confessions

peter pan

3. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1164
  2. takipçi 0
  3. puan 28807

kapı

peter pan
bir birhan keskin şiiri.


geç benden, ben dururum, ben beklerim, geç benden,
ama nereye geçersin benden ben bilemem.

dediler ki, olgun bir meyve var sabır perdesinin ardında,
dünya sana sabrı öğretecek, olgun meyvenin tadını da.

dediler ki, şu ağaçlar gibi bekledin, şu ağaçlar gibi hayal,
şu ağaçlar gibi kederli.

açıldım, kapandım, açıldım, kapandım, gördüm
gelenler kadar gidenleri de,
hani sabrın sonu, hani gamlı eşek, pervasız nar nerde,
hani bahçe?

biri gelse.. biri görse.. biri gelmişti.. açmıştı.. durmuştu..
duruyor hâlâ bende.

kaç zamandır çınlıyor içimde bu boşluk, kim
kıydı, bahçenin şen duluydu, karşımda duran dut?
en çok onunla bakıştımdı, bir kere olsun dilegelsindi,
çok istedimdi.

bana kalsa susardım daha, ama dilimdeki paslı kilit çözülür belki,
sapaya kaçmış cümlem uğuldar, içimin kurtları kıpırdar diye
gıcırdandım takatsız.

gördüm hepsini, gördüm hepsini, sabrın sonunu!
biri gelse, biri görse, şimdi,
rüzgâr sallıyor beni..

beyaz delik

peter pan
yeryüzü halleri'nde yer alan bir birhan keskin şiiri.


içimin de dışımın da olmadığı, ya da içimi de dışımı da bilmediğim bir dünya zamanıydı; sanırım 8-9 yaşlarındaydım.
Acıyı, kederi, neşeyi henüz ayrıştırmamıştım.
Hayattı; yekpâreydi. Her şey, bir şeydi.

Sokağın sonuna doğru uzayıp giden bir tepenin ağzına oturmuştu.
Yüzünde yaz esmerliği, ağzını rüzgara karşı açmış; mırıldanıyor muydu yoksa rüzgarı mı yalamaya çalışıyordu? Anlamamıştım.
Beyaz bir yaz günüydü. ilk o gün görmüştüm onu.

Mevsimler birinden öbürüne devrilirken, elimizi arı sokarken, bisikletten düşüp dizlerimizi kanatırken canımıza bir şey olurdu; hissederdim. Ama acıya dahil değildi yine de bunlar.
Hayattı, yekpâreydi işte.
Zaman, hayatı parçalara ayırıp "parça parça" görmeye başladığımızda, acı, o yekpâreliği yitirdiğimizde oluşacaktı.
şimdilik dünya geniş ve ılıktı. Biz kendi ılık dünyamızın içinde salınan, uçuşan perilerdik.

Gün ortasında yazlık sinemanın arka duvarından atlar, orada kurardım hışırtılı sessizliğimi. Sayamayacağım kadar çok sayıda, yeşilli mavili tahta sandalyelerin arasında, geceden kalmış ve öğlen güneşiyle gevremiş milyonlarca çekirdek kabuğunun ortasına yayılır, ılık güneşin ensemi yalamasına gözlerimi yumardım. Nereden geldiğimin, niye geldiğimin sorusunun olmadığı zamanlardı.
Biz periler o zamanlar en çok ılık, beyaz yaz günlerini severdik.
Kış mart demekti; ve mart hakkında hiç de iç açıcı olmayan bilgilerim vardı.
Mecaz bilmezdim. Annem mart dokuz donludur derdi.
Yazın ilk günleri benim "öylesine oluş"um gibiydi. Ilık ve uçucu, yekpâre ve sonsuz ve doya doya beyaz gün.

Periliğimin yeşil vadisindeydim, uçuşmaktaydım ama sanki vadi bitmekteydi.
Gözüm kendi içime ve dışıma bakmaya ayrılmaktaydı.
Sanki dünyaya "yayılma hali" çatlamaya başlayacaktı.

