saniyede yirmidört kare

çanakkale'de çok acı biçimde hissettiğimiz deprem.

galiba aklımı ciddi manada kaybettiğim, kafamda saniyeler içinde bir şeyler kurup inandığım, deprem esnasında ne yapılır sorusunu tamamen unutup sadece etrafımda kitaplıktan düşen eşyaları şuursuzca bağırarak izlediğim kimine göre 20 saniye bana göre hayatımın en uzun dakikaları.

çok uzun sürdü, çok kısa anlatılır: korku.

bir benzeri yok.

modern isimli teması gün itibariyle töbe estağfurullah bir şey olmuş sözlükcan. sol frameye ve birkaç noktaya daha birisi sanki bold bombası atmış gibi, yazılar böyle koyu koyu, ya da sözlük bize bir şey anlatmaya çalışıyor olabilir. şşşth annem oynama o kodlarla, bozucaksın bak. alamayız bi daha çok pahalı çok.

3 yıl önce ece temelkuran'ın bir televizyon programında sorduğu hayatımda duyduğum en içten soru. yazıktır ki o günden bugüne hiçbir şeyin değişmediği gibi zalimlik, zulüm arttıkça arttı...

http://www.youtube.com/watch?v=JCsdoZgTofo

sırf birilerinin cepleri sıcak para ile dolmaya devam etsin diye, kimsenin canı kanun adına yanmayacak patlamadır. korkarım ki dostlarım it iti yine ısırmayacak. canı yanan ölen madenci yakınları olacak, belki yıllar sonra biz bile unutacağız, kendi hayat savaşımıza kapılmışken. ama orada babasız kalan bir çocuğun acısı kaç yaşına gelirse gelsin geçmeyecek.

şu 5 gündür duyduklarım, gördüklerim bir ömür bazı şeylerden nefret etme kotamı doldurdu da taşırdı. hani diyordum bazen ''bir umut'', ne diyordu o güzel kadın ''umut olmadan devrim olmaz'', bu kadar da olmazdı aymazlıkları, şerefsizlikleri ama oldu. kahrolsun sizin insanlığınız, siz nasıl bu kadar zalim oldunuz?

hepsi bizim mahallenin çocukları. yanlış olduğu tff tarafınca kabul edildiği halde play off final maçında sahaya alınmayan, üstüne bir de polis tarafından verilen karara itiraz ettiği için kovalanan, dayak yiyen, küfür edilen taraftardır. o insanlar ki sahaya değil kaçak girmek, kadıköy'ü yaksa haklıdır. kendi sahasında verilmesi gereken cezayı, dış sahada, kadınların karşısında rakip takımın erkek taraftarı küfür ediyorsa afedersin sıçayım öyle futbola da cezaya da federasyona da.

süper ligte taraftarı ve yıllardır biriktirdiği tribün kültürü ile fark yaratacaklardı eminim; ama olmadı, seneye mutlaka.

samsunspor'un kupayı alıp önce istanbul'u sonra da samsun'u yakacağı maç. aşırı öfkeli bir taraftar var, malum karardan dolayı. umarım maç sonu olaylar çıkmaz.

her yer kırmızı her yer beyaz!

izmir vali yardımcısının hayatını kurtaranlar için ''aklını kullanan hayatını kurtardı'' yorumunu yaptığı katliam.
kaynak:http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/izmir-vali-yardimcisi-aklini-kullanan-hayatta-kaldi-haberi-92485

senin ben yorumuna izanına tüküreyim, haysiyetsiz ruh hastası!

yüce devlet erkanından gelen her açıklamada daha bir sinir harbi yaşatan olay.

askeri yığ, polisi yığ, özel harekatı yığ soma'ya. aman isyan etmesinler, sakın ha anarşi çıkarmasınlar; cumhurbaşkanı gelecek çünkü oraya. şöyle bir gezecek, etrafında zilyon tane bakanla, koruma ordusuyla. sonra bir de açıklama yapacak, ''ölenleri başarıyla çıkarttık madenden'' bu mudur başarı, bir lütuf gibi övünerek anlattığınız? başarı orada kimsenin ölmemesiydi...

bir de şili'de geçen yıl yaşanan maden faciasından sonra ''bizde olsa 3 günde kurtarırdık'' diyen bilmembişey zıkkım bakanı nerede? bugün 3. gün, felaket senaryosu belki ama dışarıda bile nefes almanın zor olduğu bir ocakta muhtemelen içeride hiç canlı yok. gerçekten büyük başarı bu kadar insanı aynı anda öldürebilmek.

dilinizden düşürmediğiniz allah'ınızdan bulun. o ana'nın ahından, eşin kahrından...

3, 17, 151, 166, 205, 232.

sayı büyüdükçe aymazlıkları artacak, sayı eminim daha büyük, reyhanlı'da da aynısı olmadı mı? neymiş efendim kriz yönetimiymiş, algı yönetimimiymiş. algınıza sıçayım, kriz yönetiminize sıçayım. birisi de çıkıp demedi ki samimi olarak, ''sorumlular hesabını verecek''. eveleme geveleme, yok bilmemne çok üzgünümüş. orada ölen bir adamın karısından, çocuğundan daha üzgün olmazsın. düpedüz sen suçlusun ve bundan yine sıyrılacaksın. aklımı yiyeceğim, bunların hiçbirisine bir şey olmayacağını bilmek, hatta bunu umut bile edememek kahrediyor beni. muhtemelen olayla alakası olmayan masumların üzerine suç atılacak ya da ''hepsi madende ölmüş'' olacak. ama büyükbaşlara yine bir şey olmayacak. olan yine fakire olacak, adalet hep zenginler için olacak.

dilerim sorumlular ölmesin, bir ömür sürünsünler, yüreklerinde bir adaletsizlik duygusuyla, ölen her bir işçinin ve ailesinin ahıyla. doyuramadık biz sizi, paraya doyuramadık amına koyayım bu da bizim mi suçumuz!

götünüze girsin yarıya çektiğiniz tüm bayrakların direkleri.

madencinin kaderi değil, devletin apaçık yeni bir cinayetidir. iş güvenliği diye bir şey var, sen bu güvenliği sağlamak zo-run-da-sın! ''kader'' diye bir şey yok, yarın çıkıp ''kader'' diyemezsin, ''allahtan'' diyemezsin. cebine üç beş kuruş daha çok para girsin diye başıbozuk şirketlere peşkeş çektiğin, kontrol etmediğin madende ölen her bir insanın, geride kalan çocuğun, eşin günahını nasıl ödersin?

bakan çıkıp diyor ki, ''ölen kişi sayısını vermeyeceğim'', sayıdan ziyade hesap vereceksin! hesap!

ölü sayısının gittikçe arttığı felaket. bazı kaynaklar 15, bazıları da 20 diyor. halen içeride ne kadar işçi var net rakam verilemiyor. ne olur daha fazla artmasın, ne olur...

ilk yarısı 1-1 biten gergin maç. samsunspor'un bu çirkefleri mutlaka ama mutlaka elemesi gerek ki, bu kazmaların hiçbirisi süper lig göremesin. oyuncuları yan hakemin üzerine yürüyor, yetmiyor dördü beşi hep birlikte samsunporlu oyuncuları itekliyor, küfür ediyor, bunların başı olacak teknik direktör de şekil şukul hareketlerle sahaya dalıp kendi oyuncularını ite kaka güya kavgadan alıyor. olum böyle gomple artiz olmayı nerden öğrendiniz siz yahu, pes!

deplasmana gidemeyen taraftarın samsun cumhuriyet meydanı'nda kurulan dev ekranda izleyeceği maçtır. heyecanı ve kalabalığı tahmin edebiliyorum, inşallah güzel gollerle döneceğiz deplasmandan...

https://pbs.twimg.com/media/BniIGY_IMAAdjFy.jpg
https://www.facebook.com/SamsunSK/photos/a.131449780567.137069.9218885567/10152391746210568/?type=1&theater

üzerinden altı buçuk saat geçmesine rağmen halen tüm işçilere ulaşılamamış ve içeride ne kadar işçinin olduğu bilinmediği facia. resmi olarak 3 işçinin hayatını kaybettiği bilgisi var. bir kaynak yangın söndürüldü derken, diğeri devam ediyor diyor. içeriye oksijen verilmesi yangını körükleyebilir, oksijen verilememesi de malum acı sona neden olabilir. her türlüsü çok fena, allahım ne olur daha fazla kayıp olmadan kurtarılsın tüm işçiler.

düzelmiş mi düzelmemiş mi diye kontrol etmek için şu an bu entryi yazma sebebimdir. bakıyım düzelmiş mi?

edit: aaa-aaa vallahi de düzelmiş, hem de bilgisayarımın saatiyle aynı. çok güzel de düzelmiş iyi de düzelmiş taam mı!

katillerinin yine ve yine cezasız kaldığı hiç kabuk tutmayan yaram, ali'm.

annesini görmeye dayanamıyorum, gözlerimi kaçıyorum fotoğraflarına rastladığımda. o kadar utanıyorum ki annesinden, sanki ali'mi ben öldürdüm gibi. insanın en zor anı elinden bir şey gelmemesi galiba. bu histen daha bombok bir şey tatmadım. öylece duruyorsun. dünyanın en öylece duran şeyi gibi. hiçbir şey değişmeyecek, ali'm hiç benim yaşımda olmayacak belki ama adaletin sağlandığı duygusu belki bizden bir damla göz yaşı eksiltecek.

devletini de adaletini de reddettiğim siktiri boktan sistem.

katilin sırtını sıvazla, tecavüzcüye resmen 'arka' çık, pedofiliye ve kadın cinayetlerine caydırıcı ceza verme, eylem yapana terörist de, otu boku fişle, afıydı, iyi haliydi boku püsürüydü bir insanı suç işlemekten geri durdurmayacak işler yap, üstüne bir de hakimlere insiyatif tanı, kağıt üzerinde doğru gibi görünen hiçbir yasa bu hakimler yüzünden uygulanırken adaleti sağlamasın. kamu vicdanını rahatlatama, ''herkes için eşit yargı sistemi'' söylemlerin yalanın dik alası olsun, benim anamın babamın parasını, benim rızkımı çalan çalmaya devam etsin; ama sırf bir sanatçı twitter'ında bir şiiri paylaştığı için hapis cezası alsın, üstüne bir de bazı hukukçuların iktidar karşısında el pençe divan durabilecek kadar aciz olsun sonra vay efendim (vurgula: türkiye bir hukuk devletidir).

yeminle beni alın artık buradan. götürüp ıssız adaya bırakın, dönersem şerefsizim.

sabah saatlerinde başlayıp gece 23:30'a kadar devam eden ve kimsenin tutuklanmadığı 14 temmuz'da yeniden görülecek olan mahkeme, yalandan mahkeme. yersen...

okuduklarımı, gördüğüm ifadeleri, sanıkların tavırlarını önce bi' kafamda anlamlandırabileyim demiştim ki, ara karar geldi. görüntüler ortada, hem de birçok kaynak, tanıkların hepsi bugün tutuklanmayan şahısları tespit etti. hatta tanıkların bizzat kendileri de görüntülerde var. neden sen o son tekmeyi atan polis memurunu tutuklamıyorsun? yeterli olmayan şey ne? yeterli olan polis olmaları mı? diğerleri neden tutuklu? benim hukuk bilgim buraya kadar, her şey bu denli ortadayken acaba farklı bi' davayı mı takip ediyorum ben sabahtan bu yana allahını seven beni aydınlatsın.

en acısı emel anne içindir sanırım...oğlunun nasıl öldürüldüğünü defalarca, defalarca ve defalarca dinledi. oğlunu öldüren kansızlarla aynı mahkeme salonunda, üstelik katiller pişmiş kelle gibi sırıtırken. kendimi yerine koyup düşünübilecek kadar sabırlı hayal gücüm yokken, o kadın yaşayabiliyor tüm bunları. allah sabrını daim etsin. eğer birazcık sabrım varsa, alsın hepsini de o anneye versin.

tanığın katilleri biiir biiir tespit ettiği davadır. biz de bu ülkede halen adil hukuk mekanizması tıkır tıkır işliyor diye umut eden bir avuç insan olarak bu celsede çıkacak sonucu bekliyoruz. polisi sivilden kayırmanın anlamı yok, hepsi suçlu, hepsi öldürdü... hepsi cezasını bulacak.