beşiktaşlı olmak

0 /
oscarcordoba
Her on yılda en fazla iki şampiyonluk ve beş yılda bir feda denklemine rağmen ruhuna işleyen heyecan, babadan kalma yadigardır.
nbjkask
Efendi olmak, yanlış her işe karşı olmak, güzel her şeyi desteklemek, sevinci/üzüntüyü en coşkulu yaşayan taraftar olmak, aile olmak, yolda gördüğüm Beşiktaş armalı kişiye kırk yıllık arkadaşım gibi selam vermek. Daha neler neler... kelimeler yetmez yani.
atom
yüzlerce kişiye sorup fenerliyim galatasaraylıyım cevaplarından bıkıp sonra bir tane adam gibi adamın çıkıp "çok şükür beşiktaşlıyım" demesiyle sarılma durumudur. o adamla yıllar boyunca arkadaş olmaktır. herkes sana yamuk yaparken onun yapmamasıdır. ligi çok iyi oynayıp sezon sonu 2. veya 3. bitirince "kupayı sevseydik barcelona'lı olurduk" demektir. canın sıkılıp yolda beşiktaş marşı söylemektir. 8 rakamıyla dalga geçenlere 132 sayısını sormaktır. sevmediğim bi şarkıcının beşiktaşlı olduğunu öğrenince açıp şarkılarını dinlemektir. kısaca herkese nasip olmaz.
huzur tribünde
umutsuz vaka gibi ortada dolaşırken, yüzünüzü güldüren en yüce şeydir.

durup dururken (vurgula: iyi ki beşiktaş var) dedirtir. [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
mrkela
ayrıcalıkdır demeyelim de, bence erdemliliktir.
neden ayrıcalıktır. çünkü toplumda erdemli insan sayısı az da ondan. ayrıcalık gibi hissediyoruz. şerefinle oyna, hakkınla kazan şiarı o erdemliliğin özetidir aslında. neredeyse daha bebeklikte başlayan, daha doğrusu dayatılan rekabet duygusunu, görülmesi en doğal alanda dahi kendi değerlerine yeğ görmeyen bir aklın, ruhun adıdır beşiktaşlı olmak. çalıştığım hastanede hemen her çocuğa beşiktaşlı olur musun diye soruyorum. olursa, illaki o ruh işleyecektir içine. o sebepten ben de saniyede yirmidört kare'ye katılıyorum. siyah ulan!
siyah ulan!
Beşiktaş'lı doğmaktan daha ayrıcalıklı insanlardır.. Kendi iradesiyle bilmediği bir takıma empati duyup, sonrasında ise tüm hayatını siyah beyaza adamak kolay değildir..

Ben de beşiktaş'lı doğanlardan değilim.. Yol gösterenim olmadı doğru yolumu bulmam için.. Van depreminde " van üşüyor Acının coğrafyası olmaz" sloganıyla başlatılan duyarlılık projesini öğrendiğimde tüylerim diken diken oldu.. gururlandım ve dedim ki "ben Beşiktaş'lıyım"

Tam 4 yıl oldu bu takıma gönül vereli.. Futbol'un f'sini bilmezken ofsaytı öğrendim.. Maça gidemedim diye istifa ettim, her maç sonrası migrenimin tutacağını, faranjit olacağımı bile bile koşarak gittim maçlara.. Ayakta duramayacak kadar hasta olduğum halde maça gidip takımıma destek oldum.. Şu an çalıştığım firmada izin günümü perşembe gününe aldırdım.. Koluma bu aşkın adını yazdırdım.. Aldığım maaşın tamamını Beşiktaş için harcadığım dönemler oldu.. 1 günümü feda edip deplasmana gittim..


Şimdi söyler misiniz;
Beşiktaş'lı olunur mu? Doğulur mu?
saniyede yirmidört kare
kısacık hayatımda yaptığım en doğru şey. beni hiç bilmediğim bir şeye dönüştüren, hayata bakış açıma yepyeni pencereler açan, ''bir olmak, birlik olmak'' gibi güçlü duyguları hissettiren yegane şey. siyahtan, beyazdan çok bambaşka, bu zamana kadar sevgi, aşk, bağlılık, bağımlılık adına öğrendiğim ne varsa hepsinin anlamını olumlu yönde değiştiren ve geliştiren.

''beşiktaşlı olunmaz beşiktaşlı doğulur'' denildiğinde üzülüyorum biraz. çünkü ben beşiktaşlı doğmadım, babamın omuzlarında maçlara gidemedim. İlkokulda defterlerime beşiktaşlı stickerlar da yapıştıramadım, annem bana forma alsın diye günlerce beklemedim... bazen sırf bunları yaşamak için çocukluğumu baştan yaşamak istiyorum. o günlerde yaşayamasam da, çoğu zaman şu kazık kadar halimle çocuk saflığında seviyorum. birileri beşiktaş'ıma kötü bir şey söyleyince içim kırılıyor, ağlayacak gibi oluyorum. maç günlerinde plânlarımı bozan arkadaşlarıma küsüyorum. annem yenildiğimizde çok üzüldüğümü görüp kıyamayınca ''sen tutmasan mı artık bu beşiktaş'ı ha?'' diye sorduğunda kapıları çarpıyorum.

üç yıl olacak, geçer sandım bu tutku. en fazla ne kadar sevebilirsin ki? en fazla ne kadar takip edebilirsin maçları? bitmedi de, zerre azalmadı da, acayip bir şekilde artıyor da. bu duyguları tanımlayamıyorum. siz çocuk halinizle nasıl başardınız, nasıl güçlüymüşsünüz hepiniz ve ne kadar sadık. hepinizle ayrı ayrı gurur duyuyorum. yıllarca arasam da bulamayacağım güzel dostluklar kazandım beşiktaşla. belki daha önce hayal etsem, dünyanın bir yerinde bu kadar iyi insanların olduğunu düşünemezdim. insan ayrımı yapamazdım daha önce, artık beşiktaşlı olan her insana karşı öğrenilmiş bi' sevgim, saygım var kendiliğinden oluşan. kim derdi ki, üzerimde formamla şehrin en kalabalık caddesinde yürürken yanımdan geçen başka bir formalıya gülümseyeceğimi? bir barda maç izlerken, daha önce hayatımda hiç görmediğim insanla golden sonra omuz omuza sevinçle zıplayacağımı?

bugün beşiktaş'ımın doğum günü. akşam çok önemli bir avrupa maçımız var ve sabah saat 10. zihnim sabahın şu saatinde hiç olmadığı kadar dinç, kalbim de her zamanki gibi beşiktaş'a zikrediyor. iyi ki doğmuşsun beşiktaş'ım, iyi ki hayatımın bir yerinde de olsa rastlaşmışız seninle. bana kattığın her şey için, yaşam mücadelemi daha anlamlı kıldığın için teşekkür ederim. allah seni kalbimden ve dilimden eksik etmesin.

siyah ulaaan!
gunese yuruyen adam
Beşiktaşlı oluşumuzdan mıdır bilmem. Aslında her şeyi Beşiktaşlı olmamıza dem vurmak da ayrı bi inceleme konusu
Ama mutlu olmak için küçücük şeyler bize yetse de, o küçücük şeyler bile bize çok görüldü niyeyse.
Bulmaca çözmeye kalksak, 'resimdeki sanatçı' saçlı-sakallı hatta saçlı-sakallı ve gözlüklü çıktı.

Çocuk olalım dedik, maç yapmak için arsaya koştuk. Ayağına gelen topu havaya diken mahallenin p.ç abisi kalenin hemen ötesinde pusu kurup topumuzu dikip yandaki cadaloz nine'nin evine kaçırdı.

Büyüdük bu sefer, futbol sevdamızı halı sahalara taşıdık. Bu sefer takımımızda, "biz genç falan değiliz" deyip karnını tutarak yere uzanan adam oldu orta sahanın yükünü çeken eleman. Kalede maça kot pantolon-kundura kombinasyonuyla gelen sigara içerek kaleyi koruyan abi denk geldi.

Okullu olduk, korkumuzu yenip bir kez ders için parmak kaldırdık, onda da hoca "indirin parmakları listeden kaldırıyorum" dedi.

Allah yardımcımız olsun. Hala ümidimiz var.
"Bizim hayallerimiz var, bu hayalleri gerçekleştirecek birer de planımız"
(bkz: DON'T KILL US!)
larte
Formalarındaki yıldızlar ile övünen renklilere amblemdeki türk bayrağını sorduğunda hepsinin susmasıdır.
huzunkovankusu
Küçükken çok sevdiğim sarı kırmızı bir atkı eldiven takımım vardı. Sonra dedi ki birgün annem amcan aldı onları sana galatasaraylı yapmak istiyormuş seni. Sonra takmadım bir daha atkıyı giymedim o eldivenleri.
Anne dışında tüm üyenin Beşiktaşlı olan bir ailede , neredeyse %80'ninin Beşiktaşlı olup muhtarlık arabasının arkasında kocaman bir kartal stickerı olan köyde doğup büyüyüpte Beşiktaşlı olmamak düşünülemezdi zaten. Amca da kimmiş. Hıh.
Hayatımın hiç bir zamanında hissettiklerimi bağıra çağıra ifade edebilen bir insan olmadım. Sanırım bu yüzden Beşiktaş taraftarının o asi ruhuna rağmen ben sessiz bir Beşiktaşlıyım. Küçükken takımımız yenildiğinde içinden tek bildiğim duayı okuyarak (bkz: sübhaneke) bir gol daha atmasını isterdim. Ama artık hissettiklerim içime sığmamaya başladı. Artık Beşiktaş maçı izlerken kendimi ayakta buluyorum mesela . Ya da beğenmediğim bir eleştiri gördüğümde yürü git lan ordan diyorum. Ve düşünüyorum ki artık Beşiktaşlı olmanın ne demek olduğunu öğrendim.

Sanırım Beşiktaşlı olmak değiştiriyor insanı. Bir kere Beşiktaşlıyım dediniz mi artık istesenizde istemesenizde yüreğinizi veriyorsunuz takıma. Ne yapsa vazgeçemiyorsunuz. Tıpkı annenizi sever gibi ya da babanızı. Her defasında kavga edip ayrıldığınız ama ertesi gün barıştığınız sevgiliniz gibi aşık oluyorsunuz ona. Kolunuzda ki arkadaşınız verdiği siyah beyaz bileklik gibi hep yanında olmasını istiyorsunuz. Onunla yaşıyoruz be daha ötesi var mı?
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol