ortak payda. o varken gerisi teferruat
beşiktaş
olmasa ne yapardım bilemiyorum.bir renktir hayatımda hatta bazen günüme,geceme yol verendir.mutlu eden,ağlatan,sızlatan,kavga ettirrendir.bazen sevgili,bazen arkadaş,bazen sabah,bazen gece,bazen kış,bazen yaz bazen de hade lenn! denebilendir.siyahtır,beyazdır,hop oturtan hop kaldırandır.emin olun arkadaşım tarifsizdir çok başka birşeydir.gurur duyulan,bi tanedir...
oğlum olursa adını en azından ikinci adını ya kara , ya asi koyacağım.o derece aşığı olduğum kulüp. soyadımın kartal olması bu durumu daha hoş hale getiriyor.doğarken bana sorsalardı adın ne olsun diye bu yukarıda saydıklarımdan biri olmasını isterdim bu soy isme başla bir isim yakışmıyor...
bir yeni sayfaya üflemişsin dumanını.çekip çıkarılası çetrefilli yollarına inat,o tapılası bildiğini okuman cesaretiyle. bir yeni sayfaya daha merhaba demenin cazibesi,sana hiçbir zaman ulaşamıyor olmanın şehvetiyle.yolun açık olsun kartalım,yolun yoldaşın olsun.
(i: (b: haydi kalk ayağa yürü güneşe))...
(i: (b: haydi kalk ayağa yürü güneşe))...
dertlerim geceyse sabahıdır beşiktaş
bundan sonraki play-off maçlarına "biz bu oyunun içinde yokuz aga!" minvalinde bir çıkış yaparak a2'deki bebelerle çıkmasını can-ı gönülden istediğim takımım. ama takdir edersiniz ki, kimsede bu hareketi yapacak göt yok. bu gidişatla da bize huzur yok.
özellikle son 8 senedir, ciddi ve planlı bir yıpratma operasyonunun hedefi olan takım, takımımız. hakkımızın yenmesi, şampiyonluklarımızın çalınması, elbette daha eskiye dayanıyor. ama bu planlı-programlı hareketin başlangıcının 2004 yılı olduğunu hepimiz biliyoruz sanırım. cem papila faciası, bursaspor ve yıldırım demirören. anahtar kelimelerimiz bunlar. bursaspor bu şekilde küme düşen ne ilk ne de son takım olmasına rağmen, adeta yoktan var edilen ve yıllar geçtikçe sabırla, itinayla körüklenen bir düşmanlık. bu sunî kavga sayesinde, o sezon beşiktaş'ın katledilişinin örtbas edilmesi; bildiğin, insanların bakış açısına müdahale edilmesi. ve yıldırım demirören; anlatmaya değil kelimeler, sayfalar yetmez. dışarıdan görünüş: "beşiktaş, oyalansın diye eline verdikleri yeni bir oyuncak" ama aslolan, demirören'in, esas oyuncağın/kuklanın ta kendisi olduğudur. bu oyunu kimler planladıysa, kuklanın ipleri de onların elinde. oyun, onların istediği seviyeye geldiğinde de çekti gitti kendisi. arkasında, üflesen enkaz olacak bir kulüp [ybkz]swh[/ybkz] ve dokunsan patlayacak bir bomba [ybkz]swh[/ybkz] bıraktı. ancak onun gitmesiyle, dertler bitmedi. bilakis, oyunun yeni perdesi başladı. (belki de son perdesi, şu an bilemiyoruz. zaman gösterecek.) artık hedefte hem takım hem de taraftar var. sanırım amaç, beşiktaşlı duruşu denen kavramın içini tamamen boşaltmak. hedefe taraftarın konması da yeni değil tabi. sadece daha önce, alenen döverek yapmışlardı; şimdi buna psikolojik savaş eklendi. savaşı yönlendiren de yazılı, görsel ve sosyal medya. katledilen onca maç; 2 sene önce ansızın, bursaspor-beşiktaş arasındaki deplasman yasağının kaldırılması ve yaşanan inönü meydan muharebesi; beşiktaş taraftarı küfürün ilk harfini söylediği an sesi kısan ama beşiktaş'a 90 dakika küfredildiğinde kısmayan lig tv; taraflı yorumlarıyla herkesi çileden çıkaran lig tv spikerleri ve yorumcuları; pascal'ın gönderilişi; fuck you'nun maymun diye algılanıp (!) bu olay üzerinden beşiktaş taraftarına ırkçı yaftası yapıştırma çabası; elde somut hiçbir delil olmadığı halde, beşiktaş'ın şike davasına dahil edilmesi; taraftarın en çok güvendiği kişinin adının bu davaya karışması ve kulüple ilişiğinin kesilmesi ve çok daha fazlası. hepimizin bildiği şeyler. aklınıza gelen diğer her şeyi ekleyin, alt alta yazın. 16 nisan 2012 beşiktaş galatasaray maçında yaşanan olayların nedenini göreceksiniz o satırlarda. bu bir savaş. ve bu süreçte kulübü yönet(emey)enler, kulübü savunmak yerine her geçen gün gardı biraz daha düşürdüler. arada ses çıkarır gibi yaptılar, göstermelik. o kadar. en sonunda da tamamen savunmasız bırakıp, hedef tahtasına oturtup, cehennem olup gittiler. gardı düşünce, yıllardır görmezden geldiği gerçeklerle aniden yüzleşen taraftarın refleksleri harekete geçti. nefret tohumları, mahsullerini birer birer vermeye başladı. futbol asla sadece futbol değildi. şimdi ise futbol, futbol haricinde her şey. tüm ülkeyi saran nefret fırtınasında bir dalga ve böyle giderse hepimizi yutması da yakındır.
ben küçüktüm almanyadan yeni dönmüştük yaş 4-5, o zamanlar bir adidas t-shirt'üm vardı beyaz renkte sadece kollarında 3 er adet siyah çizgi renkleri çok hoşuma giderdi çocukluk işte. Arkadaşlarla maç yapıyoruz mahalle arasında yoğunluk fenerli, baba fenerli, dayı fenerli sülale fenerli ulan dedim bu fener çok güçlü galiba çocuk aklımla ben başka takımlı olmayılım farklı olmalıyım dedim kendi kendime.
Sonra dediler galatasaray var , ama ben siyah beyaz renklere aşıktım beşiktaşı gördüm televizyonda ekranda siyah beyazdı renklerde, ama hayaller canlıydı tamam dedim ben beşiktaşlı olmalıyım.
çekti büyükler oğlum ne beşiktaşı arabacı takımı dediler bari galatasaraylı ol dediler yok dedim , ben haksızlıkla mücadele etmeyi hakkını alamayanın yanında olmayı yeğledim kişilik yapım böyledir zaten
. Bir tek rahmeti dedem mahalleden namı değer çengel hüseyinin çok yakın arkadaşı, rahmetli şükrü gülesin de gençlikten arkadaşıydı beşiktaş iyidir dedi.
Ben kara çalı gibi beşiktaşlı oldum, o zaman ne demek istediklerini sonra anladım ezilirsin üzülürsün demek istemişlerdi, evet haksızlığa uğradığımız zamanlar çok oldu, hırsımdan ağladığımı geceleri uyuyamadıım zamanlar çok oldu ama asla pişman olmadım. bugün bile şu anda iyi ki fenerbahçeli ve galatasarylı değilim diye allahıma dua ediyorum. Evet belki hiç bir zaman şampiyonluk sayımız renklilere ulaşmayacak ama önemli mi değil , beşiktaş benim hayat felsefem düşsek bile ayağa kalkacağız haksızlığa boyun eğmeyeceğiz, bazı şeyleri değiştiremesek bile asla boyun eğmeyeceğiz, haksız kazanç bizi mutlu etmeyecek ve başarı için ruhumuzu teslim etmeyeceğiz. çünkü biz beşiktaşlıyız ve işte beşiktaş tüm bu değerlerin toplamıdır.
Sonra dediler galatasaray var , ama ben siyah beyaz renklere aşıktım beşiktaşı gördüm televizyonda ekranda siyah beyazdı renklerde, ama hayaller canlıydı tamam dedim ben beşiktaşlı olmalıyım.
çekti büyükler oğlum ne beşiktaşı arabacı takımı dediler bari galatasaraylı ol dediler yok dedim , ben haksızlıkla mücadele etmeyi hakkını alamayanın yanında olmayı yeğledim kişilik yapım böyledir zaten
. Bir tek rahmeti dedem mahalleden namı değer çengel hüseyinin çok yakın arkadaşı, rahmetli şükrü gülesin de gençlikten arkadaşıydı beşiktaş iyidir dedi.
Ben kara çalı gibi beşiktaşlı oldum, o zaman ne demek istediklerini sonra anladım ezilirsin üzülürsün demek istemişlerdi, evet haksızlığa uğradığımız zamanlar çok oldu, hırsımdan ağladığımı geceleri uyuyamadıım zamanlar çok oldu ama asla pişman olmadım. bugün bile şu anda iyi ki fenerbahçeli ve galatasarylı değilim diye allahıma dua ediyorum. Evet belki hiç bir zaman şampiyonluk sayımız renklilere ulaşmayacak ama önemli mi değil , beşiktaş benim hayat felsefem düşsek bile ayağa kalkacağız haksızlığa boyun eğmeyeceğiz, bazı şeyleri değiştiremesek bile asla boyun eğmeyeceğiz, haksız kazanç bizi mutlu etmeyecek ve başarı için ruhumuzu teslim etmeyeceğiz. çünkü biz beşiktaşlıyız ve işte beşiktaş tüm bu değerlerin toplamıdır.
benim babam beyaz demedi ben siyah demedim. çubuklu formamı giyip elimde ekmek arasıyla dolaşmadım sokaklarda bağıra bağıra.. ben galatasaraylı olmaya zorlandım. büyüdüm. beşiktaşla tanıştım farklı bir takım. aslında hiç galatasaraylı olmadım. sadece formasını giydirdiler. aslında hiç tezahürat yapmadım. ben aslında hep beşiktaşklı olmak istedim..
atalarım tarafından kurulmuş,yönetilmiş,bana miras kalmış kulüp,halkın takımı
seni hak ettiğin yerde görene dek her şeyimi ortaya koyarak mücadele edeceğime yemin ediyorum.
bu kulüp kurtulacaksa halk hareketiyle kurtulacaktır,yönetimdeki fosiller temizlenmeli,gerçek beşiktaş aşıkları hak ettikleri yere gelmelidir,uğruna devrim yapılacaktır.
seni hak ettiğin yerde görene dek her şeyimi ortaya koyarak mücadele edeceğime yemin ediyorum.
bu kulüp kurtulacaksa halk hareketiyle kurtulacaktır,yönetimdeki fosiller temizlenmeli,gerçek beşiktaş aşıkları hak ettikleri yere gelmelidir,uğruna devrim yapılacaktır.
hissedilene karşılık vermeyendir..
yıllar önce sanırım atv ana haber'de,aldatmak konulu halk arası röportajın bel kemiğidir..
spiker hatun önüne gelene sorar;
''-hiç aldatıldınız mı ?''..
spiker hatunun önüne gelenlerden herbiri,kendine ait özellerini paylaşmaya çalışır..en son genç birine sorar..
''-devamlı aldatılıyorum''..der genç adam..
spiker hatun yakışıklı gence, birazda meraklanarak -hayırdır nerden biliyorsunuz- gibisinden bir söz söyler..
genç,''beşiktaş'lıyım ordan biliyorum''..der..
spiker hatun,çalışma hayatındaki en büyük aptallaşmalardan birini yaşar..
televizyon başında, ağzının dibindeki çatalın üstünde zeytinle bakakalınır..kalakalınır.
ilah mısın lan allahsız ?
ne çok sevmişim ben seni..
yıllar önce sanırım atv ana haber'de,aldatmak konulu halk arası röportajın bel kemiğidir..
spiker hatun önüne gelene sorar;
''-hiç aldatıldınız mı ?''..
spiker hatunun önüne gelenlerden herbiri,kendine ait özellerini paylaşmaya çalışır..en son genç birine sorar..
