peter pan

daha ölmemiştir.

bu gidişle öldüreceksiniz ama..

bilindiği üzre her hafta hunharca hakkı yenen beşiktaşımızın yanı sıra fenerbahçe ve galatasaray takımları da durmadan elinden ekmeği alınmış fakir gibi insiyak içindeler.

ve bu manzarada herkes aynı şeyi söylüyor:

"herkes hakemlerden şikayet ediyor, hakemler ne yapsın, herkesi nasıl mutlu edeceksin, biz hakemlerimize sahip çıkalım bla bla..."

bir anımı paylaşmak istiyorum..

---

12 yaşındayım, canımdan çok sevdiğim bir de erkek kardeşim var, benden 2 yaş küçük.

evdeyiz bir gün, odamızda oturuyoruz.. kardeşim saatlerdir bilgisayar oynuyor, en az 6 saattir. benim de fazlasıyla canım sıkıldı, bilgisayar oynamak istiyorum. e kitap oku, onu yap bunu et bi yere kadar.. ben de kardeşime artık bana bilgisayarı vermesini söyledim ve aramızda şöyle bi diyalog geçti:

- canım bilgisayarı artık bana verirmisin?
- (hayvan gibi bi tonla) vermem.
- niye ya? saatlerdir sen oynuyorsun!
- bana ne vermem!
- canım bak bu bilgisayar sadece senin değil, ikimizin, senin olduğu kadar benim de kullanma hakkım var.
- sıkıyosa gel al!
- canım bak beni kavga etmeye mecbur bırakma, zorla kavga çıkarmaya çalışma, benimle bu şekilde konuşamazsın
- nooldu korktun mu? yürü git bi yaaa

ve kardeşimle birbirimize dalarız. odadaki bam gümü duyan babam içerden gelir ve "naapıyorsunuz siz" diye sorar teessüfle. durumu anlatırız. ben benim tarafımdan, kardeşim de kendi tarafından. babam da bunun üzerine bilgisayarın güç kablosunu söküp salona döner..

- beğendin mi yaptığını?
- bana ne ben oynayacağım kadar oynadım, sen düşün..

---

ve annemle babam yıllarca her türlü anlaşmazlıkta haklıya da haksıza da aynı yaptırımı uyguladılar. tabi ki bu durumda haksız olan konuyu daha kârlı kapattı. yıllarca ona adaletsizlik bile yapsa, adil olanla aynı şeyi yaşayacağını öğrettiler. anneme hep derdim:

- anne merhamet değil, adalet uygula.
- ben evlatlarım arasında nasıl ayrımcılık yaparım

asddfsajhdfsad

---

bu ülkede adalet duygusu yoktur. bırakın büyük büyük insan ve kurumları, sıradan insanlar bile, sıradan olaylarda adalet uygulayamazlar. çünkü korkaktırlar.

evet türk insanı yüreksizdir. kimse kusura bakmasın. en yükseğinden en alçağına, en büyüğünden en küçüğüne, en fakirinden en zenginine, öğretmeninden okul müdürüne, çiftçisinden, patronuna kadar hepsi.

gs ve fb'nin yaptıkları kardeşimin bana yaptığının bir başka versiyonudur.

onlar da çok iyi biliyorlar ki ne olursa olsun kıçlarını yırtarlarsa, adalet yoksunu bu insanlar, yine eyyam yapacak ve

"biz ne yapalım" diyecekler..

adalet bu topraklarda hiç olmadı. hiç bir zaman yoktu. tarihi karıştırın biraz, en dikkatinizi çekecek olan şey bu olacaktır.

olmayacaktır da.

bu toprakların lanetidir adaletsizlik.

ciddi karakter sorunu olan babası eski topçumuz, kendisi de beşiktaşlı olmasına rağmen zerre haz etmediğim futbolcu.

ama adam iş yapıyor. doğruya doğru. umarım sezonun kalan tüm maçlarında gol atar. hatta galatasaray schalke'ye 5-4 yenilsin 4 golü de burak atsın.

atsın ki seneye avrupa'da iyi bir takım alsın şu herifi. yürüsün gitsin. kendini cüneyt arkın figüranı gibi yere atmasından ve her maç gol atmasında gına geldi artık.

umarım manchester united haberleri doğrudur. hem kendisi hem herkes için hayırlı olur.

sözlük sakini yazar arkadaşların çoğunun bilet edinemediği karşılaşma.

ancak herkesten rica ediyorum, lütfen makul fiyata da olsa karaborsa bilet almayın. 60 liralık bilete 61 lira bile vermeyin.

evet çok istiyorsunuz biliyorum ama kötü bir çarkın dişlilerinden biri olmamanız maçı izlemenizden daha değerli.

bu sezon küme düşse hiç üzülmeyeceğim takım. dün akşamki galatasaray maçından sonra müstehaktır zira.

kaleci hiç olmayacak şekilde kendi kalesine gol atmış, 2. yarının başında rakip defans durduk yere elle oynayıp penaltıya sebep olmuş, 2-0 öne geçmişsin bala göte... ve önünde maçtan puan çıkartmak için sadece 45 dakika var.

daha ne istiyorsun?

haybeden beleş 2 golle 2-0 öne geçtiysen ve önünde 45 dakikadan az bir zaman kaldıysa karşında barcelona olsa oradan puanla ayrılacaksın. futbol şansı bu kadar yüzüne gülmüş, birazcık da kasıp en fazla 2 gol yiyeceksin.

altındaki takımlar maç kazanmış, küme düşme hattında sürünüyorsun, buna rağmen deplasmanda beleş 2 golle öne geçmene rağmen hala lakayt lakayt tavırlar, koşmama, uğraşmama tripleri falan..

yazıklar olsun.

(bkz: beşiktaş'ın galip geldiği hafta rakiplerin renklilere domalması )

yazılan yazı doğrudur. biletlerin tamamı ne yazık ki tükenmiştir.

nasıl biter olm nasıl biter yaaa

az önce biletix yetkilisiyle görüştüm. bütün biletleri bitmiştir. geçmiş olsun.

artık oturup bi cafede falan ahaha..

(bkz: türk futbolseverlerdeki zenci hayranlığı)

incesaz'ın muhteşem bestelerini yorumlayarak ünlenmiş güzel sesli başarılı yorumucu, incesaz vokali. seslendirdiği şarkılara övgüler düzecek olsam son sıra kendisine gelir.

dün akşamki akhisar belediyespor - galatasaray maçında 1 gol attı diye yine basınımız ve (vurgula: zencisever) futbol taraftarlarımız tarafından predator muamelesi gören didier drogba hadisesiyle kendini hatırlatan freudyen olgu.

ey sen kıçını yırtan insan, gekas geçen hafta 2 tane attığında neredeydin? o zaman neden kıçını böğürtene kadar geeiikasss diye yırtmadın? yaş desen drogbayla aynı, üstelik galatasaray gibi pısırık anadolu futbolcularının karşısında titrediği bir takımda değil, kimsenin adamdan saymadığı akhisar belediye'de oynayıp attı.

ama tabi gekas'ın kariyeri drogba kadar değil. ve bu tabii ki demektir ki, 2 maç atsa da 3 maç atsa da 12 maç gol atamayacak. hayatta atamaz yani. ama drogba 12 maçta da gol atar. niye mi? tabiki kariyeri daha iyi de ondan. sonra drogba daha fizikli ve çok çok daha önemlisi adam zenci beeeyyylleeeerrrr.

bundan sonra kimse kusra bakmasın ağzımı bozucam o yüzden +18. isteyen bu kısmı atlayabilir.

--+18 entry--

zamanında hangi atamızı hangi zenci (vurgula: artık nasıl) siktiyse, ölümüne bir zenci müptelalığı deli bir zenci hayranlığı kol boyu amına koyim. şimdi mına kodumun taraftarı kendini sorgula, zenci herhangi bir forvetin herhangi bir golüne bile, beyaz bir futbolcunun 90+'da attığa galibiyet golüne sevindiğinden 3 kat daha fazla seviniyorsun. yalan diyorsan yalancının anasını ziksinler! git kendi iç dünyanla hesaplaş, kendini sorgula sora gel. zenci biri gol atınca gözlerinizin içi parlıyor mına godumun bilmem kaç kuşak önceki nenesi zenci yarağı yemişleri sizi.

--+18 entry--

futbol zencilerin kas yarışı da sik yarışı da değil. afrika kökenli bir spor da değil. (vurgula: ve burası çok çok önemli:) sizin gibi gerizekalıların köküne kadar iman ettiği gibi zencileri daha iyi oynadığı bir spor hiç değil. sen 20 tane kaliteli zenci futbolcu sayarsan ben sana 200 tane kazma zenci sayarım. zaten eğer senin inandığın gibi futbol zencilerin çok üstün olduğu bir spor olsaydı 1 tane afrika ülkesi takımı 83 yıllık dünya kupaları tarihinde bırak kupayı, kayda değer bir final hatırası falan bırakırdı.

neyse, drogba olayına dönelim. kendisi büyük futbolcu, mükemmel forvet. laf yok.

ama zenci olduğu için değil, drogba olduğu için mükemmel forvet. yine iddia ediyorum, drogba zenci olmasaydı ve aynı isim aynı kariyerle buraya gelip dünkü golün aynısını atsaydı, şu koparılan fırtınanın ancak yarısı kopartılırdı.

drogba'nın dün attığı gol her futbolcunun atabileceği bir gol değil. kabul.

ve lâkin o herife o topu vurduran o 2 akhisarlı stoperin de ta aq. herife yok yere destan yazdırdınız.

o kafayı o şekil ibrahim toraman vurmuş olsaydı şu anda ikisi de erken emekliliğe ayrılmış, çocuklarıyla lunaparkta zaman geçiriyorlardı.

ama drogba'ya vurunca bahane hazır nasıl olsa: fizikli.... fizikli aq. evet çünkü futbol oynarken güreşiyoruz ya amk.

elbette futbolda fizik çok çok önemli ama 2 kişi olmak gibi bir avantajın varsa bir defans futbolcusu olarak ortalama bir pozisyon bile alsan hulk gelse gol atamaz. futbol kurallar oyunudur ve kurallar fizikli olanın değil, oynayanın yanındadır.

rıdvan da demiş ki bu lige fazla! ööhhhh amk! öhhh yani... drogba bu lige fazlaysa gekas'ı direkt real madrid alsın.

daha da çok şey yazardım ama sıkıldım..

memleket olarak zencinize kavuştunuz aq. hiç dolaylamaya, metaforlara başvurup yolu uzatmayın, gidin direkt siktirin kendinizi de siz de rahatlayın biz de..

not: zenci demek ırkçılıktır. yanlış ve aşağılayıcı bir tabirdir. yerine siyahi kelimesinin kullanılması gerekmektedir. ama ben bu entryde cinsel aşağılama duygusuna vurgu yapmak amacıyla kasıtlı olarak zenci kelimesini kullandım. entrynin hitap ettiği kesimin daha çok hoşuna gidiyordur eminim ki.

insan olarak canım, ciğerimdir. çok seviyorum kendisini, kişiliğini, tavırlarını falan..

sadece şu kadarını söyliim;

cool tavırları, gergin bakışları, puslu ve çatlak ses tonunun verdiği karizmayla, bu şekilci ülkenin basketbol liginde nasıl sonuçlar alırsa alsın, uzun zaman beşiktaşımızda hizmete devam edecektir.

bu ülkede böyle. başbakanına bile "liderlik karizması var" diye oy veren korkunç bir kitlenin olduğu şekilci insanların ülkesiyiz.

evet bence de gitmeli. gelmesi iyi oldu ama olmadı işte gördük.

teknik taktik söylenecek bi ton şey var. ama benim en çok kızdığım ve benim için kredisini tüketen hadise sezon başından beri transfer ettiği isimlerdir.

"hep denedin, hep yenildin.
olsun. yine dene, yine yenil,
daha iyi yenil"

samuel beckett

yazsın canım tamam.

ama galatasaray falan değil, cimbom yazıcak ok?

bi daha düşün istersen.

(bkz: iki düşünüp bir söylemek)

önceki sezon tam bir sıçışa imza atsa da, bu sezonki yayınlarıyla büyük takdirimi toplamış olan kulüp kanalımız. walla şu anda paso izliyorum diyebilirim.

adnan dinçer hoca ile maç önü ve siberanaliz, hulusi baba'yla hafta değerlendirmesi, usta kramponlarla maç analizi, cihangir gökdoğan ve fehmi abimizle manşet, ıtır ablamız'la artistik krampon her hafta bilfiil tekrarlarını dahi seyrettiğim programlar.

ayrıca önceki sezonki yarışma saçmalığının kaldırılması, geceleri tuğrul yenidoğan arşivi zımbırtısının çok ender yayınlanması ve konuşan kartal programıyla sürekli yöneticilerimizin canlı katıldıkları programlara yer vermesi sebebiyle artık 10 üzerinden 10 verdiğim kanal olmuştur.

bu yapısını geliştirmesi, bozmaması dileğiyle..

çok düşünmeme rağmen ne yazık ki karşılayacak daha hafif bir tanım bulamadığım süper lig gerçeği, hatta olmazsa olmazı. 10 şubat 2013'teki gaassaray antalyaspor ve fenev mersin maçları da bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir ne yazık ki.

beşiktaş, federasyonun sürekli dayadığı gibi cuma günü ya da rakiplerin pazar günü oynayacağı bir haftada cumartesi günü maç yapıp bir şekilde galip mi geldi, o hafta cincon ve fb'nin rakipleri hangi anadolu takımları olursa olsun kaderlerine boyun eğip, seslerini çıkarmadan domalmaları, o takımların asli vazifesi, süper ligin vazgeçilmez kuralıdır.

evet domalmak. yanlış duymadın, domalmak. bunun başka bir izahı, tanımı olamaz. gaassaray'ın teknik direktörü fatih terim bile maçtan hemen sonraki basın toplantısında pişkin pişkin "muslera'nın üzeri bile tozlanmadı ehe ehe" diye açıklama yapıyorsa buna yenilmek denilmez takdir edersiniz ki..

hayır kazanmaya çalışırsın, bir şeyler yaparsın da yenilirsin dimi? yok amk. illa direkt beşiktaş camiasına pis bir sırıtış atıp domalacak kodumun anadolu takımı. sen "daha 1 hafta önce 74 hollanda milli takımı gibi esiyordun, ne oldu lan bir haftada?" dediğinde ise, "ehuheuehe abi ben cücük anadolu takımıyım, etim ne budum ne" diyor amık.

mnskym 2 takım lan! 2 koskoca takım! 22 futbolcu amk. 2 tane 90 dakika. 22 tane futbolcu diye geçinen malın, ki üstelik bu malların pek çoğu daha 6-7 gün önce bergkamp gibi çılgın atarken, 180 dakikada bırak golü, biirr tanecik bile gol pozisyonuna girememesi akıl, izan alır şey değil.

kişinin ya da bir şeyin kendisine ve hayatına yabancı olan şeye ya da kişiye beslediği hayranlık duygusu.

(bkz: entry'ye uygun başlık açamayan yazar)

baba değil ibnenin tekidir.

pezevenk hadi yaptın şakayı, çocuk ısırıyor yiyemiyor, caydı cayacak. ne zorluyosun ısırsın diye? yaptın olmadı güldünüz vazgeç işte amk. illa çocuğun sana olan güvenini dibine kadar yok edecen.

ağzına kiremitle vurmak istediğim insan, insanlar, hatta memleketin %90'ı.

böyle insanın uyuz olduğu yanlış kelime kullanımları vardır ya, hani böyle tüylerini tiken tiken eder, heh işte "südyen" de bende o duyguyu uyandırıyor. bi de mına koduğum lisan bilmezi d harfine köküne kadar basıp "südddyen" olarak söylemiyor mu, üzerine gardolap falan deviresim geliyor.

bi de fark etmiyor lan. kız olsun erkek olsun, her cinsten mal ısrarla böyle söylüyor. hadi ünsüz benzeşmesinden falan memleketçe haberiniz yok, alayınız ilkokulu hoca torpiliyle geçtiniz, ulan türkçede d ile y'nin yan yana gelip değişmeden söylendiği bir kelime daha yok ki. hadi beynin vefa etmedi, kulağından da mı hayır gelmedi?

oturup ağzına yüzüne sütyen tıkıştırılıp 35 saat ünsüz sertleşmesi çalıştırılası insanımsıdır. yok olsundur.

söz konusu olan bim'se gerisi teferruattır, her an her şey gelebilir.

iphone 5 falan nedir ki? telefon alt tarafı. ben bim'den daha büyük şeyler bekliyorum. yaratıcı şeyler.. ne bileyim, le umut, le aşk, dost huzur falan gibi ürünler görmeyi umuyorum bir gün raflarında.

ve tabinki hepsi iyi marka, fabrikadan halka.

antik yunan yazarlarından sophokles'in yazdığı, tiyatro tarihinin en güçlü çatışmalarından biri kabul edilen mükemmel tiyatro oyunu.

2011 yılında istanbul devlet tiyatrosu'nda kenan ışık rejisiyle sahneye konmuştur.

ilk etapta antigone'yi nehir erdoğan oynayacaktı. ancak sonraları zaman zaman prova odasında ve fuayede gözlenen ağlamalar, bağırtılar, homurtular ve somurtuk suratların ardından oyundan çıktı. ardından rol gözde okur'un oldu. 2012-2013 sezonunda ise başka birisi oynuyor.

oyunu izlemedim. etrafımdaki milyon tane insanın her birinin oyunun kötülüğünü anlatmak için kullandığı tarifler, değil oyuna gitmeye, bazen uyumama bile engel oluyor [ybkz]swh[/ybkz]

ama istanbul devlet tiyatrosu oyundan memnun. 2 senede dünyayı dolaştı oyun mınakoyim. gitmediği yer kalmadı neredeyse. bir çok ödül de aldı zaten. ama türklerin "çağdaş" bir şekilde antigone oynadığını gören ecnebilerin de ödülü dayaması şaşılacak bir şey değil zaten.