bana sorarsan baba sevgisi eksikliği falan filan gibi duyguları bir kenara koyarsak,
15-23 yaş arası olanı ya özentiliktir ya ezikliktir.
gerçek aşk olma ihtimali mi? yok yaw 6 milyar insandan tesadüasdalşsdfklağsdkaşlksjdla
bi de bunun remixini çalıp diskoda dım tıs dım tıs oynayan tipler var.. te allam yaa..
(bkz: öküzlükte son nokta)
(bkz: öküzlükte son nokta)
korku ve gerilim edebiyatı üzerine süper eserler vermiştir.
ama yine de bu konuda bir maupassant değildir.
haa geveze yürek'i tek geçerim o ayrı.
ama yine de bu konuda bir maupassant değildir.
haa geveze yürek'i tek geçerim o ayrı.
(bkz: biri teyzeye konuyu anlatsın)
ertuğrul günay kapatmak diye bir olayın -kesinlikle- yaşanmayacağını, 1-2 içinde getirilecek bir yasayla özerkleşip, kültür bakanlığına bağlanacağını açıklamış dün. bu da bok gibi ama hayırlı olsun.
623 kişiye ölene kadar bedava maaş verme korkusu adama böyle geri adım attırır işte.
623 kişiye ölene kadar bedava maaş verme korkusu adama böyle geri adım attırır işte.
https://twitter.com/h_avine/status/205053490479906818/photo/1
burak_aydin'a teşekkürler[ybkz]swh[/ybkz]
burak_aydin'a teşekkürler[ybkz]swh[/ybkz]
arkadaş kafayı mı sıyırdınız.. birileri tutmuş uzun diyo, öbürleri kısa diyo.. bi de savunmak için link vermişler kızlar taş gibi..
arkadaşım iş kızda biter. güzelse saçı ister uzun olsun ister kısa. kısa ayrı yakışır, uzun ayrı yakışır. güzel güzeldir. verdiğiniz linklerdeki gibi.
çirkinse ister rapunzel olsun ister asker traşı farketmez. nokta.
arkadaşım iş kızda biter. güzelse saçı ister uzun olsun ister kısa. kısa ayrı yakışır, uzun ayrı yakışır. güzel güzeldir. verdiğiniz linklerdeki gibi.
çirkinse ister rapunzel olsun ister asker traşı farketmez. nokta.
42. antalya altın portakal film festivali'nde en iyi film ve en yi kadın oyuncu[ybkz]swh[/ybkz] ödüllerini almış ulaş inaç filmidir. o sene çok iddialı yapımlar arasında sıyrılıp en iyi film ödülünü alması herkesi dumur etmiştir.
ancak film bunu hak etmektedir. zira gönül yarası gibi başyapıt kıvamı bir filme gönlüm daha çok kaysa da, türev'in hakkını vermek gerekir.
türev türk sineması'nda "söylenmemiş bir şeyler söyleyen" nadir filmlerden biridir.
"gerçek yalanların türevidir"
8,5/10
ancak film bunu hak etmektedir. zira gönül yarası gibi başyapıt kıvamı bir filme gönlüm daha çok kaysa da, türev'in hakkını vermek gerekir.
türev türk sineması'nda "söylenmemiş bir şeyler söyleyen" nadir filmlerden biridir.
"gerçek yalanların türevidir"
8,5/10
vallahi öyle arkadaş. ne takım mantalitesi var ne stratejik plan ne belli bir oyun kurgusu, örgüsü hiç bir şey yok. her mevkiye aynı pes oynar gibi, cm oynar gibi bulabildiğin en yüksek puanlı oyuncuları koyup takım kuruyor bu adam ve ne acıdır ki açık ara ligi önde kapatıyor. sadece bu durum türkiye'de futbol falan oynanmadığının en güçlü kanıtı değil de nedir?
mantığa gel ya.. puanı en yüksek futbolcuları takıma daya, her gördüğün iyi futbolcuya alçı ol (ersan ve alamadığı diğerleri), atarlı atarlı saha kenarında yürü, soyunma odasında bağır çağır, bağırarak ve her cümlenin altında gizli bir gider ve tehditle iletişim kur, futbolcuların götünü 3,5 attır.. al sana şampiyonluğun sırrı..
böyle ülke futbolunun da böyle stratejinin de ta amk. lanet olsun ya.. yuh ya..
ama adam işi çözmüş arkadaş.. bu memlekette top böyle oynanıyor. zittiret stratejiyi bilmem neyi. takıma iyi topçuları doldur, biraz iman gücü, biraz tehdit, biraz küfür, biraz gaz tamam bu iş.. bizim tayfur'u bu kadar istemememizin, mustafa denizli'ye bir türlü içimizin tam ısınamamasının nedenlerinin altında yatan temel nedenlerden biri bu gerçeğin farkında olmamız olmasın?
bu durumda beşiktaş'ıma layık en az fatih terim ayarında giderli atarı bi td düşünüyorum ama bir türlü aklıma gelmiyor. hem hikmet karaman gibi kenarda futbolcularına feryat figan bağırıp tehdit edecek, hem del bosqe gibi ağırlığı olacak.. düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorım. fatih terim bu iki özelliği bir vücutta toplayan tek adam sanırım.. başarısının en büyük sırrı da bu sanırım ne acı ki...
mantığa gel ya.. puanı en yüksek futbolcuları takıma daya, her gördüğün iyi futbolcuya alçı ol (ersan ve alamadığı diğerleri), atarlı atarlı saha kenarında yürü, soyunma odasında bağır çağır, bağırarak ve her cümlenin altında gizli bir gider ve tehditle iletişim kur, futbolcuların götünü 3,5 attır.. al sana şampiyonluğun sırrı..
böyle ülke futbolunun da böyle stratejinin de ta amk. lanet olsun ya.. yuh ya..
ama adam işi çözmüş arkadaş.. bu memlekette top böyle oynanıyor. zittiret stratejiyi bilmem neyi. takıma iyi topçuları doldur, biraz iman gücü, biraz tehdit, biraz küfür, biraz gaz tamam bu iş.. bizim tayfur'u bu kadar istemememizin, mustafa denizli'ye bir türlü içimizin tam ısınamamasının nedenlerinin altında yatan temel nedenlerden biri bu gerçeğin farkında olmamız olmasın?
bu durumda beşiktaş'ıma layık en az fatih terim ayarında giderli atarı bi td düşünüyorum ama bir türlü aklıma gelmiyor. hem hikmet karaman gibi kenarda futbolcularına feryat figan bağırıp tehdit edecek, hem del bosqe gibi ağırlığı olacak.. düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorım. fatih terim bu iki özelliği bir vücutta toplayan tek adam sanırım.. başarısının en büyük sırrı da bu sanırım ne acı ki...
ilk tercihim biliç'ti olmadı.
ikinci tercihim löw. çok zor ama inşallah olur.
üçüncü tercihim ve eğer yerli olacaksa mehmet özdilek.
ikinci tercihim löw. çok zor ama inşallah olur.
üçüncü tercihim ve eğer yerli olacaksa mehmet özdilek.
başta kapatılacak dendi, sonradan "özerkleştirilecek" diye düzeltildi. hangisi olursa olsun milletimin zararına olacak uygulamadır.
şimdi sağda solda, sokakta internette "başbakan haklı tabi kapatsın" diyen, maalesef dünyadan bihaber insanları görmek beni nasıl üzüyor anlatamam sözlük.
çok kısaca devlet tiyatrolarını özetlemek gerekirse: devlet tiyatroları yerli ve yabancı oyunları ülkenin her tarafında, halkın alabileceği fiyatta bilet satarak temsiller yapmak amacıyla kurulmuş, yalnızca bir sanat kurumu değil aynı zamanda üst düzey[ybkz]swh[/ybkz] bir eğitim kurumudur. ortaöğretim bile yanında halt eder. devlet tiyatroları sayesinde edirne'den kars'a çoluğu çocuğu yaşlısı her vatandaş shakespeare, hebbel, camus, ibsen, schiller izleyebilmektedir.
devlet tiyatroları bu ülkenin velinimetidir. varlığı ve bekası pek çok açıdan içler acısı olan bu ülkenin en büyük şanslarından biridir.
şimdi gelelim başbakanımızın feveranlarına, insiyaklarına ve halkın da hak verdiği yaklaşımlarına..
1. başbakan diyor ki; "devlet tiyatroları 140 milyon tl harcamış ama 4 milyon tl kâr etmiş"
cevap: yahudevlet tiyatroları kâr amaçlı bir kuruluş değil ki. sen o kadar kâr ettiğine dua et. devletin hangi kurumu o kadar kâr ediyor. o 140 milyon dediğin bir füze yollamakla eş değer bir para. diyanet işlerine giden paradan, iskan bakanlığına ayrılan bütçeden ve diğerlerinden haberiniz var mı?
pekiiii akm'nin karşısında bulunan ve devlet tiyatrolarının malı olan taksim otoparkının, trafik müdürlüğüne peşkeş çekildiğinden haberiniz var mı? sadece o otopark her sene 50 milyon tl kazanıyor. devlet tiyatroları kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olduğu için bu tür bir pazarlığa elbette girmez ve girmeyecektir. ama madem hesap yapıyorsun dürüst ol.
devlet tiyatrosu ilim irfan ve eğitim yuvasıdır. harcanan her kuruşun elbette hesabı sorulu ama asla böyle bir yaklaşımla değil.
2- başbakan diyor ki: "bu para sizin vergilerinizden gidiyor"
cevap: işte benim saf ve mal vatandaşım da diyor ki "benim vergimle niye beslensinler, kendileri özel tiyatrolarını yapsınlar, ben onların maaşlarını vermek zorunda mıyım"
sevgili mal vatandaşım. birincisi senin vergin kaç milyon tane farklı yere gidiyor senin haberin var mı? senin verdiğin verginin öle düşük öle düşük bir kısmı gidiyor ki (ki toplam ödenek yıllık bin'de 2) bilsen bu dediğine utanırsın. hem asıl senin vergin öle alakasız öle saçma sapan başka yerlere gidiyor ki haberin olunca kıyameti kopartman lazım demek ki..
ayrıca mal vatandaşım sen sanıyor musun o vergi devlet tiyatrolarına gitmeyince senin cebine girecek? alıp o parayı başka bir halt edecekler. devlet tiyatroları senin paranın sana en güzel şekilde dönme yollarından biri. sen nasiplenmeyecek kadar talihsiz olsan bile oğlunun, kızının, torunun hayatını değiştirebilecek bir müessese.
3- başbakan diyor ki "dünyada örneği yok, yozlaşmış"
cevap: şimdi ağız dolusu bi .iktir çekmek vardı ama neyse. amerika hariç[ybkz]swh[/ybkz] dünyanın büyük, küçük bütün ülkelerinde devlet tiyatroları vardır. hem onlar senin şikayet ettiğin paranın misli üstüne mislini veriyorlar. adamlar war horse falan oynuyor. girin bi bakın national theatre'ın sitesine gözleriniz belersin.
4- başbakan diyor ki "bunlar yattıkları yerden para kazanıp, halkı aşağılıyorlar"
cevap: arkadaşım bırak ona halk karar versin. halk bu kadar aşağılanmaya meraklı mı da her ilde, neredeyse haftanın her günü[ybkz]swh[/ybkz] tıklım tıklım dolduruyor bu salonları. ki almayı deneyenler bilir, çoğu kez aybaşında almazsan bilet bulamazsın.
ha ikinci kısımda kısmen haklısın. yatıp 6-7 sene hiç oyunda oynamayıp maaş alan sanatçılar yok mu? var. ne yazık ki var. ama bunun önüne basit bir düzenlemeyle geçebilirsin. kapatmak noluyor amk. ne alaka.
kaldı ki devlet tiyatrolarının yurt çapında, bütün ülkede toplam kadrolu oyuncu sayısı 623'tür. bunun en fazla 60-70'i yatarak para almaktadır. madem öle bir hesaba girişeceğiz, devletin tonla kurumunda yatarak para kazanan milyon tane adam var ne 60-70'i? 60-70 kişi mi battı sana? elbette bu da yanlıştır ama düzeltilebilecek bir yanlıştır.
5- başbakan diyor ki "özel olun, özerk olun, özgür olun, devletin üzerinden bu kamburu atın"
cevap: hee özel olalım da biletler 40-50 liraya fırlasın, tiyatro ülkede "burjuva sanatı" halini alsın ve çok çok çok daha kötüsü her yerde gişe kaygısı güden vodviller, ucuz ucuz komediler, para yapsın diye müzikaller oynansın dimi! dekoru herkes ucuza getirsin, kostümler en ucuzundan, oyunu seçerken zaten seyirci gelsin diye "haydi karına koş" ya da "tatlı çarşamba" gibi abuk subuk oyunları seçmişiz, sora hobaa tiyatro. senin tiyatrodan anladığın bu olabilir ama bu tiyatronun sonudur.
gelelim düzenleme kısmına.... kapatmaya dair dönen bir ton tantana son günlerde evrildi ve "devlet tiyatroları düzenlenmesi" olarak son halini aldı şükür ki. bu da ehven-i şer'dir[ybkz]swh[/ybkz] yani kadrolu sanatçı bundan sonra alınmayacak, sanatçılar sözleşmeli olarak çalışacak ve devlet tiyatroları kültür bakanlığına bağlanacak.
bu durumda az hasarla atlatacağız.. bu reformun çok az iyi yanı, çok fazla kötü yanı var. onları kısaca özetlemek gerekirse:
avantajları:
1- artık kimse yatarak para kazanamayacak, sözleşmesi biten oyuncu her sene başka oyunların seçmesine girmeye çalışacak böylece oyuncular için bir sirkülasyon ve değişken bir istihdam oluşacak. sözleşmeli çalışma biçimini bir standart haline getirecekleri için, şu anda iyi oyunlarda büyük rollerde bile oynadığı halde üç kuruşa çalışan sözleşmeli oyuncular[ybkz]swh[/ybkz] adam gibi maaş alıp, ssk'ya bağlanabilecekler
2- turne tiyatroları süreklilik kazanacak. yerleşik kadro olmadığı için her oyun muhtemelen her ile gidecek.
dezavantajları:
1- kültür bakanlığına bağlanacağı için, genel sanat yönetmenini de, repertuar kurulunu da, bütün yönetimi onlar seçecek ve çoğu kâbus gibi metinler oynanacak. yani, istanbul devlet tiyatrosundan örnek vermek gerekirse, bir daha asla, aşkın sıradanlığı, imparatorluk kuranlar, birdy, yanık gibi estetik ve sanat zevki gerektiren oyunları izleyemeceğiz. bunları artık yalnızca rüyamızda, ya da yurt dışındaki tiyatrolarda görebileceğiz.
2- en kötü ihtimali hesaba katıyorum. bakanlığa bağlanacağı için bakanlık kâr etmek isteyebilir. çünkü onun malı. bu durumda herşeyi ucuza getirip kepaze oyunlar da görebiliriz.
3- komple zihniyet değişecek. bırakın kaliteyi falan, komple komünizm, islam ya da başka herhangi bir şeyin propaganda silahı haline dönüşebilir devlet tiyatrosu. çünkü devleti organı haline gelecek.
evet çok uzun yazdım biliyorum. ama pişman değilim. olayı bütünüyle değerlendirmek gerekiyordu. 10 kişi bile okusa kendimi şanslı sayarım. sevgiler sözlük.
devamını oku
şimdi sağda solda, sokakta internette "başbakan haklı tabi kapatsın" diyen, maalesef dünyadan bihaber insanları görmek beni nasıl üzüyor anlatamam sözlük.
çok kısaca devlet tiyatrolarını özetlemek gerekirse: devlet tiyatroları yerli ve yabancı oyunları ülkenin her tarafında, halkın alabileceği fiyatta bilet satarak temsiller yapmak amacıyla kurulmuş, yalnızca bir sanat kurumu değil aynı zamanda üst düzey[ybkz]swh[/ybkz] bir eğitim kurumudur. ortaöğretim bile yanında halt eder. devlet tiyatroları sayesinde edirne'den kars'a çoluğu çocuğu yaşlısı her vatandaş shakespeare, hebbel, camus, ibsen, schiller izleyebilmektedir.
devlet tiyatroları bu ülkenin velinimetidir. varlığı ve bekası pek çok açıdan içler acısı olan bu ülkenin en büyük şanslarından biridir.
şimdi gelelim başbakanımızın feveranlarına, insiyaklarına ve halkın da hak verdiği yaklaşımlarına..
1. başbakan diyor ki; "devlet tiyatroları 140 milyon tl harcamış ama 4 milyon tl kâr etmiş"
cevap: yahudevlet tiyatroları kâr amaçlı bir kuruluş değil ki. sen o kadar kâr ettiğine dua et. devletin hangi kurumu o kadar kâr ediyor. o 140 milyon dediğin bir füze yollamakla eş değer bir para. diyanet işlerine giden paradan, iskan bakanlığına ayrılan bütçeden ve diğerlerinden haberiniz var mı?
pekiiii akm'nin karşısında bulunan ve devlet tiyatrolarının malı olan taksim otoparkının, trafik müdürlüğüne peşkeş çekildiğinden haberiniz var mı? sadece o otopark her sene 50 milyon tl kazanıyor. devlet tiyatroları kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olduğu için bu tür bir pazarlığa elbette girmez ve girmeyecektir. ama madem hesap yapıyorsun dürüst ol.
devlet tiyatrosu ilim irfan ve eğitim yuvasıdır. harcanan her kuruşun elbette hesabı sorulu ama asla böyle bir yaklaşımla değil.
2- başbakan diyor ki: "bu para sizin vergilerinizden gidiyor"
cevap: işte benim saf ve mal vatandaşım da diyor ki "benim vergimle niye beslensinler, kendileri özel tiyatrolarını yapsınlar, ben onların maaşlarını vermek zorunda mıyım"
sevgili mal vatandaşım. birincisi senin vergin kaç milyon tane farklı yere gidiyor senin haberin var mı? senin verdiğin verginin öle düşük öle düşük bir kısmı gidiyor ki (ki toplam ödenek yıllık bin'de 2) bilsen bu dediğine utanırsın. hem asıl senin vergin öle alakasız öle saçma sapan başka yerlere gidiyor ki haberin olunca kıyameti kopartman lazım demek ki..
ayrıca mal vatandaşım sen sanıyor musun o vergi devlet tiyatrolarına gitmeyince senin cebine girecek? alıp o parayı başka bir halt edecekler. devlet tiyatroları senin paranın sana en güzel şekilde dönme yollarından biri. sen nasiplenmeyecek kadar talihsiz olsan bile oğlunun, kızının, torunun hayatını değiştirebilecek bir müessese.
3- başbakan diyor ki "dünyada örneği yok, yozlaşmış"
cevap: şimdi ağız dolusu bi .iktir çekmek vardı ama neyse. amerika hariç[ybkz]swh[/ybkz] dünyanın büyük, küçük bütün ülkelerinde devlet tiyatroları vardır. hem onlar senin şikayet ettiğin paranın misli üstüne mislini veriyorlar. adamlar war horse falan oynuyor. girin bi bakın national theatre'ın sitesine gözleriniz belersin.
4- başbakan diyor ki "bunlar yattıkları yerden para kazanıp, halkı aşağılıyorlar"
cevap: arkadaşım bırak ona halk karar versin. halk bu kadar aşağılanmaya meraklı mı da her ilde, neredeyse haftanın her günü[ybkz]swh[/ybkz] tıklım tıklım dolduruyor bu salonları. ki almayı deneyenler bilir, çoğu kez aybaşında almazsan bilet bulamazsın.
ha ikinci kısımda kısmen haklısın. yatıp 6-7 sene hiç oyunda oynamayıp maaş alan sanatçılar yok mu? var. ne yazık ki var. ama bunun önüne basit bir düzenlemeyle geçebilirsin. kapatmak noluyor amk. ne alaka.
kaldı ki devlet tiyatrolarının yurt çapında, bütün ülkede toplam kadrolu oyuncu sayısı 623'tür. bunun en fazla 60-70'i yatarak para almaktadır. madem öle bir hesaba girişeceğiz, devletin tonla kurumunda yatarak para kazanan milyon tane adam var ne 60-70'i? 60-70 kişi mi battı sana? elbette bu da yanlıştır ama düzeltilebilecek bir yanlıştır.
5- başbakan diyor ki "özel olun, özerk olun, özgür olun, devletin üzerinden bu kamburu atın"
cevap: hee özel olalım da biletler 40-50 liraya fırlasın, tiyatro ülkede "burjuva sanatı" halini alsın ve çok çok çok daha kötüsü her yerde gişe kaygısı güden vodviller, ucuz ucuz komediler, para yapsın diye müzikaller oynansın dimi! dekoru herkes ucuza getirsin, kostümler en ucuzundan, oyunu seçerken zaten seyirci gelsin diye "haydi karına koş" ya da "tatlı çarşamba" gibi abuk subuk oyunları seçmişiz, sora hobaa tiyatro. senin tiyatrodan anladığın bu olabilir ama bu tiyatronun sonudur.
gelelim düzenleme kısmına.... kapatmaya dair dönen bir ton tantana son günlerde evrildi ve "devlet tiyatroları düzenlenmesi" olarak son halini aldı şükür ki. bu da ehven-i şer'dir[ybkz]swh[/ybkz] yani kadrolu sanatçı bundan sonra alınmayacak, sanatçılar sözleşmeli olarak çalışacak ve devlet tiyatroları kültür bakanlığına bağlanacak.
bu durumda az hasarla atlatacağız.. bu reformun çok az iyi yanı, çok fazla kötü yanı var. onları kısaca özetlemek gerekirse:
avantajları:
1- artık kimse yatarak para kazanamayacak, sözleşmesi biten oyuncu her sene başka oyunların seçmesine girmeye çalışacak böylece oyuncular için bir sirkülasyon ve değişken bir istihdam oluşacak. sözleşmeli çalışma biçimini bir standart haline getirecekleri için, şu anda iyi oyunlarda büyük rollerde bile oynadığı halde üç kuruşa çalışan sözleşmeli oyuncular[ybkz]swh[/ybkz] adam gibi maaş alıp, ssk'ya bağlanabilecekler
2- turne tiyatroları süreklilik kazanacak. yerleşik kadro olmadığı için her oyun muhtemelen her ile gidecek.
dezavantajları:
1- kültür bakanlığına bağlanacağı için, genel sanat yönetmenini de, repertuar kurulunu da, bütün yönetimi onlar seçecek ve çoğu kâbus gibi metinler oynanacak. yani, istanbul devlet tiyatrosundan örnek vermek gerekirse, bir daha asla, aşkın sıradanlığı, imparatorluk kuranlar, birdy, yanık gibi estetik ve sanat zevki gerektiren oyunları izleyemeceğiz. bunları artık yalnızca rüyamızda, ya da yurt dışındaki tiyatrolarda görebileceğiz.
2- en kötü ihtimali hesaba katıyorum. bakanlığa bağlanacağı için bakanlık kâr etmek isteyebilir. çünkü onun malı. bu durumda herşeyi ucuza getirip kepaze oyunlar da görebiliriz.
3- komple zihniyet değişecek. bırakın kaliteyi falan, komple komünizm, islam ya da başka herhangi bir şeyin propaganda silahı haline dönüşebilir devlet tiyatrosu. çünkü devleti organı haline gelecek.
evet çok uzun yazdım biliyorum. ama pişman değilim. olayı bütünüyle değerlendirmek gerekiyordu. 10 kişi bile okusa kendimi şanslı sayarım. sevgiler sözlük.
ersin düzen'in söylediğine göre bir televizyon programı için buradaymış. heyecana gerek yokmuş.
https://twitter.com/ersinduzen/status/205790834027802624
https://twitter.com/ersinduzen/status/205790834027802624
abi bişey olacağı yok. biz ne basarsak adamlar 5 fazlasını verecek paraya sahip. o yüzden böyle açıklamalar yapıp da bizi daha çok üzmenin anlamı yok.
an itibariyle fenerbahçe görüşmelere başlandığını borsaya açıklamıştır. geçmiş olsun.
http://www.ntvspor.net/haber/spor-toto-super-lig/65417/fenerbahce-salih-ucani-acikladi?utm_source=dlvr.it&utm_medium=twitter
olsun. alıştık biz.
http://www.ntvspor.net/haber/spor-toto-super-lig/65417/fenerbahce-salih-ucani-acikladi?utm_source=dlvr.it&utm_medium=twitter
olsun. alıştık biz.
şişirme balon. hiç de abartıldığı kadar iyi bir kaleci değil. hele yabancı kontenjanını kullanmak için hiç değil. gelmesini istemem.
varoş olmaması, gülmeyi ve sıcak davranmayı bilmesi. net.
çekiciliğin geri kalan kısmı güzel olup olmadığına kalmıştır.
çekiciliğin geri kalan kısmı güzel olup olmadığına kalmıştır.
birincisi, ezik kıskançlığının tavan yaptığı duygudur, yok edilmesi vacip insan duygusudur..
ikincisi, keşke o kadar güzel bir dünyada yaşasaydık.
ikincisi, keşke o kadar güzel bir dünyada yaşasaydık.
maç bitti carlos hala arroyo
gördüm ki kartallar beşiktaş milangaz'ımızın müthiş başarılarıyla ender tattığı bir duygu olan mutluluğu yaşıyor, keyifle coşuyor ve bu ruh haliyle arroyo üzerinden birbirinden cıvık, birbirinden iğrenç ama keyfimizin cilası espriler yapıyor..
istedim ki hepsini derleyelim, burda yaratıcılığımızı da kullanarak cıvıyabildiğimiz adar cıvıyıp, mutluluğumuzun kremşantisini hüphüpletelim..
bismillah;
-oktay telefona bak carlos arrooyyooooo
-bu carlos hangi paketi kullanıyo, arroyo arroyo bitmiyo
-zoran olursa carlos arrooyyyoooo
puhahahaaahhaa.. sabaha kadar gülebilirim.. komik olduğundan değil tabi keyfimden
istedim ki hepsini derleyelim, burda yaratıcılığımızı da kullanarak cıvıyabildiğimiz adar cıvıyıp, mutluluğumuzun kremşantisini hüphüpletelim..
bismillah;
-oktay telefona bak carlos arrooyyooooo
-bu carlos hangi paketi kullanıyo, arroyo arroyo bitmiyo
-zoran olursa carlos arrooyyyoooo
puhahahaaahhaa.. sabaha kadar gülebilirim.. komik olduğundan değil tabi keyfimden
çok başarılı bulduğum bir reklam sloganı
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?