akışkan çikolatalı şahane.
tutku
enfes bir mustafa keser şarkısı. aklımda fikrimde hep sen varsın diye de bilinir. sözleri;
Aklımda fikrimde hep sen varsın
Rüyalı hülyalı gözlerin var
Sevmemek mümkün mü güzelim seni
Beni kahreden o gözlerin var
Aklımda sen fikrimde sen
Sevgimi nasıl söylesem
Sen benim tek tutkum son umudumsun
Beni kahreden o sözlerin var
Sevdan hep çileli serimdedir
Yerin kalbimde çok derindedir
Ne olur naz edip üzme beni
Nerde olsan gönlüm seninledir
Gönlüme bir girsen
Sevgimi bir bilsen
Hasreti bir silsen
Ne olurdu?
Gözlerim dost oldu hayalinle
Gönlümde en derin izlerin var
Sevgimi gel süsle gülüşünle
Kalbimde en güzel izlerin var
Aklımda fikrimde hep sen varsın
Rüyalı hülyalı gözlerin var
Sevmemek mümkün mü güzelim seni
Beni kahreden o gözlerin var
Aklımda sen fikrimde sen
Sevgimi nasıl söylesem
Sen benim tek tutkum son umudumsun
Beni kahreden o sözlerin var
Sevdan hep çileli serimdedir
Yerin kalbimde çok derindedir
Ne olur naz edip üzme beni
Nerde olsan gönlüm seninledir
Gönlüme bir girsen
Sevgimi bir bilsen
Hasreti bir silsen
Ne olurdu?
Gözlerim dost oldu hayalinle
Gönlümde en derin izlerin var
Sevgimi gel süsle gülüşünle
Kalbimde en güzel izlerin var
artık aklıma direk tutku açık'ı getiren duygu türü.
yavrum benim ne attıydı antalya b.b.'ye çat çat.
yavrum benim ne attıydı antalya b.b.'ye çat çat.
bir iç çamaşırı markasıdır. %100 pamuklu ürünleri ile meşhurdur.
kendisi ile ilgili ufak da bi anım var olmaz olsun;
bir iç giyim mağazasında satış danışmanı olarak çalıştığım sırada erkek elemanımızın işten ayrılmasıyla erkek reyonuna ben bakıyordum. bir gün yaşlı bir teyze girdi mağazaya. benden daha eski elemanlar hemen uzaklaşmaya başladı. gülüyorlardı bir de. noluyor yahu? diye soran gözlerle kendilerine baksamda gülmekten cevap veremeyecek haldeydiler. derken olanlar oldu ve teyze erkek reyonunda bitivedi;
+ hoş geldiniz buyrun teyzeciğim..
- evladım ben bunları geçen hafta aldım. (erkek boxerı gösteriyor) ikisi aynı beden ama paçaları birinin küçük birinin büyük. bunu değiştirmek istiyorum. (paçası büyük olanı)
+ anladım, ben bunu bir müdürümüze göstereyim, değiştir derse değiştirelim.
- tamam.
aldım gittim kasaya gösterdim, hala gülüyorlar değiştir hadi bakalım diyorlar bir de.. şakın şaşkın dönüyorum geri.
+ tamam teyzeciğim, değiştirelim. buyrun.
yenisini veriyorum, desenini beğenmiyor. bir de yüksekte boxerlar. tezgahın üzerine çıkıp desenlerini gösteriyorum. 5 tanesini beğeniyor inip veriyorum onları.
+ hangisi olsun?
- dur açıp bakalım, bi ölçelim.
yavaş yavaş anlıyor gibi oluyorum, neden güldüklerini. teyzemiz sabır ölçmek için var, mübarek. 5 boxerı da açıyor. hepsini üst üste koyuyor. elinde daha önceden almış olduğu paçasının boyunun düzgün olduğunu düşündüğü ile ölçüyor. yok bu çok büyük, ay bu çok kötü dikilmiş nidalarıyla birlikte..
sonuç olarak hiç birisi elindekiyle bir kesim değil. işin aslı sanki elindekinde bir hata var da diğerleri normal gibi. sonra daha fazla izlemeye katlanamayıp müdahale etme isteği doğdu içimde. doğmaz olaymış. ibretlik bir dialog geçti aramızda.
- ee beğendiniz mi?
+ yok kızım yok. eskiden tutku böyle değildi. çok bozdu kendini çok.
- hmm.
+ tutku bir numarasıydı çamasırların ama artık değil, bozmuş bozmuş. valla bozmuş kendini.
- hmm.
+ söyleyin artık beğenmediğimizi tutkuyu. dikişi dikiş değil baksana şuna.
- peki efendim.
sanki tutku fabrikası babamın. yahu ne şikayeti teyze de diyemiyorsun ki. sonuç olarak teyzeciğim canım benim hiç birisini beğenmedi ve değiştirmek için getirdiklerini aldı gitti. bana da açtığı onca boxerı toplamak kaldı.
o gittikten sonra da öğrendim ki teyzemiz mağazanın müdavimi sorunlu müşteriymiş. hatta kendi aralarında lakap bile takmış elemanlar. (b: tutku teyze..)
kendisi ile ilgili ufak da bi anım var olmaz olsun;
bir iç giyim mağazasında satış danışmanı olarak çalıştığım sırada erkek elemanımızın işten ayrılmasıyla erkek reyonuna ben bakıyordum. bir gün yaşlı bir teyze girdi mağazaya. benden daha eski elemanlar hemen uzaklaşmaya başladı. gülüyorlardı bir de. noluyor yahu? diye soran gözlerle kendilerine baksamda gülmekten cevap veremeyecek haldeydiler. derken olanlar oldu ve teyze erkek reyonunda bitivedi;
+ hoş geldiniz buyrun teyzeciğim..
- evladım ben bunları geçen hafta aldım. (erkek boxerı gösteriyor) ikisi aynı beden ama paçaları birinin küçük birinin büyük. bunu değiştirmek istiyorum. (paçası büyük olanı)
+ anladım, ben bunu bir müdürümüze göstereyim, değiştir derse değiştirelim.
- tamam.
aldım gittim kasaya gösterdim, hala gülüyorlar değiştir hadi bakalım diyorlar bir de.. şakın şaşkın dönüyorum geri.
+ tamam teyzeciğim, değiştirelim. buyrun.
yenisini veriyorum, desenini beğenmiyor. bir de yüksekte boxerlar. tezgahın üzerine çıkıp desenlerini gösteriyorum. 5 tanesini beğeniyor inip veriyorum onları.
+ hangisi olsun?
- dur açıp bakalım, bi ölçelim.
yavaş yavaş anlıyor gibi oluyorum, neden güldüklerini. teyzemiz sabır ölçmek için var, mübarek. 5 boxerı da açıyor. hepsini üst üste koyuyor. elinde daha önceden almış olduğu paçasının boyunun düzgün olduğunu düşündüğü ile ölçüyor. yok bu çok büyük, ay bu çok kötü dikilmiş nidalarıyla birlikte..
sonuç olarak hiç birisi elindekiyle bir kesim değil. işin aslı sanki elindekinde bir hata var da diğerleri normal gibi. sonra daha fazla izlemeye katlanamayıp müdahale etme isteği doğdu içimde. doğmaz olaymış. ibretlik bir dialog geçti aramızda.
- ee beğendiniz mi?
+ yok kızım yok. eskiden tutku böyle değildi. çok bozdu kendini çok.
- hmm.
+ tutku bir numarasıydı çamasırların ama artık değil, bozmuş bozmuş. valla bozmuş kendini.
- hmm.
+ söyleyin artık beğenmediğimizi tutkuyu. dikişi dikiş değil baksana şuna.
- peki efendim.
sanki tutku fabrikası babamın. yahu ne şikayeti teyze de diyemiyorsun ki. sonuç olarak teyzeciğim canım benim hiç birisini beğenmedi ve değiştirmek için getirdiklerini aldı gitti. bana da açtığı onca boxerı toplamak kaldı.
o gittikten sonra da öğrendim ki teyzemiz mağazanın müdavimi sorunlu müşteriymiş. hatta kendi aralarında lakap bile takmış elemanlar. (b: tutku teyze..)
bir akşam, dalgın dalgın boş bir kitabı karıştırırken, bir an bile duraksamadan, "tutkulu ruhların çoğunda olduğu gibi, hayattaki inancının tükendiği an gelmişti" cümlesini okudum. bir saniye sonra cümle içimde tekrar yankılanıyordu ve göz yaşlarına boğulmuştum.
(bkz: sahip olmak ya da olmamak)
eti'nin bir bisküvisi.[ybkz]swh[/ybkz]
reklamlarında olduğu gibi hiç içindeki kakao kremasını akıtamamanın burukluğunu yaşayanlardanım.
reklamlarında olduğu gibi hiç içindeki kakao kremasını akıtamamanın burukluğunu yaşayanlardanım.
İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras...
(bkz: ne bir heves ne bir tutku beşiktaşım anlatılmaz bir sevgi bu)
(bkz: ne bir heves ne bir tutku beşiktaşım anlatılmaz bir sevgi bu)
tutku canlılıktır, güçlü bi coşkudur, saplantıdır belki ama ruhu besler, doyurur.. tutku kırmızıdır. kırmızı bazen;
arjantin'e gitmeliyiz seninle
bir dans pistinde,
tango yaparken sevişmeliyiz,
notalar üzerimizden ıslak ıslak akarken
ışıkta parıldamalı terlerimiz
nefeslerde bandeneon kokusu
piazolla'nın müziği,
örterken üzerimizi bir tül gibi
arjantin'de, bounes aires'in arka sokaklarında
köhne bir barda,
bandeneon tınılarına sarılı,
tutkunun rengi artık kırmızı
senin dudakların,
müziğin teri,notaların kokusu,
tenimize sinmeli
arjantin'e,
bounes aires'e gitmeden
o köhne barda,
tango yapmadan,
ölmemeli.
arjantin'e gitmeliyiz seninle
bir dans pistinde,
tango yaparken sevişmeliyiz,
notalar üzerimizden ıslak ıslak akarken
ışıkta parıldamalı terlerimiz
nefeslerde bandeneon kokusu
piazolla'nın müziği,
örterken üzerimizi bir tül gibi
arjantin'de, bounes aires'in arka sokaklarında
köhne bir barda,
bandeneon tınılarına sarılı,
tutkunun rengi artık kırmızı
senin dudakların,
müziğin teri,notaların kokusu,
tenimize sinmeli
arjantin'e,
bounes aires'e gitmeden
o köhne barda,
tango yapmadan,
ölmemeli.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?