''-devamlı aldatılıyorum''..der genç adam..
spiker hatun yakışıklı gence, birazda meraklanarak -hayırdır nerden biliyorsunuz- gibisinden bir söz söyler..
genç,''beşiktaş'lıyım ordan biliyorum''..der..
spiker hatun,çalışma hayatındaki en büyük aptallaşmalardan birini yaşar..
televizyon başında, ağzının dibindeki çatalın üstünde zeytinle bakakalınır..kalakalınır.
ilah mısın lan allahsız ?
ne çok sevmişim ben seni..
3 mayıs 2012 beşiktaş fenerbahçe maçında kırmızıyla laciverti sarıyla karıştırıp,renklilere kokteyl ısmarlayan takım.fazla içmeyin lan ibneler,saçınız başınız dağılmasın.
hiçbir zaman kolay açılamadım sana. ismimin baş harfleri de acz tutmuyordu oysa zarifoğlu gibi. milyonlar marşlarla, tezahüratlarla sevgilerini serdi ambleminin gölgesine. ben tribünde de sessiz sedasız izledim seni, evin salonunda da. tırnaklarımı kemirdim tökezlediğin zaman. mağlup olacaksın diye değil. incinmen incitecekti. kazandığında tebessüm ettim loş ortamlarda sana farkettirmeden.
formanın siyah beyaz parmaklıklarının arkasından baktım dünyaya. bir mucizeye ihtiyaç duyduğum zaman yusuf tunaoğlu vardı. hızlı hareket etmem gerekliyse hayatımda metin tekin'i çıkardın karşıma. sınıfın en çalışkanı olacaksa bir küçük hayranın, annesinin telkinlerini değil de rıza çalımbay'ın koşuşturmasını dikkate alacaktı. tofaş'ın kartal modeliydi en güzel araba. taksi çağırılacaksa o tercih edilmeliydi. mahallenin birinde bir çocuk, arkadaşını kaleye geçirip ona şut çekerken, 70 yaşındaki bir sevdalın "heyt be şifo memet gibi vuruyor yeğenim" diye gürlediğini gördüğümde benim sana açılabilmem için hangi fırından ne kadar ekmek yemem gerektiği düştü aklıma. gece uyumadan önce daniel amokachi posterinin önünde bağdaş kurup ertesi gün oynanacak uefa kupası maçı için dua eden heyecanlı bir lise talebesi yaklaşık bir on beş yıl daha bekledi cesaretini toplayıp senin karşına çıkabilmek için. adı hakkı, şükrü, recep olanlar varsa etrafımda, ilk onları alırdım takıma, yan sınıfla maç yapacaksak. futbolu bilip bilmedikleri kimin umrunda ki. senin dikkatini çekmeye çalışmak paha biçilebilir mi?
çoğunlukla sana gönül verenin az olduğu veya hiç olmadığı ortamlarda büyüdüm. diğerleri vıcık vıcık aşıktı sarıya kırmızıya laciverte. ben ise sırılsıklam sana. bana kendi çocuklarından daha düşkün olan teyzem, henüz çok küçük bir takipçinken bu satırların yazarına kendi desteklediği takımı tutturabilmek için neler yapmadı ki. ördüğü berelere atkılara elimi uzatırken, seninle göz göze gelip vazgeçtim her seferinde. çok aşığın var diyorlardı. niye inkâr edesin ki. hepsi bir değişik tutkuyla bağlıydı sana eminim. beni merak edecek olursan, 1987'de önce malatya'da hemen sonrasında istanbul'da çok incittiler seni. gizli gizli göz yaşı döktüğümü düşünüyordum. iki oda bir salonun neresinde gizleneceksem artık. 1993'te de pek canını yaktılar. aldırma diyordu senin yanında duranlar. ben daha şaşkındım. ne söyleyeceğini bilmeyeceğin anlar oluyor mutlaka insanın hayatında. sana bir şekilde bağlanmışsak farkındasındır bu anların sayısı daha artıyor."aldırma" diyerek teselli edilemeyeceğini düşündüm o zaman. o gün bugündür ne zaman mağlup olsan siyahı beyazı kuşanıp çıkıyorum sokaklara. hiçbir şey olmamış gibi. "yenilmişler hâlâ formasını giyiyor" ahmaklığı seni de beni de güldürmeye yeter diye düşünüyorum.
kimi zaman vedat olup gözlerimle gülümsüyorum yüzüne. kimi zaman sanlı gibi heyecandan sözcükleri birbirine karıştırıyorum karşında konuşurken. bazen samet'in kardeşi gibi saçmalıyorum seni savunacakken. an geliyor sabri dino gibi atasım oluyor söz konusu bilincimi boşluktan aşağıya. "çocuk olma" diyorsun biliyorum. ama unutma. altı yaşımdan beri sevdalıyım sana.
lafın boyu ne kadar uzarsa anlatacakların o derece kısırlaşıyor zaman zaman. benim hikayem böyle. biliyorsun seni sevenler, üvey kardeşlerini sevenlere göre daha az.
ancak biz hâlâ çılgınız. hâlâ belalı. biz hâlâ deliyiz. hâlâ sevdalı.
formanın siyah beyaz parmaklıklarının arkasından baktım dünyaya. bir mucizeye ihtiyaç duyduğum zaman yusuf tunaoğlu vardı. hızlı hareket etmem gerekliyse hayatımda metin tekin'i çıkardın karşıma. sınıfın en çalışkanı olacaksa bir küçük hayranın, annesinin telkinlerini değil de rıza çalımbay'ın koşuşturmasını dikkate alacaktı. tofaş'ın kartal modeliydi en güzel araba. taksi çağırılacaksa o tercih edilmeliydi. mahallenin birinde bir çocuk, arkadaşını kaleye geçirip ona şut çekerken, 70 yaşındaki bir sevdalın "heyt be şifo memet gibi vuruyor yeğenim" diye gürlediğini gördüğümde benim sana açılabilmem için hangi fırından ne kadar ekmek yemem gerektiği düştü aklıma. gece uyumadan önce daniel amokachi posterinin önünde bağdaş kurup ertesi gün oynanacak uefa kupası maçı için dua eden heyecanlı bir lise talebesi yaklaşık bir on beş yıl daha bekledi cesaretini toplayıp senin karşına çıkabilmek için. adı hakkı, şükrü, recep olanlar varsa etrafımda, ilk onları alırdım takıma, yan sınıfla maç yapacaksak. futbolu bilip bilmedikleri kimin umrunda ki. senin dikkatini çekmeye çalışmak paha biçilebilir mi?
çoğunlukla sana gönül verenin az olduğu veya hiç olmadığı ortamlarda büyüdüm. diğerleri vıcık vıcık aşıktı sarıya kırmızıya laciverte. ben ise sırılsıklam sana. bana kendi çocuklarından daha düşkün olan teyzem, henüz çok küçük bir takipçinken bu satırların yazarına kendi desteklediği takımı tutturabilmek için neler yapmadı ki. ördüğü berelere atkılara elimi uzatırken, seninle göz göze gelip vazgeçtim her seferinde. çok aşığın var diyorlardı. niye inkâr edesin ki. hepsi bir değişik tutkuyla bağlıydı sana eminim. beni merak edecek olursan, 1987'de önce malatya'da hemen sonrasında istanbul'da çok incittiler seni. gizli gizli göz yaşı döktüğümü düşünüyordum. iki oda bir salonun neresinde gizleneceksem artık. 1993'te de pek canını yaktılar. aldırma diyordu senin yanında duranlar. ben daha şaşkındım. ne söyleyeceğini bilmeyeceğin anlar oluyor mutlaka insanın hayatında. sana bir şekilde bağlanmışsak farkındasındır bu anların sayısı daha artıyor."aldırma" diyerek teselli edilemeyeceğini düşündüm o zaman. o gün bugündür ne zaman mağlup olsan siyahı beyazı kuşanıp çıkıyorum sokaklara. hiçbir şey olmamış gibi. "yenilmişler hâlâ formasını giyiyor" ahmaklığı seni de beni de güldürmeye yeter diye düşünüyorum.
kimi zaman vedat olup gözlerimle gülümsüyorum yüzüne. kimi zaman sanlı gibi heyecandan sözcükleri birbirine karıştırıyorum karşında konuşurken. bazen samet'in kardeşi gibi saçmalıyorum seni savunacakken. an geliyor sabri dino gibi atasım oluyor söz konusu bilincimi boşluktan aşağıya. "çocuk olma" diyorsun biliyorum. ama unutma. altı yaşımdan beri sevdalıyım sana.
lafın boyu ne kadar uzarsa anlatacakların o derece kısırlaşıyor zaman zaman. benim hikayem böyle. biliyorsun seni sevenler, üvey kardeşlerini sevenlere göre daha az.
ancak biz hâlâ çılgınız. hâlâ belalı. biz hâlâ deliyiz. hâlâ sevdalı.
Doğduğum andan itibaren sevgisini damarlarımda hissettiğim, bu yaşıma kadar uğruna ne kavgalar ettiğim sadece bir "takım" olarak adlandırılamayacak büyük Aşk'ın adıdır Beşiktaş.
Tarihi boyunca büyük haksızlıklara uğramış ama taraftarı tarafından hiç yalnız bırakılmamış bir takımdır. Başka takımların taraftarları gibi yenilince takımımıza sövmedik biz. çünkü biz dedik ki Yensende yenilsende. iyi günde kötü günde. Sevinmedik için sevmedik be abicim.
Tarihi boyunca büyük haksızlıklara uğramış ama taraftarı tarafından hiç yalnız bırakılmamış bir takımdır. Başka takımların taraftarları gibi yenilince takımımıza sövmedik biz. çünkü biz dedik ki Yensende yenilsende. iyi günde kötü günde. Sevinmedik için sevmedik be abicim.
(bkz: 6 mayıs 2012 beşiktaş büyükşehir belediyesi ankara maçı )
(bkz: 6 mayıs beşiktaş milangaz fenerbahçe ülker maçı )
bugün oynanan 2 maçtada galip gelen, akşam oynanacak futbol maçında da galip gelmesiyle taraftarlarını eşsiz mutluluğa sürükleyecek olan kulüp.
(bkz: 6 mayıs 2012 galatasaray beşiktaş maçı )
(bkz: 6 mayıs beşiktaş milangaz fenerbahçe ülker maçı )
bugün oynanan 2 maçtada galip gelen, akşam oynanacak futbol maçında da galip gelmesiyle taraftarlarını eşsiz mutluluğa sürükleyecek olan kulüp.
(bkz: 6 mayıs 2012 galatasaray beşiktaş maçı )
hiç bir zaman onun bunun kardeş takımı olmamış haremindeki her hatuna karşı her vakit kocalık görevlerini eksiz yerine getirmeye çalışmış olduğunu perşembe günü[ybkz]swh[/ybkz] ve bugün[ybkz]swh[/ybkz] bir kez daha kanıtlamış olan tek büyük.
aynı gün içinde 3 branşta da sevenlerini sevindirmiş büyük kulüptür.
önce hentbol takımı final serisinde ankara bşb'yi yendi ve seriyi 1-1'e getirdi,
sonra efsanevi bir maçta beşiktaş milangaz,fenerbahçe ülker'i 96-94 mağlup ederek play-off serisini 1-0'a getirerek 'lokavt bitti,beşiktaş da bitti' diyenlere bir kez daha kapak taktı.
ardından akatlar'dan semte geçtik,ne şampiyonluk ihtimalimiz vardı ne de günlük başarılara dayanan atacak turumuz.ama ekran karşısında onlarca sevdalı tezahüratlarla başladık 6 mayıs 2012 galatasaray beşiktaş maçını izlemeye.
fazla uzatmayayım,maç malumunuz.
beşiktaş çok kısa bir süre içinde önce 'fener'e yatacaklar' diyen galatasaraylıları,2-0'ı görünce 'galatasaray'a yattı' diyen fenerlileri renkten renge soktu.sadece onuru için sahaya çıktı.kendisini doğrayıp bu suni şampiyonluk yarışının bir piyonu haline getirmek isteyenlere çok ağır tokatlar attı.
beşiktaş'ın kimseye yattığı yok arkadaşım.beşiktaş'ın derdi kendisiyle,onurlu bir mücadele peşinde bu camia,sırf bunu görmek için seslerini feda ediyor taraftar.
beşiktaşlıyım çünkü o bana atalarımdan miras.
beşiktaşlıyım çünkü beşiktaş renkten renge girenlerin aksine hep siyah beyaz.
beşiktaşlıyım çünkü psem yipe nape[ybkz]swh[/ybkz]
teşekkürler kara kartalım.hentboluyla,basketboluyla,futboluyla ortaya bu camiaya,bu kulübün tarihine yakışır bir mücadele koyduğun için.biz var olduğumuz sürece kartal hep yükseklerde olacak,şerefiyle oynayıp hakkıyla kazanacak.
önce hentbol takımı final serisinde ankara bşb'yi yendi ve seriyi 1-1'e getirdi,
sonra efsanevi bir maçta beşiktaş milangaz,fenerbahçe ülker'i 96-94 mağlup ederek play-off serisini 1-0'a getirerek 'lokavt bitti,beşiktaş da bitti' diyenlere bir kez daha kapak taktı.
ardından akatlar'dan semte geçtik,ne şampiyonluk ihtimalimiz vardı ne de günlük başarılara dayanan atacak turumuz.ama ekran karşısında onlarca sevdalı tezahüratlarla başladık 6 mayıs 2012 galatasaray beşiktaş maçını izlemeye.
fazla uzatmayayım,maç malumunuz.
beşiktaş çok kısa bir süre içinde önce 'fener'e yatacaklar' diyen galatasaraylıları,2-0'ı görünce 'galatasaray'a yattı' diyen fenerlileri renkten renge soktu.sadece onuru için sahaya çıktı.kendisini doğrayıp bu suni şampiyonluk yarışının bir piyonu haline getirmek isteyenlere çok ağır tokatlar attı.
beşiktaş'ın kimseye yattığı yok arkadaşım.beşiktaş'ın derdi kendisiyle,onurlu bir mücadele peşinde bu camia,sırf bunu görmek için seslerini feda ediyor taraftar.
beşiktaşlıyım çünkü o bana atalarımdan miras.
beşiktaşlıyım çünkü beşiktaş renkten renge girenlerin aksine hep siyah beyaz.
beşiktaşlıyım çünkü psem yipe nape[ybkz]swh[/ybkz]
teşekkürler kara kartalım.hentboluyla,basketboluyla,futboluyla ortaya bu camiaya,bu kulübün tarihine yakışır bir mücadele koyduğun için.biz var olduğumuz sürece kartal hep yükseklerde olacak,şerefiyle oynayıp hakkıyla kazanacak.
bir ailedir beşiktaş. son on gündür bir kez daha, gördük ki yeşil çimenden ibaret değildir, beşiktaş. ailedir. tekil değildir, tek değildir.
mantıklı yönetilmesini istediğim takımım. mantıklı insanların başına geçmesini istediğim takımım. formasını terletenlerin ahlaklı olmasını istediğim takımım.
siyahım...beyazım...
siyahım...beyazım...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?