sözlükçülerin 2012-2013 sezonu için düşündükleri teknik direktördür.
...
efendim ben carlos carvalhal ile bir sene daha diyorum.istikrar olmalı.her sene baska bir teknik direktör olmamalı.
sözlükçülerin beşiktaş futbol takımında görmek istediği teknik direktör
(bkz: süha özgermi)
mourinho - tek hayalim.
(bkz: gagam koptu sira pencelerimde)[ybkz]swh[/ybkz]
(bkz: mehmet özdilek)
ertuğrul sağlam'ın geri dönmesini isterim.sergen yalçın'a da güvenilebilir kanaatindeyim,paf takımındaki başarısına bakarak
mircea lucescu
kesinlikle mehmet özdilek.
(bkz: andre villas boas)
daha önce mütevazi kadrolarla yaptıkalrı ortada. onun için de bir çıkış gerekiyor
daha önce mütevazi kadrolarla yaptıkalrı ortada. onun için de bir çıkış gerekiyor
isim bazlı bakmıyorum ben olaya. belli özellikleri olsun istiyorum sadece. bunları sayacak olursak;
- kişisel egoları yüksek biri olmamalı. yani gerektiğinde hata yaptığını görüp kabullenebilmeli, kendi aklındaki sistem eğer takıma uymuyorsa bunu anlayabilmek için sezon sonunu beklememeli. takımdan maksismum faydayı alabileceği sistemi bulup bu sistemle yola devam etmeli.
- futbolcu ilişkileri iyi olmalı. bunu yaparken ne fazla disiplinle futbolcuları kendinden soğutmalı ne de otoritesini elden bırakmalıdır. futbolcuların kendisine saygı duymasını sağlamalıdır.
- ve bence en önemlisi oyun okuma becerisi olmalı. her maç ezbere değişiklikler yapan hocalardan olmamalı. oyunu okuyup kadrosunu ve oyuncu değişikliklerini buna göre belirlemeli.
bu özelliklere sahip şüphesiz ki pek çok hoca vardır ama bunların başında bize gelmesi şu an için imkansız olsa da mircea lucescu geliyor. bu tarz güvenebilecek bir hoca geldikten sonra yapmamız gereken şey ise sabır. sanırım işin en zor kısmı da bu. ülke olarak fazlasıyla duygusal ve anlık tepkileri yüksek olduğumuz için pek sabır gösteremiyoruz. o sebeple inandığımız bir hoca ile yola çıkarsak bu tepkilerimizi törpülememiz şart bana göre.
bir de teknik direktörle birlikte kondüsyonerler ve sağlık ekibi de değişsin lütfen. daha sezonun 5. haftası sakatlıklarla boğuşan bir takım olup çıkıyoruz son yıllarda. buna da bir çözüm bulmak şart.
- kişisel egoları yüksek biri olmamalı. yani gerektiğinde hata yaptığını görüp kabullenebilmeli, kendi aklındaki sistem eğer takıma uymuyorsa bunu anlayabilmek için sezon sonunu beklememeli. takımdan maksismum faydayı alabileceği sistemi bulup bu sistemle yola devam etmeli.
- futbolcu ilişkileri iyi olmalı. bunu yaparken ne fazla disiplinle futbolcuları kendinden soğutmalı ne de otoritesini elden bırakmalıdır. futbolcuların kendisine saygı duymasını sağlamalıdır.
- ve bence en önemlisi oyun okuma becerisi olmalı. her maç ezbere değişiklikler yapan hocalardan olmamalı. oyunu okuyup kadrosunu ve oyuncu değişikliklerini buna göre belirlemeli.
bu özelliklere sahip şüphesiz ki pek çok hoca vardır ama bunların başında bize gelmesi şu an için imkansız olsa da mircea lucescu geliyor. bu tarz güvenebilecek bir hoca geldikten sonra yapmamız gereken şey ise sabır. sanırım işin en zor kısmı da bu. ülke olarak fazlasıyla duygusal ve anlık tepkileri yüksek olduğumuz için pek sabır gösteremiyoruz. o sebeple inandığımız bir hoca ile yola çıkarsak bu tepkilerimizi törpülememiz şart bana göre.
bir de teknik direktörle birlikte kondüsyonerler ve sağlık ekibi de değişsin lütfen. daha sezonun 5. haftası sakatlıklarla boğuşan bir takım olup çıkıyoruz son yıllarda. buna da bir çözüm bulmak şart.
bahri kaya'dır. Boluspor ile Beşiktaşı devirdi ise, Beşiktaş'ta başarılı olacaktır.
mehmet özdilek düşünülmüyorsa - getirilemiyorsa demiyorum, camianın bir çağrısına bakar-, takımıyla sözleşmesi devam ettiği için çok zor olacak ama şota arveladze.
