ilhan şeşenin oğlu fuat ile aynı okulda olmamızdan dolayı, her sene yaza doğru okulumuzda konser veren , gerçekten kaliteli bir müzik grubuydu. yol adım sevdalarda, olmalı olmalı,geçmiş değil bugün gibi, sonraları rüzgar, gibi gibiyim,ankaradan abim geldi ve daha bir çok klasik eseri yaratmışlardır.
lisan öğretilen yerlerde seviye anlamına gelir.
(bkz: jerry rice)
NFL tarihinde yer alan gelmiş geçmiş en büyük oyunculardan biridir. Wide reciever yani top tutucu olarak oynadığı 20 yıl boyunca kırdığı rekorlara bir daha ulaşılması zor gözükmektedir.
1985 -2005 yılları arasında 4 farklı takımda oynamış olsa bile yaklaşık 15 yıl boyunca formasını giyip adının özleştiği san francisco 49'ers ile hep hatırlanır. HBB'in amerikan futbolunu yayınlamaya başlayıp hepimizin bu sporla tanıştığı yıllarda yıl 1992 -1993 arası , takımının oyun kurucusu steve young ile beraber bu spor ile ilgilenmeye başlayanların fenomeni olmuştur.
1985 -2005 yılları arasında 4 farklı takımda oynamış olsa bile yaklaşık 15 yıl boyunca formasını giyip adının özleştiği san francisco 49'ers ile hep hatırlanır. HBB'in amerikan futbolunu yayınlamaya başlayıp hepimizin bu sporla tanıştığı yıllarda yıl 1992 -1993 arası , takımının oyun kurucusu steve young ile beraber bu spor ile ilgilenmeye başlayanların fenomeni olmuştur.
yabancı oyuncuları sıraladığımızda;
Eneramo- İkinci lig topçusu
Holosko- Sevimli hayalet maça etkisi çok az, zaten miyadı doldu
Dentinho- Berbat bir adam
Pedro Franco- Tanıyan bilen yok, bir ara sakatlanmış dediler şaşırdık.
Fernandes- Karektersiz , sorumsuz , maça etkisi yok.Bu sene tam rezalet.
Almeida- Son haftalarda kıpırdandıysada, geldiğinden beri kaçırdıkları ve sakatlıkları ile gündemde
Escude-Sıradan da sıradan
Sivok- Ortalamanın üstünde, iyi niyetli. Olumlu
Atiba- Takıma en çok katkı sağlayan oyuncu
Motta-Vasatın üstü ama o kadar.
Yabancı oyunculara bak kaliteyi anla. Fazla söze gerek yok.
Eneramo- İkinci lig topçusu
Holosko- Sevimli hayalet maça etkisi çok az, zaten miyadı doldu
Dentinho- Berbat bir adam
Pedro Franco- Tanıyan bilen yok, bir ara sakatlanmış dediler şaşırdık.
Fernandes- Karektersiz , sorumsuz , maça etkisi yok.Bu sene tam rezalet.
Almeida- Son haftalarda kıpırdandıysada, geldiğinden beri kaçırdıkları ve sakatlıkları ile gündemde
Escude-Sıradan da sıradan
Sivok- Ortalamanın üstünde, iyi niyetli. Olumlu
Atiba- Takıma en çok katkı sağlayan oyuncu
Motta-Vasatın üstü ama o kadar.
Yabancı oyunculara bak kaliteyi anla. Fazla söze gerek yok.
Dün akşam tatil edilen maçın ardından aklıma takılan ve yaptığım küçük araştırma sonucunda Portekiz de kar yağışının olduğunu tespit etmiş olduğum dağlık bölge.
http://www.viajejet.com/clima-portugal/nieve-portugal/
http://en.wikipedia.org/wiki/Serra_da_Estrela
http://www.viajejet.com/clima-portugal/nieve-portugal/
http://en.wikipedia.org/wiki/Serra_da_Estrela
konum olarak İstanbul'un en berbat noktasına yerleştirilmiş, tam türk zihniyetini temsil eden bir stat. yapım işini önce özel bir firma alır ama işi bitiremez yada bitirtilmez .sonra toki el atar, yandaşlara servet kazandırılır. planda yer alan çatı, yerden ısıtma falan kimin umurunda. derme çatma bir stat yapılır, dışarıdan bakıldığında gecekondu gibi gözükür, toki zevkisizliği ile bir boyanmaz bile. sonra açılışta gerekli şovlar yapılır, ayarlar verilir bu devran sürer gider. biraz kar yağar, az yağmur maçlar oynanamaz ama kimin umurunda olur.Önemli olan koca bir yapı yapılmıştır, tıpkı adalet olmayan ülkemde devasa adalet saraylarının yapılması gibi
Bu stadı yapan TOKİ ve başkanı erdoğan bayraktar samsunda yanlış yere yaptığı dairelerde dere taşması sonrası ölen kişiler için '' biz bunu yapmasaydık daha çok kişi ölürdü'' diyebilecek insanlardır. Bu stadı yapmasaydık siz okulunuzun bahçesinde oynardınız da diyebilirlerdi.
Bu stadı yapan TOKİ ve başkanı erdoğan bayraktar samsunda yanlış yere yaptığı dairelerde dere taşması sonrası ölen kişiler için '' biz bunu yapmasaydık daha çok kişi ölürdü'' diyebilecek insanlardır. Bu stadı yapmasaydık siz okulunuzun bahçesinde oynardınız da diyebilirlerdi.
sanılanın aksine çocuklara olumlu şeyler öğretmektedir. bunu anlamak için bir kaç kez izlemek yeterlidir. çocukların anlamasını sağlamak için sürekli tekrarlanan ve basite indirgenmiş sahneler mevcuttur. kişinin sağı-solu, bir şeyin içi-dışı, arkadaşlık ve paylaşmanın önemi gibi konulara değinir. ancak yinede çocuklara fazla televizyon izletmek doğru değildir, ancak pepee gibi programları izlemelerinde sakınca yoktur.
Ayrıca bu programın yapımcısı kıraç'ın eşi, çizgi film boyunca karakterlerin zaman zaman konuştukları şuşu karakteri olarak karşımıza çıkar ve her bölümde var olan şarkıları seslendirir. Karı koca pepee ile iyi bir servet elde etmişlerdir. Yakın zamanda trt'den çıkarılacağı ve başka kanalda devam edeceği konuşuluyor ama bu televizyonun diyanet tv. falan olacağını sanmıyorum, daha çok izlenen bir kanal olur muhakkak belki acun kapar, çünkü siz farkında değilsiniz ama pepee'nin reytingleri tavan.
http://www.youtube.com/watch?v=-V2NRso3WYc
Ayrıca bu programın yapımcısı kıraç'ın eşi, çizgi film boyunca karakterlerin zaman zaman konuştukları şuşu karakteri olarak karşımıza çıkar ve her bölümde var olan şarkıları seslendirir. Karı koca pepee ile iyi bir servet elde etmişlerdir. Yakın zamanda trt'den çıkarılacağı ve başka kanalda devam edeceği konuşuluyor ama bu televizyonun diyanet tv. falan olacağını sanmıyorum, daha çok izlenen bir kanal olur muhakkak belki acun kapar, çünkü siz farkında değilsiniz ama pepee'nin reytingleri tavan.
http://www.youtube.com/watch?v=-V2NRso3WYc
sadece o kulübe değil tüm insanlığa verilmiş cezadır.resmen ortaya çıkan tablo berbat, ofsayt gole dakikalarca sevinenler mi? golü yarım saat sonra idrak edebilenler mi. zaten ortaya çıkan ses vuvuzeladan beter ve tüm oyuncuların konsantrasyonun içine ediyor. acilen kaldırılması gereken insanı değil futboldan hayattan soğutan bir ceza modeli.
#317787 entrisi sözlükte bugüne kadar okuduğum en güzel tespittir. kendisini ayakta alkışlıyorum.
çok kısa ve net bir karşılaştırma ile farkı ortaya çıkar. misal abdullah avcı milli takımın başına geldi rezil oyunlar , rezil skorlar sonrası, çıktı utanmadan pişkin pişikin türk futbolunun yapısal sorunlarından uzun vadeli planlamalardan bahis etti durdu, güya çocuk kandıracaktı. oysa ki bilmesi gereken milli takım teknik direktörünün görevi sonuç almaktır, birinci görevi budur. Türk milli takımı dünya 3. ve avrupa 3. yaşamış bir takım son 15 yılda. ne oldu fatih hoca geldi birden işin rengi değişti arka arkaya galibiyetler geldi bir anda hava değişti , yani teknik direktörün katkısı bir takıma büyüktür. 3. büyüklerin teknik direktörünün ilk ve en önemli görevi mevcut şartlarda en iyisini yapıp maksimumunu veren bir takım yaratmaktır. yoksa 3 yıl sonra 5 yıl sonra laflarını kimse yemez ve beklemez.Uzun vadeli işler ile sportif direktör ilgilenebilir.bu italyada ,almanyada, ispanyada, ingilterde hep böyledir. ferguson ve wenger birer istisnadır.
aslen jamaikalıdır.
yüksel gözen minibüste kadın taklidi ile gönüllere taht kurmuştur.
peri masalı misali bir hocalık kariyerine başlamıştır umarım devamı gelir. ayrıca hocalık deneyimini ilk kez yaşadığı beşiktaş A2 takımı namağlup şampiyon olmuştu.
"bu sene şampiyon olacağız, olmalıyız. tüm planlamamızı buna göre yaptık." diyen başkan.
not: bazı arkadaşlar biliç'in uzun vadeli planlama dahilinde geldiğini düşünüyor ama bilmedikleri başkan ve yönetimin hedefi şampiyonluk, en kötü ikincilik, gerekli yatırım zaten yapıldı. yani bu noktadan sonra ne başkanın ne taraftarın sabrı uzun vadeli yapılanma falan laflarına tok. kimse yemiyor artık. bu sezon[ybkz]swh[/ybkz] şampiyonlar ligine muhakkak girilmeli yoksa ne önder kalır ne biliç.
not: bazı arkadaşlar biliç'in uzun vadeli planlama dahilinde geldiğini düşünüyor ama bilmedikleri başkan ve yönetimin hedefi şampiyonluk, en kötü ikincilik, gerekli yatırım zaten yapıldı. yani bu noktadan sonra ne başkanın ne taraftarın sabrı uzun vadeli yapılanma falan laflarına tok. kimse yemiyor artık. bu sezon[ybkz]swh[/ybkz] şampiyonlar ligine muhakkak girilmeli yoksa ne önder kalır ne biliç.
geçen sene samet ayaba'yı her puan kaybında, her futbolcu sakatlığında, her kötü sonuçta tek sorumlu tutup itin götüne sokanların, şimdi kendisi hakkında eleştiri yapanları fanatizimle suçladığını gördüğümüz hoca. geçen sene beşiktaş ile bu seneki beşiktaş arasında sadece 1 puan fark var. geçen sene beşiktaş feda sezonundayken ve başkan dahil kimse bir beklentimiz yok derken, hiç bir hoca imza atmazken takım şampiyonluk yarışının içinde kalmıştır. hatta ikincilik yarışını son haftaya kadar kovalamıştır. arada 11 oyuncu fark vardı ve realite samet aybaba'nın takımın 14. hafta itibari ile daha başarılı olduğudur. çatlasanız da patlasanız da bu gerçektir.
fikret başkan "bu sene tek hedefimiz şampiyonluk" dedi ve sonuç ortada. biliç koca bir balon. sakatalıklar ortada madem samet hoca suçluydu bu sene biliç sorumlu sakatlıklardan. takımdaki isteksizlik ortada, her şey ortada. derbi maçlarındaki rezaletler, verilen saçma puanlar hepsi ortada. akhisar maçında[ybkz]swh[/ybkz] beraberliğe sevinen, her puan kaybından sonra sorunları geçiştiren, yaptığı her değişiklik sonrasında takımı geriye götüren, asla risk alamayan formattan ve oyunculardan vazgeçmeyen, yedek oyuncuların yüzüne bakmayan bir hoca.
kimse kimseyi yemek istemiyor herkesin amacı beşiktaş'ı başarılı görmek kahır olmak değil. şifo mehmet, ertuğrul, sergen bile neler yapıyor belli. biliç bugüne kadar hiç bir başarı elde etmemiş. ben elin hırvatına değil kendi değerime sametime rıza'ma sahip çıkmayı yeğliyorum. bundan rahatsız olan, midesi bulananlara güzel bir ilaç tavsiye edebilirim. ayrıca onlara tavsiyem tutarlı olmalarıdır.
başımızda fatih terim veya mustafa denizli benzeri bir hoca olsaydı, bitik galatasaray'ı saha gömer, fener'i 10 kişi ile beşlik yapar, akhisar ve sivası rahat geçerdik. şimdi kasımpaşa maçına[ybkz]swh[/ybkz] odaklandık umarım bir seri yakalar ve şampiyonluğa yürür, biliçleri omuzlara alırız. ama beşiktaşlı olarak göte de göt deriz, şu ana kadar bu adam başarısız, aksini iddia etmek saçma olur.
not: umarım yıllarca kalır ama ben o ışığı görmüyorum ve bunu nedenleri ile yazıyorum. yanılabilirim veya genelde olduğu gibi haklı çıkabilirim ama amacım beşiktaş'ın güzel günlere yürümesi. yoksa biliç falan umrumda değil.
fikret başkan "bu sene tek hedefimiz şampiyonluk" dedi ve sonuç ortada. biliç koca bir balon. sakatalıklar ortada madem samet hoca suçluydu bu sene biliç sorumlu sakatlıklardan. takımdaki isteksizlik ortada, her şey ortada. derbi maçlarındaki rezaletler, verilen saçma puanlar hepsi ortada. akhisar maçında[ybkz]swh[/ybkz] beraberliğe sevinen, her puan kaybından sonra sorunları geçiştiren, yaptığı her değişiklik sonrasında takımı geriye götüren, asla risk alamayan formattan ve oyunculardan vazgeçmeyen, yedek oyuncuların yüzüne bakmayan bir hoca.
kimse kimseyi yemek istemiyor herkesin amacı beşiktaş'ı başarılı görmek kahır olmak değil. şifo mehmet, ertuğrul, sergen bile neler yapıyor belli. biliç bugüne kadar hiç bir başarı elde etmemiş. ben elin hırvatına değil kendi değerime sametime rıza'ma sahip çıkmayı yeğliyorum. bundan rahatsız olan, midesi bulananlara güzel bir ilaç tavsiye edebilirim. ayrıca onlara tavsiyem tutarlı olmalarıdır.
başımızda fatih terim veya mustafa denizli benzeri bir hoca olsaydı, bitik galatasaray'ı saha gömer, fener'i 10 kişi ile beşlik yapar, akhisar ve sivası rahat geçerdik. şimdi kasımpaşa maçına[ybkz]swh[/ybkz] odaklandık umarım bir seri yakalar ve şampiyonluğa yürür, biliçleri omuzlara alırız. ama beşiktaşlı olarak göte de göt deriz, şu ana kadar bu adam başarısız, aksini iddia etmek saçma olur.
not: umarım yıllarca kalır ama ben o ışığı görmüyorum ve bunu nedenleri ile yazıyorum. yanılabilirim veya genelde olduğu gibi haklı çıkabilirim ama amacım beşiktaş'ın güzel günlere yürümesi. yoksa biliç falan umrumda değil.
uzun zaman önce, salonları madison square garden'ın hemen yanında ikamet ettiğim eski göz ağrım.
olası bir puan kaybı durumunda taşlar yerinden oynayacağı maçtır. bu maçta da karaktersiz fernandesi oynatırsa biliç de aynı fernandes gibi karaktersizdir. bir yerden kazanmak kaybetmek önemli değil, ama taraftarla arama ile alay eden bir adamı değil sahada , hele ki yaptığı terbiyesizlik sonrası kulübede bile görmek istemediğim maçtır ayrıca.
kim ne derse desin takımda ruhu ve mücadele gücü ile olması gereken yegane ve eksikliği çok hissedilen futbolcu. stoper olarak takımın en iyisi olmasının yanında takıma ruh katan bir adam. futbol dünyasında, kim ki bir takımda en eski ve uzun yıllar orada kalırsa ona derin devlet falan yakıştırmaları yapılır.
hakan şükür, oğuz çetin, rıza çalımbay hep aynı iddialara maruz kalmışlardır, tabii ki bu oyuncular sıradan futbolcular değildir ve takım içinde etkileri vardır, bu kötü değil güzel bir durumdur, sen bu tip adamları takım içinde var edemeyip kullanamaz isen kulübünü ve takımını fernandes gibi ruhsuz, karaktersiz yabancılara teslim edersen, takımında sahada ruhsuz ruhsuz dolaşır işte böyle.
not: topuk büyümesine, kol kırığına, hatta minüsküsüne rağmen takımın asla yanlız bırakmayan ve her zaman savaşçı özelliği ile toroman en az belki ibrahim üzülmez'den fazla bu kulübe sembol olmuştur ve katkısı çok fazladır.
hakan şükür, oğuz çetin, rıza çalımbay hep aynı iddialara maruz kalmışlardır, tabii ki bu oyuncular sıradan futbolcular değildir ve takım içinde etkileri vardır, bu kötü değil güzel bir durumdur, sen bu tip adamları takım içinde var edemeyip kullanamaz isen kulübünü ve takımını fernandes gibi ruhsuz, karaktersiz yabancılara teslim edersen, takımında sahada ruhsuz ruhsuz dolaşır işte böyle.
not: topuk büyümesine, kol kırığına, hatta minüsküsüne rağmen takımın asla yanlız bırakmayan ve her zaman savaşçı özelliği ile toroman en az belki ibrahim üzülmez'den fazla bu kulübe sembol olmuştur ve katkısı çok fazladır.
sakatlıklarda sorumlu olmayan kuruldur. bu arkadaşların görevi oyuncular sakatlandıktan sonra en doğru tedavi ile onları iyileştirmektedir. sakatlıklardan sorumlu olanlar kendine bakmayan futbolcular veya yanlış veya ağır idman yaptırıp kasların dinlenmesine olanak vermeyen teknik direktördür.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?