şu yönde bir düzenleme yapılsa daha iyi olabilecek sözlük;
şimdi malumunuz bir başlığa bir giri(entry) yapıldığında, sol framede en üste çıkıyor ve o gün kaç giri yapıldıysa o başlığın yanında parantez içinde o sayı yazıyor.yani,
beşiktaş yenilince ağlamak (10)
pırasa (3)
şeklinde an itibariyle.ancak burada "beşiktaş yenilince ağlamak" başlığına tıkladığımızda, o gün yazılan 10 yeni giri yerine başlığın ilk girisi görünüyor.mesela "beşiktaş" başlığına o gün 5 giri yazıldığında, sen başlığa tıkladığın anda ilk giriyi görüyorsun.oysa diğer büyük sözlüklerde ilgili başlığa tıkladığınızda, o gün girilen giriler gelir ilk başta ekrana.eğer siz diğer girilere de bakmak istiyorsanız "tümünü göster" tarzında bir butona tıklarsınız ve o gün girilenlerin dışındaki girileri de görüntülersiniz.ha diyeceksin kardeşim bu kadar yazdın da bu çok önemli mi?bence önemli.mesela "vodafone arena(20)" hakkında başlığını gördüm.hemen diyorum ki noldu acaba, ağustos'ta bitecek dediler hakkaten bitti mi lan (tabi ki bunu demiyorum da bunu diyenler vardır elbet) diye tıkladığımda karşıma dingoc'un
"1.spor toto süper lig 2014-2015 sezonundan itibaren sıklıkla kullanacağımız; beşiktaş inönü stadyumu'nun yeni adı olması muhtemel isim.
(bkz: reserved)"
girisi çıkıyor.ben yeni gelişmeleri görmek için bir daha üstteki son sayfa butonuna tıklıyorum ve oraya gittiğimde de o 20 girinin hangileri olduğunu numaralarından tespit etmeye çalışıyorum.e tabi günümüz internet aleminde bir çok yazılımcı bırak 2 tık az yaptırmayı, daha tıklamadan içerik göstermeye yönelik hamleler yaparken, sitenin hantallaşması kimsenin işine gelmez.
derdini sikeyim diyenlere mahçup bir gülümsemeyle bakıyorum şu anda.
edit:başlığın yanındaki üç noktaya tıklayın benim dediğim iş oluyormuş.vay emenike, cahilliğe gel.
bunu film değil de öğün olarak değerlendirmek gerekir sanırım.çünkü bir oturulduğunda kaç sekmenin açıldığı, tarayıcının performansıyla sınırlandırılabiliyor ancak.ışık hızıyla açılıp kapanan sekmeleri kimsenin sayabileceğini sanmıyorum.
kendisi hakkında güzel bir görüntülü analiz mevcut.iyi sinyaller veren, gelişmeye açık bir sağ bek gibi duruyor.buyrun:
http://kuzeyligleri.blogspot.com.tr/2014/08/martin-linnes-goruntu-analiz.html?spref=tw
http://kuzeyligleri.blogspot.com.tr/2014/08/martin-linnes-goruntu-analiz.html?spref=tw
Sevincimizi, demba ba’yı filan bir kenara bırakıp biraz maçtan konuşmaya çalışalım.
Öncelikle Beşiktaş maça “tutuk”dan ziyade “tedbirli” başladı demek daha doğru.bu da anlaşılır bir şey.zira 2 gol yemediği takdirde, hiçbir şekilde elenmesi mümkün değildi beşiktaş’ın.ancak ilk yarıda oyunu tutma adına ciddi bir eksiği de vardı beşiktaş’ın.
4-4-2 çıktı sahaya ancak verimli bir 4-4-2 kadrosu yok hala beşiktaşın.bir kere orta alanda 2 defansif adamla bunu oynayamazsınız.bu boşluk ilk yarıdaki feyenoord ataklarında daha da belli oldu.atiba ve veli iyice defansın içine girerken mustafa-ba ikilisi önde yalnız kaldı ve ceza sahasının önünde ciddi boşluklar oluşmaya başladı.beşiktaş’ı rahatlatan ise, ileride iki tane fırsatçı oyuncunun maçı takip ederek top çalmaya odaklanması oldu.bu şekilde mustafa’nın topu çalması ve ileri sürüp gole gitmesi beşiktaş’ı rahatlatan ilk golü getirdi.ki belirtmek gerek ki bence ilk gol ofsayt.
Bunun dışında ilk yarıda beşiktaş’ın kayda değer bir orta ya da kanat organizasyonu yok.bu da orta alandaki lider oyuncu eksikliğini daha da belirgin olarak gösteriyor.topu orta alanda tutacak, dönecek, ileriye taşıyabilecek ve takım üzerindeki panik ve stresi azaltabilecek bir oyuncumuz hala yok.bunun dışında topu ileri taşıyan bek ya da kanat oyuncuları da yok.olcay’ın top sürmesi zayıf, kerim biraz daha iyi ancak onun da acemiliğini atıp daha olgun hareketler yapabilmesi lazım.şu anda o da yok.neticede forvetlerimizi besleyecek kaynaklar yoktu dün sahada.bu da ortadaki boşluğun sebebidir.organize diyebileceğimiz 2 atağımız oldu olcay’ın kanadından gelen.bunun birisi 2.golümüzdür, diğeri de yine demba ba’nın direk dibinden çıkan topudur.bunlar dışında ne yaptığını bilen bir takım göremedim sahada ben.geçen sene yapılan kontra atak organizasyonlarını da yapamadık bu maçta.
Oyuncu bazında değerlendirme yapalım biraz
Tolga:gerçekten güven veriyor.sambade ile çalışmaları reflekslerini epey güçlendirdi.komple bir kaleci oldu ancak düşüşleri hala çok kontrolsüz geliyor bana.hava topuna çıktığı anda patates çuvalı gibi yere düşüyor ki bazı maçlarda kale vuruşu yapamayacak seviyede ağrılarının olması da bu sebepten.
Necip:bu çocuk çok istekli olmasına rağmen kendisini hiç geliştiremiyor.hele topu alınca atağın olgunlaşıp olgunlaşmadığına bakmadan şuursuzca ileriye doğru hızlı top sürmeleri beni öldürüyor.bir de dün boku bokuna yediği sarı kart, onu hala bir profesyonel olarak görememe yok açıyor.hakem çağırıyor yanına.sadece uyarmak için.bizimki artislik yapıyor ve sarıyı yiyor.yine geçen seneki fener maçında, gereksiz bir alanda caner’le didişip aldığı kırmızı kart aklımdan hala çıkmıyor.
Pedro:iyi bir stoper ancak sezilerini biraz güçlendirmesi lazım.dün birkaç hatası oldu.bunlardan birisi gole sebebiyet verdi, diğeri de tolganın çabasıyla önlendi (seken topu tolgaya bıraktığı pozisyon)
Ersan:iyi bir süpürücü.hatta bence türk olarak en iyisi şu anda.
Motta:bu adam ideal bir bek değil bence.ileri bindirmeleri çok iyi değil,savunma anlamında da zaafları var.ilk maçta yaptığı dengesizliğin danny’nin gs maçındakinden pek farkı yok.bence bu adamın ismail’in yedeği olması lazım.
Veli:veli’nin en iyi yanı, hep belli bir standartda oynaması.uzun süredir “veli bu maçta kötüydü” dediğimi hatırlamıyorum.kendisi hakkında daha önce birşeyler karalamıştım.http://www.kartalsozluk.com/sozluk.php?t=%23342213
Atiba:demba ba’nın dışında top kontrolü gibi temel bir beceriye sahip tek kişi bence.ne yaptığını bilen, iyi bir oyuncu.top ayağına yapışıyor ve en iyi özelliği bu.
Olcay:süper ligdeki bence performansı konuşulabilecek en zor isim.bazen yitip gidiyor sahada, ancak bazen öyle güzel işler yapıyor ki kendini bir anda affettiriyor.maç konusunda olsa da performans konusunda istikrar sıfır.şölye top her ayağına aldığında tehlike yaratan bir isim olamadı.kesinlikle top kontrolü çalışmalı.çoğu topu kontrol zaafiyetinden kaybediyor.havadan gelen topu düzgün bir şekilde önüne indiremiyor çoğu zaman.bence gerçekten büyük bir beşikta’ta, kendisi ancak yedek olabilir.
Kerim:kendini toparlamaya başlıyor.yüksek potansiyeli var.topu alıyor, ileri koşuyor, duruyor, pas çıkarıyor filan.çok iyi bir özellik.ancak bunu tam yapamıyor.ancak daha sadece birkaç maçta doksan dakika forma giyebildi.bu yüzden kondüsyonunu ve formunu geliştirmek için zamana ihtiyacı var.
Mustafa:iyi bir toparlanma süreci yaşıyor.bazı konulardaki yetnekleri sınırlı olsa da, bir anda topu kazanıp tehlike yaratıyor.ancak top sürme konusunda biraz zayıf hala.topu sürerken gereksiz dokunuşlar yapıp topu ayağından açabiliyor.ekstrem bir örnek olacak ama yerinde olsam geceleri yatmadan g.bale’in videolarını izleyerek uyuyakalırdım.idmanlarda buna ekstradan çalışırdım.
Ba: :) işte aradığımız golcü bu.dün metin tekin güzel bir şey söyledi:
“golü atmak için önce “orada” olmanız lazım.ba hep “orada”ydı” dedi.hakikaten öyle.attığı goller kolay görünebilir ama tam olması gerektiği zamanda olması gerektiği yerdeydi.bu bir oyuncuyu “iyi” kategorisine sokan bir özelliktir.almeida gibi paso arka direğe koşu yapmıyor.gol nerede görünüyorsa orada oluyor.bunun dışında fiziği iyi, yıkılmıyor.hava topunu alıyor, indiriyor, ani dönüşler yapıyor,çalım atıyor,oyunu çok iyi takip ediyor ve soğukkanlı.maçı izlemeyenler için söylüyorum, dün bu saydıklarımın hepsini yaptı. Bi çoğunda faulle durduruldu,kart gördürdü ki bu bile başlı başına iyi bir iştir.duran top kazanır, rakibi yıpratırsınız.tabi ki her maç bu kadar formda olmayabilir ama, gol dışında asist yapabilecek, top kapabilecek,duran top kazandırabilecek, rakibi tedirgin edip yıpratabilecek komple bir forvet olduğundan her maçta işimize yarayacaktır.
Öncelikle Beşiktaş maça “tutuk”dan ziyade “tedbirli” başladı demek daha doğru.bu da anlaşılır bir şey.zira 2 gol yemediği takdirde, hiçbir şekilde elenmesi mümkün değildi beşiktaş’ın.ancak ilk yarıda oyunu tutma adına ciddi bir eksiği de vardı beşiktaş’ın.
4-4-2 çıktı sahaya ancak verimli bir 4-4-2 kadrosu yok hala beşiktaşın.bir kere orta alanda 2 defansif adamla bunu oynayamazsınız.bu boşluk ilk yarıdaki feyenoord ataklarında daha da belli oldu.atiba ve veli iyice defansın içine girerken mustafa-ba ikilisi önde yalnız kaldı ve ceza sahasının önünde ciddi boşluklar oluşmaya başladı.beşiktaş’ı rahatlatan ise, ileride iki tane fırsatçı oyuncunun maçı takip ederek top çalmaya odaklanması oldu.bu şekilde mustafa’nın topu çalması ve ileri sürüp gole gitmesi beşiktaş’ı rahatlatan ilk golü getirdi.ki belirtmek gerek ki bence ilk gol ofsayt.
Bunun dışında ilk yarıda beşiktaş’ın kayda değer bir orta ya da kanat organizasyonu yok.bu da orta alandaki lider oyuncu eksikliğini daha da belirgin olarak gösteriyor.topu orta alanda tutacak, dönecek, ileriye taşıyabilecek ve takım üzerindeki panik ve stresi azaltabilecek bir oyuncumuz hala yok.bunun dışında topu ileri taşıyan bek ya da kanat oyuncuları da yok.olcay’ın top sürmesi zayıf, kerim biraz daha iyi ancak onun da acemiliğini atıp daha olgun hareketler yapabilmesi lazım.şu anda o da yok.neticede forvetlerimizi besleyecek kaynaklar yoktu dün sahada.bu da ortadaki boşluğun sebebidir.organize diyebileceğimiz 2 atağımız oldu olcay’ın kanadından gelen.bunun birisi 2.golümüzdür, diğeri de yine demba ba’nın direk dibinden çıkan topudur.bunlar dışında ne yaptığını bilen bir takım göremedim sahada ben.geçen sene yapılan kontra atak organizasyonlarını da yapamadık bu maçta.
Oyuncu bazında değerlendirme yapalım biraz
Tolga:gerçekten güven veriyor.sambade ile çalışmaları reflekslerini epey güçlendirdi.komple bir kaleci oldu ancak düşüşleri hala çok kontrolsüz geliyor bana.hava topuna çıktığı anda patates çuvalı gibi yere düşüyor ki bazı maçlarda kale vuruşu yapamayacak seviyede ağrılarının olması da bu sebepten.
Necip:bu çocuk çok istekli olmasına rağmen kendisini hiç geliştiremiyor.hele topu alınca atağın olgunlaşıp olgunlaşmadığına bakmadan şuursuzca ileriye doğru hızlı top sürmeleri beni öldürüyor.bir de dün boku bokuna yediği sarı kart, onu hala bir profesyonel olarak görememe yok açıyor.hakem çağırıyor yanına.sadece uyarmak için.bizimki artislik yapıyor ve sarıyı yiyor.yine geçen seneki fener maçında, gereksiz bir alanda caner’le didişip aldığı kırmızı kart aklımdan hala çıkmıyor.
Pedro:iyi bir stoper ancak sezilerini biraz güçlendirmesi lazım.dün birkaç hatası oldu.bunlardan birisi gole sebebiyet verdi, diğeri de tolganın çabasıyla önlendi (seken topu tolgaya bıraktığı pozisyon)
Ersan:iyi bir süpürücü.hatta bence türk olarak en iyisi şu anda.
Motta:bu adam ideal bir bek değil bence.ileri bindirmeleri çok iyi değil,savunma anlamında da zaafları var.ilk maçta yaptığı dengesizliğin danny’nin gs maçındakinden pek farkı yok.bence bu adamın ismail’in yedeği olması lazım.
Veli:veli’nin en iyi yanı, hep belli bir standartda oynaması.uzun süredir “veli bu maçta kötüydü” dediğimi hatırlamıyorum.kendisi hakkında daha önce birşeyler karalamıştım.http://www.kartalsozluk.com/sozluk.php?t=%23342213
Atiba:demba ba’nın dışında top kontrolü gibi temel bir beceriye sahip tek kişi bence.ne yaptığını bilen, iyi bir oyuncu.top ayağına yapışıyor ve en iyi özelliği bu.
Olcay:süper ligdeki bence performansı konuşulabilecek en zor isim.bazen yitip gidiyor sahada, ancak bazen öyle güzel işler yapıyor ki kendini bir anda affettiriyor.maç konusunda olsa da performans konusunda istikrar sıfır.şölye top her ayağına aldığında tehlike yaratan bir isim olamadı.kesinlikle top kontrolü çalışmalı.çoğu topu kontrol zaafiyetinden kaybediyor.havadan gelen topu düzgün bir şekilde önüne indiremiyor çoğu zaman.bence gerçekten büyük bir beşikta’ta, kendisi ancak yedek olabilir.
Kerim:kendini toparlamaya başlıyor.yüksek potansiyeli var.topu alıyor, ileri koşuyor, duruyor, pas çıkarıyor filan.çok iyi bir özellik.ancak bunu tam yapamıyor.ancak daha sadece birkaç maçta doksan dakika forma giyebildi.bu yüzden kondüsyonunu ve formunu geliştirmek için zamana ihtiyacı var.
Mustafa:iyi bir toparlanma süreci yaşıyor.bazı konulardaki yetnekleri sınırlı olsa da, bir anda topu kazanıp tehlike yaratıyor.ancak top sürme konusunda biraz zayıf hala.topu sürerken gereksiz dokunuşlar yapıp topu ayağından açabiliyor.ekstrem bir örnek olacak ama yerinde olsam geceleri yatmadan g.bale’in videolarını izleyerek uyuyakalırdım.idmanlarda buna ekstradan çalışırdım.
Ba: :) işte aradığımız golcü bu.dün metin tekin güzel bir şey söyledi:
“golü atmak için önce “orada” olmanız lazım.ba hep “orada”ydı” dedi.hakikaten öyle.attığı goller kolay görünebilir ama tam olması gerektiği zamanda olması gerektiği yerdeydi.bu bir oyuncuyu “iyi” kategorisine sokan bir özelliktir.almeida gibi paso arka direğe koşu yapmıyor.gol nerede görünüyorsa orada oluyor.bunun dışında fiziği iyi, yıkılmıyor.hava topunu alıyor, indiriyor, ani dönüşler yapıyor,çalım atıyor,oyunu çok iyi takip ediyor ve soğukkanlı.maçı izlemeyenler için söylüyorum, dün bu saydıklarımın hepsini yaptı. Bi çoğunda faulle durduruldu,kart gördürdü ki bu bile başlı başına iyi bir iştir.duran top kazanır, rakibi yıpratırsınız.tabi ki her maç bu kadar formda olmayabilir ama, gol dışında asist yapabilecek, top kapabilecek,duran top kazandırabilecek, rakibi tedirgin edip yıpratabilecek komple bir forvet olduğundan her maçta işimize yarayacaktır.
tahminimce çirkin sağ bek aradıklarında bulamamaktadırlar.kolay mı bir ali eren, recep çetin bulmak?serdar da çok yakışıklı değil ama yeterince tipsiz de değil.en azından bir sağ bek için gerekli çirkinliğe sahip değil.daha çok biraz saf bi oğlana benziyor.
(bkz: adam gibi adam)
"1989 baharıydı. Baba Hakkı durdu. Türk futbolunun babası, efsane futbolcu, antrenör ve başkan Hakkı Yeten’in yorgun kalbi 79 yıllık vazifesini tamamladı ve durdu.
Şeref Stadı’nda, çamurlu bir günde, ezeli rakipleri Fenerbahçe’ye karşı 2-0 öndeyken sarı-lacivertlilerin oynadığı kötü futboldan memnun olmayıp meslektaşlarına daha fazla mücadele etmelerini söyleyen Hakkı durdu.
Bir müsabakada kırmızı kart gören bir oyuncunun onun onayı olmadan dışarı çıkmadığı Baba, Türk futbolunun babası Hakkı durdu.
Beşiktaşlıydı. Ama Beşiktaşlı duruşundan hiç bahsetmedi. Öylece durdu. Onun durması zaten “duruş” tarifi için yeterliydi. Fazlasına lüzum yoktu.
* * *
2000 baharıydı. Süleyman Seba durdu. İnönü Stadı tarihinin ilk golünü atan futbolcu Süleyman, 16 yıllık Beşiktaş başkanlığı kariyerini kendi isteğiyle Efsane Başkan Seba olarak durdurdu.
Mart 2000’de arkasında 5 Süper Lig, 4 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası bırakarak durdu. Olağan kongrede Bilgili’nin rakibi olmadı, 16 yıllık başkanlık kariyerini seçim kaybetmeden onursal başkanlık sıfatıyla tamamladı.
Beşiktaşlıydı. Ama Beşiktaşlı duruşundan hiç bahsetmedi. Öylece durdu. Akaretler’le Maçka arasında uzanan Spor Caddesi’ne adı verilerek durdu. Onun durması zaten “duruş” tarifi için yeterliydi. Fazlasına lüzum yoktu.
* * *
2011 baharıydı. Beşiktaş, Türkiye Kupası finalinde İstanbul Belediyespor’la karşı karşıya gelecekti. Müsabakanın öncesindeki hafta içinde Y.T. ile T.H. isimli iki kişi arasında aşağıdaki konuşmalar geçti:
Y.T: Ya bugün haberler çıkmış gördün mü hocam, İ.Akın’ı T. H. istiyor diye... Futbolcunun gardı düşüyor maç öncesi (gülüyor).
T.H: Maç öncesi biraz psikolojilerini bozalım.
Y.T: (Gülüyorlar) Kandırmayın oyuncumu.
T.H: ... İ..e oynarsan gelemezsin diye...
Y.T: ...
T.H: Oynayıp oynamamak...
Y.T: ...Öyle öyle diyordu zaten makara yapıyordu...
T.H.: Yani...
* * *
T.H. bununla da yetinmedi. Şike iddianamesinin 42’nci klasörüne göre arkadaşı, oyuncu menajeri Y.T. ile Beşiktaş futbolcuları Ersan, Guti ve İsmail hakkında iddialarda bulunmaktan geri durmadı:
Y.T: ... Ya Ersan da bitmiş hocam, birbirlerinin ellerini öpüyorlarmış orada. Masadaki başka bir çocuk var ya o söylüyor bana.
T.H: Daha önce de öpüşmüşler, evet.
Y.T: Evet, evet, aynen öyle...
...
Y.T: Üç iyi oldu hocam Allah’ın izniyle...
T.H: İlk yarı hiçbir şey oynamadı Guti i...si...
Y.T: Hocam ya var ya bak süper değişiklik yaptın.
...
Y.T: Ya hadi Serdal... Neyse de hocam o Hasan Ali topçu mopçu değil, he sen biliyorsun gerçi...
T.H: İsmail gibi aynı bizim ya.
Y.T: Ya İsmail’den de kötü hocam, o kötü İsmail’den. Son bir maçını izlesen 2B’de öyle topçu yok söyleyeyim yani haberin olsun.
* * *
2012 baharıydı. Yukarıda yazılan konuşmalarla hiçbir alakası olmayan, çünkü olmaması gereken, oyuncularına homoseksüel imasında asla bulunmamış, sol bekini aşağılamamış, rakip futbolcunun menajeriyle performans pazarlığı yapmamış Beşiktaş teknik direktörü durmadı. İstifa etti.
İstifa ederken de bol bol “Beşiktaşlı duruşu” ndan bahsetti.
Yukarıda yazılı konuşmaları belli ki hiç duymamış, gazete okumamış, o yüzden de Beşiktaş futbolcularının cinsel tercihleri konusunda başkalarıyla sohbet eden bir teknik direktöre görev verebilmiş Beşiktaş yönetimini suçladı konuşmasında...
Beşiktaş yönetimi de durmadı, onu çiçeklerle uğurladı giderken...
Bol bol da “Beşiktaş’ın çocuğu”, “Beşiktaşlı duruşu” filan dediler karşılıklı...
Oysa hiç durmamışlardı... Belli ki “duruş” sözcüğünün “duruştan bahsetmek” ten değil, “durmak” tan türediğini bilmiyorlardı.
Ve o sözcükler, ne yazık ki onların ağızlarında hiç ama hiç şık durmuyordu."
http://spor.milliyet.com.tr/besiktasli-durusu/spor/sporyazardetay/24.05.2012/1544398/default.htm
Şeref Stadı’nda, çamurlu bir günde, ezeli rakipleri Fenerbahçe’ye karşı 2-0 öndeyken sarı-lacivertlilerin oynadığı kötü futboldan memnun olmayıp meslektaşlarına daha fazla mücadele etmelerini söyleyen Hakkı durdu.
Bir müsabakada kırmızı kart gören bir oyuncunun onun onayı olmadan dışarı çıkmadığı Baba, Türk futbolunun babası Hakkı durdu.
Beşiktaşlıydı. Ama Beşiktaşlı duruşundan hiç bahsetmedi. Öylece durdu. Onun durması zaten “duruş” tarifi için yeterliydi. Fazlasına lüzum yoktu.
* * *
2000 baharıydı. Süleyman Seba durdu. İnönü Stadı tarihinin ilk golünü atan futbolcu Süleyman, 16 yıllık Beşiktaş başkanlığı kariyerini kendi isteğiyle Efsane Başkan Seba olarak durdurdu.
Mart 2000’de arkasında 5 Süper Lig, 4 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası bırakarak durdu. Olağan kongrede Bilgili’nin rakibi olmadı, 16 yıllık başkanlık kariyerini seçim kaybetmeden onursal başkanlık sıfatıyla tamamladı.
Beşiktaşlıydı. Ama Beşiktaşlı duruşundan hiç bahsetmedi. Öylece durdu. Akaretler’le Maçka arasında uzanan Spor Caddesi’ne adı verilerek durdu. Onun durması zaten “duruş” tarifi için yeterliydi. Fazlasına lüzum yoktu.
* * *
2011 baharıydı. Beşiktaş, Türkiye Kupası finalinde İstanbul Belediyespor’la karşı karşıya gelecekti. Müsabakanın öncesindeki hafta içinde Y.T. ile T.H. isimli iki kişi arasında aşağıdaki konuşmalar geçti:
Y.T: Ya bugün haberler çıkmış gördün mü hocam, İ.Akın’ı T. H. istiyor diye... Futbolcunun gardı düşüyor maç öncesi (gülüyor).
T.H: Maç öncesi biraz psikolojilerini bozalım.
Y.T: (Gülüyorlar) Kandırmayın oyuncumu.
T.H: ... İ..e oynarsan gelemezsin diye...
Y.T: ...
T.H: Oynayıp oynamamak...
Y.T: ...Öyle öyle diyordu zaten makara yapıyordu...