Bacak boyumun yetmediği bir bisikletle bisiklete binmeyi öğreniyordum.
Bir öğretenim yoktu, karar vermiş kalkışmıştım, o kadar...
Boyumdan büyük heyulayı sürüyerek dışarı çıkartır, bahçe duvarına yaslar, ayağımın altına yerleştirdiğim yüksekçe bir taş yardımıyla atlardım bisikletin tepesine. Pedallara bastığımda, duyduğum tek kuralı uygular, önüme değil ileriye bakardım. Sokağın sonundaki bayıra dek giderdim böylece. Ama sokağın sonunda, her seferinde düşerek inerdim durdurmayı bilemediğim o kocaman tekerlerin üstünden.
Kaş, kafa, diz filan yarardım. Kaşım, kafam, dizim filan acırdı, ve bunların hiçbiri acı değildi.

O günlerden biriydi. öğlenin ıssızlığı vardı sokakta. Ve ben birazdan düşeceğim noktaya doğru hızla pedal çeviriyordum. Onu tepenin ağzında oturmuş gördüm. Eve, evlere, bahçelere ve hatta ağaçlara olan küsmüşlüğüyle, öylece oturmuş, anneannesi hariç her şeyden istifa etmeyi düşünen yüzüyle karşılaştım. O rüzgarı yalamaya çalışıyordu. Benimse durdurmayı da döndürmeyi de bilemediğim bisikletten düşerek inme vaktim gelmişti.
Toparlanmaya, bacaklarım ve avuç içlerimdeki tozlu acıyı silkelemeye çalışırken beni seyrettiğini ve bana güldüğünü gördüm. Bir de mahcup oluşu; insanın rengi değişiyor, ısısı artıyordu.

Bu ânı böylesine net hatıra etmiş olan zihnim, sonrasını hatırlamıyor. Nasıl oldu da tanışmıştık, ben mi onun yanına gitmiştim yoksa o mu benim yanıma gelmişti, bilmiyorum. Bildiğim bir yabancıya, ötekine yakınlık duymuştum. Esmer tenli, beyaz gülüşlü bir öteki "peri".
En az benim kadar sessizdi. Benden de sessizdi. Kendi sessizliğimi bir kenara koyup, onun bana dokunan sessizliğini kırmaya çalıştım.
Bir şey hoşuna gittiğine gülümserdi.
Gülümsediğinde dünyada bir beyaz delik açılırdı.
Ben o yaz o beyaz delikten içeri atladım.

Kış (tekrar) gelmişti. içerilere, yaza benzeyen sıcak odalara, camlarından damlalar süzülen pencere arkalarına geri çağrılmıştık.
Kıştı; büyük sessizliğiydi dünyanın.
Neden, sebep, özlem, isyan tanımazdık. Ve tabii böylece alınganlık ve kırgınlık da. Ne ben onu aradım ne de o beni. Kış gelmişti işte, ve biz içeriye çağrılmıştık o kadar.
Yaz beni kendi vadimden çıkarmış, onun beyaz gülüşüyle tanıştırmış, onunla doyurmuştu.
Ne kıştan yakınacak ne yazı özleyecek sebebim vardı.
Yazlık sinemanın tahta sandalyeleri büyük alanın bir köşesinde üst üste istif edilmiş, üstleri geniş bir naylonla örtülmüştü.
Hayattı; hâlâ yekpâreydi.
Kış gelmişti işte ve biz içeriye çağrılmıştık.

aşk

peter pan
aynı adı taşıyan bir başka birhan keskin şiiri. bunu daha bir çok seviyorum.


Aniden. Birdenbire, beklenmedik olandan...
Beklemeyene: Dile gelen bir dünya.
Vahiy gibi, en çok ona benziyor.
Baharın karnını öptüğüm rüya.

O yüzden "ayaklandım", yukarı ağdım.
Sana vardığımda ağlamam bundan...

Adını andığımda sıcak akıyor bütün nehirler
Dünyayı dolduran sözü olduran o.
Ve ben ne desem şimdi, benden değiller.
Hala soruyor musun bana, aşk ne demek:
O en "bir" ve "tam" olana yürümek.

Durup durup geçmesin içinden ağlamak
Dur, neden ağlıyorsun ca'nım,
yetmez mi ikimize bir sağanak...

enstrümental

peter pan
bir birhan keskin şiiri.


Aksın, içimde bir nehir gibi
Dolanan keder
Unuttuğum, unutmaya çalıştığım ne varsa
Bende durmasın
içimde öyle çok ki, her gidenden
biriktirdiğim melekler

zaman insafsızlık etmese
kederin oyduğu tarafımı sana getirsem
kalem beni tutmasa, anlatsam sana
siyah, simsiyah bir engerektir zaman
ve kış neler eder insana
nasıl yarım bırakır, ayırır parçalara
sense kışı yaşamadın daha

reddettim bütün kesinlikleri
kalbim bu hayale bir daha inansın diye
siyah... değişmiyor,
siyah hala nehir içimde
ve kalbim anlamıyor
adalet yok, niye?

Yıktığım, atladığım, söndürdüğüm
Bir yangın yerindeyim
içimde sadece, dediğim gibi
Her gidenden biriktirdiğim melekler
Kalbimin üstünde bir daha hançer

sessizliğe karışmak

peter pan
bir birhan keskin şiiri.


Buğulandı önce yeryüzü, gözlerin
Usulca yanaştı, dayandı omzuma
Küsecektin öpmesem
Açıp bakmasam sayfalarını…

Lahza kadardı gözlerine tutulduğum an
Başkalaştım senle
iadeli bir aşk; her şey iadeli değil mi?
Semai yaptım seni melodilerimde

önce antrasittim
Kıvılcım oldum
Ateş oldum
Normlardan çıktım sen oldum

Zeyli belli değildi
isti haktı bana ben yazdım
Aşkın haktır bana
Yaşadım

Nükte oldun aşkınla beynimde
ihtişam içinde sürünürken kalbim
Kaybettim seni cengellerde…

Aradım sordum kime ne!
Ecel geldi; aşk küstü; baş ağrısı baştan beri bahane
Demlen kime çare
izlemek çare ayrılığı
Mertçe karışmak sessizliğe

Sen kokmadı aslında hiçbir şey
özbeöz sendi zaten
şimdi çare esmek
Denizlere karışmak
Sessizliğe karışmak ne çare?

Kadın kadıncık oturdu; kalemim küskün
Yok, olan kayıplarını arar gibi
Oturdu kadın kadıncık hislerim-kalemim
Rast geldi, rast gitmedi
Usulca dayandı omzuma
Mertçe bir son yazalım dedi…

gelir misin benimle

peter pan
bir birhan keskin şiiri.


Dalgalan sen yine
Köpüklerin okşar tenimi
Kaybederim kendimi o derinliklerde
Vurmuş kızıllığı güneşin
Vursun varsın mavisine
Varsın; siyah-beyaz kuşlar uçsun
Deniz kuşları terk etmesin dalgaları
içimdeki derin duygulara sebep olsun varsın;
Gözlerimdeki eski ışıltı değil
Anlatsam ne fark eder
Anlatsam anlamaz
Duymaz uçar gider asi kuşlar
Uzaklara gider
Ben giderim onlarla
Her şey istediğin gibi
Sen iste yeter
Sorarım sana,gitsem uzaklara
Gelirmisin
Bulurmusun beni?
Kalırmısın yanımda?
Dalgalanır yine
Kızıllığı karanlığa bırakır,
Yıldızlar karanlıkta kaybolup
Bir sis başlar
Zaman kısa, gelirmisin benimle
Güneşin vurduğu vadide
Buluşur musun benimle

ayrılık

peter pan
bir birhan keskin şiiri.


kaç gecenin çölüdür bu ayrılık
kaç şiirin dölüdür üstüme
örttüğün bu ince sessizlik
kalbim alış artık, kır kendini
kendi duvarında, sesini
kendi duvarına haykır.

tesadüfen birbirine rastlamış
başka başka aşklarsızın siz artık
geceyle gündüz gibi birbirine
ayrılmış. O ki rüzgar, bir zaman
senin çölünde kumlar uçurmuş,
o ki gece ve esmer, görmüyor
sahrayı, sesi içinde karışmış.

her ayrılıkta kendine saplanan bir hançer
kendi sabrını deneyen taş,
kendi uykusuzluğunda yatak oldun.
kül koy şimdi yanına korunun
seni kavuran onu da yakmasın.
aşkla besle kendini, gül yetiştir,
sardunya çoğalt.
ki, sen aşktan ve ayrılıktan
başka ne anlıyorsun.

iz

peter pan
güzel bir birhan keskin şiiri.


acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hala yolun kenarında.

izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun,
ustası olacaksın içine gerdiğin ttellerin
hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin.

ne zamandı bilmiyorum. yaşadıklarından sana
kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun
yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında
döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin
kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun.

şimdi, acının ormanından geçiyorsun
her şey bir daha kanasa da
ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben
geç meleğim, senin de şarkıarın olsun
içindeki telleri titreten.

penguen

peter pan
bir birhan keskin şiiri.


Penguen
bana sırtını dönme
biliyorum, sana benziyorum
ve içinde saklı tuttuğun yele.

Penguen
benim de içimde saklı tuttuğum
buzlu kıyılar, çığlık hatıraları
ben de senin kadar kaçkınım ve yaralı.

Kim bağışlayacak beni, penguen
çizdim senin beyaz ve narin yerini.

Bir yanım bembeyaz ışık
kör ediyor, bir yanım zehir gece
parktaki salıncağa binmeyi
beceremedim bugün ben de.

Penguen bana sırtını dönme.
Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim
var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu,
geldikçe anlıyorum ki, biz,
bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.

Penguen,
kim bağışlayacak beni
çizdim senin beyaz ve narin yerini
elimde unuttuğun ince metalle.

aşk

peter pan
su gibi duru ve güzel bir birhan keskin şiiri.


Sevgilim sabahın erkenini seviyor,
ben geceyi ve esmerliğini onun,
o dorukları sevior, korkuyor bundan
ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı,
ona bir yeşil gülümsüyor,
ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,
diyorum, seni de öyle.
O kendi boşluğunda oyalanan günlerde
canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,
ben göğe bakıyorum geceden,
kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim
diyorum, yanında,
o sabahları eğilip öpüyor denizi.

çıplağın çıplağımda, rüzgarın dağımda olsun,
esmerliğin gecemde, öyle kal.
"Bulutlara bak, gidiyorlar, hızla" diyorsun,
yağmur bir yalıyor yüzümü,
bir duruyor. Sabahları eğilip yüzüme
öpüşün geçiyor bir, bir duruyor aklım.

Su ve rüzgar, dağ ve doruk, sonsuz hepsi,
oysa camdaki sardunya gibi üşür
bana biçtiğin ömür, ölüm geliyor aklıma bir
bir, çıplağın çıplağımda.

Rüzgarın dağımda olsun esmerliğin gecemde
öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.

saf sabır

peter pan
birhan keskin'in cinayet kışı + iki mektup'ta yer alan müthiş şiiri.


Ben, birlikte kıyıya sürüklediğimiz kayıktan
saflığımı ve sabrımı aldım tek
kalanları kumsala göm sen de
yaz boyunca
nasılsa her keder eksilir
kendini doldurarak

sardunyalarla konuşarak çoğalttım
aramızdaki ayrılığı
sayarak çoğalttığım günleri tamamladım
kirpiklerimin arasına çektiğim tülde
yağmur durdu ve şimdi kış bitiyor
oysa kimse yokmuş dışarda
içim dışıma vuruyor

sardunyalara su vermekle unutamadığımız
şeymiş aşk:
alnından bir günaydın gibi düşürdüğüm sabah,
sağ yanımda unuttuğun keder.

karınca

peter pan
birhan keskin'in yeryüzü halleri adlı kitabında yer alan şiiri.


Ruhumdaki sabır, kalbimdeki aşkla kurdum
kor dantellerden bu yolu, ormanın altına
yeter ki oku onu.

Senin gördüğün ağzımın kenarında duran dua,
ben ayaklarımın altındaki toprağa, döktüğüm
gözyaşına inandım. öyle uzun ki dünya;
katlanmaya, kıvrılmaya, açılıp çarşaf olmaya.
Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya.

Ah! yine de yolumdaki kederi kimse bilmesin,
büyüsün, genişlesin, dolansın ömrümü;
kapısı kapalı çoktandır, penceresi dargın.

Kim anlayacak bu kor işaretleri?
Kimsenin dilinden okunmasın içimde ufalan.
Ovada ve dağda saklı bir mavi için
düştümdü yola. Benim de yaban bir çığlığım vardı,
çok zaman oldu, teslim ettim onu rüzgara.

Kışa girdik kıştan çıktık
ama değişmiyor insan
karınca duası diyorlar ördüğüm yola.

deniz

peter pan
yeryüzü halleri'nde yer alan süper bir birhan keskin şiiri.


Uzun uzun bir yağmuru okudum,
Uzun ıslığını taşıdım rüzgârın,
Uzak bir kıyıya mektup yolladım.
Döndüm, derinde dövdüm kendimi.
Duydum, kırıldı içimde tuz sesi
Bir derine ağladım.

