sözlük yazarlarının itirafları

17 /
ben öyle bi insan mıyım
sanırım kaybediyoruz abi.

bir tek kendimiz gibi olamadık şu hayatta, yatacak yer bırakmayacaklardı zira. yaşayabilmek için -ki her hayvanda bulunan bir ve aslında temel içgüdüdür- sabahın körü olarak nitelendirilebilecek olan 7:00'da evden çıkarken, birden fazla kostüm almak durumunda kaldık üzerimize; "bir" asla yeterli değildir.

hep geceyi bekledik; kendimiz olabildiğimiz, kendimizle baş başa kalabildiğimiz, en fazla kendimize yalan söyleyebileceğimiz (ve elbet de yemeyeceğimiz) saatleri için günün. sattığımız emeğimizin, insanlığımızın bedeli olarak bize esaretten arda kalan üç, en fazla dört saatlik dilim hepi topu... hayatı, kendimizi sorgulayıp, kafayı iyice bi' dumanlayıp, sonunda mecburen yatağa uzanıp, ertesi sabah yine aynı boku yiyeceğimizi bile bile yaşadık bu kısır döngüyü. umutları vardı kimimizin, kimimizin ardında bıraktıkları, kimimizin bırakamayacakları; kimimizin inancı, kimimizin borcu, kimimizin harcı...

ben artık çok sıkıldım bu ne idüğü belirsiz hayatı, peşinden koştukça tam bir kevaşe gibi elimizden arsızca kaçan umutları, hevesleri, sevgiyi, sevilmeyi kovalamaktan. yaşamam gereken hayat bu değildi belki, şimdi her gün bileklerime birer çentik daha atıyor gerçekler. zorunluluklar, başladığı noktaya dönünceye kadar zahiri bir teselli verebiliyor, güç verebiliyormuş insana.

olduğum kişiden, olmaya çalıştığım kişiden ve hatta bir zamanlar olmak istediğim kişiden dahi tiksiniyorum artık. keşke bir "hiç" olabilseydim; hayır kocaman falan değil, kendi çapımda bir hiçlik de yeterdi bana. belki o zaman... belki o zaman bakabilirdim aynaya, yüzüm kızarmadan.

"benden, sizden biri yaratmayı nasıl başardınız?"
saniyede yirmidört kare
mesleğe başladığım ilk 6 ayda 2 genel seçim görecek olmak şansım mı şansızlığım mı bilmiyorum. bildiğim tek şey var: bizden bi' bok olmayacak.
insanları ve bu politik düzeni öğrendikçe tiksiniyorum. tanıdıkça, bildikçe hepsinden ve her şeyden kat be kat nefret ediyorum. hani azıcık bi' umut kırıntısı kalır di mi insanda, nebleyim sabah uyanınca bi' kıpırtı, güneşi görünce bi' heyecan. tam böyle umutlanacak oluyorum, aklıma gördüklerim ve x kişinin ''aman ha sydk hanım bunu sakın yazmayın'' dediği geliyor aklıma. nasıl ve ne kadar böyle devam eder bilmiyorum, nereden bulaştım onu da bilmiyorum. sanki elimi verdim kolum bacağım komple kapılmış gibi.

not: gazeteciyim.
pepük
önce şunu okumanızı tavsiye ederim. #406788

kaymakam bey'i buldum dostlar. hasret giderdim telefonda...
öyle bir içten konuşma geçtiki aramızda o bir anda beynimdekilerinin hepsini şuraya aktarmak istiyorum sanki.
kendimi hatırlatma faslından sonra onu dinledim biraz...
antalya'ya yerleşmiş. çocuklarıyla tatlı bi hayat içerisinde.
kaymakamlık yaptıktan sonra farklı görevler alıp emekli olmuş.
konuşmadı fazla ve sen neler yapıyorsun dedi.
anlattım ben.
sözlüğü anlattım, gittiğimiz maçları anlattım, stada girmeyi bırak deplasman anımı bile anlattım.
amatör branşları anlattım...
her zaman kendi hafızamdan şikayetçi olsam da bir çok şeyi sıraladım durdum.
hayretler içerisinde dinledi beni. tebrik ede ede, gözlerimden öpe öpe...
beşiktaş'ı en güzel ondan dinlemiştim ben.
şimdi duydukları onu ne derece mutlu ettiğine çok eminim.
söz aldım...
oğluyla istanbul'da stadımız açıldıktan sonra bir maça geleceğim dedi.
-beraber gideriz götürürsün değil mi?
-götürmek ne kelime... başımla beraber.

siyah ulan!
Final sınavında hocanın sorduğu 8 puanlık soruya verdiğim ibretlik cevabı anlatmak istiyorum..

Soru; Bir kahvehanede 2 liraya içilebilen çaya karşılık neden cafelerde daha fazla para ödenir?

Cevap; Çünkü kızlar kahvehaneye gitmez. [ybkz]swh[/ybkz]

[ybkz]swh[/ybkz]
kaptan
bizi galatasaray ile kardeş gibi gösteren, kardeş sanan, kardeş iması yapan beşiktaşlılardan...
galatasarylılardan olduğundan daha çok tiksiniyorum...
şöyle ellerimi evvela buzlu soğuk suda bekletip, iyice yayvanlaşmasını sağladıktan sonra, tam böyle kulağının çatısına "çaaaaaaat" diye bir tane koyasım geliyor ki...
çınlamasıyla bir 3-5 yıl, bu rengi bozukların bizden çaldıklarını unutmasınlar...
17 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol