30 kasım 2013 fenerbahçe beşiktaş maçı

4 /
ederson
ersan'ın kart gördüğü pozisyonda bilic ile beraber ekran başında benim de çıldırdığım karşılaşma. o dakikaya kadar birçok pozisyon hatası da yaptı, soğukkanlılığını koruması lazım. alarm veriyor. fernandes fazla gergin. sürekli bir tartışma hâli içinde, derdi ne bilmiyorum ama sözleşme kapması için önünde altın tepsi var şu an. kendisini çokça savundum, ama şu maçı yakarsa siler ve nefretle hatırlarım kendisini daima.

onun dışında takımın geneline yansıyan soğukkanlılık sürdürülebilirse -nazar değmesin!- epik bir galibiyet yakın.

alves sürekli bir çirkeflik peşinde. aldırmayın çocuklar!
sata
ne terlemeye gerek var bu ligde ne mücadeleye. "yarın takımı ligden çekiyoruz" desinler bir gram üzülmem. nasıl bir hakemsin sen nasıl hakem olabiliyorsun. nefret ettim bugün ligden hakemlerden de her şeyden.

emenike kafa atar sarı kart. emenike topa düdük çaldıktan sonra 2 kere vurdu kart yok. necip'in ikinci pozisyonuna nasıl sarı allah aşkına. dirsekler havada uçuyor, her pozisyon alves bizim adamları itiyor, hakaret ediyor ve oğuzhan'ın bileğine basıyor.

yatacak yeriniz yok yatacak!

edit: biraz da iğneyi kendimize batıralım. arkadaş rakip 10 kişi orta sahası çökmüş kaç dakika 11-10 oynuyorsun değil gol pozisyonu atak yok. kaç kere 3e 1 3e 2 bilmem ne işte yakalıyorsun sikiyorsun pozisyonu geri dönüyorsun olacak iş mi bu!
anlayamaz kimse bu aşkı
"bi' rahat maç izleyemeyecek miyiz olum bi' maç be bi' maç!" dedirten karşılaşma. sen 10 kişi yakalamışsın rakibi, öne de geçmişsin. garantilemen gerekirken skoru, bildigin sen 10 kişi kalmışsın gibi yaslan, gol yemeyelim diye dua ettir bize. sonra adamların bekledikleri de geldi zaten mağlubiyet işten bile değildi. olacak şey mi sozluk..
littlebeatlee
ciğer söktüren, kalp durduran, kalp koşturan, heyecanlandıran, ayağa "zıplatan", ömürden ömür götüren, ömre 5 yıl ekleyen, derbi gibi derbi.
keyif alarak izledim, teşekkürler beşiktaşım.
teagles
son 5 dakikasını çişimi tutarak,90 dakika kalbimi tutarak,tolga'nın peygamberliğini ilan etse inanacağım,fernandes hakkında bütün düşüncelerimin değiştiği,ikinci yarıda yaslanmayı hala anlayamadağım,cüneyt çakır'ın tek taraflı değil iki takımının da ekmeğiyle oynadığı,hep böyle oynayın canımızı verelim dedirten maç
blackeagle1903
şeref yoksunlarının hakem götümüzü sikti tavrıyla konuştuğu maç.

ulan futbolda bir karar, maçın geleceğine etki eder.

eğer necip'e haksız kırmızı kart verilmeseydi fenerbahçe bu kadar atak yapamayacak ve elle oynanan pozisyonda verilmeyen penaltısı olmayacaktı.

haa o zamana kadar 10 kişi kalmış olan takıma karşı çoktan 4. golü bulurduk o ayrı.

bu arada rakibe kafa atan topçuya kırmızı kart vermemek şerefsizliktir.
zago30
üstünlüğümüzü koruyamayıp beraberlikle yetinmek durumunda kaldığımız maç. veli kavlak'ın bizim için ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladık bu maçta. hugo almeida dünya kupasına katılacak olmanın etkisiyle daha da iyi oynamaya başladı. bu maçta attığı 2 golle bunu gösterdi. olcay şahan günün iyi isimlerindendi. fernandes yine silik bir derbi maçı oynadı. necip uysal ise bizi 3 puandan eden oyuncu olarak maçın kader adamıydı bence. tolga zengin bu takıma iyi ki gelmiş, çok iyi kurtarışlar yaptı. o olmasa mağlup bile olabilirdik.
ben öyle bi insan mıyım
yazının sonunu, en başından yazayım: 1 puanın dahi bize fazla olduğu maç.

fenerbahçe, tahmin edildiği gibi, üstümüze yüklenerek ve tempolu başladı maça. fakat ileri atılan bir uzun topta, ceza sahasının hemen içinde olcay şahan'ın beklenmedik bir hareketle topu içeri çekip gökhan gönül'ü terse göndermesi volkan demirel'in yanından ağlara yollamasıyla 0-1 oldu birden. sevincimiz uzun sürmedi ve tomas sivok'un dikkatsizliği ile emmanuel emenike'yi kaçırması sonrasında 13. dakikada 1-1'e geldi. fenerbahçe baskıyı artırmıştı ki, 30. dakikada raul meireles denen çirkefin, veli kavlak'ın üzerine basmasıyla 10 kişi kaldılar. fakat 10 kişi kalmak, bu dakikadan maçın son saniyesine kadar, olumsuz olarak etkilemedi kendilerini. 37. dakikada tüm defansın saçmaladığı, serdar kurtuluş'un ise ofsaytı bozarak katmerlediği pozisyonda, moussa sow ile öne geçen taraf bu kez fenerbahçe oldu. 43. dakikada veli'nin ara pasına hugo almeida'nın karşı karşı pozisyonda yaptığı akıllı vuruş[ybkz]swh[/ybkz] eklenince skoru 2-2'ye getirdik. uzatmaları gösteren "1" yazılı tabela kalkınca sinirlendim; zira sadece meireles oyundan çıkarken geçmişti 1-2 dakika. ama, 45+1'de almeida öyle bir vurdu ki topa; bu bir şut değil, âdetâ isyandı. ceza sahası ön çizgisinden, tekrarında bile zor görülebilecek şekilde, golünü yazdı. genel olarak, önde olmayı hak edecek bir oyun oynamıyor olmamıza rağmen, sonucun ve son dakika golünün hatrına, umutlu bir şekilde girdik biz de taraftar olarak, devre arasına.

ikinci yarının başında tahmin edilen oyun çıktı ortaya: fenerbahçe yükleniyor, beşiktaş seyrediyor. haddinden fazla açık verdik 10 kişilik rakibe karşı ve rakip de fazla adamla üzerimize gelerek sayısal eksikliğini gidermiş oldu. burada bizim taktiksel hatamız ise, tıpkı 22 eylül 2013 beşiktaş galatasaray maçının ikinci yarısındaki gibi, ayağımızda top tutmaya çalışmayıp, topu ileriye uzun oynamaktı. işin acı yanı: ileride kimse yoktu, hatta orta sahada da. sayamadığım kadar pozisyon verdik, defansta da birilerinin olduğunu söylemek güç oldu. sadece tolga zengin vardı, iyi ki vardı. veli'nin sakatlanmasıyla oyuna giren necip uysal, yine tez zamanda yediği iki sarı kartla şaşırtmadı ve biz de oyunu 10 kişi sürdürmek durumunda kaldık. ikinci sarı kartı oldukça saçmaydı, bunu da belirtmeden geçemeyeceğim. (vurgula: emenike'nin sivok'a kafayla vurması sarı kartla cezalandırıldı) ki bu herhangi bir hakemin, hakemliği bırakmasına yetebilecek bir kriterdir. tabii neden bunlar gerçekleşti? fenerbahçe'de dirk kuyt'ın verilmeyen golünden dolayı, hakem cüneyt çakır'ın günah keçisi avına çıkmış olması. öncesinde ofsayt gerekçesiyle iptal edilen goller de oldu fakat, bu kadarlar doğruydu. herneyse, 10 kişi kaldıktan sonra "geliyorum" diyen gol kuyt'un kafasıyla geldi ve skor 3-3 oldu dakika 83'te. necip'in atılmasıyla oyuna ramon motta girdi ve atiba hutchinson ön liberoya geçti. bu dakikalarda oyunu biraz toparladğımızı söylemek mümkün, atiba'nın oynaması gereken yeri de slaven bilic görmüştür sanırım artık. oyuna sonradan giren mustafa pektemek'in ceza sahası içinde elle oynamasına hakemin devam kararı vermesi, maçın 4-3'e gelmesine engel oldu. hemen ardından biz 1-2 pozisyon yakaladık ve oğuzhan özyakup'un 90+4'te kaçırdığı golle skor da 3-3 olarak tescillenmiş oldu.

sonuç olarak; 1 puanı dahi hak etmediğimizi söyleyebilirim. her ne kadar maç oldukça keyifli geçmiş gibi görünse de, basit bir anadolu takımı kadar baskı altına girmiş olmamız beni çok rahatsız etti. taktiksel anlamda derbi olgunluğunu kaldıramadığımız gerçeğinin artık iyice su yüzüne çıktığını söylemek mümkün. manuel fernandes'in, rakip ve hakemle dalaştığı anlar dışında, ortalarda hiç görünmemesi ve sorumluluk almaması, oğuzhan'ın çok fazla top kaybı yapması, olcay'ın ikinci yarıda rakibin arkasına saklanması, gökhan töre'nin top kayıplarıyla sonuçlanan gereksiz zorlamaları... orta sahada kaos futbolunu idare edemiyoruz özetle, skor ve sayıca üstün durumda iken ayağa pas yapamıyor olmamız çok büyük bir problem. bu problem bu kadar net bir şekilde önümüzde duruyorken, şampiyonluk şarkıları bir sonraki baharlara sarkıp duracaktır her sezon. 2012-2013 sezonunda da bu durum söz konusuydu aslında, büyük maçları rölantiye asla alamıyorduk. bu sorunun acilen giderilmesi gerekiyor. orta sahada yere sağlam basan, oldukça tecrübeli, takımı mental olarak da yönetebilen bir ismin transfer edilmesi farz olmuş görünüyor. yusuf şimşek tipinde bir oyuncu... sahi, bi' pablo batalla vardı, n'oldu ona?
pepük
sike sike şampiyon yapılmak istenen bir fenerbahçe ve karşılarında dökülen bir beşiktaş mücadelesi. mücadelesi yüksek, bir o kalede bir bu kalede karşılaşma oldu belki ama beşiktaş'ın oyunu hiç iç açıcı değildi. özellikle ikinci yarı kabus gibi oynadık. fenerbahçe'nin geldiği her pozisyon kalede tehlike yaratabiliyor. orta saha zaafiyetimiz hat safhadaydı. veli kavlak'ın olmadığını düşünüyorum, inanın yenik ayrılabilirdik. hakemin adaletsizliğini hiç konuşmak bile istemiyorum. çünkü biz iyi değildik, biz yeteri kadar top yapamadık, biz pozisyon üretemedik. bu yüzden hakeme yüklenmek ikinci planda benim için. oğuzhan, olcay, gökhan, necip, fernandes... bir tanesi oyunun içerisine biraz daha girebilseydi sonuç farklı olabilirdi.
antakyalı
kazanamadığımız derbi maçlarından sadece bir tanesi. bizim için normal bir skorla bitmiştir hatta kazançlıyız da diyebiliriz !

çok süper derbiydi çok zevk aldım diyenleri (hele beşiktaşlıları) odunla dövesim var. valla kimse kusura bakmasın 10 kişi kalan fener karşısında rezilleri oynayan, defanstan çıkamayan beşiktaş'ı izlemek bana hiç zevk vermedi. sizin zevk anlayışınız da farklıymış maşallah sağlam mideniz varmış.
gidiyorum bu
slaven bilic'in her şeyden önce orta sahadaki beşlisine kendi yarı sahamızdan topla çıkarken pasla çıkmanın, boştaki müsait arkadaşını görmenin utanılacak bir şey olmadığını; basit oynamakla kötü oynamanın aynı anlama gelmediğini tane tane anlatması gerektiğini gördüğümüz karşılaşma.

adam eksiltme yeteneği ortalamanın üzerinde olan bir futbolcunun her pozisyonda çalımı denemesi gibi bir zorunluluğu yoktur mesela. tıpkı topla driblingi iyi olan bir futbolcunun kazanadığı her topu bodoslama sürmek zorunda olmaması gibi.

ikinci yarıda slaven bilic ve nikola jurcevic'in oyunculara kızgın bir yüz ifadesi takınarak elleriyle "pas alış-verişi yapın" demeye çalışmasını ben ekran başından anladım da 11 kişi anlamamakta ısrar etti.

öp tolga'nın[ybkz]swh[/ybkz] elini. yoksa ikinci yarıda oyun anlamında ezildikleri gibi skor olarak da ezileceklerdi.
artin
"üzerlerinde saygı yazan sarı lacivert formalarla minik yavruları sahaya çıkartırken aralarına bir tane siyah beyaz formalı çocuğu katamayan kibirli zihniyet bizden saygı beklemesin" dedirten maç.
healthsoldier
yoğun kafa ağrısı ve boğaz sızlasmasından dolayı şu saatlerde uyanıp yorum yazabildiğim maçtır. o ne maçtı o ne nefes kesici maçtı öyle. 18 yaşındayım kafamdaki saçların yarısı beyazdı dünkü maçtan sonra iyice saçlarım beyazladı stresten. gollere cüneyt çakır'a bağıracam derken ses tellerim koptu. ikinci yarıdaki ofsaytlar tehlike ataklar derken öldük. stresten başım ağrımaya başladı. nitekim beraberlikle sonuçlandı maç. 2 ağrı kesiciyi içip yattım diyebilirim. ne hakeme sövücem ne futbolculara. slaven bilic'e ve manuel fernandes'e hiç girmiyorum. bugün, skorun 2-1 den 3-2 olunca fenerlilerin nasıl göt olduğunun keyfini çıkaracağım.
anonymous
maçtan önce iddaya girdiğim hocaya şu linki göstererek şunları yazdım.

spoiler--

yasal hakem manipulasyonu diyorum hocam. cüneyt çakır'ın fenerli olması umarım objektif bakışını değiştirmez.http://www.burasikapali.com/2011/organize-isler/

spoiler--


kadrolara baktığımda atiba'nın derbi maçta sol bekte olmasını yadırgadım. ters ayakla ve kendi asıl bölgesi olmaması dolayısıyla o mevkide baya sıkıntı yaşadığımızı düşünüyorum. ramon motta'nın sol bekte, orta sahanın da atiba, veli ve oğuzhan (fernandes) gibi olmasını oyunun gidişatına göre değişiklik yapılmasını isterdim ancak bu kadroyu kurmak teknik adam için de çok zor olurdu.

maça hızlı bir golle başlayacağımızı tahmin etmezdim zira beşiktaş hep golü yer ondan sonra toparlanırdı buna böyle alışmıştık ama alışılagelmişin dışında hugo almeida'nın pasıyla olcay şahan klas bir vuruşla golü yaptı. sonrasında beşiktaş'ımızın tipik sorunu olan derbilerde gol attıktan sonra skoru koruyamama hastalığı baş gösterdi. en son hata yapmasını bekleyeceğimiz sivok'un ardına ersan'ın beceriksizliği de eklenince pes2013'teki gibi emmanuel emenike dönen toptan boş kaleye meşin yuvarlağı gönderdi. tabii pozisyonun öncesine baktığımızda oğuzhan egemen'i çalımlamak yerine pas atmayı denese belki de maçı koparacaktık ancak ibre bir anda tersine döndü. böyle olacağına sıfır sıfır olması daha iyiydi çünkü durduk yere morallendirdik rakibi.

orta sahada her yere basan bir alper potuk vardı. bizim beceriksiz 3 defansın arasından attığı topla al da at dedirtti. burada ofsaytı bozan serdar kurtuluş'a da dikkat çekmek lazım. güçlendi tecrübelendi ve geri geldi diyenler 2 derbi, 2 hata, 2 gol serdar kurtuluş'tan. ben ilk günden beri bunu söylüyorum serdar bu takımın topçusu değil, hele ki roberto hilbert'ten sonra.

bu maçta veli kavlak'ın ne kadar önemli bir futbolcu olduğunu gördük. boşuna demiyoruz "veli kavlak'ın askerleriyiz" diye. adam canla başla mücadale etti. fenerbahçe orta sahasının ensesindeydi, meireles'in sinirlerini bozdu attırdı, almeida'ya gol pası verdi ve sakatlanıp çıkınca da beşiktaş orta sahası oyundan düştü. ama ilk yarının başlarında topu ileri vurmayıp amaçsızca dikerek fener'e gollük pozisyon verdi onu da atlamayalım.

hugo almeida 2 gol bir asistle maçın yıldızıydı. her zaman almeida'yı savundum arkadaşlarım bana çok kızdılar kimi zaman ama adam potansiyeli olan bir adam. boşuna real madrid ve atletico madrid istemedi bu adamı. geçen hafta[ybkz]swh[/ybkz] cristiano ronaldo'ya attığı asisti söylememe gerek yok. dünkü maçta fenerin hava toplarının tamamına yakınında kesici ve bozucu oldu, istekli arzulu oyununu gösterdi ve meyvesini de aldı. çoğu kişi "almeida gitsin fernandes kalsın" dese de ben hep tam tersini düşündüm.