T.H.: Yani...
* * *
T.H. bununla da yetinmedi. Şike iddianamesinin 42’nci klasörüne göre arkadaşı, oyuncu menajeri Y.T. ile Beşiktaş futbolcuları Ersan, Guti ve İsmail hakkında iddialarda bulunmaktan geri durmadı:
Y.T: ... Ya Ersan da bitmiş hocam, birbirlerinin ellerini öpüyorlarmış orada. Masadaki başka bir çocuk var ya o söylüyor bana.
T.H: Daha önce de öpüşmüşler, evet.
Y.T: Evet, evet, aynen öyle...
...
Y.T: Üç iyi oldu hocam Allah’ın izniyle...
T.H: İlk yarı hiçbir şey oynamadı Guti i...si...
Y.T: Hocam ya var ya bak süper değişiklik yaptın.
...
Y.T: Ya hadi Serdal... Neyse de hocam o Hasan Ali topçu mopçu değil, he sen biliyorsun gerçi...
T.H: İsmail gibi aynı bizim ya.
Y.T: Ya İsmail’den de kötü hocam, o kötü İsmail’den. Son bir maçını izlesen 2B’de öyle topçu yok söyleyeyim yani haberin olsun.
* * *
2012 baharıydı. Yukarıda yazılan konuşmalarla hiçbir alakası olmayan, çünkü olmaması gereken, oyuncularına homoseksüel imasında asla bulunmamış, sol bekini aşağılamamış, rakip futbolcunun menajeriyle performans pazarlığı yapmamış Beşiktaş teknik direktörü durmadı. İstifa etti.
İstifa ederken de bol bol “Beşiktaşlı duruşu” ndan bahsetti.
Yukarıda yazılı konuşmaları belli ki hiç duymamış, gazete okumamış, o yüzden de Beşiktaş futbolcularının cinsel tercihleri konusunda başkalarıyla sohbet eden bir teknik direktöre görev verebilmiş Beşiktaş yönetimini suçladı konuşmasında...
Beşiktaş yönetimi de durmadı, onu çiçeklerle uğurladı giderken...
Bol bol da “Beşiktaş’ın çocuğu”, “Beşiktaşlı duruşu” filan dediler karşılıklı...
Oysa hiç durmamışlardı... Belli ki “duruş” sözcüğünün “duruştan bahsetmek” ten değil, “durmak” tan türediğini bilmiyorlardı.
Ve o sözcükler, ne yazık ki onların ağızlarında hiç ama hiç şık durmuyordu."
http://spor.milliyet.com.tr/besiktasli-durusu/spor/sporyazardetay/24.05.2012/1544398/default.htm
yeni başlayanlar için demba ba:
-29 yaşında ve 1,89 boyunda olan senegal'li forvettir.esas görev bölgesi forvet merkezidir.sağ ayaklıdır.
-kayda değer klüp geçmişi hoffenheim->west ham->newcastle united->chelsea şeklindedir.
-2013/2014 sezonunda 29 maçta 8 gol 3 asistle oynamıştır.ancak bu maçların çok azında 90 dakika oyunda kalmıştır(toplamda 884 dakika oynamış).
-yaklaşık 3 sezondur herhangi bir sakatlık geçirmemiştir.
-en çok 2012/2013 sezonunda gol ve asist yapmış (19 gol 5 asist)
-29 yaşında ve 1,89 boyunda olan senegal'li forvettir.esas görev bölgesi forvet merkezidir.sağ ayaklıdır.
-kayda değer klüp geçmişi hoffenheim->west ham->newcastle united->chelsea şeklindedir.
-2013/2014 sezonunda 29 maçta 8 gol 3 asistle oynamıştır.ancak bu maçların çok azında 90 dakika oyunda kalmıştır(toplamda 884 dakika oynamış).
-yaklaşık 3 sezondur herhangi bir sakatlık geçirmemiştir.
-en çok 2012/2013 sezonunda gol ve asist yapmış (19 gol 5 asist)
bir beşiktaşlı olarak kendisine teşekkürü borç bilirim.
beşiktaşın çocuğu denilenlerin bozduğu şeyleri düzeltmek için çırpındı durdu. ilk işi kaleci antrenörü transfer etmekti. "biz kaleci antrenörü yetiştirmek için çalışacağız" dediğinde beşiktaş daha cenk kazmasının hatalarını konuşuyordu. sporcu sağlığı merkezi, atletik departman, pilot takım gibi uygulamalarla ortaya bir vizyon koydu. samet aybaba'nın mahalle takımından, ayakları yere basan genç bir takım yarattı. biliç gibi bir karakteri bizle tanıştırdı.
tolga, motta, pedro, atiba, gökhan gibi transferler hiç kendisine mal edilmezken eneramo, sezer, dany ... gibi transferler nedense hep kendisinin hatası oldu. buna rağmen sorumluluğu aldı. "ortada bir başarı varsa beşiktaş'ındır ama başarısızlık varsa benimdir" dediğinde çok samimiyetsiz bulmuştum bu lafını. ama dediği gibi de oldu. bütün başarısızlıkları üstlendi, kendini hep eleştirdi, açık fikirli oldu.
"siz tanrı parçacığı mısınız" diyerek daha göreve başladığı ilk günden kendisine savaş açan erdal cömert'li, orhan yıldırım'lı, rüzgar sağnak'lı trollerin destekçileriyle mücadele etmeye çalıştı .biz de buralarda hep kendisinin arkasında durduk, buraların trollerine laf yetiştirmeye çalıştık. ancak bu kadar olabildi.
babamızın oğlu diye değil, beşiktaş'a faklı bir yönetim anlayışı, faklı bir vizyon sunmaya çalıştığı için sevdik kendisini. kendine "fenerli yea" diyenler, bir kaygısı olmayan insanın günde üç pakete yakın sigara içmeyeceğini göremezdi, göremedi de.
senin kıymetini bilmeyenler altınsay'ın da kıymetini bilmemişti, bu iş seba'dan beri böyle. hadi serdar bilgili diyelim. ondan beridir sahipsiz bu klüp. birilerinin rant arabası olmuş gidiyor. bu puştlara rağmen hala bu kadar seviyor olmamız da, armanın asaletindendir.
beşiktaşın çocuğu denilenlerin bozduğu şeyleri düzeltmek için çırpındı durdu. ilk işi kaleci antrenörü transfer etmekti. "biz kaleci antrenörü yetiştirmek için çalışacağız" dediğinde beşiktaş daha cenk kazmasının hatalarını konuşuyordu. sporcu sağlığı merkezi, atletik departman, pilot takım gibi uygulamalarla ortaya bir vizyon koydu. samet aybaba'nın mahalle takımından, ayakları yere basan genç bir takım yarattı. biliç gibi bir karakteri bizle tanıştırdı.
tolga, motta, pedro, atiba, gökhan gibi transferler hiç kendisine mal edilmezken eneramo, sezer, dany ... gibi transferler nedense hep kendisinin hatası oldu. buna rağmen sorumluluğu aldı. "ortada bir başarı varsa beşiktaş'ındır ama başarısızlık varsa benimdir" dediğinde çok samimiyetsiz bulmuştum bu lafını. ama dediği gibi de oldu. bütün başarısızlıkları üstlendi, kendini hep eleştirdi, açık fikirli oldu.
"siz tanrı parçacığı mısınız" diyerek daha göreve başladığı ilk günden kendisine savaş açan erdal cömert'li, orhan yıldırım'lı, rüzgar sağnak'lı trollerin destekçileriyle mücadele etmeye çalıştı .biz de buralarda hep kendisinin arkasında durduk, buraların trollerine laf yetiştirmeye çalıştık. ancak bu kadar olabildi.
babamızın oğlu diye değil, beşiktaş'a faklı bir yönetim anlayışı, faklı bir vizyon sunmaya çalıştığı için sevdik kendisini. kendine "fenerli yea" diyenler, bir kaygısı olmayan insanın günde üç pakete yakın sigara içmeyeceğini göremezdi, göremedi de.
senin kıymetini bilmeyenler altınsay'ın da kıymetini bilmemişti, bu iş seba'dan beri böyle. hadi serdar bilgili diyelim. ondan beridir sahipsiz bu klüp. birilerinin rant arabası olmuş gidiyor. bu puştlara rağmen hala bu kadar seviyor olmamız da, armanın asaletindendir.
sonunda mantıklı bir bilgilendirme gelmiştir:http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/futbol/76653/Besiktas_taraftarina_kotu_haber.html#
yanlış istatistik doğru sonuç vermez.şimdi türkiye'deki yabancı sınırı uygulamasını eleştirmek ya da desteklemek için önce şuraya(http://tr.wikipedia.org/wiki/Üst_düzey_UEFA_ligleri_yabancı_futbolcu_sınırlamaları) bir bakalım. avrupa'nın en kaliteli ligleri olarak şunları alalım: ingiltere, ispanya, almanya, fransa, portekiz, hollanda .bu liglerden dördünde yabancı sınırlaması yok.bunlar ingiltere,almanya,hollanda ve portekiz.ancak bunlardan da sadece portekiz'de şartsız-sınırsız uygulaması var.ingiltere'de gelen yabancının kendi ülkesinde milli forma giyme sayısına bakılıyor.almanya'da en az 12 alman oyuncu bulundurma ve 8 tane de altyapı oyuncusu bulundurma şartı var.hollanda ise altyapıyı baltalamamak için 18 yaş altı transferlerde ab pasaportu arıyor.
diğer ispanya, fransa gibi liglerde ise sınırlama şu minvalde, ab oyuncuları + x tane yabancı alınabilir.
her olayda olduğu gibi bu olayda da işi yanlış yerinden tutuyoruz.masayı taşımak istiyorsan 2-3 tane sağlam adamla tutar taşırsın.bir kişi sadece masanın bacağına asılırsa hem taşıyamaz, hem koparır.burada yabancı sınırı bence bunu temsil ediyor.amaç nedir?türk futbolunu geliştirmek mi, türk futbolculara gereğinden fazla para ve piyasa sağlamak mı?
yukarıda verdiğim örneklere bakarsanız hemen her üst düzey ligde bu kural, ülkenin kendine yontmasıyla şekillenmiştir.örneğin sınır uygulayan ülkeler ab oyuncusu+x kişi şeklinde yaparak pazarını avrupa'da tutmuş, avrupa dışından geleceklere yabancı sınırı koyarak da brezilya-arjantin gibi ülkelerinden potansiyelli oyuncuların getirilmesini istemiştir.bunun dışında misal ingiltere milli olmayan seviyedeki kalitesiz yabancıları istememektedir.peki türkiye'de kural olmalı mı, olmamalı mı?
ben kuralın şartlı olarak kaldırılmasından yanayım.isteyen istediği kadar yabancı getirebilsin.ama mesela 25-27 yaş üstü yabancı getirmek çok ekstra vergilere tabi olabilir.böylece ülkenin "son volesini" vurmak isteyen yabancılara kapısı kapanmış olabilir.bunun dışında gelecek yabancılar x milli maçta forma giyerse ciddi vergi indirimleri sağlanabilir.bu esnada türk futbolcunu da şu şekilde koruyabilirsin; kadronda altyapıdan en az x kişi kadroda olmalı ve her sene altyapıdan a takıma 2 kişi çıkarılmalı diyebilirsin.böylece altyapıdan gelmiş ancak işini göremeyen futbolcuları da elinde tutup "genç semih" gibi harcamana gerek olmaz.
ancak tek başına yabancı sınırlaması dediğim gibi masanın bacağını çekmek gibi.bunun yanında alt yapılara getirilen standartlar yükselmeli, passolig değil de e-bilet sistemi geliştirilerek ve sporda şiddet yasası değiştirilerek sporda şiddetin önüne geçilmeli ve federasyon güçlendirilmelidir.
diğer ispanya, fransa gibi liglerde ise sınırlama şu minvalde, ab oyuncuları + x tane yabancı alınabilir.
her olayda olduğu gibi bu olayda da işi yanlış yerinden tutuyoruz.masayı taşımak istiyorsan 2-3 tane sağlam adamla tutar taşırsın.bir kişi sadece masanın bacağına asılırsa hem taşıyamaz, hem koparır.burada yabancı sınırı bence bunu temsil ediyor.amaç nedir?türk futbolunu geliştirmek mi, türk futbolculara gereğinden fazla para ve piyasa sağlamak mı?
yukarıda verdiğim örneklere bakarsanız hemen her üst düzey ligde bu kural, ülkenin kendine yontmasıyla şekillenmiştir.örneğin sınır uygulayan ülkeler ab oyuncusu+x kişi şeklinde yaparak pazarını avrupa'da tutmuş, avrupa dışından geleceklere yabancı sınırı koyarak da brezilya-arjantin gibi ülkelerinden potansiyelli oyuncuların getirilmesini istemiştir.bunun dışında misal ingiltere milli olmayan seviyedeki kalitesiz yabancıları istememektedir.peki türkiye'de kural olmalı mı, olmamalı mı?
ben kuralın şartlı olarak kaldırılmasından yanayım.isteyen istediği kadar yabancı getirebilsin.ama mesela 25-27 yaş üstü yabancı getirmek çok ekstra vergilere tabi olabilir.böylece ülkenin "son volesini" vurmak isteyen yabancılara kapısı kapanmış olabilir.bunun dışında gelecek yabancılar x milli maçta forma giyerse ciddi vergi indirimleri sağlanabilir.bu esnada türk futbolcunu da şu şekilde koruyabilirsin; kadronda altyapıdan en az x kişi kadroda olmalı ve her sene altyapıdan a takıma 2 kişi çıkarılmalı diyebilirsin.böylece altyapıdan gelmiş ancak işini göremeyen futbolcuları da elinde tutup "genç semih" gibi harcamana gerek olmaz.
ancak tek başına yabancı sınırlaması dediğim gibi masanın bacağını çekmek gibi.bunun yanında alt yapılara getirilen standartlar yükselmeli, passolig değil de e-bilet sistemi geliştirilerek ve sporda şiddet yasası değiştirilerek sporda şiddetin önüne geçilmeli ve federasyon güçlendirilmelidir.
1)kapalı 2. kat testere kirişleri yapılıyor.12 metre uzunluğundaki kolonlarda çalışmak gerçekten zor.işçiler halatlarla ve güvenlik ekipmanlarıyla çalışıyor.orada çalışan işçiler özel olarak seçildi ve iş güvenliği eğitimi verildi.yani herkes çalışamaz orda.yağmurlu zamanlarda iş güvenliği gerekçesiyle çalışma yapılamıyor.ama bitti sayılır herşey güzel gidiyor kapalıda ..
2)numaralıdaki kaya biraz problem çıkarttı.hafriyat alımında bu nedenle yavaşlama oldu.ama acelesi yok yavaş yavaş alınacak orası.
3)eski açığın arkasına yol açıldı.araçlar giriş çıkış yapabilecek.
4)yeni açıktaki rampa kaldırılıyor.bu da yeni açıktaki inşaatın yayılacağını gösteriyor.gelecek hafta kaldırılmış olur muhtemelen
5)yeni açıkta betonlama ve kalıp işleri yapılıyor
6)eski açıkta betonlama ve kalıplama işlemi yapılıyor.bugün kulelerin bitim hizasına kadar betonlama yapıldı.temel işlemleri yapılacak bir kaç güne.
7)kamera yayını için vodafone bekleniyor.aynı anda 5000 kişiye donmadan kasmadan hizmet verilecek bir sistem için bir firmayla anlaşıldı.10-12000 dolar civarında parayı vodafone ödeyince açılacak.her an açılabilir.
https://eksisozluk.com/entry/42333252
2)numaralıdaki kaya biraz problem çıkarttı.hafriyat alımında bu nedenle yavaşlama oldu.ama acelesi yok yavaş yavaş alınacak orası.
3)eski açığın arkasına yol açıldı.araçlar giriş çıkış yapabilecek.
4)yeni açıktaki rampa kaldırılıyor.bu da yeni açıktaki inşaatın yayılacağını gösteriyor.gelecek hafta kaldırılmış olur muhtemelen
5)yeni açıkta betonlama ve kalıp işleri yapılıyor
6)eski açıkta betonlama ve kalıplama işlemi yapılıyor.bugün kulelerin bitim hizasına kadar betonlama yapıldı.temel işlemleri yapılacak bir kaç güne.
7)kamera yayını için vodafone bekleniyor.aynı anda 5000 kişiye donmadan kasmadan hizmet verilecek bir sistem için bir firmayla anlaşıldı.10-12000 dolar civarında parayı vodafone ödeyince açılacak.her an açılabilir.
https://eksisozluk.com/entry/42333252
(bkz: hacı abi)
işin hukuksal yönünü bilmemekle birlikte, bir kuruş para verilmemesini ve kendisinin sözleşmeyi feshetme hakkının verilmesi gerektiğini düşündüğüm top tepikçisi.adamı zaten kadro dışı bırakmışsın, sezon sonuna kadar kullanmayacaksın.sezon sonu da sözleşmesi bitiyor.hiç katkı almadan parasını ödeyeceğine en azından ödeme sözleşmesini feshetsin.ha sözleşmeyi feshedince ondan doğan bütün haklarını alacak ve ekstra tazminat filan ödenecekse bilemiyorum tabi.
aslında özü itibariyle iyi niyetli açıklamadır.ama yapılış şekli yanlış.fikret orman ya da önder özen bir açıklamasının bir kısmında bundan bahsetse, tabi bu esnada da fenerbahçe şampiyonluğunu matematiksel olarak da garantilemiş olsa, o zaman daha şık bir açıklama olurdu.şimdi tabi haliyle işi gücü bırakmış fenerin hıyarına elinde tuzlukla koşmuş gibi duruyor.yönetimin basın ilişkilerini pek iyi yönetebildiğini düşünmüyorum açıkçası.iyi bir basın danışmanı tayin edilmeli ve onun düzgecinden geçmeden tek bir açıklama bile yapılmamalıdır.
bilic olduğu sürece beşiktaş'ın 4-2-3-1 oynayacağını düşünüyorum.buna göre bir transfer listesi yapılırsa:
kaleci:tolga gayet iyi.cenk de iyi bir yedek.ancak cenk bence yedek kaleci olarak iyi.zira kendisinin performansı yüz üzerinden 55-80 arasında gidip geliyor.en azından tolga yokken öyleydi, bir süredir pek göremediğimizden durumunu bilemiyoruz.
sağ bek: hilbert niye gönderildi anlamadım ama onun yerini hala doldurabilmiş değiliz.onun gibi ofans seviyesi yüksek olan hızlı bir sağ bek gerekiyor.
sol bek:ben motta'nın bonservisinin alınması gerektiğini düşünüyorum.ismail de gayet iyi görünmekle birlikte, şampiyonluk kovalayacaksan birbirine çok yakın seviyede, birbirini ikame edebilecek en az 2 futbolcun olmalı.
stoper:franco iyi durumunda.ersan da fena değildi ama yine bir sakatlık girdi.bence uzun boylu, hava hakimiyeti yüksek bir stoper alınmalı
ön libero:veli ve atiba formda.ancak onları da ikam edebilecek birisi daha lazım.jones biraz düzelirse yedekte bekletilebilir.
ofansif orta saha:oğuzhan'ı bile yedekleyebilecek kalibrede bir oyuncu gerekiyor bence.esas para bu noktaya akıtılmalı.
ortanın solu:burada olcay var ve cenk 4-2-3-1 gibi sistemlerde forvetten ziyade bu noktalarda daha etkili olan bir isim.olcayla birbirlerini yedekleyebilirler.
ortanın sağı:son kurşunlanma olayına kadar g.töre'nin bonservisinin alınması gerektiğini ezbere söylerdim.ancak maç çıkışı direk gece kulübüne gitmesi beni biraz düşündürmeye başladı.yine de bunu gençliğine verip kendisinin alınması gerektiğini düşünüyorum.eğer iyi bir sağ bek alınabilirse kendisini yedeklemeye gerek yok diye düşünüyorum.
forvet:almeida gönderilmeli, yerine yılda 10-15 golle oynayan değil de 20'lerin üzerine çıkabilecek bir forvet alınması lazım.pektemek geliştirilmeli.
muhammed,kerim ve ömer kiralık gitmeli, holosko, escude,dany,sivok,fernandes, almeida gönderilmeli.evet sayın yönetim, bu doğrultuda harekete geçebilirsiniz.
kaleci:tolga gayet iyi.cenk de iyi bir yedek.ancak cenk bence yedek kaleci olarak iyi.zira kendisinin performansı yüz üzerinden 55-80 arasında gidip geliyor.en azından tolga yokken öyleydi, bir süredir pek göremediğimizden durumunu bilemiyoruz.
sağ bek: hilbert niye gönderildi anlamadım ama onun yerini hala doldurabilmiş değiliz.onun gibi ofans seviyesi yüksek olan hızlı bir sağ bek gerekiyor.
sol bek:ben motta'nın bonservisinin alınması gerektiğini düşünüyorum.ismail de gayet iyi görünmekle birlikte, şampiyonluk kovalayacaksan birbirine çok yakın seviyede, birbirini ikame edebilecek en az 2 futbolcun olmalı.
stoper:franco iyi durumunda.ersan da fena değildi ama yine bir sakatlık girdi.bence uzun boylu, hava hakimiyeti yüksek bir stoper alınmalı
ön libero:veli ve atiba formda.ancak onları da ikam edebilecek birisi daha lazım.jones biraz düzelirse yedekte bekletilebilir.
ofansif orta saha:oğuzhan'ı bile yedekleyebilecek kalibrede bir oyuncu gerekiyor bence.esas para bu noktaya akıtılmalı.
ortanın solu:burada olcay var ve cenk 4-2-3-1 gibi sistemlerde forvetten ziyade bu noktalarda daha etkili olan bir isim.olcayla birbirlerini yedekleyebilirler.
ortanın sağı:son kurşunlanma olayına kadar g.töre'nin bonservisinin alınması gerektiğini ezbere söylerdim.ancak maç çıkışı direk gece kulübüne gitmesi beni biraz düşündürmeye başladı.yine de bunu gençliğine verip kendisinin alınması gerektiğini düşünüyorum.eğer iyi bir sağ bek alınabilirse kendisini yedeklemeye gerek yok diye düşünüyorum.
forvet:almeida gönderilmeli, yerine yılda 10-15 golle oynayan değil de 20'lerin üzerine çıkabilecek bir forvet alınması lazım.pektemek geliştirilmeli.
muhammed,kerim ve ömer kiralık gitmeli, holosko, escude,dany,sivok,fernandes, almeida gönderilmeli.evet sayın yönetim, bu doğrultuda harekete geçebilirsiniz.
14.04.2011 de alınmış ve "en geç 3 yıl içinde uygulanmalıdır" kararını bilen birinin yaptığı açıklamadır.
bilic'in fenerbahçe maçı sonrası soyunma odasında "önümzde dört kritik maç var, bu dört maç için yaşayın" demesini siklemeyip maç sonrası soluğu gece kulübünde alan futbolcu.
iyi bir futbolcu olmak, iyi bir sporcu olabilmekle mümkündür.sen ertesi gün antrenman varken bara gidiyorsan profesyonel bir sporcu olamamışsın demektir.fizik olarak yeterli olamayabilirsin, mental olarak hazır olmayamayabilirsin, yeneğin kıt olabilir...ama iyi bir sporcu olursan bunların hepsini aşabilirsin.
tahmin edebiliyorum, 20'li yaşlarında milyon dolarlarca para kazanırken bunun nimetlerinden yararlanmamak zor.ancak büyük sporcular hep bu eşiği aşabilmiş ve bunun getirdiği olgunluğa erişebilmiş insanlardan çıkıyor.tarih başarılı olabilenleri yazıyor sadece.ger kalanlar için "çok iyi topçu olacaktı ama .....oldu" der birkaç kişi arkandan.o kadar.
beşiktaş yöneriminin bu çocuklara sahip çıkması lazım.yoksa sikko sikko olaylarla, ardı ardına gelen sakatlıklarla uğraşmaya devam ederler.sakatlıkların sebepleri zeminde filan değil, tam burda (yazar burada sağ işaret parmağını üç kez şakağına dokunduruyor)
iyi bir futbolcu olmak, iyi bir sporcu olabilmekle mümkündür.sen ertesi gün antrenman varken bara gidiyorsan profesyonel bir sporcu olamamışsın demektir.fizik olarak yeterli olamayabilirsin, mental olarak hazır olmayamayabilirsin, yeneğin kıt olabilir...ama iyi bir sporcu olursan bunların hepsini aşabilirsin.
tahmin edebiliyorum, 20'li yaşlarında milyon dolarlarca para kazanırken bunun nimetlerinden yararlanmamak zor.ancak büyük sporcular hep bu eşiği aşabilmiş ve bunun getirdiği olgunluğa erişebilmiş insanlardan çıkıyor.tarih başarılı olabilenleri yazıyor sadece.ger kalanlar için "çok iyi topçu olacaktı ama .....oldu" der birkaç kişi arkandan.o kadar.
beşiktaş yöneriminin bu çocuklara sahip çıkması lazım.yoksa sikko sikko olaylarla, ardı ardına gelen sakatlıklarla uğraşmaya devam ederler.sakatlıkların sebepleri zeminde filan değil, tam burda (yazar burada sağ işaret parmağını üç kez şakağına dokunduruyor)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?