1986 doğumlu Kamerunlu ön libero. Fransa’da Stade Rennais kulübünde parladıktan sonra sırasıyla, Marseille ve Queenns Park Rangers’a transfer oldu. Geçtiğimiz sezonu Sevilla’da kiralık olarak geçiren Mbia, burada 30 maça çıktı ve 4 gol 5 asistlik performans gösterdi. Şu ana kadar Kamerun Milli takımında da 50 maça çıktı ve 3 golü var. Son iki dünya kupasında da [ybkz]swh[/ybkz] Kamerun Milli takımında kendine yer buldu. QPR tarafından serbest bırakılan Mbia’nın şu anda bonservisi elinde bulunuyor. Asıl yeri ön libero olsa da özellikle Rennais döneminde sağ bek olarak da oynadı. Zaman zaman da stoper olarak görev alabiliyor.
Oyuncu ile ilgili hazırlanmış kısa bir rapor;
[ybkz]swh[/ybkz]
Bir de Liverpool’a transferi gündemdeyken hakkında hazırlanan detaylı bir inceleme yazısı;
[ybkz]swh[/ybkz]
Tüm bu bilgiler ışığında transfer edilmesinin sağlayacağı avantajları sıralamak gerekirse;
1) Ön libero, sağ bek ve stoper olarak oynayabiliyor
(Ersan’ın yokluğunda Pedro veya Sivok’un partneri olabilir, önemi yüksek maçlarda sağ bek olarak değerlendirilebilir, Avrupa maçlarında ön liberoda Atiba’nın partneri olabilir, Ligde de herhangi bir sakatlık durumunda orta alanda görev alabilir)
2) Şimdiye kadar üst düzey 3 ligde görev almış [ybkz]swh[/ybkz]
(Atiba ve Ernst örneğinde gördüğümüz gibi üst düzey liglerin vasat futbolcuları ligimizi domine edebiliyorlar)
3) Geçtiğimiz seneyi Sevilla gibi kalbur üstü bir takımda 4 gol 5 asistlik bir performans ile tamamlamış
(Geçtiğimiz sezon 20’si La Liga, 8’i Avrupa Kupası ve 2’si kral kupası olmak üzere toplam 30 maça çıktı. Valencia ile Sevilla arasında oynanan ve 3-0 Valencia üstünlüğü ile devam eden UEFA A.L. Yarı final rövanş maçında [ybkz]swh[/ybkz] 90+4’de attığı golle takımını finale taşıdı. Finalde de kupayı kaldırdı)
4) Bonservis bedeli ödenmeden alınabilir
(Joker olarak düşünülen bir oyuncu için yıllık ücreti ve belki imza parası biraz yüksek olabilir fakat piyasa değeri 8-10 milyon Euro aralığında. Oyuncuya daha önce Marseille 12 milyon Euro, QPR 6 milyon Euro bonservis ödedi)
5) Demba Ba gibi Afrika kökenli ve aynı ülkelerde [ybkz]swh[/ybkz] futbol oynadıkları için iyi anlaşma ihtimalleri yüksek
(iki oyuncu da Fransızca ve İngilizce konuşabiliyor. Ailelerine bağlı ve benzer kültürde yetişmiş)
Daily Mail ile gerçekleştirdiği bir röportaj;
[ybkz]swh[/ybkz]
6) Atiba’dan 3 yaş genç [ybkz]swh[/ybkz]
(Atiba’nın maksimum 1 sezon daha üst düzey futbol oynayacağını varsayarsak, en kötü ihtimalle, Atiba gittiğinde yerine adam aramak yerine, bu sene 5+3’ün 3’ünde görev vererek takıma adapte olması sağlanıp, Atiba’nın yedeği konumundan, Atiba’nın yedeklediği As oyunculuğa terfi edebilir.)
Sonuç olarak, Beşiktaş’a transferi, hem mevcut mali yapıya bakıldığında hem de mevcut kadro yapısına bakıldığında, çok gerekli değilmiş gibi görünse de, uzun vadeli düşünüldüğünde oldukça makul bir transfer olacaktır. Yukarıda da değindiğim gibi Atiba’dan boşalan alana daha sonra bonservis bedeli ödemeden transfer yapma olasılığının çok düşük olması ve önümüzdeki yıl için yeni alınacak oyuncunun takıma uyum süresi, mevcut kadroda 3 mevkii birden tek transferle yedekleme olanağı, Avrupa ligi tecrübesi eksik mevcut orta saha oyuncuları ve 3 kulvarda birden yarışacak olmamız göz önüne alındığında, alınması halinde, oldukça mantıklı bir transfer olacaktır.
1992 Belçika doğumlu sol kanat oyuncusu. Futbola Belçika takımlarından KVK Beringen’de forvet olarak başlayan Engin, sırasıyla PSV Eindhoven ve Porto alt yapılarında eğitim aldıktan sonra, 2011 yılında Kayserispor’a transfer oldu. Kayserispor’da son üç yılda toplam 30 maça çıktı 1 asist yaptı.
Geçtiğimiz günlerde Kayserispor ile olan sözleşmesini tek taraflı feshetti. Kayserispor’un fesih işleminin hukuksuz olduğuna dair yaptığı açıklama aşağıdaki gibi;
[ybkz]swh[/ybkz]
Sonuç olarak oyuncunun bonservisi şu anda elinde ve ufak bir araştırmayla transferinin uygun olup olmadığı netleştirilebilir. Böyle potansiyeli yüksek bir oyuncu, ligimizi 3 yıldır yakından tanıma fırsatı bulmuşken ve üstelik bonservis bedeli yokken kaçırılmamalı. Oğuzhan Özyakup ile iyi anlaşmaları yüksek ihtimal. Doğduğu ülke olan Belçika’daki feeder kulübümüzde bir dönem değerlendirilebilir de.
Kayserispor ile olan ilişkiler düşünülerek vakit kaybedilmemeli zira o ilişkiler Mehmet Topuz ile gerildi Prosinecki ile koptu.
Geçtiğimiz günlerde Kayserispor ile olan sözleşmesini tek taraflı feshetti. Kayserispor’un fesih işleminin hukuksuz olduğuna dair yaptığı açıklama aşağıdaki gibi;
[ybkz]swh[/ybkz]
Sonuç olarak oyuncunun bonservisi şu anda elinde ve ufak bir araştırmayla transferinin uygun olup olmadığı netleştirilebilir. Böyle potansiyeli yüksek bir oyuncu, ligimizi 3 yıldır yakından tanıma fırsatı bulmuşken ve üstelik bonservis bedeli yokken kaçırılmamalı. Oğuzhan Özyakup ile iyi anlaşmaları yüksek ihtimal. Doğduğu ülke olan Belçika’daki feeder kulübümüzde bir dönem değerlendirilebilir de.
Kayserispor ile olan ilişkiler düşünülerek vakit kaybedilmemeli zira o ilişkiler Mehmet Topuz ile gerildi Prosinecki ile koptu.
Transferi başarılı bir şekilde yürütmeye devam eden takım. Hem de öyle para saçarak yapmıyorlar bunu. Uzun zamandır, aldıkları oyuncular dikkatimi çekiyordu. Bugünkü Emrah Başsan ve Musa Nizam transfer haberlerini görünce, şimdiye kadar yapılan transferler özelinde kadro yapısının analizini çıkartmaya çalıştım.
Teknik direktörlüğe Cezayir gibi bir takımı Almanya ile kafa kafaya oynatan Vahid Halilhodzic’i getirdiler. Trabzon’da ne kadar başarılı olacağı tartışılır fakat Şenol Güneş profilinde bir teknik direktör demek yanlış olmaz sanırım.
Transferde ise hem kaliteli ve ucuz oyuncular aldılar hem de ciddi bedellerle oyuncu sattılar. Şu ana kadar transfere toplam 6.25 milyon Euro harcayarak 8 önemli oyuncu transferi gerçekleştirirken, 3 futbolcu satarak yaklaşık 12 milyon Euro gelir elde ettiler. Şimdi bu oyuculara biraz yakından bakalım.
1) İlk olarak PTT 1. Lig ekiplerinden Orduspor’un Ofansif Orta Saha’sı olan, 26 yaşındaki Anıl Taşdemir’i, 400 bin Euro bonservis bedeliyle kadroya kattı. Anıl, geçtiğimiz yıl 32 maça çıktı 17 gol attı, 11 asist yaptı. PTT 1. Ligi yakından takip eden biri olarak potansiyeli çok yüksek bir transfer olarak görüyorum.
2) Yine alt liglerden ve potansiyeli oldukça yüksek bir diğer transfer Gökhan Karadeniz. Geçtiğimiz yıl 2. Lig Kırmızı Grup’ta mücadele eden Altınordu’yu, 35 maçta bulduğu 28 gol ile PTT 1. Lig’e çıkaran, 24 yaşındaki Gökhan’ın bonservisi 900 bin Euro.
Potansiyeli yüksek oyuncuların yanında tecrübeli olarak nitelendirilebilecek, Serdar Gürler ve Deniz Yılmaz’ı, bu yıl Süper Lig’den düşen Elazığ’dan kadrosuna kattı.
3) 22 yaşındaki Serdar Gürler son iki sezonda Elazığ forması ile 65 maça çıktı 12 Gol 16 asist yaptı. (Olcay Şahan 73 maç 19 gol 15 asist).Serdar’ın bonservisi 1.3 milyon Euro.
4) 26 yaşındaki Deniz Yılmaz ise bu yıl 250 bin Euro bedel karşılığı katıldığı Elazığ’da toplam 35 maça çıkarak 13 gol 7 asistlik bir performans göstermişti. Bu performans sonrası Trabzon 1.8 milyon euro’ya bonservisini aldı. (Mustafa Pektemek 75 maç 14 gol 7 asist-Beşiktaş’a İlk geldiği yıl 30 maç 8 gol 3 asist)
5) Bir diğer transfer ise bedelsiz takıma katılan sol kanat oyuncusu Turgut Doğan Şahin. Özellikle sonradan oyuna girip oyunu hareketlendirebilecek bir oyuncu olan Turgut geçtiğimiz yılı Gaziantepspor’da 24 maçta 4 gol 4 asist ile tamamladı. (Uğur Boral 7 maç 1 asist)
6) Sağ bek kıtlığında Abdurahman Çelebi diyebileceğimiz bir sağ bek olan Salih Dursun’u ise Olcan Adın’ı Galatasaray’a verirken 2 yıllığına kiraladı. Satınalma opsiyonu da bulunan Salih’in performansı beğenilirse 1.75 milyon Euro bedel ile alınabilecek. Galatasaray bu oyuncuyu 2.75 milyon Euro ödeyerek almıştı.
Gelelim son transferlerden Emrah Başsan ve Musa Nizam’a. Trabzon’a toplam 1.75 milyon Euro civarında transferlerin bittiği söyleniyor. Trabzon’un kasasından 1.5 milyon Euro çıkacakken, Giray Kaçar’ın Antalya’ya transferinden kalan 0,7 milyon TL silinmiş.
7) 2011’den beri Antalyaspor’da sağ kanat olarak oynayan 22 yaşındaki Emrah Başsan, geçtiğimiz yıl Antalya ile 40 maça çıkmış ve 7 gol 6 asistlik performans sergilemiş.
8) Tıpkı Emrah gibi Beşiktaş’a transferi gündemde olan 23 yaşındaki defans oyuncusu Musa Nizam ise, Antalya forması ile 95 maça çıkmış ve bu maçlarda 1 gol 4 asisti mevcut.
Diğer yandan transfer satışından toplam 12 milyon Euro civarı bir gelir elde ettiği oyuncular ve performansları aşağıdaki gibi;
1) 27 yaşındaki ofansif orta saha Adrian Mierzejewski Suudi Arabistan'ın Al Nassr takımına 3,25 milyon Euro bedel ile transfer oldu. Trabzon’a 5,25 milyon Euro’ya gelen Adrian, Trabzon forması ile çıktığı 115 maçta 20 gol attı 29 asist yaptı. (Matias Delgado 109 maç 25 gol 17 asist)
2) 25 yaşındaki forvet Paulo Henruque ise Çin ekibi Shanghai Greenland'a 4 milyon Euro bedel ile transfer oldu. Trabzon’a 3,75 milyon Euro’ya gelen Henruque 118 maça çıktı 29 gol 23 asistlik bir performans gösterdi. (Filip Holosko 187 maç 53 gol 25 asist)
3) Son olarak Olcan Adın Galatasaray’a 4,5 milyon Euro bedel ile kaktırıldı, pardon satıldı. Olcan’ın Trabzon performansı 113 maç 30 gol 35 asist. (Ricardo Quaresma 73 maç 18 gol 27 asist)
Parantez içinde belirttiğim oyuncular, satışı gerçekleşen oyuncuların nasıl bir Trabzon performansı gösterdikleri hakkında ufak bir ipucu verirken, Beşiktaş’ın oyuncu satış performansı üzerinden bu satışları değerlendirmemize yardımcı oluyor. Beşiktaş’lı oyuncuların kaça gelip kaça gittiğini, bazılarının yapışıp hala gitmediklerini herkes bildiği için değerleri belirtmedim.
Peki, ne oldu da Trabzon böyle efektif bir transfer portresi çizmeye başladı sorusunun cevabı ise bir çok kaynağın belirttiği üzere, Trabzon’un İbrahim Altınsay’ı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen, Ceo görevindeki Burak Gürdal ve ekibi olarak görünüyor.
Bu arada henüz transfer döneminin bitmesine 2 ay gibi bir süre olduğunu ve Trabzon’un transfer bütçesini henüz harcamadığı gibi üzerine de 6 milyon Euro civarında bir para koyduğunu belirtmeye gerek yok sanırım.
Bundan sonraki dönemde en az 4 kaliteli oyuncu (ciğersiz sol bek, leblebici forvet, Toparlayıcı Stoper ve acımasız ön libero) transfer edebilirlerse ve halihazırda sözleşmeli olan Gustavo Colman, Bosingwa (veya Celustka)’dan bir şekilde yararlanabilirlerse bu yıl şampiyonluğu sonuna kadar kovalayabilecek bir kadro oluşturmuş olacaklar.
Bu duruma göre oluşan kadro yapısı aşağıdaki gibi;
Kaleci: Onur Kıvrak (Fatih Öztürk-İbrahim Demir)
Sağ Bek: Jose Bosingwa (Celustka-Salih Dursun)
Sol Bek: Ciğersiz Sol Bek Transferi (Kadir Keleş-Zeki Yavru)
Libero1: Toparlayıcı Stoper Transferi (Musa Nizam)
Libero2: Aykut Demir (Mustafa Yumlu)
Önlibero: Acımasız Önlibero Transferi (Alexandru Bourceanu-Ferhat Yazgan)
Merkez O.S: Gustavo Colman (Soner Aydoğdu)
Ofansif O.S: Özer Hurmacı (Anıl Taşdemir-Gökhan Karadeniz)
Sol Kanat: Yusuf Erdoğan (Malouda-Turgut D. Şahin)
Sağ Kanat: Serdar Gürler (Emrah Başsan)
Santrafor: Leblebici Forvet Transferi (Deniz Yılmaz-Emre Güral)
Son olarak, her ne kadar Türkiye şartlarında, transfer komitesinin başarılı olup olmadığı, 2014-15 sezonu sonunda Trabzon’un ligi kaçıncı bitireceği ile doğru orantılı olarak değerlendirilecek olsa da, bence şimdiye kadar ki süreç dikkate alınarak gidiş yolundan da puan verilmeli.
Beşiktaş tarafına gelince, mübarek ramazan ayının son günlerinde, isterseniz Haz. Guti’ye kulak verelim;
alıntı--
“Profesyonel bir kulüp olan Beşiktaş, amatörler tarafından yönetilmektedir.”
alıntı--
Teknik direktörlüğe Cezayir gibi bir takımı Almanya ile kafa kafaya oynatan Vahid Halilhodzic’i getirdiler. Trabzon’da ne kadar başarılı olacağı tartışılır fakat Şenol Güneş profilinde bir teknik direktör demek yanlış olmaz sanırım.
Transferde ise hem kaliteli ve ucuz oyuncular aldılar hem de ciddi bedellerle oyuncu sattılar. Şu ana kadar transfere toplam 6.25 milyon Euro harcayarak 8 önemli oyuncu transferi gerçekleştirirken, 3 futbolcu satarak yaklaşık 12 milyon Euro gelir elde ettiler. Şimdi bu oyuculara biraz yakından bakalım.
1) İlk olarak PTT 1. Lig ekiplerinden Orduspor’un Ofansif Orta Saha’sı olan, 26 yaşındaki Anıl Taşdemir’i, 400 bin Euro bonservis bedeliyle kadroya kattı. Anıl, geçtiğimiz yıl 32 maça çıktı 17 gol attı, 11 asist yaptı. PTT 1. Ligi yakından takip eden biri olarak potansiyeli çok yüksek bir transfer olarak görüyorum.
2) Yine alt liglerden ve potansiyeli oldukça yüksek bir diğer transfer Gökhan Karadeniz. Geçtiğimiz yıl 2. Lig Kırmızı Grup’ta mücadele eden Altınordu’yu, 35 maçta bulduğu 28 gol ile PTT 1. Lig’e çıkaran, 24 yaşındaki Gökhan’ın bonservisi 900 bin Euro.
Potansiyeli yüksek oyuncuların yanında tecrübeli olarak nitelendirilebilecek, Serdar Gürler ve Deniz Yılmaz’ı, bu yıl Süper Lig’den düşen Elazığ’dan kadrosuna kattı.
3) 22 yaşındaki Serdar Gürler son iki sezonda Elazığ forması ile 65 maça çıktı 12 Gol 16 asist yaptı. (Olcay Şahan 73 maç 19 gol 15 asist).Serdar’ın bonservisi 1.3 milyon Euro.
4) 26 yaşındaki Deniz Yılmaz ise bu yıl 250 bin Euro bedel karşılığı katıldığı Elazığ’da toplam 35 maça çıkarak 13 gol 7 asistlik bir performans göstermişti. Bu performans sonrası Trabzon 1.8 milyon euro’ya bonservisini aldı. (Mustafa Pektemek 75 maç 14 gol 7 asist-Beşiktaş’a İlk geldiği yıl 30 maç 8 gol 3 asist)
5) Bir diğer transfer ise bedelsiz takıma katılan sol kanat oyuncusu Turgut Doğan Şahin. Özellikle sonradan oyuna girip oyunu hareketlendirebilecek bir oyuncu olan Turgut geçtiğimiz yılı Gaziantepspor’da 24 maçta 4 gol 4 asist ile tamamladı. (Uğur Boral 7 maç 1 asist)
6) Sağ bek kıtlığında Abdurahman Çelebi diyebileceğimiz bir sağ bek olan Salih Dursun’u ise Olcan Adın’ı Galatasaray’a verirken 2 yıllığına kiraladı. Satınalma opsiyonu da bulunan Salih’in performansı beğenilirse 1.75 milyon Euro bedel ile alınabilecek. Galatasaray bu oyuncuyu 2.75 milyon Euro ödeyerek almıştı.
Gelelim son transferlerden Emrah Başsan ve Musa Nizam’a. Trabzon’a toplam 1.75 milyon Euro civarında transferlerin bittiği söyleniyor. Trabzon’un kasasından 1.5 milyon Euro çıkacakken, Giray Kaçar’ın Antalya’ya transferinden kalan 0,7 milyon TL silinmiş.
7) 2011’den beri Antalyaspor’da sağ kanat olarak oynayan 22 yaşındaki Emrah Başsan, geçtiğimiz yıl Antalya ile 40 maça çıkmış ve 7 gol 6 asistlik performans sergilemiş.
8) Tıpkı Emrah gibi Beşiktaş’a transferi gündemde olan 23 yaşındaki defans oyuncusu Musa Nizam ise, Antalya forması ile 95 maça çıkmış ve bu maçlarda 1 gol 4 asisti mevcut.
Diğer yandan transfer satışından toplam 12 milyon Euro civarı bir gelir elde ettiği oyuncular ve performansları aşağıdaki gibi;
1) 27 yaşındaki ofansif orta saha Adrian Mierzejewski Suudi Arabistan'ın Al Nassr takımına 3,25 milyon Euro bedel ile transfer oldu. Trabzon’a 5,25 milyon Euro’ya gelen Adrian, Trabzon forması ile çıktığı 115 maçta 20 gol attı 29 asist yaptı. (Matias Delgado 109 maç 25 gol 17 asist)
2) 25 yaşındaki forvet Paulo Henruque ise Çin ekibi Shanghai Greenland'a 4 milyon Euro bedel ile transfer oldu. Trabzon’a 3,75 milyon Euro’ya gelen Henruque 118 maça çıktı 29 gol 23 asistlik bir performans gösterdi. (Filip Holosko 187 maç 53 gol 25 asist)
3) Son olarak Olcan Adın Galatasaray’a 4,5 milyon Euro bedel ile kaktırıldı, pardon satıldı. Olcan’ın Trabzon performansı 113 maç 30 gol 35 asist. (Ricardo Quaresma 73 maç 18 gol 27 asist)
Parantez içinde belirttiğim oyuncular, satışı gerçekleşen oyuncuların nasıl bir Trabzon performansı gösterdikleri hakkında ufak bir ipucu verirken, Beşiktaş’ın oyuncu satış performansı üzerinden bu satışları değerlendirmemize yardımcı oluyor. Beşiktaş’lı oyuncuların kaça gelip kaça gittiğini, bazılarının yapışıp hala gitmediklerini herkes bildiği için değerleri belirtmedim.
Peki, ne oldu da Trabzon böyle efektif bir transfer portresi çizmeye başladı sorusunun cevabı ise bir çok kaynağın belirttiği üzere, Trabzon’un İbrahim Altınsay’ı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen, Ceo görevindeki Burak Gürdal ve ekibi olarak görünüyor.
Bu arada henüz transfer döneminin bitmesine 2 ay gibi bir süre olduğunu ve Trabzon’un transfer bütçesini henüz harcamadığı gibi üzerine de 6 milyon Euro civarında bir para koyduğunu belirtmeye gerek yok sanırım.
Bundan sonraki dönemde en az 4 kaliteli oyuncu (ciğersiz sol bek, leblebici forvet, Toparlayıcı Stoper ve acımasız ön libero) transfer edebilirlerse ve halihazırda sözleşmeli olan Gustavo Colman, Bosingwa (veya Celustka)’dan bir şekilde yararlanabilirlerse bu yıl şampiyonluğu sonuna kadar kovalayabilecek bir kadro oluşturmuş olacaklar.
Bu duruma göre oluşan kadro yapısı aşağıdaki gibi;
Kaleci: Onur Kıvrak (Fatih Öztürk-İbrahim Demir)
Sağ Bek: Jose Bosingwa (Celustka-Salih Dursun)
Sol Bek: Ciğersiz Sol Bek Transferi (Kadir Keleş-Zeki Yavru)
Libero1: Toparlayıcı Stoper Transferi (Musa Nizam)
Libero2: Aykut Demir (Mustafa Yumlu)
Önlibero: Acımasız Önlibero Transferi (Alexandru Bourceanu-Ferhat Yazgan)
Merkez O.S: Gustavo Colman (Soner Aydoğdu)
Ofansif O.S: Özer Hurmacı (Anıl Taşdemir-Gökhan Karadeniz)
Sol Kanat: Yusuf Erdoğan (Malouda-Turgut D. Şahin)
Sağ Kanat: Serdar Gürler (Emrah Başsan)
Santrafor: Leblebici Forvet Transferi (Deniz Yılmaz-Emre Güral)
Son olarak, her ne kadar Türkiye şartlarında, transfer komitesinin başarılı olup olmadığı, 2014-15 sezonu sonunda Trabzon’un ligi kaçıncı bitireceği ile doğru orantılı olarak değerlendirilecek olsa da, bence şimdiye kadar ki süreç dikkate alınarak gidiş yolundan da puan verilmeli.
Beşiktaş tarafına gelince, mübarek ramazan ayının son günlerinde, isterseniz Haz. Guti’ye kulak verelim;
alıntı--
“Profesyonel bir kulüp olan Beşiktaş, amatörler tarafından yönetilmektedir.”
alıntı--
Transferi için Tayfun Korkut'un çalıştırdığı Hannover 96'nın da devrede olduğu haberleri gelen kanat oyuncusu.
Kaynak;
(bkz: http://www.ajansspor.com/futbol/superlig/h/20140724/marinde_besiktasa_rakip_cikti.html)
Kaynak;
(bkz: http://www.ajansspor.com/futbol/superlig/h/20140724/marinde_besiktasa_rakip_cikti.html)
2010 yılından bu yana başında olduğu Balıkesirspor'un atarlı başkanı. Yalanladığı her transferin gerçekleşmesi ile de fenomen olma yolunda ilerliyor. Beşiktaş'ın transferleri için KAP'ı takip ederken, Balkes transferleri için kendisini takip ediyorum. Başkan yalanlarsa transfer gerçekleşti demektir. [ybkz]swh[/ybkz]
Beşiktaş'ın transferinden vazgeçtiği söylenen 1993 doğumlu Arjantin'li 10 numara. Tabi bu söylentiler bir transfer taktiği de olabilir. Son dakika manevrası ile bugün İstanbul'da bile olabilir.
Benim asıl dikkatimi çekense eski kız arkadaşından Benjamin adında neredeyse boyu kadar bir oğlunun olması. Çocuk neredeyse 3 yaşında. Dokuz ayda anne karnında kaldı desek, ne ara yaptın arkadaşım bu çocuğu?
Transferi gerçekleşirse Beşiktaş'a gelmiş en hızlı 10 numara olabilir. [ybkz]swh[/ybkz]
Kaynak;
[ybkz]swh[/ybkz]
İşte o çocuk;
[ybkz]swh[/ybkz]
Bu arada River Plate başkanına Ahmet Kural'dan gelsin;
[ybkz]swh[/ybkz]
Benim asıl dikkatimi çekense eski kız arkadaşından Benjamin adında neredeyse boyu kadar bir oğlunun olması. Çocuk neredeyse 3 yaşında. Dokuz ayda anne karnında kaldı desek, ne ara yaptın arkadaşım bu çocuğu?
Transferi gerçekleşirse Beşiktaş'a gelmiş en hızlı 10 numara olabilir. [ybkz]swh[/ybkz]
Kaynak;
[ybkz]swh[/ybkz]
İşte o çocuk;
[ybkz]swh[/ybkz]
Bu arada River Plate başkanına Ahmet Kural'dan gelsin;
[ybkz]swh[/ybkz]
Her sabah en az bir tane paylaşılsa güne güzel başlatacak karikatürlerdir. Son zamanlarda çok güldüğüm bir örnek için;
[ybkz]swh[/ybkz]
[ybkz]swh[/ybkz]
Alanzinho ve Sercan Yıldırım ile anlaşma sağlamış memleketimin takımı. Şimdiye kadar yaptığı diğer transferleri ise;
(bkz: Kenan Hasagiç)
(bkz: Gökhan Ünal)
(bkz: Ante Kulusiç)
(bkz: Nuno Coelho)
(bkz: Eray Ataseven)
(bkz: Bülent Cevahir)
(bkz: Okan Alkan)
(bkz: Murat Gürbüzerol)
(bkz: Kenan Hasagiç)
(bkz: Gökhan Ünal)
(bkz: Ante Kulusiç)
(bkz: Nuno Coelho)
(bkz: Eray Ataseven)
(bkz: Bülent Cevahir)
(bkz: Okan Alkan)
(bkz: Murat Gürbüzerol)
Beşiktaş'ın pilot takım olarak kullanmak üzere, yıllık 500.000 Euro'ya anlaştığı Belçika 2. lig takımı. Anlaşmanın şartları tam olarak açıklanmasa da, 4 veya 5 futbolcunun sürekli forma giymesi için [ybkz]swh[/ybkz] bu takıma gönderileceği, aynı zamanda 2 veya 3 antrenörün de hem bu gençlerin gelişimini hem de futbol dışı yaşantısını takip etmek, bir nevi mentorluk yapmak için, futbolcularla birlikte gönderileceği belirtiliyor. Bu futbolcuların ise özellikle Güney Amerika ve Afrika ülkelerindeki genç yetenekler olacağı düşünülüyor.
Şimdi burada durup biraz düşünelim. Fikir güzel, ülke seçimi çok yerinde, takım seçimi de gayet uygun [ybkz]swh[/ybkz], lig seçimi biraz yumuşak olsa da şimdilik uygun [ybkz]swh[/ybkz] fakat Güney Amerika ve Afrikadan bulunulacağı düşünülen genç yetenekler konusunda başarısız olunma potansiyeli çok yüksek. Örneğin yanılmıyorsam yaklaşık 5 yıl önce, Nijerya'da bir futbol okulu açtık. Bu okuldan şimdiye kadar sezon öncesi kampında denenmek için bile gelen bir futbolcu olduğunu hatırlamıyorum. İlk anlaşma yapıldığında takım olarak gelip antrenman maçı yapmışlardı sanırım o kadar.
Buradan yola çıkarak varmak istediğim nokta ise, bizim bu ekibe vermek için oyuncu bulma potansiyelimizin mevcut scouting yapısı ile çok düşük olduğudur. Yapmamız gereken, en azından yurtdışı pazarlara hakim olana kadar, altyapımızdaki olmuş veya olma potansiyeli yüksek oyuncuları göndererek;
1) Maç tecrübesi kazanmalarını sağlamak.
2) Türkiye dışında, son yıllarda altyapısı oldukça verimli çalışan bir ülkede [ybkz]swh[/ybkz] altyapı eğitimi aldırmak.
3) Rekabetçi bir ligde yer almalarını sağlamak.
4) Görece daha kolay bir ligde özgüvenlerinin artmasını sağlamak.
4) Kendilerini Avrupa pazarında gösterme şansı sunmak. [ybkz]swh[/ybkz]
5) Türkiye'den uzakta tutarak (özellikle basından) ve mentorlar yardımıyla mental gelişimlerini tamamlamak.
Gelelim buraya kimlerin gönderileceğine;
İlk olarak kendisinden oldukça umutlu olduğumuz ve 18. yaş gününü iple çektiğimiz [ybkz]swh[/ybkz];
(bkz: Musa Muhammed )
Henüz kendisi hakkında yorum yapmanın çok erken olduğu, ama beklentinin ve potansiyelin büyük olduğu bu oyuncu, kendisi hakkında iyi-kötü bir yoruma ulaşılıncaya kadar, en az bir yılını bu takımda geçirmeli.
İkinci olarak, dünkü maçta da [ybkz]swh[/ybkz] görüldüğü üzere Muhammed Demirci'den bize bu sene de hayır yok. Her ne kadar yetenek üst seviyede olsa da, nerede ne yapması gerektiğini hala bilememenin yanında, özgüveni de yerlerde görünüyor. Bu nedenle, yapılması gerekenin en az bir yıl Belçika ekibine göndermek ve gelişimini burada takip etmek olduğunu düşünüyorum. Böylece maç tecrübesi ve özgüvenini arttırmanın yanında, Türkiye'den uzakta tutularak üzerindeki baskının da azalması sağlanabilir.
Üçüncü olarak geçtiğimiz yılı PTT 1. lig ekiplerinden Kahramanmaraşspor'da kiralık geçiren ve bu ekiple 13 maça çıkarak 1 de asist yapan Ümit Karaal. Yıllardır sıkıntısını çektiğimiz sol bek mevkiinde bu sene 3. yedek durumuna düşmesi nedeniyle Bilic'in kendinden sağ bek yaratma çabası malum. Fakat her ne kadar dünkü maçta [ybkz]swh[/ybkz] fena bir performans göstermese de kendisinden en azından Beşiktaş seviyesinde bir sağ bek olmayacağı da malum. Bu yüzden en az 2 yılını Belçika'da geçirerek ve güçlenerek Beşiktaş'a as sol bek olarak dönme potansiyeli oldukça yüksek.
Dördüncü olarak ise, takıma kazandırılması muhtemel bir stoper sonrası 5. stoper konumuna düşeceği için, defans masterını yurt dışında başarıyla tamamlayabilirse takıma dönüp as stoper olma potansiyeli yüksek olan Atınç Nukan'ın da Karaal gibi en az 2 yılını Belçika ekibinde geçirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Son olarak da Demba Ba ve Cenk Tosun'un da dahil olması ile oldukça alternatifli olan Beşiktaş ileri ucunda forma bulması çok güç olan Furkan Yaman. Bu genç golcü de en az 2 yıl Belçika'da kalmalı.
Sonuç olarak, yazının başında da bahsettiğim gibi, Beşiktaş bu ekibe yıllık yarım milyon euro ödeyecek. Futbolcu yetiştirmek için kullanıldığında çok yüksek bir rakam olarak görünmese de boşa gitmesi durumunda mevcut mali yapı da göz önüne alındığında çok yüksek bir meblağ. Beşiktaş şu an için bulamayacağı, ya da en azından diğer Avrupa ülkelerinden önce bulamayacağı, potansiyelli genç yabancıları araştırıp vakit kaybetmek yerine altyapı ürünü olan bu gençleri bir an önce göndererek Ksv Roeselare'nin mevcut kadrosu ile kaynaştırmalı. Kim bilir böylece belki bizden giden oyuncularla Feeder kulübümüzün 1. lige çıkması sağlanabilir. Kim bilir belki dönüşleri ile müthiş bir jenerasyon yakalanabilir. Hatta kim bilir belki buraya gönderdiğimiz gençlerin bir kısmını takıma almadan direkt satma imkanı bulabiliriz. Hatta kim bilir belki uslu bir çocuk olursak şirinleri bile görebiliriz.
Şimdi burada durup biraz düşünelim. Fikir güzel, ülke seçimi çok yerinde, takım seçimi de gayet uygun [ybkz]swh[/ybkz], lig seçimi biraz yumuşak olsa da şimdilik uygun [ybkz]swh[/ybkz] fakat Güney Amerika ve Afrikadan bulunulacağı düşünülen genç yetenekler konusunda başarısız olunma potansiyeli çok yüksek. Örneğin yanılmıyorsam yaklaşık 5 yıl önce, Nijerya'da bir futbol okulu açtık. Bu okuldan şimdiye kadar sezon öncesi kampında denenmek için bile gelen bir futbolcu olduğunu hatırlamıyorum. İlk anlaşma yapıldığında takım olarak gelip antrenman maçı yapmışlardı sanırım o kadar.
Buradan yola çıkarak varmak istediğim nokta ise, bizim bu ekibe vermek için oyuncu bulma potansiyelimizin mevcut scouting yapısı ile çok düşük olduğudur. Yapmamız gereken, en azından yurtdışı pazarlara hakim olana kadar, altyapımızdaki olmuş veya olma potansiyeli yüksek oyuncuları göndererek;
1) Maç tecrübesi kazanmalarını sağlamak.
2) Türkiye dışında, son yıllarda altyapısı oldukça verimli çalışan bir ülkede [ybkz]swh[/ybkz] altyapı eğitimi aldırmak.
3) Rekabetçi bir ligde yer almalarını sağlamak.
4) Görece daha kolay bir ligde özgüvenlerinin artmasını sağlamak.
4) Kendilerini Avrupa pazarında gösterme şansı sunmak. [ybkz]swh[/ybkz]
5) Türkiye'den uzakta tutarak (özellikle basından) ve mentorlar yardımıyla mental gelişimlerini tamamlamak.
Gelelim buraya kimlerin gönderileceğine;
İlk olarak kendisinden oldukça umutlu olduğumuz ve 18. yaş gününü iple çektiğimiz [ybkz]swh[/ybkz];
(bkz: Musa Muhammed )
Henüz kendisi hakkında yorum yapmanın çok erken olduğu, ama beklentinin ve potansiyelin büyük olduğu bu oyuncu, kendisi hakkında iyi-kötü bir yoruma ulaşılıncaya kadar, en az bir yılını bu takımda geçirmeli.
İkinci olarak, dünkü maçta da [ybkz]swh[/ybkz] görüldüğü üzere Muhammed Demirci'den bize bu sene de hayır yok. Her ne kadar yetenek üst seviyede olsa da, nerede ne yapması gerektiğini hala bilememenin yanında, özgüveni de yerlerde görünüyor. Bu nedenle, yapılması gerekenin en az bir yıl Belçika ekibine göndermek ve gelişimini burada takip etmek olduğunu düşünüyorum. Böylece maç tecrübesi ve özgüvenini arttırmanın yanında, Türkiye'den uzakta tutularak üzerindeki baskının da azalması sağlanabilir.
Üçüncü olarak geçtiğimiz yılı PTT 1. lig ekiplerinden Kahramanmaraşspor'da kiralık geçiren ve bu ekiple 13 maça çıkarak 1 de asist yapan Ümit Karaal. Yıllardır sıkıntısını çektiğimiz sol bek mevkiinde bu sene 3. yedek durumuna düşmesi nedeniyle Bilic'in kendinden sağ bek yaratma çabası malum. Fakat her ne kadar dünkü maçta [ybkz]swh[/ybkz] fena bir performans göstermese de kendisinden en azından Beşiktaş seviyesinde bir sağ bek olmayacağı da malum. Bu yüzden en az 2 yılını Belçika'da geçirerek ve güçlenerek Beşiktaş'a as sol bek olarak dönme potansiyeli oldukça yüksek.
Dördüncü olarak ise, takıma kazandırılması muhtemel bir stoper sonrası 5. stoper konumuna düşeceği için, defans masterını yurt dışında başarıyla tamamlayabilirse takıma dönüp as stoper olma potansiyeli yüksek olan Atınç Nukan'ın da Karaal gibi en az 2 yılını Belçika ekibinde geçirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Son olarak da Demba Ba ve Cenk Tosun'un da dahil olması ile oldukça alternatifli olan Beşiktaş ileri ucunda forma bulması çok güç olan Furkan Yaman. Bu genç golcü de en az 2 yıl Belçika'da kalmalı.
Sonuç olarak, yazının başında da bahsettiğim gibi, Beşiktaş bu ekibe yıllık yarım milyon euro ödeyecek. Futbolcu yetiştirmek için kullanıldığında çok yüksek bir rakam olarak görünmese de boşa gitmesi durumunda mevcut mali yapı da göz önüne alındığında çok yüksek bir meblağ. Beşiktaş şu an için bulamayacağı, ya da en azından diğer Avrupa ülkelerinden önce bulamayacağı, potansiyelli genç yabancıları araştırıp vakit kaybetmek yerine altyapı ürünü olan bu gençleri bir an önce göndererek Ksv Roeselare'nin mevcut kadrosu ile kaynaştırmalı. Kim bilir böylece belki bizden giden oyuncularla Feeder kulübümüzün 1. lige çıkması sağlanabilir. Kim bilir belki dönüşleri ile müthiş bir jenerasyon yakalanabilir. Hatta kim bilir belki buraya gönderdiğimiz gençlerin bir kısmını takıma almadan direkt satma imkanı bulabiliriz. Hatta kim bilir belki uslu bir çocuk olursak şirinleri bile görebiliriz.
Ayrıntılı incelendiğinde Süper ligde şampiyon olmanın formülünü veren efsane kadrodur. Bu kadro Süper ligde sadece 1 (yazıyla bir) maç kaybetmiş ve tüm derbileri kazanarak 2002-03 sezonu şampiyonu olmuştur.
Kadroya yüzeysel baktığınızda bile defans hattının zayıf, hücum hattının oldukça zengin ve aynı zamanda kaliteli ayaklardan oluştuğunu görebilirsiniz. Futbolun en temel kuralını yani defans yapmanın öğrenilebilir bir şey olduğunu ama kalitenin doğuştan geldiğini bilen Mircea Lucescu yönetimindeki transfer komitesi o yıla hep dile getirilen ama bir türlü yapılamayan nokta transferlerle girmeyi başarıyordu. Daha çok hücuma yönelik kaliteli transferlere yönelen Beşiktaş defansa da uzun süredir aradığı ve gittiğinde bir o kadar daha arayacağı lider stoper Zago'yu monte ederek altın vuruşu yapıyordu.
Bu başarıya daha sonra Beşiktaş literatüründe "İbrahim Altınsay Efekt" denilecekti. Tamam, belki böyle adledilmedi ama 100. yıl transfer etkinliği açısından (bkz: İbrahim Altınsay). Bu mantalitenin etkinliği o yıl ligde alınan 85 puan, atılan 63 gole karşılık yenilen 21 gol ile, Türkiye Kupasında ve UEFA Kupasında oynanan çeyrek finallerle tescillenmiş oluyordu.
Tüm bu bilgiler ışığında ve transfer sezonu nedeniyle içine düştüğümüz bol boşluklu günler nedeniyle mevcut Beşiktaş kadrosunu 100. yıldaki efsane kadroyla kıyaslamaya çalıştım.
(vurgula: KALECİ;)
Oscar Cordoba ---> Tolga Zengin (Topu oyuna sokma konusunda Cordoba bir efsane olsa da Tolga da yeterli. Ayrıca yerli.)
Göksel Gencer ---> Cenk Gönen (Yedek kaleci olarak 100. Yıldan daha iyi durumdayız)
Kaleci ihtiyacımız daha iyisini alamayacağımız için yok denebilir. (bkz: Onur Kıvrak)
(vurgula: SAĞ BEK;)
Ali Eren Beşerler ---> Serdar Kurtuluş ( Şu an için as bekimiz olan Serdar Ali Eren'le kıyaslandığında yeterince çirkin değil)
Niyazi Güney ---> Şu an için yok (Maalesef as alınması gerekirken yedek sağ bekimiz bile yok.)
Ciğersiz sağ bek ihtiyacımız bulunuyor.
(vurgula: SOL BEK;)
Ahmet Yıldırım ---> Ramon Motta (Sanırım Ramon daha iyi dersek yanlış olmaz)
İbrahim Üzülmez ---> İsmail Köybaşı (İbrahim’i İsmail'in yaşındaki hali ile kıyaslarsak kafa kaya diyebiliriz)
Sol bek hiç bu kadar huzurlu olmamıştı.
(vurgula: DEFANS;)
Ronaldo Guiaro ---> Pedro Franco (Tecrübe eksiği dışında Pedro Ronaldo’nun genç hali dersek sanırım yanlış olmaz)
Tolga Doğantez ---> Ersan Adem Gülüm (Tolga’dan daha iyi olduğu kesin ama istikrarsız)
Antonio Carlos Zago ---> Tomas Sivok (Tam karşılığı değil ama elde bu var şu an için.)
Lider Stoper eksiğimiz mevcut.
(vurgula: ORTA SAHA DEFANS;)
Yasin Sülün ---> Necip Uysal (Fark göremiyorum ya siz?)
Amaral ---> Veli Kavlak (Veli Kavlak’ın askerleriyiz)
Tayfur Havutçu ---> Atiba Hutchinson (Yabancı olması haricinde Atiba her yönden üstün)
Federico Guinti ---> Şu an için yok
Defansif oyun kurucu eksikliği hissediliyor. (bkz: Manuel Fernandes)(bkz: Andrea Pirlo)
(vurgula: ORTA SAHA OFANS;)
Sergen Yalçın ---> Oğuzhan Özyakup (Potansiyel olarak eşdeğer olsalar da etkinlik anlamında Sergen epey ağır basıyor)
Tümer Metin ---> Şu an için yok (Bu bölgenin adayı olan Manuel Lanzini beklentileri karşılayabilecek potansiyelde)
Daniel G. Pancu ---> Şu an için yok
Ofansif Orta Saha ve Kilit açıcı orta saha forvetimsi eksiğimiz mevcut. Ömer Şişmanoğlu değerlendirilebilir.
(vurgula: SOL KANAT;)
Serdar Topraktepe ---> Olcay Şahan (Efektiflik anlamında Olcay bir adım önde)
Bayram Bektaş ---> Uğur Boral (İkisi de bu seviye için yeterli olmasa da benzer kalibrede oyuncular.)
İdare edebilir bir bölge ama direkt ilk 11'de oynayabilecek sol kanat ihtiyacımız var.
(vurgula: SAĞ KANAT;)
Kaan Dobra ---> Gökhan Töre (Bonservisinin alındığını varsayarsak Töre defansının zayıf olması dışında daha iyi)
Okan Koç ---> Kerim Frei (Potansiyel ve yetenek olarak aynı olsalar da Kerim mental açıdan daha önde)
Kerim kanatlar ve orta ofans için yedek düşünülüyor gibi görünüyor. Sağ Kanat için yedek kanat oyuncusu alınarak Kerim'in çalışmalarını sol kanada yoğunlaştırması sağlanmalı.
(vurgula: FORVET;)
Ali Cansun ---> Ömer Şişmanoğlu (Ömer maça etki bakımından daha önde)
Ahmet Dursun ---> Mustafa Pektemek (İkisi de yetenekli, ikisi de sakatlıklardan çok çekti. Kafa kafaya demek yanlış olmaz sanırım) (bkz: stres kırığı)
İlhan Mansız ---> Cenk Tosun (Potansiyel olarak İlhan’a yakın olsa da İMansız candır.)
Pascal Nouma ---> Demba Ba (Kağıt üzerinde Ba daha iyi ama Pascal Nouma canandır.)
İyi beslenirse ve verimli kullanılırsa en etkili bölgemiz olarak öne çıkıyor. Demba Ba ve Cenk Tosun sınıf atlatabilir.
Buradan yola çıkacak olursak, olmazsa olmazlarımız Ciğersiz bir sağ bek, lider bir stoper ve ofansif oyun kurucuyken ikinci derece önem arz eden, yapıldığında takımı bir level yukarı taşıyacak olanlar ise defansif oyun kurucu ve kilit açıcı orta saha forvet karışımı. Son olarak görece daha az önemli ama takımın bir kaç kulvarda yarışmasını ve sonraki yıllarda süreklilik kazanmasını sağlayacak olan transfer hamleleri ise ilk 11 oyuncusu olacak bir Sol Kanat, Gökhan Töre transferinin gerçekleştiği öngörüsü ile yedek olmayı sorun etmeyecek ama oyuna girdiğinde etkili olabilecek bir sağ kanat oyuncusu olmalı.
Son olarak da tüm bu belirlenenler üzerinden mevcut transfer söylentileri göz önüne alınırak belirlenen mevkiler için alınabilecek alternatifleri özetlemeye çalışalım.
(vurgula: 1. Derece Öneme Sahip Transferler;)
1) Sağ Bek - (bkz: Tarık Çamdal) (bkz: Koray Altınay) (bkz: Sefa Yılmaz)
2) Stoper - (bkz: Rodrigo Moledo) (bkz: Rolando)
3) Ofansif Orta Saha - (bkz: Manuel Lanzini) (bkz: Bryan Ruiz)
(vurgula: 2. Derece Öneme Sahip Transferler;)
1) Defansif Oyun Kurucu (Regista) - Maalesef kimsenin adı geçmiyor. En iyi örneği için (bkz: Adrea Pirlo)
2) Orta Saha_Kanat_Forvet (Lock-Picker) - Yine adı geçen kimse yok. Ofansif orta saha harici Thomas Müller tarzı gezici, kanat ve forvet özellikleri de taşıyabilen, bitirici, topsuz alanda etkili, uzaktan şutları öldürücü, kafa topuna çıkabilen, top saklayabilen, top taşıyabilen, yakışıklı ve karizmatik bir kilit açıcı ihtiyacımız var. Tamam son iki özellik olmasa da olur ama diğerleri olmalı. Takım içinde bu pozisyona en yatkın isim ise Ömer Şişmanoğlu.
Pancu'nun forvet olarak gelip mevcut forvet zenginliği içinde devşirildiği bu pozisyon aynı durumda olan Ömer için de biçilmiş kaftan. Kendini bu pozisyona evirebilirse forma şansını oldukça yükseltecektir.
(vurgula: 3. Derece Öneme Sahip Transferler; )
1) Sol Kanat - (bkz: Marko Marin)
2) Sağ Kanat - (bkz: Sefa Yılmaz)
Sonuç olarak, belirtilen tüm bu transferlerin yapılması durumunda Demba Ba dahil minimum 25 milyon euro'luk bir bütçe ihtiyacı olduğu aşikar. Açıklanan 10 milyonluk bütçe ile hele ki 6 milyonu Demba Ba'ya harcanmışken, en azından etkili isimler alınarak tamamlanmayacağını elbette biliyoruz. Önemli olan önem sırasının doğru yapılıp en azından 1. derece önemde olan transferlerin bitirilmesi. Yukarıda da belirttiğim söylentiler üzerinden gidilirse Beşiktaş teknik heyetinin en azından reçeteyi sene başında doğru yazdığını görebiliyoruz. Evin reisinin bu reçeteye ne kadar riayet edeceği ise bütçenin yanında egolara da bağlı olacak gibi görünüyor. Umarım en azından reçetede baş ağrısı için yazılan ilacın yerine yine fitil alınmaz. Zira fitil için çok yerimiz kalmadı.
Kadroya yüzeysel baktığınızda bile defans hattının zayıf, hücum hattının oldukça zengin ve aynı zamanda kaliteli ayaklardan oluştuğunu görebilirsiniz. Futbolun en temel kuralını yani defans yapmanın öğrenilebilir bir şey olduğunu ama kalitenin doğuştan geldiğini bilen Mircea Lucescu yönetimindeki transfer komitesi o yıla hep dile getirilen ama bir türlü yapılamayan nokta transferlerle girmeyi başarıyordu. Daha çok hücuma yönelik kaliteli transferlere yönelen Beşiktaş defansa da uzun süredir aradığı ve gittiğinde bir o kadar daha arayacağı lider stoper Zago'yu monte ederek altın vuruşu yapıyordu.
Bu başarıya daha sonra Beşiktaş literatüründe "İbrahim Altınsay Efekt" denilecekti. Tamam, belki böyle adledilmedi ama 100. yıl transfer etkinliği açısından (bkz: İbrahim Altınsay). Bu mantalitenin etkinliği o yıl ligde alınan 85 puan, atılan 63 gole karşılık yenilen 21 gol ile, Türkiye Kupasında ve UEFA Kupasında oynanan çeyrek finallerle tescillenmiş oluyordu.
Tüm bu bilgiler ışığında ve transfer sezonu nedeniyle içine düştüğümüz bol boşluklu günler nedeniyle mevcut Beşiktaş kadrosunu 100. yıldaki efsane kadroyla kıyaslamaya çalıştım.
(vurgula: KALECİ;)
Oscar Cordoba ---> Tolga Zengin (Topu oyuna sokma konusunda Cordoba bir efsane olsa da Tolga da yeterli. Ayrıca yerli.)
Göksel Gencer ---> Cenk Gönen (Yedek kaleci olarak 100. Yıldan daha iyi durumdayız)
Kaleci ihtiyacımız daha iyisini alamayacağımız için yok denebilir. (bkz: Onur Kıvrak)
(vurgula: SAĞ BEK;)
Ali Eren Beşerler ---> Serdar Kurtuluş ( Şu an için as bekimiz olan Serdar Ali Eren'le kıyaslandığında yeterince çirkin değil)
Niyazi Güney ---> Şu an için yok (Maalesef as alınması gerekirken yedek sağ bekimiz bile yok.)
Ciğersiz sağ bek ihtiyacımız bulunuyor.
(vurgula: SOL BEK;)
Ahmet Yıldırım ---> Ramon Motta (Sanırım Ramon daha iyi dersek yanlış olmaz)
İbrahim Üzülmez ---> İsmail Köybaşı (İbrahim’i İsmail'in yaşındaki hali ile kıyaslarsak kafa kaya diyebiliriz)
Sol bek hiç bu kadar huzurlu olmamıştı.
(vurgula: DEFANS;)
Ronaldo Guiaro ---> Pedro Franco (Tecrübe eksiği dışında Pedro Ronaldo’nun genç hali dersek sanırım yanlış olmaz)
Tolga Doğantez ---> Ersan Adem Gülüm (Tolga’dan daha iyi olduğu kesin ama istikrarsız)
Antonio Carlos Zago ---> Tomas Sivok (Tam karşılığı değil ama elde bu var şu an için.)
Lider Stoper eksiğimiz mevcut.
(vurgula: ORTA SAHA DEFANS;)
Yasin Sülün ---> Necip Uysal (Fark göremiyorum ya siz?)
Amaral ---> Veli Kavlak (Veli Kavlak’ın askerleriyiz)
Tayfur Havutçu ---> Atiba Hutchinson (Yabancı olması haricinde Atiba her yönden üstün)
Federico Guinti ---> Şu an için yok
Defansif oyun kurucu eksikliği hissediliyor. (bkz: Manuel Fernandes)(bkz: Andrea Pirlo)
(vurgula: ORTA SAHA OFANS;)
Sergen Yalçın ---> Oğuzhan Özyakup (Potansiyel olarak eşdeğer olsalar da etkinlik anlamında Sergen epey ağır basıyor)
Tümer Metin ---> Şu an için yok (Bu bölgenin adayı olan Manuel Lanzini beklentileri karşılayabilecek potansiyelde)
Daniel G. Pancu ---> Şu an için yok
Ofansif Orta Saha ve Kilit açıcı orta saha forvetimsi eksiğimiz mevcut. Ömer Şişmanoğlu değerlendirilebilir.
(vurgula: SOL KANAT;)
Serdar Topraktepe ---> Olcay Şahan (Efektiflik anlamında Olcay bir adım önde)
Bayram Bektaş ---> Uğur Boral (İkisi de bu seviye için yeterli olmasa da benzer kalibrede oyuncular.)
İdare edebilir bir bölge ama direkt ilk 11'de oynayabilecek sol kanat ihtiyacımız var.
(vurgula: SAĞ KANAT;)
Kaan Dobra ---> Gökhan Töre (Bonservisinin alındığını varsayarsak Töre defansının zayıf olması dışında daha iyi)
Okan Koç ---> Kerim Frei (Potansiyel ve yetenek olarak aynı olsalar da Kerim mental açıdan daha önde)
Kerim kanatlar ve orta ofans için yedek düşünülüyor gibi görünüyor. Sağ Kanat için yedek kanat oyuncusu alınarak Kerim'in çalışmalarını sol kanada yoğunlaştırması sağlanmalı.
(vurgula: FORVET;)
Ali Cansun ---> Ömer Şişmanoğlu (Ömer maça etki bakımından daha önde)
Ahmet Dursun ---> Mustafa Pektemek (İkisi de yetenekli, ikisi de sakatlıklardan çok çekti. Kafa kafaya demek yanlış olmaz sanırım) (bkz: stres kırığı)
İlhan Mansız ---> Cenk Tosun (Potansiyel olarak İlhan’a yakın olsa da İMansız candır.)
Pascal Nouma ---> Demba Ba (Kağıt üzerinde Ba daha iyi ama Pascal Nouma canandır.)
İyi beslenirse ve verimli kullanılırsa en etkili bölgemiz olarak öne çıkıyor. Demba Ba ve Cenk Tosun sınıf atlatabilir.
Buradan yola çıkacak olursak, olmazsa olmazlarımız Ciğersiz bir sağ bek, lider bir stoper ve ofansif oyun kurucuyken ikinci derece önem arz eden, yapıldığında takımı bir level yukarı taşıyacak olanlar ise defansif oyun kurucu ve kilit açıcı orta saha forvet karışımı. Son olarak görece daha az önemli ama takımın bir kaç kulvarda yarışmasını ve sonraki yıllarda süreklilik kazanmasını sağlayacak olan transfer hamleleri ise ilk 11 oyuncusu olacak bir Sol Kanat, Gökhan Töre transferinin gerçekleştiği öngörüsü ile yedek olmayı sorun etmeyecek ama oyuna girdiğinde etkili olabilecek bir sağ kanat oyuncusu olmalı.
Son olarak da tüm bu belirlenenler üzerinden mevcut transfer söylentileri göz önüne alınırak belirlenen mevkiler için alınabilecek alternatifleri özetlemeye çalışalım.
(vurgula: 1. Derece Öneme Sahip Transferler;)
1) Sağ Bek - (bkz: Tarık Çamdal) (bkz: Koray Altınay) (bkz: Sefa Yılmaz)
2) Stoper - (bkz: Rodrigo Moledo) (bkz: Rolando)
3) Ofansif Orta Saha - (bkz: Manuel Lanzini) (bkz: Bryan Ruiz)
(vurgula: 2. Derece Öneme Sahip Transferler;)
1) Defansif Oyun Kurucu (Regista) - Maalesef kimsenin adı geçmiyor. En iyi örneği için (bkz: Adrea Pirlo)
2) Orta Saha_Kanat_Forvet (Lock-Picker) - Yine adı geçen kimse yok. Ofansif orta saha harici Thomas Müller tarzı gezici, kanat ve forvet özellikleri de taşıyabilen, bitirici, topsuz alanda etkili, uzaktan şutları öldürücü, kafa topuna çıkabilen, top saklayabilen, top taşıyabilen, yakışıklı ve karizmatik bir kilit açıcı ihtiyacımız var. Tamam son iki özellik olmasa da olur ama diğerleri olmalı. Takım içinde bu pozisyona en yatkın isim ise Ömer Şişmanoğlu.
Pancu'nun forvet olarak gelip mevcut forvet zenginliği içinde devşirildiği bu pozisyon aynı durumda olan Ömer için de biçilmiş kaftan. Kendini bu pozisyona evirebilirse forma şansını oldukça yükseltecektir.
(vurgula: 3. Derece Öneme Sahip Transferler; )
1) Sol Kanat - (bkz: Marko Marin)
2) Sağ Kanat - (bkz: Sefa Yılmaz)
Sonuç olarak, belirtilen tüm bu transferlerin yapılması durumunda Demba Ba dahil minimum 25 milyon euro'luk bir bütçe ihtiyacı olduğu aşikar. Açıklanan 10 milyonluk bütçe ile hele ki 6 milyonu Demba Ba'ya harcanmışken, en azından etkili isimler alınarak tamamlanmayacağını elbette biliyoruz. Önemli olan önem sırasının doğru yapılıp en azından 1. derece önemde olan transferlerin bitirilmesi. Yukarıda da belirttiğim söylentiler üzerinden gidilirse Beşiktaş teknik heyetinin en azından reçeteyi sene başında doğru yazdığını görebiliyoruz. Evin reisinin bu reçeteye ne kadar riayet edeceği ise bütçenin yanında egolara da bağlı olacak gibi görünüyor. Umarım en azından reçetede baş ağrısı için yazılan ilacın yerine yine fitil alınmaz. Zira fitil için çok yerimiz kalmadı.
Hangi vasıfları ile habercilik yaptığını ve yorum yaptığını merak ettiğim sözde Beşiktaşlı spor yazarı. 20 Temmuz 2014 tarihli Fanatik gazetesinde yayımlanan yazısı nasıl eleştiri yazısı yazılmaz sorusuna çok iyi bir örnek.
[ybkz]swh[/ybkz]
Başlığa ve alt metinlere bakıldığında ne kadar art niyetli, dayanağı olmayan ve kanıtlama gereği bile duyulmadan mide bulandırıcı suçlamalar içeren bir yazı olduğunu görmek mümkün.
Daha bilinçli ve ortak hareket edilerek seviyenin yükseltildiği yarınlar dileğiyle…
[ybkz]swh[/ybkz]
Başlığa ve alt metinlere bakıldığında ne kadar art niyetli, dayanağı olmayan ve kanıtlama gereği bile duyulmadan mide bulandırıcı suçlamalar içeren bir yazı olduğunu görmek mümkün.
Daha bilinçli ve ortak hareket edilerek seviyenin yükseltildiği yarınlar dileğiyle…
Spor Toto Süper Lig'i 3. sırada tamamlayarak 2014-15 sezonunda Şampiyonlar Ligi'ne 3. ön elemeden katılmaya hak kazanan Beşiktaş seri başı olurken muhtemel rakipleri de Dnipro, Panathinaikos, Feyenoord, Grasshopers, AEL Limassol olmuştu.
Beşiktaş tabi ki bizi yine şaşırtmayarak diğer rakiplere nazaran daha güçlü olan Feyenord’u çekti. Açık söylemek gerekirse en zorlu rakibimiz olduğundan ve Beşiktaş kura şansını da ekleyerek Feyenord’u çekeceğimizi düşündüğümden takımı biraz inceleme fırsatım olmuştu. Kısaca edindiğim izlenimleri aktarmak isterim.
Geçtiğimiz yıl ligi Ajax’ın 4 puan ardından 67 puanla 2. Sırada tamamlayarak şampiyonlar ligi ön eleme maçı oynamaya hak kazanan Hollanda temsilcisinin şimdiye kadar Eredevise’de 14 Lig şampiyonluğu ve 11 lig kupası şampiyonluğu bulunuyor. Geçtiğimiz yıl takımın başında 4. Senesini geçiren Ronald Koeman yönetiminde Ligde 34 maçta 76 gol atıp 40 gol yiyen Feyenord ligin en çok gol atan takımı olurken, Ajax (28) ve Twente (37)’nin ardından 40 gol ile ligin en az gol yiyen 3. Takımı oldu.
Yaş ortalaması 23 olan Feyenord kadrosundaki en önemli isimler ve geçtiğimiz yıl lig istatistikleri aşağıdaki gibi;
Bruno Martins Indi 26 Maç 2 Gol 1 Asist
Stefan de Vrij 32 Maç 4 Gol 1 Asist
Daryl Janmaat 30 Maç 2 Gol 5 Asist
Jordy Clasie 32 Maç 1 Gol 8 Asist
Jean-Paul Boetius 29 Maç 10 Gol 10 Asist
Tonny Vilhena 32 Maç 6 Gol 7 Asist
Lex Immers 33 Maç 12 Gol 6 Asist
Graziano Pelle 28 Maç 23 Gol 6 Asist
Şimdi gelelim güzel haberlere. İlk olarak teknik direktörleri Ronald Koeman’ı Southampton’a kaptıran Feyenord ardından Geçtiğimiz yıl 28 Maçta 23 Gol 6 Asist ile oynayan Griziano Pelle’yi de 10 milyon Euro bedel ile Southampton’a verdi.
Kan kaybı bununla da bitmeyen Hollanda temsilcisi Hollanda Milli Takımında da mücadele eden hem stoper hem sol bek pozisyonlarında görev alabilen Bruno Martins Indi’yi 7.7 milyon Euro karşılığı Porta’ya verdi. Hollanda Milli takımının sağ beki olan Daryl Janmaat ise Newcastle United ile anlaştı. Bildiğim kadarıyla yukarıdaki listede yer alan oyuncular için de teklif almaya devam ediyor. Yakın zamanda birkaç oyuncusunu daha satmak durumunda kalabilir.
Bunlara rağmen genç ve istekli bir kadrosu bulunan Feyenord Koeman yönetiminde 4-3-3 sisteminde oynarken, kanat hücumcuları ile oldukça tehlike yaratıyordu. Yeni teknik direktörleri Fred Ruten’in benzer bir oyun anlayışını benimseyeceğini tahmin ediyorum.
Özellikle sol kanatta Boetius sağ bekteki eksikliğimiz düşünüldüğünde oldukça etkili olacaktır. Özel önlem alınması hatta o bölgede Atiba’nın kullanılması gerekebilir.
Diğer yandan istatistiklerden de anlaşılacağı gibi önliboraları ve aynı zamanda Hollanda Milli takımında da zaman zaman kendine yer bulan Jordy Clasie, orta alanda yer alan Vilhena ve Ofansif orta saha Lex Immers en tehlikeli oyuncularından. Atiba’nın sağ bekte kullanılması durumunda bu kez orta sahada eksik kalma olasılığımız çok yüksek.
Stoperlerinde Hollanda Milli takımının bir diğer oyuncusu Vrij yer alıyor. Bir diğer stoperi ise bir dönem bizim de gündemimizde olan 34 yaşındaki Mathijsen yer alıyor. Bu yıl ise yine tecrübeli bir isim olan bir dönem Chelsea ve Sevilla formaları da giymiş olan 32 yaşındaki Khalid Boulahrouz’u transfer ettiler.
Sonuç olarak her ne kadar kaybettiği ve kaybetmesi muhtemel oyuncularla birlikte geçtiğimiz yılki gücünü önemli ölçüde yitirmiş olsa da, oldukça hızlı ve genç oyunculardan oluşan kadrosuyla özellikle kanatlardan etkili olacağını tahmin ediyorum. İlk maçın deplasmanda olması oldukça avantajlı gibi görünse de alınacak kötü bir sonuç Feyenord’un kontra atağa çok yatkın oyuncuları ile kendi sahamızda bize zor anlar yaşatma olasılığı yüksek. Turu getirecek oyuncunun sağ bek olduğunu ve aradığımız beke şu an için ulaşılamadığını düşünsem de özellikle deplasmanda rakibi kilitleyen bir taktik ile turu geçeceğimizi ümit ediyorum. Vurduğunuz gol olsun.
Beşiktaş tabi ki bizi yine şaşırtmayarak diğer rakiplere nazaran daha güçlü olan Feyenord’u çekti. Açık söylemek gerekirse en zorlu rakibimiz olduğundan ve Beşiktaş kura şansını da ekleyerek Feyenord’u çekeceğimizi düşündüğümden takımı biraz inceleme fırsatım olmuştu. Kısaca edindiğim izlenimleri aktarmak isterim.
Geçtiğimiz yıl ligi Ajax’ın 4 puan ardından 67 puanla 2. Sırada tamamlayarak şampiyonlar ligi ön eleme maçı oynamaya hak kazanan Hollanda temsilcisinin şimdiye kadar Eredevise’de 14 Lig şampiyonluğu ve 11 lig kupası şampiyonluğu bulunuyor. Geçtiğimiz yıl takımın başında 4. Senesini geçiren Ronald Koeman yönetiminde Ligde 34 maçta 76 gol atıp 40 gol yiyen Feyenord ligin en çok gol atan takımı olurken, Ajax (28) ve Twente (37)’nin ardından 40 gol ile ligin en az gol yiyen 3. Takımı oldu.
Yaş ortalaması 23 olan Feyenord kadrosundaki en önemli isimler ve geçtiğimiz yıl lig istatistikleri aşağıdaki gibi;
Bruno Martins Indi 26 Maç 2 Gol 1 Asist
Stefan de Vrij 32 Maç 4 Gol 1 Asist
Daryl Janmaat 30 Maç 2 Gol 5 Asist
Jordy Clasie 32 Maç 1 Gol 8 Asist
Jean-Paul Boetius 29 Maç 10 Gol 10 Asist
Tonny Vilhena 32 Maç 6 Gol 7 Asist
Lex Immers 33 Maç 12 Gol 6 Asist
Graziano Pelle 28 Maç 23 Gol 6 Asist
Şimdi gelelim güzel haberlere. İlk olarak teknik direktörleri Ronald Koeman’ı Southampton’a kaptıran Feyenord ardından Geçtiğimiz yıl 28 Maçta 23 Gol 6 Asist ile oynayan Griziano Pelle’yi de 10 milyon Euro bedel ile Southampton’a verdi.
Kan kaybı bununla da bitmeyen Hollanda temsilcisi Hollanda Milli Takımında da mücadele eden hem stoper hem sol bek pozisyonlarında görev alabilen Bruno Martins Indi’yi 7.7 milyon Euro karşılığı Porta’ya verdi. Hollanda Milli takımının sağ beki olan Daryl Janmaat ise Newcastle United ile anlaştı. Bildiğim kadarıyla yukarıdaki listede yer alan oyuncular için de teklif almaya devam ediyor. Yakın zamanda birkaç oyuncusunu daha satmak durumunda kalabilir.
Bunlara rağmen genç ve istekli bir kadrosu bulunan Feyenord Koeman yönetiminde 4-3-3 sisteminde oynarken, kanat hücumcuları ile oldukça tehlike yaratıyordu. Yeni teknik direktörleri Fred Ruten’in benzer bir oyun anlayışını benimseyeceğini tahmin ediyorum.
Özellikle sol kanatta Boetius sağ bekteki eksikliğimiz düşünüldüğünde oldukça etkili olacaktır. Özel önlem alınması hatta o bölgede Atiba’nın kullanılması gerekebilir.
Diğer yandan istatistiklerden de anlaşılacağı gibi önliboraları ve aynı zamanda Hollanda Milli takımında da zaman zaman kendine yer bulan Jordy Clasie, orta alanda yer alan Vilhena ve Ofansif orta saha Lex Immers en tehlikeli oyuncularından. Atiba’nın sağ bekte kullanılması durumunda bu kez orta sahada eksik kalma olasılığımız çok yüksek.
Stoperlerinde Hollanda Milli takımının bir diğer oyuncusu Vrij yer alıyor. Bir diğer stoperi ise bir dönem bizim de gündemimizde olan 34 yaşındaki Mathijsen yer alıyor. Bu yıl ise yine tecrübeli bir isim olan bir dönem Chelsea ve Sevilla formaları da giymiş olan 32 yaşındaki Khalid Boulahrouz’u transfer ettiler.
Sonuç olarak her ne kadar kaybettiği ve kaybetmesi muhtemel oyuncularla birlikte geçtiğimiz yılki gücünü önemli ölçüde yitirmiş olsa da, oldukça hızlı ve genç oyunculardan oluşan kadrosuyla özellikle kanatlardan etkili olacağını tahmin ediyorum. İlk maçın deplasmanda olması oldukça avantajlı gibi görünse de alınacak kötü bir sonuç Feyenord’un kontra atağa çok yatkın oyuncuları ile kendi sahamızda bize zor anlar yaşatma olasılığı yüksek. Turu getirecek oyuncunun sağ bek olduğunu ve aradığımız beke şu an için ulaşılamadığını düşünsem de özellikle deplasmanda rakibi kilitleyen bir taktik ile turu geçeceğimizi ümit ediyorum. Vurduğunuz gol olsun.
Four four two dergisi yazarlarından Onur Özgen'in hakkında şahane bir yazı kaleme aldığı ikinci Don Kişotumuz.
http://www.fourfourtwo.com.tr/2014/07/17/don-kisot/
Birincisi için;
(bkz: İbrahim Altınsay)
Özellikle aşağıdaki bölüm ve yazı başlığı tabiri caizse cuk oturmuş;
alıntı--
"...Önder Özen’in bir senelik Beşiktaş serüveninde yaptıkları, yapmak istedikleri ya da yapamadıklarının özetinin özeti bu. Önder Özen’in neden istifa ettiğine gelince… Yine Don Kişot’tan bir alıntıyla devam edelim: “…Doğa bilimcileri, kakımın bembeyaz kürklü, küçük bir hayvan olduğunu anlatırlar. Avcılar, kakımı avlamak için şöyle bir tuzak kurarlarmış: Hayvanın genellikle geçtiği, sığındığı yerleri öğrenip çamurla tıkar, sonra sıkıştırıp o yöne doğru kovalarlarmış. Kakım, çamura gelince durur, balçığa bulanıp hürriyetinden ve canından çok değer verdiği beyazlığını kirletmemek uğruna, avlanmaya razı olurmuş…”
alıntı--
http://www.fourfourtwo.com.tr/2014/07/17/don-kisot/
Birincisi için;
(bkz: İbrahim Altınsay)
Özellikle aşağıdaki bölüm ve yazı başlığı tabiri caizse cuk oturmuş;
alıntı--
"...Önder Özen’in bir senelik Beşiktaş serüveninde yaptıkları, yapmak istedikleri ya da yapamadıklarının özetinin özeti bu. Önder Özen’in neden istifa ettiğine gelince… Yine Don Kişot’tan bir alıntıyla devam edelim: “…Doğa bilimcileri, kakımın bembeyaz kürklü, küçük bir hayvan olduğunu anlatırlar. Avcılar, kakımı avlamak için şöyle bir tuzak kurarlarmış: Hayvanın genellikle geçtiği, sığındığı yerleri öğrenip çamurla tıkar, sonra sıkıştırıp o yöne doğru kovalarlarmış. Kakım, çamura gelince durur, balçığa bulanıp hürriyetinden ve canından çok değer verdiği beyazlığını kirletmemek uğruna, avlanmaya razı olurmuş…”
alıntı--
Kiralama görüşmeleri sonuçlanmadığı için İngiltere kampına katılmıştır. Süper ligte bir takıma kiralansa bile çok fazla şans bulabileceğini düşünmüyordum belki de böylesi daha hayırlı olur. Belçika'ya pilot takımımız olan KSV Roeselare'ye kiralanabiliyorsa daha mantıklı bir hareket olabilir. Sakatlık olmadığı müddetçe oynaması böylece maç ritmi yakalaması ve kendine güven kazanması sağlanabilir.
Yıllardır altyapıdan sorumlu olup Beşiktaş'a önerdiği fakat bir türlü aldıramadığı yetenekli futbolcularla övünen, onun dışında yöneticilik zamanında ne yaptığını bilmediğim Beşiktaş eski yöneticisi Sinan Vardar'ın oğlu. Babasının sportif direktörlüğün yanında, Önder Özen'in karşısında olduğunu biliyoruz ama kendisinin bu konudaki fikri de önemli tabii bir ölçüde.
Transferinin Mübariz Mansimov denilen şahısla ilgisi yoksa acilen açıklanmasını istediğim komple forvet. Beşiktaş üzerinden reklamını yapıp hiç bir şey vermeden giden adamlardan bıktık.
Bir yılı aşkın bir süredir yürüttüğü, Beşiktaş’ın profesyonelleşme ve kurumsallaşma projesinin ilk ayağı olan, Futbol Direktörlüğü görevinden istifa etti. Böylece diğer ayaklara geçilemeden, profesyonelleşme ayağı (!) kırılarak kenara atılmış oldu. Bu kısa sürede yapmaya çalıştığı önemli işler olduğu gibi tecrübesizliğinden kaynaklı hatalar da yaptı. Peki, Özen’in gitmesine sebep olan yapmış olduğu hatalar mıydı? Şimdi Zeki Önder Özen’in performansını tartışmadan sadece satır aralarını okuyarak süreci biraz inceleyelim. Performans konusu ayrıca ve daha uzun bir yazıyla incelenebilir.
Önder Özen’in istifasıyla Fikret Orman’ın bu yapı devam edecek yeni birini görevlendireceğiz söylemine rağmen bundan sonraki dönemde en azından aynı yönetimle futbol direktörlüğü yapısının işlemeyeceği çok aşikâr bir hale gelmiş oldu. Bana kalırsa yerine kimi getirirlerse getirsinler rahat bir çalışma ortamı bulamayacağını adı gibi biliyor olacak.
Bunu destekleyen en önemli kanıt olarak da istifa sonrası tazminat açıklamalarını görüyorum. Hem Önder Özen hem de Fikret Orman tazminat konusunu dile getirdi. Bildiğim kadarıyla bir iş yerinden kendi rızan ile istifa edersen tazminat talep etme hakkın yok. İşverenlerin de sen istifa ettin ama tazminat ister misin diye sorduğunu ne gördüm ne de duydum. Hal böyle olunca Fikret Orman’ın istifa sonrası tazminat talebin var mı diye sorması akıllara ister istemez acaba istifa etmedi mi ya da istifa etmeye zorlandı mı sorularını getiriyor. Bu durum iş hukukunda aşağıdaki gibi incelenmiş görünüyor;
alıntı--
“İstifa veya diğer anlamıyla çalışan feshinde esas unsur, çalışanın kendi iradesiyle iş sözleşmesini sonlandırmak istemesidir. İşverenin baskısı, zorlaması vb. nedenlerle çalışanın iradesinin sakatlanarak istifa ettirilmesi halinde ortada bir çalışan feshi değil işveren feshinin olduğu şüphesizdir.
Dolayısıyla çalışan tarafından sadece istifa ettiğine ilişkin olarak yazılan dilekçenin aslında gerçekten bir istifa olup olmadığının denetimi mahkemeler tarafından yapılmaktadır. Eğer gerçekten bir çalışan feshi yoksa, çalışan istifaya işveren tarafından zorlanmış, bu konudaki iradesi sakatlanmış ise, artık böyle bir durumda ortada bir işveren feshi olup, buna bağlı hukuki sonuçlar çalışan tarafından talep edilebilecektir.”
alıntı--
Buradan hareketle Fikret Orman’ın tazminat isteyip istemediğini sormasındaki asıl amacın ise yukarıda da belirtildiği gibi hukukta eylemin değil sürecin ele alınması ve Fikret Orman’ın böyle bir hukuki sürece girmek istememesi olduğunu düşünüyorum. (Beşiktaş’ın bir Allah Kuruşunun bile hesabını yaptığını defalarca dile getirdiği için diğer türlüsünü düşünmüyorum bile)
Olaya bu pencereden bakıldığında Zeki Önder Özen’in istifa etmekten ziyade istifa etmeye zorlandığı buna göre aksiyon alındığı sonucuna varılabiliyor.
Eylemin nedenlerine bakmaya çalıştığımızda ise belki istifa eylemini Yalçın Ayhan transferine bağlamak biraz basit kalsa da olayı biraz basite indirgemek anlamamızı kolaylaştırabilir.
Bu yapıda Hep dile getirildiği gibi transfer konusunda yetkinin 3 ayağı var. Futbol Direktörü ve Teknik Direktör bir transfer konusunda mutabık kalır oyuncu ile görüşülür ve bütçesi ile birlikte yönetim kuruluna ve başkana sunulur. Bu 3 ayağın hepsi o futbolcunun transferi konusunda mutabık kalırsa transfer gerçekleşir.
Bu bilgi ışığında Yalçın Ayhan olayına baktığımızda ise karşımıza iki alternatifin çıktığını görüyoruz;
Birinci alternatifte tüm transfer sürecinin doğru işlediğini düşünürsek ne Başkan’ın, ne Bilic’in ne de Özen’in Yalçın Ayhan transferinde benim bilgim yok deme şansı yok. Bu yüzden Başkan’ın bilgisi olmasına rağmen, Önder Özen’i basının önüne atarcasına, futbolcuyu kamptan geri göndertmesi Futbol Direktörü’nü bitirmek için yeterli. Sonrasında istifa etmeye gerek yok bana kalırsa.
İkinci alternatifteyse Başkan’ın bu transferden bilgi sahibi olmaması. Bu pek gerçekçi bir alternatif değil aslında. Tüm gazetelerde yazdı, Önder Özen görüşüyoruz kampa katılabilir dedi ama çoğu Beşiktaşlı gibi naif düşünmeye çalışıyorum. Bu durumda da ilk etapta açıklanan transfer sürecinin doğru çalışmadığı ve yetki karmaşası yaşandığı ortaya çıkıyor. Bu da aynı şekilde futbol direktörlüğü sisteminin efektif çalışmadığını ve bundan sonra da çalışmayabileceği için yeni gelecek direktörün de başını yeme ihtimalinin yüksek olduğunu göstermekte.
Sonuç olarak Beşiktaşlıların enkazdan kendilerini kurtarmasını bekledikleri ve belki de bir süre doğru rotada ilerleyen uçak kuleden gelen tüm yönlendirmelere rağmen bir şekilde yere çakılmış oldu. Bundan sonra ise kurtuluş için başka bir uçak göndermek ve kule görevlisini değiştirmek, pilot kuleden gelen uyarıları dikkate almadığı ve rota aynı olduğu sürece sadece zaman kaybı olacaktır. Yapılması gerekenin pilotun mu, kulenin mi, rotanın mı değişmesi gerektiğineyse taraftar karar verecek. Umarım bu sefer doğru kararı verir ve arkasında dururuz.
Önder Özen’in istifasıyla Fikret Orman’ın bu yapı devam edecek yeni birini görevlendireceğiz söylemine rağmen bundan sonraki dönemde en azından aynı yönetimle futbol direktörlüğü yapısının işlemeyeceği çok aşikâr bir hale gelmiş oldu. Bana kalırsa yerine kimi getirirlerse getirsinler rahat bir çalışma ortamı bulamayacağını adı gibi biliyor olacak.
Bunu destekleyen en önemli kanıt olarak da istifa sonrası tazminat açıklamalarını görüyorum. Hem Önder Özen hem de Fikret Orman tazminat konusunu dile getirdi. Bildiğim kadarıyla bir iş yerinden kendi rızan ile istifa edersen tazminat talep etme hakkın yok. İşverenlerin de sen istifa ettin ama tazminat ister misin diye sorduğunu ne gördüm ne de duydum. Hal böyle olunca Fikret Orman’ın istifa sonrası tazminat talebin var mı diye sorması akıllara ister istemez acaba istifa etmedi mi ya da istifa etmeye zorlandı mı sorularını getiriyor. Bu durum iş hukukunda aşağıdaki gibi incelenmiş görünüyor;
alıntı--
“İstifa veya diğer anlamıyla çalışan feshinde esas unsur, çalışanın kendi iradesiyle iş sözleşmesini sonlandırmak istemesidir. İşverenin baskısı, zorlaması vb. nedenlerle çalışanın iradesinin sakatlanarak istifa ettirilmesi halinde ortada bir çalışan feshi değil işveren feshinin olduğu şüphesizdir.
Dolayısıyla çalışan tarafından sadece istifa ettiğine ilişkin olarak yazılan dilekçenin aslında gerçekten bir istifa olup olmadığının denetimi mahkemeler tarafından yapılmaktadır. Eğer gerçekten bir çalışan feshi yoksa, çalışan istifaya işveren tarafından zorlanmış, bu konudaki iradesi sakatlanmış ise, artık böyle bir durumda ortada bir işveren feshi olup, buna bağlı hukuki sonuçlar çalışan tarafından talep edilebilecektir.”
alıntı--
Buradan hareketle Fikret Orman’ın tazminat isteyip istemediğini sormasındaki asıl amacın ise yukarıda da belirtildiği gibi hukukta eylemin değil sürecin ele alınması ve Fikret Orman’ın böyle bir hukuki sürece girmek istememesi olduğunu düşünüyorum. (Beşiktaş’ın bir Allah Kuruşunun bile hesabını yaptığını defalarca dile getirdiği için diğer türlüsünü düşünmüyorum bile)
Olaya bu pencereden bakıldığında Zeki Önder Özen’in istifa etmekten ziyade istifa etmeye zorlandığı buna göre aksiyon alındığı sonucuna varılabiliyor.
Eylemin nedenlerine bakmaya çalıştığımızda ise belki istifa eylemini Yalçın Ayhan transferine bağlamak biraz basit kalsa da olayı biraz basite indirgemek anlamamızı kolaylaştırabilir.
Bu yapıda Hep dile getirildiği gibi transfer konusunda yetkinin 3 ayağı var. Futbol Direktörü ve Teknik Direktör bir transfer konusunda mutabık kalır oyuncu ile görüşülür ve bütçesi ile birlikte yönetim kuruluna ve başkana sunulur. Bu 3 ayağın hepsi o futbolcunun transferi konusunda mutabık kalırsa transfer gerçekleşir.
Bu bilgi ışığında Yalçın Ayhan olayına baktığımızda ise karşımıza iki alternatifin çıktığını görüyoruz;
Birinci alternatifte tüm transfer sürecinin doğru işlediğini düşünürsek ne Başkan’ın, ne Bilic’in ne de Özen’in Yalçın Ayhan transferinde benim bilgim yok deme şansı yok. Bu yüzden Başkan’ın bilgisi olmasına rağmen, Önder Özen’i basının önüne atarcasına, futbolcuyu kamptan geri göndertmesi Futbol Direktörü’nü bitirmek için yeterli. Sonrasında istifa etmeye gerek yok bana kalırsa.
İkinci alternatifteyse Başkan’ın bu transferden bilgi sahibi olmaması. Bu pek gerçekçi bir alternatif değil aslında. Tüm gazetelerde yazdı, Önder Özen görüşüyoruz kampa katılabilir dedi ama çoğu Beşiktaşlı gibi naif düşünmeye çalışıyorum. Bu durumda da ilk etapta açıklanan transfer sürecinin doğru çalışmadığı ve yetki karmaşası yaşandığı ortaya çıkıyor. Bu da aynı şekilde futbol direktörlüğü sisteminin efektif çalışmadığını ve bundan sonra da çalışmayabileceği için yeni gelecek direktörün de başını yeme ihtimalinin yüksek olduğunu göstermekte.
Sonuç olarak Beşiktaşlıların enkazdan kendilerini kurtarmasını bekledikleri ve belki de bir süre doğru rotada ilerleyen uçak kuleden gelen tüm yönlendirmelere rağmen bir şekilde yere çakılmış oldu. Bundan sonra ise kurtuluş için başka bir uçak göndermek ve kule görevlisini değiştirmek, pilot kuleden gelen uyarıları dikkate almadığı ve rota aynı olduğu sürece sadece zaman kaybı olacaktır. Yapılması gerekenin pilotun mu, kulenin mi, rotanın mı değişmesi gerektiğineyse taraftar karar verecek. Umarım bu sefer doğru kararı verir ve arkasında dururuz.
2014-15 sezonunda Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Beşiktaş'ın muhtemel rakiplerinden Feyenord'un ve Hollanda Milli takımının sağ beki olan Janmaat 7.5 Milyon Euro bedel ile Newcastle'a transfer olarak 6 yıllık sözleşmeye imza atmıştır.
Daryl Janmaat'ın için önceki yıllarda bonservisi 20 milyon euro civarında öngörülürken Feyenord'un 7.5'a bırakmasının sebebinin oyuncunun 2015 yılında bitecek olan sözleşmesi olduğunu düşünüyorum. Yeri gelmişken Manuel Fernandes ve Hugo Almeida'ya yeni takımlarında başarılar dilerim.
Son olarak oyuncunun özellikleri, geçtiğimiz yıl Eredevise istatistikleri ve güncel piyasa değerini belirterek kaç para ulan bi' sağ bek sorusunun da cevabını bulmuş olalım.
Futbolcu Değer Pozisyon Yaş Boy Kilo Maç Gol Asist
Daryl Janmaat € 5.000.000 Sağ Bek 24 185 75 30 2 5
Daryl Janmaat'ın için önceki yıllarda bonservisi 20 milyon euro civarında öngörülürken Feyenord'un 7.5'a bırakmasının sebebinin oyuncunun 2015 yılında bitecek olan sözleşmesi olduğunu düşünüyorum. Yeri gelmişken Manuel Fernandes ve Hugo Almeida'ya yeni takımlarında başarılar dilerim.
Son olarak oyuncunun özellikleri, geçtiğimiz yıl Eredevise istatistikleri ve güncel piyasa değerini belirterek kaç para ulan bi' sağ bek sorusunun da cevabını bulmuş olalım.
Futbolcu Değer Pozisyon Yaş Boy Kilo Maç Gol Asist
Daryl Janmaat € 5.000.000 Sağ Bek 24 185 75 30 2 5
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?