(Keder saldı içime bir denizden bir midye,
Taşı gördüm ağırlık indi dilime)

Engin de kendinden uzağı özlermiş
Ufuk bir şey değilmiş bana, gördüm.
Hayal kıvamıymış aşk,
Gülün kokusunu bademin neşesini
istedim.

Ah bilemedim de nasıl geniştim,
Koşup kapaklanayım bir kucak istedim.

birhan keskin

peter pan
1963 kırklareli doğumlu kadın şair, yazar. duygu denen şeyin dibine kadar inmiş, parça tesirli yürek bombası misali şiirleriyle kendini pek çok insana sevdirmiş, güzel insan, büyük şair.

ayrıca gülten akın'dan sonra altın portakal şiir ödülünü kazanan ikinci kadın şairdir.

kitapları:

Delilirikler (iskenderiye Kütüphanesi Yayınları, 1991)
Bakarsın üzgün Dönerim (Era Yayıncılık, 1994)
Cinayet Kışı + iki Mektup (Göçebe şiir Kitapları, 1996)
Yirmi Lak Tablet + Yolcunun Siyah Bavulu (YKY, 1999)
Yeryüzü Halleri (YKY, 2002)
Kim Bağışlayacak Beni (Metis, 2005)
Ba (Metis, 2005)
Y'ol (Metis, 2006)
Soğuk Kazı (Metis, 2010)

truth of touch

peter pan
yanni'nin 16. stüdyo albümü.

albümdeki parçalar:

1- Truth of Touch
2- Echo of a Dream
3- Seasons
4- Voyage
5- Flash of Color
6- Vertigo
7- Nine
8- Can't Wait
9-Guilty Pleasure
10- O Luce Che Brilla Nell'oscurità
11- I'm So
12- Long Way Home
13- Yanni & Arturo
14- Mist of a Kiss
15- Secret

yanni voices

peter pan
yanni'nin 2009 yılında çıkan ve eski parçalarının yeni düzenlemesinden oluşan konser albümü. sevilen yanni parçalarının doğasına uymayan bir şekilde değiştirildiğini düşünen yanni hayranları bu konserden pek hoşlanmamışlardır.

albümdeki parçalar:

1- Omaggio (Tribute)
2- The Keeper
3- Our Days
4- Never Leave the Sun
5- Before the Night Ends (To Take, To Hold)
6- 1001
7- Mas Alla
8- Unico Amore (Enchantment)
9- Vivi Il Tuo Sogno (Almost a Whisper)
10- Orchid
11- Set Me Free
12- Kill Me With Your Love
13- Mi Todo Eres Tu (Until the Last Moment)
14- Ritual De Amor (Desire)
15- Moments Without Time
16- Nei Tuoi Occhi (In the Miror)
17- Amare Di Nuovo (Adagio in C Minor)

yanni live the concert event

peter pan
yanni'nin, 2006 yılında piyasaya sürülen ve her biri usta müzisyenlerle birlikte çalınmış bestelerinden oluşan açık hava konserinin albümü.

albümdeki parçalar:

1. rainmaker
2. keys to the imagination
3. enchantment
4. standing in motion
5. on sacred ground
6. play time
7. until the last moment
8. if i could tell you
9. for all seasons
10. the storm
11. prelude
12. nostalgia

ethnicity

peter pan
yanni'nin 2003 yılında çıkan, diğer yanni albümlerinden belirgin farklılıklar taşıyan albümü. farklı soundlar ve pek çok etnik müzik öğelerinin hakim olduğu farklı ama yine oldukça başarılı bir albüm.

albümdeki parçalar:

1. rites of passage
2. for all seasons
3. the promise
4. rainmaker
5. written on the wind
6. playing by heart
7. at first sight
8. tribal dream
9. almost a whisper
10. never too late
11. play time
12. jivaeri

if i could tell you

peter pan
yanni'nin 2000 yılında çıkan harikulade albümü.

albümdeki parçalar:

1- On Sacred Ground
2- The Flame Within
3- Midnight Hymn
4- November Sky
5- With an Orchid
6- Wishing Well
7- A Walk in the Rain
8- Highland
9- If I Could Tell You
10- In Your Eyes
11- Reason for Rainbows
15 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol