kek kalıbıyla dövmenin 100 sevap point olduğu adamdır. spatula takımı 125, düdüklü tencere 150, mikro dalga fırın ise bonus: 500 point!
süpermarkette temizlik ürünleri reyonunda kaybolan. hayattaki en mutlu anları, o reyonun deterjan kokusudur. eve kim gelmiş, nereye oturmuş, otururken üstünde dışarıda giydiği pantolon mu varmış? her şey yıkanır, her şey! birileri mutfağı dağınık mı bırakmış, bulaşık mı biriktirmiş, hemen isyan! hemen!
doğuştan anne. arkadaşlarının karnının aç olup olmadığı, üşüyüp üşümediğini hatta ödevini yapıp yapmadığını bile sapıkçasına takip edebilir. hele ki sevgilisi, eve gitti mi, üşüdü mü, uyandı mı, karnı aç mı, yağmur yağıyor yoksa ıslandı mı! sorar da sorar. ıslandıysa, oturup bir de ağlar. bir gün bakmışssınız sokakta üşüyen kedileri eve getirmiş.
beraber iş yapılmayacak insanlar listesinin ilk üçünde. hele ki biraz savruk, sorumsuz biriyseniz, kendini işine adamış başak burcu kadının şirretine hazır olun! tatlı dili birden çıngıraklı yılana dönüşür. neyseki çabuk sinirlenir, çabuk söner ve çabuk pişman olur söylediklerinden.
tak ettiyse bırakır gider. isterse milyon dolarlar dökün önüne geri dönmez. bu bir iş ilişkisi olabilir, arkadaş olabilir, aşk olabilir. kindarlığı yoktur ama saçma sapan bir şeye takınca, aksini kabul etmesi zordur. kendi haline bırakmanızda fayda var.
bir şeyi ister, gider ve alır. istediği şeyin ne olduğu nerede olduğu ve nasıl alınacağı önemli değildir. istediği şeyi alana dek topyekün savaş halinde olacağından, sadece hedefe kilitlenir ve almaya gider.
cesaretinin sınırı patavatsızlığa geçebilir. konuşacağı şeyi pek düşünmez, çünkü aklı insan ilişkilerindeki taktiklere ve stratejilere pek basmaz. pragmatik değil, bolca duygusaldır.
doğuştan anne. arkadaşlarının karnının aç olup olmadığı, üşüyüp üşümediğini hatta ödevini yapıp yapmadığını bile sapıkçasına takip edebilir. hele ki sevgilisi, eve gitti mi, üşüdü mü, uyandı mı, karnı aç mı, yağmur yağıyor yoksa ıslandı mı! sorar da sorar. ıslandıysa, oturup bir de ağlar. bir gün bakmışssınız sokakta üşüyen kedileri eve getirmiş.
beraber iş yapılmayacak insanlar listesinin ilk üçünde. hele ki biraz savruk, sorumsuz biriyseniz, kendini işine adamış başak burcu kadının şirretine hazır olun! tatlı dili birden çıngıraklı yılana dönüşür. neyseki çabuk sinirlenir, çabuk söner ve çabuk pişman olur söylediklerinden.
tak ettiyse bırakır gider. isterse milyon dolarlar dökün önüne geri dönmez. bu bir iş ilişkisi olabilir, arkadaş olabilir, aşk olabilir. kindarlığı yoktur ama saçma sapan bir şeye takınca, aksini kabul etmesi zordur. kendi haline bırakmanızda fayda var.
bir şeyi ister, gider ve alır. istediği şeyin ne olduğu nerede olduğu ve nasıl alınacağı önemli değildir. istediği şeyi alana dek topyekün savaş halinde olacağından, sadece hedefe kilitlenir ve almaya gider.
cesaretinin sınırı patavatsızlığa geçebilir. konuşacağı şeyi pek düşünmez, çünkü aklı insan ilişkilerindeki taktiklere ve stratejilere pek basmaz. pragmatik değil, bolca duygusaldır.
sevdiğiniz adamın gözlerine bakarak şiir okumak. gözler bir dokunursa şiir iki dokunur.
70'ler ve 80'lerde türkiye'de oldukça yaygın olan çoluk çocuk ailecek gidilip film izlenen mekan. artık çok yaygın değildir, varsa da birkaç tanedir ya da çeşitli kurumlar -belediye,şirket vs.- yaz aylarında kısa süreli olarak açar. [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
nam-ı diğer pis boğaz. bu insan tipinin yemek yeme skalası o kadaaar geniştir ki, ne yese doymaz. canı da öyle aptal saptal şeyler çeker. mesela ay lahmacun mu yesek derken, aniden aklına rus salatası gelebilir. sonra ondan vazgeçip ıspanak yemeği ister bu, saniyesinde ondan da vazgeçip pizza mı yesem diye düşünür. ondan da vazgeçip... en kötüsü bu cins insan, bunların hepsini ama hepsini aynı anda yiyebilir.
küsuratlı sayı vereyim de salladığım anlaşılmasın insanıdır. sevin onları.
bir defa alıştığınızda normalini içemediğiniz sigara çeşiti. diğer sigaralar gibi ağır kokusu, dumanı yoktur. ağızda adeta küllüğü yalamışsınız gibi bir tat da bırakmaz. ancak sık sık sigara içme isteği uyandırır. normal bir sigaradan 1 tanesini içerken ondan 3 tane içersiniz. sanırım kendisi ile 7. seneme girmek üzereyiz, 7 sene dile kolay. hayatımda hiçbir şeyde bu denli bir istikrar göstermedim ben! west ice kalp ben.
ay hadi inşallah budur. [ybkz]swh[/ybkz]
başıbozuk 2 albümünü çıkarmıştır. birkaç gün önce ulaştı elime. çıldırıyorum sözlük, çıldırıyorum.
sana yüz mü yoksa elli mi vereceeeğğğym!
http://www.youtube.com/watch?v=hL4pKAqF4ng
*gaza gelip ev arkadaşlarımı falan dövmesem iyi.
http://www.youtube.com/watch?v=hL4pKAqF4ng
*gaza gelip ev arkadaşlarımı falan dövmesem iyi.
(bkz: elektrikli battaniye) [ybkz]swh[/ybkz]
hiçbir zaman pembeleşmeyen soğanlar yüzünden yanlış soğan kullandığını düşünüp, pazara gidip soğan aldığı amcadan pembeleşen soğan isteyen naif insanların olmasına neden olan eylem. sanki ömrümde o zamana kadar soğan pişirmişim, ben nerden bileyim!
diyetin hangi evresinde olduğunuza göre değişen başarı şeysi. eğer diyetin ilk haftasındaysanız, az olandır. çünkü vücuttaki su atılımı ilk haftada olur ve 1 ay boyunca her hafta 1-2 kilo verebilirsiniz. bu da ayda en fazla 8 kiloya tekabül eder. sonraki aylarda bu ayda 2-3 kilo arasında değişir. daha fazla hesap yapamıyorum zorlamayayım. [ybkz]swh[/ybkz]
çalışmanın her türlüsünü istememe hali. uyku isteği uyandırır, karamsarlık, umutsuzluk yaratır.normal bir tempoda yapacağınız ve belki daha önce onlarca kez yaptığınız işler dünyanın en zor işleriymiş gibi, delicesine imkansızmış gibi gelir. bir sonraki adımı şüphesiz ki depresyondur.
google'ın çok şeker hareketli bir doodle ile karşıladığı dönüm.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25487251/
http://www.ntvmsnbc.com/id/25487251/
müthiş sol ayağımlan yapıştırdım beyanatıyla yine gülümseten. ortaya koyduğu adam gibi adam yüreği yeter kötü günlerimizi unutmamız için. sen bizim yüzümüzü güldürdün şahaneliğinle, allah da seni güldürsün olcay'ım!
isyan devrim beşiktaş'ın başbaşa romantik bir beşiktaş maçı izleme teklifini geri çevirdiğim için pişman olduğum maç. biraz pragmatik davranıp eğer maç kötü giderse, bir şeyler olursa moralim bozulur tüm gece çalışmam gerekirken, kafayı takar çalışamam diye kabul etmedimdi. oysaki kurban olduğum taraftar kardeşlerim ayakkabılarını çıkarıp o yaran tezahüratlarına terliklerimi çıkarıp eşlik edemediğim, 4 gol sevincine -4 diyorum bu 4 defa evin ortasında deliler gibi zıplamak demek çünkü- ortak olamadığım için son derece üzgün olmakla beraber, beşiktaşımın bir nebze moral bulduğunu düşünmek rahatlatıyor. her güzel maçın sonunda söylediğimiz gibi, haydi kalk ayağa yürü güneşe!
bizim mahallenin çocuğu gibi. [ybkz]swh[/ybkz]
düğünümde gelip fransızca ankara'nın bağlarını söyleyecek ve şüphesiz müzik dünyası yerinden oynayacak. bunu buraya yazıyorum ki unutmasın, çalışmalarına başlasın, o mutlu gün gelip çattığında gelip sahnesine çıksın sanatını icra etsin. ha bir de şeqli yether. kıpss!
düğünümde gelip fransızca ankara'nın bağlarını söyleyecek ve şüphesiz müzik dünyası yerinden oynayacak. bunu buraya yazıyorum ki unutmasın, çalışmalarına başlasın, o mutlu gün gelip çattığında gelip sahnesine çıksın sanatını icra etsin. ha bir de şeqli yether. kıpss!
cinnet sebebidir, kahvaltıya küsütürür.
hazır cumartesi, hafta içi aceleden yapamadığım kahvaltıların acısını çıkarayım, bir kayısı yumurta haşlayayım, bir domates doğrayayım, beyaz peynire ve kızarmış ekmeğe dadanayım gönüller şenlensin dedim. çayı demledim, güzel bir şarkı açtım. neşe içinde kahvaltı hazırlamaya başladım. yumurta haşlayacağım kabı hazırlayıp suyunu doldurdum, dolaba gidip yumurtayı içinde bulunduğu karton ile aldım. son yumurta. kartonun içinden çıkarmak için tuttum, yumurta yapışmış, gelmiyor. daha hızlı çekmemle yumurtanın kırılması bir oldu. zaten mide bulandırıcı bir şey öyle yumurtaya vıcık vıcık dokunmak. sinirlerim tepeme çıktı. ööeaah allah belasını versin böyle işin dedim. olduğu gibi çöpe attım. saniyeler içinde ivedi ve sinirli hareketlerle, ekmek kızartma makinesinin fişini çektim, suyunu doldurduğum kabı musluğa boşaltıp fırlattım. çayın altını kapattım. müziği kapattım, etmiyorum ulan kahvaltı dedim. küfür ede ede gittim yeniden yattım. 15 dakika sonra sinirim geçti karnımın aç olduğunu hatırladım, başım önde mutfağa gittim. biraz gururu kırık. yine corn flakes'e abandım.
hazır cumartesi, hafta içi aceleden yapamadığım kahvaltıların acısını çıkarayım, bir kayısı yumurta haşlayayım, bir domates doğrayayım, beyaz peynire ve kızarmış ekmeğe dadanayım gönüller şenlensin dedim. çayı demledim, güzel bir şarkı açtım. neşe içinde kahvaltı hazırlamaya başladım. yumurta haşlayacağım kabı hazırlayıp suyunu doldurdum, dolaba gidip yumurtayı içinde bulunduğu karton ile aldım. son yumurta. kartonun içinden çıkarmak için tuttum, yumurta yapışmış, gelmiyor. daha hızlı çekmemle yumurtanın kırılması bir oldu. zaten mide bulandırıcı bir şey öyle yumurtaya vıcık vıcık dokunmak. sinirlerim tepeme çıktı. ööeaah allah belasını versin böyle işin dedim. olduğu gibi çöpe attım. saniyeler içinde ivedi ve sinirli hareketlerle, ekmek kızartma makinesinin fişini çektim, suyunu doldurduğum kabı musluğa boşaltıp fırlattım. çayın altını kapattım. müziği kapattım, etmiyorum ulan kahvaltı dedim. küfür ede ede gittim yeniden yattım. 15 dakika sonra sinirim geçti karnımın aç olduğunu hatırladım, başım önde mutfağa gittim. biraz gururu kırık. yine corn flakes'e abandım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?