gelelim bizim şımarık çocuk manuel fernandes'e. beni şaşırtmayan bir futbol sergiledi. oysaki şaşırmayı çok isterdim. agresif tavırlarıyla kart görmeye çok yaklaştı hatta atılmaya bile diyebilirim. ilk yarı 3-5 iyi pas yaptı oğuzhan'a göre. onun dışında sahada yoktu silikti. biz ne kadar kaliteli futbolcu olursa olsun beşiktaş gibi futbolcu isteriz, istiyoruz (bkz: beşiktaş'a beşiktaş gibi futbolcu istiyoruz). fernandes ya beşiktaş gibi futbolcu olacak ya da gidecek yapacak çok fazla bir şey yok bu konuda.

gökhan töre diyecek olursak bal yapmayan arı gibiydi. çok koştu ama sahada efektif manada yoktu. oyuncuların yorulduğu dakikalarda tam topu ayakta tutmaya ihtiyaç varken bilic onu çıkarıp yerine motta'yı aldı. halbuki ben oguzhan'ın yerine motta'yı alıp atiba'yı da orta sahaya çekmesini beklerdim. onu çıkardıktan sonra kendi sahamıza hapsolduk ileriye top taşıyamadık. top tutmak için yorulan almeida'nın yerine pektemek'i alan bilic değişiklikten hemen sonra hava topundan golü yediğimizi izledi. almeida o pozisyonda bizim ceza sahasında olur muydu olmazmıydı bilmiyorum ama sonuçta golü böyle yedik. pektemek'in topa hamle yapamayıp eline çarpıp penaltı pozisyonu vermesi de evlere şenlikti. sonrasında son atakta topu iyi taşıdı ama oğuzhan'dan önce savunma araya girdi maalesef.

oğuzhan özyakup almeida'ya yaptığı asistin dışında sahada yoktu. fenerbahçe orta sahası kırılgan vucut yapısından dolayı oğuzhan'a nefes aldırmadı bayağı da hırpaladı. fizik kondisyonunu arttırması gerek. egemen'i çalımlamak yerine pas atsa her şeyi geri dönülmez şekilde değiştirebilirdi ancak bu da futbolun cilvesi işte.

ersan adem gülüm'e değinmeden edemeyeceğim. bir futbolcunun eli ayağına bu kadar karışır, bir futbolcunun bu kadar pozisyon becerisi olmaz, ilk gelen ersan'ın yerinde yeller esiyor. sakatlığının da etkisi olabilir ama mental olarak acilen düzelmesi gerek. o kadar güvensiz ki top her onun olduğu yere geldiğinde ya da bir koşu olduğunda "eyvah!" dedim. sivok'u da kendisine benzetti bu maçta bana göre. ve tam da meireles atılmışken gereksiz yerde yaptığı gereksiz sert faul bilicin çıldırmasına ve akabinde ondan azar yemesine sebep oldu. kart sarı kart doğru ama o tansiyonda hakemin kurbanı olabilirdi. azıcık daha aklını kullanmalı.

olcay şahan çok hareketli ve istekliydi, zaman zaman bu isteği ve hırsı hata yapmasına sebep olsa da görevini en iyi şekilde yaptığını düşünüyorum. golünü attı defansa yardım etti koşularıyla rakibi bunalttı. benden geçer not aldı bu hafta.

ve asıl üzerinde konuşulması ve saygıyla önünde eğilinmesi gereken isim: tolga zengin

annen kanser yoğun bakımda, kolunda belinde ağrılar var iğnesiz maça çıkıyosun ve harikalar yaratıyosun. bana göre almeida ile birlikte maçın kahramanıdır ancak kaleci 1 puan demek olduğundan tolga'nın parıltısı almeida'nın önüne geçmiştir bende bu maç. fenerbahçe tribünlerinin sakatlanıp yere yattığında ıslıklayıp küfretmesine de diyecek bir şey bulamıyorum. geçmiş olsun pankartlarını yazanlara teşekkür ettiğimiz gibi kötü hareketi de yermek boynumuzun borcudur. dirk kuytla çıktığı hava topunda mudahale olduğu kesin ama altıpas içinde mi dışında mı tartışmak gereken şey bu ya da nerede olursa olsun tolga'nın yüzüne gelen darbe her şekilde faul mü bunu konuşmak lazım. bence hakemin verdiği karar doğru objektif olmak gerekirse.

ve gelelim maçın hakemine. sözlerime başlarken yukarıda yazdım, yasal hakem manipülasyonu dedik rüzgar sağnak'tan alıntıdır bu terim. haftalar öncesinden fenerbahçe dokunulmazlığını özetlemişti. mental ve fizik olarak yorgun bir hakem ve fenerbahçeli bir hakem. ülke dışında ne kadar iyi maç yönetse de ülke içinde o kadar kötü yönetim sergiliyor. ilk yarı muazzam bir maç yönetti laf yok. yiğidi öldür hakkını yeme. ama o necip'in 2. sarı kartı, emenike'ye, bruno alves'e verilmeyen kırmızılar, pektemek'in eline çarpan topta penaltı çalmaması ve cabası. kontrolü tamamen kaybetti. emenike'nin sayılmayan golünde topa yükselen oyuncu ofsayt ancak topu kontrol eden moussa sow geriden gelmişti. pasif ofsayt olarak görmediği için ofsaytı verdi bence karar doğru. ama cüneyt çakır her seferinde olduğu gibi iyi başladı kötü bitirdi. ev sahibi lehine oyunun seyrine etki etti. bizi çileden çıkardı. emeği çaldı bir nevi. yönetimin mutlaka bu duruma basın açıklamasıyla gözdağı vermesi gerekir.

slaven bilic gerçekten karakterli ve iyi niyetli bir teknik adam. takıma oturtmak istediği bir sistem var ve onun dışına çıkmıyor. takımın taktiksel dizilişine oyun disiplinine ve takıma kazandırılmak istenen kimliğe baktığımızda her yerde her ortamda ifade ettiğim gibi beşiktaş'ın çok doğru yolda olduğunu görüyorum. fernandes'te neden diretmek zorunda olduğumuzu biliyosunuz. abi bilic'in fernandes fetişizmini yenmesi lazım. "tamam eski öğrencisi ama bu kadar olmamalı rasyonel adam bunu görmekte gecikiyor" diyenler olacaktır. ancak fernandes varsa o oynayacak bu takımda bu bir bir daha iki.

takımdaki tek sıkıntımız sürekli ofsaytı bozan ve hava topu alamayan beklerimiz. nitekim motta girdi ve son golü onun hatasından yedik. serdar'ın hatasını zaten söylemiştim. neyse demem o ki bilic'e sahip çıkalım. tabiatı takımımıza direk olarak uyan bir isim. 10 senelik sözleşme yapmak lazım. artık kurumsal ve büyük olmak istiyorsak tabii.





heavy infantry
hakemin rezil yönetimine rağmen efsaneler arasına giren maç. öncelikle iki takımı da tebrik ediyorum. alper ve meireles hariç herkes futbol oynamak için sahaya çıkmıştı. fenerbahçe'nin özellikle 45. ve 65. dakikalar arası futbolu alkışı hakediyor.

hakem hatalarında önce biraz oyun hakkında konuşmak gerekir. biliç bence veli-necip değişikliğiyle büyük bir hata yaptı. herkes motta'nın girmesini beklerken o tecrübesiz ve futbol zekasından yoksun necip'i oyuna aldı. ayrıca pektemek yerine eneramo da girebilirdi oyuna. beşiktaş'tan tolga, olcay, veli ve almeida günün iyilerindendi. fenerbahçe'de ise topal'ı çok beğendim. emenike de çok ekstra oynadı.

hakem hatalarına gelelim. öncelikle cüneyt çakır fener'i yaktı diyen arkadaşların önce hakem hatası ve art niyet arasındaki farkı bilmeleri gerekir. kronolojik sırayla;

meireles'in kırmızısı tartışmasız doğru karar.

necip'in 2. sarısı tamamen art niyetli bir karardır. ikisi birbirini çekiyor hatta önce caner formadan çekiyor. cüneyt çakır zaten birisini atacaktı bizden, kısa çöpü necip çekti. ama necip'i de eleştirmek lazım. hakemleri biliyorsun ne diye yapışıyorsun adama. bırak gitsin. neyse. 2. sarı tartışmasız hatalı değil art niyetli karardır.

fenerbahçe'nin sayılmayan golleri tartışmasız doğru karar. hatta fenerbahçe'nin attığı 3. gol de net ofsayt. tartışmasız.

necip'in kırmızısından sonra resmen hakem emenike'yi atamadı. kale arkası hakemin kafa attı demesine rağmen kırmızı göstermemesi hata değil, art niyetli karardır. tartışmasız.

alves'in de tartışmasız 2 sarı kartını es geçti. ilk sarı kartlık pozisyonunda faul bile vermedi. yani fenerbahçe'nin verilmeyen penaltısına kadar beşiktaş'ın 11, fenerbahçe'nin 8 kişi kalması gerekiyordu. sonrası zaten verilmeyen penaltı falan ama o dakikaya kadar art niyetli kararlar vardı.

oğuzhan'ın da 2. sarı kartı alması gerekiyordu sanırsam 80. dakikadan sonraydı o olay.

yani doğrudur fenerbahçe aleyhine de hatalı kararlar vardı ama tüm art niyetli ve eyyamlı kararlar beşiktaş'ın aleyhineydi. bazı fenerbahçeli arkadaşlarda şu mantık var: 'meireles'i attı, 3 golümüzü saymadı, olmaz böyle şey'. öyle bir mantık yok. kararların hepsi doğru ve sırf bu kararları verdi diye emenike ve alves'i atmaması skandaldır.

bizim takımda 85. dakikadan sonra uyandı. 2 net pozisyon buldu. özellikle oğuzhan'ın son dakikadaki pozisyonunda vurmak yerine sola çekseydi tüm türkiye 3-4'lük galibiyetimizi konuşuyor olurdu.

dediğim gibi iki takımı da tebrik ediyorum. fenerbahçe fiziksel olarak düşüş yaşamazsa 2. devre büyük ihtimalle şampiyon olur. ama yaş ortalaması neredeyse 30 olan bir takımın aynı kondisyonu devam ettirmesi bilimsel olarak neredeyse imkansız ama göreceğiz.
burakaydin
3-3 berabere biten maçta tribünler klişe idi ama böyle güzel hareketler de vardı:

https://twitter.com/SenBenYok/status/407242327237738496/photo/1
roll a joint
kurallar çerçevesinde gol atamayan takımın taraftarlarını ağlama manyağı etmiştir. alper potuk orta sahada kalecilik yaptı kart görmedi lan? emenike kafa attı atılmadı? bruno alves iti sahada kalabildi? necip ne tarz bi kirmizi gordu? ne istiyodunuz, kuyt'a penaltı mı çalınsaydı? 3. golü 18 cm nizami ofsayt olan takimin hakemden ağlaması ne kadar ironik dimi? ayrıca oyunundan utanç duyduğumuz takımımızı aşağılayanları anlamak mümkün değil, evet bu iyi değildi ve daha iyisi elbette olacak. ancak; kadıkoy'de yani evinde gs dahil oynadigi rakiplere top dahi gostermeyen fenerbahce'ye bir saniye olsun kaymadi bu mac, 10vs10 iken ve durum 3-3 iken volkani gecip kaleye giden topun canerin dizine carpip korner olmasi kadar net bi pozisyon hic vermedi besiktas mac boyu, abartmayalim. 2-1 one gectiklerinde yaktiklari sigarayi sondurduklerinde zaten 3-2 ondeydik baskan?
huzur tribünde
izleyemediğim, takip ederken parmaklarımdan başlayıp ellerimi yememe sebep olan, geçirdiğim kalp krizlerinden hiç bahsetmek istemediğim maç. şu an bunu da düşünce gücüyle yazdım.

oğuzhan[ybkz]swh[/ybkz] o son dakika golünü ataydı iyiydi.
oyunbozan
pisi pisine kaçan maç. fenerbahçe'ye güya güzel futbol oynadı süsünün verildiği, orta saha hakimiyetimizin sıfır olduğu, her pasın fenerbahçeli futbolcularının ayağına bırakılığı, tribünlerden yer yer bolca küfür edildiği, maç sonunda mahmut uslu denen insan bozmasının saçmalayabildiği kadar saçmalayarak gündem değiştirmeye çalıştığı müsabaka.

ya bir pas arkadaş bir pas yapamadık. 10 kişi kalan rakibi paslaşarak yormamız gerekirken aldığımız topu adamlara verdik. farka gitmek için biraz sakin oynasaydık tarihi bir skorla Kadıköy'den dönecektik. yine olmadı.
4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol