karşıyakaspor olmasın da , başka hangi takım olursa olsun dediğim lig.
dün denizli karşıyaka maçında boynunda denizli atkısı olan bir çocuğu dövmüşler gene, kavgaya karışan bir denizli taraftarınıda bıçaklamışlar.
gittikleri her deplasmanda girdikleri benzlikleri yağmalayan talan eden taraftardır bunlar,
araştırdım linkini de buldum, bu olayda gencecik bir çocuk vurulmuştur, imajları iyi değildirhttp://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1016856
önemli olan takım değil taraftardır, adam gibi taraftar olsun gerisinin hangi takım olduğu önemli değildir...
kesinlikle sigaradır...
kayseri , helikopter pilotu (bkz: apache)
çarşı iznine helikopterle çıktığım zaman dışardan pastırma alırdım. kayseri hava sahasına giriş yapmadan da hiç bir yerden bişey alıp yemezdim. paramız semt esnafına gider belki diye. tabiiki de esnafın hepsi beşiktaşlı değildir. olsun biz görevimizi yapalım, içimiz rahat olsun hesabındaydık...
çarşı iznine helikopterle çıktığım zaman dışardan pastırma alırdım. kayseri hava sahasına giriş yapmadan da hiç bir yerden bişey alıp yemezdim. paramız semt esnafına gider belki diye. tabiiki de esnafın hepsi beşiktaşlı değildir. olsun biz görevimizi yapalım, içimiz rahat olsun hesabındaydık...
ben sezon sonunda italya gitmek istiyorum ama bunu söylemek istemiyorum tepkilerden çekiniyorum diyemeyip kendine 9 maç ceza aldırıp sezon sonunda ben bu hakemlerle bu federasyonla bu futbol ortamında çalışmam deyip bunu öne sürecektir ve ayrılacaktır, senaryosu budur zeki adamın. aslında zeki de değildir zira kendisinden daha zeki bir senaryo beklerdim...
kızından daha antipatiksin fatih hocam, kızın bile yanında daha sevimli kalıyor...
kızından daha antipatiksin fatih hocam, kızın bile yanında daha sevimli kalıyor...
bu sene toplanan ülke puanlarımızın daha da artması için fenerbahçenin tur atlamasını istediğim müsabaka, bu sadece fener'e yaramayacak, tüm ülke takımları faydalanacak.
hele düşünün bi şampiyonlar ligine 2 takımı direk sokup 1 ön eleme oynadığını, uefa kupasına 4 takımla gittiğimizi, bu aynı zamanda ülke futbolumuzun da gelişmesi açısıdan güzel bir fırsat.
şimdi yavaşça tuttuğumuz takım atkılarını yere indirip, elimize türk bayraklarını alalım, futbol faşisti olmanın bir anlamı yok.
futbol takımlarımızın kalitesi ne kadar artarsa seyir zevki de o derece artacak, her maç derbi havasında geçecek falan filan.
bütün dünya buna inansa bir inansa hayat bayram olsaa lallalallalala lallalalal zırvalarına hiç lüzüm yok, kıl oluyorum bu laflara.
lazio çıkacak ve koyacak fener'e, Allaaam inşallah lazio tur atlar, yarebbim dinimiz amin...
hele düşünün bi şampiyonlar ligine 2 takımı direk sokup 1 ön eleme oynadığını, uefa kupasına 4 takımla gittiğimizi, bu aynı zamanda ülke futbolumuzun da gelişmesi açısıdan güzel bir fırsat.
şimdi yavaşça tuttuğumuz takım atkılarını yere indirip, elimize türk bayraklarını alalım, futbol faşisti olmanın bir anlamı yok.
futbol takımlarımızın kalitesi ne kadar artarsa seyir zevki de o derece artacak, her maç derbi havasında geçecek falan filan.
bütün dünya buna inansa bir inansa hayat bayram olsaa lallalallalala lallalalal zırvalarına hiç lüzüm yok, kıl oluyorum bu laflara.
lazio çıkacak ve koyacak fener'e, Allaaam inşallah lazio tur atlar, yarebbim dinimiz amin...
benim burcum, üstte yazan zeki ve dahiler kısmına katılıyorum , yüzde yüz doğru, zekalıyım ama amele olmak istiyorum o ayrı mesele...
kanun uygulaması gereken insanlar olmalarına rağmen kendileri karar mekanizmasıdır.
ne mi demek istiyorum? şöyle izah ediyim sizlere aa dostlar;
alkollü bir şekilde araba kullanırken polis çevirmesi esnasında yakalanmışsan eğer normal şartlarda ehliyetine falan el koyulur ama polis abim sana ''hadi geç bir daha yapma '' diyerek orda sürücü hakkındaki kişisel kararını verebilme durumu olabiliyor.
veya kavga eden iki kişiden biri diğerini öldüresiye dövüp ağzını yüzünü dağıtmışsa polis karakolda '' yapmayın böyle şeyler, ayıp size, öpüşün barışın'' deyip seni gönderebilir.
tekrar trafikten örnek verecem, her 100 arabadan 1 arabayı çevirip emniyet kemeri takmadığı için ceza kesiyorsa , diğer emniyet kemeri takmayan sürücüleri affetmiş oluyor mantıken, orda son kararı kendisi veriyor polis abimiz. bir yerde devlet oluyor kendisi, yakalıyor, yargılıyor ve karar veriyor.
eğer bir yerde kanuna uygunsuz bir durum olunca, bu bahsettiğim şeyler tamamen kamuya açık alanlardaki uygulamalardır, polisimiz insiyatif kullanıp kendini yüceltebiliyor, benim yaptığım bir kaununsuzluk polis tarafından görülüp cezai işlem uygulanırken , başka birinin yaptığı aynı kanunsuzluk polis tarafından affedilebilir, bir daha yapma denilebiliyor.
yani demek istediğim bu adamlar bu kadariş yapıyor üstüne bir de insanları copluyorlar, şimdi polis o kadar çok iş yapıyor ki tekrar yazma gereği istedim
1- suçluyu yakalamak
2-yargılamak
3- suçlu hakkındaki kararı vermek
4- coplamak
5-coplamak
6-coplamak
bakın burda 6 tane iş saydım yani bundan şu sonuç çıkıyor, bu adamlar ne kadar az maaş alıyorlar, bu adamlara zam falan yapılması lazım, sonra coplayınca fazla acıtamıyorlar, mesleklerini layığıyla yerine getiremiyorlar...
nisan 2014 fikirtepe karakolu
ne mi demek istiyorum? şöyle izah ediyim sizlere aa dostlar;
alkollü bir şekilde araba kullanırken polis çevirmesi esnasında yakalanmışsan eğer normal şartlarda ehliyetine falan el koyulur ama polis abim sana ''hadi geç bir daha yapma '' diyerek orda sürücü hakkındaki kişisel kararını verebilme durumu olabiliyor.
veya kavga eden iki kişiden biri diğerini öldüresiye dövüp ağzını yüzünü dağıtmışsa polis karakolda '' yapmayın böyle şeyler, ayıp size, öpüşün barışın'' deyip seni gönderebilir.
tekrar trafikten örnek verecem, her 100 arabadan 1 arabayı çevirip emniyet kemeri takmadığı için ceza kesiyorsa , diğer emniyet kemeri takmayan sürücüleri affetmiş oluyor mantıken, orda son kararı kendisi veriyor polis abimiz. bir yerde devlet oluyor kendisi, yakalıyor, yargılıyor ve karar veriyor.
eğer bir yerde kanuna uygunsuz bir durum olunca, bu bahsettiğim şeyler tamamen kamuya açık alanlardaki uygulamalardır, polisimiz insiyatif kullanıp kendini yüceltebiliyor, benim yaptığım bir kaununsuzluk polis tarafından görülüp cezai işlem uygulanırken , başka birinin yaptığı aynı kanunsuzluk polis tarafından affedilebilir, bir daha yapma denilebiliyor.
yani demek istediğim bu adamlar bu kadariş yapıyor üstüne bir de insanları copluyorlar, şimdi polis o kadar çok iş yapıyor ki tekrar yazma gereği istedim
1- suçluyu yakalamak
2-yargılamak
3- suçlu hakkındaki kararı vermek
4- coplamak
5-coplamak
6-coplamak
bakın burda 6 tane iş saydım yani bundan şu sonuç çıkıyor, bu adamlar ne kadar az maaş alıyorlar, bu adamlara zam falan yapılması lazım, sonra coplayınca fazla acıtamıyorlar, mesleklerini layığıyla yerine getiremiyorlar...
nisan 2014 fikirtepe karakolu
oturduğum lüks sitenin güvenliğinden geçemeyeceğiniz için vermemin anlamsız olduğu adres ama yine de semti söylüyüm, etiler.
eğer böyle deyip sözlükten kız kaldırmayı umuyorsanız yanılıyorsunuz, boşa kürek çekiyorsunuz, söyleyin kuştepe'de gültepe'de oturduğunuzu rahatlayın...
benim ki mi? balmumcu...
eğer böyle deyip sözlükten kız kaldırmayı umuyorsanız yanılıyorsunuz, boşa kürek çekiyorsunuz, söyleyin kuştepe'de gültepe'de oturduğunuzu rahatlayın...
benim ki mi? balmumcu...
'' burdan alanın kaynanasııııııı ölsüüüüün''
bence takımın başına beşiktaş çarşıdan geçerken ''abi bi saniye bakar mısınız ? '' deyip çevirdiğiniz her 10 kişiden 8'i inanın çok daha iyi yönetir. diğer. kalan 2 ise çarşıda bulanan 2 tane kartal heykelini takımın başına geçirsek futfolcuların biraz utanıp kartal aşkına oynayabileceğini umuyorum...
bok gibi düşük kıçı başı bi yerde yüklemi öznesi dolaylı tümleci belli olmayan saçma sapan cümleler kurmaya başladım (bkz: samet aybalam)
bok gibi düşük kıçı başı bi yerde yüklemi öznesi dolaylı tümleci belli olmayan saçma sapan cümleler kurmaya başladım (bkz: samet aybalam)
sözlükte açılan ''maske'' başlıklarını görünce yazasım gelmiştir.
asıl maske stanley ipkiss'in maskesidir, ondan daha efsane olan köpeği ''milo'' vardır ki bazen maskeyi o da takar yanlışlıkla ve macera başlar...
asıl maske stanley ipkiss'in maskesidir, ondan daha efsane olan köpeği ''milo'' vardır ki bazen maskeyi o da takar yanlışlıkla ve macera başlar...
beşiktaş inönü stadı'nda 23 mayıs 2004'te çaykur rizespor maçında bir hayvan [ybkz]swh[/ybkz] tarafından bıçaklanıp hayatını kaybeden 16 yaşındaki beşiktaşlı kardeşimiz. ailesine ödediğimiz tazminat 112.000 tl... ne kadar basit değil mi bu çocuktan ''stadyumda hayatını kaybeden kardeşimiz'' diye bahsetmek. yaşasaydı 25 yaşında olacaktı...
bu gidişle avrupa'ya borçtan dolayı değil ligi alt sıralarda bitirdiğimiz için gidemeyeceğimiz maç, varsın borçlu olup gitmeseydik daha fazla koyamazdı be sozluk,sözluk,sözlük...
efsane olmuş '' the falkland islands belong to britain'' lafının sahibi, arjantinlilerin sevmediği başbakan...
ben de 3 tane vardır, hepsi enteresan tiplerdir.
1. dayım manyaktır, manyak derken kafa rahat manyaklardan.
üniversiteye girdiği ilk yıl kaydırma yapmış çok iyi puan alamamış ankara üniversitesi jeoloji münedisliğine girmiş (ben bir tek bu adamın kaydırma yaptığına inanmışımdır), sonra okulu beğenmemiş.
ikinci girdiği sene itü makina fakültesi makina mühendisliğini kazanmış yarı dönem sonra onu da bırakmış. üçüncü girişte trakya tıpı kazanıyor ve onu da beğenmeyip yarı dönem sonra bırakıyor, sonrasında erzurum tıpı kazanıyor hava soğuk diye erzurumu da bırakıyor, öss ye en son girişte hacettepe tıpı kazanıyor ve orda okurken de okultan atılıyor hocayla kavga ettiği için , sonra af geliyor ve nihayet doktor oluyor.
vay be hayata bak, her isteidiğini yapmış dayım, canını sıkan ne varsa siktir etmiş, şu an çok cool ve mutlu bir herif, onun rahatlığı beni rahatsız ediyor bana batıyor lan, valla garip insan bu benim dayım , neyse 2 numaralı dayıya geçelim.
2. dayım liseyi bitirdikten sonra askere gidiyor hemen, 18 ay hakkaride komando olarak askerlik yaptıktan sonra üniversiteye gidiyor ve öğretmen oluyor, şu an kendisi de öğretmen. olaya bak yaw adam önce askere gidiyor sonra üniversite okuyor, düşünsene okulda herkes askerlikten kaçmanın yolunu ararken senin kafa rahat, mezun olduktan sonra hemen atanıyorsun kafan rahat misss gibi anasını satıyım, yok böyle bir mantık yok böyle bi kafa yapısı anasını satayım önce askere gidip sonra üniversite okumak nedir lan, manyak bu dayımda neyse diğer dayıdan da bahsedelim biraz da ayıp olmasın adam sözlük falan okuyorsa zoruna gider şimdi
3. dayım kumarbaz sarhoş ayyaş karıya kıza düşkün biri, o da yuvasını yıktı, onun yuvasını da aslında annem yıktı, dayımın bu halini görünce kendisini toparlayana kadar ailenin bütün bireylerinin kendisiyle görüşmesini yasakladı, şimdi adam olana kadar kimseyi konuşturmuyor annem dayımla, benim annem de manyak zaten, anlayacağınız ailemde akıllı bi adam yok.
işte dayı döyledir, manyakları daha da sevilir...
1. dayım manyaktır, manyak derken kafa rahat manyaklardan.
üniversiteye girdiği ilk yıl kaydırma yapmış çok iyi puan alamamış ankara üniversitesi jeoloji münedisliğine girmiş (ben bir tek bu adamın kaydırma yaptığına inanmışımdır), sonra okulu beğenmemiş.
ikinci girdiği sene itü makina fakültesi makina mühendisliğini kazanmış yarı dönem sonra onu da bırakmış. üçüncü girişte trakya tıpı kazanıyor ve onu da beğenmeyip yarı dönem sonra bırakıyor, sonrasında erzurum tıpı kazanıyor hava soğuk diye erzurumu da bırakıyor, öss ye en son girişte hacettepe tıpı kazanıyor ve orda okurken de okultan atılıyor hocayla kavga ettiği için , sonra af geliyor ve nihayet doktor oluyor.
vay be hayata bak, her isteidiğini yapmış dayım, canını sıkan ne varsa siktir etmiş, şu an çok cool ve mutlu bir herif, onun rahatlığı beni rahatsız ediyor bana batıyor lan, valla garip insan bu benim dayım , neyse 2 numaralı dayıya geçelim.
2. dayım liseyi bitirdikten sonra askere gidiyor hemen, 18 ay hakkaride komando olarak askerlik yaptıktan sonra üniversiteye gidiyor ve öğretmen oluyor, şu an kendisi de öğretmen. olaya bak yaw adam önce askere gidiyor sonra üniversite okuyor, düşünsene okulda herkes askerlikten kaçmanın yolunu ararken senin kafa rahat, mezun olduktan sonra hemen atanıyorsun kafan rahat misss gibi anasını satıyım, yok böyle bir mantık yok böyle bi kafa yapısı anasını satayım önce askere gidip sonra üniversite okumak nedir lan, manyak bu dayımda neyse diğer dayıdan da bahsedelim biraz da ayıp olmasın adam sözlük falan okuyorsa zoruna gider şimdi
3. dayım kumarbaz sarhoş ayyaş karıya kıza düşkün biri, o da yuvasını yıktı, onun yuvasını da aslında annem yıktı, dayımın bu halini görünce kendisini toparlayana kadar ailenin bütün bireylerinin kendisiyle görüşmesini yasakladı, şimdi adam olana kadar kimseyi konuşturmuyor annem dayımla, benim annem de manyak zaten, anlayacağınız ailemde akıllı bi adam yok.
işte dayı döyledir, manyakları daha da sevilir...
içinde yıldırım demirören olmadığı sürece benim için bir anlam ifade etmeyen adamlardır.
önce yıldırım demirören'i alacaksın bu gruba, ne diyorsa tam tersini yapacaksın.
kıs kıs kıs kıs... ( laff-a-lympics'teki köpek gülüşü)...
önce yıldırım demirören'i alacaksın bu gruba, ne diyorsa tam tersini yapacaksın.
kıs kıs kıs kıs... ( laff-a-lympics'teki köpek gülüşü)...
sevgili sozlük , büryan kebabıyla ilgili bir hikayem yok, hurremsoultan dahil rahat bir nefes alabilirsiniz
yenebilcek en güzel yer şurasıdırı burasıdır diye sidik yarışına imkan vermemek için söylüyorum, sürekli yediğim yer, devamlı gittiğim yer, bütün büryancıları deneyip hepsinden tatmam dolayısıyla fatih belediyesi itfaiye müdürlüğünün ordaki kebabçılardır, hepsi aynı lezzeti yakalamıştır, istediğinize gidebilirsiniz...
bi gün gene oturuyorum kebapçıda (şaka lan şaka)
yenebilcek en güzel yer şurasıdırı burasıdır diye sidik yarışına imkan vermemek için söylüyorum, sürekli yediğim yer, devamlı gittiğim yer, bütün büryancıları deneyip hepsinden tatmam dolayısıyla fatih belediyesi itfaiye müdürlüğünün ordaki kebabçılardır, hepsi aynı lezzeti yakalamıştır, istediğinize gidebilirsiniz...
bi gün gene oturuyorum kebapçıda (şaka lan şaka)
bu kişi benimdir, hele bir de yiyişiyorlarsa cep telefonumdaki tüm mesajları baştan aşağı okurum...
bu stadın anısı ben de çok farklıdır sevgili sözlük, kapanması güç yaralar açmıştır bünyemde. sene 2009, ispanya türkiye dünya kupası grup eleme maçına 1 ay var. sevdiceğin ispanya'da olmasının vermiş olduğu buruklukla beraber , bir gün yakın bir arkadaşla muhabbet ederken arkadaşın sevgili muhabbetine girmesiyle yaralar deşilmiştir. o sırada nerden geldiyse konu milli maça gelir ve o sihirli cümleyi kurar benim sevgili arkadaşım ‘’olm maça neden gitmiyorsun sen hem kızı da görürsün çok süper geçer ’’ demesiyle beraber o gün eve gidip hiç düşünmeden ispanya'ya gitmeye karar verdim sevgili sözlük. evvelsi gün sağdan soldan borç harç bulduğum parayla gidip 28.03.2009 cumartesi tarihli gidiş , pazartesi günü dönüş biletimi aldım . taksim'deki thy ofisinin önünde bileti elime alıp güneşe doğru tutup sahte olup olmadığına bile baktım. evet gerçekti biletim ve gidecektim. sevdiceğimle santiago barnabeu’da maç izleyecektim. heyecan doruktaydı. evdekileri de okul klübüyle geziye gidiyoruz masrafları onlar karşılayacak maça da gidecez dememle masraf yükünü de onların üzerinden almıştım. hemen tff’ye mail attım sevgili sözlük ben maça gidiyorum dedim sevdiceğimle bana da iki bilet ayırın lütfen dedim, cevap gecikmedi, 2 gün sonra 30 euro'yu tff hesabına yatırın dekontla beraber maçtan 2 gün önce gelip al dediler dünyalar benimdi o zaman. hemen sevdiceği aradım güzel haberi verdim o da çok heyecanlandı, günleri iple çekmeye başladım artık zaman geçmez oldu sanki okul dersler sınavlar projeler umrumda değildi aklımda tek bir şey vardı maça gidecektim, santiago barnabeu’da maç izleyecektim lan , yok böyle bir heyecan, sanki cennetten müjde geldi.
günler birbirini kovaladı ve maç günü sabah uçağa atlayıp madrid'e gittim. pasaport işlemlerinin ardından çıkışa doğru ilerlerdim. sevdiceğim de elindeki kartona kocaman harflerle ‘’tahazaki’’ yazmış havaya kaldırıyor beni bekliyor şaşkınım aynı zamanda fotoğrafımı çekiyor bu mutlu anı ölümsüzleştiriyor. kaldığı yere gittik metroyla çok özlemişim, hemen yemek yedik, a milli takım formamı giydim maça daha saatler var hadi gidelim dolaşalım stadın etrafını keşfedelim dedim, çıktık evden stada gittik, heyecanım 2 kat daha arttı, saatler sonra tribünde çılgınlar gibi tezahurat yapacaktık, maçı alacaktık yok böyle bir mutluluk, ben hayatım da bunun gibi bir mutluluğu çok az yaşamıştım. çok farklı bir duygu tarif edilmez yaşanır derler ya aynen öyleymiş ben bunu orda gördüm.
stadın etrafında dolanırken milli takım forması giymiş zencileri gördük şaşırdık, colin kazım’ın akrabalarıymış onlarda ingiltere'den maça gelmişler, çok muhabbet ettik tezahurat yaptık fotoğraflar çekildik, sonuçta milli takımı destekleyen zencileri görünce ister istemez garibine gidiyor, kucaklayasın geliyor orda. bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor sırılsıklamız ama umrumuzda değildi o an hiçbir şey.
kapılar açıldı türkler maç saatine 2-3 saat kadar varken trübinleri doldurdular, bilet kontrolünden sonra merdivenlerden uçarcasına çıktım bize ayrılan tribüne gitmek için bi yandan da sevdiceğiminde kolundan çekiştiriyorum ne acelem varsa hemen gidip statta o atmosferi yaşamak istiyorum şaşkın şaşkın etrafa bakmak istiyorum.
yemin ediyorum rahmetli santiago barnabeu yaşasaydı ve benim halimi görseydi kesin kendi öz kızını verirdi bana bu ne sevgi bu ne aşk diye o derece heyecanlıyım.
stadyuma gelince sevgili sözlük , dışarısı soğuk ama statta üşümüyorsun her tarafta dev ufolar var, etraf sıcacık, stadyum dersen muazzam yok böyle bir güzellik, biz girdiğimizde tribünler boştu o zaman ayrı bir güzel, tribünler tamamen dolunca ayrı bir güzel, o an zaman duruyor sanki her şeyi unutuyorsun, sanki farklı bir boyuttasın, sen taraftar olarak heyecanlanıyorsun, hakan balta sabri falan nasıl heyecanlanmasın oynarken, atmosfer muazzam, ışıklandırma harika, yok böyle bir güzellik. bir yanında kız arkadaşın bir yanında başka bir güzellik ne dersem boş , yazarken bile o anları yaşıyorum.
maç bitti 1 saat daha stada bekledik , ispanyollar boşalttı, bizi bekletiyorlar, ispanyol polise dedim ki ben burada yatsam akşam, sabah olunca giderim dedim, olmaz dedi, bu sefer küçük çocuk gibi koltuğa yapıştım gitmiyorum ben dedim beni hiçbir yere götüremezsiniz , ben buraya aidim dedim copladılar , ayaklar altına aldılar beni çıkardılar staddan hepimizi.
çıktık staddan kız arkadaşımın kaldığı eve gittik, ev sahibesi kıl bir kadınmış evde yabancı istemezmiş, hele bir erkek hiç istemezmiş dikkatli olmamı söyledi. ev arkadaşıyla tanışırken kendimi tanıttım ben dedim bu kızın sevgilisiyim diye, kız şaşırdı falan ben anlam veremedim bu şaşkınlığa üstünde durmadım pek.
pazar günü tekrar stada gittim sabah kalkıp, hala etkisindeyiz bizim kızla çok muazzam bir ortam falan. pazartesi oldu öğlen uçak var geri dönecem , kızın okulu vardı gelmedi benle vedalaştık orda çıktım evden sabahın köründe, önce tekrar stada gittim son kez, elveda demeye, önünde saygıyla eğilmeye, bir gün beşiktaş için de gelecem dedim, bekleriz dedi bana gülerek, aklı sıra stad benle alay ediyordu, ama biz chelsea'leri devirmiştik madrid'leri de devirirdik orda, görüşürüz santiago dedim ve o son bakışı attıktan sonra havalimanına gittim.
istanbul'a döndüm sevgili sözlük, hala etkisinden kurtulamamıştım, sevgiliye olan özlem daha da artmıştı , keşke hiç gelmeyeydim dediğim bile oldu , kalsaydım orda, elbet bi iş bulurdum, boğa güreşi arenası temizlerdim, boğa bakımı falan yapardım, boynuzlarını sivriltirdim, ben çok güzel boynuz sivriltirim sevgili sözlük, sonuçta millet olarak hep ezilmişten yanayız ya, matadorla boğa güreşirken hep boğayı tutarız, zenci boksör ile beyaz boksör dövüşürken hep zenciyi tutarız. bizim milletteki zenci ile boğa aşkı hiç bitmez, sempatimiz var nedense bu varlıklara.
istanbul'a geldikten yaklaşık 10 gün sonra sevdicek konuşmamız lazım dedi, skype yaptık akşam gene heyecanlıyım, nasılsın iyi misin muhabbetinden sonra konuya girdi hemen, orda bayadır hoşlandığı bir çocuk falan varmış fransız, ismi tibout, hoşlanmış bundan baya da bi takılmışlar kur yapmışlar birbirlerine, ben o zaman anladım zaten geçte olsa, bizim kızın ev arkadaşına kendimi sevgilisiyim diye tanıtınca ı falan beni görünce şaşırmas bi anlam verememesi boş boş bizim kıza bakması bu kim gibilerinden, anlayacağınız ben orda boynuz sivriltme dersine ilk adımı atmışım haberim yokmuş. ben o gün bütün tiboutlardan ve ayşelerden nefret ettim. o kızla son mutlu anım santiago barnabeu'daydı, hala unutamam, çok unutmak istedim ama silip atamadım, 1 hafta boyunca yıldırım demirören ve icraatlarını düşündüm gene unutamadım. unutamamın nedeni o kız değilmiş sonra anladım, santiago barnabeu bende hiçbir kızın bırakamayacağı etkiler bırakmıştı. fırsatınız varsa gidin, kendinizi zorlayın gidin maç ayırt etmeksiniz, gidin ve yaşayın, sakın benim gibi aşık olmayın sevgili sözlük.
bu da böyle bir hikayemdir sevgili sözlük, her anı yaşanmış, hiçbir zaman unutulmamıştır, unutulmayacaktır.
bu hikayeye kolpa diyecek olan sözlük yazarları olabilir normaldir, colin kazım’ın zenci babasıyla çekinmiş fotoları yollayabilirim stadın önünde, dedim ya üstte biz zencileri çok severiz diye…
nisan 2013 kemerburgaz şantiye
günler birbirini kovaladı ve maç günü sabah uçağa atlayıp madrid'e gittim. pasaport işlemlerinin ardından çıkışa doğru ilerlerdim. sevdiceğim de elindeki kartona kocaman harflerle ‘’tahazaki’’ yazmış havaya kaldırıyor beni bekliyor şaşkınım aynı zamanda fotoğrafımı çekiyor bu mutlu anı ölümsüzleştiriyor. kaldığı yere gittik metroyla çok özlemişim, hemen yemek yedik, a milli takım formamı giydim maça daha saatler var hadi gidelim dolaşalım stadın etrafını keşfedelim dedim, çıktık evden stada gittik, heyecanım 2 kat daha arttı, saatler sonra tribünde çılgınlar gibi tezahurat yapacaktık, maçı alacaktık yok böyle bir mutluluk, ben hayatım da bunun gibi bir mutluluğu çok az yaşamıştım. çok farklı bir duygu tarif edilmez yaşanır derler ya aynen öyleymiş ben bunu orda gördüm.
stadın etrafında dolanırken milli takım forması giymiş zencileri gördük şaşırdık, colin kazım’ın akrabalarıymış onlarda ingiltere'den maça gelmişler, çok muhabbet ettik tezahurat yaptık fotoğraflar çekildik, sonuçta milli takımı destekleyen zencileri görünce ister istemez garibine gidiyor, kucaklayasın geliyor orda. bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor sırılsıklamız ama umrumuzda değildi o an hiçbir şey.
kapılar açıldı türkler maç saatine 2-3 saat kadar varken trübinleri doldurdular, bilet kontrolünden sonra merdivenlerden uçarcasına çıktım bize ayrılan tribüne gitmek için bi yandan da sevdiceğiminde kolundan çekiştiriyorum ne acelem varsa hemen gidip statta o atmosferi yaşamak istiyorum şaşkın şaşkın etrafa bakmak istiyorum.
yemin ediyorum rahmetli santiago barnabeu yaşasaydı ve benim halimi görseydi kesin kendi öz kızını verirdi bana bu ne sevgi bu ne aşk diye o derece heyecanlıyım.
stadyuma gelince sevgili sözlük , dışarısı soğuk ama statta üşümüyorsun her tarafta dev ufolar var, etraf sıcacık, stadyum dersen muazzam yok böyle bir güzellik, biz girdiğimizde tribünler boştu o zaman ayrı bir güzel, tribünler tamamen dolunca ayrı bir güzel, o an zaman duruyor sanki her şeyi unutuyorsun, sanki farklı bir boyuttasın, sen taraftar olarak heyecanlanıyorsun, hakan balta sabri falan nasıl heyecanlanmasın oynarken, atmosfer muazzam, ışıklandırma harika, yok böyle bir güzellik. bir yanında kız arkadaşın bir yanında başka bir güzellik ne dersem boş , yazarken bile o anları yaşıyorum.
maç bitti 1 saat daha stada bekledik , ispanyollar boşalttı, bizi bekletiyorlar, ispanyol polise dedim ki ben burada yatsam akşam, sabah olunca giderim dedim, olmaz dedi, bu sefer küçük çocuk gibi koltuğa yapıştım gitmiyorum ben dedim beni hiçbir yere götüremezsiniz , ben buraya aidim dedim copladılar , ayaklar altına aldılar beni çıkardılar staddan hepimizi.
çıktık staddan kız arkadaşımın kaldığı eve gittik, ev sahibesi kıl bir kadınmış evde yabancı istemezmiş, hele bir erkek hiç istemezmiş dikkatli olmamı söyledi. ev arkadaşıyla tanışırken kendimi tanıttım ben dedim bu kızın sevgilisiyim diye, kız şaşırdı falan ben anlam veremedim bu şaşkınlığa üstünde durmadım pek.
pazar günü tekrar stada gittim sabah kalkıp, hala etkisindeyiz bizim kızla çok muazzam bir ortam falan. pazartesi oldu öğlen uçak var geri dönecem , kızın okulu vardı gelmedi benle vedalaştık orda çıktım evden sabahın köründe, önce tekrar stada gittim son kez, elveda demeye, önünde saygıyla eğilmeye, bir gün beşiktaş için de gelecem dedim, bekleriz dedi bana gülerek, aklı sıra stad benle alay ediyordu, ama biz chelsea'leri devirmiştik madrid'leri de devirirdik orda, görüşürüz santiago dedim ve o son bakışı attıktan sonra havalimanına gittim.
istanbul'a döndüm sevgili sözlük, hala etkisinden kurtulamamıştım, sevgiliye olan özlem daha da artmıştı , keşke hiç gelmeyeydim dediğim bile oldu , kalsaydım orda, elbet bi iş bulurdum, boğa güreşi arenası temizlerdim, boğa bakımı falan yapardım, boynuzlarını sivriltirdim, ben çok güzel boynuz sivriltirim sevgili sözlük, sonuçta millet olarak hep ezilmişten yanayız ya, matadorla boğa güreşirken hep boğayı tutarız, zenci boksör ile beyaz boksör dövüşürken hep zenciyi tutarız. bizim milletteki zenci ile boğa aşkı hiç bitmez, sempatimiz var nedense bu varlıklara.
istanbul'a geldikten yaklaşık 10 gün sonra sevdicek konuşmamız lazım dedi, skype yaptık akşam gene heyecanlıyım, nasılsın iyi misin muhabbetinden sonra konuya girdi hemen, orda bayadır hoşlandığı bir çocuk falan varmış fransız, ismi tibout, hoşlanmış bundan baya da bi takılmışlar kur yapmışlar birbirlerine, ben o zaman anladım zaten geçte olsa, bizim kızın ev arkadaşına kendimi sevgilisiyim diye tanıtınca ı falan beni görünce şaşırmas bi anlam verememesi boş boş bizim kıza bakması bu kim gibilerinden, anlayacağınız ben orda boynuz sivriltme dersine ilk adımı atmışım haberim yokmuş. ben o gün bütün tiboutlardan ve ayşelerden nefret ettim. o kızla son mutlu anım santiago barnabeu'daydı, hala unutamam, çok unutmak istedim ama silip atamadım, 1 hafta boyunca yıldırım demirören ve icraatlarını düşündüm gene unutamadım. unutamamın nedeni o kız değilmiş sonra anladım, santiago barnabeu bende hiçbir kızın bırakamayacağı etkiler bırakmıştı. fırsatınız varsa gidin, kendinizi zorlayın gidin maç ayırt etmeksiniz, gidin ve yaşayın, sakın benim gibi aşık olmayın sevgili sözlük.
bu da böyle bir hikayemdir sevgili sözlük, her anı yaşanmış, hiçbir zaman unutulmamıştır, unutulmayacaktır.
bu hikayeye kolpa diyecek olan sözlük yazarları olabilir normaldir, colin kazım’ın zenci babasıyla çekinmiş fotoları yollayabilirim stadın önünde, dedim ya üstte biz zencileri çok severiz diye…
nisan 2013 kemerburgaz şantiye
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?