canım sıkılınca sağa sola saldırasım geliyor. kavga çıkarasım, birileriyle tartışasım, olmadı en takılmayacak bi' şeyi kafaya takıp sinirlenesim. sanki ''ben canı sıkılacak insan değilim, eğlendirin beni!'' der gibi. çok acil iş bulmam lazım. bi' gün dayak yiyeceğim.
sözlük yazarlarının itirafları
Şu ana kadar 3 kere burç değiştirdim sözlük.. Annem doğduğum tarihi tam hatırlamıyor.. Diğer kardeşlerimi saatiyle hatırlarken benim doğduğum aydan bile emin değil.. Doğum günü kutlaması yapmıyorum bu yüzden..
boğaz düğümleten hislerin anlatılması muhtemel olan başlıktır.
ben biraz özlemlerden bahsedicem. çok özlemler yaşadım. hayattan ayrılmış yakınlarımın özlemi, yanında olamadığım insanların özlemi, sahip olamadıklarımın özlemleri, eski güzel günlerin özlemleri vs vs. birini özlemekse bu saydıklarım arasında en beteridir kanımca. dokunmak istersin dokunamazsın, yanımda olsa iki kelam edeyim dersin edemezsin. yanında olunca da işler öyle planlanan konuşmaları yapacak şekilde gitmeyebilir bazen. bazen konuşacak gücü de bulamaz insan. cesareti de aynı zamanda. o özlediğiniz insan çok kere kırmıştır belki sizi, mümkün. ama bizim saflığımızdan mı duygularımızın yoğunluğundan mıdır bilemem ama; gördüğün an gerçekten herşeyin bambaşka yaşandığı insanlar var. işte özlemek o gördüğün ilk anda herşeyi silen bi'şey. piç gibi efendime söyliyim ibne gibi bir his özlemek.bu ara çok şeyi özlüyorum. hangisinin daha fazla olduğunu idrak edemiyorum.
saygılar. özlemeyin sözlük. özleyini üzüyorlar.
ben biraz özlemlerden bahsedicem. çok özlemler yaşadım. hayattan ayrılmış yakınlarımın özlemi, yanında olamadığım insanların özlemi, sahip olamadıklarımın özlemleri, eski güzel günlerin özlemleri vs vs. birini özlemekse bu saydıklarım arasında en beteridir kanımca. dokunmak istersin dokunamazsın, yanımda olsa iki kelam edeyim dersin edemezsin. yanında olunca da işler öyle planlanan konuşmaları yapacak şekilde gitmeyebilir bazen. bazen konuşacak gücü de bulamaz insan. cesareti de aynı zamanda. o özlediğiniz insan çok kere kırmıştır belki sizi, mümkün. ama bizim saflığımızdan mı duygularımızın yoğunluğundan mıdır bilemem ama; gördüğün an gerçekten herşeyin bambaşka yaşandığı insanlar var. işte özlemek o gördüğün ilk anda herşeyi silen bi'şey. piç gibi efendime söyliyim ibne gibi bir his özlemek.bu ara çok şeyi özlüyorum. hangisinin daha fazla olduğunu idrak edemiyorum.
saygılar. özlemeyin sözlük. özleyini üzüyorlar.
öldüm, fakat nefes alışlarım durmadı.
iş arkadaşıma doğum gününde jamaika bayrağı aldım.
esmer tenli , sevgilisi olmadığı halde sabah akşam "senden nasıl ayrıldım" gibi şarkılar dinleyen , hangi erkek olursa olsun 32 dişini göstererek konuşan atarsız balat kızına ; doğum gününde bir ülkenin simgesi olan bayrak aldım ve bu ülke jamaika.
hani göt kıspetten çıkmışsa yarrak bağdat'tan gelir gibi bir ima kullanmış olabilirim.
dipnot: kati suretle yazmadım.yazılmaz.
esmer tenli , sevgilisi olmadığı halde sabah akşam "senden nasıl ayrıldım" gibi şarkılar dinleyen , hangi erkek olursa olsun 32 dişini göstererek konuşan atarsız balat kızına ; doğum gününde bir ülkenin simgesi olan bayrak aldım ve bu ülke jamaika.
hani göt kıspetten çıkmışsa yarrak bağdat'tan gelir gibi bir ima kullanmış olabilirim.
dipnot: kati suretle yazmadım.yazılmaz.
Tırnak uzatamama gibi sorunum var sözlük.. Tırnaklarımı yemiyorum, parmak uçlarımda hafif beyazlık göreyim tahammül edemeyip kesiyorum..
düşünce gücümle playlistten istediğim şarkıyı çalabiliyorum.
varsın olsun cadı diye yaksınlar beni oğlum çok güzel bi'şey bu.
selam engizisyon, bebeğim.
varsın olsun cadı diye yaksınlar beni oğlum çok güzel bi'şey bu.
selam engizisyon, bebeğim.
Eski oturduğum mahallede bir dere vardı ismi “kanlıkavak deresi” idi. 8-10 yaşıma kadar arkadaşlarımın derenin kenarında top oynamaya çağırışlarını reddeder gitmezdim. Annem izin vermiyor, canım istemiyor gibi basit bahaneler ile o yaşa kadar direndim ve inmedim o derenin kenarına. Bu inadımın sebebi tamamen derenin ismi ile alakalıydı. O yaşa kadar dereden kanlı kavakların aktığını düşünür geceleri rüyalar bile görürdüm. Ne yalan söyleyeyim bence çok mantıklı düşünmüşüm o yaşta. mecaz nedir bilmeyen bir çocuk olarak çok normal görülmeli bu zannetme durumu. 10 yaşımda annem ile bir yere giderken yanından geçerken annem gösterip söylemese belki hala öyle düşünür geçmezdim ama işte iyi ki annem varmış. [ybkz]swh[/ybkz]
Not : bu arada o kanlıkavak deresi bildiğimiz b.klu dereymiş. [ybkz]swh[/ybkz]
Not : bu arada o kanlıkavak deresi bildiğimiz b.klu dereymiş. [ybkz]swh[/ybkz]
Sevgili sözlük, bugün yine kuzenim yazdı. Gene ne sormuş diye istemsiz bir şekilde mesajını açıp okuyorum her defasında.. Bir gün patlayacağım ama ne zaman bilmiyorum..
bugün bi iş görüşmesine gittim. yürüyerek gidiyordum, yaşadığım şehrin yoksul bi mahallesinden geçiyordum. ileride bi bakkal vardı, bakkala cips getiren bi tane de araç, arka kapıdan cipsleri indiriyordu. bakkalcı da cipsleri alıp içeri götürüyordu. o sırada aracın önündeki cips panosu devrildi, sekiz on tane cips paketi yere döküldü. bi tane de başında beşiktaş şapkası olan küçük bi kız çocuğu cipslerin devrildiğini görünce "abooo" dedi. bakkalın önünden geçtim gittim, arkaya döndüm, kızcağız cipslerin önünde durmuş bakkalcının gözüne bakıyor. belki düşen paketlerden birisini verir diye. it herifin umrunda bile olmadı. o kızın bakışlarını görseniz hepiniz geri döner bi cips alırdınız dimi? evet ben de öyle yaptım, bi lira bir şey yani nolcak. geri döndüm aldım cipsi, kız o sırada yavaş yavaş gidiyordu. koştum arkadan, verdim cipsi. almam ben bunu dedi sonra. niye dedim, açamam ki dedi. güldüm, açtım cipsi, verdim sonra. bacağımı tuttu çekti, eğilmemi istiyodu. eğildim, öptü beni. [ybkz]swh[/ybkz] sonra da teşekkür edip gitti. o kadar mutlu oldum ki anlatamam. evlenmeyi düşünmeyen biriyim ama olur da bi gün evlenirsem bi kız çocuğum olsun isterdim. sözlükte de kız babaları var, ne şanslılar onlar.
iş de tırt çıktı, alınmadım işe. dönüşte yağmura yakalandım. bozuk para da yoktu, dolmuş için. yine aynı yoldan dönüyordum yürüyerek, bi baktım o kız hala bakkalın oralarda bi evin girişinde oturuyor, üstü de biraz ıslanmış. beni görünce koşarak geldi bacağıma sarıldı. napıyosun burda, yağmur yağıyor dedim, seni bekliyodum dedi.
o kadar duygulandım ki, hayatımda ilk kez sevinçten ağladım sözlük. birkaç damla yaş aktı gözümden. o sokak hiç yolumun üstü değil, olmadı. ilk defa geçmiştim bugün o sokaktan. şimdi arada bi gidicem, belki yine görürüm o kızı orda. cips, çikolata artık öğrenciyim ne de olsa, bir iki liralık bir şeyler alırım. beşiktaş atkım var, onu vericem bi daha görürsem. [ybkz]swh[/ybkz]
iş de tırt çıktı, alınmadım işe. dönüşte yağmura yakalandım. bozuk para da yoktu, dolmuş için. yine aynı yoldan dönüyordum yürüyerek, bi baktım o kız hala bakkalın oralarda bi evin girişinde oturuyor, üstü de biraz ıslanmış. beni görünce koşarak geldi bacağıma sarıldı. napıyosun burda, yağmur yağıyor dedim, seni bekliyodum dedi.