Gözümü kısıp sigaradan bi fırt çekip "olm var ya morhinho gelse ne havalı olur he" demekteyim.
andre villas boas olmalı ısrarla denenmeli takıma bir kaç kez format attıktan sonra harika bir ekip olabilir.
ertuğrul sağlam ve rıza çalımbay örnekleri gibi malum tahammülsüzlüklerimizin ardından, her ne kadar şifo mehmet'in gelmesi için divane olsam da... dilim varmıyor işte sözlük, onu da harcayacağız çünkü; adım gibi biliyorum.
ertuğrul ve rıza hocaların bu camiaya küsmüş olma ihtimallerini düşünmüyorum ama; futbolculuğunda birkaç nesilin gurur abidesi olmuş bu adamları birkaç başarısız sonucun ardından çöp misali atıyoruz ya, yanarım da ona yanarım. tabi ki içleri buruk, bir "gel hocam" lafı dahi yeterli olacaksa da, her şey nasıl eskisi gibi olacak...? ikisinin de karakteri fazlasıyla düzgündü; beşiktaşlı duruşunu, üzerlerinde sırıtmayacak şekilde yansıtıyorlardı. oyunu da iyi bilen adamlardı, tek ve önemli sorun daha bu yeni yollarının başında olmalarıydı. bu nedenle, medya başta olmak üzere, herkes kolaylıkla yükleniyordu kendilerine ilk başarısız sonuçta. hele bir de arka arkaya 2-3 maç yenilgi serisine bağlayıverdimi... bi taşak geçmedikleri kalıyordu adamla. zaten bize de malzeme lazım ya, yapıştırıyoruz hemen yaftayı. mustafa denizli vardı hani, yaşlı kurt[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz], daha temkinli yaklaşırdı çok saygıdeğer medyamız kendisine karşı. ötesini anlatmaya gerek var mı bilmiyorum...
bildiğim bir şey var ki; mehmet özdilek de gelse harcayacağız, kralı gelse yine harcayacağız. ya tecrübe yetersizliklerinden bulacağız onları karalamak için itici gücümüzü, ya da yüzsüzlüğümüzden, tahammülsüzlüğümüzden, ya da artık yıkılmaya başlayan beşiktaşlı duruşumuzdan. hangisinin olduğu ne fark eder? al birini vur ötekine, çünkü bu yollar hep bize kaybettiren sonlara çıkıyor.
ertuğrul ve rıza hocaların bu camiaya küsmüş olma ihtimallerini düşünmüyorum ama; futbolculuğunda birkaç nesilin gurur abidesi olmuş bu adamları birkaç başarısız sonucun ardından çöp misali atıyoruz ya, yanarım da ona yanarım. tabi ki içleri buruk, bir "gel hocam" lafı dahi yeterli olacaksa da, her şey nasıl eskisi gibi olacak...? ikisinin de karakteri fazlasıyla düzgündü; beşiktaşlı duruşunu, üzerlerinde sırıtmayacak şekilde yansıtıyorlardı. oyunu da iyi bilen adamlardı, tek ve önemli sorun daha bu yeni yollarının başında olmalarıydı. bu nedenle, medya başta olmak üzere, herkes kolaylıkla yükleniyordu kendilerine ilk başarısız sonuçta. hele bir de arka arkaya 2-3 maç yenilgi serisine bağlayıverdimi... bi taşak geçmedikleri kalıyordu adamla. zaten bize de malzeme lazım ya, yapıştırıyoruz hemen yaftayı. mustafa denizli vardı hani, yaşlı kurt[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz], daha temkinli yaklaşırdı çok saygıdeğer medyamız kendisine karşı. ötesini anlatmaya gerek var mı bilmiyorum...
bildiğim bir şey var ki; mehmet özdilek de gelse harcayacağız, kralı gelse yine harcayacağız. ya tecrübe yetersizliklerinden bulacağız onları karalamak için itici gücümüzü, ya da yüzsüzlüğümüzden, tahammülsüzlüğümüzden, ya da artık yıkılmaya başlayan beşiktaşlı duruşumuzdan. hangisinin olduğu ne fark eder? al birini vur ötekine, çünkü bu yollar hep bize kaybettiren sonlara çıkıyor.
kimin geleceğinden çok ne kadar kalacağı önemli bence. allah için 10 maç yönettirip göndermeyelim.
Carvalyalın devam etmesini isterim. Tam bir BEşiKTAş'lı duruşu var. Gözlerinden okunuyo aşkı
ilk tercihim biliç'ti olmadı.
ikinci tercihim löw. çok zor ama inşallah olur.
üçüncü tercihim ve eğer yerli olacaksa mehmet özdilek.
ikinci tercihim löw. çok zor ama inşallah olur.
üçüncü tercihim ve eğer yerli olacaksa mehmet özdilek.
(bkz: ümit özat)
müfit arın ve ergin ataman karması bir adam olsa mesela
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?