forzanarchy bey. sen mi büyüksün. hayır ben büyüğüm, ben, cihan usta. sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç. gözümde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil, ne yazarlarıma ne de çaylaklarıma hiçbir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimize artı-eksi oylarla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun. dokunma artık yazarıma. dokunma çaylaklarıma. dokunma karmama .dokunma modluğuma.
eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemis olan ben, cihan usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni.
anlıyor musun. vururum ve dönüp arkama bakmam bile.
bakın beylerim, size iki çift lafım var. koskoca adamlarsınız. gücünüz var, mod desteğiniz var, her şeyiniz var. binlerce yazar çalışıyor emrinizde. yakışır mı size karmayla oynamak. yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sözlük dışına atmak, artısız bırakmak. ama nasıl yakışmaz. siz değil misiniz öz yazarına bile acımayan, bir damlacık entryi çok gören. anlamıyor musunuz beylerim, bu çocuklar sözlüğü seviyor. ama ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum.
hıh. sen büyük patron, milyarder, para babası, yetkiler sahibi forzanarchy bey. sen mi büyüksün. hayır ben büyüğüm, ben, cihan usta. sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç. gözümde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil, ne yazarlarıma ne de çaylaklarıma hiçbir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimize artı-eksi oylarla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun. dokunma artık yazarıma. dokunma çaylaklarıma. dokunma karmama .dokunma modluğuma.
eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemis olan ben, cihan usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni.
anlıyor musun. vururum ve dönüp arkama bakmam bile.
bir schuster reyiz açıklaması: " üst üste bu kadar kötü kararlar, dünyanın hiçbir yerinde olmaz. Hakemler konuşmaya değmeyecek kadar ilkeller. Bırakın Avrupanın herhangi bir ligini, Afrikada bile bu tutarsızlık olsa ligler tatil edilir."
şimdiiii bu açıklamayı bir de şu başlık altında, dün gece yazdığım esprili anlatımlar ile karşılaştıralım:
(bkz: quaresma almeida simao guti schuster beşlisinin sikeyim liginizi deyip gitmesi)
bir yerlerden tanıdık geldi mi? şakayla karışık sadri alışık dedikleri şey işte bu oluyor...
şimdiiii bu açıklamayı bir de şu başlık altında, dün gece yazdığım esprili anlatımlar ile karşılaştıralım:
(bkz: quaresma almeida simao guti schuster beşlisinin sikeyim liginizi deyip gitmesi)
bir yerlerden tanıdık geldi mi? şakayla karışık sadri alışık dedikleri şey işte bu oluyor...
sevgili yoldaşlarım, ezilen, hor görülen, zulüm edilen yazar kardeşlerim...
artık devir bizim devrimizdir... biliyorum, ezildiniz, hor görüldünüz ve yok sayıldınız...
içinizden birisi olarak yönetime sızdım ve devrim yolunda ilk adımımızı attım!
artık lanet olası, gücün yanında yer alan ispitçiler için daha zor bir dönem başlıyor... çünkü yalnız değilsiniz...
http://tinyurl.com/6xf958l
artık devir bizim devrimizdir... biliyorum, ezildiniz, hor görüldünüz ve yok sayıldınız...
içinizden birisi olarak yönetime sızdım ve devrim yolunda ilk adımımızı attım!
artık lanet olası, gücün yanında yer alan ispitçiler için daha zor bir dönem başlıyor... çünkü yalnız değilsiniz...
http://tinyurl.com/6xf958l
artık hakkımda eleştirel entry girenleri çaylak yapacağımı
çok yakın bir zamanda tüm yazarlara "klavyenizi de alın gidin lan!" diyeceğimi
özenle kadrolara yerleştirdiğim simsiyah utasdemir gibi arkadaşlara yamuk yapılması durumunda
elimden geleni ardıma koymayacağımı bildirir esenlikler di......................... (forzanarchy tarafından sözlükten atıldınız)
çok yakın bir zamanda tüm yazarlara "klavyenizi de alın gidin lan!" diyeceğimi
özenle kadrolara yerleştirdiğim simsiyah utasdemir gibi arkadaşlara yamuk yapılması durumunda
elimden geleni ardıma koymayacağımı bildirir esenlikler di......................... (forzanarchy tarafından sözlükten atıldınız)
kenan evren videosu ile tarafımdan başlatılmış olan darbe girişimdir. eylemler artarak devam edecek:
(bkz: dingoc un simsiyah ı çılgınlar gibi deliler gibi kıskanıp çatlaması)
(bkz: merhaba ben karşı komşunuz mrv ve simsiyah ın oldukça yaşlı olmaları ihtimali)
(bkz: cihan tekin in idol olarak kenan evreni örnek alıp sözlükte darbeye yeltenmesi)
(bkz: özgürap34 ü mum ışığında black metal dinlerken yakalamak)
(bkz: niproserpinal in bir ilaç simsarı olması ihtimali )
http://tinyurl.com/4vppekh
(bkz: dingoc un simsiyah ı çılgınlar gibi deliler gibi kıskanıp çatlaması)
(bkz: merhaba ben karşı komşunuz mrv ve simsiyah ın oldukça yaşlı olmaları ihtimali)
(bkz: cihan tekin in idol olarak kenan evreni örnek alıp sözlükte darbeye yeltenmesi)
(bkz: özgürap34 ü mum ışığında black metal dinlerken yakalamak)
(bkz: niproserpinal in bir ilaç simsarı olması ihtimali )
http://tinyurl.com/4vppekh
piyasaya yeni sürülecek bir ilaç markası gibi bir nick sanki...
kapitalist bir ilaç şirketinin simsarı olabilme ihtimali akla gelmiyor değil...
lanet olası bir federal bile olabilir.
kapitalist bir ilaç şirketinin simsarı olabilme ihtimali akla gelmiyor değil...
lanet olası bir federal bile olabilir.
çok ironik bir manzara olmakla birlikte bir çoğumuzu derin düşüncelere daldıracak olaydır.
olmadığını nereden bilebiliriz ki?
olmadığını nereden bilebiliriz ki?
##70375 entrysinde göze çarpan ayan beyan gerçek... sözlükte hissedilen polemik eksikliği için gerçek bir troll gelene kadar geçici olarak sözlüğün trolllüğünü üstlenmiş bulunuyorum...http://tinyurl.com/ydqpcr
bence hepimiz onu sevmeli ve özenmeliyiz. çok güzel bir insan o.
yakında yapmaktan korktuğum eylem. bir de böyle siz "şşşşşşşşt!" dediğiniz anda herkesin kapılara çıkıp "1-2-3 beşiktaş! beşiktaş!" diye bağırdığını hayal edin. kendi kendime masamda "hırpsss! kıkkkrrrğğğp!" diye gülmemeye kasıyorum birkaç dakikadır. şefim akıl hastası olduğumu biliyor allahtan [ybkz]swh[/ybkz]
allah düşmanıma vermesin dediğimdir. yeni çağın vebası. tıp çaresini henüz bulamadı diyolla. zombi filmlerindeki klişe gibi, ısırılan onlardan oluyormuş. eğer sokakta kafasına sarı kırmızı kaşkol dolamış, "takımdan memnunum ehere meher!" diye sırıtarak kameralara demeç veren insanlar görürseniz uzaklaşın. ya da beyinlerine zarar verin.
modern insanın uydurduğu, sikko terimlerden birisi. duygunu yitir, hiçbir şey hissetme derler sana. insanlığından ol, hiçbir şeye üzülme, ağlama derler. güçlü ol, sadece güçlü ol ve kendini düşün. bir iş yerinde 15 arkadaşınızı sırf bürokratik sebeplerden, aynı şablon üzerine sadece isimlerle oynanmış bir metin ile işten atarlar. metin aynıdır ama sadece isimler değişir. sonra buna "profesyonel iş yaşamında bu tür şeyler normaldir" deyip rahatlamanızı ve hayatınızı sürdürmenizi beklerler. işten atılan arkadaşlarınızdan birisinin eşi altı aylık bebeğini düşürür üzüntüden. bunun için ağlarsan "profesyonel iş yaşamına ayak uyduramamış" derler sana mesela. ağlamayacaksın. hissetmeyeceksin. işte budur profeyonel iş yaşamı. insanoğluna inandırılmış en büyük yalan, hayvanlaşmaya doğru giden evrimimizde götümüze giren en sağlam kazıktır. hepimize geçmiş olsun.
iş arkadaşı denen şeye saygı duyun, belki içten içe de biraz sevin ama çok sevmeyin,
fazla anlam yüklemeyin, korkularını bilmeyin.
çünkü korkularını bildiğiniz şahıs artık sizin için herhangi biri olamıyor.
Daha fazlası, daha fazlası demek oluyor.
Sonra gidiyorlar filan bunlar
ya da gitmek zorunda kalıyorlar.
Kalan olmak adama çok koyuyor.
Onlar bile "yeni bir iş umudu" deyu deyu gülümsüyor belki ama siz hep orada,
anılarla kalıyorsunuz günün sekiz-dokuz saati boyunca. Toparlanmanız zor oluyor.
Evlenip bir yastıkta kocayamamak gibi, çocuk büyütüp evden kaçtığına şahit olmak gibi yani.
Gibi gibi yani.
Yeri geliyor eski bir dosyayı arşivden çıkartmanız gerekiyor, isim-soyisim altına atılmış imzasıyla yine ve yine gözgöze gelmek zorunda kalıyorsunuz.
Yeri geliyor, oturduğu masada size bakan başka gözler görüyorsunuz. Suçlayacak birileri veya bir şeyler arıyor ve bulamıyorsunuz. Birilerine yumruk atmak, bir şeyleri ölesiye parçalamak istiyorsunuz ama sebep bulamıyorsunuz. Bir hayalet size "nanik!" yapıp duruyor sanki mesai bitene kadar. Yumruk atıyorsunuz ve içinden geçip gidiyor. Hava yani, boşluk, hiçliğe düşman oluyorsunuz. Hiçbir şeye düşman olabilir misiniz? Olunuyormuş, olunurmuş, ben anladım.
Bir Beşiktaş-Fenerbahçe maçı ertesi odaya giriyorsunuz,
"Nasıl yendik ama?" diyeceksiniz, o masada oturan artık Fenerli olmuyor.
çayın birisi artık şekersiz değil ki hem
Kahve desen, orta şekerli hiç değil mesela
Sonra, ağır ağır alışma süreci
işimi yaparım, akşam evime giderim moduna giriyorsunuz.
Olmuyor.
Sıra bana gelsin diye dua edecek hale geliyorsunuz sonra.
Sıra size gelmiyor.
Sizin sorumlu olduğunuz insanlar aklınıza geliyor sonra.
Sıranın size gelmemesi gerekiyor.
içten içe gelsin diye dua ediyorsunuz, bu sefer o insanlara ihanet gibi geliyor.
Hiçbir şey olmuyor yani.
Hiçlik insana pek bir şey hissettirmiyor.
Gemi batmış, siz koca okyanusun ortasında kalakalmışsınız. Kara görünmüyor.
Suyun üzerine bırakmışsınız bedeninizi, dalgalar nereye götürürse işte.
Yıldızları filan izlerken buluyorsunuz kendinizi.
Her okyanusta köpek balığı vardır. Denk gelirse
Gelir ya da gelmez. Artık ondan sonrası size ait olmuyor zaten.
Kader diyorlar buna.
Gelse kimse size kızamaz ya da suçlayamaz.
Gelmezse öyle sürüklenirseniz gider işte.
Donuk bir suratla, yıldızları filan izleye izleye.
Tuhaf bir salma hali yani
Salmak diyorum
"Nasılsın?" diye sorana "Hiiiiiiiç!" demek
"Günaydın" diyene "Sana daaaaaa!" deyip
hiç durmadan geçip gitmek gibi ruh halleri.
Loş ışıklı, uzun koridorlarda hislerin donması, bedenin öyyyyyle akması hali
fazla anlam yüklemeyin, korkularını bilmeyin.
çünkü korkularını bildiğiniz şahıs artık sizin için herhangi biri olamıyor.
Daha fazlası, daha fazlası demek oluyor.
Sonra gidiyorlar filan bunlar
ya da gitmek zorunda kalıyorlar.
Kalan olmak adama çok koyuyor.
Onlar bile "yeni bir iş umudu" deyu deyu gülümsüyor belki ama siz hep orada,
anılarla kalıyorsunuz günün sekiz-dokuz saati boyunca. Toparlanmanız zor oluyor.
Evlenip bir yastıkta kocayamamak gibi, çocuk büyütüp evden kaçtığına şahit olmak gibi yani.
Gibi gibi yani.
Yeri geliyor eski bir dosyayı arşivden çıkartmanız gerekiyor, isim-soyisim altına atılmış imzasıyla yine ve yine gözgöze gelmek zorunda kalıyorsunuz.
Yeri geliyor, oturduğu masada size bakan başka gözler görüyorsunuz. Suçlayacak birileri veya bir şeyler arıyor ve bulamıyorsunuz. Birilerine yumruk atmak, bir şeyleri ölesiye parçalamak istiyorsunuz ama sebep bulamıyorsunuz. Bir hayalet size "nanik!" yapıp duruyor sanki mesai bitene kadar. Yumruk atıyorsunuz ve içinden geçip gidiyor. Hava yani, boşluk, hiçliğe düşman oluyorsunuz. Hiçbir şeye düşman olabilir misiniz? Olunuyormuş, olunurmuş, ben anladım.
Bir Beşiktaş-Fenerbahçe maçı ertesi odaya giriyorsunuz,
"Nasıl yendik ama?" diyeceksiniz, o masada oturan artık Fenerli olmuyor.
çayın birisi artık şekersiz değil ki hem
Kahve desen, orta şekerli hiç değil mesela
Sonra, ağır ağır alışma süreci
işimi yaparım, akşam evime giderim moduna giriyorsunuz.
Olmuyor.
Sıra bana gelsin diye dua edecek hale geliyorsunuz sonra.
Sıra size gelmiyor.
Sizin sorumlu olduğunuz insanlar aklınıza geliyor sonra.
Sıranın size gelmemesi gerekiyor.
içten içe gelsin diye dua ediyorsunuz, bu sefer o insanlara ihanet gibi geliyor.
Hiçbir şey olmuyor yani.
Hiçlik insana pek bir şey hissettirmiyor.
Gemi batmış, siz koca okyanusun ortasında kalakalmışsınız. Kara görünmüyor.
Suyun üzerine bırakmışsınız bedeninizi, dalgalar nereye götürürse işte.
Yıldızları filan izlerken buluyorsunuz kendinizi.
Her okyanusta köpek balığı vardır. Denk gelirse
Gelir ya da gelmez. Artık ondan sonrası size ait olmuyor zaten.
Kader diyorlar buna.
Gelse kimse size kızamaz ya da suçlayamaz.
Gelmezse öyle sürüklenirseniz gider işte.
Donuk bir suratla, yıldızları filan izleye izleye.
Tuhaf bir salma hali yani
Salmak diyorum
"Nasılsın?" diye sorana "Hiiiiiiiç!" demek
"Günaydın" diyene "Sana daaaaaa!" deyip
hiç durmadan geçip gitmek gibi ruh halleri.
Loş ışıklı, uzun koridorlarda hislerin donması, bedenin öyyyyyle akması hali
bir fenerli dostum rüyasında görmüş, öyle emindi ki gerçek olacağına aynen böyle söyledi bana. yazık, acıdım, ses etmedim. ölü taklidi yaptım, gitti.
türk müziğine sağlam sardırmış, kanadalı, bayan müzisyen. duru sesi, yalın imajı ile oldukça etkileyici.
http://tinyurl.com/ycyqbxb
http://tinyurl.com/ycyqbxb
üzgün ya da bunalıma girmiş, kendi kendinden nefret eder cümleler kurmaya başlamış sevgiliye söylenen
ve akabinde gözyaşlarını silerken
bir yandan da ıslak burnuna bir öpücük konduran cümle. [ybkz]swh[/ybkz]
ve akabinde gözyaşlarını silerken
bir yandan da ıslak burnuna bir öpücük konduran cümle. [ybkz]swh[/ybkz]
pazar gecesi yaptığınız zaman pazartesi günü iş yerine ya da okula bonus gibi gitmenize sebep olan,
hele bir de sırt üstü yattıysanız kafanızın arkasının dümdüz olduğu, güne öyle uyandığınız ve ne yaparsanız yapın
o arka kısmın kabartılamadığı sorunsal... ya saçları çok kısa kesmekle çözülür ya da geceden biraz parlatıcı, briyantin, jöle sürerek yatılırsa biraz işe yarar.
hele bir de sırt üstü yattıysanız kafanızın arkasının dümdüz olduğu, güne öyle uyandığınız ve ne yaparsanız yapın
o arka kısmın kabartılamadığı sorunsal... ya saçları çok kısa kesmekle çözülür ya da geceden biraz parlatıcı, briyantin, jöle sürerek yatılırsa biraz işe yarar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?