o kadar duygulandım ki, hayatımda ilk kez sevinçten ağladım sözlük. birkaç damla yaş aktı gözümden. o sokak hiç yolumun üstü değil, olmadı. ilk defa geçmiştim bugün o sokaktan. şimdi arada bi gidicem, belki yine görürüm o kızı orda. cips, çikolata artık öğrenciyim ne de olsa, bir iki liralık bir şeyler alırım. beşiktaş atkım var, onu vericem bi daha görürsem. [ybkz]swh[/ybkz]
üşenmek kelimesinin sınırlarını aşıyorum artık. yaşama kalıbım ''öfff kim yapıcak şimdi x'i'' şeklinde. yapılması düşünülen her şey bu soruyla son buluyor.
soruya cevap bulamadığımdan yapmıyorum da.
bu entrye başlamadan önce de ''öfff kim yazıcak şimdi bu entry'' demiştim zaten.
sanırım başardım, yazdım ulan. [ybkz]swh[/ybkz]
soruya cevap bulamadığımdan yapmıyorum da.
bu entrye başlamadan önce de ''öfff kim yazıcak şimdi bu entry'' demiştim zaten.
sanırım başardım, yazdım ulan. [ybkz]swh[/ybkz]
hiçbir şey hissetmediğim halde zorla kendimi aşık edebilme potansiyelim vardır mesela. yanlış anlaşılmasın bir başkası bana aşık etmek değil, hiçbir şey hissetmediğim birine aşık olmak gibi. artık itirafmı dersiniz, gerizekalılık mı, can sıkıntısı mı bilmem ama bu da böyle bir anımdır işte.
başlıklar ve entryler ile konuşuyorum.
konuyu açmak gerekiyorse; sol frame'de kartal sözlük yazarları başlığını görüyorum kemal sunal edasıyla "efendim canım" diye giriyorum başlığa.
sonra mesela oy ver başlığını görüp içeri giriyorum. entrylere "al sana oy" "al" "al" diye basıyorum artıyı.
sanırım bir doktora görünmem gerekiyor. [ybkz]swh[/ybkz]
konuyu açmak gerekiyorse; sol frame'de kartal sözlük yazarları başlığını görüyorum kemal sunal edasıyla "efendim canım" diye giriyorum başlığa.
sonra mesela oy ver başlığını görüp içeri giriyorum. entrylere "al sana oy" "al" "al" diye basıyorum artıyı.
sanırım bir doktora görünmem gerekiyor. [ybkz]swh[/ybkz]
normal değilim.
yaklaşık 1 saattir aralıksız serdar ortaç dinliyorum.
erkek voleybol maçlarını izleyemiyorum. evet Beşiktaş'ımın maçı bile olsa izleyemiyorum lan. ne bileyim benim için voleybol her zaman kadın sporu olarak kalacak. kadınlar bu oyuna bi zarafet katıyor. aynı şekilde kadın futbol maçlarında da pek keyif alamıyorum. belki biraz cinsiyet ayrımcılığı hatta sapıklık kim bilir homofobi gibi algılanabilir ama tamamen seyir zevki ile alakalı.
burçlara inanıyorum. öyle aşırı derecede değil tabiki. hayatımı burçlara göre falan dizayn etmiyorum. ama mesela sevgilim olunca burç uyumumuza falan bakıyorum. mesela şu aralar akrep burcu erkeği başak burcu kadını uyumunu araştırıyorum.
hakkında konuşmak istemediğin şeye ''hayır, konuşmayacağım'' deyip gitmek çok güzel. çünkü istemiyorum. bundan daha net bi' şey olamaz. bu tercih hakkı elimden alındığında sanırım biraz çifkefleşebilirim.
sorumluluk duygusunun bazen uzaklaşarak gözden kaybolması da güzel. herkesin 'bir şey' olmak için çabaladığı bir evrende, 'durmak' en iyi becerebildiğim şey. başlarda biraz afallıyorsun, ama girince alışıyorsun; emin ol.
ahvalini yazamadığın günler gelecek, deselerdi asla inanmazdım. dururken yazamıyor-muş insan. anlatacak bir şeyim yok çünkü. inanır mısın kaygım da yok eskisi gibi, ''ne olacak? nasıl olacak?'' e olmayıversin. bu da olmayıversin, işte bu olacak. fazla soru sorma. sordukça çözülmüyor, karışıyor. felsefenin temeli buysa, boşver içelim. birayı 70'lik söyle, önce gözümü doyurmam gerekli çünkü. ben çok insanım, aşırı insan. bunu istemem de çok normal.
bilincin yeteri kadar yastığına aktığında, ''bugün dışarı çıkmam lazımdı''lar da anlamsız olacak. içerisi ve dışarısının pek farkı kalmadı. yeni birileriyle tanışmak, yeni birilerine karışmak. mesela henüz bilincin bu kadar akmamışken yolda müzik dinleyerek yürüyen birisine ''çok keyifli görünüyorsun, ne dinliyorsun merak ettim?'' diye sormak mümkünken şimdi ilgini bile çekmiyor. banka görevlisine ''kolay gelsin'' deyip gülümsemediğin gibi, sokak köpekleriyle selamlaşmak veya onların kuyruklarını sallayarak üstüne atlamasına ve kendilerini sevdirişlerinden mutlu olmak da ilgi çekmiyor.
temel insanlık dramının her şeye ve herkese karşı ilgi kaybetmekten olduğuna inanıyorum artık. güzel bi' ağaç gördüğünde heyecanlanmaktan, bir çocuğa dil çıkarıp o'nun utanarak annesinin arkasına saklanmasındaki müthiş masumiyeti gözlemlemekten, kıyıya vuran dalganın kendine has bir melodisi olduğuna inanmaktan, gemi düdüğü sesinin kendini dünyanın en güzel yerinde hissettirmesinden, yolda yürürken şarkı söylemekten bu kadar vazgeçmemiz ancak 'dram' kelimesiyle açıklanır sanırım. belki bir de keder.
sorumluluk duygusunun bazen uzaklaşarak gözden kaybolması da güzel. herkesin 'bir şey' olmak için çabaladığı bir evrende, 'durmak' en iyi becerebildiğim şey. başlarda biraz afallıyorsun, ama girince alışıyorsun; emin ol.
ahvalini yazamadığın günler gelecek, deselerdi asla inanmazdım. dururken yazamıyor-muş insan. anlatacak bir şeyim yok çünkü. inanır mısın kaygım da yok eskisi gibi, ''ne olacak? nasıl olacak?'' e olmayıversin. bu da olmayıversin, işte bu olacak. fazla soru sorma. sordukça çözülmüyor, karışıyor. felsefenin temeli buysa, boşver içelim. birayı 70'lik söyle, önce gözümü doyurmam gerekli çünkü. ben çok insanım, aşırı insan. bunu istemem de çok normal.
bilincin yeteri kadar yastığına aktığında, ''bugün dışarı çıkmam lazımdı''lar da anlamsız olacak. içerisi ve dışarısının pek farkı kalmadı. yeni birileriyle tanışmak, yeni birilerine karışmak. mesela henüz bilincin bu kadar akmamışken yolda müzik dinleyerek yürüyen birisine ''çok keyifli görünüyorsun, ne dinliyorsun merak ettim?'' diye sormak mümkünken şimdi ilgini bile çekmiyor. banka görevlisine ''kolay gelsin'' deyip gülümsemediğin gibi, sokak köpekleriyle selamlaşmak veya onların kuyruklarını sallayarak üstüne atlamasına ve kendilerini sevdirişlerinden mutlu olmak da ilgi çekmiyor.
temel insanlık dramının her şeye ve herkese karşı ilgi kaybetmekten olduğuna inanıyorum artık. güzel bi' ağaç gördüğünde heyecanlanmaktan, bir çocuğa dil çıkarıp o'nun utanarak annesinin arkasına saklanmasındaki müthiş masumiyeti gözlemlemekten, kıyıya vuran dalganın kendine has bir melodisi olduğuna inanmaktan, gemi düdüğü sesinin kendini dünyanın en güzel yerinde hissettirmesinden, yolda yürürken şarkı söylemekten bu kadar vazgeçmemiz ancak 'dram' kelimesiyle açıklanır sanırım. belki bir de keder.
itiraf ediyorum hayatımda stada gidip maç izlemişliğim yok. sürekli kahveye gider yalnız başıma maçları izlerim. devre aralarında gözüme kestirdiğim birine çay ısmarlar karşılığında bir sigara otlanırım.
Demın sakal tırası oldum ve fark ettım kı gotume benzemısım. Caktırmayın. Ne tıpsız adammısım arkadas. Hamıle teyzeye falan denk gelmesem barı kadın korkudan cocugu mocugu dusurmesı barı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?