beşiktaş taraftarı

bu sene ilk defa değinmesi gereken bir konuya el atmış tribündür.
(bkz: yönetim noluyo tribünler dolmuyor)

3 kasım 2011 beşiktaş dinamo kiev maçı galibiyetinin baş mimarıdır. rakip üzerindeki olağanüstü baskısıyla ve takıma verdiği ateşleyici kuvvetle , bir avrupa destanına daha imza atmıştır.

Yarmolenko soyle tanımlamıstır; "seyirci çıldırmış gibiydi,orası stad degil sanki gladyatör arenası."

volkan demirel adlı antipatiği eleştirince, adamın eşine sözlü tacizde bulunan şeref yoksunu renklilerle aynı kefeye konulan topluluk.

bir kadının evlilik tercihi yaptığı erkeğin fiziksel özellikleri ile dalga geçmeyi ("dolaylı yoldan" maymun, evrime inanan kadın, midesiz, yokluk içindeki kadın vs...) eleştiri sananların bulunduğu toplulukmuş... vay anasını... bir de üstüne eksileyenmiş... bunu da gördük ya... geçeceksiniz bu ayakları... tribünlere oynamayacaksınız... renkliymiş, şeref yoksunuymuş fasa fiso... volkan demirel i seksi bulan kadın başlığına gireceksin, yazılanlara bir bakacaksın... üzerine utanmayacaksan zaten sen beşiktaşlıyı geçtim hiçbir şey olamazsın... eksile mınskiim... 150 eksi alsa o entyden gurur duyarım ben...

insanların beni tanıttığında kullandığı ilk cümle.

[ybkz]swh[/ybkz]bazı durumlarda, büyük tutarsızlıkların ve absürdlüklerin altına imza atan taraftardır.

tutarsızlıktan kastım; bir futbolcumuza yahut teknik adamımıza, ne zaman ne şekilde tepki verileceğini kestiremiyor olmamızdır. bir hafta statta yuhlanan bir adamın, ertesi hafta bilmem nerelerine kurban olunduğu sık rastlanan bir şey haline gelmiştir. vefanın sadece bir semt adı olmadığını bas bas bağıran taraftarımızın bu tutarsızlığa ilişkin şu sıralar gözümüze soktuğu en baba örnek de, beşiktaşımızı son yılların en başarılı grafiği içerisine sokan ve adamlığıyla göz dolduran hocamız carlos carvalhal'ın adının bir kez bile tribünde söylenmemiş olmasıdır. bu hususta, bir jest yapmanın zamanı geldi diye düşünüyorum.

absürdlük olarak nitelediğim şeyin ne olduğuna gelince de; yahu bre bebişler, bre renktaşlar, bre kardeşler...
biz değil miyiz dünyanın en iyi taraftarları sıralamasında zirvelere oynanan, ecnebilerin akıllarına kazınan? biz değil miyiz ülke içi mevzularda her zaman ilk olan ve taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanan? bunlara cevabımız evet ise ve hemfikir isek, o sahaya atılanlar nedir allah aşkına biri bana anlatsın yahu. korner kullanan adama, durduk yere ıvır zıvır bok püsür atmak nedir? üstelik avrupa maçında, üstelik gözlemci-raportör vesairenin gözleri üzerimizdeyken. yapmayalım gözünüzü seveyim, yakışmıyor hiç.

muhtemelen 3-5 tane kafası güzel andaval yüzünden eleştirilen taraftar grubu. zaten kimse bizim içimizde hiç gereksiz adam yok demiyordur herhalde. elinde baliyle sağdan soldan para toplayıp maça giren adamlar bile var ne yazık ki aramızda. e hal böyleyken tutup da bir anlık olarak sahaya atılan yabancı maddelerden bütün taraftarı sorumlu tutmak pek de mantıklı değil.

bu eylemler ancak yapan kişiyi bağlar. sırf bu sebeple beşiktaş taraftarını "gerizekalı" ilan etmek beşiktaş taraftarı ile ilgili kuyruk acısı olan 3-5 tane lavuğun hüsnü kuruntusudur.

evet bu adamları içimizden temizleyelim, olmaması için çabalayalım. sahaya yabancı madde atılmasın, kimse sahaya girmeye çalışmasın. ama tedavi için önce teşhisi doğru koyalım. taraftarın geneliyle ilgili eleştirilecek çok daha önemli mevzular varken bunlar üzerinden tüm taraftara yüklenmek pek de adil değil.

sanılanın aksine desteğini de kösteğini de kullanmasını bilen taraftardır.

zira 14 aralık 2011 beşiktaş stoke city maçında gol atamadığı için üzerinde baskı olan almeida' nın saçmalamasına rağmen devre arasında soyunma odasına "hugo almeida" tezahüratlarıyla uğurlanıp, ikinci yarıya da yine aynı tezahüratlarla devam edilmesi gibi.

carvalhal için de yine ismine yönelik tezahüratın maçın iki bölümünde tribünlerden haykırılması gibi.

yeniden aramıza katılan üç karanfilimiz için "yuvanıza hoş geldiniz" pankartıının asılması gibi.

ve haftalardır oynamasa da eleştirilse de iyi şeyler yaptığında kendisine destek olunan edu' ya destek olunduğu gibi bu taraftar değerlerine sahip çıkar.
ama sahip çıkması için önce katkıyı görecek.
beyazını gördükten sonra zaman zaman siyahı olsa da görmezden gelir bu taraftar.

tıpkı birkaç hafta öncesinde kadro dışı bırakılan fernandes' in yeniden bağra basılması gibi. yaptığı hoş değildi ama o hatasını anlamış olmalı ki formasının her zerresini terleterek yeniden "bu takımda ben de varım" dedi.

şimdi...
beşiktaş taraftarı ne olursa olsun özüne, değerlerine sahip çıkar.
zaman zaman hatalarda yapar.
çünkü beşiktaş taraftarı beşer, bu yüzden şaşar zaman zaman.
ama yine de özünü unutmaz, değerlerini unutmaz.
eskiden olduğu gibi yeni gelene isminden ötürü harala gürele tezahüratlar edip jestler yapmak yerine,
önce bir kendini göster felsefesini oturtmaya başlıyor.
ve ne yalan söyleyeyim,
bu hali daha da hoşuma gidiyor sözlük.

iyi olabilirsin, kötü demiyoruz. ancak bunu bize ispatla düsturu oldukça yerindedir.

Aşkın en derinine sahip, kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir yar' e sahip taraftar. Gözü kara, azıcık kaçık, bildiği alfabe BEşiKTAş, bildiği renkler siyah beyaz, en sevdiği hayvan KARA KARTAL, bildiği dil çARşIca, kanında aşkın en tarifsiz virüsünü taşıyan, aşkı uğuruna yapamayacağı delilik olmayan insan evladı.

Bir Beşiktaş taraftarı Siyah-Beyaz renkleri ile hem asil, yaratıcı ve 90 dakika boyunca hiç susmayan özel insandır.
Boşuna demiyoruz değil mi: ''Beşiktaşlı olmak ayrıcalıktır.''

şu ana kadar bölünememiş, tek olan taraftar topluluğumuzdur. Helal olsun!

mekan ayırt etmeyenlerdir.

http://www.facebook.com/photo.php?v=10150439595853110

gün geçtikçe kendini daha da bozmakta ısrarlı olan, çok şaşırtan ve çok üzen taraftar. 15 ocak 2012 beşiktaş bursaspor maçının ikinci yarısında, geriye yaslandıkça yaslanan takımı ateşlemek adına tek bir tezahürat dahi yapmayıp, bunun yerine yeni açık ayrı telden, kapalı ayrı telden çalarak birbirleriyle sidik yarıştırdılar. ilk yarıda zaten kapalı'da olaylar çıktı, kameralara yansıdı. bütün yırtınmalara, uyarılara, tribünlerdeki küfüre karşı pankartlara rağmen küfürlü tezahürat yapıldı. tribünde rauf denktaş pankartı vardı, saygı duruşu esnasında, en nefret ettiğim hareket olan bağırma ve alkışlama vardı, çok büyük ayıptı ve sonrasında azer bülbül diye bağırıldı. lefter unutuldu. son olarak, twitter'dan takip ettiğimiz kadarıyla, maç bittikten sonra ısrarla egemen üçlüye çağırıldı, sanırım 10 dakika boyunca falan. sonunda da gelmiş. bana göre bu da oldukça gereksiz bir hareketti ve tribünlerin maçla hiç alâkasının olmamasından kaynaklandı.

çok ski taşağına denk taraftar grubu... takımı sahada ince ince kıyılırken bir tek ıslık çalmak yerine alp dağlarında çiçek toplayan şeker kız candy gibi "lay lay lay" şarkı söyleyen taraftar grubu... hakemi baskı altına almayı öğrenmeleri gerekiyor... tamam her maçta bir liverpool maçı performansı beklemiyoruz ama en azından çekirdekçi fenerbahçe taraftarı kadar olmaları gerekiyor bu konuda... şarkı, türkü yine söylenir... güzel şeyler onlar da tabii...

15 ocak 2012 beşiktaş bursaspor maçısonunda eski günlerini hatırlatarak, egemen korkmazı soyunma odasından geri çağırarak, 3lü çektirmiş taraftardır.
(bkz: egemen sahaya terbiyesizlik yapma)

"herkes gibi" olmadığı için güzel ve özeldir. yapılan yanlışı, "ama onlar da şöyle yaptı" diyerek savunmak, bizi farklı kılan özellikleri yok eden bir anlayıştır. örnek olarak; dün twitter'da erdem ulus'un "çarşı lefter ve denktaş'ı unuttu mu, ben mi duymadım?" şeklindeki tivitine, unutulduğunu ve çok da ayıp edildiğini söylediğim cevabı, e. ulus'un retweet etmesi üzerine insanlardan "ama onlar da anma törenini aziz yıldırım şovuna dönüştürdüler!!11" minvalinde tepkiler geldi. diyelim ki gerçekten böyle oldu; şimdi bu bizim, her renkten ve her yaştan insanın omuz omuza uğurladığı bir futbol efsanesini anmamış olmamızı haklı çıkarır mı? aynı şekilde, egemen'in başka takımlardayken yaptığı yanlışları bizde de yapmasını beklemek ve bu konuda anlayışsız ve ısrarcı olmak, bize yakışır mı? bana göre yakışmaz. yakışmıyor da.

kim ne derse desin beşiktaş taraftarı candır !

işte biz kötü günde hep omuz omuzayız diyerek, yıldırım demirörene karşı dik durması gereken taraftardır. ve bunu yapacağımıza canı yürekten inanıyorum.

inönü'de oynanacak, daha doğrusu inönü'de izleyebileceği ilk maçta, hiçbir engellemeye, baskıya aldırmadan yıldırım demirören'i ölümüne protesto etmesi gereken taraftar. büyük ihtimal, önümüzdeki ilk maç olan mersin idmanyurdu maçı seyircisiz, yani sadece kadın ve çocuk taraftarlara açık olacak. sorun değil, inönü'de oynayacağımız son maç değil ya. gerekirse stadın etrafında, üstünde demirören fotoğrafı olan, "fenerbahçemiz" yazan tabelalar taşıyan insanlar gezsin o gün; unutanlara hatırlatma amaçlı. ama o protesto artık yapılsın. yapamıyorsak kapatalım gidelim zaten artık.