Zor baba. Her şey zor. Gittiğinden beri her şey daha da zor. karanlığın içinde bıraktın gittin.
2 gündür hiç tanımadığım bir insan hayatta kalsın diye dua ediyordum. Sırf senin yattığın o hastanede, o yoğun bakımda kaldı diye, tesadüfen öğrenip, hiç tanımadığım insanın yaşamasını istedim. Yaşadıklarımız geldi aklıma. Hastane kapısının önünde çaresizce beklemek, doktorların gözüne içine bakıp iyi bir şey söylemelerini beklemek, o 1 gün 1 geceyi aylarca yaşamış gibi hissetmek çok acıydı baba. Bugün öğrendim ki o hiç tanımadığım insanın da ailesi bizim gibi yoğun bakım kapısında yıkılmış. İyi haber alamamış. Ateş işte, düştüğü yeri yakıyor. Paramparça edip, çekip gidiyor.
Zaman geçtikçe şimdiki gibi seni düşünemeyeceğim diye ödüm kopuyor. Ya daha az hatırlarsam diye, ya sesini unutursam diye. Mümkün değil biliyorum, elde değil yine de. Hani sen yoğun bakımda kaldığın gece biz de dışarıda seni bekledik ya uyanacaksın diye. Ben o içime doğan umutla ayakta durdum. Biliyordum, sen güçlüydün, uyanacaktın. Yürüyerek geldiğin o hastaneden, yürüyerek çıkacaktın. 'Durumu ağırlaşmış aşağıya çağırıyorlar' sözünü duyduğum an bile en kötü olan şeyi düşünmemek için dakikalarca direndim. O dakikalar saat oldu. Olduğum yerde kaldım. Annem gitti ya senin yanına. Gelip iyi haberi verecek diye bekledim. Gelmedi baba. Annem gelip bize iyi haberi veremedi. Her akşam eve geldiğimde yerinde otururken görecekmişim gibi oluyor bir de. Ah baba ne kadar acı o koltuğu boş görmek.
değişen bir şey yok işte. Geçer diyorlar ya, geçmez. Zaman diyorlar, yaraya iyi değil, yaraya tuz oluyor. özlem iliklere kadar işliyor sonra.
Gittiğin yer, yattığın yer huzur olsun, huzur dolsun.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?