peter pan

çok bilen zeki insanların yaşadığı kafa karışıklığına tutulduğunu düşündüğüm insan. op'la zo'nun dramını takip eden eski oyunlarının şu an yaptığı işlerden çok daha iyi olduğunu düşünüyorum. devlet tiyatrosu'nda oynanan yangın duası'da dahil buna. asıl "keşke bulaşmasaydı" denilebilecek işi ise sinemaya girişmek oldu bence. iyi seneler londra'yı işine keşke girmeseydi, kusura bakmasın ama kötü film olmuş ne yazık ki.

eli kalem tutan, iyi metin yazmayı bilen, müthiş zeki, estetik duygusu güçlü, memleketimizin en değerli tiyatro insanlarından biridir berkun abi'miz. fazla postmodernleşti kendisi için endişe duyuyorum. şu an yaptığı oyunlara da bayılmıyorum. uyguladığı biçem anlayışını tiyatronun doğasından çok uzak buluyorum. ama üretsin, takılsın yeter ki..

ha son zamanlarda popüler olmasına ise acaip uyuz oluyorum. her zaman söylerim popüler olacak şey vardır, olmayacak şey vardır. popüler olanı tüketmekte ise bir beis yoktur. popüler popülerken güzeldir. berkun oya dehasının popüler olması çok olası, ancak ürünlerinin popüler olmasını şahsım adına anlamam mümkün değil. bu yüzden şu anki tirajının, imaj çabası uğruna ne bok yiyeceğini şaşırmış genç neslin bir başarısı olduğunu düşünüyorum.

popüler olabilecek tiyatro, oyun atölyesi'dir, kenter'lerdir ve hatta dot'tur. ama krek asla değildir. eğer br kuzey avrupa ülkesi değilsek, ki değiliz, krek asla değildir. oyun atölyesi popüler olmazsa zedelenir, ancak krek gibi yerler de popüler olurlarsa zedelenir. bu sezonki oyunları hakkında duyduğum abartılı yergiler de bunları doğrular nitelikte..

neyse konuyu dağıtmadan şöyle bitirelim. bu adam öyle bir şey daha yazmıştır ki, öyle bir şey bir daha yazılamaz yani: (bkz: şapkadan babam çıktı)

eksik olmasın, var olsun, biraz daha az artist olsun.

başarılı grafikler, taktik varyasyonlar, skill seçenekleri ve güzel bir öykü barındıran başarılı hack'n slash oyunu. diablo 3'ü bekleyen yığınların bir süre avunmasını sağlamış, ancak diablo 3'ün yarattığı hayal kırıklığı neticesinde avuntudan daha fazlası haline gelmiştir. sanırım graikleri en iyi olan hack'n slash oyunudur. immortal throne adlı bir expansion pack'i de mevcuttur.

başka bir pazarlama stratejisiyle hazırlanmış kapak.

üye sayısı memnun etmiyor naparsın. dört bir koldan saldırıyorlar. yakışmıyor yine de.

oscar adayı olmuştur ancak ilân edilmeden önce film yasaklandığından başka bir filmi aday göstermişlerdir.

sözlükteki eksi oy kompleksli tiplerin ezikliğinin bir tezahürü olan uygulama.

(bkz: küçük hesaplar)

edit: bugmış, düzelecekmiş. en baştan böyle düzenlenmiş olması, buna niyetlenilmiş olması bile feci bence. ne saçmalık, ne hata, ne bug. eyleme bakarım: eziklik.

sanırım satış opsiyonu olmadan kiralamışız. olmadı bu.

kendisine sezonun geri kalanı için 800.000 euro verecekmişiz.

ayrıca son 18 maçta 11 gol attığını da belirtmek lâzım.

yatan oyuncu almadık aga.

niang'ı kadromuza katmamızla birlikte elazığ maçında mutlaka denememiz gerektiğini düşündüğüm sistem.

almeida indirir, niang sprinteriyle takar.

bu hücum anlayışına hiç bir takım dayanamaz.

karabük maçından sonra geriye kalan 14 maçta görmek istediğim anlayış:


------------------cenk----------------------------

hilbert -- toraman -- ersan(sivok) -- gökhan

holosko -- oğuzhan -- fernandes -- dentinho (olcay)

-------------almeida---niang-------------------


geliyoruz hıııaamınağğ!

son olarak mamadou niang'ı transfer etmemizle acilen kıçına tekmeyi vurmamız gereken yer işgal edici.

yabancı kontenjanı dentinho ve niang'la patlama yaptı kardeş kusra bakma..

önce amele bir fener tezahüratı olarak:

"beni yak kendini yak mamadou niang"

beşiktaşımız'da hayırlara vesile olmasını dilediğim yeni forvetimiz. yabancı kotasında şişkinlik yaşansa da iyi oldu. 35 yaşındaki drogba hala iş yapıyorsa, 33'lük niang bıyıkları terlememiş delikanlıdır. ayrıca, bizimkisi daha siyah uleeenn[ybkz]swh[/ybkz]

ve kendimiz gibi bitirelim:

"alemin gözü yaşlı mamadou niang da beşiktaşlı"

hakkında mehmet demirkol harika bir tanım yapmıştır:

"balotelli'nin oynamayanı"

[ybkz]swh[/ybkz]

(bkz: a royal affair)

danimarka'nın 2013 oscarları'nda en iyi yabancı film dalında aday filmi. aydınlanma döneminde danimarka kraliyet ailesinde yaşanan yasak aşkı konu alan filmin yönetmeni nikolaj arcel. filmin berln film festivalinde en iyi senaryo ve en iyi erkek oyuncu dalında gümüş ayı aldığını da belirtelim. VII. frank rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında gümüş ayı alan mikkel boe folsgaard'ın ise henüz konservatuar son sınıf öğrencisi.

abartacak kadar iyi değil, ancak oldukça başarılı oyuncularla çekilmiş eli yüzü düzgün, başarılı bir film.

6,5/10

esprisine sıçtığım, yapanlara beşiktaşlılığı yakıştıramadığım pankart.

elbette cevap verilebilir, tabiki bel altı da olabilir. ama bir çizgisi, bir beşiktaşılılık zekası, nüansı olmalı.

bu ne be bilader? öögghhhtt amk.

ancak bir beyinsizin açıklamasıdır.

tükürmek eylemi illa ağızdan çıkan bir sıvının bir kişiye ya da şeye ulaşması durumu değildir. tükürmek fiili başlı başına ir fiildir. ağızdan balgam da çıkabilir, hava da, hafif bir sıvı da.. hiç bir şey de çıkmayabilir.

hakaret etmeye bayılan türk toplumu aşikârdır, bir kimsenin birine "tuuh sana verdiğim emeklere yazıklar olsun!!" gibi bir laf söylendiği an bu kişi tükürmüş mü olur, tükürmemiş mi? sen buna tanık olan bir 3. kişi olsan bir başkasına durumu anlatırken nasıl anlatırsın?

elbette bu da tükürmektir. bu tükürmekse zaten melo'nun ki hayli hayli tükürmektir.

karşısındakinin suratını yıkayamamış olabilir, başarısızlıkla sonuçlanmış olabilir.

bu durumda da bu "başarısızlıkla sonuçlanmış bir tükürme eylemi"dir.

her türlü melo köpeği[ybkz]swh[/ybkz] tükürmüştür.

internet sağlayıcılarının, ay içinde belli bir download sınırını geçince (25gb'den 50 gb'ye değişiyor), kullanıcının internet hızını 8 mbps'den 1 mbps'ye düşürmesi olayı.

ama bu zamana kadar benim başıma bir kez daha gelmeyen martaval diye adlandırabilirim. bunda ttnet değil turknet kullanıyor olmamın da etkisi oluyor olabilir..

şöyle söyleyelim 6 günde en az 300 gb veri indirdim. fazlası vardır azı yoktur. buna rağmen (vurgula: 8 mbps'ye kadar)lık internetle (vurgula: 11 mbps) hızla download yapıyorum.

ender rastladığım bu dalgadan muzdarip olanlar ise hep ttnet kullanıcılarıydı. alakalı mıdır bilmiyorum ama tabir caizse kotanın ...na koyuyorum, buna rağmen mükafat gibi 8 mbps'ye kadar interneti 11 mbps civarında sınırsız kullanıyorum. [ybkz]swh[/ybkz]

hayatta pek çok örneği var ne yazık ki. o süreçte ne olduğunu anlamazsın, farkına varamazsın, ya da önemsemezsin ama zaman geçince ne kadar güzel olduğunu hatırlayıp geri dönebilmeyi dilersin..

ilkokula giderken, sabahları annemin sobanın üzerinde ekmek kızartması ve ailece yapılan o kahvaltının huzuru ne kadar güzeldi. kıymetini sonra anlıyor insan özlemle. mamafih dönemiyorsun tabii.. şimdiki algımla, şimdiki kafamla bir kez olsun daha o kahvaltı masasına dönebilsem hissine de engel olamıyorsun.

böyle çok şey var tabii yer yer akla gelen. çok şey vardır. muhakkak pek çok şey de olacaktır.

güzel şeyler yaşanırken farkına varabilme şansına muktedir olmak dileğiyle..

gs'li arkadaşlar kusura bakmasın ama gaassaray forması üstünde bok gibi durmuş. hiç yakışmamış. bi formanın bi oyuncuya bu kadar yakışmadığını gördüm yemin ediyorum..

kıskanıyor diyenleri vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum :http://www.trtspor.com.tr/Gallery/Images/Manset/Resized/Didier%20Drogba%20forma.jpg

az önce ntvspor'un yaptığı habere göre karabükspor maçında mcgregor'dan kaleyi devralacak kalecimiz.

hadi koçum nolur güzel bir performans göster de kurtar bizi şu çılgınca bağırıp insanları etkileyen kazma kaleciden.

az önce ntvspor'un yaptığı habere göre karabükspor maçında yerini cenk gönen'e bırakacak olan kalecidir.

ohh bee.. samet hoca sabah yazdığım twiti mi okudu ne şükürler olsun kulübeye yollandı şu şekli muhteşem içeriği 0 olan kalecimiz..

ha cenk çok mu iyi mcgregor'dan. şu an için değil evet. ama potansiyel olarak daha fazlasını barındırdığı kesin..

hem ne kadar kötü olabilir ki? zaten her şut gol oluyor anasını satiim, en azından yabancı kontenjanından artımız olur.

takıma fayda sağlamak, verim vermek 2. aşamadır.

1. aşama her anlamda hazır duruma gelip, teknik direktöre güven vermek, bir potansiyel hissettirmektir. sonra teknik direktör bu potansiyel gördüğü futbolcuya güvenir ve şans verir, ki ancak o şansı bulursan, fayda sağlama şansın olur.

forma şansı bulacak kadar güven verseydi, ilk aşamayı geçseydi ve formayı alıp sahaya çıkabilseydi faydalı olup olmadığını-olup olamayacağını tartışırdık.

daha ilk aşamayı geçememiş bir futbolcu batuhan..

fazla söze gerek. yolu açık olsun, güle güle..