baba

2 /
queen
varlığının yaşantınızdaki önemini yokluğunda kavrayabilirsiniz tam olarak. yaşadığı sürece hayattaki en değerliniz olmuştur ama yine de daha çok değer vermeliydim diye düşünürsünüz gidişinden sonra. hani koskoca bir dağa yaslanmışsınız da farkında değilsiniz gibi ta ki yıkılıncaya kadar.
emrec001
aylardır görüşmezsin yinede seni istemez sadece uzaktayken sever bide para verir daha ne yapsın anneler oğullarını babalar kızlarını daha çok sever ama anneler kızlarınıda sever babaların oğullarını sevmediğini düşünürüm çoğu zaman
şutmesafesişutpozisyonu
Baba olmak zor iştir. Annelik zaten tanrı tarafından kadınlara verilen bir armağan.Ama babalık öyle değildir. Anne ile çocuk arasında ki biyolojik bağ baba ile yoktur.Baba olmak emek ister, zaman ister.
Ama güzeldir baba olmak,herkes babalar kızlarını daha çok sever derse de inanma.Baba içinde tıpkı anne de olduğu gibi cinsiyet farketmez. Ama çoğu baba , oğlunun hayata tutunabilmesi, gerçekler ile yüzleştiğinde yere düşmemesi için onu kızına göre biraz daha zorlar.Ayrıca kötü polistir maalesef. Evde otoriter olmak zorundadır çünkü. Bu çocuk pisikolojisi içinde önemlidir ve gerkelidir . Bu nedenle billahsa ergen erkekeler sevmezler babalarını. '' eski kafalı, beni anlamıyor, çok duygusuz'' falan derler ama zamanla herşey değişir sonra kendileri baba olunca herşeyi anlarlar.
Baba ve oğul arasında ki bağ bambaşkadır.
ala rase
yeli doldurulumaz olan. benzenilmeye çalışılan. duvarın. dayanağın. güç aldığın insan. sürekli özlenen. "büyüyünce ben de babam gibi olacam" sözünün öznesi. [ybkz]swh[/ybkz]

hani bir kavga olur. bazıları 2-3 kişidir bazıları 20-30. o kalabalık grubun en önünde bir çocuk olur. kendine güveni tavan olan. bıraksanız dünyayı kurtaracak sanki. işte babamlayken öyleyim ben.

başka bir varlık işte. anlatılmaz olan.
miglate
20 yıldır ben sıçıyorum o temizliyor,o kazanıyor ben harcıyorum,ben bozuyorum o yapıyor,ben pes ediyorum o destekliyor.hiçbir zaman hiçbir şey eksik etmiyor.
yokluğunda intihar edeceğimdir.
keçapepük
Gölgesinde yıllar geçirebileceğim, omzunda saatlerce uyuyabileceğim, sevmekten asla vazgeçmeyeceğim, huzur ve güvenin adresi, ilk aşkımdır...
deniztarafindakikale
15 nisan 2009 günü, hayatımın anlamı, aşkı, dünyalar güzeli kızımın dünyaya gelmesiyle edindiğim ünvan.

her (vurgula: adam)ın muhakkak yaşaması gereken duyguları içinde barındırır. hele ki beşiktaş'lıysan hali hazırdaki duygusallığın tavan yapar. yavruna bakarken yada onu değişik bir haliyle görünce duygulanır, ağlamaklı olursun. yada ben öyle oluyorum en azından.

baba ünvanını alınca baba'nın değeri de bir başka oluyor tabii. kendi babanın sana davranışları, yaşadıklarınız sık sık geliyor aklına. ve babana duyduğun sevgi, saygı katlanarak artıyor.
huzur tribünde
Zor baba. Her şey zor. Gittiğinden beri her şey daha da zor. karanlığın içinde bıraktın gittin.

2 gündür hiç tanımadığım bir insan hayatta kalsın diye dua ediyordum. Sırf senin yattığın o hastanede, o yoğun bakımda kaldı diye, tesadüfen öğrenip, hiç tanımadığım insanın yaşamasını istedim. Yaşadıklarımız geldi aklıma. Hastane kapısının önünde çaresizce beklemek, doktorların gözüne içine bakıp iyi bir şey söylemelerini beklemek, o 1 gün 1 geceyi aylarca yaşamış gibi hissetmek çok acıydı baba. Bugün öğrendim ki o hiç tanımadığım insanın da ailesi bizim gibi yoğun bakım kapısında yıkılmış. İyi haber alamamış. Ateş işte, düştüğü yeri yakıyor. Paramparça edip, çekip gidiyor.


Zaman geçtikçe şimdiki gibi seni düşünemeyeceğim diye ödüm kopuyor. Ya daha az hatırlarsam diye, ya sesini unutursam diye. Mümkün değil biliyorum, elde değil yine de. Hani sen yoğun bakımda kaldığın gece biz de dışarıda seni bekledik ya uyanacaksın diye. Ben o içime doğan umutla ayakta durdum. Biliyordum, sen güçlüydün, uyanacaktın. Yürüyerek geldiğin o hastaneden, yürüyerek çıkacaktın. 'Durumu ağırlaşmış aşağıya çağırıyorlar' sözünü duyduğum an bile en kötü olan şeyi düşünmemek için dakikalarca direndim. O dakikalar saat oldu. Olduğum yerde kaldım. Annem gitti ya senin yanına. Gelip iyi haberi verecek diye bekledim. Gelmedi baba. Annem gelip bize iyi haberi veremedi. Her akşam eve geldiğimde yerinde otururken görecekmişim gibi oluyor bir de. Ah baba ne kadar acı o koltuğu boş görmek.


değişen bir şey yok işte. Geçer diyorlar ya, geçmez. Zaman diyorlar, yaraya iyi değil, yaraya tuz oluyor. özlem iliklere kadar işliyor sonra.



Gittiğin yer, yattığın yer huzur olsun, huzur dolsun.
deniztarafindakikale
sağlığındayken kıymeti bilinmesi gereken ailenin direği.

(bkz: sevdiğin birinin gözünün önünde yavaş yavaş ölmesi)

babam ölüyor, yavaş yavaş. ve ben bir çok şeye aah ediyorum. keşke siktiri boktan haybecilerle deplasmanlara gideceğime babamla gitseydim diyorum.

sağlam bir tokatını yeme pahasına "baba ben içki içiyorum, sen de eskilerdensin, gel bir çilingir sofrası kuralım, sana anlatamadıklarımı anlatayım, sana ilk defa seni çok seviyorum baba, seninle gurur duyuyorum diyeyim" diye iç geçiriyorum.

türk parasıyla 5 para etmezlerin yanına koşar adım gideceğime, babamı alıp şöyle bir beşiktaş'a inip sahilde çay içseydim diyorum.

ota, boka çuvalla para saçacağıma eve digitürk alsaydım da, maçlara beraber izleyip, beraber küfür edip, beraber sevinseydik diyorum.

ama geç kaldım işte.

aklıma gelen başıma gelmesin diye aklıma getirmediğim şeyler geldi başına be baba. ben bekarken nedensiz "annem, babam ölecek lan" diye ağladığımı biliyorum. şimdi ise gerçekten ölüyorsun be baba.



2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol